-
Rus sair Nikolay Stepanovic Gumilyov’un dogum yildonumu (15 Nisan 1886)
Bugun her zamankinden daha cok huzunle dolu bakislarin
Dizlerini kavrarken ellerin nasil da ince;
Dinle, uzakta, cok uzakta, kiyilarinda Cad nehrinin
Narin vucuduyla bir zurefa gezinmekte.
Bilsen nasil duzgun ve yumusak bir uyum var bu vucutta
Ve derisini buyulu bir nakis suslemekte
Bu nakisla, ay yarisabilir ancak
Kirilip salinirken goruntusu genis nehirlerde...
Renkli bir gemi yelkenine benziyor uzaktan
Kosmasi akan bir su gibi, ya da bir kusun sevincle ucusu gibidir
Biliyorum, gizlenirken o gun batiminda mermer magarasina
Dunya inanilmaz guzellikte seyler gormektedir.
Gizemli ulkeler bilirim ben, sevincli masallar
Kara bir kizdan, sevdali prensten soz eden;
Ama oyle uzun bir zaman agir bir duman cektin ki icine
Yagmurdan baska bir seye inanmak istemezsin sen...
Tropikal ormani nasil anlatabilirim sana
Palmiyeleri, kokusunu akla gelmez bitkilerin..
Agliyor musun?.. Dinle... Uzakta, kiyilarinda Cad nehrinin
Gezinmekte narin vucuduyla bir zurefa.
https://alchetron.com/cdn/nikolay-gu...resize-750.jpg
Today, I see, your glance is especially sad
And your arms, embracing your knees, especially thin.
Listen: far, far away on the Lake of Chad
Wanders a gentle giraffe.
He is endowed with slender grace and bliss,
And his hide adorned with a magical design
Which the moonlight alone, shattering and rocking
On the wide wet of the lake, dares to rival.
From afar he resembles the colored sails of a ship,
And his gait is smooth as the joyful flight of a bird.
I know that the earth will witness many wonders,
When, at sunset, he hides in a marble grotto.
I could tell merry tales of mysterious lands
Of a black maiden, a young chief's passion,
But you have too long inhaled the heavy mist,
You will believe in nothing but the rain.
And how can I tell you about a tropical garden,
Slender palms, the scent of inconceivable herbs...
Are you crying? Listen...Far off on the Lake of Chad
Wanders a gentle giraffe.
-
Ingiliz sair ve kultur elestirmeni Matthew Arnold’in olum yildonumu (15 Nisan 1888)
https://image.slidesharecdn.com/dove...?cb=1299552164
Deniz durgun bu gece
Sular yukselmis; mehtap vurmus
Bogazin uzerine, karsi kiyida bir isik
Parildiyor ve yitiyor; ulkemin aydinlik yamaclari
Dingin korfezin ardinda boylu boyunca uzanmakta.
Pencereye gel, gece havasi cok guzel
Dalgalarin havaya karistigi
Denizin ay'la aklanan karayla bulustugu yerde.
Dinle! dalgalarin önüne katip getirdigi
Cekilirken surukleyip sahile firlattigi
Cakiltaslarinin kukreyisini duyarsin
Baslayan, biten, ve sonra yeniden
Urkek, aheste bir makamda baslayan
Bitmeyen huzunlu bir nagmeden
Sair uzun zaman once
Isitmisti bunu ege sahillerinde
Ve insan acilarinin bulanik gelgitini
Animsatmisti ona.
Bize de bu irak kuzey denizinde
Birseyler anlatabilir elbette.
Inanc denizi de bir zamanlar
Boyle kabarmisti, ve sarmalamisti
Dunyanýn tum kiyilarini
Parlak, firfirli bir kusak gibi.
Fakat simdi yalnizca
Huzunlu, agir agir cekilen dalgalarin
Gurulyusu geliyor kulagima.
Gece ruzgarinin nefesine katiyorlar
Genis, kasvetli kiyilardan topladiklari ciplak cakiltaslarini.
Sevgilim! durust olalim birbirimize karsi
Cunku onumuzde bir dusler diyari gibi uzanan
Bu hengameli, bu guzel, bu yeni dunyada
Aslinda ne sevinc, ne ask, ne isik
Ne guven, ne huzur; ne de acinin caresi var
Bizler burada karanliga gomulen bir ovadayiz sanki
Vurdumduymaz ordular geceleri vuruþurken
Aklimizda mucadele ve kacis fikirleri.
-
Fransiz gazeteci ve polisiye yazari Gaston Leroux’nun olum yildonumu (15 Nisan 1927)
“Opera'daki Hayalet gercekten vardi. Uzun sure inanildigi gibi, opera sanatcilarinin hayallerinin bir urunu, menajerlerin ortaya attigi bir hurafe ya da genc balerinlerin, onlarin annelerinin, yer gostericilerin, vestiyer gorevlilerinin veya odacilarin kolay etkilenen ve mantiksiz beyinlerinin mantiksiz uydurmasi degildi. Evet, kanli canli vardi, tam bir hayalet gibi gorunse de, aslinda sadece hayalet gorunumunun altinda gizleniyordu.”
https://pbs.twimg.com/media/Cuh1rebWgAABdGP.jpg
“The Opera ghost really existed. He was not, as was long believed, acreature of the imagination of the artists, the superstition of the managers, or a product of the absurd and impressionable brains of the young ladies of the ballet, their mothers, the box-keepers, the cloak-room attendants or the concierge. Yes, he existed in flesh and blood, although he assumed the complete appearance of a real phantom; that is to say, of a spectral shade.”
-
2011 yilinde Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Isvecli sair, psikolog ve cevirmen Tomas Transtromer’in dogum yildonumu (15 Nisan 1931)
Kara bir gunden sonra Haydn'i caliyorum
yalin bir sicaklik kapliyor ellerimi.
Tuslar istiyor. Hafif cekic vuruyor.
Tinlamalar yesil, canli ve sakin.
Tinlama ozgurluk denen sey vardir, diyor
ve birisi imparatora artik vergi vermiyor.
Ellerimi Haydn ceplerime sokuyorum
ve dunyayi futursuzca izleyen birini taklit ediyorum.
Haydn bayragini kaldiriyorum - anlami:
‘Teslim olmuyoruz. Ama baris istiyoruz.’
Muzik, taslarin uctugu, taslarin yuvarlandigi
camdan ev yokusun altindaki.
Taslar evi boydan boya geciyorlar
tek bir cerceve kirilmiyor ama.
https://newalaqasaba.files.wordpress...970c-800wi.jpg
I play Haydn after a black day
and feel a simple warmth in my hands.
The keys are willing. Soft hammers strike.
The resonance green, lively and calm.
The music says freedom exists
and someone doesn't pay the emperor tax.
I push down my hands in my Haydnpockets
and imitate a person looking on the world calmly.
I hoist the Haydnflag - it signifies:
"We don't give in. But want peace.'
The music is a glass-house on the slope
where the stones fly, the stones roll.
And the stones roll right through
but each pane stays whole.
-
Rus yazar Arkadi ve Boris Strugatski kardeslerden Boris’in dogum yildonumu (15 Nisan 1933)
"Yakinda hayvanat bahcelerinde Mars'tan ve Venus'ten hayret verici hayvanlar da gorunmeye baslanir. Evet, kuskusuz onlara bakacak ve kahkahalar patlatacagiz ama zaten bunlari coktandir bekliyorduk ve ortaya cikmalarini gormek icin de gayet iyi hazirlanmistik. Eger bu hayvanlar ortaya cikmasa ya da bizim kedilerimize ve kopeklerimize benzedikleri ortaya ciksa cok daha fazla etkileniriz. Kural olarak, inandigimiz (ve cogunlukla da koru korune inandigimiz) bilim epeydir bizi yaklasan mucizelere hazirliyor ve ongorulmemis bir seyle karsilaþtigimizda, ancak o zaman psikolojik bir sok geciriyoruz: yani dorduncu boyutta bir delik ya da biyolojik bir telsiz baglantisi ya da canli bir gezegen gibi bir seyle."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Soon the zoos and museums will be showing amazing animals, the first creatures from Mars or Venus. Yes of course, we'll gape at them and slap our thighs, but we've been expecting these animals for a long time already and we're well prepared for them to put in an appearance. We'd be far more amazed and disappointed if these animals proved not to exist at all, or to resemble our cats and dogs. s a rule, the science in which we believe (quite often blindly) prepares us long in advance for the miracles that lie ahead, nd we only suffer psychological shock when we come up against the unforeseen, like some hole through into the fourth dimension, or biological radio communication or a living planet.”
-
Tatli Cadi (Bewitched - Vita da strega) dizisinde Samantha Stephens karakterine hayat veren Amerikali film ve tv aktrisi Elizabeth Montgomery'nin dogum yildonumu (15 Nisan 1933)
https://i.pinimg.com/originals/74/02...43a6bb6a4e.jpg
https://media.giphy.com/media/YY5zqgu0zUwve/giphy.gif
https://thumbs.gfycat.com/Insignific...restricted.gif
-
Perulu sair, yazar, oyun yazari ve gazeteci César Vallejo’nun olum yildonumu (15 Nisan 1938)
Kimse gelmedi bugun bana sorular sormaya;
kimse bir sey istemedi benden bu ikindi.
Bir tek mezarlik cicegi gormedim
butun o neseli fener alayinda.
Affet beni, tanrim: ne kadar az oldum!
Herkes, herkes gecip gidiyor bu ikindi
sorular sormadan bana, beni sormadan.
Bilmiyorum ne unuttular, ellerimde
kalan bu fenalik yabanci bir nesne gibi.
Kapiya cikip,
bagirmak istiyorum herkese:
Aradiginiz biri varsa, iste burada!
Butun ikindilerinde hayatimin,
anlatamam ne kapilar kapandi yuzume,
ve ruhum yabanci bir seyle doldu.
Kimse gelmedi bugun;
ve cok az oldum bu ikindi.
https://image.slidesharecdn.com/cesa...?cb=1274963255
Oggi nessuno mi ha fatto domande;
né questa sera mi hanno chiesto nulla.
Neanche un fiore di cimitero ho visto
in un corteo così allegro di luci.
Dio, perdono: son morto così poco!
In questa sera tutti, tutti passano
e non domandano o chiedono nulla.
E non so cosa scordano e mi resta
appena in mano, come cosa d’altri.
Sono andato alla porta,
e mi vien voglia di gridare a tutti:
Se vi manca qualcosa, qui è rimasto!
Perché tutte le sere in questa vita,
non so che porte sbattono su un viso,
e cosa d’altri prende la mia anima.
Nessuno oggi è venuto;
oggi son morto poco in questa sera!
-
-
Ingiliz yazar ve politikaci Jeffrey Archer’in dogum gunu (15 Nisan 1940)
“Ranzasindan, bir an icin bile kararindan pismanlik duymadan gozleri tavana dikili uzandi. Sebeplerini acikladiktan sonra, Bolchenkov yorum yapmadan, hatta basiyla kisaca selam vererek cikmisti hucreden. Bu Mudur'un bir adamin cesaretine hayranliginin en buyuk gostergesiydi.”
https://jeffreyarcher.co.uk/wp-conte...1/eleventh.jpg
“He lay on his bunk staring up at the ceiling, not for one moment regretting his decision. Once he had explained his reasons, Bolchenkov had accepted them without comment, even nodding curtly as he left the cell. It was the nearest the Chief would ever get to admitting that he admired a man’s moral courage.”
-
Avusturyali roman, hikaye ve deneme yazari Robert Musil’in olum yildonumu (15 Nisan 1942)
“Nietzsche’nin deyisiyle ‘hakikat ugruna ruhsal aclik cekemeyen’ insanlardan nefret ediyordu; hep yari yoldan geri donen, duraklayan, zayifliktan kurtulamayan bu insanlar, ruhlarini ruha iliskin gevezeliklerle avuturlar ve, akil ruha sozde ekmek yerine yalnýzca tas verdiginden, sutte yumusatilmis coreklerden farksiz dini, felsefe ve kurmaca duygularla beslerlerdi.” Niteliksiz Adam
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Er haßte die Menschen, die nicht nach dem Nietzsche- Wort 'um der Wahrheit willen an der Seele Hunger leiden' können; die Umkehrenden, Verzagten, Weichlichen, die ihre Seele mit Faseleien von der Seele trösten und sie, weil ihr der Verstand angeblich Steine statt Brot gibt, mit religiösen, philosophischen und erdichteten Gefühlen ernähren, die wie in Milch aufgeweichte Semmeln sind."
“Simdi, gerceklik duygusunun insanlari ile olasilik duygusunun insanlari arasinda bir ayrim yapilmak istendiginde, yalnizca belli bir miktar parayi dusunmek yeterlidir. Ornegin bin Markin olasiliklar baglaminda icerdigi her sey, insan bu paraya sahip olsun ya da olmasin o bin Mark icindedir; bu paranin Bay Ben'in veya Bay Sen'in elinde bulunmasi olgusu, bir gule ya da bir kadina fazladan ne getirirse, o paraya da o kadar getirir. Fakat, derler, gerceklik duygusu insanlari, bir kacik bu parayi corabina saklarken becerikli biri onunla bir seyler yapar; bir kadinin guzelligi bile, o kadina sahip olana gore, yadsinamaz bir bicimde bir seyler kazanir veya yitirir. Olasiliklari uyandiran, gercekliktir ve bunu yadsimaktan daha ters bir sey dusunulemez.”
https://bilder.buecher.de/produkte/4.../40689485z.jpg
“Wenn man nun in bequemer Weise die Menschen des Wirklichkeits- und des Möglichkeitssinns voneinander unterscheiden will, so braucht man bloß an einen bestimmten Geldbetrag zu denken. Alles, was zum Beispiel tausend Mark an Möglichkeiten überhaupt enthalten, enthalten sie doch ohne Zweifel, ob man sie besitzt oder nicht; die Tatsache, daß Herr Ich oder Herr Du sie besitzen, fügt ihnen so wenig etwas hinzu wie einer Rose oder einer Frau. Aber ein Narr steckt sie in den Strumpf, sagen die Wirklichkeitsmenschen, und ein Tüchtiger schafft etwas mit ihnen; sogar der Schönheit einer Frau wird unleugbar von dem, der sie besitzt, etwas hinzugefügt oder genommen. Es ist die Wirklichkeit, welche die Möglichkeiten weckt, und nichts wäre so verkehrt, wie das zu leugnen.“
-
Akademi ve BAFTA Odullu Ingiliz aktris ve senaryo yazari Emma Thompson'in dogum gunu (15 Nisan 1959)
https://pbs.twimg.com/media/C9c7xM4XcAAlVCO.jpg
-
-
Il Principe della risata (Kahkanin Prensi - The Prince of laughter), Italyan komedyen, film ve tiyatro oyuncusu, yazar, sarkici ve soz yazari Totò'nun (Antonio Griffo Focas Flavio Angelo Ducas Comneno Porfirogenito Gagliardi De Curtis di Bisanzio) olum yildonumu (15 Nisan 1967)
https://pbs.twimg.com/media/C9ZImvDXUAIRHiV.jpg
https://i.makeagif.com/media/7-30-2015/6VzBo7.gif
https://38.media.tumblr.com/tumblr_m...fae5o1_500.gif
https://i.makeagif.com/media/5-08-2015/eJ4YUJ.gif
-
1964 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Fransiz yazar ve filozof Jean-Paul Sartre’in olum yildonumu (15 Nisan 1980)
https://letteralmente.net/wp-content...-800x600-f.jpg
"Biliyorum. Bana tutku verecek herhangi bir seye ya da kimseye artik rastlamayacagimi biliyorum. Birisini sevmeye kalkismak, onemli bir ise girismek gibidir, bilirsin. Enerji, kendini veris, korluk ister. Hatta baslangicta bir ucurumun uzerinden sicramanin gerektigi bir an vardir. Dusunmeye kalkarsa atlayamaz insan. Bundan boyle artik bu gerekli sicrayisi yapamayacagimi biliyorum." Bulanti
https://www.babelio.com/couv/CVT_La-Nausee_4007.jpeg
"Je sais que je ne rencontrerais plus jamais rien ni personne qui m'inspire de la passion. Tu sais, pour se mettre à aimer quelqu'un, c'est une entreprise. Il faut avoir une énergie, une générosité, un aveuglement... Il y a même un moment, tout au début, où il faut sauter par-dessus un précipice ; si on réfléchit, on ne le fait pas. Je sais que je ne sauterai plus jamais."
"Yazi ile dogdum ben. Yazidan once, yalniz bir ayna oyunu vardi ortada; daha ilk romanimla birlikte, aynali saraya bir cocugun girdigini anladim. Yazmakla var oluyor, buyuklerin elinden kurtuluyordum; ama yalnizca yazmak icin yasiyordum ve ben dedigim zaman, yazan beni kastediyordum." Sozcukler
http://a51.idata.over-blog.com/0/30/...ouvertures.jpg
"Je suis né de l’écriture : avant elle, il n’y avait qu’un jeu de miroirs ; dès mon premier roman, je sus qu’un enfant s’était introduit dans le palais de glaces. Écrivant, j’existais, j’échappais aux grandes personnes ; mais je n’existais que pour écrire et si je disais : moi, cela signifiait : moi qui écris."
-
-
Ingiliz edebi elestirmen ve sair William Empson’in olum yildonumu (15 Nisan 1984)
Yavas yavas o zehir butun kana yayilir.
Ne caba, ne de basarisizliktir insani yoran.
Tortu kalir, tortu kalir ve insani oldurur.
Ne acik goruslu olman, ne de sindirimindir
Yasamanin geregi sonuclari oguten.
Yavas yavas o zehir butun kana yayilir.
Kocamis bir kopegin kanini akittilar,
Gene de bir ay surdu sehveti yeni kanin;
Tortu kalir, tortu kalir ve insani oldurur.
O Cin mezarlariyla moloz yiginlaridir,
Topragin kendi degil topragi yozlastiran.
Yavas yavas o zehir butun kana yayilir.
Icinde ates yoksa, deri buzulur kalir.
Tam ates olum demek, yarim-ates yanandan
Tortu kalir, tortu kalir ve insani oldurur.
Kacirilan fýrsatlar, kaybolan siirlerdir
Yuregin atisini aksatan ve durduran.
Yavas yavas o zehir butun kana yayilir.
Tortu kalir, tortu kalir ve insani oldurur.
http://www.theotherpages.org/poems/faces/poet-we.jpg
Slowly the poison the whole blood stream fills.
It is not the effort nor the failure tires.
The waste remains, the waste remains and kills.
It is not your system or clear sight that mills
Down small to the consequence a life requires;
Slowly the poison the whole blood stream fills.
They bled an old dog dry yet the exchange rills
Of young dog blood gave but a month’s desires;
The waste remains, the waste remains and kills.
It is the Chinese tombs and the slag hills
Usurp the soil, and not the soil retires.
Slowly the poison the whole blood stream fills.
Not to have fire is to be a skin that shrills.
The complete fire is death. From partial fires
The waste remains, the waste remains and kills.
It is the poems you have lost, the ills
From missing dates, at which the heart expires.
Slowly the poison the whole blood stream fills.
The waste remains, the waste remains and kills.
-
Fransiz dusunur; oyun, deneme ve roman yazari; sair, politika aktivisti Jean Genet’nin olum yildonumu (15 Nisan 1986)
“Her yalniz insanin yanindayim ben. Ama, nasil soylemeli, manevi olarak istedigim kadar her yalniz insanin yaninda olayim, yalniz insanlar hep yalnizdirlar. Sucunu islerken istedigim kadar Oswald'in yaninda olayim, o yalnizdi. Tuvallerini boyarken istedigim kadar Rembrandt'in yaninda olayim, o yapayalnizdi.” Acik Dusman
https://www.bokkilden.no/servlet/Vis...4219&width=400
"Je suis avec tout homme seul.Mais j'ai beau être, comment vous le dire, moralement, avec tout homme seul, les hommes seuls restent seuls. J'ai beau être avec Oswald, lorsqu'il commettait son crime, il était seul. J'ai beau êtreavec Rembrandt, lorsqu'il peignait ses toiles, il était tout seul."
“Halka, ozgurluge, devrime daha bilmem nelere sarkilar duzer oldular. Sarkilarla yuceltilen bu kavramlarsa, yuksele yuksele, soyut bir gokyuzune kakilmis sonuk, sekilsiz takimyildizlarina donustuler. Gerceklikten ciktiklari icin dokunulmaz oldular. Oylesine muhtesem bir uzakliga itildiler ki bilmem nasil sokulmali onlara, nasil sevmeli onlari, nasil yasamali?” Balkon
http://www.bluemaize.net/im/jeans/th...an-genet-8.jpg
“Quelques poètes, de nos jours, se livrent à une très curieuse opération: ils chantent lePeuple, la Liberté, la Révolution, qui, d'être chantés sont précipités puis cloués sur unciel abstrait où ils figurent, déconfits et dégonflés, en de difformes constellations. Désincarnés, ils deviennent intouchables. Comment les approcher, les aimer, les vivre, s'ilssont expédiés si magnifiquement loin?”
-
-
-
San Franciscolu yazar Adam Johnson, 15 Nisan 2013’de, Yetimlerin Efendisi'nin Oglu romaniyla Pulizer Odulunu kazandi.
“Pak Jun Do, zorla baskente goturulmus sarkici bir kadinin ve yetimhane muduru bir babanin ogludur. Kuzey Kore'nin ust duzey yetkilileri kisa zamanda onun sadakatini ve yeteneklerini fark eder. Kendisini sadece ‘dünyanin en yuce ulusunun bir neferi’ olarak gören Jun Do, kisa zamanda yukselir. Hayatta kalmak icin degisen kurallarla, iskencelerle ve ustlerinin kafa karistirici istekleriyle mucadele etmek zorundadir. Herhangi bir insanin katlanabileceginden fazlasina maruz kalan Jun Do, sevdigi kadin Sun Moon'u kurtarabilmek icin Kim Jong ll'in rakibi rolune burunur.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Pak Jun Do is the haunted son of a lost mother—a singer “stolen” to Pyongyang—and an influential father who runs Long Tomorrows, a work camp for orphans. There the boy is given his first taste of power, picking which orphans eat first and which will be lent out for manual labor. Recognized for his loyalty and keen instincts, Jun Do comes to the attention of superiors in the state, rises in the ranks, and starts on a road from which there will be no return.Driven to the absolute limit of what any human being could endure, he boldly takes on the treacherous role of rival to Kim Jong Il in an attempt to save the woman he loves, Sun Moon, a legendary actress “so pure, she didn’t know what starving people looked like.”
-
https://pbs.twimg.com/media/D4LVQTsXkAAIKjf.jpg
Claudia Cardinale. Sekiz Bucuk filminin setinde.(Otto e mezzo, 1963) Federico Fellini.
-
HBO, LeBron James'in yapimcisi oldugu, Muhammed Ali belgeseli What's My Name'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/JfQInSwPZgo?t=1
-
-
72. Cannes Film Festivali’nden Agnès Varda'li muthis bir poster geldi.
https://pbs.twimg.com/media/D4LzmsTWsAAVj5h.png
-
"Biricik sevgim, biricik nefretimden dogdu! Erken gorup tanimadigim, tanimakta gec kaldigim. / My only love sprung from my only hate! Too early seen unknown, and known too late! "
https://media1.tenor.com/images/ff7c...itemid=5043387
Leo DiCaprio ve Claire Danes. (Romeo + Juliet (1996) Baz Luhrmann
-
https://66.media.tumblr.com/a5a20986...3ju8o7_500.gif
Vahsi Gezegen (La planète sauvage - Fantastic Planet, 1973) René Laloux
-
https://i.gifer.com/1L6x.gif
Lew Ayres, Ned Seton rolunde Tatil / Ask Maci (Holiday) Yon: George Cukor
-
http://4.bp.blogspot.com/-0EDEL5sF5t...600/brumes.gif
Sisler Rihtimi (Le Quai Des Brumes - Port of Shadows, 1938) Marcel Carné
-
-
Mogol komutan, hukumdar ve Mogol Imparatorlugu'nun kurucusu Cengiz Han’in (Gengis Khan) dogum yildonumu (16 Nisan 1162)
(He was born on the 16th day of the first summer month in the Year of the Water Horse, or 16th April 1162 /il giorno chiaro del primo mese dell'estate dell'anno del cavallo d'acqua del terzo ciclo)
“At sirtinda dunyayi fethetmek kolaydir. Zor olan inip onu yonetmektir.”
https://2.bp.blogspot.com/-eH6eYHpx_...n%2BBoldog.jpg
“Conquistare il mondo in sella ad un cavallo è cosa facile, il difficile comincia quando devi scendere di sella e cominciare a governarlo.”
-
Ingiliz roman ve oyun yazari, sair Aphra Behn'in olum yildonumu (16 Nisan 1689)
"... omru yettigi surece sahip olacagi tek kadin olacagi sozunu verdi. Yaslanmak ya da kirisikliklar onu degistirmeyecekti. Cunku Imoinda'nin ruhu daima guzel, daima genc kalacakti. Su an tasidigi cazibe, Oroonoko'nun zihninde sonsuza dek kalacakti. Zihnindeki imgeyi onun yuzunde artik bulamadiginda, canlandirmak icin kalbine bakmasi yetecekti."
https://img.theculturetrip.com/wp-co...6/oroonoko.jpg
"...he made her vows, she shou'd be the only woman he wou'd possess while he liv'd; that no age or wrinkles shou'd encline him to change; for her soul wou'd be always fine, and always young; and he shou'd have an eternal idea in his mind of the charms she now bore; and shou'd look into his heart for that idea, when he cou'd find it no longer in her face."
https://quotefancy.com/media/wallpap...turns-more.jpg
"Ask da sohret gibidir; bir defa giderse bir daha geri gelmez."
-
Fransa dogumlu Ingiliz ressam Ford Madox Brown'in dogum yildonumu (16 Nisan 1821)
The Seeds and Fruits of English Poetry (Les graines et fruits de Anglais poésie, 1845-18539
https://pbs.twimg.com/media/D4QqdMAW4AE7TBo.jpg
Work, 1852–1865
https://pbs.twimg.com/media/D4QdI-WWkAACLx9.jpg
-
Romantizm akiminin onculerinden Ispanyol ressam Francisco Goya'nin olum yildonumu (16 Nisan 1828)
Annibale vincitore che rimira per la prima volta dalle Alpi l'Italia (Hannibal the Conqueror, viewing Italy from the Alps for the first time, 1771)
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._los_Alpes.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=XVDxzEYapW8
-
1921 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu alan Fransiz yazar Anatole France'in (Jacques Anatole Francois Thibault) dogum yildonumu (16 Nisan 1844)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...oung_years.jpg
“Homeros'tan beri sairlerde askerleri ovme hastaligi vardir. Savas bir sanat degildir, savaslarin sonucu raslantilara baglidir. Her ikisi de aptal iki general karsilasiyor, elbetteki bu aptallardan biri sonunda kazanacak. Goklere cikardiginiz bu kilic hamallari masallardaki turna kuslarinin kurbagalari yutmasi gibi bir gun sizleri bogazlarsa o zaman diyecek soz kalmaz, gercekten Tanrilasmis olurlar. Cunku Tanrilar istahlarindan belli olur.” Tanrilar Susamislardi
https://moly.hu/system/covers/big/covers_275109.jpg
“C'est depuis Homère, une étrange manie des poètes, dit-il un jour, que de célébrer les militaires. La guerre n'est point un art, et le hasard décide seul du sort des batailles. De deux généraux en présence, tous deux stupides, il faut nécessairement que l'un d'eux soit victorieux. Attendez-vous à ce qu'un jour un de ces porteurs d'épée que vous divinisez vous avale tous comme la grue de la fable avale les grenouilles. C'est alors qu'il sera vraiment dieu! Car les dieux se connaissent à l'appétit.”
"Insan sevdigi birini hic elde edebilir mi ki? Opmeler, oksamalar tatli bir umutsuzlugun cabalanisindan baska nedir ki? Kollarimin arasinda tutarken bile ariyorum seni. Hicbir zaman elde edemedim seni. Cunku boyuna istiyorum. Cunku imkansizi, sonsuzu bulmak istiyorum sende. Sen nesin, hicbir zaman anlayamayacagim bunu. Gel, gel. Senden ayriyken cektigim iskence icinde aci aci dusundum seni. Gel, sevgilim. Ancak seninle unutabilirim seni, ancak seninle kaybedebilirim kendimi." Kirmizi Zambak
https://images.gr-assets.com/books/1...9l/1874460.jpg
“Est-ce qu’on possède jamais ce qu’on aime ? Est-ce que les baisers, les caresses sont autre chose que l’effort d’un désespoir délicieux ? Quand je te tiens embrassée, je te cherche encore ; et je ne t’ai jamais, puisque je te veux toujours, puisque, en toi, je veux l’impossible et l’infini. Viens, viens, j’ai trop cruellement pensé à toi dans les tortures de l’absence : viens, ma bien-aimée. Il faut que je t’oublie toi-même en toi. C’est en toi seulement que je peux t’oublier et me perdre.”
-
Macar besteci Franz Liszt’in orkestra icin besteledigi senfonik siiri Mazeppa, ilk performansini 16 Nisan 1854’de Weimar, Stadthaussaal’da gerceklestirdi.
https://img.discogs.com/HqAkH6h-USx-...-5680.jpeg.jpg
-
Fransiz siyasi dusunur ve tarihci Alexis de Tocqueville’in olum yildonumu (16 Nisan 1859)
"Demokrasi bireysel ozgurlugun sahasini genisletir. Sosyalizm ise daraltir. Demokrasi, mumkun olan butun degerleri insanlara saglarken; sosyalizm her insani bir sayidan ve aractan ibaret gorur. Demokrasi ile sosyalizmin bir kelime disinda hic bir benzerligi yoktur: Esitlik. Fakat aradaki farka dikkat edin; demokrasi ozgurluk konusunda esitlik isterken, sosyalizm kolelik yonunden esitlik ister." Amerika'da Demokrasi
https://www.donaldheald.com/pictures/medium/28637.jpg
"La démocratie étend la sphère de l’indépendance individuelle, le socialisme la resserre. La démocratie donne toute sa valeur possible à chaque homme, le socialisme fait de chaque homme un agent, un instrument, un chiffre. La démocratie et le socialisme ne se tiennent que par un mot, l’égalité ; mais remarquez la différence : la démocratie veut l’égalité dans la liberté, et le socialisme veut l’égalité dans la gêne et dans la servitude."
http://www.azquotes.com/picture-quot...e-91-42-52.jpg
“Insanligin cogunlugu tarafindan olusturulmus veya en azýndan kabul edilen bir evrensel kanun vardir. Bu adalet kanunudur. Adalet bir milletin hukukunun temel tasidir. / Il existe une loi générale qui a été faite ou du moins adoptée, non pas seulement par la majorité de tel ou tel peuple, mais par la majorité de tous les hommes. Cette loi, c’est la justice. La justice forme donc la borne du droit de chaque peuple.”
-
Fransiz ressam Émile Friant’nin dogum yildonumu (16 Nisan 1863)
Les canotiers de la Meurthe (The Meurthe Boating Party, 1888)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...urthe_1888.jpg
-
Irlandali oyun yazari, sair John Millington Synge’in dogum yildonumu (16 Nisan 1871)
http://izquotes.com/quotes-pictures/...nge-181737.jpg
“ ‘Ceviri,’ dedi, ‘siirin sozcukleriyle birlikte muzigini de vermiyorsa bes para etmez.’ ”
-
Rumen asilli Fransiz sair, yazar, Dadacilik akiminin kurucularindan Tristan Tzara'nin dogum yildonumu (16 Nisan 1896)
"Inandirmak istemedigim icin, kendimden soz ediyorum hep. Baskalarini kendi irmagima suruklemeye hakkim yok, kimseyi beni izlemeye zorlamiyorum, herkes kendi sanatini kendince yapar – eger yildizlarin katina hizla yukselmenin zevkini tatmissa, olulerin ya da dogurgan kasilmalarin cicekleriyle suslu madenlere inebilmisse."
https://i.pinimg.com/originals/f3/fb...9d0fc8ce39.jpg
"Je parle toujours de moi puisque je ne veux convaincre, je n'ai pas le droit d'entraîner d'autres dans mon fleuve, je n'oblige personne à me suivre et tout le monde fait son art à sa façon, s'il connaît la joie montant en flèches vers les couches astrales, ou celle qui descend dans les mines aux fleurs de cadavres et de spasmes fertiles."
http://ekladata.com/bFQjW59pvOiP0mI8JQHIzrSBRqM.jpg
"Bir gazete alin
bir makas alin
bir yazi secin ve yapmak istediginiz siiriniz icin dilediginiz yeri
keserek cikartin
sonra yapmak istediginiz siir icin kelimeleri yazidan adamakilli kesip cikarin ve hepsini bir kabin icine koyun
yavasca karistirin
sonra kestiginiz kagitlari birer birer disari cikarin
cikardiginiz siraya gore durustce kagida gecirin
siir size benzedi
ve iste bu sizsiniz: bayagi hayvan surusu sizi anlayip takdir etmeyecek ama siz hos, duyarli, sinirsiz ve ozgun bir yazar oldunuz."
-