-
Addams Ailesi (The Addams Family) dizisinde Morticia Addams karakterine hayat veren Amerikali sinema ve tv aktrisi Carolyn Sue Jones'un dogum yildonumu (28 Nisan 1930)
https://media.giphy.com/media/YFG8r4Zr78Gyc/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/uNGzHv1TpTnZC/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/a1KF6AgZV2eEU/giphy.gif
-
-
Fransiz yazar ve Misirbilimci Christian Jacq'in dogum gunu (28 Nisan 1947)
"Ama guzel Iset Ramses'e yeni bir cocuk vererek ona duydugu tutkuyu yeniden yasatacakti.Geleneksel deneyler sayesinde simdiden oglan cocugu dunyaya getirecegini biliyordu. Bu gelenege gore, kadinin idrari arpayi filizlendirirse erkek evlat, bugdayi filizlendirirse kiz evlat dunyaya getirir.Hicbirini filizlendirmezse cocuk dunyaya gelemeyecek demektir." Ramses
https://ec56229aec51f1baff1d-185c306.../005064857.jpg
"Mais Iset la belle allait vivre sa passion pour Ramsčs en lui offrant un nouvel enfant ; grâce aux tests traditionnels, elle savait déjŕ qu’elle mettrait au monde un garçon. Les formules rituelles avaient été prononcées, afin d’écarter les génies des ténčbres qui tentaient d’empęcher la naissance.Par exemple, si l’urine de la femme fait germer de l’orge, elle mettra au monde un garçon ; si elle fait germer du blé, une fille. Si ni l’un ni l’autre ne germent, elle n’enfantera pas."
"Masmavi gokyuzu, sallanan palmiye dallari, hafif esen ruzgar... Tanrilarin yeryuzune, Setna'nin kisa hayatini gecirmis oldugu dunyaya cok benzeyen, asina neredeyse siradan bir manzara. Gozlerini kapatirken Setna az once onlari acmayi basarmis oldugunun ayirdina vardi! Bu, ellerinin degdigi yer nemli toprak degil miydi, su anda nehrin kiyisinda yatmiyor muydu?" Ruh Hirsizi
https://p8.storage.canalblog.com/84/.../122492077.jpg
"Un ciel bleu, les branches d’un palmier, un vent doux… Un paysage habituel, apaisant, ressemblant ŕ celui de la terre des dieux qu’avait connue Setna pendant sa brčve existence. En refermant les yeux, il constata qu’il avait réussi ŕ les ouvrir ! Ses mains ne touchaient-* elles pas un sol humide, n’était-* il pas allongé sur la rive du fleuve?"
-
Ingiliz fantastik komedi yazari Terry Pratchett’in dogum yildonumu (28 Nisan 1948)
“Disk Dunya'ya Insan'in gelisinin ardindan, yalnizca elfler ve troller hayatta kalmisti. Elfler sirf fazla akilli olduklarindan, troller ise kotu, kiskanc ve acgozlu olmak konusunda en az insanlar kadar basarili olduklarindan.
https://images-na.ssl-images-amazon....1XcOj3ojqL.jpg
“Only elves and trolls had survived the coming of Man to the Discworld; the elves because they were altogether too clever by half, and the trollen folk because they were at least as good as humans at being nasty, spiteful and greedy.”
“Korku tuhaf bir topraktir. Genellikle itaat yetistirir, tipki sira sira ekilen ve bu sayede yabani otlari ayiklamasi kolay olan misir gibi. Ama bazen icinde meydan okuma patatesleri de biter ve bunlar yeraltinda gelisir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Fear is a strange soil. It grows obedience like corn, which grow in straight lines to make weeding easier. But sometimes it grows the potatoes of defiance, which flourish underground.”
-
Amerikali sair, editor, profesor, tercuman ve insan haklari savunucusu Carolyn Forché'nin dogum gunu (28 Nisan 1950)
https://pbs.twimg.com/media/C7cwT0SVoAA__f0.jpg
"Duyduklariniz dogru. Onun evindeydim. Karisi bir tepside kahve ve seker tasiyordu. Kizi tirnaklarini torpuluyordu, oglu aksam icin disari cikti. Gunluk gazeteler, evcil hayvanlar, yanindaki yastigin ustunde bir tabanca vardi. Ay, siyah ipinin ucunda ciplak sallaniyordu evin ustunde. Televizyonda bir polis programi vardi. Ingilizceydi. Evin duvarlarina kirik siseler kakilmisti, bir adamin bacaklarindan diz kapaklarini kasiklamak ya da ellerini dantellemek icin. Pencerelerde icki dukkanlarindakine benzer parmakliklar vardi. Aksam yemegi yedik, kuzu kaburga, iyi sarap, masanin ustunde sari bir zil vardi hizmetci kizi cagirmak icin. Hizmetci kiz yesil mangolar, tuz, bir cesit ekmek getirdi. Bana ulkeyi sevip sevmedigim soruldu. Kisa bir Ispanyolca reklam vardi. Karisi her seyi goturdu. Sonra biraz, yonetmenin ne kadar zorlastigindan bahsedildi. Papagan terasta merhaba dedi. Albay ona susmasini soyledi ve masadan uzaklasti. Arkadasim bana gozleriyle: hicbir ţey soyleme dedi. Albay bir pazar cantasiyla geri dondu. Masaya cok sayida insan kulagi doktu. Kurumus yarim seftalilere benziyorlardi. Bunu soylemenin baska yolu yok. Bir tanesini ellerine aldi, yuzumuze salladi, bir su bardagina birakti. Kulak orada canlandi. Bosa vakit harcamaktan usandim, dedi. Birilerinin haklari konusuna gelince, adamlariniza ******ip gitmelerini soyleyin. Kulaklari koluyla yere supurdu ve son son kadehini havaya kaldirdi. Siiriniz icin malzeme, degil mi? dedi. Yerdeki kulaklardan bazilari sesinin bu kirintisini yakaladi. Dosemedeki kulaklardan bazilari yere iyice yapismisti." Albay
https://images-na.ssl-images-amazon....16Wu9N5tlL.jpg
-
Amerikali komedyen, aktor ve televizyon sunucusu James Douglas Muir "Jay" Leno'nun dogum gunu (28 Nisan 1950)
https://68.media.tumblr.com/95ae0d64...hnq7o1_500.gif
-
Silili roman, kisa hikaye, deneme yazari ve sair Roberto Bolańo’nun dogum yildonumu (28 Nisan 1953)
"Daha gec bir saatte baska sairler de geldi, bazilari damardan gercekci, bazilari degil, gurultu patirti cekilmez oldu. Bir ara, masamiza yaklasan her tuhaf yaratikla cene calan Belano ve Lima'nin beni unuttuklarini dusundum, ama sabaha karsi ceteye katilmak isteyip istemedigimi sordular. "Grup" ya da "hareket"ť demediler, cete dediler, bu da hosuma gitti. Elbette isterim, dedim. Cok kolay oldu. Iclerinden biri, Belano, elimi SIKTI, artik onlardan biri oldugumu soyledi, sonra da rencber sarkisini soyledik. Hepsi bu kadar. Sarkinin sozleri kuzeyde kayiplara karismis koylerden ve bir kadinin gozlerinden bahsediyordu. Sokakta kusmaya baslamadan once sarkidaki kadinin Cesŕrea Tinajero mu diye sordum. Belano ve Lima yuzume baktilar, artik damardan gercekci oldugumdan hic kuskulari kalmadigini, hep beraber Latin Amerika siirini degistirecegimizi soylediler. Sabah saat altida bir taksiye binip Lindavista mahallesindeki evime geldim. Bugun universiteye gitmedim. Butun gun odama kapanip siir yazdim." Vahsi Hafiyeler
http://quelibroleo.com/images/libros...1361057901.jpg
"Más tarde llegaron otros poetas, algunos real visceralistas, otros no, y la barahúnda se hizo imposible. Por un momento pensé que Belano y Lima se habían olvidado de mí, ocupados en platicar con cuanto personaje estrafalario se acercaba a nuestra mesa, pero cuando empezaba a amanecer me dijeron si quería pertenecer a la pandilla. No dijeron «grupo» o «movimiento», dijeron pandilla y eso me gustó. Por supuesto, dije que sí. Fue muy sencillo. Uno de ellos, Belano, me estrechó la mano, dijo que ya era uno de los suyos y después cantamos una canción ranchera. Eso fue todo. La letra de la canción hablaba de los pueblos perdidos del norte y de los ojos de una mujer. Antes de ponerme a vomitar en la calle les pregunté si ésos eran los ojos de Cesárea Tinajero. Belano y Lima me miraron y dijeron que sin duda yo ya era un real visceralista y que juntos íbamos a cambiar la poesía latinoamericana. A las seis de la mańana tomé otro pesero, esta vez solo, que me trajo hasta la colonia Lindavista, donde vivo. Hoy no fui a la universidad. He pasado todo el día encerrado en mi habitación escribiendo poemas."
-
Iskoc polisiye roman yazari Ian Rankin’in dogum gunu (28 Nisan 1960)
“Biraz sessiz kalmayi tercih etti. Disarýdaki kaldirimda insanlar telasla yuruyorlardi. Hepsinin anlatacak bir hikayesi olduguna emindi, ne var ki dert dinleyecek birini bulmak her zaman kolay degildi.” Baskasinin Mezari
https://www.ianrankin.net/wp-content...3931386552.jpg
“Rebus let the silence for a few seconds. People were hurrying past on the pavement outside. He didn't suppose there was one of them without a story to tell, but finding a sympathetic ear wasn't always easy.”
" 'Burada pek uzun kalmiyoruz,degil mi?' diye sordu.
Peder Leary kaslarini catti: 'Dunyada mi demek istiyorsun?'
'Oyle. Bir seyleri degistirecek vaktimiz olmuyor.' " Olum Ulkusu
https://images.gr-assets.com/books/1...87l/511993.jpg
" 'We're not here for very long,are we' he said now.
Father Leary frowned. 'You mean here on earth?'
'That's what I mean. We're not around long enough to make any difference.' "
-
Peter Sellers, Ursula Andress, Woody Allen ve Orson Welles'in rol aldigi orijinal Casino Royale, 28 Nisan 1967'de vizyona girdi.
http://www.007james.com/i/movies/cr6...oyale-1967.jpg
https://media.giphy.com/media/6GLG0i1z3DXdm/giphy.gif
-
Irlanda dogumlu Ingiliz ressam Francis Bacon'in olum yildonumu (28 Nisan 1992)
Una figura maschile seduta in una stanza chiusa (Seated Figure, 1974)
http://www.huma3-archive.com/reposit...ews/seated.jpg
-
-
-
Booker Odullu Ingiliz roman, deneme, biyografi yazari ve sair Penelope Fitzgerald'in olum yildonumu (28 Nisan 2000)
“Kant dis dunyaya, algilanan dunyaya inanirdi. Onu yalnizca duyularimizla ve deneyimlerimizle tanimamiza karsin, dis dunya vardi, ordaydi. Bu, dedi Fichte, yasli bir adamin zayýfligindan baska bir sey degil. Hepimiz dunyanin nasil oldugunu duslemekte ozguruz; onu buyuk olasilikla farkli farkli dusledigimiz icin de, seylerin degismez gercekligine inanmak icin hicbir neden yoktur.” Mavi Cicek
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Kant believed in the external world. Even though it is only known to us through our senses and our own experience, still, it is there. This, Fichte was saying, was nothing but an old man’s weakness. We are all free to imagine what the world is like, and since we probably all imagine it differently, there is no reason at all to believe in the fixed reality of things."
'Evet, orada. Tam orada.'
'Nerede?' diye sordu, onu da sefkate gereksinen, yeni bir nesne olarak gormeye baslayan Frau Rockenthien.
'Iki kizinizi bir cesmenin onunde resmetmek istiyorum; tas basamaklarda otururken –zamanin asindirdigi, yiprattigi taslar. Uzaktan uzaga gorunen bir deniz.'
'Denizden epeyce uzagiz,' dedi Rockenthien kuskuyla 'Uc yuz kilometre kadar. Askeri acidan, bu bizim icin hep bir sorun olacak.'
'Askerlik beni ilgilendirmiyor,' dedi genc ressam. 'Kan dokmek beni ilgilendirmiyor. Peki, deniz bunun disinda size neyi cagristiriyor?'
https://images.gr-assets.com/books/1...207l/11728.jpg
'Yes, there, exactly there.'
'Where?' asked Frau Rockenthien, who saw him by now as one more object for compassion.
'I should like to paint your two daughters near a fountain - sitting on stone steps - broken, time-worn stone. In the distance, a glimpse of the sea.'
'We are some way from the sea,' said Rockenthien doubtfully. 'I would say about a hundred and eighty miles. Strategically, that will always be one of our problems.
'Strategy does not interest me' said the younger painter. 'Bloodshed does not interest me. Apart from that, what does the sea suggest to you?'
-
-
"Simdi sen, bir vicdanla dogmus genc bayan, yasaminin bir yerlerinde onu bir deniz kabugu gibi babanin vicdanina yapistirmissin. Buyurken, buyudugunde, yaptigin seyden tamamen habersiz bir sekilde, babani Tanri ile karistirmissin. Onu hic bir zaman bir erkegin yuregini ve bir erkegin kusurlarini, zaaflarini tasiyan bir erkek olarak gormedin - Sen duygusal anlamda sakattin, ona dayaniyor, aradigin yanitlari ondan aliyor ve kendi yanitlarinin mutlaka onun yanitlariyla ortusecegini varsayiyordun." Harper Lee, Tespih Agacinin Golgesinde
https://dj6cnfthgyqas.cloudfront.net...9-original.jpg
"Now you, Miss, born with your own conscience, somewhere along the line fastened it like a barnacle onto your father's. As you grew up, when you were grown, totally unknown to yourself, you confused your father with God. You never saw him as a man with a man's heart, and a man's failings - ťI'll grant you it may have been hard to see, he makes so few mistakes, but he makes'em like all of us."
-
"Liz Norton, insanýn azimli bir kadin olarak tarif edecegi turde biri degildi; yani uzun veya orta vadeli planlar yapmaz, kendini bir amaci gerceklestirmeye adamazdi. Hirsli insanlara atfetdilen ozelliklerden hicbirine sahip degildi. Aci cektiginde insanlar acisini acikca gorurdu ve mutlu oldugunda hissettigi mutluluk bulasiciydi. Kendine bir amac belirleyip ona dogru kararli adimlarla ilerleme becerisine sahip degildi. En azindan, hicbir amac, ona her seyi birakip pesinden gidecek kadar cekici gelmiyordu.'Bir amaca ulasmak' ifadesi, sahsi konular soz konusu oldugunda, ona dar kafalilarin dustugu bir tuzakmis gibi gorunuyordu. Kendisi 'amaca ulasmak' ifadesi yerine 'yasamak' kelimesini koyuyor ve bazen bu kelimenin yanina 'mutluluk' kelimesini ilistiriyordu. Eger irade, William James'in dedigi gibi sosyal zorunluluklarla baglantiliysa ve bu nedenle savasa gitmek, sigarayi birakmaktan daha kolaysa, rahatlikla Liz Norton'un, sigarayi birakmayi savasa gitmekten daha kolay bulan bir kadin oldugu soylenebilirdi." Roberto Bolano, 2666
https://images-na.ssl-images-amazon....1-VzlnoqwL.jpg
"Liz Norton, por el contrario, no era lo que comúnmente se llama una mujer con una gran voluntad, es decir no se trazaba planes a medio o largo plazo ni ponía en juego todas sus energías para conseguirlos. Estaba exenta de los atributos de la voluntad. Cuando sufría el dolor fácilmente se traslucía y cuando era feliz la felicidad que experimentaba se volvía contagiosa. Era incapaz de trazar con claridad una meta determinada y de mantener una continuidad en la acción que la llevara a coronar esa meta. Ninguna meta, por lo demás, era lo suficientemente apetecible o deseada como para que ella se comprometiera totalmente con ésta. La expresión 'lograr un fin', aplicada a algo personal, le parecía una trampa llena de mezquindad. A 'lograr un fin' anteponía la palabra 'vivir' y en raras ocasiones la palabra 'felicidad'. Si la voluntad se relaciona con una exigencia social, como creía William James, y por lo tanto es más fácil ir a la guerra que dejar de fumar, de Liz Norton se podía decir que era una mujer a la que le resultaba más fácil dejar de fumar que ir a la guerra."
-
-
— Neden boyle uzgun gorunuyorsun? / Pourquoi t'as l'air triste? / Why do you look so sad?
— Cunku sen bana kelimelerle konusuyorsun... ama ben sana hislerimle bakiyorum. / Parce que tu me parles avec des mots... que moi je te regarde avec des sentiments. / Because you speak to me in words... and I look at you with feelings.
https://data.whicdn.com/images/259249925/original.gif
Jean-Paul Belmondo ve Anna Karina (Cilgin Pierrot - Pierrot le fou, 1965) Jean-Luc Godard
-
"Beni optugu gun dogdum. Beni terk ettigi gun oldum. Beni sevdigi bir kac haftada yasadim. / Sono nato quando mi ha baciato. Sono morto quando mi ha lasciato. Ho vissuto qualche settimana mentre lei mi amava. / I was born when she kissed me. I died when she left me. I lived a few weeks while she loved me."
https://media.giphy.com/media/dcUHuiJ3Uhe80/giphy.gif
Issiz Bir Yerde (In a Lonely Place - Il diritto di uccidere / Paura senza perché, 1950). Yonetmen: Nicholas Ray
-
"Stil herseyin yanitidir. / Lo stile č una risposta a tutto. / Style is the answer to everything.” Charles Bukowski
https://media.giphy.com/media/2aZt3S43lcp4k/giphy.gif
Kamerali Adam (Man with a Movie Camera - L'uomo con la macchina da presa, 1929) Yonetmen: Dziga Vértov
-
-
https://media.giphy.com/media/7mGqPjCKDn3ck/giphy.gif
True Detective dizisi (HBO) Yonetmen: Nic Pizzolatto
-
-
-
Venedik okulunun ve Ronesansin onemli uyelerinden Italyan ressam Tintoretto'nun (Jacopo Robusti) dogum yildonumu (29 Nisan 1519)
Il Miracolo dello Schiavo (Miracle of the Slave, 1548)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Tintoretto.jpg
https://pbs.twimg.com/media/C-khUt1WAAAxNf3.jpg
(Tintoretto'nun Venedik, Rio de la Sensa'daki evi)
-
Italyan Rococo ressami Giovanni Battista Piazzetta'nin olum yildonumu (29 Nisan 1754)
Giuditta e Oloferne (Judith and Holofernes, 1748)
https://www.accademiasanluca.eu/webs..._fancybox.jpeg
-
Fransiz matematikci, teorik fizikci, muhendis ve bilim filozofu Henri Poincaré'nin dogum yildonumu (29 Nisan 1854)
https://qqcitations.com/images-citat...are-138677.jpg
"Bilim gerceklerden kuruludur, tipki evin tuglalardan kurulu olmasi gibi. Ancak gerceklerin toplanmasi bilim degildir. Tipki bir kume tuglanin ev anlamina gelmemesi gibi."
https://slideplayer.com/slide/744674...and+Beauty.jpg
"Bilimci doga uzerinde faydali oldugu icin calismaz. Dogayi calisir, cunku icinde zevk ve eđlence bulur. Dogada zevk ve eglence bulunur, cunku doga guzeldir. Doga guzel olmasaydi anlamsiz olurdu. Doga anlamsiz olsaydi, hayat yasanmaya degmezdi. / Le savant n’étudie pas la nature parce que cela est utile ; il l’étudie parce qu’il y prend plaisir et il y prend plaisir parce qu’elle est belle. Si la nature n’était pas belle, elle ne vaudrait pas la peine d’ętre connue, la vie ne vaudrait pas la peine d’ętre vécue."
-
Amerikali caz bestecisi, piyanist ve caz orkestrasi sefi Edward Kennedy "Duke" Ellington'in dogum yildonumu (29 Nisan 1899)
https://pbs.twimg.com/media/D5UQlJKWwAInpjk.jpg
-
Erich Maria Remarque'nin Im Western Nichts Neues romanindan uyarlanan, Lewis Milestone’nun yonettigi Bati Cephesinde Yeni Bir Sey Yok (All Quiet on the Western) 29 Nisan 1930’da New York City’de gosterime girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...9,1000_AL_.jpg
-
Cagdas Yunan siirinin onde gelen isimlerinden (Konstantinos Petrou Kavafis) Konstantinos Kavafis'in hem dogum (29 Nisan 1863) hem de olum yildonumu (29 Nisan 1933)
https://1.bp.blogspot.com/-ScDGCw_Dn...TIVO+(2)-1.jpg
"Bir baska ulkeye, bir baska denize giderim" dedin
"bundan daha iyi bir baska sehir bulunur elbet.
Her cabam kaderin olumsuz bir yargisiyla karsi karsiya;
-bir ceset gibi- gomulu kalbim.
Aklim daha ne kadar kalacak bu corak ulkede?
Yuzumu nereye cevirsem, nereye baksam,
kara yikintilarini goruyorum omrumun,
bosuna bunca yil tukettigim bu ulkede."
Yeni bir ulke bulamazsin, baska bir deniz bulamazsin.
Bu sehir arkandan gelecektir.
Sen gene ayni sokaklarda dolasacaksin,
ayni mahallede kocayacaksin;
ayni evlerde kir dusecek saclarina.
Donup dolasip bu sehre geleceksin sonunda.
Baska bir sey umma.
https://pbs.twimg.com/media/CilpQ5gWEAAvS0-.jpg
Dun bir kenar mahallede dolasirken
o evin onunden gectim
cok gencken gittigim evin.
O essiz gucuyle Eros
burada yakalamisti bedenimi.
Ve dun
o eski sokaktan gecerken
askin cekiciligiyle
her sey guzellesti birden
dukkanlar, kaldirimlar, taslar
balkonlar, pencereler, duvarlar;
hicbir sey yoktu cirkin olan.
Ve durmus, boyle bakarken kapiya
evin onunde oyalanirken
hedonizmin icinde kalan coskusunu
saciyordu bedenim durmadan.
-
Yasayan en buyuk orkestra seflerinden biri kabul edilen Hintli Zubin Mehta'nin dogum gunu (29 Nisan 1936)
http://media2.intoday.in/indiatoday/...0513030354.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=sDxdLuxtuxs
-
Arjantinli sair (Flora) Alejandra Pizarnik'in dogum yildonumu (29 Nisan 1936)
http://barricada.com.ni/wp-content/u...b77UEKm5yI.jpg
https://pbs.twimg.com/media/ClbtMoHUoAAaLJ9.jpg
Benim seslerim bu sarki soyleyen,
soylemesin diye
safakta vakarla susturulanlar
yagmurda kasvetli kus postuna burunenler.
Kirilip dagilan, leylak kokulu
bir ugultu var bekleyiste.
Ve vakit gelip gun dogdugunda
Kucuk kara guneslere bolunen bir miskal gunes.
Hep oldugu gibi, gece gelip cattiginda,
hanceremde siginak arayan
sakat edilmis sozcukler budunu,
iste sirf onlar sarki soylemesin diye
o lanetliler, efendileri sessizligin.
Sen seciyorsun yaranin yerini
icinde sessizligimizin dile geldigi.
Sensin hayatimdan
bu olcusuz merasimi yaratan.
https://pbs.twimg.com/media/D5TOFswXsAE2xJI.jpg
Tú eliges el lugar de la herida
en donde hablamos nuestro silencio.
Tú haces de mi vida
esta ceremonia demasiado pura.
https://akifrases.com/frases-imagene...nik-179033.jpg
“Sairin buyuk bir terapist oldugu soylenmistir. Bu anlamda, bir sairin gorevi, arindirmak, temizlemek ve ek olarak onarim yapmaktir. Bir siir yazmak temel bir yarayi tamir etmektir. Cunku hepimiz yaralandik.”
https://akifrases.com/frases-imagene...nik-179053.jpg
"Ongorulen goruntude kaybolmak ne guzel. Kendimi ararken cesedimden yukseldim. Kendi basima bir haciyim, ruzgarin carptigi bir ulkede uyuyan o kiza dogru yola ciktim."
http://4.bp.blogspot.com/-U6eqlCpJ6w...izarnik_08.png
"Aramak. Fiil degil, vertigo. Eylemi gostermez. Gidip biriyle tanismak degil birisi gelmedigi icin oracikta uzanmak demektir."
-
Ingiliz cocuk romanlari yazari Jill Paton Walsh'un dogum gunu (29 Nisan 1937)
"Akdeniz'deki bir adanin huzuru, iki 'oteki' yuzunden bozulmak uzeredir. Denizden balikcilar tarafindan kurtarilan ve inanci, kurulu duzene meydan okuyan bir kazazede. Annesi tarafindan terk edildikten sonra kurtlar tarafindan emzirilen, Kilise ve Devlet arasindaki hassas iliski hakkinda hicbir sey bilmedigi halde masumiyetiyle tehlikeli bir deneyin konusu olacak bir cocuk... Ancak Engizisyonun adaya gelisi, felsefi bir satranc oyununu yasam ve olum meselesine donusturecek daha karanlik ve daha tehdit edici bir guc yaratiyor.…" Meleklerin Suskunlugu
https://images.gr-assets.com/books/1...86l/741804.jpg
"The ordered tranquillity of a Mediterranean island is about to be shattered by the appearance of two 'outsiders'. One, a castaway, plucked from the sea by fishermen, whose beliefs represent a challenge to the established order; the other, a child abandoned by her mother and suckled by wolves, who knows nothing of the precarious relationship between Church and State but whose innocence will become the subject of a dangerous experiment. But the arrival of the Inquisition on the island creates a darker, more threatening force which will transform what has been a philosophical game of chess into a matter of life and death..."
-
Pulitzer Siir Odulu ve Ruth Lilly Siir Odulu sahibi Amerikali sair Yusef Komunyakaa’nin dogum gunu (29 Nisan 1941)
http://images.slideplayer.com/34/837...s/slide_10.jpg
Kardeslerimle birlikte yarattigimiz tepeler
hic denklesmedi, yillar surdu
dunyanin nasil dondugunu kesfetmek.
Karatavuklarin agacina bakip
kac tane olduklarini sana soyleyebilirdik
ama hurdaciyla benim matematigimiz hep kotuydu.
Kaldirip homurdanma haftalari hic cogalmadi,
yine de biz demire inanmaktan vazgecmedik.
Terk edilmis kamyon ve arabalar
simsiki tutunmustu topraga
uzum baglarinin ozlem dolu
bir duzine ortakci kadar guclu kalin parmaklariyla.
Cekcegimizle geri donecektik
yeni bir yukun altinda figan ederek
pars zambaklari daha iyi yasadilar oysaki
Agustos etkisinde, kendi bayginliklarinda.
Kagitlar ve kola siseleri arasinda,
dokumhane dumani gunbatimlarini sildi
ve biz demire inanamadik
yitik adamlar yere dogru egildi
soluklarindaki cevhermis gibi
cokerttiler gri gogun omuzlarini.
Hayal ederim bazen
nasil yikandi tepelerimiz metal deryasinda
tumu nasil birer capa olabildi
savas gemisi veya bombacý icin,
cicekli agaclar ustunde
bakamayacagin kadar kirmizi.
-
Ingiliz tarihci ve yazar Sir Ian Kershaw'in dogum gunu (29 Nisan 1943)
“ 'Ne yasar ne yasamaz' birinin, yani icinde yer aldigi politik olaylar disinda bir tarihi ya da kisisel yasami olmayan birinin biyografisi, dogal olarak kendi sinirliliklarini dayatacaktir. Ama eksiklikler ancak sahsi hayatin kamusal hayat uzerinde belirleyici oldugu farz edildigi surece soz konusu olur. Boyle bir varsayim ise hatalidir. Hitler icin 'sahsi hayat' yoktur. Elbette ki kendisini gerceklerden uzaklastiran filmlerle oyalanabilir, Berghol'daki Cay-Evi’ne gunluk yuruyuslerini yapabilir, Berlin’deki bakanliklardan uzaktaki daglik bolgelerde kirsal yasamin tadini cikarabilirdi. Ama bunlar bos rutinlerdi. Politik olanin disindaki bir alana, kamuya yonelik refleksleri kosullayan daha derin bir varolusa cekilme anlami tasimýyorlardi. 'Sahsi yasami'nin kamusal kisiliginin parcasi halini almasi soz konusu degildi. Tersine, bu konuda o kadar ketumdu ki Alman halki Eva Braun’un varligini ancak Ucuncu Reich’in kulleri savrulurken ogrendi. Daha dogru bir ifadeyle Hitler kamusal alani 'sahsilestirmis'ti. 'Sahsi' ve 'kamusal' butunuyle kaynasmis ve ayrilamaz bir hal almisti. Hitler’in tum varligi, mukemmel oynadigi rolun, 'Fuhrer' rolunun icindeydi."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"A biography of an ‘unperson’, one who has as good as no personal life or history outside that of the political events in which he is involved, imposes, naturally, its own limitations.But the drawbacks exist only as long as it is presumed that the private life is decisive for the public life. Such a presumption would be a mistake.There was no ‘private life’ for Hitler. Of course, he could enjoy his escapist films, his daily walk to the Tea House at the Berghof, his time in his alpine idyll far from government ministries in Berlin.But these were empty routines.There was no retreat to a sphere outside the political, to a deeper existence which conditioned his public reflexes. It was not that his ‘private life’ became part of his public persona. On the contrary: so secretive did it remain that the German people only learned of the existence of Eva Braun once the Third Reich had crumbled into ashes.Rather, Hitler ‘privatized’ the public sphere. ‘Private’ and ‘public’ merged completely and became inseparable. Hitler’s entire being came to be subsumed within the role he played to perfection: the role of ‘Fuhrer’."
-
Filozof, matematikci, mantik ve dil felsefesi konularinda yaptigi calismalarla modern felsefeye onemli katkilarda bulunan Avusturyali Ludwig Wittgenstein'in olum yildonumu (29 Nisan 1951)
"Augustinus, dil ogrenmeyi sanki bir cocugun yabanci bir ulkeye gelmesi ve oranin dilini anlamamasi; yani sanki onun onceden, bu dil degilse de bir dile sahip oldugu biciminde betimler. Ya da yine: Sanki cocugun, henuz konusamiyor olsa da dusunebilmesi gibi. Ve burada 'dusunmek' 'kendi kendine konusmak' gibi bir sey anlamýna gelir." Felsefi Sorusturmalar
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Augustinus beschreibe das Lernen der menschlichen Sprache so, als käme das Kind in ein fremdes Landund verstehe die Sprache des Landes nicht; das heißt: als habe es bereits eine Sprache, nurnicht diese. Oder auch: als könne das Kind schon denken, nur noch nicht sprechen. Und, denken’ hieße hier so etwas, wie: zu sich selber reden."
"Her sanatci digerlerinden etkilenmistir, bu etkinin izlerini de kendi yapitlarinda gosterir; ama ondan aldigimiz yine de kendi kisiligidir. Baskalarindan miras alinanlar, yumurta kabuklarindan baska bir sey olamaz. Bu kabuklarin varligina tahammul gosterebiliriz ama bunlar ruhumuzu beslemez."
http://images.gr-assets.com/books/13...90l/124603.jpg
"Jeder Künstler ist von Anderen beeinflusst worden und zeigt die Spurendieser Beeinflussung in seinen Werken; aber was er uns bedeutet, istdoch nur seine Persoenlichkeit. Was vom Anderen stammt, können nurEierschalen sein. Dass sie da sind, mögen wir mit Nachsicht behandeln,aber unsere geistige Nahrung werden sie nicht sein."
-
-
Akademi ve BAFTA Odulu sahibi, Sir unvanli Ingiliz aktor ('DDL') Daniel Michael Blake Day-Lewis'in dogum gunu (29 Nisan 1957)
https://pbs.twimg.com/media/C-lPxvrXgAIlTUr.jpg
https://media.giphy.com/media/w5WGH1bFMDN5u/giphy.gif
-
-
Italyan tenor Luciano Pavarotti, Arrigo Pola ve Ettore Campogalliani'den aldigi derslerle 1961 yilinda "Concorso Internazionale" odulunu kazandi ve opera dalindaki baslangicini teatro dell'opera di Reggio Emilia'da Giacomo Puccini'nin La bohčme eseri ile ayni yilin 29 Nisan'inda yapti.
https://pbs.twimg.com/media/C-gAJOxXsAAPqco.jpg