-
-
Amerikali ‘The Godfather of Shock Rock’ Alice Cooper, 10.studyo albumu Lace and Whiskey’i 29 Nisan 1977’de Warner Bros. Records etiketiyle piyasaya surdu.
http://ultimateclassicrock.com/files/2017/04/aclw1.jpg
https://metalexcess.files.wordpress....coverfront.jpg
-
-
Amerikali hard rock grubu Van Halen, 4.studyo albumu Fair Warning'i 29 Nisan 1981'de Warner Bros. Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/D5UEDeSXsAE4048.jpg
-
Sylvester Stallone, Rutger Hauer ve Billy Dee Williams’in rol aldigi aksiyon-suc-gerilim Gece Sahini (Nighthawks), 29 Nisan 1981’de Ispanya’da vizyona girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...7,1000_AL_.jpg
http://store.donanimhaber.com/22/9f/...21289daafe.jpg
-
Catherine Deneuve, David Bowie ve Susan Sarandon’in rol aldigi korku filmi Aclik (The Hunger - Miriam si sveglia a mezzanotte), 29 Nisan 1983’de Amerika’da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...0,1000_AL_.jpg
https://www.thetimes.co.uk/imageserv...C45&resize=685
https://cinemafanatic.files.wordpres...nger.jpg?w=604
-
-
Meg Ryan, Andy Garcia ve Ellen Burstyn’in rol aldigi romantik drama Erkek Severse (When a Man Loves a Woman) 29 Nisan 1994’de Los Angeles ve New York City’de gosterime girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...5,1000_AL_.jpg
http://see-aych.com/90s-movies/wp-co...woman-1994.jpg
http://www.wemtownhall.co.uk/wp-cont...A-Woman-DI.jpg
-
Kanada asilli Amerikali ekonomist John Kenneth Galbraith’in olum yildonumu (29 Nisan 2006)
https://www.brainyquote.com/photos_t...braith1-2x.jpg
“Kapitalizmde insan insani somurur. Komunizmde ise tam tersi.”
https://quotefancy.com/media/wallpap...e-when-you.jpg
“Caniniz hicbir sey yapmak istemediginde toplanti duzenleyin.”
-
Amerikali thrash metal grubu Testament, 9.studyo albumu The Formation Of Damnation'i 29 Nisan 2007'de Nuclear Blast etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/C-k90-MXUAA-w-t.jpg
-
Israil asilli Fransiz ressam Avigdor Arikha’nin olum yildonumu (29 Nisan 2010)
Nude on a Sheet, 1988
http://www.sothebys.com/content/dam/...9638_9DQW5.jpg
-
"Bilinmez bir kitapciya giriyorum. Rengarenk raflara yaklasiyorum, merak dolu ve yogun hislerle. Yeni bir sey bulma umudum bir calisanin hangi kitabi aradigimi sormasiyla yikilip gidiyor. Kadina ne soyleyecegimi bilmiyorum. Nihayet, aklima geliyor. Orada yok. Bakmaya devam etmek istiyorum fakat uzerimde kitapci kadinin bakislarinin agirligini hissediyorum, ne istedigini 'bilmeyen' birini onaylamayan kisik gozler bunlar. Hep ayni sey! Birinin muhakkak bir amaci olmalidir! Her zaman ileriye dogru giden bir yolu izlemelisin!" Alejandra Pizarnik, Gunlukler, 23 Eylul 1954
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Entro en una librería desconocida. Me dirijo a los anaqueles coloreados, llena de curiosidad y tensa de emoción. La esperanza de hallar “algo nuevo” es quebrada por la voz del empleado que me pregunta qué títulos busco. No sé qué decirle. Al fin, recuerdo uno. No está. Hubiese querido seguir mirando, pero sentía sobre mí el peso de esa mirada comerciante, tan estrecha y desaprobadora ante alguien que “no sabe” lo que quiere. ˇSiempre lo mismo! ˇSiempre hay que aparentar la posesión de un fin! ˇSiempre el camino rectamente marcado!" 23 de septiembre de 1954
-
"Kayip Zamanin Izinde’yi okumaya basladim. 14. sayfaya geldim. Ne kadar kapali bir analiz! ('ve beni dusunmeye ve hissetmeye itiyor, her zaman uzucudur bu.')
Avenida de Mayo’da kor bir adam kalem satiyor ve ufak bir zili cingirdatiyor. Metro merdivenlerinde kor bir kadin ilahi soyluyor. Seyrek kirmizi sacli bir adam geciyor. Yesil cerceveli gozluklerinin estetigi itici. Umarsiz gozukuyor. Cirkin notalar seline nasil dayandigini merak ediyorum. Daha sonra siyahlar icinde uc ya da dort kisi cikageliyor. Korku dolu hareketler yapiyorlar, buyuk sehirde yeni olduklarini belli ediyorlar. Hepsinin hizmetcilerin elleri gibi kirmiziya calan tenleri var. Kuyu sularinin ve alcak evlerin insanlari. Sert ekmek ve saraptan sertlesmis agizlariyla. Uzerlerinde ic karartici bir hava var. Varoslarda dukkanlarin kapali oldugu ve radyo spikerlerinin hic durmadan futbol macindan grotesk bicimde soz ettikleri pazar gunleri gibi. Julian Green soylemisti sanirim, bu turden bir huznu ancak Amerika’ya varip da gordugunde hissetmistir." Alejandra Pizarnik, Gunlukler, 1 Temmuz 1955
http://quelibroleo.com/images/libros...1381481633.jpg
"Comienzo a leer Ŕ la recherche du temps perdu. Llego a p. 14. ˇQué análisis tan sutil! ('y me pongo a pensar y a sentir, lo cual es siempre triste').
Por avenida de Mayo un ciego vende lápices y agita una campanilla. En las escaleras del subte una ciega entona un cántico muy antiguo. Pasa un hombre de espeso pelo rojo y mullidos bigotes también rojos. Sus anteojos verdes repelen la estética. Se manifiesta inquieto. Me pregunto cómo puede soportar esa carga de tonos tan horrendos. Después, hay tres o cuatro seres vestidos de negro. Gesticulan temerosos poniendo en evidencia su llegada a la capital. Tienen todos la tez rojiza como manos de sirvienta. Seres de agua de pozo y hogar oprimido. Con bocas endurecidas a fuerza de pan duro y vino. Se respira junto a ellos un aire deprimente. Como esos domingos de los suburbios con las calles cerradas y las voces radiales exhalando grotescamente la situación de las canchas de football. Creo que Julien Green fue el que dijo al llegar y ver América que jamás sintió una tristeza de ese género." 1 de julio de 1955
-
Ilk filmi Boyz n the Hood ile 90'larin en basarili filmlerinden birine imza atan Amerikali yonetmen John Singleton, 51 yasinda hayata veda etti.
https://www.indiewire.com/wp-content...85an.jpg?w=780
https://hollywoodlife.com/2019/04/29...roke-director/
-
Netflix, zengin bir kasabada herkesin gizemli bir sekilde ortadan kayboldugunda West Ham'in genc sakinlerinin hayatta kalmak icin kendi topluluklarini kurma cabalarini anlatan The Society!nin fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/UJzU-b5EU9c?t=2
-
Great Point Media, dunya promiyerini 42. Toronto Film Festivali’nde yapan, aski hic beklemedikleri bir yerde bulan iki kadinin hikayesini anlatan Ellen Page ve Kate Mara’li My Days of Mercy’nin 2.fragmanini yayýnladi.
https://youtu.be/jwpHLjxjPMU?t=3
-
Efsanevi yonetmen Alfred Hitchcock, korkunc ve yenilikci sinemasal tekniklere duydugu zevkle seyircileri korkuttu ve film yapimcilarina ilham verdi.
https://youtu.be/YNumBrEg7TQ?t=1
-
John Cena, Fast & Furious 9’in oyuncu kadrosuna katildi.
https://cdn.empireonline.com/jpg/70/...-john-cena.jpg
Serinin ana karakteri olan Dominic Toretto’ya hayat veren Vin Diesel, Instagram hesabindan yaptigi paylasimla 9. filmde seriye yeni bir ismin dahil olacagini duyurdu. Serinin bir diger onemli ismi olan (The Rock) Dwayne Johnson gibi kariyerine Amerikan Guresi’nde baslayan John Cena, Fast & Furious 9’in oyuncu kadrosuna katildi.
https://www.empireonline.com/movies/...dds-john-cena/
-
Golden Globe ve Emmy odullu Elisabeth Moss, Wes Anderson’in yeni filmi The French Dispatch’in oyuncu kadrosunda yer aldiginiý acikladi.
https://www.universalpictures.ie/tl_...gallery/10.jpg
Buyuk bir Wes Anderson hayrani oldugunu belirten basarili oyuncu, filmde kucuk bir rolunun oldugunu soyledi.
https://theplaylist.net/elisabeth-mo...rson-20190429/
-
20th Century Fox, X-Men: Dark Phoenix'in yeni posterini yayinladi.
https://cdn3-www.comingsoon.net/asse...enix/dark1.jpg
-
-
Romali sair Marcus Annaeus Lucanus’un (Lucan) olum yildonumu (30 Nisan MS65)
Fasli sahmaranin canina kiymis,
Kumlu duzluge cansiz civilemis; ama
Gizli zehir mizraktan yukarý yurur
Bulasir ele, muzaffer gelen olur.
https://www.mainstreetfinebooks.com/...dium/32827.jpg
A Basilisk bold Uitrrus kill'd in vain,
And nail'd it dying to the sandy Plain;
Along the Spear the sliding Venom ran,
And sudden, from the Weapon.
-
Matematikcilerin Prensi (Il Principe dei matematici) Alman matematikci ve bilim adami Carl Friedrich Gauss'un dogum yildonumu (30 Nisan 1777)
http://izquotes.com/quotes-pictures/...uss-231431.jpg
"Benim kadar surekli ve yogun bir sekilde matematik uzerinde dusunen herkes, benim buluslarimi ortaya koyabilir. / Se altri non facessero altro che riflettere sulle veritŕ matematiche cosě in profondo e con continuitŕ come ho fatto io, farebbero le mie scoperte"
https://pbs.twimg.com/media/C-pLBJBXsAAcHoE.jpg
-
Ingiliz yazar ve toplum elestirmeni Charles (John Huffam) Dickens, Iki Sehrin Hikayesi'ni (A Tale of Two Cities) ilk kez 30 Nisan 1859'da All the Year Round dergisinde yayinladi.
https://media0.giphy.com/media/26Ffh...UPHG/giphy.gif
https://images.slideplayer.com/13/41...es/slide_4.jpg
"Zamanlarin en iyisiydi, zamanlarin en kotusuydu, hem akil cagiydi, hem aptallik, hem inanc devriydi, hem de kusku.Aydinlik mevsimiydi, karanlik mevsimiydi, hem umut bahari, hem de umutsuzluk kisiydi, hem her seyimiz vardi, hem hicbir seyimiz yoktu. Hepimiz ya dogruca cennete gidecektik ya da tam oteki yana. Sozun kisasi, simdikine oylesine yakin bir donemdi ki, kimi yaygaraci otoriteler bu donemin, iyi ya da kotu fark etmez, sadece daha sozcugu kullanilarak digerleriyle karsilastirilabilecegini iddia ederdi."
http://ecx.images-amazon.com/images/I/51hYuYn9uYL.jpg
"Era il tempo migliore e il tempo peggiore, la stagione della saggezza e la stagione della follia, l'epoca della fede e l'epoca dell'incredulitŕ; il periodo della luce, e il periodo delle tenebre, la primavera della speranza e l'inverno della disperazione. Avevamo tutto dinanzi a noi, non avevamo nulla dinanzi a noi; eravamo tutti diretti al cielo, eravamo tutti diretti a quell'altra parte. A farla breve, gli anni erano cosě simili ai nostri, che alcuni che li conoscevano profondamente sostenevano che, in bene o in male, se ne potesse parlare soltanto al superlativo."
https://pbs.twimg.com/media/C-pBP5lVoAAQh3Q.jpg
-
Cek mizah ve taslama yazari Jaroslav Hašek’in dogum yildonumu (30 Nisan 1883)
“Bir gece U Banzetu’dan donuyordum tam Nusle’de, Botic Koprusu’nun orada, ansizin karsima cikan bir adam elindeki kayisla kafama oyle bir vurdu ki kendimi yerde buldum. Fenerini yuzume tuttu, ‘Hay Allah, yanilmisim. Bu o degil,’ dedi. Yaptigi yanlisliga oyle ofkelenmiţti ki, bir tane de sirtima indirdi. Insanoglu boyledir, hayat boyu yanlistan basini alamaz.” Aslan Asker Svayk
http://img.radio.cz/8lmUOiBb441YgvL-...k_svejk_en.jpg
“Once in Nusle, just by the bridge across the Botič, a gentleman came up to me in the night.. and hit me over the head with a knout. When I was lying on the ground he flashed his torch on me and said ‘It’s a mistake. It’s not him.’ And he got so angry because he’d made a mistake that he hit me on the back again. It’s only human nature that a chap should go on making mistakes until he dies.”
-
19.yuzyilda modern hayati konu alan resimler yapmaya baslayan ilk ressamlardan ve Realizm akimindan Empresyonizme geciste onemli bir rol oynayan Fransiz ressam Édouard Manet'nin olum yildonumu (30 Nisan 1883)
Olympia, 1863
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Project_3.jpg
Il concerto di Cafe (The Cafe Concert, 1879)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=NAsrOlJ0Lrs
-
Italyan Futurist ressam, besteci, deneysel muzik aletleri yapimcisi ve Gurultu Sanati Manifestosu'nun yazari Luigi Carlo Filippo Russolo'nun dogum yildonumu (30 Nisan 1885)
https://pbs.twimg.com/media/D5ZdXx9XoAEKygU.jpg
"Antik zamanda, hayat sessizlikten ibaretti. Gurultu 19. yuzyilda makinenin gelisine kadar tam olarak dogmamisti. Bugun gurultu insan hissiyati uzerinde egemen durumda. Birkac yuzyil boyunca hayat sessizce, veya sesi kisilmis sekilde surdu. En yuksek sesler ne yogun, ne de uzun sureli veya cesitliydi. Aslinda, doga normalde sessizdir; firtinalar, kasirgalar, ciglar, caglayanlar ve bazi istisnai topraksal hareketler haric. Insan, kamis deligi veya gerilmis bir telden elde ettigi ilk sesler karsisinda bu nedenle tamamen hayrete dusmustu. Ilkel insanlar sese tanrisal bir kaynak atfettiler. Ses, dini saygiyla cevrelendi ve sonrasinda ayinlerini yeni bir gizemle zenginlestiren rahiplere mahsus tutuldu. Sesin hayattan ayri, farkli ve bagimsiz bir sey oldugu fikri bu sekilde gelisti. Bunun sonucu muzik oldu; gercekligin uzerine yerlestirilen fantastik bir dunya, dokunulamaz ve kutsal bir dunya. Bu ruhani atmosferin muzigin ilerlemesini yavaslatacagi kacinilmazdi, dolayisiyla diger sanatlar hizla ilerledi ve muzigi gecti. Yunanlilar ise muzik teorilerinin sadece bazi konsonant araliklarina izin veren ve Pisagor tarafindan matematiksel olarak belirlenen muzik kuramlariyla muzigin alanini kisitladilar ve kendilerinin farkinda olmadiklari armoniyi neredeyse imkansiz hale getirdiler.[...]
[...]Sevgili Pratella'm, senin futurist dehana bu yeni fikirleri arz ediyorum ve seni benimle bunlari tartismaya davet ediyorum. Ben bir muzisyen degilim, dolayisiyla akustik tercihlerim veya savunacak eserlerim yok. Ben derinden sevdiđim bir sanata herseyi yenileme irademi yansitan futurist bir ressamim. Bu nedenle, en cesur profesyonel muzisyenden daha cesur sekilde, gorunurdeki beceriksizligime takilmaksizin, kustahligin her imtiyazi ve imkani sundugunu bilerek, Gurultu Sanati yoluyla muzigin renovasyonunu dusunup ortaya koydum." Gurultu Sanati
https://www.portaledicomo.it/wp-cont...a-Russolo.jpeg
"La vita antica fu tutta silenzio. Nel diciannovesirno secolo, coll'invenzione delle macchine, nacque il Rumore. Oggi, il Rumore trionfa e domina sovrano sulla sensibilitŕ degli uomini. Per molti secoli la vita si svolse in silenzio, o, per lo piů, in sordina. I rumori piů forti che interrompevano questo silenzio non erano nč intensi, né prolungati, né variati. Poiché, se trascuriamo gli eccezionali movimenti tellurici, gli uragani, le tempeste, le valanghe e le cascate, la natura č silenziosa. In questa scarsitŕ di rumori, i primi suoni che l’uomo potč trarre da una canna forata o da una corda tesa, stupirono come cose nuove e mirabili. Il suono fu dai popoli primitivi attribuito agli dči, considerato come sacro e riservato ai sacerdoti, che se ne servirono per arricchire di mistero i loro riti. Nacque cosi la concezione del suono come cosa a sé, diversa e indipendente dalla vita, e ne risultň la musica mondo fantastico sovrapposto al reale, mondo inviolabile e sacro. Si comprende facilmente come una simile concezione della musica dovesse necessariamente frallentarne il progresso, a paragone delle altre arti. I Greci stessi, con la loro teoria musicale matematicamente sistemata da Pitagora, e in base alla quale era ammesso soltanto l’uso di pochi intervalli consonanti, hanno molto limitato il campo della musica, rendendo cosě impossibile l’armonia, che ignoravano.[...]
[...]Caro Pratella, io sottopongo al tuo genio futurista queste mie constatazioni, invitandoti alla discussione. Non sono musicista; non ho dunque predilezioni acustiche, né opere da difendere. Sono un pittore futurista che proietta fuori di sé in un’arte molto amata la sua volontŕ di rinnovare tutto. Perciň piů temerario di quanto potrebbe esserlo un musicista di professione, non preoccupandomi della mia apparente incompetenza e convinto che l’audacia abbia tutti i diritti e tutte le possibilitŕ, ho potuto intuire il grande rinnovamento della musica mediante l’Arte dei Rumori."
https://upload.wikimedia.org/wikiped...wer-bridge.jpg
-
Fransizca librettosu, Maurice Maeterlinck tarafindan, kendisi tarafindan yaratilmis sembolist bir tiyatro oyunu olan Pelléas et Mélisande'dan uyarladigi, Claude Debussy'nin besteledigi 5 perdelik Pelléas et Mélisande operasi ilk kez 30 Nisan 1902'de (Salle Favart) Opéra-Comique'de sahnelendi.
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Melisande.jpg
https://pbs.twimg.com/media/D5aAFkYW4AE2cuh.jpg
-
Yunan sair, deneme yazari ve sanat elestirmeni Jean Moréas’in olum yildonumu (30 Nisan 1910)
https://pbs.twimg.com/media/DRQ_eAGXUAIdj0s.jpg
Hicbir yerde gormedigim dusunceli deniz,
Saracaksin beni o hafif dumanlarinla;
Islak kumlarin ustunde ayaklarim, iz iz;
Unutacagim birden, ţehri de, dunyayi da.
Ey deniz, ey mahzun dalgalar, elinizde mi;
Vahsi kumlar ustunde soluyup inleyerek,
Avutabilir misiniz gonlumu, derdimi?
Gonlum ki tek zevki artik sulara gomulmek.
-
30 Nisan 1927'de Douglas Fairbanks ve esi Mary Pickford Hollywood'daki Grauman's Theatre'da islak cimentoya ayak izlerini birakan ilk film yildizlari oldular.
https://pbs.twimg.com/media/C-qMvs3UQAAQjjr.jpg
-
Ingiliz sair ve yazar Alfred Edward Housman'in olum yildonumu (30 Nisan 1936)
http://www.legendinc.com/Pages/Misce...eAndTwenty.gif
Tam yirmi bir yasimda isittim
Akilli bir adamýn dedigini:
"Tacini, tahtini, malini mulkunu ver de
Fakat sakla beynini kendine
Incilerini dagit, elmaslarini
Fakat duslerinden vazgecme."
Ne yazik ki yirmi bir yasinda
Kavak yelleri eser insanin basinda.
Tam yirmi bir yasimda
Bilgenin yine dedigini isittim
"Gogsunun altinda carpan kalp
Bosuna verilmemeli
Niceleri ic cekerek bunu odedi
Pismanlikla satarak yureklerini."
Bugun tam yirmi iki yasindayim
Ah, bu sozlerin dogrulugunun simdi farkindayim.
-
Ingiliz sair ve oyun yazari Tony Harrison’in dogum gunu (30 Nisan 1937)
“Gordum kavrulup komur olmus Irakliyi, bombalanmis fotograf karesinde egilip bana bakiyordu. Cam silecegi bir kalem gibi, hazirdi olunun dusuncelerini kagida dokmeye. Cam silecegi bir tuy kalemi gibi uzanmis yazacakti vasiyetini. Gordum kavrulup komur olmus Irakliyi, yan yatmisti camurdan yapilmis gibi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“I saw the charred Iraqi lean towards me from bomb-blasted screen, his windscreen wiper like a pen ready to write down thoughts for men, his windscreen wiper like a quill he's reaching for to make his will. I saw the charred Iraqi lean like someone made of Plasticine.”
-
-
-
Amerikali yazar Annie Dillard’in dogum gunu (30 Nisan 1945)
“Bir yerde, soyle bir sey okumustum: Bir Eskimo avcisi, bolgesindeki misyoner rahibe, ‘Tanri ve gunahla ilgili herhangi bir sey bilmeseydim, o zaman da cehenneme gider miydim?’ diye soruyor. Rahip de, ‘Hayýr,’ diyor, ‘bilmiyorsan gitmezdin.’ ‘O zaman,’ diyor Eskimo buyuk bir ciddiyetle, ‘ne diye bana bunlari anlattin?’ “Tinker Creek'te Bir Haci
https://bi.hcpdts.com/page/750/EwIaW...VG8cJ8QrmmTlhj
“I read about an Eskimo hunter who asked the local missionary priest, 'If I did not know about God and sin, would I go to hell?' 'No,' said the priest, 'not if you did not know.' 'Then why,' asked the Eskimo earnestly, 'did you tell me?’ ”
https://quotefancy.com/media/wallpap...rse-how-we.jpg
“Gunlerimizi nasil gecirdigimiz, elbette hayatýmizi nasil gecirdigimizdir.”
-
Anne Frank, The Diary of a Young Girl'u ilk kez Ingiltere'de 30 Nisan 1952'de yayinladi
https://doloresamacondoblog.files.wo...1/img_0255.jpg
http://diariojudio.com/files/2015/03/art4626_31.jpg
"Mutlu olan insan baskalarini da mutlu eder. Cesareti ve ozguveni olan kimse, mutsuz oldugunda dibi boylamaz! / Chiunque sia felice rende felici anche gli altri. Chi ha coraggio e fede non morirŕ mai in miseria."ť
-
-
Irlandali genc ve yetiskin roman yazari John Boyne'nun dogum gunu (30 Nisan 1971)
"Sanki bambaska bir sehir gibiydi. Insanlar onun yasadigi evle yan yana yasayip beraber calisiyorlardi. Gercekten bu kadar farkli miydilar? Kamptaki butun insanlar ayni kiyafetleri gidiyorlardi: O cizgili pijamalari giyip yine cizgili kumastan takkeleri takiyorlardi. Anne, Gretel ve kendisi disinda evinde dolasan butun insanlar degisik kalitede uniformalar giyiyorlar; madalyalar, kasketler ve sapkalar, parlak kirmizili- siyahli kol bantlari takiyorlar; silah tasiyorlar ve her zaman felaket derecede acimasýz gorunuyorlardý. Sanki tum bunlar cok onemliymis ve kimse tersini dusunmemeliymis gibi. Tam olarak fark neydi? Kendi kendine dusundu: Hangi insanlarin çizgili pijama, hangilerinin uniforma giyecegine kim karar vermisti?"
http://www.50ayear.com/wp-content/up...5/103_4732.jpg
"It was as if it were another city entirely, the people all living and working together side by side with the house where he lived. And were they really so different? All the people in the camp wore the same clothes, those pyjamas and their striped cloth caps too; and all the people who wandered through his house (with the exception of Mother, Gretel and him) wore uniforms of varying quality and decor* ation and caps and helmets with bright red-and-black armbands and carried guns and always looked terribly stern, as if it was all very important really and no one should think otherwise. What exactly was the difference?' he wondered to himself. And who decided which people wore the striped pajamas and which people wore the uniforms?"
" 'Ne oldu sana?' diye sordu ve sonra cevabi beklemedi. 'Bisikletinden mi dustun? Cunku birkac yil once Berlin'de benim de basima gelmisti. Fazla hizli giderken dusmustum ve haftalarca her tarafim yara bere ve curuk icindeydi. Aciyor mu?'
'Artik hissetmiyorum' dedi Shmuel
'Aciyormuţ gibi gorunuyor.'
'Artik hicbir sey hissetmiyorum,' dedi Shmuel."
https://kbimages1-a.akamaihd.net/d58...-pyjamas-1.jpg
" 'What happened to you?' he asked and then didn't wait for an answer. Was it your bicycle? Because that happened to me back in Berlin a couple of years ago. I fell off when I was going too fast and was black and blue for weeks. Does it hurt?'
'I don't feel it any more, said Shmuel.
'It looks like it hurts'
'I don't feel anything anymore,' said Shmuel."
-
Avustralyali hard rock grubu AC/DC, ilk uluslararasi albumu olan High Voltage’i 30 Nisan 1976’da Atco Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...onal_album.jpg
-