-
Italyan sembolist ressam Gaetano Previati'nin dogum yildonumu (31 Agustos 1852)
Ostaggi di Crema (Crema hostages, 1879)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...i_di_crema.jpg
Il Bacio / Romeo e Giulietta (The Kiss, 19th century)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-_Il_bacio.jpg
-
Avustralya dogumlu Ingiliz yazar (Mary Annette Beauchamp) Elizabeth Von Arnim’in dogum yildonumu (31 Agustos 1866)
https://kbimages1-a.akamaihd.net/cf6...collection.jpg
“Bir Subat gunu ogleden sonra, gittikleri kadinlar kulubunde karsilasan Bayan Wilkins ve Bayan Arbuthnot The Times'in kisisel ilanlar sutununda, Italya'da Nisan ayi icin kiraya verilmis kucuk bir ortacag satosuyla ilgili ilani okuduklari zaman kendilerini birdenbire goz kamastirici dusler icinde bulurlar. Yasayacaklari butun zorluklara karsi, satoyu kiralayip birlikte bir aylik tatile cikmaya karar verirler. Verdikleri bir gazete ilani arac,ligiyla, kiraya ve tatillerine ortak olmak uzere Lady Caroline ve Bayan Fisher'i bulurlar. San Salvotore'un buyulu atmosferine, mor salkimlara, denizin ve gunesin tilsimli dunyasina ve bir ayligina kiraladiklari gizemli satoda yasayacaklari beklenmedik degisimlere dogru uzun bir yolculuga cikarlar. “
https://i.idefix.com/cache/500x400-0...00065297-1.jpg
“In a woman’s club in London on a February afternoon – an uncomfortable club, and a miserable afternoon– Mrs Wilkins and Mrs Arbuthnot meet unexpectedly in their club, both having spotted the advertisement for a month-long rental of an Italian castle by the sea. Both desperate to leave their lives behind for a short while they agree to rent the castle between them, engaging Lady Caroline and Mrs Fisher to share the costs. Soon the magic of Italy casts it spell over the four women and they find themselves changed in unforseen ways. Any of us lucky enough to go on holiday know that they can have a magical effect on the psyche. A break away from the norm, from everyday worries, helps lift the spirits and forget, albeit temporarily, issues that may plague us at home. However all four women soon find the magic of San Salvatore changes them in unforseen ways.”
-
Bir yil once vucudunun sag tarafindan felc olan Fransiz sair Charles-Pierre Baudelaire, 31 Agustos 1867 tarihinde annesinin kollarinda hayata veda etti.
https://pbs.twimg.com/media/DIe6QeRUwAA9E8v.jpg
Bir tapinaktir doga, sutunlari canli;
Anlasilmaz sozler duyulur zaman zaman.
Sembol ormanlari icinden gecer insan;
Tanidik bakislar suzer gibidir sizi...
https://pbs.twimg.com/media/C-SK41BXUAAVB-e.jpg
Hayat, cigirtkan ve densiz,donuk bir isik altinda.
Kosar, dans eder, sebepsiz,guler, ve derken ufukta
Yukselir haz dolu gece,acligi alip goturur,
Ve siler utanci bile, Sair soylenir : "Cok sukur!"
Ruhum, omurlarim gibi, gel artik, der huzura;Kalbimde olum dusleri,
Sirtustu yatarim orda,sarinirim perdenize,
Serin karanliklar, size.
https://pbs.twimg.com/media/C4nlBkWWcAAffo2.jpg
Ask bagdas kurmus insanligin
Kafatasina,
Dil uzatiyor uzerinden bu tahtin,
Siritarak kustahca,
Baloncuklar ufuruyor nese icinde
Havaya yukselen,
Kavusturmak ister gibi o alemlere
En ince tozden gelen.
Isiltili ve narin bir kuredir bu
Atilir ileri,
Catlar ve sacar o kirilgan ruhunu
Altin bir dus gibi.
Her boncukta duyarim kafatasinin
Yalvarisini inleyerek :
- "Bu, acimasiz ve gulunc bir oyun,
Ne zaman sona erecek?
Zira budur iste havaya savurdugu
Zalim agzinin,
Katil canavar, benim beynimdir bu,
Etim ve kanim!
https://pbs.twimg.com/media/EgvK4auW...pg&name=medium
“Kimsenin duyarliligini kucumsemeyin. Insanin duyarliligi onun dehasidir. / Ne mépriser la sensibilité de personne. La sensibilité de chacun, c'est son génie.”
-
Cocuk egitiminde Montessori Metodunu kuran, Italyan bilim insani ve egitimci Maria (Tecla Artemisia) Montessori'nin dogum yildonumu (31 Agustos 1870)
"Tek basima yapabilmem icin bana yardim et. Ve nasil yapildigi bana goster. Bunu benim icin yapma. Kendim yapabilirim ve yapmak isterim. Bana nasil yapacagimi ogretirken sabret, bu belki uzun surebilir, belki daha uzun zamana ihtiyacim var. Hata yapabilme ihtimalim oldugunu da dusunmelisin."¯
https://www.mondadoristore.it/img/Il...=Elisa+Balconi
"Aiutami a fare da solo. Mostrami come farlo. Non farlo per me. Posso e voglio farlo da solo. Abbi la pazienza di capire la mia modalitą di farlo. Forse ci metto di pił, forse mi servirą pił tempo, perché desidero fare pił tentativi. Aspettati da me errori e fatiche dai quali potrņ imparare."
-
Italyan ressam Francesco Gandolfi’nin olum yildonumu (31 Agustos 1873)
La partenza del soldato, XIX secolo
https://upload.wikimedia.org/wikiped...el_soldato.jpg
Lisa e Laudomia de' Lapi, 1850
https://upload.wikimedia.org/wikiped...pi%2C_1850.jpg
-
Ermeni asilli Amerikali roman, kisa oyku ve oyun yazari William Saroyan'nin dogum yildonumu (31 Agustos 1908)
“Herkesin her zaman bir burnu olmustur. Burun insan soyu icin daima bir utancvesilesi olmustur. Bazilari burnundan konusur. Cogu insan burnundan horlar, parmakla sayilacak kadari da burnuyla islik calar ya da sarki soyler. Bazilari burnundan suruklenir, baskalariysa merakini tatmin amaciyla oraya buraya burnunu sokar. Kuduz kopeklerce ve atesli ask sahnelerinde film kahramanlarinca isirilan burunlar da vardir.Kimi burunlara kapi kapatildigi gibi, kimi de yumurta cirpma telinin ya da otomatik pikabin arasina SIKISIR.Burun bir agac gibi sabittir, ama hareketli bir nesnenin, yani basin uzerinde yer aldigindan, engel teskil ettigi yerlere tasinmaktan dolayi agir cezalara maruz kalir.Burnun asil amaci havada bulunan seyleri koklamaktir.Oysa kimileri baskalarinin fikirlerine, davranislarina ya da gorunusune burun kivirir.Burunla ilgili, akildan cikarilmamasi gereken en onemli sey, bela getirdigi, savaslarin cikmasina, dostluklarin bozulmasina, pek cok mutlu yuvanin yikimasina yol actigidir.” Insanlik Komedisi
https://images-na.ssl-images-amazon....1FJh1Eb-mL.jpg
“People have always had noses. It has always been a source of embarrassment to the human race. Some people talk through their noses. A great many people snore through their noses, and a handful of people whistle or sing through them. Some people are led around by their noses, others use the nose for prying and poking into miscellaneous places. Noses have been bitten by mad dogs and movie actors in passionate love stories. Doors have been slammed on them and they have been caught in egg-beaters and automatic record changers. The nose is stationary, like a tree, but being on a movable object— the head— it suffers great punishment by being taken to places where it is only in the way. The purpose of the nose is to smell what’s in the air, but some people sniff with the nose at other people’s ideas, manners, or appearances. The most important thing about the nose is that it makes trouble, causes wars, breaks up old friendships, and wrecks many happy homes”
"Bazi insanlar bir sey anlatmak istediklerinde konusurlar, bazilarinin bir sey anlatmak icin konusmaya ihtiyaclari yoktur."¯ dedi annem.
"Hicbir sey soylemezsen nasil konusursun ki?" diye merakla sordum.
"Sozsuz konusursun. Biz daima sozsuz konusuyoruz."
"Oyleyse kelimeler ne ise yariyor?"¯
"Cogu zaman hicbir seye. Cogu zaman da asil soylemek istediklerini gizlemeye ya da bilinmesini istemediklerini saklamaya yararlar."
https://t2.gstatic.com/images?q=tbn:...IYwH1O1H_EkIKj
"Some people talk when they have something to say"¯, my mother said, and "some people don't."
"How can you talk if you don't say anything," I said.
"You talk without words. We are always talking without words."
"Well, what good are words, then?"
"Not very good, most of the time. Most of the time they're only good to keep back what you really want to say, or something you don't want known."
-
Galli yazar, akademisyen, romanci ve elestirmen Raymond Henry Williams'in dogum yildonumu (31 Agustos 1921)
"Mesele yalnizca konusma ozgurlugune sahip olmak degil, ayni zamanda insanlarin bir sey soyleyecek kadar bilgiye sahip olduklari turde bir ulusal yasama da sahip olmakti."
https://cdn-ed.versobooks.com/images...f4d5e8f151.jpg
"The abstraction of 'freedom'; It was not only a question of being free to speak but of a kind of national life in which people knew enough to have something to say."
"Reklamcilik belli tur bir ekonomide urun satisi icin gelistirildi. Tanitim ise belli tur bir kulturde insanlari satmak icin gelistirildi. Yontemler cogu zaman temelde benzerdir. Ayarlanmis olay, bahsetme, markalama, paketleme ve iyi bir satis hatti icin tavsiye."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Advertising was developed to sell goods, in a particular kind of economy. Publicity has been developed to sell persons, in a particular kind of culture. The methods are often basically similar: the arrangement of incident, the mention, the advice on branding, packaging and a good selling line."
-
Alman oyun yazari Bertolt Brecht'in Uc Kurusluk Opera (Die Dreigroschenoper - L'Opera dei Tre - The Threepenny) operasi ilk kez 31 Agustos 1928 tarihinde Berlin, Theater am Schiffbauerdamm'da sahnelendi.
https://pbs.twimg.com/media/DIeWigNVwAAGf09.jpg
BAYAN PEACHUM : Sevmekmis! Hep okudugun o sacma sapan kitaplar yuzunden. Polly, herkes ayriliyor yavrum! Kural bu.
POLLY : Iyi ya ben de kural disi olurum.
BAYAN PEACHUM : Kicina sopayi yersen gorursun kural disini!
POLLY : Butun anneler oyle yapinca bir ise yariyacak saniyorlar. Ama yaniliyorsun.
https://img.discogs.com/uwoPNNmsGBGF...30920.jpeg.jpg
FRAU PEACHUM: Geliebt! Diese verdammten Bücher, die du gelesen hast, die haben dir den Kopf verdreht. Polly, das machen doch alle so!
POLLY: Dann mach ich eben eine Ausnahme.
FRAU PEACHUM : Dann werde ich dir deinen Hintern versohlen, du Ausnahme.
POLLY:' Ja, das machen alle Mütter, aber das hilft nichts