-
Italyan Diva Sophia Loren, 19 Mayis 1982'de, 30 gunluk vergi kacakciligi sucunun cezasini cekmek icin Amerika donusu Roma havaalaninda tutkulandi.
https://images2.corriereobjects.it/m...20131023150435
https://peopledotcom.files.wordpress...ia-loren-1.jpg
-
Ingiliz sair ve yazar Sir John Betjemanin olum yildonumu (19 Mayis 1984)
https://www.azquotes.com/picture-quo...an-2-59-95.jpg
Cocukluk, mantigin karanlik saati gelmeden once sesler,kokular ve goruntulerle olculur.
-
Amerikali hard rock grubu KISS, 16.studyo albumu Revengei 19 Mayis 1992de Mercury Records etiketiyle piyasaya surdu.
http://www.kulick.net/revenge/Reveng...geTourBook.jpg
-
Steven Spielbergun yonettigi, Jeff Goldblum, Julianne Moore ve Pete Postlethwaitenin rol aldigi Kayip Dunya: Jurassic Park (The Lost World: Jurassic Park) 19 Mayis 1997de Los Angeles, Californiada gosterime girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...9,1000_AL_.jpg
-
George Lucasin yonettigi, Ewan McGregor, Liam Neeson ve Natalie Portmanin rol aldigi Yildiz Savaslari: Bolum I - Gizli Tehlike (Star Wars: Episode I - The Phantom Menace) 19 Mayis 1999da Kanada ve Amerikada vizyona girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M..._SX666_AL_.jpg
-
Coen Biraderlerin yonettigi, Tommy Lee Jones, Javier Bardem ve Josh Brolinin rol aldigi Ihtiyarlara Yer Yok (No Country for Old Men) 19 Mayis 2007de Cannes Film Festivalin gosterime girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...1MQ@@._V1_.jpg
-
Johnny Depp, Orlando Bloom ve Keira Knightleyin rol aldigi Karayip Korsanlari: Dunyanin Sonu (Pirates of the Caribbean: At World's End) 19 Mayis 2007de Anaheim, Californiada gosterime girdi.
http://www.eargasmweb.com/wp-content...worlds_end.jpg
-
William Shakespearein The Oxford Shakespeare Complete Works'u (Tum Soneler) 20 Mayis 1609 tarihinde Londra'da yayinci Thomas Thorpe tarafindan yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/C_9Uh7yVYAATDqE.jpg
-
Fransiz roman ve oyun yazari Honor de Balzac'in dogum yildonumu (20 Mayis 1799)
"Hayat mutfaktan daha guzel degildir. Pis kokan mutfak kadar, ama yemek yemek isteniyorsa, elleri kirletmeli; yalniz iyice temizlenmeyi bilin. Cagimizin butun ahlaki budur iste. Size dunyadan boyle bahsediyorsam bana boyle konusma hakkini vermistir o. Ben, bilirim dunyayi. Dunyayi kotuledigimi mi saniyorsunuz? Kesinlikle degil. O, her zaman boyledir. Ahlakcilar kesinlikle dunyayi degistiremeyecekler. Insan hep bir seyleri yarim kalan, hatalarla dolu yaratiklardir." Goriot Baba
https://images-na.ssl-images-amazon....10pyb6SCtL.jpg
"Ecco com' la vita. un po' come la cucina, puzza altrettanto e bisogna sporcarsi le mani se si vuol far da mangiare; sappia soltanto sbrogliarsela con eleganza. tutta qui la morale della nostra epoca.Se vi parlo cos del mondo, esso me ne ha dato il diritto, lo conosco bene. Credete che lo biasimi? Per niente. E' stato sempre cos. I moralisti non lo cambieranno mai. L'uomo imperfetto. E', talvolta, pi o meno ipocrita, e gli ingenui dicono allora che egli o non morigerato."
"Ertesi sabah Paris'i adeta bicakla kesilecek kadar kalin bir sis kaplamisti. Butun sehri oyle sarmis ve oyle puslandirmisti ki, en duzenli ve sozune sadik kisiler bile, havaya aldanip vakti sasirdilar. Boyle yogun sislerde is bulusmalari kacirilir. Saatler on ikiyi calarken herkes daha sekiz oldugunu sanir. Saat dokuz bucuktu, Mme Vauquer, henuz yatagindan cikmamisti bile. Christophe'la sisman Sylvie de gecikmislerdi. Pansiyonerlere ayrilan sutun ust tabakalariyla hazirlanan sutlu kahvelerini sakin sakin iciyorlard.Usulsuz olarak alinan bu haraci Mme Vauquer'nin farketmemesi icin de Sylvie, kalan sutu uzun zaman kaynatirdi."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"The next morning Paris was wrapped in one of the dense fogs that throw the most punctual people out in their calculations as to the time; even the most business-like folk fail to keep their appointments in such weather, and ordinary mortals wake up at noon and fancy it is eight o'clock. On this morning it was half-past nine, and Mme. Vauquer still lay abed. Christophe was late, Sylvie was late, but the two sat comfortably taking their coffee as usual. It was Sylvie's custom to take the cream off the milk destined for the boarders' breakfast for her own, and to boil the remainder for some time, so that Madame should not discover this illegal exaction."
-
Ingiliz filozof ve politik ekonomist John Stuart Millin dogum yildonumu (20 Mayis 1806)
Herhangi bir bireyin edimlerinden topluma karsi sorumlu tutulabilecegi bolum, ayni edimin baskalariyla ilinti olusturan bolumudur. Sadece kendisini ilgilendiren bolumunde, onun bagimszligi, hak olarak, mutlaktir. Birey kendisi, kendi bedeni, beyni uzerinde, kendi basina buyruktur. Olasilikla soylemeye bile pek gerek yoktur ki bu kuram, yetileri erginlesmis olanlara uygulanmasi istenen bir kuramdir.
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...jEdmGNLla_4Jwk
The only part of the conduct of any one, for which he is amenable to society, is that which concerns others. In the part which merely concerns himself, his independence is, of right, absolute. Over himself, over his own body and mind, the individual is sovereign.It is, perhaps, hardly necessary to say that this doctrine is meant to apply only to human beings in the maturity of their faculties.
En erken yillarindan itibaren butun kadinlar, karakterlerinin erkeklerinkinden cok farkli oldugu inanciyla yetistirilir: Irade ve kendine hakim olma gucu degil baglilik ve digerlerinin idaresine sahip olmak. Butun toreler onlara baskalari icin yasamanin, kendilerinden tamamen feragat etmenin ve duygulari disinda hicbir hayatlari olmamasinin onlarin gorevi, butun guncel duygusalliklar ise bunun kadinlarin dogasi oldugunu soyler. Duygulari da sadece onlara izin verilenlerle -bagli olduklar erkekler veya onlarla bir erkek arasinda ilaveten ve feshedilemez bir bag teskil eden cocuklari- sinirlidir.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
All women are brought up from the very earliest years in the belief that their ideal of character is the very opposite to that of men; not self will, and government by self-control, but submission, and yielding to the control of other. All the moralities tell them that it is the duty of women, and all the current sentimentalities that it is their nature, to live for others; to make complete abnegation of themselves, and to have no life but in their affections. And by their affections are meant the only ones they are allowed to have those to the men with whom they are connected, or to the children who constitute an additional and indefeasible tie between them and a man.
-
1878 yilinda yayinlanan Kimsesiz Cocuk (Sans Famille - Senza Famiglia) romaniyla taninan ve 70'den fazla romani olan Fransiz yazar Hector Malot'nun dogum yildonumu (20 Mayis 1830)
"Ben sokakta bulunmus bir cocugum. Sekiz yasima kadar, benim de oteki cocuklar gibi bir annem oldugunu saniyordum. Cunku, agladigim zaman beni bagrina basan ve gozyaslarim dininceye kadar beni sallayan; gece uykum gelip de yatinca, beni operek iyi uykular dileyen bir annem vardi. Kis gelip de kar pencereleri ortunce, ayaklarimi ellerinin arasinda SIKIP isitmaya calisan, sarkilar soyleyen, masallar anlatan bir annem vardi. Inegimizi otlatmaya goturdugum zaman yagmura yakalanacak olsam beni karsilamaya cikar, yun etegini kaldirip kafami ve omuzlarimi orterdi. Arkadaslarimla kavga ettigim zaman, beni onlara karsi koruyan, kabahat bendeyse azarlayan, degilse teselli eden sozlerinde, bana bakisinda, oksamalarinda bir annenin sefkatini bulur ve onun annem oldugunu sanirdim."
https://pbs.twimg.com/media/DAMvcUBV0AEXcxf.jpg
"Sono un trovatello. Ma fino agli otto anni ho creduto di avere anch'io, come gli altri bambini, una mamma. Quando piangevo, una donna mi stringeva al suo petto, cullandomi cos dolcemente che le mie lacrime cessavano subito. Non mi coricavo mai nel mio lettuccio senza che lei venisse a darmi un bacio, e nelle gelide giornate di dicembre mi prendeva i piedini tra le mani e cercava di scaldarmeli, cantando una canzone della quale rammento ancor oggi il motivo e qualche parola. Quando andavo a pascolare la nostra mucca lungo gli argini e i sentieri erbosi, se ero sorpreso da un temporale lei mi correva incontro per mettermi al riparo con la testa e le spalle sotto il suo scialle di lana. Per il modo con cui mi parlava, per le sue carezze, per la dolcezza che metteva anche se doveva sgridarmi, io credevo che fosse davvero mia mamma. "
-
Ingiliz sair John Clarein olum yildonumu (20 Mayis 1864)
https://pbs.twimg.com/media/CQ0nLtgWgAEWkiw.jpg
Yalan soylerler suc ve dusmanlik icinde
Askin olebilecegini tembihleyen gunahlar
Her kim ki soyler iftira dolu nefeslerde
Bu ask denilen sey aittir gunaha ve olume.
Oysa meleklerin kanatlarinin uzerinde gelir gokten
Ebedi baharda cicek acmak icin yeryuzunde
Askin olebilecegini tembihleyen gunahlar
Yalan soylerler, yalancilik ve husumetle.
Halbuki bir melegin gogsunde dogmustur
En yumusak ruyalar, en tatli inzivalar
En parlak gunes ve en mavi gokyuzu
Kendi evi ve kubbesidir askin.
Kalbimi neselendiren, asktandir
Ask bu: oylesine ilahi ve tanrisal ki
Gunaha girer, su iftirayi soyleyenler
Bu ask denilen sey aittir gunaha ve olume.
Dudaklardan dokulen en tatli ifade
Beyinde uretilen en tatli dusunce
Kalp tarafindan duyulan en tatli histe
Ask nice zeka barndirir bu sevinclerde.
Gul ve tarcin kokusu
Hatirlanan ask gibi degil midir?
Askin olebilecegini tembihleyen gunahlar
Yalan soylerler, yalancilik ve husumetle.
-
1928 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Norvecli roman yazari Sigrid Undsetin dogum yildonumu (20 Mayis 1882)
Skog'da soyle bir adet vardi: Kiliseden donup avluda atlarimizdan indigimiz zaman kayinpederim Bay Bjorgulf, ogullariyla beni yanaklarimizdan operdi. Biz de onun elini operdik. Sonra evli olanlar opusur, bizimle birlikte kiliseye gitmis usaklarin, hizmetcilerin ellerini sikardik. Lavrans ve Aasmund babalarindan bir hediye aldiklari zaman onun elini operlerdi. Bay Bjorgulf'la karisi odaya geldikleri zaman ogullari ayaga kalkarlar, kendilerine oturun deninceye kadar oturmazlardi, onceleri bu haller bana tuhaf, acayip gelmisti. Her Kadn Gibi
https://askbok.no/media/cache/fb_ima...sdatter.33.jpg
At Skog it was the custom that when we came home from church, after taking the corpus domini, and we got down from our horses in the courtyard, then Sir Bjrgulf would kiss his sons and me on the cheek, while we kissed his hand. Then all the married couples would kiss each other, and we would shake hands with all the servants who had been to the church service and ask that everyone might benefit from the sacrament. They did that often, Lavrans and Aasmund; they would kiss their father on the hand when he gave them gifts and the like. When he or Inga came in, the sons rose always to their feet and stood till they were bidden to sit down. At first these all seemed to me foolish and foreign ways.
Her lohusaligindan yine de guzel, daha sakinlesmis olarak kalkmisti. Genc omuzlarina yuklenen sorumluluklar her gun biraz daha artiyordu. Yanaklari biraz zayiflamis, beyaz, genis alninin altindaki gozleri daha ciddilesmis, agzi ise kirmiziligindan kaybedip biraz daha zayiflamisti. Bu gidisle vaktinden once ihtiyarlayip cokecekti.
https://i.pinimg.com/originals/1c/20...37c0479708.jpg
So far she had recovered from each childbirth looking just as lovely as everonly a little quieter, with heavier responsibilities on her young shoulders. Her cheeks were thinner, her eyes a little darker and more somber beneath the wide, white forehead, and her lips were a little less red and full. But her beauty would soon be worn away before many more years had passed if things continued in this fashion.
-
-
Alman sair, oyun ve oyku yazari Wolfgang Borchert'in dogum yildonumu (20 Mayis 1921)
"Ve bankin uzerinde oturmus Evelyn, hummali bir sesle hasta bir sarkiyi mirildaniyor, bir usume aliyor beni. Gel sevgili Mayis ve parildat yeniden gozleri, diye sarki soyluyor Evelyn ve dizleriyle elimi tutuyor. Soyle Evelyn, soyle, sarkilarinla bira sisesince yesil otlar altina yatir beni, kum ve balcik ve toprak oldugum otlarin altina. Soyle Evelyn, soyle ve sarkilarinla yikinti denizlerinin ve savas alanlarinin ve toplu mezarlarin uzerinden senin o tatli, sicak, genc kizsi ve mahrem, ays sarhosluguna gotur beni. Soyle Evelyn, soyle, binlerce boluk, geceler icinden yuruyuse koyuldu mu, soyle, binlerce top, tarlalari surdu ve kanla gubreledi mi. Soyle, Evelyn, duvarlar saatlerini ve resimlerini yitirdiler mi, sarkilarinla o icki yesili sarhosluklar icerisine ve senin o dunyanin tatli yok olusu icerisine koy beni. Soyle Evelyn, soyle, sar sarkilarinla o genc kiz yasaminin icerisine al beni, o mahrem gecelerdeki genc kiz duygularinin koynuna al, ve oylesine tatlidir ki bu duygular, isinir icim yeniden, yasamaktan isinir sicacik olur. Gel sevgili Mayis ve yesillendir yeniden otlari soyle bira sisesi yesilligince, soyle Evelyn yesilligince. Soyle Evelyn, soyle!"
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Und Evelyn singt. Komm lieber Mai und mache, singt Evelyn und hlt meine graskalte Hand mit den Knien. Komm lieber Mai und mache die Grber wieder grn. Das singt Evelyn. Komm lieber Mai und mache die Schlachtfelder bierflaschengrn und mache den Schutt, den riesigen Schuttacker grn wie mein Lied, wie mein schnapsses Untergangslied. Und Evelyn singt auf der Bank ein heiseres hektisches Lied, da mir kalt wird. Komm lieber Mai und mache die Augen wieder blank, singt Evelyn und hlt meine Hand mit den Knien. Sing, Evelyn, sing mich zurck unters bierflaschengrne Gras, wo ich Sand war und Lehm war und Land war. Sing, Evelyn, sing und sing mich ber die Schuttcker und ber die Schlachtfelder und ber das Massengrab rber in deinen sen heien mdchenheimlichen Mondrausch. Sing, Evelyn, sing, wenn die tausend Kompanien durch die Nchte marschieren, dann sing, wenn die tausend Kanonen die cker pflgen und dngen mit Blut. Sing, Evelyn, sing, wenn die Wnde die Uhren und Bilder verlieren, dann sing mich in schapsgrnen Rausch und in deinen sen Weltuntergang. Sing, Evelyn, sing mich in dein Mdchendasein hinein, in dein heimliches, nchtliches Mdchengefhl, das so s ist, da mir hei wird, wieder hei wird von Leben. Komm lieber Mai und mache das Gras wieder grn, so bierflaschengrn, so evelyngrn. Sing, Evelyn."
-
Uruguay eski Devlet Baskani ve siyasetci Jos Alberto Mujica Cordano'nun dogum yildonumu (20 Mayis 1935)
''Gereksiz ihtiyaclardan olusan koca bir dag yarattik. Bir seyler satin alip sonra cope atiyoruz. Aslinda bosa harcadigimiz sey hayatlarimiz. Bir sey satin aldigimda veya siz aldiginizda odemeyi parayla yapmiyoruz. Odemeyi yasamimizdan, para kazanmak icin harcadigimiz zamanla yapiyoruz. Aradaki fark ise su; hayati satin alamazsiniz. Hayat gecip gider. Ve hayatnizi bosa harcayip ozgurlugunuzu kaybetmek korkunc bir seydir.''
https://www.occupy.com/sites/default...?itok=g89ip7Yr
"Hemos inventado una montaa de consumo superfluo en la que hay que vivir comprandoy tirando monedas. Y lo que estamos gastando realmente es tiempo de vida. Porque cuando yocompro algo, o t, no lo compras con plata, lo compras con el tiempo de vida que tuviste que gastarpara tener esa plata. Pero con esta diferencia: la nica cosa que no se puede comprar es la vida. Lavida se gasta, y es miserable gastar la vida para perder libertad."
-
1916 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Isvecli sair ve yazar Verner von Heidenstamin olum yildonumu (20 Mayis 1940)
Dunyanin yarisinda aradim
en guzel adi verebilecegim o yeri.
Hepsinden daha guzel olsun
olmasin ondan guzeli.
Her seyi benden al ki, benim olsun onlar
fakat o muhtesem duyarliligimi esirgeme benden
sevinc duyabilecegim ve soz verebilecegim
bir baska duyarsiz gecip giderken!
https://uploads2.wikiart.org/00175/i....jpg!Large.jpg
Ive searched half the world over everywhere
For a place that I fairest might call.
So lovely, though, were they all
That none could well be most fair.
Take all that is mine or mine can be,
But leave me my one best gift!
That scenes may delight me, uplift,
Which another scarcely would see!
-
Ingiliz rock ve blues sanatcisi Joe Cockerin dogum yildonumu (20 Mayis 1944)
https://fanart.tv/fanart/music/32f2d...2787b10559.jpg
-
Ingiliz yazar, karikaturcu ve tiyatro elestirmeni Sir Henry Maximilian 'Max' Beerbohm'in olum yildonumu (20 Mayis 1956)
http://www.azquotes.com/picture-quot...hm-2-23-88.jpg
"Insanlar iki buyuk sinifa ayrilir; hancilar ve yolcular."
http://www.quotehd.com/imagequotes/a...s-they-are.jpg
"Kadinlarin cogu, resimleri kadar genc degildir."
-
Norvecli yazar Ingvar Even Ambjrnsen-Haefsin dogum gunu (20 Mayis 1956)
Sokaga ciktigimizda dayanamayip sordum:
Charly, dogru soyle, nasil bir sey?
Ne, Nasil bir sey?
Yazar olmak, kitabini elinde tutmak.
Kitabin siyah renkli kapagina bir an baktiktan sonra ceketinin cebine soktu ve durup dusundu. Pek onemli bir sey degil. deyip Rita ile benim dudaklarima birer opucuk kondurdu. Duslerimiz daha buyuktu!"
Simdi? diye sordu Rita sigara paketini uzatirken.Gelecei arayacagiz dedi Charly, sigarasini yakarken.
https://pictures.abebooks.com/isbn/9783894015305-uk.jpg
Unten auf der Strae konnte ich mich nicht beherrschen.
Charly, ganz ehrlich wie ist das?
Wie ist was? fragte er begriffsstutzig.
Schriftsteller sein, meine ich. Das Buch in der Hand zu halten.
Er warf einen Blick auf den schwarzen Umschlag, der aus seiner Jackentasche hervorlugte, blieb stehen und dachte nach. Nicht so besonders., sagte er und kte Rita und mich auf den Mund. Die Trume waren grer!
Und jetzt? Rita schwankte und reichte ihre Prince - Packung herum. Sehen wir uns nach der Zukunft um, sagte Charly und gab Feuer.
-
Italyan yonetmen Federico Fellini, 20 Mayis 1960da yapilan 13. Cannes Film Festivalinde Tatli hayat (La dolce vita - The Sweet Life) filmi ile Altin Palmiye Odulunu kazandi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...6,1000_AL_.jpg
-
Marlon Brando ve Jack Nicholson'in rol aldigi western-drama The Missouri Breaks (Bozgun) 20 Mayis 1976'da vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....6,1000_AL_.jpg
-
-
Italyan yonetmen Nanni Moretti, La stanza del figlio (Ogul Odasi) filmi ile 20 Mayis 2001de Cannes Film Festivalinde Altin Palmiye kazandi.
https://movieplayer.net-cdn.it/image...4/20/nanni.jpg
-
Turk yazar Orhan Pamuk, Benim Adim Kirmizi romaniyla 20 Mayis 2003de dunyanin en buyuk edebiyat odullerinden biri olan Uluslararasi IMPAC Dublin Edebiyat Odulunu kazandi.
https://i0.wp.com/mookseandgripes.co...?fit=500%2C500
"Simdi bir oluyum ben, bir ceset, bir kuyunun dibinde. Son nefesimi vereli cok oldu, kalbim coktan durdu, ama alcak katilim haric kimse basima gelenleri bilmiyor. o ise, igrenc rezil, beni oldurdugunden iyice emin olmak icin nefesimi dinledi, nabzima bakti, sonra bogrume bir tekme atti, beni kuyuya tasidi, kaldirip asagi birakti. Tasla onceden kirdigi kafatasim kuyuya duserken parca parca oldu, yuzum, alnim, yanaklarim ezildi yok oldu; kemiklerim kirildi, agzim kanla doldu.
https://pictures.abebooks.com/isbn/9788806181970-uk.jpg
Adesso io sono un morto, un cadavere in fondo a un pozzo. Ho esalato l'ultimo respiro ormai da tempo, il mio cuore si fermato, ma, a parte quel vigliacco del mio assassino, nessuno sa cosa mi sia successo. Lui, il disgraziato schifoso, per essere sicuro di avermi ucciso ha ascoltato il mio respiro, ha tastato il mio polso, mi ha dato un calcio nel fianco, mi ha portato al pozzo e mi ha preso in braccio per poi buttarmici dentro. La testa me l'aveva gi spaccata a colpi di pietra, e cadendo nel pozzo andata in pezzi, la mia faccia, la fronte e le guance, rimasta schiacciata, scomparsa, le ossa si sono spezzate, la bocca si riempita di sangue.
https://pictures.abebooks.com/isbn/9780571214198-us.jpg
-
Olumle karsilastiginda, ozellikle aslan huylu erkeklerin buyuk cogunlugu, kendilerini koyu verirler. Binlerce kere naksettiginiz cesetlerle kapli savas alanlari... sanildigi gibi kan, barut ve kizismis zirh degil, bu yuzden bok ve curumus et kokar. Orhan Pamuk, Benim Adim Kirmizi
https://www.picclickimg.com/d/l400/p...ome-%C3%A8.jpg
Sono soprattutto gli uomini forti come leoni a perdere il controllo quando incontrano la morte. per questo che i campi di battaglia... non puzzano, come si crede, di sangue, polvere da sparo e armature arroventate, ma di merda e carne putrefatta.
-
Fransiz filozof Paul Ricoeurun olum yildonumu (20 Mayis 2005)
Tarihin altinda, hafiza ve unutus. Hafiza ve unutusun altinda, yasam. / Sous lhistoire, la mmoire et loubli. Sous la mmoire et loubli, la vie. / Al di sotto della storia la memoria e loblio.Al di sotto della memoria e l'oblio, la vita. / Under history, memory and forgetting. Under memory and forgetting, life.
https://images.gr-assets.com/books/1...03l/125876.jpg
-
Roma, La Fontana di Trevi (Tervi Cesmesi), 22 Mayis 1792 tarihinde Papa Clemente XIII tarafindan acildi.
https://pbs.twimg.com/media/DAa1YkEXoAAExaq.jpg
(Fellini'nin La Dolce Vita filminden)
-
Romantizmin en guclu temsilcisi Fransiz sair, yazar ve gezgin Grard De Nervalin dogum yildonumu (22 Mayis 1808)
http://www.bmsenlis.com/sitebmsenlis...esdichado1.jpg
Garibim, yasliyim, yok derdime care bulan,
Kalesi elden gitmis Aquitaine'li beyim ben:
Bir tek yildizim sondu, darmadagin sazimdan
Karasevda'nin kara gunesidir akseden.
O mezar gecesinden, ey tesellim bir zaman,
Pausilippe'i, Italyan denizini ver geri,
Ve o cicegi, dertli gonlume merhem olan,
Cardakta asmalarla sarmas dolas gulleri.
Phoibos, Amor muyum? ... Lusignan mi, Biron mu?
Kralicenin optugu alnim hala kirmizi;
Mestolmusum magarada yuzuyorken su kizi...
Iki kere muzaffer, asmisim Acheron'u:
Orphe gibi duyurmus sazimin her kirisi
Kah bir peri cigligi, kah bir kiz ic cekisi.
-
Alman opera bestecisi, tiyatro direktoru, muzik teorisyeni ve yazari Richard Wagner'in dogum yildonumu (22 Mayis 1813)
https://pbs.twimg.com/media/DAatZQjWAAEilWE.jpg
-
Italyanca librettosu Angelo Anelli tarafindan yazilan, Gioacchino Rosssininin besteledii 2 perdelik drama giocososu Cezayir'de Italyan Kiz (L'italiana in Algeri), ilk kez 22 Mayis 1813de Venedik, Teatro San Benedettoda sahnelendi.
http://www.marialisadecarolis.it/pub...-in-algeri.png
-
Edgar Degas'in yakin arkadasi Amerikali ressam Mary Cassatt'in dogum yildonumu (22 Mayis 1844)
Bambino in un cappello di paglia (Child in a Straw Hat, 1886)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...satt_c1886.jpg
-
Iskocya dogumlu, suc hikayelerinde bir cag acan ve Sherlock Holmes ve Profesor Challenger'i yaratan yazar Sir Arthur Conan Doyle'un dogum yildonumu (22 Mayis 1856)
"Sevgili dostum," dedi Sherlock Holmes, Baker Sokagi'ndaki evde atesin karsisinda otururken, hayat, insan aklinin dusunebileceginden cok daha gariptir. Insan, gercekte siradan denen seyleri cogu zaman hayal bile edemez. Eger su pencereden el ele ucup, bu buyuk sehrin uzerinde dolasarak catilari hafifce kaldirip asagida olan garipliklere, sira disi tesaduflere, planlara, niyetlere ve nesilden nesile suren olaylar zincirine bakabilseydik, aslnda dogasi geregi siradan ve onceden tahmin edilebilir olan insan urunu eserlerinin hepsi, yararsiz ve donuk bir hal alirdi. "
http://www.eskimeyenkitaplar.com/wp-...onan-doyle.jpg
"My dear fellow,' said Sherlock Holmes as we sat by the fire in his house at Baker Street, 'real life is infinitely stranger than anything we could invent. We would not dare invent things, which are commonplace things of life. If we could go out of that window, fly over this great city, gently remove the roofs of houses and look at the peculiar things that are happening, the strange coincidences, the plans, and the wonderful chains of events, we would discover things much more interesting than in books."
"Ask ne hos bir sey, ikimiz o gunden once birbirimizi hic gormemistik, aramizda birbirimizi cekecek bir kelime ya da bir bakis olmamisti, ama simdi bu heyecan aninda, ellerimiz icgudusel olarak birbirini bulmustu. Buna o gunden beri hayret ediyorum, ama o gun bana dunyanin en dogal seyi gibi gelmisti."
http://covers.feedbooks.net/book/2.j...e&t=1491307425
"A wondrous subtle thing is love, for here were we two who had never seen each other before that day, between whom no word or even look of affection had ever passed, and yet now in an hour of trouble our hands instinctively sought for each other. I have marvelled at it since, but at the time it seemed the most natural thing that I should go out to her so."
https://www.arthur-conan-doyle.com/i...urs_And_Awards
-
Amerikali yazar ve filozof Charles Francis Haanelin dogum yildonumu (22 Mayis 1866)
Bugune bakin cunku o yasamdir. Yasamin ta kendisi. Onun kisacik seyrinde, varliginizin tum hakikatleri ve gerceklikleri yatar. Gelisimin mutlulugu; Eylemin gorkemi; Guzelligin ihtisami. Dun ise bir ruyadir. Ve yarin sadece bir hayal. Ama iyi yasanmis her bugun. Dunu bir mutluluk ruyasi ve her yarini bir umut hayali yapar. O yuzden bugune iyi bakin.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Look to ths day. For it is Life, the very Life of Life. In Its brief course lie al the Verities and Realities of your existence; The Bliss of Growth; The Glory of Action; The Splendour of Beauty; For Yesterday is but a Dream, And To-morrow is only a Vision; But today wel lived makes every Yesterday a Dream of Happiness, and Every To-morrow a Vision of Hope. Look wel , therefore, to This Day.
-
Romantik akim uyesi Fransiz sair, roman ve oyun yazari Victor Hugo'nun olum yildonumu (22 Mayis 1885)
"Biz, kara bulutlarla kaplanmis bir toplum icinde yasiyoruz.Bu sebeple basari saglanmasi icin ders alinip ogrenilmesi gerekir ki, bu ogrenme de, curumus olan bozuk ahlaki yapidan cokuse dogru katre katre dusrn damlalara benzer.Bu vseileyle basarinin en nefret edilir bir sey oldugunu kaydedelim. Ehliyetin taklit edimlisi olan basarinin, ahmak bir vasitasi vardir ki, tarihtir." Sefiller
http://www.zerorelativo.it/item_file...tem_432427.jpg
"Viviamo in una societ grigia; riuscire, ecco l'insegnamento instillato dalla corruzione dominante. Sia detto alla sfuggita, il successo una cosa piuttosto lurida; la sua falsa somiglianza col merito inganna gli uomini. Per la folla, la riuscita ha quasi lo stesso profilo della supremazia. Il successo, sosia della capacit, sa ingannare per bene la storia."
"Sokakta cok fakir asik bir genc adamla tanismistim.Sapkasi eskiydi, paltosu yipranmis, ayakkabisindan sular geciyordu ve gonlunden yildizlar. / Ho incontrato per la via un giovane poverissimo che era innamorato: aveva un vecchio cappello, la giacca logora, l'acqua gli passava attraverso le suole delle scarpe e le stelle attraverso l'anima." Victor Hugo, Sefiller / I Miserabili
https://pbs.twimg.com/media/DGX76jLXYAAFpmc.jpg
https://pbs.twimg.com/media/C5s6NyLWAAYru_I.jpg
Bu Fantine'in hikayesi nedir?
Bu, toplumun bir esir satin almasindan ibarettir!
Acaba bu esir kimin icin satin aliniyor?
Sefalet icin.
Bu sefalet ki aclik, sogukluk,
terk edilmislik ve yoksulluktan ibarettir.
Bu ne yuva yikan, bu ne gonul yakan bir alisveristir.
Bir lokma ekmek parcasi icin bir ruh,
bir vucut heder olup gider.
-
Amerikal sosyalist yazar Edward Bellamynin olum yildonumu (22 Mayis 1898)
Isci calistigi icin vatandas degildir, fakat vatandas oldugu icin calismaktadir. / Loperaio non un cittadino perch lavora; ma lavora perch un cittadino; / The worker is not a citizen because he works, but works because he is a citizen.
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._1891.djvu.jpg
https://www.tparents.org/library/uni...a/bellamy7.gif
-
-
Fransiz yazar Jules Renard'in olum yildonumu (22 Mayis 1910)
https://2.bp.blogspot.com/-41kBcT56C...e-cervello.jpg
"Ask bir kum saati gibidir; kalp dolarken beyin bosalir. / Lamour est comme un sablier, avec le cur qui se remplit alors que le cerveau se vide. / Love is like an hourglass, with the heart filling up as the brain empties."
https://citation-celebre.leparisien....neric/7378.png
"Bir kadina guzel oldugunu soylemeyin; ona baska bir kadinin onun gibi olamadigini soyleyin ve goreceksiniz ki butun kapilar size acilacak. /Don't tell a woman she's pretty; tell her there's no other woman like her, and all roads will open to you. / Non dire una donna che abbastanza; dille non c' altra donna come lei, e tutte le strade si apriranno per voi."
https://i3.wp.com/lh3.googleusercont...GAs/s0/009.jpg
Gercekten ozgur olan tek insan aksam yemegi teklifini bir ozur sunmadan reddedebilendir. / L'homme vraiment libre est celui qui sait refuser une invitation dner, sans donner de prtexte. / L'uomo veramente libero colui che rifiuta un invito a pranzo senza sentire il bisogno di inventare una scusa.
-
Misirli sair Ahmed Fuad Necmin dogum yildonumu (22 Mayis 1929)
Onlar kim, biz kim
Onlar emirler, sultanlar
Para onlarda, guc onlarda
Bizler yoksullar, mahkumlar
Hadi bul bakalim, kafani calistir
Bak bakalim kim kimi yonetiyor!
Biz kim, onlar kim
Bizler gercek ustalar
Bizler Peygamberin sunneti, Allahin farzi
Bizler insanlar
Yanlisiyla dogrusuyla
Yeryuzu yukseliyor bizim omuzlarimizda
Damarlarimiz yesertiyor bostanlari
Hadi bul bakalim, kafani calistir
Bak bakalim kim kime hizmet ediyor!
Onlar kim, biz kim
Onlar emirler, sultanlar
Villalar onlarin, arabalar onlarin
Kadinlar secmece E tabii ki
Tuketim hayvanlari onlar
Bagirsaklari doldurmak anca isleri
Hadi bul bakalim, kafani calistir
Bak bakalm kim kimi yiyor!
Biz kim, onlar kim
Bizler karanfiller, yasemenler
Bizler odunu ve atesi savasin
Onu ozgur kilan askerler
Bizler sehitler her meydanda
Galip gelenler yahut boynu bukukler
Hadi bul bakalim, kafani calistir
Bak bakalim kim kimi olduruyor!
Onlar kim, biz kim
Onlar emirler, sultanlar
Kirilirlar kibarliktan
Opulesi elleri, etekleri, politika isleri
Tam bir silgi beyinleri
Rutbededir bereketleri
Hadi bul bakalim, kafani calistir
Bak bakalim kim kimi kanditiyor!
Onlar kim, biz kim
Onlar emirler, sultanlar
Onlar giyerler en son moda
Bizler otururuz yedi kisi bir oda
Onlar yerler tavuk, guvercin
Bizler hep baklaya talim
Onlar giderler ucaklarda
Biz can veririz otobuslerde
Gecip gidiyor onlarin hayatlari
Onlar bir tur, biz baska tur
O piti piti karameli sepeti
Haydi Abdul-Hadi
Ayaklanip da bagrindiginda halk
Anlayacaksin bu siirin kastettigini
Ya biz ya onlar bu dunyada
Hadi bul bakalim, kafani calistir
Bak bakalim hangimiz kazanacak!
http://www.tn2magazine.ie/wp-content...-negm-dead.jpg
Who are they and who are we?
They are the princes and the Sultans
They are the ones with wealth and power
And we are the impoverished and deprived
Use your mind, guess
Guess who is governing whom?
Who are they and who are we?
We are the constructing, we are the workers
We are Al-Sunna, We are Al-Fard
We are the people both height and breadth
From our health, the land raises
And by our sweat, the meadows turn green
Use your mind, guess
Guess who serves whom?
Who are they and who are we?
They are the princes and the Sultans
They are the mansions and the cars
And the selected women
Consumerist animals
Their job is only to stuff their guts
Use your mind, guess
Guess who is eating whom?
Who are they and who are we?
We are the war, its stones and fire
We are the army liberating the land
We are the martyrs
Defeated or successful
Use your mind, guess
Guess who is killing whom?
Who are they and who are we?
They are the princes and the Sultans
They are mere images behind the music
They are the men of politics
Naturally, with blank brains
But with colorful decorative images
Use your mind, guess
Guess who is betraying whom?
Who are they and who are we?
They are the princes and the Sultans
They wear the latest fashions
But we live seven in a single room
They eat beef and chicken
And we eat nothing but beans
They walk around in private planes
We get crammed in buses
Their lives are nice and flowery
Theyre one specie; we are another
Use your mind, guess
Guess who will defeat whom?
-
Amerikali sair ve yazar Langston Hughesin olum yildonumu (22 Mayis 1967)
http://images.slideplayer.com/32/100...es/slide_8.jpg
Nehir boyunca yurudum
Kiyisinda oturdum
Dusunmeye calistim ama yapamadim
Bu yuzden suya atladim ve battim.
Bir keresinde yuzeye ciktim ve haykirdim!
Ikinci kerede feryat ettim!
Eger su o kadar soguk olmasaydi
Batabilir ve olebilirdim.
Fakat o su soguktu! pek soguktu!
Asansore bindim
Yeryuzunden onalti kat yukariya
Bebegim geldi aklima
Ve asagiya atlamak geldi icimden.
Orada durdum ve haykirdim!
Orada durdum ve feryat ettim!
Eger o kadar yuksekte olmasaydim
Atlayabilir ve olebilirdim.
Fakat oras yuksekti! ne kadar da cok yuksekti!
Boylece hala burada sag isem
Sanirim sag kalmaya devam edebilirim,
Ask icin olebilirdim
Ama yasamak icin dogdum.
Beni haykirirken duysaniz da
Ve feryat ederken gorseniz de
Oldugumu gorsen de tatli bebegim
Inatla yaninda olacagim.
Hayat guzel! sarap kadar guzel! hayat guzel!