-
Roger Moore, Christopher Walken ve Tanya Roberts’in rol aldigi 14. James Bond filmi Olume Bir Bakis (A View to a Kill) 22 Mayis 1985’te San Francisco, California’da gosterime girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...6,1000_AL_.jpg
https://cinefilesreviews.files.wordp...8&h=576&crop=1
https://supposedlyfunblog.files.word...pg?w=547&h=274
-
Madonna 2. Soundtrack albumu I'm Breathless: Music from and Inspired by the Film Dick Tracy albumunu 22 Mayis 1990’da Sire Records etiketiyle piyasaya surdu. (Album Dick Tracy filminin promosyonu amaciyla yayýnlandi.)
https://3.bp.blogspot.com/-d5tMgfNE0...B1000x1000.jpg
-
Amerikali roman yazari Philip Roth'un olum gunu (22 Mayis 2018)
https://pbs.twimg.com/media/C7RIMi0W4AIY3QY.jpg
"Dus kirikligina ugrayan birisi bana dedi ki, 'Tanistiginda kim bu yeni insanlar? Maskeler giymis eski insanlar onlar. Yeni hicbir seyleri yok. Insanlar iste.' "
https://images-na.ssl-images-amazon....2B9Kt6RtnL.jpg
“As one of the disillusioned told me: ‘Who are the new people when you do meet them? They're the same old people in masks. There's nothing new about them at all. They're people.’ ”
"Dus kur gun bittiginde, gerceklesebilirler, dusler, Hicbir sey gorundugu kadar kotu degildir asla, Dus kur bu yuzden, dus kur dus kur." Pastoral Amerika
https://images-na.ssl-images-amazon....1rSsom3qAL.jpg
"Sogna, quando il giorno č passato, Sogna e i sogni potrebbero avverarsi, Le cose non sono mai cosě brutte come sembrano, Perciň sogna, sogna, sogna."ť Pastorale Americana
'' Dunyada ne olursa olsun, askimiz bize yeter. Bucky, soz veriyorum, beni her zaman yani basinda sana sarki soylerken ve seni severken bulacaksin. Ne olursa olsun, her zaman yaninda olacagim.''
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“No matter what happens in the world, we have each other's love. Bucky, I promise, you'll always have me singing to you and loving you and, whatever happens, I'll always be standing at your side.”
-
"Askin orta yolu yoktur; o, ya mahveder ya da kurtarir. Bu ikilemden ibarettir insanin butun kaderi. Ya kurtulus, ya batis; hicbir alinyazisi bu ikilemi ask kadar amansizca koymaz ortaya. Ask, eger olum degilse, hayattir. Hem besik hem de tabut. Insan kalbinde evet diyen de, hayir diyen de ayni duygudur. Tanri’nin yaptigi butun seyler icinde en fazla isik ve yine en fazla karanlik yayani insan kalbidir."
https://static.greatbigcanvas.com/im...mh=500&max=540
“Love has no middle term; either it destroys, or it saves. All human destiny is this dilemma. This dilemma, destruction or salvation, no fate proposes more inexorably than love. Love is life, if it is not death. Cradle; coffin, too. The same sentiment says yes and no in the human heart. Of all the things God has made, the human heart is the one that sheds most light, and alas! most night.”
-
-
Ingiliz sair, yazar ve mizahci Thomas Hood’un dogum yildonumu (23 Mayis 1799)
Bir kadin oturur pacavralar icinde,
kadinliktan cikmis bir kadin,
parmaklar nasirli ve yorgun,
goz kapaklari kizarik ve agir,
igne iplik gider gelir, gider gelir, gider gelir,
dik babam dik, dik babam dik!
bir kadin, ac, yoksul, bir deri bir kemik,
gomlegin ezgisini cigirir,
gomlegin ezgisini, aci aci.
Dik babam dik, dik babam dik, dik babam dik!
uzaklardan horoz sesleri gelene dek!
dik babam dik, dik babam dik, dik babam dik !
yildizlar damlardan sizana dek!
buysa eger Hristiyanca calismak,
yoktur kadinin bir ruhu kurtarilacak,
daha iyidir be, barbar Turke kole olmak!
Hey erkekler, erkekler,
sizinde sevgili bacilarýniz var,
hey erkekler, erkekler,
anaciklariniz, kariciklariniz var sizin de!
keten bezi degil bu eskittiginiz, erkekler,
bu eskittiginiz insanoglunun hayati be!
cift iplikle yaparim isimi ben,
ac yoksul, bir deri bir kemik,
bir anda hem gomlek dikerim, hem kefen...
https://upload.wikimedia.org/wikiped...d_from_NPG.jpg
With fingers weary and worn,
With eyelids heavy and red,
A woman sat in unwomanly rags,
Plying her needle and thread—
Stitch! stitch! stitch!
In poverty, hunger, and dirt,
And still with a voice of dolorous pitch
She sang the “Song of the Shirt!”
Work! work! work!
While the cock is crowing aloof!
And work—work—work,
Till the stars shine through the roof!
It ’s Oh! to be a slave
Along with the barbarous Turk,
Where woman has never a soul to save,
If this is Christian work!
Oh, Men, with Sisters dear!
Oh, Men, with Mothers and Wives!
It is not linen you ’re wearing out,
But human creatures’ lives!
Stitch—stitch—stitch,
In poverty, hunger, and dirt,
Sewing at once, with a double thread,
A Shroud as well as a Shirt….
-
Amerikali gazeteci, elestirmen ve kadin haklari savunucusu (Sarah Margaret Fuller Ossoli) Margaret Fuller’in dogum yildonumu (23 Mayis 1810)
"Dagin ustundeki bu siire tirmanarak ulasamam. Belki, ancak fuzyon ve pariltiyla. Benim icin asil olan, dogaya dair soylu bir farkindalik, baslica birkac fikir, belli bir yer ve huzunlu bir muzik."
https://daily.jstor.org/wp-content/u...r_1050x700.jpg
“I do not find the poem on the mountains improved by mere compression, though it might be by fusion and glow. Its merits to me are, a noble recognition of Nature, two or three manly thoughts, and, in one place, a plaintive music.”
https://izquotes.com/quotes-pictures...ller-66995.jpg
“Cok erkenden, hayattaki tek amacin buyumek oldugunu biliyordum.”
https://quotefancy.com/media/wallpap...-a-love-to.jpg
“Kadini sadece sevmek kaba bir hata cunku kadinlarin varolusunda hem dogruluk hem sevgi vardir. Dunyadaki enerjileri bu ikisinden olusur.”
-
Ispanyol Romantik sair José de Espronceda’nin olum yildonumu (23 Mayis 1842)
https://image.slidesharecdn.com/7-jo...?cb=1309478322
http://p.calameoassets.com/120528210...0d507be/p1.jpg
On top ile topluca,
Ruzgar, pupada, amade yelkene
Yarilip durmuyor deniz, ucuyor hem de
Bir cektirme yelkenli:
Derlerdi adina korsan gemisinin
‘Korkulur’, yigitligi yuzunden,
Tum deniz bilirdi hemen
Bastan basa o denli. Parildar ay, denizde,
Yelkende aglar ruzgar,
Ve yumusţak deviniminde kalkar
Dalgalar ki gumusten ve mavidir
Ve gor korsan kaptani,
Sarki soyleyerek pupada,
Bir yan Asya, ote yan Avrupa
Ve orada, onunde Istanbul vardir.
Seyreyleyelim behey yelkenli, korkusuzca,
Ki ne dusman gemileri, Ne eza, ne sakin hava
Engel olmasin sana.
Ne de bitirsin yigitligini.
Yirmi parca idik biz
Umutsuzluguna Ingilizler’in,
Ve takatsiz kaldi sancaklari
Ayaklarima kapandi yuz milletten insan.
Ki gemimdir tek hazinem
Ki ozgurluktur benim Tanrim,
Yasam, guc ve ruzgar,
Essiz vatanim, deniz.
-
Polonyali sair, oyun yazari, ressam ve heykeltiras Cyprian Kamil Norwid’in olum yildonumu (23 Mayis 1883)
Nasil hani bir kimse digerinin gozune atar ya
Bir avuc menekse ve ona hicbir sey soylemez ya.
Nasil hani agir agir salinirken akasya
Bir safak vaktini andiran kokusu onun
Beyaz ciceklerinden gelen hani, beyaz tuslarina
Dusuverir ya bir acik piyanonun
Nasil hani verandada duran birine ulasip
Uzak ay isigi, onun saclarina dolanir ya
Ve isildayan bir tac yapip
Alnina ya da gumus basaklarla o alni susler ya
Nasil hani anlamsiz olur ya onunla konusma
Firtinadan kacan kirlangiclarin ucusuna benzeyen hani
Bir amaci olan o sarsak ve aylak ucus donenir ya
Kiskirtip bir yaz gok gurlemesinin gelisini
Hani hizlandirir ya nabzi simsek o gok gurlemesinden sonra
Iste aynen boyle hissettigimi soylemek isterdim
ona
.....lakin soylemeyecegim hicbir sey – kederliyim zira
https://3.allegroimg.com/s1440/01a55...b96d7101c71b83
As when, silently, to surprise
Someone throws violets in her eyes...
As when he gently rocks an acacia tree,
And scent of white
Petals like dawning light
Falls on white piano keys...
As when she stands at the porch
And into her hair the distant moon weaves
Itself, circling her brow with a shining wreath,
Or garlands it with silver sheaves...
As when idle talk with her
Is like a swallow's flight
That has its course yet strays everywhere,
A threat of summer thunder
Before lightning proclaims the tremor -
So...
...but I'll say nothing - in sorrow.
-
Isvecli yazar ve sair Pär Fabian Lagerkvist’in dođum yildonumu (23 Mayis 1891)
“Boyum yirmi alti inc, endamli ve biçimliyimdir, belki basim biraz buyukce. Saclarim, obur cucelerininki gibi siyah degil, kirmiziya caliyor, çok SIK ve sert, sakaklarim ve alnim biraz acilmistir. Alnim genis ama alcaktir. Sakalim yok, ama bunun disinda yuzum oteki erkeklerin yuzu gibi. Kaslarim bitisik. Gucum kuvvetim yamandir, hele kizarsam… Bizi Jehoshaphat ile gurese tutusturduklarinda yirmi dakika gecti gecmedi, sirtini yere getirdim ve bogdum onu. Ondan beri sarayin tek cucesiyim.” Cuce
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“I am twenty-six inches tall, shapely and well proportioned, my head perhaps a trifle too large. My hair is not black like the others’, but reddish, very stiff and thick, drawn back from the temples and the broad but not especially lofty brow. My face is beardless, but otherwise just like that of other men. My eyebrows meet. My bodily strength is considerable, particularly if I am annoyed. When the wrestling match was arranged between Jehoshaphat and myself I forced him onto his back after twenty minutes and strangled him. Since then I have been the only dwarf at this court.”
-
Norvecli oyun yazari ve sair Henrik Ibsen’in olum yildonumu (23 Mayis 1906)
“Anne babalarimizin ruhlari bizim icimizde yasamakla kalmiyor, bunun yani sira oldu sayilan her turlu inanc ve dusunce de yeniden ortaya cikiyor. Bunlar icimizde uykuya yatmis gibi; varliklarindan haberdar bile degiliz; ama yine de onlardan kurtulamiyoruz. Ne vakit bir gazete alip okusam satir aralarindan kayip giden hortlaklar goruyorum sanki. Hortlaklar butun dünyayi sarmis, her yerde, kum gibi kayniyorlar. Bizse aydinliktan oylesine korkuyoruz ki, hepimiz.”
http://english.binus.ac.id/files/2014/12/GHOSTS_WEB.jpg
“It is not only what we have inherited from our fathers and mothers that exists again in us, but all sorts of old dead ideas and all kinds of old dead beliefs and things of that kind. They are not actually alive in us, but there they are dormant all the same, and we can never be rid of them. Whenever I take up a newspaper and read it I fancy I see ghosts creeping between the lines. There must be ghosts all over the world. They must be countless as the grains of the sands, it seems to me. And we are so miserably afraid of the light, all of us.”
https://www.poemhunter.com/i/poem_im.../thanks-69.jpg
Kederleri saatlerdi
Benim ugrasim cok SIKISTIRDIGI zaman,--
Sevincleri guclerdi
Yukariya dogru delen tirmanicinin olan.
Evi sinirsizdir
Ozgur okyanus gozuken
Kayaya, sakin ve sessiz,
Benim kalyonum ruyalarin.
Yarisi onun goz gezdirmektir
Yaratiklara akin eden
Torenle ve dans ederek
Sarkimin yollarinda benim.
Ateslerim azaldigi zaman
Onun yanginiyla yakilir;
Insanlar yeniden tutustuklarini gorur
Kestirmezler elinden kimin.
Tesekkurlerden ona karsilik vermek icin
En az dusunce bile onunki degil, --
Ve bu yuzden yaziyorum ona,
Bir kez, tesekkurlerden bir siir.
-
Fransiz sair, roman ve kisa oyku yazari Francois Coppée’nin olum yildonumu (23 Mayis 1908)
Siz guzel subayim,
Mukemmel bir zarafetle,
Celik balcakli kilic belinizde;
Ama bozgunumuzu dusunuyorum ben.
Ince cuhadan yakasi kurklu bu palto
Durusunuzu hos gostermek icin tasarlanmis;
Hossunuz; ama sonunda.
Savasi kaybettik biz.
Gozupekliliginiz okunuyor
Ince kaslarýnizin altindaki siyah gozlerinizden.
Size uyduguna bir sey soylenemez!
Ama bizim iki eyaletimizi aldilar elimizden.
Sizin yasinida hep gururlu olunur bilirim,
Az bir serit takilsa bile;
Goruyorsunuz ama dun,
https://kbimages1-a.akamaihd.net/d46...ois-coppee.jpg
Vous portez, mon bel officier,
Avec une grâce parfaite,
Votre sabre ŕ garde d'acier ;
Mais je songe ŕ notre défaite.
Cette pelisse de drap fin
Dessine ŕ ravir votre taille ;
Vous ętes charmant ; mais enfin.
Nous avons perdu la bataille.
On lit votre intrépidité
Dans vos yeux noirs aux sourcils minces.
Aucun mal d'ętre bien ganté !
Mais on nous a pris deux provinces.
A votre âge on est toujours fier
D'un peu de passementerie ;
Mais, voyez-vous, c'était hier
Qu'on mutilait notre patrie.
Dogum Gunu Kizi
-
Dogum Gunu Kizi
Golden Globe ve Emmy Odullu Ingiliz aktris Joan (Henrietta) Collins (23 Mayis 1933)
https://pbs.twimg.com/media/Dd3y2AZVAAEXDfU.jpg
https://pbs.twimg.com/media/Dd3N_BTV4AAYyKa.jpg
-
Fransiz filozof ve yazar Paul Nizan’in olum yildonumu (23 Mayis 1940)
“Hepsi de, tehlikeli cag dediđimiz yirmi-yirmi dort yaslarinda bes delikanli; kendilerini bekleyen gelecek, seraplar, tuzaklar ve sonsuz yalnizliklarla dolu bir col gibiydi.” Fesat
https://www.bookeenstore.com/covers/...2824903361.jpg
“C’étaient cinq jeunes gens qui avaient tous le mauvais âge, entre vingt et vingt-quatre ans ; l’avenir qui les attendait était brouillé comme un désert plein de mirages, de pičges et de vastes solitudes.”
-
Fransiz sair Henri-Francois-Joseph de Régnier’nin olum yildonumu (23 Mayis 1936)
Mis kokan golgeyi ciceklerle susledim,
Geceyi pafumlendirdim,
Baygin kokusuyla
Bugun acan su gullerin.
Devam ediyor onlarda,
Biraz, yaprak yaprak,
Ates halindeki gulleri toplarken
Senin guzelliligini gormus olmak.
Bu ben miyim, eger oysa onlar?
Her sey degisiyor, bosuna cabalamak,
Tanrisal olan bir andan
Sonsuz bir zaman cikarmak;
Ama onlar canli oldukca
O kalan zamanin ardindan,
Hos kokulu golgesini soludu,
Gullerin, bugun koparilan.
https://www.babelio.com/users/AVT_He...gnier_9400.jpg
J’ai fleuri l’ombre odorante
Et j’ai parfumé la nuit
De la senteur expirante
De ces roses d’aujourd’hui.
En elles se continue,
Pétale ŕ pétale, un peu
Du charme de t’avoir vue
Les cueillir toutes en feu.
Est-ce moi, si ce sont elles ?
Tout change et l’on cherche en vain
A faire une heure éternelle
D’un instant qui fut divin ;
Mais tant qu’elles sont vivantes
De ce qui reste de lui
Respire l’ombre odorante
De ces roses d’aujourd’hui.
-
Macar kokenli Fransiz yazar ve felsefeci Georges Politzer’in olum yildonumu (23 Mayis 1942)
“Nicin yasam, ciceklerini ve meyvelerini verdikten sonra olume dogru yonelir? Cunku yasam, yalnizca yasam degildir. Yasam olume donusur, cunku yasam bir ic celiski tasir, cunku yasam olume karsi gundelik savasimdir. (her an bir kisim hucreler olur, baskalari onlarin yerini alir, ta ki olum onlara da ustun gelinceye kadar)” Felsefenin Temel Ýlkeleri
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Pourquoi la vie, aprčs avoir donné ses fleurs et ses fruits, décline-t-elle jusqu’ŕ la mort ? Parce qu’elle n’est pas que la vie. La vie se transforme en la mort parce que la vie porte une contradiction interne, parce qu’elle est lutte quotidienne contre la mort (ŕ chaque instant des cellules meurent, d’autres les remplacent, jusqu’au jour oů la mort l’emportera)”
“Gercek duygusuna sahip olmamak, bulutlar ustunde yasamak, durumlari ve gercekleri hic hesaba katmadan pratige iliskin tasarilar yapmak, gerceklesebilir olup olmadiklarina bakmadan guzel tasarilara birinci derecede onem vermek, idealistce bir tutumdur. Durmadan elestirenler, ama islerin daha iyi yurumesi icin hicbir sey yapmayanlar, hicbir cozum onermeyenler, kendi kendilerine karsi elestiri duygusundan yoksun olanlar, iste butun bunlar, tutarli olmayan materyalistlerdir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Ne pas avoir le sens des réalités, vivre dans la lune et, pratiquement, faire des projets en ne tenant aucun compte des situations, des réalités, est une attitude idéaliste qui accorde l'importance premičre aux beaux projets sans voir s'ils sont réalisables ou non. Ceux qui critiquent continuellement, mais qui ne font rien pour que cela aille mieux, ne proposant aucun remčde, ceux qui manquent de sens critique eux-męmes, tous ceux-lŕ sont des matérialistes non conséquents.”
-
Alman yazar Thomas Mann, 29 Ocak 1947’de bitirecegi Doktor Faustus romanini 23 Mayis 1943 Pazar gunu yazmaya basladi.
"Bir baska sefer, ‘Bir kultur cagi olarak, cagimizda kulturden biraz fazla soz ediliyor gibi geliyor bana, diye bir ifade kullandi. ‘Sence de oyle degil mi? Kultur sahibi olunan diger caglarda bu kelimeyi kullaniyorlar miydi, agizlarina aliyorlar miydi, bilmek isterdim. Bu adi verdigimiz kavramin en onemli olcutu, naiflik, ayirdinda olmamak, kendiligindenmis gibi gorunmek olmali. Bizim eksigimiz iste bu naiflik; onun eksikligi, denebilir ki bizi kulturle, hem de seckin kulturle hem de tumuyle bagdasabilecek, cok renkli bir barbarliktan uzaklastiriyor. Demek istedigim su ki, bulundugumuz asama, uygarlik asamasi, kuskusuz, ovguye deger bir durum. Ancak yeniden kultur sahibi olabilmemiz icin, cok daha barbar olmamiz gerektigi de suphe goturmez. Teknoloji ile konfordan soz acarak kulturden bahsetmis oluyoruz. Ama ona sahip degiliz."
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ustus_1947.jpg
“Ein andermal äußerte er: »Für ein Kultur-Zeitalter scheint mir eine Spur zuviel die Rede zu sein von Kultur in dem unsrigen, meinst du nicht? Ich möchte wissen, ob Epochen, die Kultur besaßen, das Wort überhaupt gekannt, gebraucht, im Munde geführt haben. Naivität, Unbewußtheit, Selbstverständlichkeit scheint mir das erste Kriterium der Verfassung, der wir diesen Namen geben. Was uns abgeht, ist eben dies, Naivität, und dieser Mangel, wenn man von einem solchen sprechen darf, schützt uns vor mancher farbigen Barbarei, die sich mit Kultur, mit sehr hoher Kultur sogar, durchaus vertrug. Will sagen: unsere Stufe ist die der Gesittung, — ein sehr lobenswerter Zustand ohne Zweifel, aber keinem Zweifel unterliegt es auch wohl, daß wir sehr viel barbarischer werden müßten, um der Kultur wieder fähig zu sein. Technik und Komfort — damit redet man von Kultur, aber man hat sie nicht. “
-
Uluslararasi duzeyde en cok satan Amerikali yazar, gazeteci, senarist, oyun yazari, radyo ve televizyon yayýncisi, hayirsever ve muzisyen Mitch Albom’in dogum gunu (23 Mayis 1958)
“Zamanin sayilmadigi bir yasami hayal etmeye calisin. Muhtemelen yapamazsiniz. Su anda hangi ayda, hangi yilda, haftanin hangi gununde oldugunu bilirsiniz. Duvarinizda ya da arabanizda gosterge panelinde bir saat vardir. Bir programiniz, takviminiz, yemek saatiniz, sinema gununuz vardir. Kuslar gec kalmaz. Kopekler saatlerine bakmaz. Geyiklerin dogum gunlerini unutmak gibi bir dertleri yoktur. Zamani yalnizca insanoglu sayar. Saat baslarinda yalnizca insanoglu can calar. Ve iste bu yuzden, baska hicbir yaratigin katlanmak zorunda kalmadigi felc edici bir korkudan yalnizca insanoglu muzdariptir. Zamani bitirmekte oldugu korkusundan.” Zamani Anlamak
https://images.gr-assets.com/books/1...l/13624688.jpg
“Try to imagine a life without timekeeping. You probably can’t. You know the month, the year, the day of the week. There is a clock on your wall or the dashboard of your car. You have a schedule, a calendar, a time for dinner or a movie. Yet all around you, timekeeping is ignored. Birds are not late. A dog does not check its watch. Deer do not fret over passing birthdays. an alone measures time. Man alone chimes the hour. And, because of this, man alone suffers a paralyzing fear that no other creature endures. A fear of time running out.”
“Kaybedilmis ask hala asktir. Yalnizca sekli degisir.Yasam sona ermek zorundadir ama ask degil.” Cennette Karsilasacaginiz Bes Kisi
https://images-eu.ssl-images-amazon....Y445_QL70_.jpg
“Lost love is still love. It takes a different form. Life has to end; love doesn’t.”
“Kariyer, aile, yeterince maddiyata sahip olmak, evin ipotegini odemek,yeni bir araba almak, kaloriferi tamir ettirmek gibi bencilce seylere oylesine sarilmis ki etrafimiz. Hayatimizi surdurebilmek icin bir suru ivir zivirla ugrasmak zorundayiz. Bu yuzden soyle bir geri cekilip hayatimiza bakarak, ‘Bu mu yani? Hayattan istedigim her sey bu mu? Burada eksik olan bir sey yok mu?’ demek aliskanligina sahip degiliz.” Ogretmenim Mori'yle Sali Bulusmalari
https://thefriendz.biz/wp-content/up...ith-morrie.jpg
“We’re so wrapped up with egotistical things, career, family, having enough money, meeting the mortgage, getting a new car, fixing the radiator when it breaks—we’re involved in trillions of little acts just to keep going. So we don’t get into the habit of standing back and looking at our lives and saying, Is this all? Is this all I want? Is something missing?
-
Stanley Kubrick'in yonettigi, Jack Nicholson, Shelley Duvall ve Danny Lloyd'un rol aldigi Cinnet (The Shining) 23 Mayis 1980'de Los Angeles, California'da gosterime girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...zNDI@._V1_.jpg
https://media2.giphy.com/media/4m7zfhchURMRO/giphy.gif
-
Norvecli sair Olav Hĺkonson Hauge’nin olum yildonumu (23 Mayis 1994)
Hergun bir siir yazmak istiyorum,
her gun.
O yeterince kolay olmali.
Browning yapip durdu, ama,
o kafiyeledi ve
vuruslari saydi
cali gibi kaslarla.
Boylece, her gun bir siir.
Birsey akliniza geliverir,
birsey olur,
birsey dikkatinizi ceker.
- Kalkarim. Aydinlik simdi.
En iyidir niyetlerim.
Ve sakrakkusunun yukseldigini gorurum kiraz agacindan,
tomurcuklarimi caliyor orda benim.
http://www.hagenagency.no/wp-content...HaugeOlavH.jpg
Je veux écrire chaque jour un počme,
chaque jour.
Ce doit ętre facile.
Browning s’y était mis,
il faisait des rimes
et battait la mesure
avec ses sourcils en broussaille.
Donc, un počme par jour.
Quelque chose te surprend
quelque chose arrive
quelque chose attire ton attention.
– Il fait jour, je me lčve
avec les meilleures intentions.
Et je vois le bouvreuil qui
s’envole au-dessus du cerisier
oů il pique mes bourgeons.
-
Amerikali matematikci John Forbes Nash'in olum yildonumu (23 Mayis 2015)
"Hep sayilara inandim, icinde bir mantik olan denklemle hesaplanan. Ancak hayatim boyunca onlarla ugrastiktan sonra mantik nedir diye soruyorum. Buna kim karar veriyor ? Arastirmalarim sirasinda fizik, metafizik ve hayal alemlerine gidip geri dondum ve kariyerimin en buyuk bulusu gerceklesti. Mantikli nedenler yalnizca, ama yalnizca gercek sevginin gizemli denkleminde bulunabilir. Bu gece burada olmami sana borcluyum. Var olmamin nedeni sensin. Sen benim mantigimsin. Tesekkur ederim."
http://matematica.unibocconi.it/site...ane%20Nash.jpg
"I've always believed in numbers, in equations, in logic and reason.But after a lifetime of such pursuits: I ask What truly is logic? Who decides reason? My quest has taken me to the physical, the metaphysical, the delusional, and back. I have made the most important discovery of my career - the most important discovery of my life. It is only in the mysterious equations of love that any logic or reasons can be found. I am only here tonight because of you.You are the only reason I am. You are all my reasons. Thank you."
-
Ronesans doneminde matematik, astronomi ve harita bilimi ile ilgilenen bilim adami ve Gunes Sistemi'nin kasifi Nikolas Kopernik'in 476. olum yildonumu (24 Mayis 1543)
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
-
Ingiliz doktor, fizikci ve doga filozofu William Gilbert'in dogum yildonumu (24 Mayis 1544)
http://www.quotehd.com/imagequotes/a...en-no-ones.jpg
"Herkesin kendini bir sey sandigi yerde, hic kimse bir sey olamaz."
-
Polonya-Hollanda ve Alman vatandasi fizikci ve civali termometrenin mucidi Daniel Gabriel Fahrenheit'in dogum yildonumu (24 Mayis 1686)
https://i.ytimg.com/vi/k58H8OTZUQ8/0.jpg
-
Fransiz bilimadami ve doktor Jean-Paul Marat'nin dogum yildonumu (24 Mayis 1743)
https://pbs.twimg.com/media/Dd9WC1gV4AARO18.jpg
"Devrim bastirildi ve simdi artik durum duzeldi zannediyorsaniz, yaniliyorsunuz. Simdi ortada yoksulluk gormuyorsaniz onu cilaladilar da onun icin gormuyorsunuz. Eger para kazaniyorsaniz, sanayicilerin cevirdikleri dolaplardan kendinize bir seyler kapabiliyorsaniz ve bu size mutluluga acilan bir kapi gibi gorunuyorsa sizden cok daha fazlasina sahip olanlarin bir bulusudur bu. Onlara inanmayin. Omzunuza dostca vurup, arada artik sinif farki kalmadi, anlasmazliga artik hic sebep kalmadi, derlerse onlara inanmayin. Kendinizi kollayin, cunku keyifleri istedigi zaman yigdiklari paralari korumaniz icin sizi yine savasa yollarlar. Satin alýnmis bilimle hizla gelisen silahlari gunden gune kuvvetleniyor. Biliniz ki, o silahlar sizleri kitleler halinde yok etmek icindir. Eger onlara inanirsaniz 'size kultur getiriyoruz' kisvesi altinda; ihtisamli evlerinde killarini bile kipirdatmadan oturup sizi soymaya devam edecekler."
https://anupturnedsoul.files.wordpre...t_de_marat.jpg
"Don't be deceived when they tell you things are better now. Even if there's no poverty to be seen because the poverty's been hidden. Even if you ever got more wages and could afford to buy more of these new and useless goods which industries foist on you and even if it seems to you that you never had so much, that is only the slogan of those who still have much more than you. Don't be taken in when they paternally pat you on the shoulder and say that there's no inequality worth speaking of and no more reason to fight because if you believe them they will be completely in charge in their marble homes and granite banks from which they rob the people of the world under the pretence of bringing them culture. Watch out, for as soon as it pleases them they'll send you out to protect their gold in wars whose weapons, rapidly developed by servile scientists, will become more and more deadly until they can with a flick of the finger tear a million of you to piece."
-
Ispanyol neoklasik sair Juan Meléndez Valdés’in olum yildonumu (24 Mayis 1817)
https://www.buscapalabra.com/images/poemas/8247c.jpg
Urkmus karaca, zalim mizraktan
O hos bagrini, delip de gecmis,
Mizrak ucuyla, vah, zehirlenmis,
Kacisi bosa, cevik avcidan.
Su arayisi bosa, ve narin
Bedeni kanli yana segirmis
Dustu simdi vah, cirpindi, cokmus
Bir bogurtu acikli, dinleyin.
Kalbe isabet ediyor, oktur
Olumden kacmak bosa, donmede
ruh bin parcaya, ne aguludur;
Guckazaniyor zehir, soguktur
kan, ve nihayet kalbe gitmede
kederli omrum, boyle son bulur.
-
Ingiliz tiyatro oyuncusu, oyun yazari ve tiyatro yonetmeni Sir Arthur Wing Pinero'nun dogum yildonumu (24 Mayis 1865)
https://i2.wp.com/brucecryer.com/wp-...size=699%2C400
"Derinden sevenler asla yaslanmaz. Yasliliktan olebilirler ama genc olurler."
https://cdn.shopify.com/s/files/1/01...g?v=1416560522
“Cayin oldugu yerde umut da vardir.”
-
Amerikali sair, roman yazari ve editor James Oppenheim’in dođum yildonumu (24 Mayis 1882)
https://mypoeticside.com/wp-content/...f8938fc9fd.png
Yuruyoruz yuruyoruz, gunun aydýnliginda
Donuk fabrika bacalarina, yoksul mutfaklara
Carpiyor sesimiz ve birden parlayan
Bir isik gibi ulasiyor insanlara 'Ekmek ve gul! Ekmek ve gul! '
Yuruyoruz yuruyoruz, erkekler icin de yuruyoruz
Cunku hala bizim ogullarimizdir onlar ve biz hala analik ederiz onlara
En zorlu is, en agir emek ve calismak dogustan mezara dek
Ve boyle surup gitsin istemiyoruz yasamak icin ekmek ruhumuz icin gul istiyoruz!
Yuruyoruz yuruyoruz kol kola saflarýmýzda olup gitmis arkadaţlarimiz
ve turkumuzde onlarin kederli 'Ekmek! ' cigliklari cunku bir kole gibi calistirildi onlar
Sanattan, guzellikten, sevgiden yoksun Biz de bugun hala onlarin ozlemini haykiriyoruz
is ve ekmek istiyoruz ama gul de istiyoruz
Yuruyoruz yuruyoruz,, yan yana, guzel gunler adina
Kadiniz, insaniz, insanligi ayaga kaldiriyoruz paydos bundan boyle kolelige, aylakliga
Herkes calissin, bolusulsun kardesce, yasamin sunduklari iste bunun icin yukseliyor yureklerimizden
Bu ekmek ve gul turkuleri ve yineliyoruz hep bir agizdan 'Ekmek ve gul! Ekmek ve gul! '
-
New York East River uzerinde Brooklyn ile Manhattan'i birbirine baglayan Brooklyn Koprusu 13 yilda tamamlanarak 24 Mayis 1883'te hizmete acildi.
https://pbs.twimg.com/media/Dd9eKgrV4AAgbbs.jpg
https://pbs.twimg.com/media/Dd9Eaj9U8AAiSCr.jpg
https://pbs.twimg.com/media/Dd9fyVsVQAEP1Up.jpg
Kac tan agarmasi, usumus dalgacikli tuneginden
Martinin kanatlari degecek ve dondurecek onu,
Ak gurultu halkalarina dokerek, kurarak cok yukarda
Ozgurlugu zincirli korfez sulari ustunde
Sonra, kesiksiz bir kivrilisla, yuzustu birakip gozlerimizi
Dosyalanip kaldirilacak dolu yapraklari acan
Yelkenler gibi birden gorunuverecek:
-Asansorler bizi yasadigimi gunlerden indirinceye dek...
Sinemalari dusunuyorum, panoramik gostericileri
Kalabalik cokmus ustune cakip sonen bir goruntunun
Hic kapatilmamis,ama yeniden abanan ustlerine
Baska gozlere ayni perdede daha once soylenmis;
Ve sen, liman boyunca, gumus yuruyuslu
Gunes adimini almiscasina, gene de birakmissin
Bir devinimi yuruyusunde hic kullanmadan,-
Ozgurlugun duruyor seninle alttan alta!
Bir yer alti treni lombozundan, hucresinden ya da araligindan
Timarhanelik biri kosturur korkuluklarina,
Egilip orada bir anlik, kabararak hircin gomlek,
Duser suskun bir kervandan alayli bir soz.
Inis Duvari, ogle sizar kiristen sokaga,
Gogun asetileninin sokuk disi;
Bir ogleden sonra boyu bulut-ucuslu macunalara doner?..
Kablolarin soluk alir Kuzey Atlantik dinginligini...
-
Belcika dogumlu Fransiz sair, yazar ve ressam Henri Michaux'nun dogum yildonumu (24 Mayis 1899)
Bir kent kuracagim size papatyalarla!
Kuracagi size harc koymadan, olcup bicmeden
Yok edemeyeceginiz bir yapi,
Bir kopuren belirginlikle
Dayanacak ve sisecek, burnunuza aniracak bir yapi,
Hem de donmus burnuna Partenonlarinizin, Arap
Ve Ming sanatlarinizin.
Dumanla, sivaya donusmus sisle
Ve davul derisinin sesiyle
Kaleler kuracagim size goz kamastiran, yamyassi eden,
Karsilarinda sizin kac bin yillik duzeniniz ve
Hendeseniz
Bir sacmalik, bir zirva, bir nedensiz toz kesilecek.
Olum, olum! Olumhepinize, yasayanlara hiclik!
Evet! Inanirim Tanri’ya! O bilmiyor bunu elbette!
Inanc! Ilerlemeyen icin asinmaz pence,
Dunya! Oh a bogulmus dunya, soguk karin!
Bir simge bile degil, hiclik hep! Karsiyim, karsiyim
Karsiyimve gebermis kopeklerle besliyorum seni.
Tonlarla, anliyor musunuz, tonlarla koparacagim
Sizin dirhem dirhem esirgediginizi benden.
Yilanin zehiri can yoldasidir onun,
Can yoldasidir ve bilir gercek degerini.
Kardesler, cehennemlik kardeslerim benim,
Guvenle gelin ardimdan.
Kurt disleri kurda saldirmaz,
Saldirdigi koyun etidir.
Karanlikta daha acik gorecegiz kardeslerim.
Labirentte bulacagiz dogru yolu.
Burda sana yer var mi, iskelet, biktirici, sidikli, catlak comlek?
Gicirdayan makara, nasil da duyacaksin dort dunyanin gergin halatlarini
Onlarla baglayarak parcalatirken seni!
http://img.over-blog-kiwi.com/0/99/5...1julvvmavl.jpg
As for me, I’ll build you a city out of rags!
Without blueprint or cement I’ll raise up a building
Such as you’ll never destroy,
And holding it up, filling it out,
There’ll be a curdling, boiling, self-evident truth
To bray under your noses
And under the frozen noses of all your
Parthenons and Arabian art and Ming vases.
With smoke and diluted fog
And the sound of drumskins
I’ll pitch for you fortresses, glorious, overpowering,
Fortresses made all of agitation and shocks,
And your ancient order of things and all your geometry
Will crumble against them into rot and rubbish and meaningless grains of sand.
I’ll ring a passing knell, knell, knell on you all, annihilation on all the living!
Yes! I believe in God! Not that he knows I do!
Faith is an indestructible shoe for the non-walker.
Oh world, strangled world, chilled belly!
Not even a symbol; just nothingness, I’ll double, I’ll double the stakes,
I’ll double and cram you full with dead dogs,
I’ll wrest tons from you, yes, tons,
Instead of the ounces you refused me.
A faithful friend to the serpent is his venom,
He knows how faithful and what it’s worth to him.
Follow me, brothers, my damned brothers, trust me and follow me.
The wolf’s teeth are firm in his mouth
While the sheep’s flesh can be torn from the bones.
Our eyes shall see in the dark, brothers.
We shall find the way through the labyrinth.
Unwanted carcass, pissing nuisance, broken old pot,
Whining pulley, just wait till you fell the taut cords of the four worlds!
Ah! How I shall rend you then and quarter you!
-
1965 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Rus yazar Mihail Solohov’un dogum yildonumu (24 Mayis 1905)
"Cocukken kislari ocagin ustune cikardim , ninem de (o zamanlar yuzu askindi) parmaklariyla basimda bit arar, benimle konusurdu ‘benim kucuk Maksimim’ derdi, a canim benim! Eskiden insanlar simdiki gibi yasamiyorlardi, dirlik duzen icinde yasiyorlardi, gam, kasvet cekmiyorlardi. Ama sen benim minik yavrum yasayip goreceksin. Bir gun gelecek yeryuzu hep tellerle ortulecek, havalarda demirden gagali kuslar ucacak, kargalar karpuzlari nasil gagalarsa onlarda insanlarý oyle gagalayacak. Insanlar acliklan, vebadan kirilacak, kardes agabeyine, ogul atasina bas kaldiracak, yangindan cikmis yonca tarlasi gibi tek insan kalmayacak ..."
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...754-uk-300.jpg
“When I was a lad I used to climb up on the stove in winter time, and my grandmother (she was a hundred years old then) would search for lice in my head with her fingers, and tell me : ‘My little Maksim, my darling I In the old days the people didn't live like they do now ; they lived well, lawfully, and nobody dared attack them. But you, my little child, will live to see a time when all the earth is covered with wire, and birds with iron noses will fly through the air and peck at the people like a rook pecks at a water-melon. And there will be hunger and plague among men, brother will rise against brother, and son against father. The people will be left like grass after a fire… "
-
Meksikali sair, gazeteci ve egitimci (Juan Crisóstomo Ruiz de Nervo) Amado Nervo'nun olum yildonumu (24 Mayis 1919)
Kendi gunbatimima dogru seni kutsuyorum yasam,
cunku sen bana hicbir zaman bos umutlar,
adaletsizlikler, hak edilmemis uzuntuler yasatmadin.
Cunku inisli cikisli yolumun sonunda gordum ki
kendi kaderimin mimari bendim ve seylerin icindeki tatliligi ve aciligi ortaya cikardiysam
onlarý oraya koymus olan yine ben oldugum icindi.
Gul agaci ektigimde acan her zaman guller oldu.
Elbette gencligimin ardindan kis gelecek ama
sen zaten Mayisin sonsuza dek surecegini soylememistin.
Suphesiz aci dolu uzun gecelerim oldu ama
sen zaten bana sadece mutlu geceler vaat etmemistin.
Ve karsiliginda huzur dolu gecelerim de oldu.
Sevdim, sevildim, gunes yuzumu oksadi...
Yasam, bana hicbir sey borclu degilsin.
Yasam, kus degiliz...
https://tocandoloscorazones.files.wo...opy-19-638.jpg
Very close to my sundown, I bless you, life
because you never gave me false hope,
nor unjust work, nor undeserved punishment;
because I see at the end of my rough path
that I was the architect of my own destiny;
if I extracted the sweetness or bitterness of things,
It was because I put bitterness and sweetness into them,
when I planted rose bushes, I always reaped roses.
Surely, winter will follow my vim and vigor:
But you never told me that May would last forever!"
I found without a doubt the nights long with my sorrows;
but you didn't promise me just good nights;
and instead I had some blessed and serene [nights]...
I loved, I was loved, the sun caressed my face
Life, you owe me nothing! Life, we are at peace!
-
Irlandali roman, kisa oyku ve oyun yazari William Trevor'in dogum yildonumu (24 Mayis 1928)
"Yaz gelmisti. Rathmoye Kasabasi her zamanki gibi issiz ve sessizdi. Farkli bir sey yoktu. Bu nedenle, bisikletli bir yabancinin, Mrs. Connulty`nin cenazesinde acili ailenin fotograflarini cekmesi gozden kacmadi. Oysa Florian Kilderry, kasabanin yarisinin Connulty`lere ait oldugu soylentisinden habersizdi. O sadece Rathmoye`daki yanmis sinemanin fotograflarini cekmeye gelmisti. Kasabanin birkac kilometre disinda hayatini surduren iyi niyetli ciftci Dillahan, bir kaza sonucu karisinin ve cocugunun olumune sebep oldugunu bir turlu aklindan cikaramiyordu. Yeniden evlenmisti. Hayati, manastirin kimsesizler yurdunda gecen Ellie, Dillahan dul kaldiginda calismak icin ciftlige gelmis, sonra da ne oldugunu bile anlamadan onun karisi olmustu. Bir gun, o ana dek hic tatmadigi ve tanimadigi aski Florian Kilderry`de buldu. Florian`in Irlanda`yi terk etme planlarina ragmen aralarinda tehlikeli ve tarifsiz bir ask basladi. Ve iste o uzun yaz, Ellie, Florian ve bu kucuk Irlanda kasabasinin tutkulari tehlikeli bir sekilde dikkatsizce baglanmaya basliyor."
https://readingmattersblogdotcom1.fi...iam-trevor.jpg
"It's summer and nothing much is happening in Rathmoye. So it doesn't go unnoticed when a dark-haired stranger appears on his bicycle and begins photographing the mourners at Mrs. Connulty's funeral. Florian Kilderry couldn't know that the Connultys are said to own half the town: he has only come to Rathmoye to photograph the scorched remains of its burnt- out cinema. A few miles out in the country, Dillahan, a farmer and a decent man, has married again: Ellie is the young convent girl who came to work for him when he was widowed. Ellie leads a quiet, routine life, often alone while Dillahan runs the farm. Florian is planning to leave Ireland and start over. Ellie is settled in her new role as Dillahan's wife. But Florian's visit to Rathmoye introduces him to Ellie, and a dangerously reckless attachment begins."
-
1987 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Rus asilli Amerikali sair Joseph Brodsky’nin dogum yildonumu (24 Mayis 1940)
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
https://pbs.twimg.com/media/CjxiEFvVAAAELvF.jpg
Keske burda olsaydin canim
keske burda olsaydin.
Bilmek istemezdim hic
yildizlar ne zaman belirir,
Ne zaman suyu siyirip gecerler
icini cekip uykusunda yer degistiren ay.
Isterdim ki hala yetseydi bir ceyreklik
numarani cevirmeye.
Burda olsaydin canim,
bu yarimkurede,
ben otururken verandada
birami yudumlayip.
Aksam olmus, gunes batiyor;
erkek cocuklar bagiriyor ve martilar agliyor.
Neye yarar unutmak
izleyen olumse onu?
-
Amerikalý muzisyen ve yazar (Robert Allen Zimmerman) Bob Dylan'in dogum yildonumu (24 Mayis 1941)
https://media.giphy.com/media/Y02LMdxNhpks0/giphy.gif
-
Kralin eski esi, Amerikali aktris ve is kadini Priscilla Beaulieu Presley'in dogum gunu (24 Mayis 1946)
https://www.hellomagazine.com/imagen.../couple--a.jpg
https://i.ytimg.com/vi/dG6kv8KfOpI/hqdefault.jpg
-
Akademi, BAFTA ve Golden Globe Odulu sahibi Ingiliz aktor Jim Broadbent'in dogum gunu (24 Mayis 1949)
https://media.giphy.com/media/O6B0mGMUiZEK4/giphy.gif
https://i.gifer.com/C9sN.gif
-
-
David Bowie, konsept albumu olan 8. studyo albumu Diamond Dogs'u 24 Mayis 1974'de RCA Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/Dd96rWiV0AICLAT.jpg
-
Amerikali yazar Armistead Maupin'in 9 seriden olusan Kent Masallari'nin (Tales of the City - I Racconti di San Francisco) ilk romani 24 Mayis 1976'da San Francisco Chronicle'da yayinlanmaya basladi.
https://images.gr-assets.com/books/1...l/19206159.jpg
https://kbimages1-a.akamaihd.net/58b...f-the-city.jpg