-
Kariyerine Colorado Shakespeare Festivali'nde baslayan, Golden Globe, BAFTA ve SAG Odullerine sahip Amerikali Aktris Annette Carol Bening'in dogum gunu (29 Mayis 1958)
https://pbs.twimg.com/media/DA_AfZVXYAAKGOR.jpg
https://25.media.tumblr.com/c2a6d3dd...ult6o1_400.gif
http://www.innatebeing.com.au/wp-con...tte-bening.gif
-
-
Emile Ardolino'nun yonettigi, Whoopi Goldberg ve Maggie Smith'in rol aldigi komedi Sister Act (Yirtik Rahibe), 27 yil once bugun vizyona girdi. (29 Mayis 1992)
https://images-na.ssl-images-amazon....9,1000_AL_.jpg
http://akns-images.eonline.com/eol_i...NT81qzf5ae.gif
-
Ingiliz Heavy Metal grubu Iron Maiden, 12. studyo albumu Brave New World'u 29 Mayis 2000’de EMI Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://www.mam-online.com/media/cat...9/0/900364.jpg
-
Afgan-Amerikali yazar Halit Huseyni, Ucurtma Avcisi romanini (Khaled Hosseini, The Kite Runner) 29 Mayis 2003 tarihinde Riverhead Books araciligiyla New York'ta yayinladi.
"Yalnizca bir gunah vardir, tek bir gunah. O da hirsizliktir. Onun disindaki butun gunahlar, hirsizligin bir cesitlemesidir.Bir insaný oldurdugun zaman, bir yasami calmis olursun... Karisinin elinden bir kocayi, cocuklarindan bir babayi almis olursun. Yalan soylediginde, birinin gercege ulasma hakkini calarsin... Hile yaptigin, birini aldattigin zaman dogrulugu, hakliligi calmis olursun."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"There is only one sin, only one. And that is theft. Every other sin is a variation of theft. When you kill a man, you steal a life... you steal his wife's right to a husband, rob his children of a ather. When you tell a lie, you steal someone's right to the truth. When you cheat, you steal the right to fairness... There is no act more wretched than stealing"
"Ayni gece, ilk kisa oykumu yazdim. Otuz dakikami aldi. Sihirli bir kase bulan ve gozyaslarini bu kasenin icine akittigi zaman yaslarin inci tanelerine donustugunu goren bir adamin hikayesiydi. Ama yoksulluguna karsin mutlu biri olan bu adam cok ender aglamaktadir. Bunun uzerine, gozyaslari sayesinde zengin olabilme umuduyla, aglamak icin kendini zorlamaya, her yolu denemeye baslar. Inciler yigildikca, hirsi bilenir. Oyku, bir inci tepesinin üzerinde elinde bicak, kucaginda da biricik karisinin dogranmis bedeniyle oturan adamin, hickirarak aglamasiyla bitiyordu."
https://www.macrolibrarsi.it/data/co...ibro-81440.jpg
"That same night, I wrote my first short story. It took me thirty minutes. It was a dark little tale about a man who found a magic cup and learned that if he wept into the cup, his tears turned into pearls. But even though he had always been poor, he was a happy man and rarely shed a tear. So he found ways to make himself sad so that his tears could make him rich. As the pearls piled up, so did his greed grow. The story ended with the man sitting on a mountain of pearls, knife in hand, weeping helplessly into the cup with his beloved wife's slain body in his arms."
-
-
Nobel Edebiyat odullu Italyan oyun yazari, tiyatro yonetmeni ve oyuncu Dario Fo'nun Sevgili esi ve is ortagi Franca Rame'nin olum yildonumu (29 Mayis 2013)
https://pbs.twimg.com/media/DA63tsZXoAE3b5H.jpg
-
"Hangi ay oldugunu animsamiyordum, hatta yilini bile. Yalnizca bu aninin icimde yasadigini biliyordum; mutlu gecmisin kusursuzca mumyalanmis bir parcasi; yasamlarimizin donustugu bu gri, bos tuvale atilan rengarenk bir firca darbesi."
https://prodimage.images-bn.com/pima...3_s550x406.jpg
“I didn't remember what month that was, or what year even. I only knew the memory lived in me, a perfectly encapsulated morsel of a good past, a brushstroke of color on the gray, barren canvas that our lives had become. ”
-
Ingiliz oyun yazari, sair ve cevirmen Christopher Marlowe’un olum yildonumu (30 Mayis 1593)
Katlanamayacagimi bildiginiz icin sikintilara,
kendimi asacak, havaya isi toz
olacak kadar deli mi saniyorsunuz beni ?
Hayir, yasayacagim, nefret etmiyorum yasamimdan.
Madem bogulmam ya da yuzmem icin
bir okyanusa biraktiniz beni,
kendi yolumu bulayim istiyorsunuz,
butun duyularimi canlandirip uyandiracagim kendimi.
https://images.gr-assets.com/books/1...681l/27803.jpg
And, knowing me impatient in distress,
Think me so mad as I will hang myself,
That I may vanish o'er the earth in air,
And leave no memory that e'er I was?
No, I will live; nor loathe I this my life:
And, since you leave me in the ocean thus
To sink or swim, and put me to my shifts,
I'll rouse my senses, and awake myself.
-
Belcikali-Hollandali Barok ressam Peter Paul Rubens'in olum yildonumu (30 Mayis 1640)
Minerva protegge la pace da Marte (Minerva protects Pax from Mars, 1629 - 1630)
https://dueminutidiarte.files.wordpr...ti-di-arte.jpg
-
18.Yuzyilin en onemli Ingiliz sairlerinden Alexander Pope’un olum yildonumu (30 Mayis 1744)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...n-solitude.jpg
Mutludur, memleket havasini
Kendine ait bir toprakta teneffus ederken,
Ihtimam ve dilegi, babadan kalma bir kac arazide
Varislenmis olan bir insan.
Ona temin edilen
Surulerinin sutuyle, davarinin esyasiyla,
Tarlalarinin verdigi ekmekle,
Kislari isi, yazlari golge veren agaclariyla.
Azizdir, her gun,
Dimagi dingin, vucudu saglam vaziyette
Saatlerin, gunlerin, ve yillarin, telassiz
Sakince oteye kayisini kesfeden kisi,
O adam, gecenin rahat uykusunda;
birbirine pekistirilmis halde
Sikintisizlik ve bilim icinde, masumiyet
Ve zevkli eglenceyle, hosnuttur
Epey, derin-derin dusuncede.
Mechul ve gizli, birakin boyle yasiyayim;
Matemsiz, birakin boyle oleyim;
Dunyadan calinan bir tas bile, nerede yattigimi
kimseye soylemesin.
-
Fransiz yazar ve filozof Voltaire'in (Francois Marie Arouet) olum yildonumu (30 Mayis 1778)
"Belki yuz kez kendimi oldurmek istedim. Ama yasami hala seviyordum. Bu gulunc zayifligimiz belki en vazgecilmez duskunluklerimizden biridir. Cunku her zaman yere calmak istedigimiz bir yuku, surekli tasimaya calismaktan, varligimýzdan dehsete dustugumuz halde, ona baglanmaktan, kisacasi bizi kemiren yilani kalbimizi yiyinceye kadar oksamaktan daha budalaca bir sey olur mu?" Candide Ya Da Iyimserlik
https://3.bp.blogspot.com/-1RRnERJiB...e+Voltaire.jpg
"I have wanted to kill myself a hundred times, but somehow I am still in love with life. This ridiculous weakness is perhaps one of our more stupid melancholy propensities, for is there anything more stupid than to be eager to go on carrying a burden which one would gladly throw away, to loathe one’s very being and yet to hold it fast, to fondle the snake that devours us until it has eaten our hearts away?"
"Simdi, hangisi daha iyidir, yurdumuzun krallikla yonetilen bir devlet olmasi mi, yoksa cumhuriyetle yonetilen bir devlet olmasi mi? Cozumunu zenginlere sorun,hepsi aristokrasiyi yeg tutarlar; halka sorun demokrasiyi ister: krallardan baska krallari begenen yoktur.Peki nasil oluyor da hemen hemen butun dunya hukumdarlar tarafindan yonetiliyor? Onu, kedinin boynuna bir cingirak asmayi oneren farelere sorun. Ama dogrusunu isterseniz, bunun gercek nedeni, once de soylendigi gibi, insanlarin pek seyrek olarak kendi kendilerini yonetmeye layik olmalaridir." Cep Felsefe Sozlugu
https://images.gr-assets.com/books/1...716l/19390.jpg
"Well now, is it better for your fatherland to be a monarchy or a republic? For four thousand years has this question been debated. Ask the rich for an answer, they all prefer aristocracy; question the people, they want democracy: only kings prefer royalty. How then is it that nearly the whole world is governed by monarchs? Ask the rats who proposed to hang a bell round the cat's neck. But in truth, the real reason is, as has been said, that men are very rarely worthy of governing themselves."
-
Rus Filozof Mihail Bakunin'in dogum yildonumu (30 Mayis 1814)
https://media.allauthor.com/images/q...-all-human.jpg
"Yalnizca tum insanlar, kadinlar ve erkekler ayni sekilde ozgur olduklari zaman ben de gercekten ozgurum. Benim ozgurlugumu sinirlamasi veya reddetmesi soyle dursun,tam tersine diger insanlarin ozgurlugu benim ozgurlugumun zorunlu dayanak noktasý ve teyididir.”
“Maalesef, halk hala son derece cahildir ve hukumetlerin sistematik cabalariyla cehalet icinde tutulmaya devam etmektedir. Hukumetler, hakli olarak bu cehaleti, iktidarlarini surdurmenin asli kosullarindan biri olarak gorurler.” Tanri ve Devlet
https://images-na.ssl-images-amazon....1dAjy1TKoL.jpg
“The people, unfortunately, are still very ignorant, and are kept in ignorance by the systematic efforts of all the governments, who consider this ignorance, not without good reason, as one of the essential conditions of their own power.”
-
Ingiliz ressam Vanessa Bell'in dogum yildonumu (30 Mayis 1879)
Ritratto di Virginia Woolf (Portrait of Virginia Woolf, 1912)
https://www.bookword.co.uk/wp-conten...-by-V-Bell.jpg
Un'altra stanza (The other room, 1930)
https://www.dulwichpicturegallery.or...dia/2450/2.jpg
-
Ingiliz suc yazari ve sair Julian Gustave Symons’in dogum yildonumu (30 Mayis 1912)
“Arthur Brownjohn ufak tefek, urkek, gucsuz bir adamdi ve kendine guvenen, kibirli ve gosterisli Binbasi Mellon ile hicbir ortak yonu yoktu. Oysa ikisi de ayni kisiydi ve zavallý Brownjohn'un karisindan ve kendinden kurtulmak icin Binbasi'ya siddetle ihtiyaci vardi. Sonunda isler karisti. Cozum yine Brownjohn'un kendisinden gelecekti.” Kendini Olduren Adam
https://images.gr-assets.com/books/1...72l/828974.jpg
“Arthur Brownjohn has never quite got anything right. Whatever he does, it always seems to go more than a little awry. The same could be said for the murder of his wife – a bungled, inferior affair despite his having consulting all the experts in the field of killings, executions and dastardly deeds. Resolving never to repeat the same mistakes, he enlists the help of Major Easonby Mellon – a man who really knows what he’s doing.”
-
Rus Marksist teorisyen Georgiy Valentinovic Plehanov’un olum yildonumu (30 Mayis 1918)
“Bir kimsenin kendi eylemlerini zorunlu olaylar zincirinin zorunlu bir halkasi saydigini soyledigimiz zaman oteki seylerin yaninda ozellikle, bu kisi icin ozgur irade yoklugunun atalet olanaksizligina esit oldugunu ve bu ozgur irade yoklugunun onun aklina hareket ettiginden baska turlu hareket etmenin olanaksizligi biciminde yansidigini anlatmak istiyoruzdur. Bu tami tamina, Luther'in unlu, ‘Ben buradayim ve burada olmamazlik edemem’ sozunde ifadesini bulan ruh durumudur ve onun sayesindedir ki insan en zaptedilmez enerjiyi gosterir, en sasirtici ve zor islerin altindan kalkar.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“When we say that a certain individual regards his activities as an inevitable link in the chain of inevitable events, we mean, among other things, that for this individual, lack of free will is tantamount to incapability of inaction, and that this lack of free will is reflected in his mind as the impossibility of acting differently from the way he is acting. This is precisely the psychological mood that can be expressed in the celebrated words of Luther: ‘Here I stand, I can do no other,’ and thanks to which men display the most indomitable energy, perform the most astonishing feats. Hamlet never knew this mood; that is why he was only capable of moaning and reflecting.”
-
Fransiz sinemasinda Yeni Dalga akiminin buyukannesi (Grand-Mère de la Nouvelle Vague - La Nonna della New Wave) olarak kabul edilen Fransiz forografci ve sinemaci Agnès Varda'nin dogum yildonumu (30 Mayis 1928)
http://todoaustin.com/wp-content/upl...da-678x381.jpg
-
Avusturyali yazar ve buyuk Modernistlerden Hermann Broch’un olum yildonumu (30 Mayis 1951)
“Tanri’dan yansiyan flut ezgileri; butun bunlar Vergilius icin, yeryuzunu saran gok kubbe gibi, onu sonsuzluga goturmek uzere kucaklamaya neredeyse hazir bir goruntuden daha ileri bir anlam tasimis miydi? Dogustan topragin adamiydi, yeryuzu hayatinin huzurunu seven biriydi; topraga bagli bir toplumda gececek, sade ve guven dolu bir omre uygun bir insan; kokleri geregi yerlesip kalmasina izin verilmis, dahasi yerlesmeye zorlanmis biri; ayni zamanda da, daha yuce bir kader geregi, yurdundan ne kopabilmis ne de orada kalabilmis biri; bu kader, onu otelere, toplumun disina suruklemis, kalabaliklar icersinde dusunulebilecek en ciplak, en kotu, en vahsi yalnizligin icine atmisti; onu kokeninin yalinligindan koparmis, ucsuz bucaksizliga, gittikce buyuyen bir cesitlilige dogru kovalamisti; boylece buyuyen, sinirsizliga acilan, sadece gercek hayat ile arasindaki uzaklik olmustu; evet, gercekten de yalnizca bu uzaklikti buyuyen: Vergilius, hep kendi tarlalarinin sinirlarinda gezinmis, her zaman kendi hayatinin sinirboylarinda kalmisti; huzur nedir bilmeyen bir insan; olumden kacarken olumu arayan, eser vermek isterken eserden kacan biri; bir asik, ama yine de hep kovalanmaya yargili, gerek ic gerekse dis dunyanin tutkulari arasinda yolunu kaybetmis, kendi hayatina sadece konuk olabilmis biri.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Hatte der Flötenton des Gottes ihm je etwas anderes bedeutet alsein Geschehnis, das wie ein Gefäß der Sphären ihnbald aufnehmen sollte, um ihn ins Unendliche zutragen? Ein Landmann war er von Geburt, einer, derden Frieden des irdischen Seins liebt, einer, dem einschlichtes und gefestigtes Leben in der ländlichenGemeinschaft getaugt hätte, einer, dem es seiner Abstammung nach beschieden gewesen wäre, bleibenzu dürfen, bleiben zu müssen, und den es, einemhöheren Schicksal gemäß, von der Heimat nichtlosgelassen, dennoch nicht in ihr belassen hatte; eshatte ihnhinausgetrieben, hinaus aus derGemeinschaft, hinein in die nackteste, böseste, wildeste Einsamkeit des Menschengewühles, es hatte ihnweggejagt von der Einfachheit seines Ursprunges, gejagt ins Weite zu immer größer werdender Viel falt,und wenn hierdurch irgend etwas größer oder weitergeworden war, so war es lediglich der Abstand vomeigentlichen Leben, denn wahrlich, der allein wargewachsen: bloß am Rande seiner Felder war ergeschritten, bloß am Rande seines Lebens hatte ergelebt; er war zu einem Ruhelosen geworden, den Todfliehend, den Tod suchend, das Werk suchend, das Werk fliehend, ein Liebender und dabei doch ein Gehetzter, ein Irrender durch die Leidenschaften des Innen und Außen, ein Gast seines Lebens."
https://images.gr-assets.com/books/1...2l/9654528.jpg
"Per lui la voce flautata del Dio aveva mai avuto altro significatose non di un evento che dovesse presto accoglierloin un abbraccio delle sfere celesti per trasportarlonell'immensità? Dalla nascita era stato un uomodella terra, un uomo che ama la pace dell'essereterreno, uno cui sarebbe bastata una vita sobria eancorata nella comunità agricola, uno a cui per suapropria origine sarebbe stato assegnato di poterrestare, di dover restare e, secondo un più altodestino, di non staccarsi dalla patria, pur nonrestandoci; era stato scacciato, fuori dallacomunità, dentro la più nuda, crudele, selvaggiasolitudine dell'inquietudine umana, era statoscacciato via dalla semplicità della sua origine,cacciato verso l'ampiezza di una molteplicitàsempre più dilatantesi, e se qualcosa era diventatopiù grande e più ampio, quello era statosemplicemente la distanza dalla sua vita vera, sì,solo quella distanza era cresciuta: lui,semplicemente, aveva camminato ai confini deipropri campi, aveva vissuto al margine della vita;era diventato un inquieto che fugge la morte ecerca la morte, che cerca il lavoro e fugge illavoro, un amante e insieme un affannato, un errabondo attraverso le passioni interne ed esterne,un ospite della propria vita."
-
Irlandali roman, kisa oyku, deneme ve oyun yazari, gazeteci, elestirmen ve sair Colm Tóibín’in dogum gunu (30 Mayis 1955)
“Dunyada yavas yavas buyumekte olan seyin ne oldugunu anlamiyorum, sorularinin gayesini gormuyorum saniyorlar, manasiz sozler, aptalca laflar ettigimde, bizi hicbir yere goturmeyen seyler soyledigimde, yuzlerinde ortulu, seslerinde sakli duran hiddetin korkunc golgesini fark etmiyorum saniyorlar. Ya da hatirlamam gerektigini dusundukleri seyleri hatirlamaz gorundugumde. O buyuk, o doymak bilmez ihtiyaclarina oyle kaptirmislar ki kendilerini, o gun birlikte duydugumuz korkunun kalintilari o kadar kor etmis ki gozlerini, her seyi hatirladigimi fark edemiyorlar. Oysa bedenim kanla kemikle oldugu kadar hatiralarla da dolu benim.”
https://img.washingtonpost.com/rf/im...EeK04DRih7flbA
“They think I do not understand what is slowly growing in the world; they think I do not see the point of their questions and do not notice the cruel shadow of exasperation that comes hooded in their faces or hidden in their voices when I say something vague or foolish, something which leads us nowhere. When I seem not to remember what they think I must remember. They are too locked into their vast and insatiable needs and too dulled by the remnants of a terror we all felt then to have noticed that I remember everything. Memory fills my body as much as blood and bones.”
-
Rus sair, roman ve oyun yazari Boris Pasternak'in olum yildonumu (30 Mayi 1960)
"Hele su yasamin degistirilecegi sozuyse cildirtiyor beni.Bu tur sozler isitince perisan oluyorum.Yasami degiþtirmek! Ne kadar iddiali bir soz.Oysa yasami zerre kadar anlamamis olan bir insan ancak boyle bir laf edebilir.Bunlar yasamin nasýl surdugunu,kalbinin nasil carptigini hissedemeyenlerdir.Onlar yasami kendileri tarafindan islenebilecek bir ham madde olarak goruyorlar.Dusunemiyorlar ki yasam hic bir zaman bir ham madde olmamistir ve olamaz."
https://pbs.twimg.com/media/DBAWcNeXkAAnQ5D.jpg
"Reshaping life! People who can say that have never understood a thing about life - they have never felt its breath, its heartbeat - however much they have seen or done. They look on it as a lump of raw material that needs to be processed by them, to be ennobled by their touch. But life is never a material, a substance to be molded. If you want to know, life is the principle of self-renewal, it is constantly renewing and remaking and changing and transfiguring itself, it is infinitely beyond your or my obtuse theories about it."
"Hic dusmemis ya da tokezlememis insanlari sevmem. Onlarin bu meziyetleri yasamdan yoksun ve degersizdir. Yasam onlara kendi guzelligini acmamistir."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Io non amo la gente perfetta, quelli che non sono mai caduti, non hanno inciampato. La loro è una virtù spenta, di poco valore. A loro non si è svelata la bellezza della vita."
-
Yuzyillik Yalnýzlik'in 52.yili
Kolombiyali yazar Gabriel García Márquez, Meksika’ya ilk gittiginde yazdigi basyapiti Yuzyillik Yalnizlik'i 30 Mayis 1967 tarihinde Editorial Planeta Argentina araciligiyla Buenos Aires’te yayinladi.
"Sevgisinin cogaldigini gordukce Petra Cotes de git gide onu daha cok sevdi ve omrunun son baharinda iki gonul bir olunca samanligin seyran olacagina bir kez daha inanmaya basladi. Ikisi de gecmisteki taskinliklara, o koca servete ve dizginlerinden bosanmis sevinmelerine birer gereksizlik, birer bas belasi olarak bakmaya ve paylasilmis yalnizlik cennetini bulabilmek icin omurlerinin onca yilini heder ettiklerine yanmaya basladilar. Yillar yili kisir bir karmasa icinde yasadiktan sonra sonra cilginca asik olarak birbirlerini yatakta oldugu kadar masa basinda da sevebilmek mucizesinin tadini cikarmaya koyuldular. Giderek oyle mutlu oldular ki isi bitmis iki pinpon olduklarinda bile cocuklar gibi cosmaktan ve kopek yavrulari gibi oynasmaktan geri kalmadilar."
http://images.gr-assets.com/books/1327881361l/320.jpg
"He dug so deeply into her sentiments that in search of interest he found love, because by trying to make her love him he ended up falling in love with her. Petra Cotes, for her part, loved him more and more as she felt his love increasing, and that was how in the ripeness of autumn she began to believe once more in the youthful superstition that poverty was the servitude of love. Both looked back then on the wild revelry, the gaudy wealth, and the unbridled fornication as an annoyance and they lamented that it had cost them so much of their lives to find the paradise of shared solitude. Madly in love after so many years of sterile complicity, they enjoyed the miracle of living each other as much at the table as in bed, and they grew to be so happy that even when they were two worn-out people they kept on blooming like little children and playing together like dogs."
-
Uruguayli roman yazari Juan Carlos Onetti’nin olum yildonumu (30 Mayis 1994)
(Dostu yazar Mario Vargas Llosa'ya her firsatta) “Bak Mario, sen, edebiyatla evlilik iliskisi yasiyorsun, gorev geregi yatiyor; bense zina isliyorum, canim cektiginde, sadece arzuladigimda sevisiyorum.”
http://blogs.peru21.pe/muevete/2009/...mb-400x562.jpg
“Mira Mario, lo que pasa es que tú con la Literatura tienes una relación conyugal. Tienes que cumplir de tal a tal hora con tu señora esposa. Y para mí, era una relación con una amante. Cuando tengo deseos de escribir, entonces escribo. Locamente, absurdamente, lo que sea".
-
https://pbs.twimg.com/media/DEW-8yhXsAAI26W.jpg
" ‘Olabilecek dunyalarin en iyisinde, birbirine baglanmistir butun olaylar; cunku, Matmazel Cunegonde'un aski icin guzel bir satodan kiciniza tekme yiyip kovulmamis olsaydiniz, Engizisyon zulmune ugramamis olsaydiniz, yaya olarak Amerika'yi dolasmamis olsaydiniz, Baron Hazretlerine bir kilic darbesi indirmemis olsaydiniz, guzel Eldorado ulkesinden aldýginiz butun koyunlari yitirmemis olsaydiniz, burada turunc receliyle fistik yiyemezdiniz.’
‘Bunlar guzel sozler, ama bahcemize bakmamiz gerek!’ diyerek yanitladi onu Candide. "
https://images.genius.com/ba272e0b3e...665x1000x1.jpg
-
"Peki, oyleyse tarih nedir? Tarih bir duzenektir. Olumun gizlerini adim adim aydinlatarak onu alt edecek bir duzenek. Iste insanlarin senfoniler yazmasina, elektromanyetik dalgalari, matematiksel sonsuzu kesfetmesine neden olan etki budur. Ancak bunlari yapabilmek icin de bazi seyler gereklidir. Bu malzemelerin basinda insanlari sevmek gelir. Boyle bir sevgiyle dolan insan kalbi, bu sevgiyle tasacak ve insanlar icin iyi seyler yapma heyecaniyla carpacaktir. Sonra bugunku insanin yapisini belirleyen iki temel oge vardir. Bunlar insanin ozgur olmasi ve yasami feda edilecek bir sey gibi gormesidir. " Boris Pasternak, Doktor Jivago
https://images-na.ssl-images-amazon....5L._SY445_.jpg
"Ma che cos'è la storia? È un dar principio a lavori secolari per riuscire a poco a poco a risolvere il mistero della morte e vincerla un giorno. Per questo si scoprono l'infinito matematico e le onde elettromagnetiche, per questo si scrivono sinfonie, ma non si può progredire in tale direzione senza una certa spinta..Eccoli. In primo luogo, l'amore per il prossimo, questa forma suprema dell'energia vivente, che riempie il cuore dell'uomo ed esige di espandersi e di essere spesa. Poi, i principali elementi costitutivi dell'uomo d'oggi, senza i quali l'uomo non è pensabile, e cioè l'idea della libera individualità e della vita come sacrificio."
-
"Cok gecmeden marangoz tabut için olcu alirken, pencereden baktiklarinda, minicik sari ciceklerin yagmur gibi indigini gorduler. Cicekler butun gece suren suskun bir siginakla koyun uzerine yagdi. Butun catilari orttu, butun kapilarin onune yigildi ve disarida yatan butun hayvanlari soluksuz birakip oldurdu. Gokten oyle cok cicek yagdiý ki, sabahleyin sokaklar kalin halilar dosenmis gibi oldu ve cenaze alayinin gecebilmesi icin cicekleri kureyip atmak zorunda kaldilar." Gabriel Garcia Marquez, Yuzyillik Yalnizlik
https://anyiko.files.wordpress.com/2...olitude-04.jpg
"A short time later, when the carpenter was taking measurements for the coffin, through the window they saw a light rain of tiny yellow flowers falling. They fell on the town all through the night in a silent storm, and they covered the roofs and blocked the doors and smothered the animals who slept outdoors. So many flowers fell from the sky that in the morning the streets were carpeted with a compact cushion and they had to clear them away with shovels and rakes so that the funeral procession could pass by." One Hundred Years of Solitude
-
Italyan maniyerist ressam Alessandro Allori'nin (Alessandro di Cristofano di Lorenzo del Bronzino Allori) dogum yildonumu (31 Mayis 1535)
Ratto di Proserpina (The Abduction of Proserpine, 1570)
https://www.getty.edu/art/collection...l/00071401.jpg
-
Venedik Cumhuriyeti Ronesans uyelerinden, maniyerist ressam Jacobo Tintoretto'nun olum yildonumu (31 Mayis 1594)
Susanna e i vecchioni (Susanna and the Elders, 1555)
http://www.stilearte.it/wp-content/u...-con-dida1.jpg
-
Klasik donemin unlu Avusturyali bestecisi Franz Joseph Haydn'in dogum yildonumu (31 Mayis 1732)
https://aaspot.net/images/2017/05/fr...seph-haydn.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=2SiR82ZgRsU
-
Italyan neoklasik ressam Andrea Appiani'nin dogum yildonumu (31 Mayis 1754)
Venere allaccia il cinto a Giunone (Venus Fastens the Girdle for Juno, 1811)
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._a_Giunone.jpg
-
Alman roman, kisa oyku yazari, sair ve cevirmen Johann Ludwig Tieck'in dogum yildonumu (31 Mayis 1773)
"Kralin gonderdigi bu akilli ve gorkemli kusun adi Anka; Arabistan'in ucra bir yerinde, bir agacta yasar. Dunyada o agaca benzeyen baska agac yoktur; tipki ikinci bir Anka olmadigi gibi."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Dieser herrliche und verständige Vogel, der im Dienst des Königes gesandt wird, heißt Phönix, er wohnt fern in Arabien auf einem Baum, Welt ist, so wie es auch keinen zweiten Phönix gibt."
"Bir kartal kadar buyuk olan Masal Kusu simdi parildayan gagasini acti ve yukselip alcalan gogsunden en tatli melodiler dokuldu. Otusu kara sevdali bir bulbulunkinden kat kat guzeldi".
https://images-na.ssl-images-amazon....1Id57AaXEL.jpg
"Seine Größe war die eines Adlers. Aber jetzt eröffnete er den leuchtenden Schnabel, und so süße Melodie quoll aus seiner bewegten Brust, in schönern Tönen, als die der liebesbrünstigen Nachtigall."
-
Genc Almanya hareketinin uyelerinden Alman sair Georg (Friedrich Rudolph Theodor) Herwegh'in dogum yildonumu (31 Mayis 1817)
Tarla kusuydu, bulbul degil,
Az once gokyuzunde vurulan:
Simdi gunes yukseliyor ,
Sabah esintilerinin ustunde.
Gun, gun uyanmakta!
Gece,
Kanli bitecek gece.-
Cikin disariya, ey sonsuz isiga inananlar!
Ey uykudakiler, basinizdaki sevgi cicekleri,
Ve alev sacan kiliclarinizla belinizdeki.
Tarla kusuydu, bulbul degil:
Kurtarin kendinizi gunah uykularindan.
Ates, sarmakta her yani
Kutsal alevler yukselmekteler.
Canlanin, kusanin silahlarinizi.
Kavga baslayacak,
Tanrisal kavga.
Siyrilin sig sevgisinden gul kucaklarin
Silahlarla donatilmis dusman surusune dalin
Gidin uzerlerine kanatlanmis atlarinizla!
Tarla kusuydu, bulbul degil:
Opucukler, sevda sozleri nafile,
Gok gurultusunden geliyor sarkisi,
Sarkisi, meydan savasinin gullerinden geliyor,
Gullerin olumu arzu ettirenlerinden
Yuregi,
Kahramanlikla bezenmis.
Gokyuzu savascinin ortusu olsun
Intikam kilici havaya kalksin!
Tarla kusuydu, bulbul degil:
Ey genclik, birak duslerini oldugu yere!
Daglardan sevinc cigliklariyla
Inen coskun sel gibi kopurur.
Sonra, en derin vadide avliyorlarmis gibi
Isigi,
Daglarin arasindaki gumusþ isigi:
Kanini oyle ver iste, oyle ver Soz’unu,
Ki asla ve asla kurumasin toprak,
Yuregini oyle ver, oyle ver ellerini!
Tarla kusuydu, bulbul degil:
Suh salinimlarla oynasan bulutlar
Gunesin ardindan sevinc cigliklariý atar,
Saskin halkin tepesinde;
Gok kubbenin altinda
Isik,
Ozgurlugun isigi sakli kalamaz!
Binlerce yurek coskuyla dolu,
Ask, gecenin yildizlarina hayranken,
Halklar, safaga tutkun.
https://kbimages1-a.akamaihd.net/Ima...alse/image.jpg
Die Lerche war's, nicht die Nachtigall,
Die eben am Himmel geschlagen:
Schon schwingt er sich auf, der Sonnenball,
Vom Winde des Morgens getragen.
Der Tag, der Tag ist erwacht!
Die Nacht,
Die Nacht soll blutig verenden. –
Heraus, wer ans ewige Licht noch glaubt!
Ihr Schläfer, die Rosen der Liebe vom Haupt
Und ein flammendes Schwert um die Lenden!
Die Lerche war's, nicht die Nachtigall:
Erhebt euch vom Schlummer der Sünden!
Schon wollen die Feuer sich überall,
Die heiligen Feuer entzünden.
Frisch auf und die Waffen gefeit!
Der Streit,
Der Gottesstreit soll beginnen.
Hinweg aus des Liebchens rosigem Arm
Und hinein in der Feinde gepanzerten Schwarm
Und auf fliegenden Rossen von hinnen!
Die Lerche war's, nicht die Nachtigall:
Kein Küssen gilt es und Kosen,
Sie singt von nahendem Donnerhall,
Sie singt von des Schlachtfelds Rosen,
Den Rosen, damit in Todeslust
Die Brust,
Die Brust der Helden sich schmücket.
Drum auf und wohlan: bis frei die Welt,
Sei der Himmel ein einig Kriegergezelt
Und der Dolch der Rache gezücket!
Die Lerche war's, nicht die Nachtigall:
So laß, o Jugend, dein Träumen!
Und wie von den Bergen mit Jubelschall
Die mutigen Wasser entschäumen,
Und wie sie jagen ins tiefste Tal
Den Strahl,
Den silbernen Strahl durchs Gelände:
So gib ihr dein Blut, so gib ihr dein Wort,
Daß die Erde nicht ganz und gar verdorrt,
So gib ihr dein Herz und die Hände!
Die Lerche war's, nicht die Nachtigall:
Die kecke Gespielin der Wolke
Fliegt jauchzend hinter dem Sonnenball
Hoch über dem staunenden Volke;
Und unter dem Scheffel bleibt auch nicht
Das Licht,
Das Licht der Freiheit verborgen;
Viel tausend Herzen sind angefacht,
Und preiset die Liebe die Sterne der Nacht:
Die Völker, sie preisen den Morgen
-
Amerikali buyuk sair, denemeci ve gazeteci Walt Whitman'in dogum yildonumu (31 Mayis 1819)
http://whitmanarchive.org/published/....00473.108.jpg
Bir kadin bekliyor beni, her sey bulunuyor onda, hicbir eksigi yok
eger seks yoksa ya da ýslakligi yoksa dogru erkegin hala ek****** her sey.
Seks dahil her seye
bedenlere, canlara, anlamlara, kanitlara, safliga, inceliklere, sonuclara,
cigliklara
sarkilara, emirlere, sagliga, gurura, analigin gizine, dogustan gelen sute
Butun umutlara, iyiliklere, bagislanmislara
bütün arzulara, aþklara, güzelliklere ve dünyanýn tatlarýna
butun devletlere, yargiclara, tanrilara, dunyayi anlamis insanlara
onun parcasiymis gerekcesiymis gibi dahildir seks
Tanidigim her erkek utanmaksizin bildigini itiraf eder cinsiyetinin tadini
ve her kadýn bilir ve itiraf eder kendininkini
Simdi duygusuz kadinlardan uzaklastiriyorum kendimi
kalmaya gidiyorum beni bekleyen kadina,
doydugum sýcakkanli kadinlara
goruyorum beni anladiklarini ve reddetmediklerini
deger verdiklerini bana-guclu bir koca olabilirim onlara
Benden eksik yanlari yok
Gunesle ve esen ruzgarla bronzlasmis yuzleri
Kutsal, yumusak ve guclu vucutlari
biliyorlar nasil yuzeceklerini, kurek cekmeyi
ata binmeyi, guresmeyi, ates etmeyi
Nasil kosacaklarini, oldureceklerini, cekilmeyi,
yol almayi, direnmeyi, savunmayi
mukemmel hepsi sakin ve berrak sahipler disiliklerine
Sikica cekiyorum sizi kendime ey kadinlar
izin veremem gitmenize, yeterliyim ben size
Ben sizler icinim sizler de benim ve
yalnýzca benim iyiligim icin degil bu
baskalarinin iyiligi icin de
Uykularýnizi daha yuce kahramanlar, sairler kaplamis
ve izin vermiyorlar kimsenin dokunmasina
ama yalnizca ben dokunabilirim size
Bu benim ey kadinlar- kendi yolumu cizdim
Acimasizim ben, sert, genis ve inatciyim
-ama sevdigim icin
artik gerekenden fazla incitmeyecegim sizi
Akiyorum size, sikarak kaba gucumle sihhatli
kýz ve erkek cocuklar getirmek icin bu ulkeye
Hic bir yakarisi dinlemeden, kendimi guclendiriyorum yeterince
ve biriktirdigimi size geri vermeden
kararliyim geri cekilmemeye
Gizli ýirmagina akarim senin
icine ilerleyen binlerce yili sariyorum
sahip olduðum en onemli seyimi
ve Amerika'yi asiliyorum sana
Sana akan damlalarimdan vahsi ve atletik kizlar
yeni sanatcilar, muzisyenler ve sarkicilar yetisecek
senden dolledigim bebekler sirasi geldiginde bebekler dolleyecekler
Ben mukemmel erkekler isteyecegim askimin tohumlarindan
Ciftlesmelerini bekleyecegim baskalariyla
benim seninle ciftleþtigim gibi simdi
Fiskiran yagmurlarimin meyvelerini sayacagim
sana geldigimde yagmurlarin meyvelerini saydigim gibi simdi
dogumda, yasamda olumde ve olumsuzlukte arayacagim askin urunlerini
oylesine severek yetistiriyorum ki onlari simdi.
Saatidir bu, Ey ruh, senin serbest ucusunun sozcuksuzlugun icersine,
Kitaplardan uzakta, sanattan uzakta, gun silinmis, ders sona erdi,
Sen tam olarak meydana cikarak disariya, sessiz, goz dikerek, kafa yorarak en sevdigin temalara.
Gece, uyku, olum, ve yildizlara.
-
Belle Époque afis sanatinin ustasi, Modern posterin babasi Fransiz ressam ve litograf Jules Chéret'nin dogum yildonumu (31 Mayis 1836)
https://pbs.twimg.com/media/D7UNuQnXYAA6pmO.jpg
https://assets.catawiki.nl/assets/20...ccc7388eda.jpg
-
Modern anlamda palyacolugun babasi, Commedia dell'Arte'nin usta temsilcilerinden Ingiliz aktor, komedyen ve dansci Joseph Grimaldi’nin olum yildonumu (31 Mayis 1837)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...John_Cawse.jpg
https://pbs.twimg.com/media/D75Ig1dWwAEfrfE.jpg
-
-
Fransiz sair ve diplomat Saint-John Perse'in dogum yildonumu (31 Mayis 1887)
Senin dus cemberini engellemek icindir karsida uzanan duvar.
Fakat cigliklanir imge.
Yagli koltugun bir kanadina dayali basin.
yoklarsin dislerini dilinle:yagin ve salcanin tadi
curuturken dis etlerini.
Ve dusunu kurarsin adanin uzerindeki ak bulutlarin,
yesil bir gun isirken bagrinda giz dolu sularin.
…Surgundeki ozun teridir bu, tohumlari uzun kilifli
bitkilerin aci sizýntisý gibi, olgun mangrovlarin sinsi aciligi,
ve tohum kiliflarindaki kara nesnenin buruk sevinci gibi.
Bu olu agac kovuklarindaki karincalarin yaban balidir,
Yesil bir meyvanin buruk tadidir gun dogusunda ictigin;
havadir, sutlu ve tuzlu alizelerin tadinca..
Sevinc! Ey gokyuzunun yucelerine salinmis sevinc! Ak ketenler
isiyor, otlar ve yapraklarla ortulu gorunmez avlular ve uzun
bir gunun yuzyilinda boyanmis topragin yesil nimetleri….
https://pictures.abebooks.com/VERT-P...4392761582.jpg
Le pan de mur est en face, pour conjurer le cercle de ton rêve.
Mais l’image pousse son cri.
La tête contre une oreille du fauteuil gras, tu éprouves tes dents avec ta
langue : le goût des graisses et des sauces infecte tes gencives.
Et tu songes aux nuées pures sur ton île, quand l’aube verte s’élucide au
sein des eaux mystérieuses.
...C’est la sueur des sèves en exil, le suint amer des plantes à siliques,
l’âcre insinuation des mangliers charnus et l’acide bonheur d’une substance
noire dans les gousses.
C’est le miel fauve des fourmis dans les galeries de l’arbre mort.
C’est un goût de fruit vert, dont surit l’aube que tu bois ; l’air laiteux
enrichi du sel des alizés…
Joie ! ô joie déliée dans les hauteurs du ciel ! Les toiles pures resplendissent,
les parvis invisibles sont semés d’herbages et les vertes délices du sol se peignent
au siècle du long jour...
-
1965'te Nobel Edebiyat Odulu'ne aday gosterilen Rus - Sovyet yazar Konstantin Georgiyevich Paustovsky'nin dogum yildonumu (31 Mayis 1892)
"Ekim ayi her zamankinden cok daha soguk ve yagmurluydu. Evlerin ahsap catilari da kararmisti.
Bahcedeki birbirine karismi otlar artik iyice yerlere yatmisti. Sadece citin dibindeki acilmamis kucuk gunebakan bir turlu yapraklarin dokemiyordu.
Nehrin arkasindan cayirligin uzerinden sogutlere ilise ilise parcali bulutlar surukleniyordu. Yagmur bulutlardan asagiya sirnasikca iniyordu.
Yollarda yurumek de, aracla gecmek de artik imkansizdi. Cobanlar bile artik suruleri cayirlara surmeyi birakmislardi.
Cobanin kavali da ilkbahara kadar susmustu. Katerina Petrovna icin sabahlari kalkip da her gun ocagi yakilmamis sobalarin agirlasmis kokulu odalari tozlanmis 'Vestnik Yevropi' dergisi, masada sararmis fincanlari, uzun zamandir temizlenmemis semaveri ve duvarlardaki resimleri gormek daha da agir gelmeye basladi. Belki, odalar karanlik icindeydi ve Katerina Petrovna’nin gozleri kara sularla dolmustu. Belki de resimler eskiliginden dolayi solmuslardir ve resimlerden artik hicbir sey anlasilmýyordu. Katerina Petrovna sadece aklinda kaldigiyla hatirliyordu: Bu, babasinin portresiydi; bu da kucuk, altin cercevedeki Kramski’nin hediyesi, onun 'Bilinmeyen' isimli calismasinin eskizidir. Katerina Petrovna unlu bir ressam olan babasinin yapmis oldugu eski bir evde son gunlerini yasiyordu.
Yaslaninca Petersburg’dan koyune donen ressam sakin bir hayat surdurup bahceyle ugrasiyordu. Artik resim cizemiyordu: Eli titriyordu, iyi goremiyordu, gozleri de SIK SIK agriyordu.
Katerina Petrovna’nin dedigi gibi ev bir 'anit ev' idi. Bu ev, bolge muzesinin korumasi altindaydi. Lakin o evin son sakini olan kendisi de vefat ettikten sonra, evin akibeti ne olacak, Katerina Petrovna kendisi de bilmiyordu. Zaborye isimli koyde de resimler hakkinda, Petersburg’daki hayati hakkinda; Katerina Petrovna’nin babasiyla Paris’te gecirdiði yazi ve Victor Hugo’nun cenaze torenini gordugunu anlatacak hic kimse yoktu." Telgraf
https://images.gr-assets.com/books/1...l/17829687.jpg
"October was unusually cold and rainy. Tesovy roofs turned black.
The tangled grass in the garden had fallen, and everything was flourishing and could not reach the stone, and only the small sunflower at the fence was crumbling.
Over the meadows dragged from behind the river, clinging to the willows that had flown around the loose clouds. From them the rain pissed.
It was no longer possible to walk or drive along the roads, and the shepherds stopped chasing the flocks to the meadows.
Herding horn subsided until spring. It became even harder for Katerina Petrovna to get up in the mornings and see everything the same: the rooms where the bitter smell of unheated stoves, the dusty “European Herald”, yellowed cups on the table, the long-cleaned samovar and paintings on the walls remained. Maybe the rooms were too gloomy, and dark water had already appeared in Katerina Petrovna’s eyes, or maybe the pictures had grown dull with time, but nothing could be dismantled on them. Katerina Petrovna only knew from memory that this one was a portrait of her father, and this one — a small, in a gold frame — a gift from Kramskoy, a sketch for his Unknown. Katerina Petrovna lived her life in an old house built by her father, a famous artist.
In his old age, the artist returned from St. Petersburg to his native village, lived alone and worked in the garden. He could not write any more: his hand was shaking, and his eyesight was weak, his eyes were often sore.
The house was, as Katerina Petrovna said, 'memorial'. He was under the protection of the regional museum. But what will happen to this house when she, the last of her inhabitants, Katerina Petrovna did not know. And in the village - it was called Zaborje - there was no one with whom to talk about the paintings, about Petersburg life, about that summer, when Katerina Petrovna lived with her father in Paris and saw the funeral of Victor Hugo."
-
Ucuncu Adam'in (Il Terzo Uomo, 1949) Anna Schmidt'i, Suspiria'nin (1977) Miss Tanner'i, Italyan aktris (Baroness Alida Maria Laura Altenburger von Marckenstein und Frauenberg) Alida Valli'nin dogum yildonumu (31 Mayis 1921)
https://pbs.twimg.com/media/DBJnLLDXsAEDVQN.jpg
https://i.ytimg.com/vi/O1CEP0-NEqA/maxresdefault.jpg
-
-