-
Irlandali oyun ve kisa oyku yazari, romanci ve sair Oscar Wilde’in dogum yil donumu (16 Ekim 1854)
"Onu seviyorum, onun da beni sevmesini saglamaliyim. Sen ki yasamin tum gizlerini bilirsin, soyle bana, nasil bir buyu yapayim da Sibyl Vane beni sevsin? Romeo'yu kiskandirmak istiyorum. Tarihin olmus asiklari bizim guluslerimizi duysunlar da huzunlensinler istiyorum. Bizim atesimizden bir soluk onlarin topragina can versin, kullerini uyandirip aci cektirsin istiyorum." Oscar Wilde, Dorian Gray'in Portresi
http://www.pagepulp.com/wp-content/72.jpg
"I love her, and I must make her love me. You, who know all the secrets of life, tell me how to charm Sibyl Vane to love me? I want to make Romeo jealous. I want the dead lovers of the world to hear our laughter, and grow sad. I want a breath of our passion to stir dust into consciousness, to wake their ashes into pain. "
"Hosca kal, sevgili Prens!"diye mirildandi, "Elini opmeme izin verir misin?" / "Arrivederci, caro Principe!" mormorò; "posso baciarti la mano?" Oscar Wilde, Mutlu Prens / La rondine ed il principe felice
https://pbs.twimg.com/media/C50eXWnWMAEBllD.jpg
https://mypoeticside.com/wp-content/...3ee399271e.png
Kulak verin sozlerime iyice,
Herkes oldurebilir sevdigini
Kimi bir bakisiyla yapar bunu,
Kimi dalkavukca sozlerle,
Korkaklar opucuk ile oldurur,
Yurekliler kilic darbeleriyle!
Kimi gencken oldurur sevdigini
Kimileri yasli iken oldurur;
Sehvetli ellerle oldurur kimi
Kimi altindan ellerle oldurur;
Merhametli kisi bıcak kullanir
Cunku bicakla olen cabuk sogur.
-
Ingiliz roman yazari ve sair Charlotte Brontë, Jane Eyre romanini 16 Ekim 1897 tarihinde yayinladi.
http://rarebookschool.org/2005/exhib...rlotte_big.jpg
"Sanki sol kaburgamin altinda bir yerde bir ip varmis da bu ip, senin sol kaburgana simsiki bir kordugumle baglanmis. Oyle saniyorum ki aramiza daglar, denizler girerse bizi birbirimize baglayan bu ip kopacak. O zaman da icin icin kanlarim akacakmis gibi bir kuruntuya kapiliyorum."
http://www.azquotes.com/picture-quot...e-47-13-89.jpg
https://pbs.twimg.com/media/C97TAH1W0AAQoq2.jpg
"Usuyorsun, cunku yalnizsin, icinde gomulu duran atesi hicbir insan yakinligi alevlendiremiyor. Hastasin, cunku duygularin en guzeli, insanogluna bahsedilen en tatli, en yuce duygu senden uzak duruyor. Aptalsin, cunku o kadar aci cekerken mutlulugu yanina cagirmaktan kaciyorsun, onun seni bekledigi yere dogru bir tek adim atmaya bile yanasmiyorsun."
-
Italyan romanci, oyku yazari, ressam, sair ve gazeteci, Tatar Colu kitabi ile taninan Dino Buzzati Traverso'nun dogum yil donumu (16 Ekim 1906)
"Insanlar, su nehri astiktan sonra on kilometre daha gidince varirsin, diyeceklerdir. Ama buna karsilik yol hic bitmeyecektir, gunler gitgide daha kisalacak, yol arkadaslari seyreklesecek, camlarda hareketsiz, donuk, kafalarini sallayan suratlar gorunecektir."
http://www.mondadoristore.it/img/Il-...t=Dino+Buzzati
https://pbs.twimg.com/media/C3MMOzPW8AAY9ng.jpg
"Dietro quel fiume - dirà la gente -ancora dieci chilometri e sarai arrivato. Invece non è mai finita, le giornate si fanno sempre più brevi, i compagni di viaggi più radi, alle finestre stanno apatiche figure pallide che scuotono il capo.”
"O zaman degin, cocukken insana sonsuz gibi gorunen bir yolda, yillarin yavas yavas ve hafifce gectigi, boylece hic kimsenin akip gittiklerinin ayirdina varmadigi bir yolda, hep ilk gencliginin kaygisizligiyla ilerlemisti. Insan bu yolda sakin sakin, cevresine merakla bakarak ilerlerdi, aceleye gercekten hic gerek yoktu, ne arkanizda sizi SIKISTIRAN ne de tabi, bekleyen birileri bulunurdu, arkadaslariniz da kaygisiz, oynamak icin SIK SIK durarak ilerlerdi. Evlerinin kapisindan buyukler size dostca selam verir ve suc ortakligi dolu guluslerle ufku gosterirlerdi; boylece yurek yigitce ve tatli arzularla carpmaya baslar ve insan kendisini az otede bekleyen harikulade umudunu tadar; gerci o seyler henuz uzaktadir ama bir gun onlara ulasilacagi kesin, tartismasiz bir bicimde kesindir.”
https://pbs.twimg.com/media/DBt1fJiXYAEBpUt.jpg
"Fino allora egli era avanzato per la spensierata età della prima giovinezza, una strada che da bambini sembra infinita, dove gli anni scorrono lenti e con passo lieve, così che nessuno nota la loro partenza. Si cammina placidamente, guardandosi con curiosità attorno, non c'è proprio bisogno di affrettarsi, nessuno preme di dietro e nessuno ci aspetta, anche i compagni procedono senza pensieri, fermandosi spesso a scherzare. Dalle case, sulle porte, la gente grande saluta benigna, e fa cenno indicando l'orizzonte con sorrisi di intesa; così il cuore comincia a battere per eroici e teneri desideri, si assapora la vigilia delle cose meravigliose che si attendono più avanti; ancora non si vedono, no, ma è certo, assolutamente certo che un giorno ci arriveremo.”
-
Amerikali yazar Kathleen Winsor’un dogum yil donumu (16 Ekim 1919)
“Amber St. Clare, henuz on altisinda hamileydi, bes parasizdiı ve Londra’nin tehlikeli sokaklarinda tek basinaydi. Ancak keskin zekasi, gozu karaligi ve dillere destan guzelligi sayesinde Restorasyon Donemi Ingilteresi’nde bir kadinin erisebilecegi en yuksek noktaya erisecek; fahiselerin, haydutlarin ve katillerin arasindan siyrilip saraya terfi eden bu genc kadin, hem Buyuk Veba’yi, hem Londra Yangini’ni yasayacakti. En yoksulundan en soylusuna sayisiz erkegin -ve kadinin- gonlunu fetheden Amber, daima tek bir adama bagliydi. En cok sevdigi ve asla elde edemeyecegi o adam, bir mucize kadar uzakti ona.”
https://images.gr-assets.com/books/1...2l/8239284.jpg
“Abandoned pregnant and penniless on the teeming streets of London, 16-year-old Amber St. Clare manages, by using her wits, beauty, and courage, to climb to the highest position a woman could achieve in Restoration England-that of favorite mistress of the Merry Monarch, Charles II. From whores and highwaymen to courtiers and noblemen, from events such as the Great Plague and the Fire of London to the intimate passions of ordinary-and extraordinary-men and women, Amber experiences it all. But throughout her trials and escapades, she remains, in her heart, true to the one man she really loves, the one man she can never have.”
-
-
-
Alman romanci, sair, oyun yazari, illustrator, grafik sanatcisi ve heykeltiras Gunter Grass’in dogum yil donumu (16 Ekim 1927)
https://www.quotescodex.com/184615.jpg
Iste hikayemiz boyle dostlarim
Su parasiz yapilan alisveris
Iste borc kartimiz, cakiıverin imzayi
Yorgan daima kısa gelirmis
Bu uc, cu uca ulasamazmis
Diyebilir misiniz amma da is
Aramak onu ufuklarin ardinda
Arada dusmus yapraklari tekmelemek
Ovmak bir ciplak ayagi
Butun yurekleri kiraya vermek
Ya da bir aynali odada
Bir otomobilde
Kaporta aya dogru dikilmis
Masumluk, duruversin istedigi yerde
Nerede baslatirsa baslatsin cumbusunu
Sesler tiz perdeden kadincil ve sonsuz
Bir baskalik belirir her seferinde
Giselerin onunde, henuz acilmamis
Kenetlenmis eller durmadan citirdar
Kuyrukta sungusu dusmus bir adam
Bir zayif yasli bayan
Ve sinemadaki film
Bir buyuk aski ilan eder neonlu isiklar
Carsaf gibi reklamlarda
Senaristin de garantisi var.
“Bir resim albumundeki anlati zenginligi, bu dunya yuzunde baska nerede vardir? Hamarat bir amator fotografci kimligiyle bizi her pazar yukardan asagi, yani boylarimizi alabildigine kisaltip, isik durumunu biraz iyi, biraz kotu ayarlayarak resimlerimizi ceken ve kendi albumune yapistiran Aziz Tanri, dilerim elimden tutsun." Teneke Trampet
https://images-na.ssl-images-amazon....1TmjE95SIL.jpg
“Cosa mai a questo mondo, quale romanzo avrebbe l’epica vastità di un album fotografico? L’unica possibilità di flirtare con la nostra tristezza ci si offriva per il tramite delle foto, poiché su quelle istantanee realizzate in serie trovavamo noi stessi, se non palpabili, almeno, cosa più importante, passivi e neutralizzati.”
-
Romanya dogumlu Israilli sair Dan Pagis’in dogum yil donumu (16 Ekim 1930)
Yok yok: kesinlikle
insandilar: uniformalar, cizmeler.
Nasil aciklasam? Imgede
Yaratilmislardi.
Ben bir golgeydim.
Farkli bir yaratici isiydim.
Oyle ki, merhametinden, bende olecek bir parça bile birakmadi.
Boylece O’na dogru kostum, hafif mi hafif bir gul, mavi
Affederek – Hatta ozur dileyen bile oldum-
Her seye kadir olan dumana uflendim
imgesiz ve benzersiz.
https://pictures.abebooks.com/isbn/9780856350252-us.jpg
No no: they definitely were
human beings: uniforms, boots.
How to explain? They were created
in the image.
I was a shade.
A different creator made me.
And he in his mercy left nothing of me that would die.
And I fled to him, rose weightless, blue,
forgiving – I would even say: apologizing –
smoke to omnipotent smoke
without image or likeness.