-
Alman lirik sair Johann Christian Friedrich Holderlin'in 175.olum yildonumu (7 Haziran 1843)
Altin armutlar asili
Yaban gulleriyle beraber,
Gol icindeki ulkede,
Altindan kugularý
Opucuklerden bayilmis,
Baslarini daldiriyorlar,
Mutlu serin sulara.
Yaziklar olsun bana!
Kis geldigi zaman cicegi,
Gunesi, isigi ve golgeyi
Nerde bulacagim?
Duvarlar duruyor
Sessiz ve soguk, sakir sakir ruzgarda
Bayraklar dalgalaniyor.
https://i.pinimg.com/originals/da/61...f661813a34.gif
https://pbs.twimg.com/media/DBpXYLRWAAAc-EI.jpg
Con gialle pere scende
E folta di rose selvatiche
La terra nel lago,
Amati cigni,
E voi ubriachi di baci
Tuffate il capo
Nell'acqua sobria e sacra.
Ahimč, dove trovare, quando
E' inverno, i fiori, e dove
Il raggio del sole,
E l'ombra della terra?
I muri stanno
Afoni e freddi, nel vento
Stridono le bandiere.
-
Rus yazar ve edebiyat elestirmeni Vissarion Grigoryevic Belinski’nin olum yildonumu (7 Haziran 1848)
“Siz ya hastasiniz ve derhal tedavi edilmeniz gerek, ya da… Bu ‘ya da’yi soylemeye cesaret bile edemiyorum… Kamci vaizligi, cehalet havariligi, irtica sovalyeligi, aydinlanma dusmanligi, baski ve siddet yontemlerinin ovgucu basliligi. Ne yapiyorsunuz siz? Nerde durdugunuza bir bakin: ucurumun kiyisindasiniz!
Ona gerekli olan sey, vaazlar degil (yeterince vaaz dinledi!), dualar degil (cok dua yineledi bunca zamandir!); ona gerekli olan sey yuzyillardir camurlar, gubreler icinde yitip gitmis olan insan onurunun uyandirilmasidir. Ona gerekli olan sey, kilise ogretisiyle degil, sagduyu ve hak bilirlikle uyum icinde olan hukukun ve yasalarin uyandirilmasi ve bunlain olabildigince kati bir bicimde uygulanmasidir.
Ve iste, size bu mektubun son sozleri: Kibirli bir boyun egisle gercekten yuce yapitlarinizi yadsiyarak nasil basiniza buyuk bir dert actiysaniz, simdi de ictenlikli bir boyun egisle son kitabinizi yadsimali ve eski yapitlariniza benzer yeni yapitlar yayinlayarak bu agir gunahinizin kefaretini odemelisiniz.” Gogol’e Mektup
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Either you are ill – and you must hasten to take a cure, or...I am afraid to put my thought into words! ...Proponent of the knout, apostle of ignorance, champion of obscurantism and Stygian darkness, panegyrist of Tartar morals – what are you about! Look beneath your feet – you are standing on the brink of an abyss!
What she needs is not sermons (she has heard enough of them!) or prayers (she has repeated them too often!), but the awakening in the people of a sense of their human dignity lost for so many centuries amid dirt and refuse; she needs rights and laws conforming not to the preaching of the church but to common sense and justice, and their strictest possible observance.
And this is my last concluding word: If you have had the misfortune of disowning with proud humility your truly great works, you should now disown with sincere humility your last book, and atone for the dire sin of its publication by new creations that would be reminiscent of your old ones.”
-
Fransiz post-Empresyonist ressam ve heykeltiras Paul Gauguin'in 170.dogum yildonumu (7 Haziran 1848)
https://pbs.twimg.com/media/DBn8WLDXsAATlxH.jpg
"Sanat bir soyutlamadÝr; doga karsisinda hayalgucu kullanilmali, taklit yerine kreasyon dusunulmelidir."
https://pbs.twimg.com/media/DfFkieJX0AAaWsC.jpg
"Nereden geliyoruz? Neyiz? Nereye gidiyoruz? / Da dove veniamo? Chi siamo? Dove andiamo? / D'oů venons-nous? Que sommes-nous? Oů allons-nous?"
La visione dopo il sermone (Vision after the Sermon, 1888)
http://www.artbible.info/images/gaug...sermon_grt.jpg
Arearea, 1892
https://s3-eu-west-1.amazonaws.com/c...7orig_main.jpg
-
Irlandali roman ve kisa oyku yazari Elizabeth Bowen'in 119.dogum yildonumu (7 Haziran 1899)
https://www.brainyquote.com/photos_t...bethbowen1.jpg
"Insan hic kavramadan bir dusuncenin golgesinde yasayabilir."
https://www.azquotes.com/picture-quo...en-3-31-67.jpg
"Sanat, acisi gectikten sonra hala onemli olmaya devam eden tek seydir!"
-
Polonya dogumlu Alman sair Mascha Kaléko'nun 111.dogum gunu (7 Haziran 1907)
https://www.blick-aktuell.de/Bad-Neu...rivat-7436.jpg
https://havannahhecht.files.wordpres...9/img_2220.jpg
Uzak denizlerdi otekiler
oysa limansin sen
Inanirim sakin uyurken,
her seferde dumenim sana doner
karsilastigim tum firtinalar
yelkenimi sondurduler
otekiler renkli bir denizdi
oysa limansin sen
sen kule fenerisin. varilan son yer.
sakin, uyuyabilen, sevilen
otekiler...dalga oyunudur
oysa limansin sen.
-
-
-
Pulitzer odulunu kazanan Ilk Afro-Amerikali sair Gwendolyn Brooks'un 101.dogum yildonumu (7 Haziran 1917)
http://www.azquotes.com/picture-quot...s-45-66-29.jpg
"Biz sahiden havaliyiz. Biz okuldan ayrildik. Biz geceleri surteriz. Biz dosdogru saldiririz. Biz gunah isleriz. Biz cini inceltiriz. Biz June'la sevisiriz. Biz yakinda gebeririz."
-
Amerikali aktris ve 1930'larin seks sembolu(Harlean Harlow Carpenter) Jean Harlow'un olum yildonumu (7 Haziran 1937)
https://pbs.twimg.com/media/DfE6HDiX4AAbIja.jpg
https://media.giphy.com/media/KPF6YH9fuUKWY/giphy.gif
-
Galli sarkici, soz yazari, aranjor ve aktor (Thomas John Woodward) Tom Jones'un dogum gunu (7 Haziran 1940)
https://pbs.twimg.com/media/DfEzCktX4AA6Fs7.jpg
-
Amerika'nin en onde gelen sairlerinden Nikki Giovanni'nin dogum gunu (7 Haziran 1943)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...librarians.jpg
Bu benim ilk anim:
Catlak ahsap zemin ustunde duran agir tahta masalarla buyuk bir oda
Yesil golgelerden bir cizgi –bankalarin isiklari- sehir merkezi
Agir mese sandalyeler, ya onlar cok kisaydi ya da ben gercekten cok kisaydim
Haliyle ilk kitabim epey buyuk oldugundan
Bunlara oturur ve okurdum
Salonda dort adim yukarida bir yarim sira onunde durmaktaydi
Sol yaninda kart katalogu
Sag yaninda ise pamuktan bir askilikta gazeteler asiliydi
Dergilerin kapaklari disa donuk
Kutuphanecimin beni karsilarken gulumsemesi, yuregimdeki bir ozlemdir
Tum bu kitaplar ayri birer dunya
Sadece bekliyorlar parmak uclarimda
-
-
Akademi Odul adayligi bulunan Irlandali Aktor Liam Neeson'in dogum gunu (7 Haziran 1952)
https://media.giphy.com/media/pDgHg2Lcju3Ty/giphy.gif
https://i.gifer.com/1S8p.gif
-
Nobel Edebiyat Odulu sahibi Turk yazar Ferit Orhan Pamuk'un dogum gunu (7 Haziran 1952)
"Hayata bir seferlik araba yolculuguna bitince yeniden baslayamazsin, ama elinde bir kitap varsa, ne kadar karisik ve anlasilmaz olursa olsun, o kitap, bittigi zaman, anlasilmaz olan seyi ve hayati yeniden anlayabilmek icin istersen basa donup biten kitabi yeniden okuyabilirsin."
http://i.ebayimg.com/00/s/MTYwMFgxMT...Wveg~/$_35.JPG
"Non si puň ricominciare la propria vita; quel viaggio a senso unico, una volta concluso, non lo si puň rifare; se perň si ha un libro in mano, e anche se quel libro č confuso e misterioso, dopo che lo si č terminato, lo si puň riprendere dall'inizio, se si vuole, lo si puň rileggere per tentare di capire l'incomprensibile, per capire la vita."ť
"Simdi bir oluyum ben, bir ceset, bir kuyunun dibinde. Son nefesimi vereli cok oldu, kalbim coktan durdu, ama alcak katilim haric kimse basima gelenleri bilmiyor. O ise, igrenc rezil, beni oldurdugunden iyice emin olmak icin nefesimi dinledi, nabzima bakti, sonra bogrume bir tekme atti, beni kuyuya tasidi, kaldirip asagi birakti. Tasla onceden kirdigi kafatasim kuyuya duserken parca parca oldu, yuzum, alnim, yanaklarim ezildi yok oldu; kemiklerim kirildi, agzim kanla doldu.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1L0b71RDiL.jpg
“Adesso io sono un morto, un cadavere in fondo a un pozzo. Ho esalato l'ultimo respiro ormai da tempo, il mio cuore si č fermato, ma, a parte quel vigliacco del mio assassino, nessuno sa cosa mi sia successo. Lui, il disgraziato schifoso, per essere sicuro di avermi ucciso ha ascoltato il mio respiro, ha tastato il mio polso, mi ha dato un calcio nel fianco, mi ha portato al pozzo e mi ha preso in braccio per poi buttarmici dentro. La testa me l'aveva giŕ spaccata a colpi di pietra, e cadendo nel pozzo č andata in pezzi, la mia faccia, la fronte e le guance, č rimasta schiacciata, č scomparsa, le ossa si sono spezzate, la bocca si č riempita di sangue.”
"Sonucta, kedileri sevmeyen bir kadin, asla bir erkegi mutlu edemez. / Dopo tutto, una donna che non ama i gatti non sarŕ mai capace di far felice un uomo. / After all, a woman who doesn't love cats is never going to be make a man happy."
https://pbs.twimg.com/media/DfE1pgEWsAAu3TW.jpg
-
Fransiz bir filozof ve roman yazari Julien Benda’nin olum yildonumu (7 Haziran 1956)
”Modern yazar ve onun siyasi tutumunun nedenleri konusuna donecek olursak, modern yazarin korku, endise hali icindeki bir burjuvazinin hizmetinde olmakla kalmayip, bunun yani sýra bu sinifa ait olan tum toplumsal konum ve itibar ayricaliklarindan faydalanan bir burjuva olmaya giderek daha fazla yaklaatigini da soylemem gerekir.” Aydinlarin Ihaneti
https://kbimages1-a.akamaihd.net/1b5...s-clercs-1.jpg
“Pour en revenir ŕ l’écrivain moderne et aux causes de son attitude politique, j’ajouterai que, non seulement il sert une bourgeoisie inquičte, mais qu’il est devenu lui-męme de plus en plus un bourgeois pourvu de toute l’assiette sociale et de toute la considération qui définissent cet état.”
-
-
Amerikali sair, kisa oyku yazari ve elestirmen Dorothy Parker'in olum yildonumu (7 Haziran 1967)
https://pbs.twimg.com/media/DBs8RaXWAAAd0WO.jpg
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...tar-bright.jpg
Yildiz hos bir nafaka verecek,
Neyim ben ki sececek?
Ah, gunah cikartan bir ruh mu olacak,
Kucuk tokali ayakkabilar mi ancak?
Bir alyans mi dilemeli
Isiltili ve zarif ve degirmi,
Ya da rica mi etsem ortusunu gondermeni
Yeni bellenmis bir hoyugun?
Zarif isilti, altin mi
Istesem yoksa yuzen gemiler mi,
Yoksa her daim lanet mi okusam
Bir cift yalanci dudaga?
Ister salin alcakta istersen yuksekte,
Ister son istersen yan sicacik;
Tek dilegimi soylemeye cesaretim yok-
Onu bana bagislamandan korkarim.
-
Liyakat Nisani sahibi, Ingiliz roman, oyku ve deneme yazari (Edward Morgan Forster) E. M. Forster’in olum yildonumu (7 Haziran 1970)
“Tahtalar sanki camurdan yapilmis gibidir; halk yuruyen camurlari andirir. Gozun gorebildigi her sey oylesine alcalmis, oylesine tekduzedir ki, Ganj akip gecerken, bir kabuk gibi, pisligi, artiklari supurup topraga sindirecek sanilir. Evler coker, insanlar bogulur, curur, ama kentin ana cizgileri hep yerli yerindedir, orada burada yukselir, alcalir. Alcalmis, ama bir turlu yok edilmeyen bir yasam bicimini andirir.” Hindistan'a Bir Gecit
https://imgcdn.saxo.com/_9780156711425
“The very wood seems made of mud, the inhabitants of mud moving. So abased, so monotonous, is everything that meets the eye, that when the Ganges comes down it might be expected to wash the excrescence back into the soil. Houses do fall, people are drowned and left rotting, but the general outline of the town persists, swelling here, shrinking there, like some low but indestructible form of life.”
“Hayat' diye yazmisti bir dostum kemanla bir konser vermeye benzer oyle bir konser ki muzik aletini icra sirasinda ogrenmek zorundasinizdir.” Manzarali Bir Oda
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Life' wrote a friend of mine, 'is a public performance on the violin, in which you must learn the instrument as you go along.”
-
Amerikali roman yazari Forrest Carter'in (Asa Earl Carter) olum yildonumu (7 Haziran 1979)
Benimle yurumek ister misin Sogut John? Fazla uzaga degil;
Bir ya da iki yil, zamaninin sonunda konusmayacagiz
Yillarin aciligini da anlatmayacagiz.
Belki gulecegiz bazen; ya da gozyaslarinin nedenini bulacagiz;
Ya da kaybolmus bir seyi ikimizde arayacagiz.
Benimle konusmak ister misin, Sogut John? Fazla uzun degil;
Dunyadaki uzunlugunla olculmus bir an.
Bir iki kez bakisacagiz; her ikimizde bilecegiz
Ve duyguyu anlayacagiz; bu yuzden gittigimiz zaman
digerinin degerine kandas oldugumuzun rahatligini alacagiz.
Gitmeni ertele Sogut John.Yalnizca benim icin.
Oyalanmak, ayrilan bizi rahatlatir ve guven tazeler.
Anilar hizlanmis gozyaslarini yavaslatmaya yardim eder.
Daha sonra seni hatirlayarak;
Ve hafifletir yuregin huznunu biraz.
https://i.pinimg.com/736x/86/4f/9e/8...young-boys.jpg
Will Ye Walk With Me, Willow John?
Will ye walk with me, Willow John? Not far;
A year or two, at ending of your time.
We'll not talk. Nor tell the bitter of the years.
Maybe laugh, occasional; or find a cause for tears;
Or something lost, could be, we both might find.
Will ye set a spell with me, Willow John? Not long;
A minute, measured by your length on earth.
We'll pass a look or two; we both will know
And understand the feelings; so when we go
We'll take comfort that we kin the other's worth.
Will ye at our leaving, Willow John? Just for me.
Lingering reassures and comforts us who part.
Memories of it help to slow the quickened tears.
With recalling of you, in the later years;
And soften, some, the haunting of the heart.
-
Avustralyali aktris Anna Torv'un dogum gunu (7 Haziran 1979)
https://pbs.twimg.com/media/DfFYygOW4AAnImw.jpg
-
Amerikali yazar Henry (Valentine) Miller'in olum yildonumu (7 Haziran 1980)
https://pbs.twimg.com/media/DBtYGhVXcAAgpoI.jpg
"Gozum nerede bir kirintiya ilisse uzerine atlayip mideme indirecegim. Yasamaksa asil mesele, yasayacagim, yamyam gibi olsa bile. Bugune dek degerli kicimi kurtarmaya calistim, kicimi orten birkac et parcasini korumaya. Artik paydos. Dayanma gucumun sinirlarina ulastim. Sirtim duvara dayanmis, daha fazla gerileyemem. Tarih acisindan oluyum. Otede bir sey varsa eger, geriye dogru sicramaliyim. Tanri'yi buldum ama beceriksiz cikti. Sadece ruhani olarak oluyum. Cismen hayattayim. Ahlaken ozgurum. Biraz once veda ettigim dunya bir hayvanat bahcesi aslinda. Gun yeni bir dunyaya agariyor, siska ruhlarin keskin penceleriyle gezindigi bir cangil dunyasina. Bir sirtlansam sayet, siska ve ac bir sirtlanim ben: Semirme zamani." Yengec Donencesi
https://coucoufrenchclasses.com/wp-c...6Z-526x700.jpg
"On whatever crumb my eye fastens, I will pounce and devour. If to live is the paramount thing, then I will live, even if I must become a cannibal. Heretofore I have been trying to save my precious hide, trying to preserve the few pieces of meat that hid my bones. I am done with that. I have reached the limits of endurance. My back is to the wall; I can retreat no further. As far as history goes I am dead. Physically, I am alive. Morally I am free. The world which I have departed is a menagerie. The dawn is breaking on a new world, a jungle world in which the lean spirits roam with sharp claws. If I am a hyena I am a lean and hungry one: I go forth to fatten myself."
https://pbs.twimg.com/media/DfA8hxKXkAARVYr.jpg
-
Sean Astin, Josh Brolin, Jeff Cohen'in rol aldiigi komedi-macera Define Avcilari (The Goonies - I Goonies) 7 Haziran 1985'te Kanada ve Amerika'da vizyona girdi.
https://pbs.twimg.com/media/DfGArVnX4AAe9T9.jpg
-
Turk sair Cahit Zarifoglu’nun olum yildonumu (7 Haziran 1987)
Topragin yutkunmasidir
Benden yere
Ozumun yeryuzune
Kacmasidir sevmem
Doga sevmeni bekler
Ister ki goveresin
Yari gorunce cokesin
Kavi egilsin boynun
Egilirken diklenmeyi bilmelisin
Sen ine tasir yucelere
Ya gokyuzunde gordugun cehre
Bulutlarin bir oyunu
Hilesi mi yildizlarin
Hep severek
Ve yucelerek de
Ben'im bir yalnizlik haberiyle
Iklimsizlige dođru
Ucarak
Ufalmaktadir
http://www.kitapkalbi.com/images/7247/siirler.jpg
It is gulp of the soil
From me to ground
My love is the escape
Of my core to the earth
Nature asks you to love
For you to blossom
Let you bow down when you see the beloved
Let your nape bend strongly
You should know to stand erect as you bend
What moves you up to the heavens
The face you see in the sky
Is that the game of the clouds
Or a trick of the stars
Always loving
And ascending too
With the news of a loneliness
My self flies
And fades
In the colorless horizon
-
Evde Bes Basina (Don't Tell Mom the Babysitter's Dead - Non dite a mamma che la babysitter č morta!) 7 Haziran 1991'de Kanada ve Amerika'da vizyona girdi.
https://pbs.twimg.com/media/DfD7k74U0AArclg.jpg
-
Sehirli Zuppeler (City Slickers / Scappo dalla cittŕ - La vita, l'amore e le vacche, 1991) 7 Haziran 1991'de Amerika'da vizyona girdi.
https://pbs.twimg.com/media/DfD6rUcVAAAnpZE.jpg
-
-
Fransizca ve Katalanca yazan Ispanyol roman yazari Jorge Semprún'un olum yildunumu (7 Haziran 2011)
"O gun, 17 Aralik 1986 Carsamba gunu, Libération gazetesi bir AIDS dosyasi yayimlamisti. Gazetenin ortasinda iki sayfada, hard desenlerin yardimiyla metin, virusun yalnizca escinsel iliskilerle degil, karsi cinsle iliskilerle de bulasabilecegini acikliyordu. Sonsoles gazeteyi katlayip calisma masasinin basina gecmek uzereydi ki –o sabah, Antonio Téllez’in yazdigi, 1974’te Editions Ruedo Ýbérico yayinlari arasinda cikmis olan ve General Franco’nun diktatorlugu doneminde anarsist kent gerillasini anlatan bir Ispanyol kitabi uzerinde calisiyordu– kapisi calindi. Gelen babasiydi. " Nacayev Donuyor (Hesaplasma)
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Ce jour-lŕ, le mercredi 17 décembre 1986, Libération consacrait un dossier au Sida, dont deux pages centrales exposant, texte et dessins hard ŕ l’appui, le tableau des voies de transmission du virus, aussi bien dans les rapports hétéro qu’homosexuels. Sonsoles venait de replier le journal et de s’installer ŕ son bureau – elle travaillait ce matin-lŕ sur un livre espagnol d’Antonio Téllez, publié par les Éditions Ruedo Ibérico en 1974, ŕ propos de la guérilla urbaine anarchiste sous la dictature du général Franco – lorsqu’on sonna ŕ sa porte. C’était son pčre."
-
“Belki de hikayemizin kalbine geldik. Baskasinin acisini, askini anlamak ne kadar mumkundur? Bizden daha derin acilar, yokluklar, eziklikler icinde yasayanlari ne kadar anlayabiliriz? Anlamak eger kendimizi bizden farki olanin yerine koyabilmekse dunyanin zenginleri, hakimleri, kenarlardaki milyarlarca garibani hic anlayabildiler mi? Romanci Orhan, sair arkadasinin zor ve aci hayatindaki karanligi ne kadar gorebilir?” Orhan Pamuk, Kar
http://www.tedaproject.gov.tr/Resim/40703,46jpg.png?0
"Forse siamo arrivati al cuore della nostra storia. Quanto č possibile capire il dolore, l’amore di un altro? Fino a che punto possiamo capire coloro che vivono tra dolori, frustrazioni e angosce piů profonde delle nostre? Se capire significa mettersi al posto di colui che č diverso da noi, i ricchi e i dominatori del mondo hanno mai potuto capire milioni di miseri emarginati? Fino a che punto il romanziere Orhan puň scorgere il buio nella vita difficile e dolorosa del suo amico poeta?“
-
https://pbs.twimg.com/media/DfEJwiZX0AAXzTW.jpg
Butun gece yagdi.
Gunumun iyi gecmeyecegini soyledi algilarim
Oglen bir adam geldi vergi dairesinden,
Aksam sana rastladim.
Degismissin.
Taniyamazdim soylemesen.
Iyimserligim dinlenmeye cekildi
Ogreneceklerimi coktan ogrendim gunduzlerden.
- Surdurdugum ne?.. Cok sey degil
Salak salak kucuk odevlerle yurumek.
Naftalinleyip kaldirdim hayallerimi.
Ciktim kendimden, yalnizca ruyalarým bana yapisik...
Mutlu olup olmadigimi soruyorsun,
Asik oldum mu, neler oldu hayatimda...
Ben hic sormuyorum. Bakislarin anlatiyor
Bir zamanlar vardim... Gerisi olen seyler...
- Bugun vergi memurusun iki cocuklu,
Sade yasamin cerceveli, siradan.
Degisik arzularin vardi eskiden;
Simdi dingin yasamin uyumlu.
Goruyorum seni, gecen guzel yillari,
Zamanin kaydigini parmaklarimizin arasindan.
Uzun sure buyuyemedim ben.
Olaganustu seylere inanmazdim zaten.
Ne kalmissa buyuk duslerimizden,
Simdi kirik dokuk orselenmis.
- Tanrinin yorgunlugunu dusunuyorum da:
Ne cabuk ogutuyor her seyi omrumuzden...
https://pictures.abebooks.com/BUECHE...2538299293.jpg
Die ganze Nacht hindurch hat es geregnet.
Mir ahnte gleich: der Tag fängt nicht gut an.
Um Mittag kam vom Steueramt der Mann,
Und dann am Abend bin ich dir begegnet.
Ich hätte dich beinahe nicht erkannt.
Du hast dich sehr verändert in den Jahren.
Auch ich hab zwischendurch sehr viel erfahren.
Mein Optimismus trat in Ruhestand.
– Was ich so treibe? Nicht sehr viel. Man trottet
So nach und nach sein kleines Pensum ab.
Und meine Träume hab ich eingemottet.
Ich wuch heraus. Nun sind sie mir zu knapp …
Du fragst so viel. – Ob ich jetzt glücklich sei,
Ob ich verliebt sei. Wie es sonst mir ginge …
Ich frage nichts. Dein Blick sagt mancherlei.
Es war einmal … Doch das sind tote Dinge.
– Heut bist du Prokurist und hast zwei Kinder.
Dein Lebenswandel ist korrekt, banal.
Du hattest einst ein andres Ideal;
Doch dieses scheint vernünftig und gesünder.
Ich sehe dich, vergagne schöne Jahre,
Und wie die Zeit uns durch die Finger rinnt.
Auch ich bin längst nicht mehr das große Kind.
Ich glaube nicht mehr an das Wunderbare –
Was übrig blieb von unsern Großen Zielen,
Ist jetzt Gerümpel und nicht aktuell.
– Ich denk’ an Gottes sogenannten Mühlen:
Sie mahlen doch zuweilen ziemlich schnell...
-
“–Yemek hazir Buyukhanim. Masaya buyurun.
Bir sey demedi. Bastonuna dayanmis oyle dikiliyordu. Gittim, koluna girdim, getirip masaya oturttum. Yalnizca mirildandi. Mutfaga indim, tepsisini alip getirdim, onune koydum. Bakti, ama yemege dokunmadi. Soylenerek boynunu uzatinca aklima geldi. Pecetesini cikardim, kocaman kulaklarinin altina uzanarak bagladim.”
http://www.iletisim.com.tr/images/Us...0918145526.jpg
“– La cena č pronta, signora. Se desidera venire a tavola.
Lei non ha detto niente. Se ne stava immobile, appoggiata al bastone. Sono andato a prenderla sotto braccio, l'ho aiutata a sedersi. Lei s'č limitata a borbottare qualcosa. Sono sceso in cucina a prenderle il vassoio, gliel'ho messo davanti, Lei l'ha guardato con la coda dell'occhio, senza toccare nulla. Soltanto quando ha teso il collo brontolando ci ho pensato, ho tirato fuori il tovagliolo e gliel'ho annodato sotto le orecchie immense, tendendo le braccia.” La casa del silenzio
-
“Yikilmis buyuk imparatorluklardan geriye kalan buyuk Bati sehirlerinde oldugu gibi tarihi anitlar bir muzedeki gibi korunup, gururla ovunulen ve sergilenen seyler degildir Istanbul'da. Onlar arasinda yalnizca yasanir. Kimi Batili seyahatname yazarlarinin, gezginlerin cok hosuna giden bir seydir bu.”
https://i.idefix.com/cache/600x600-0...00225720-1.jpg
“A Istanbul, a differenza di quanto succede nelle cittŕ occidentali con le vestigia dei grandi imperi del passato, i monumenti storici non sono reliquie protette ed esposte come in un museo, opere di cui ci si vanta con orgoglio. Qui le rovine convivono con la cittŕ. Ed č questo ad affascinare viaggiatori e scrittori di viaggi.” Istanbul
-
“ ‘Ancak, anlatacak hicbir seyi kalmadiginda insan kendisi olmaya iyice yaklasmis demektir. Ancak, insan anlattigi seylerin tukendigine, butun hatiralarin, kitaplarin, hikayelerin ve hafizanin sustuguna iliskin o derin sessizligi icinde duyduktan sonradir ki, kendi ruhunun derinliklerinden, kendi benliginin sonsuz ve karanlik labirentlerinden kendisini kendisi yapacak kendi gercek sesinin yukselisine tanik olabilir.”
https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/...00550644-1.jpg
“E’ soltanto quando non resta piů nulla da raccontare che si arriva vicini a essere sé stessi. Solo quando i fatti da narrare si sono esauriti, quando si avverte nell'intimo un silenzio profondo perché libri, ricordi, storie e la stessa memoria si sono spenti, solo allora si puň udire la propria vera voce, quella che puň davvero farci emergere dagli abissi dell’anima, dal buio degli interminabili labirinti del nostro essere.”
-
Islam peygamberi Hz.Muhammed’in (s.a.v.) vefat yildonumu (8 Haziran 632)
https://www.mumsema.org/attachments/...imgesi-g-l.jpg
-
Fransiz sair Jean Bertaut’nun olum yildonumu (8 Haziran 1611)
https://citation-celebre.leparisien....eric/56830.png
“Kadin kent gibidir: Kolay fethedilenleri elde tutmak guctur. / La donna č comne una cittŕ: quando ne č cosě facile la presa, č difficile da tenere.”
-
Bach ve Vivaldi tarafindan begeniyle karsilanan ve saygi duyulan ve genellikle obua enstrumanini tercih eden Italyan barok besteci Tomaso Albinoni'nin dogum yildonumu (8 Haziran 1671)
https://www.wikitree.com/photo.php/5/57/Albinoni-1.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=_eLU5W1vc8Y
-
Ingiltere dogumlu Amerikali politik eylemci, filozof, yazar ve devrimci Thomas Paine’nin olum yildonumu (8 Haziran 1809)
“Ogrenme sureci icinde olan herkes kendisinin ogretmenidir; bunun nedeni farkli nitelikteki kosullara bagli ilkelerin hafizayi etkileyemeyecek olmasidir; bunlarin beyinde bulundugu yer anlamadir ve kavramayla basladiklarinda uzun sureli olmazlar.”
https://images.gr-assets.com/books/1...82l/987139.jpg
“Every person of learning is finally his own teacher, the reason of which is that principles, being a distinct quality to circumstances, cannot be impressed upon the memory; their place of mental residence is the understanding and they are never so lasting as when they begin by conception.”
“Kendi kendini kandirmanin toplumda yarattigi ahlaki bozulmayi hesaplamak mumkun degildir. Bir insan mesleki inancini gercekte inanmadigi seylerin hizmetine sunacak kadar ahlakini kaybetmis ve aklinin iffetini satisa cikarmissa her turlu sucu islemeye acik hale gelmistir. Bir seylere sahip olmak icin bir din adami rolune burunebilir ve bu rolu basariyla surdurebilmek icin yalan yere yemin etmeye baslar. Ahlaki yikmaya yonelik daha tehlikeli bir davranis olabilir mi?”
https://thefederalistpapers.org/wp-c...ook-Cover1.jpg
“It is impossible to calculate the moral mischief, if I may so express it, that mental lying has produced in society. When a man has so far corrupted and prostituted the chastity of his mind, as to subscribe his professional belief to things he does not believe, he has prepared himself for the commission of every other crime. He takes up the trade of a priest for the sake of gain, and, in order to qualify himself for that trade, he begins with a perjury. Can we conceive anything more destructive to morality than this?”
-
Romantik donemin en buyuk bestecilerinden Robert Schumann'in dogum yildonumu (08 Haziran 1810)
https://pbs.twimg.com/media/DByBYR5XUAElBYq.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=reOv-IBQi4I
-
Ingiliz roman yazari Charles Reade’nin dogum yildonumu (8 Haziran 1814)
https://ariapeptide.files.wordpress....ty_quote_6.jpg
“Guzellik muthis bir kudret, gulumseme ise onun kilicidir.”
-
Kraliyet Akademisi Uyesi Ingiliz ressam Sir John Everett Millais ‘in dogum yildonumu (8 Haziran 1829)
Child's World or Bubbles, 1886
https://pbs.twimg.com/media/CdRgXUAWIAEZc3h.jpg
http://www.settemuse.it/pittori_scul...illais_010.jpg
-
Fransiz yazar ve romanci (Amandine Aurore Lucile Dupin) George Sand'in olum yildonumu (8 Haziran 1876)
https://pbs.twimg.com/media/DDktF1HXsAInU9T.jpg
"Yeryuzunde hicbir erkegin aski Leoni gibi hissedip, onun gibi ifade ettigine inanmiyorum - diger kadinlar da bana inaniyor- Hem kotulukte hem iyilikte, baska bir dilden konusuyor, baska turlu bakiyordu, ustelik baska turlu bir kalbi vardi. Bir Italyan kadinin Leoni'nin elindeki bir buket cicegin bir baska erkegin elindekinden daha kokulu oldugunu soyledigini duymustum ve bu durum her sey icin gecerliydi. En basit nesnelere bile isilti katiyor, hic de taze sayilmayacaklari genclestiriyordu."
https://images-na.ssl-images-amazon....1MPJW8QDYL.jpg
"But I believe- and other women believed with me - that no man on earth ever felt and expressed ove lile Leoni. Superior to other men in evil and in good, he spoke another tongue, he had another expression, he had also another heart.I have heard an Italian woman say that a bouquet in Leoni's hand was more fragrant than in another man's, and it was so with everything. He gave lustre to the simplest things and rejuvenated the oldest. "
"Iyi piyano caliyordum, muhtesem dans ediyordum, sulu boyayi hayranlik uyandiracak keskinlik ve durulukta kullaniyordum ama hayat veren ve hayatin anlasilmasini saglayan o kutsal atesten bir kivilcim bile yoktu icimde. Anne babami seviyordum ama az ya da cok sevmek ne demektir bilmiyordum. Genc arkadaslarimdan birine cok guzel bir mektup yazabiliyordum ama duygularin oldugu gibi ifadelerin de degerini bilmiyordum. Onlari aliskanlikla seviyordum, itaat ve tatlilikla davraniyordum ama karakterleri konusunda endise duymuyordum, hicbir seyi irdelemiyordum. Aralarinda herhangi bir ayrim gozetmiyordum. En cok sevdigim, beni en SIK gormeye gelendi."
http://images.gr-assets.com/books/12...4l/8123955.jpg
"I performed brilliantly on the piano, I danced beautifully, I painted in water-colors with admirable precision and vigor; but there was within me no spark of that sacred fire which gives life and enables one to understand life. I loved my parents, but I did not know what it was to love in any other way than that. I was wonderfully clever in inditing a letter to one of my young friends; but I had no more idea of the value of words than of sentiments. I loved my girl friends as a matter of habit, I was good to them because I was obliging and gentle, but I did not trouble myself about their characters; I scrutinized nothing. I made no well-reasoned distinction between them; I was fondest of the one who came oftenest to see me."