-
Amerikali Aktris, sarkici ve model Jane Russell'in dogum yildonumu (21 Haziran 1921)
Yonetmen Howard Hughes, Russell'i kesfettiginde (unlu gogusleri icin) "Erkeklerin onu izlemeye gitmesi icin 2 sebep var bunlar da zaten yeterli. (There are two good reasons why men go to see her. Those are enough.)" demistir.
https://pbs.twimg.com/media/DCys3t3XkAENUv4.jpg
https://media.giphy.com/media/FuTjksd9lgx6o/giphy.gif
-
Fransiz roman,oyun ve senaryo yazari Francoise Sagan'in (Francoise Quoirez) dogum yildonumu (21 Haziran 1935)
https://pbs.twimg.com/media/DCys3_dXcAInyrX.jpg
"Icimde garip bir huzun var. Bu agir, olaganustu duyguya uzuntu veremiyorum. Onceleri cok cekici gelirdi bana bu uzuntu sozcugu; ama simdi onun bencillikten baska bir sey olmadigini anliyorum; anliyorum ve utaniyorum. Cok kez sikinti, pismanlik, hatta vicdan azabi duydugum oldu; bugunse beni her seyden ayiran yumusak, sinir bozucu bir duygu, ipek bir ag gibi sariyor."¯ Merhaba Huzun
https://2.bp.blogspot.com/-RQI7QW_i-...+tristesse.gif
"A Strange melancholy pervades me to which I hesitate to give the grave and beautiful name of sorrow. The idea of sorrow has always appealed to me but now I am almost ashamed of its complete egoism. I have known boredom, regret, and occasionally remorse, but never sorrow. Today it envelops me like a silken web, enervating and soft, and sets me apart from everybody else."
-
Polonyali sair, roman ve deneme yazari ve cevirmen Adam Zagajewski'nin dohum gunu (21 Haziran 1945)
https://i0.wp.com/sbseasons.com/wp-c...?fit=600%2C353
Bilgisayar, kalem ve daktilo arasinda geciyor
gunumun yarisi. Bir gun yarim yuzyil olacak bu.
Yabanci sehirlerde yasiyorum ve yabanci insanlarla
bana yabanci konular hakkinda konusuyorum bazen.
Cok muzik dinliyorum: Bach, Mahler, Chopin, Sostakovic.
Gucu, zaafi ve aciyi buluyorum muzikte, uc sey.
Dorduncusunun adi yok bende.
Sairleri okuyorum, yasayan ve olu sairleri; azmi,
inanci ve gururu ogreniyorum onlardan. Buyuk
filozoflari anlamaya calisiyorum –cogu zaman kucucuk
bir parcasini anliyorum o degerli dusuncelerinin ama.
Uzun yuruyusler yapmayi seviyorum Paris sokaklarinda;
kiskancligin, ofkenin ya da arzunun harekete gecirdigi
diger insanlara bakmayi; elden ele gecen ve yavas yavas
o yuvarlak formlarini kaybeden (ve imparatorlarinin
yuzu silinen) bozukluklari gozlemeyi.
Yanimda agaclar buyuyor, hicbir sey soylemeden
o umarsiz yesil mukemmelliklerinden baska.
Siyah kuslar yuruyor tarlalarda,
bir sey bekliyorlar daha, Ispanyol dullari gibi sabirla.
Artik genc degilim ama benden yaslilar var hala.
O derin uykuyu seviyorum, bir gun artik olmadigimda
ve koy yollarinda hizla bisiklet surmeyi, acik gokyuzundeki
bulutlar gibi siliklesirken kavaklar ve evler yanimsira.
Bazen muzelerde gordugum tablolar bir sey diyorlar bana,
ve butun ironileri kayboluveriyor o anda.
Karimin yuzunu izlemeyi seviyorum.
Her hafta, Pazar gunu, babami ariyorum.
Iki haftada bir arkadaslarimla bulusuyorum,
boyle gosteriyoruz birbirimize sadakatimizi.
Ulkem bir kotulukten kurtuldu. Ama isterim ki
bir diger kurtulus daha izlesin bunu.
Benim de bir faydam dokunur mu? Bilmiyorum.
Denizin cocugu degilim ben,
Antonio Machado’nun kendisi hakkinda yazdigiż gibi,
ama havanin, nanenin ve cellonun cocuguyum
ve koca dunyanin butun yollari kesismiyor,
simdilik bana ait olan bu hayatin
patikalariyla.
https://images-na.ssl-images-amazon....1ohzgnLj4L.jpg
Between the computer, a pencil, and a typewriter
half my day passes. One day it will be half a century.
I live in strange cities and sometimes talk
with strangers about matters strange to me.
I listen to music a lot: Bach, Mahler, Chopin, Shostakovich.
I see three elements in music: weakness, power, and pain.
The fourth has no name.
I read poets, living and dead, who teach me
tenacity, faith, and pride. I try to understand
the great philosophers--but usually catch just
scraps of their precious thoughts.
I like to take long walks on Paris streets
and watch my fellow creatures, quickened by envy,
anger, desire; to trace a silver coin
passing from hand to hand as it slowly
loses its round shape (the emperor's profile is erased).
Beside me trees expressing nothing
but a green, indifferent perfection.
Black birds pace the fields,
waiting patiently like Spanish widows.
I'm no longer young, but someone else is always older.
I like deep sleep, when I cease to exist,
and fast bike rides on country roads when poplars and houses
dissolve like cumuli on sunny days.
Sometimes in museums the paintings speak to me
and irony suddenly vanishes.
I love gazing at my wife's face.
Every Sunday I call my father.
Every other week I meet with friends,
thus proving my fidelity.
My country freed itself from one evil. I wish
another liberation would follow.
Could I help in this? I don't know.
I'm truly not a child of the ocean,
as Antonio Machado wrote about himself,
but a child of air, mint and cello
and not all the ways of the high world
cross paths with the life that--so far--
belongs to me.
-
Ispanya'nin en populer yasam filozoflarindan, denemeci ve unlu yazar Fernando Fernįndez-Savater Martķn’in dogum gunu (21 Haziran 1947)
“Hazzi yadsimayi ugras haline getirenlere, ‘puriten’ denir. Puritenin ne oldugunu biliyor musun? Bir seyin , onu yapmanin bize haz vermedigi zaman iyi oldugunu savunan kisi. Aci ceken kimsenin aci cekmeyen kimseden daha iyi oldugunu iddia eden kisi ( oysa gercekte , iyi haz duyan kisi, kotu aci ceken kisiden daha iyidir.) Daha kotusu, puriten, iyi yasayan kimsenin hayatini kotu gecirmesi gerektigine , yasamini kotu gecirirse bunun iyi yasadigi anlamina geldigine inanir. Puritenlerin kendilerini dunyanin en ‘ahlakli’ insanlari , dahasi, komsularinin ahlak bekcileri saydiklari aciktir.” Ogluma Ahlak Ustune Ogutler
https://pictures.abebooks.com/isbn/9788434453623-uk.jpg
“A los calumniadores profesionales del placer se les llama ‘puritanos’. æSabes quién es puritano? El que asegura que la seńal de que algo es bueno consiste en que no nos gusta hacerlo. El que sostiene que siempre tiene mįs mérito sufrir que gozar (cuando en realidad puede ser mįs meritorio gozar bien que sufrir mal). Y lo peor de todo: el puritano cree que cuando uno vive bien tiene que pasarlo mal y que cuando uno lo pasa mal es porque estį viviendo bien. Por supuesto, los puritanos se consideran la gente mįs ‘moral’ del mundo y ademįs guardianes de la moralidad de sus vecinos
-
Iranli avukat, yazar, insan haklari savunucusu, Nobel Baris Odulu sahibi Sirin Ebadi’nin dogum gunu (21 Haziran 1947)
“Ben durumumu geminin uzerinde yolculuk yapmakta olan bir kisi ile karsilastiriyorum. Gemi battżiginda yolcular okyanusa duser ve yuzmeye devam etmekten baska secenekleri yoktur. Bizim toplumumuzda kadinlarin sahip olduklari her hakkin ters yuz edilmesiyle olan sey budur. Baska bir secenegim yoktu. Yorulamazdim, umudumu yitiremezdim. Onu yapmak icin bile zaman ayiramazdim.”
https://www.iranhumanrights.org/wp-c...in-Ebadi-3.jpg
“I compare my situation to a person on board a ship. When there is a shipwreck the passenger then falls in the ocean and has no choice but to keep swimming. What happened in our society was that the laws overturned every right that women had. I had no choice. I could not get tired, I could not lose hope. I cannot afford to do that.”
“Kendi yasadiklarim uzerinden Amerikan kadinlarina Iran kadinlari ve kendi yasamimizi tanitmak istiyorum. Ben, toplumun ne en yuksek kademesinden ne de en dusuk kademesindenim. Ben, bir avukat olan bir kadin, Nobel Baris Odulu kazanan bir kisi, bir universitede bir profesöorum. Ayni zamanda yemek yaparim. Cezaevine gitmeye cok yakin oldugumda bile yaptigim ilk islerden birisi ailem icin yeterince yemek hazirlamak ve buzdolabina birakmaktir.”
https://www.nobelprize.org/images/03...pe-gallery.jpg
“I wanted to introduce American women to Iranian women and our lives. I'm not from the highest echelons of society, nor the lowest. I'm a women who is a lawyer, who is a professor at a university, who won the Nobel Peace Prize. At the same time, I cook. And even when I'm about to go to prison, one of the first things I do is to make enough food and put it in the fridge for my family.”
-
Ingiliz roman ve senaryo yazari Ian McEwan'in dogum gunu (21 Haziran 1948)
Jack elinde kadehiyle tekrar yakinina gelmisti. O saatte genellikle yaptiginin aksine, Fiona'ya bir kadeh Sancerre teklif etmiyordu.
''Ne istiyorsun Jack?''
"Bu iliskiyi yasayacagim."
"Bosanmak istiyorsun."
"Hayir. Her sey ayni kalsin istiyorum. Aldatmaca olmasin."
"Anlamadim."
"Evet, anladin. Sen degil miydin bana uzun evliliklerde kari kocalarin hedefi kardes durumuna gelmektir diyen? Biz geldik o duruma Fiona. Ben senin agabeyin oldum. Cok rahat, cok hos, seni de seviyorum, ama olmeden once dolu dolu, tutkulu bir iliski yasamak istiyorum."
https://www.washingtonpost.com/rf/im...jpg?t=20170517
He had come back toward her with his glass. He wasn't offering her a Sancerre the way he usually did around this time.
"What do you want, Jack?"
"I'm going to have this affair."
"You want a divorce."
"No. I want everything the same. No deception."
"I don't understand."
"Yes you do. Didn't you once tell me that couples in long marriages aspire to the condition of siblings? We've arrived, Fiona. I've become your brother. It's cozy and sweet and I love you, but before I drop dead, I want one big passionate affair."
-
Ingiltere’de yasayan, Afro-Guyanali oyun yazari, sair ve cocuk yazari John Agard’in dogum gunu (21 Haziran 1949)
“Bildiginiz gibi beni ucretsiz odunc alip eve goturebileceginiz bir yer var. Gerci beni uzun sure evde tutarsaniz biraz ceza odemeniz mumkun.
Sumerliler bu yere ‘bellek evi’ derlermis. Misirlilar ‘ruhun iyilesme yeri’ derlermis. Tibetliler ise ‘Mucevher okyanusu’ adini vermisler .
Kutuphaneden soz ediyorum elbette.
https://images.gr-assets.com/books/1...l/32757219.jpg
”Well, as you know, there was and still is a place where you can borrow me for free and take me home, though if you Keep me too Long you have to pay what’s called overdues.
Such a place was called the ‚house of memory‘ by the Sumerians, ‚the healing place of the soul‘ by the Egyptians, and ‚an ocean of gems‘ by the Tibetans.
I’m talking about a library, of course.
-
Kanadali sair, deneme yazari, profesor ve cevirmen Anne Carson'in dogum gunu (21 Haziran 1950)
" 'Arzu carpi iki esittir ask ve ask carpi iki esittir delilik.'
Delilik carpi iki ežittir evlilik
diye eklemistim
asidin acisi gecince, hic niyetim olmadigi halde
bir altin kural uretmeye."
http://images.foyles.co.uk/xlarge/bo...0224061308.jpg
" 'You used to say. "Desire doubled is love and love doubled is madness.'
Madness doubled is marriage
I added
when the caustic was cool, not intending to produce
a golden rule."
"Seni oldurebilsem senden tipatip ayni bir tane daha yapmak zorunda kalirdim.
Neden?
Cinayeti anlatmak iēin.
Bir mukemmellik coktu uzerlerine gole coken dinginlik gibi.
Aci dinlendi."
https://images.penguinrandomhouse.co.../9780676974751
"If I could kill you I would then have to make another exactly like you.
Why.
To tell it to.
Perfection rested on them for a moment like calm on a lake.
Pain rested."
-
Turk dostu ve Turkiye sevdalisi Fransiz yazar Claude Farrčre'nin (Charles Frederick Bargone) olum yildonumu (21 Haziran 1957)
"Neden mi Turklerin dostuyum? Cok basit, barisi seviyorum da ondan. Barisa ulasmanin en iyi yolu diger halklari taniyip sevmeye calismaktir. Oysa ben tanidiklarimin icinde Turk halkindan ziyade saygi ve sevgiye layigini gormedim. Bu, tanidigim en durust ve en dogru, en sadik, en saglikli, en comert, en iyiliksever halktir."
https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/...00439418-1.jpg
"Voulez-vous savoir pourquoi je suis ami des Turcs ? C’est trčs simple. Parceque j’aime la paix. Le meilleur moyen pour atteindre la paix, c’est de s’efforcerde connaītre et d’aimer les autres peuples. Moi, personnellement, je n’ai vuaucun peuple que le peuple turc qui soit digne de ce respect et sympathie, parson honnźteté, sincérité, fidélité et générosité."
https://www.resimler.tv/data/media/4...ziran_1922.jpg
(Mustafa Kemal ve Claude Farrčre, 18 Haziran 1922'de Izmit'te bulustular.)
-
Elizabeth Taylor, Richard Burton ve George Segal'in rol aldigi drama Kim Korkar Hain Kurttan? (Who's Afraid of Virginia Woolf? - Chi ha paura di Virginia Woolf?) 21 Haziran 1966'da Hollywood, California'da gosterime girdi. (Turkiye, 30 Ocak 1967)
https://m.media-amazon.com/images/M/..._SX656_AL_.jpg
https://thumbs.gfycat.com/FragrantFr...restricted.gif
https://mattsko.files.wordpress.com/...irginia006.gif
-
Ingiliz Progresif metal grubu Deep Purple, 3.studyo albumu Deep Purple'i 49 yil once bugun, Tetragrammaton (Amerika), Harvest (Ingiltere) ve Polydor (Kanada - Japonya) etiketleriyle piyasaya surdu. (21 Haziran 1969)
http://img13.nnm.me/7/7/f/8/8/77f882...80c1e_full.jpg
-
Turk sair ve yazar Ahmet Muhip Diranas'in olum yildonumu (21 Haziran 1980)
http://slideplayer.biz.tr/slide/2681...+i%C3%A7i..jpg
Throw me a rose from your green window,
So that my heart fills with lights.
Here I am at your door like the season
Clouds in my eyes, dew in my hair.
You are a rose that opens up petal by petal
I brought you the spring with my love;
From distant climates whose dusty roads I pass
I brought you songs.
Each stem bends under the rose bud
That is heavy and trembles with clear drops.
The perfume seeping down the branches is for you,
The clove, jasmine, lily are for you…
A bird sound comes out of your lips;
Your eyes are narcissus that blooms in my heart.
The dawn that shivers in the purple locust trees are
kisses dropping from your lips.
When you throw a rose from your green window
My heart will fill with lights.
I am passing by your door like the season
Clouds in my eyes, dew in my hair…
-
Amerikali glam ve heavy metal grubu Motley Crue, 3.studyo albumu Theatre of Pain'i 21 Haziran 1985'de Elektra etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/DC1YkJBXsAAnsCB.jpg
-
Kanadali metal efsanesi Helix, 6.studyo albumu Wild in the Streets'i 21 Haziran 1987'de Capitol etiketiyle piyasaya surdu.
https://farm1.staticflickr.com/388/2...ee2bca9e_h.jpg
-
Ingiliz heavy metal grubu canli Priest...Live! albumunu 21 Haziran 1987'de Columbia etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/DgNo-A3VAAAGK0W.jpg
-
Danimarkali-Amerikali heavy metal grubu White Lion, 2.studyo albumu Pride'i 21 Haziran 1987'de Atlantic etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/DgNn6-IVMAAcMzG.jpg
-
Amerikali glam metal grubu Keel, kendi ismini tasiyan albumunu 21 Haziran 1987'de Gold Mountain/MCA etiketiyle piyasaya surdu.
https://images.genius.com/83afb327d8...000x1000x1.jpg
-
Amerikali glam metal grubu Poison, 3.studyo albumu Flesh & Blood 'u 21 Haziran 1990'da Enigma ve Capitol etiketleriyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/DgNms5GUYAAPV8t.jpg
-
Alman sair ve cevirmen Karl Krolow'un olum yildonumu (21 Haziran 1999)
Bir yarim sesle sesleniyorum sana:
Beni duyacak misin?
Ayni o acili ot suratżinin arkasinda,
O dagilan ayin?
Kutsal guzelligi icinde havanin,
Gun dogdugunda,
Kanatlarini cirpan bir al balik oldugunda sabah?
Guzelsin.
Serin ve kuru bir derin var.
Bakisin yumusak ve bir kusun bakisinca guvenli
Sallanan yele soyluyorum bunu.
Sirtin-duyuyor musun-havadan yapilma,
Bir güvercin gibi mavi yaprak orgusunden suzulen.
Basiniż kaldiriyorsun.
Tugla duvarda bir kez de golgesi gorunuyor.
Guzelsin sen. Guzelsin.
Uykum yaninda bir su serinligindeydi.
Bir yarim sesle sesleniyorum sana.
Ve gece parcalaniyor sodamsi, siyaha ve maviye.
https://4.bp.blogspot.com/-XAZTd5k7Y...s/s1600/b2.png
Mit halber Stimme rede ich zu dir:
Wirst du mich hören hinter dem bitteren Kräutergesicht
Des Mondes, der zerfällt?
Unter der himmlischen Schönheit der Luft,
Wenn es Tag wird,
Die Frühe ein rötlicher Fisch ist mit bebender Flosse?
Du bist schön.
Ich sage es den Feldern voll grüner Pastinaken.
Kühl und trocken ist deine Haut. Ich sage es
Zwischen den Häuserwürfeln dieser Stadt, in der ich lebe.
Dein Blick - sanft und sicher wie der eines Vogels.
Ich sage es dem schwingenden Wind.
Dein Nacken - hörst du - ist aus Luft,
Die wie eine Taube durch die Maschen des
blauen Laubes schlüpft.
Du hebst dein Gesicht.
An der Ziegelmauer erscheint es noch einmal als Schatten.
Schön bist du. Du bist schön.
Wasserkühl war mein Schlaf an deiner Seite.
Mit halber Stimme rede ich zu dir.
Und die Nacht zerbricht wie Soda, schwarz und blau.
-
Steven Spielberg'un yonettigi, Tom Cruise, Colin Farrell ve Samantha Morton'in rol aldigi aksiyon-macera Azinlik Raporu (Minority Report), 16 yil once bugun vizyona girdi. (21 Haziran 2002)
https://media.giphy.com/media/7LHEVzgzpf2A8/giphy.gif
-
Amerikali tarihsel kurgu yazari Leon Uris'in olum yildonumu (21 Haziran 2003)
"Boylelikle daha dokuz yasima gelmeden, Arap yasaminin ana kuralini ogrenmis bulunuyordum. Ben agabeyime karsiydim. Agabeyimle ikimiz babama karsiydik. Ailem, kuzenlerime ve akrabalarina karsiydi. Akrabalar, kabileye karsiydi. Kabile dunyaya karsiydi. Hepimiz birlikte de kafire karsiydik."
https://i1.wp.com/israelseen.com/sho...-Leon-Uris.jpg
“So before I was nine I had learned the basic canon of Arab life. It was me against my brother; me and my brother against our father; my family against my cousins and the clan; the clan against the tribe; and the tribe against the world. And all of us against the infidel.”
-
-
“Soguk bir Subat sabahi iki eski dost, Molly Lane'e son bir saygi gosterisinde bulunmak uzere onun cenaze toreninde bulusurlar. Clive, Ingiltere'nin en basarili bestecisi, Vernon da saygin bir gazetenin yayin yonetmenidir. Bu iki kisinin ortak noktasi, bir zamanlar yasam dolu Molly'nin asigi olmalaridir. Ancak Molly, bu ikisiyle de, kocasiyla da yetinmemis, Basbakan adayi olan, sag egilimli, tutucu Disisleri Bakani ile de iliskiye girmistir. Bu bakanin sirrini ise Molly, bilmektedir. Ancak onun olumunu izleyen gunlerde Clive ile Vernon'un yaptiklari tuhaf bir anlasma, bu iki eski dostun aralarindaki yakinligi alabildigine sarsar. Disisleri Bakaninin sirrinin gundeme getirilmesi konusunda sorumluluk tasidigina inanan Vernon'la benmerkezci bir ahlak anlayisi olan Clive'nin arasinda ahlaksal bir duello baslar.” Ian McEwan, Amsterdam
https://images-na.ssl-images-amazon....hc0EC2%2BL.jpg
“On a chilly February day, two old friends meet in the throng outside a London crematorium to pay their last respects to Molly Lane. Both Clive Linley and Vernon Halliday had been Molly's lovers in the days before they reached their current eminence: Clive is Britain's most successful modern composer, and Vernon is editor of the newspaper The Judge. Gorgeous, feisty Molly had other lovers, too, notably Julian Garmony, Foreign Secretary, a notorious right-winger tipped to be the next prime minister. In the days that follow Molly's funeral, Clive and Vernon will make a pact with consequences that neither could have foreseen. Each will make a disastrous moral decision, their friendship will be tested to its limits, and Julian Garmony will be fighting for his political life.”
-
Engizisyon mahkemesi, 22 Haziran 1633'te Galileo Galilei'in dunyanin gunesin etrafinda dondugu teorisini reddetti.
"..yer'in dunyanin merkezi olmayip hareket ettigi ve gun dongusunu sagladigi saviniz da ayni oranda sacma ve dusunsel bakimdan yanlis olmakla birlikte teolojiye gore degerlendirildiginde inanc olarak olsa olsa hatalidir.
Gunes'in sabit olmasi ve yer'in hareketi hakkindaki iki teziniz, teoloji uzmanlari tarafindan soyle nitelendi: Gunes'in dunyanin merkezi oldugu ve hareket etmedigi konusundaki oneriniz sacma olmakla birlikte ozellikle de kutsal kitap'a karsit oldugu icin, dusunsel anlamda yanlis ve yasal olarak yasaya aykiridir."
https://upload.wikimedia.org/wikiped...oly_Office.jpg
“Che il Sole sia centro del mondo e imobile di moto locale, č proposizione assurda e falsa in filosofģa, e formalmente eretica, per essere espressamente contraria alla Sacra Scrittura;
I nostri teologi dicono: Che la terra non sia centro del mondo ne imobile, ma che si muova eziandio di moto diurno, č parimen*te proposizione assurda e falsa nella filosofia, e considerata in teologia ad minus erronea in Fide.”
-
Alman filozof, dilbilimci ve devlet adami Friedrich Wilhelm Christian Carl Ferdinand von Humboldt’un dogum yildonumu (22 Haziran 1767)
"Bir kisinin bir kelimeyle kastettigi bir digerinkiyle tami tamina ayni degildir ve her farklilik, ne kadar kucuk olursa olsun, sudaki bir halka gibi yayilir dilin butunune. Bu yuzden her anlama ayni zamanda bir anlamama, dusunce ve duygulardaki her mutabakat ayni zamanda bir ayriliktir."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Keiner denkt bei dem Wortgerade und genau das, was der andre, und die noch so kleine Verschiedenheit zittert, wie einKreis im Wasser, durch die ganze Sprache fort. Alles Verstehen ist daher immer zugleich einNicht-Verstehen, alle Uebereinstimmung in Gedanken und Gefühlen zugleich einAuseinandergehen.”
-
Italyan siyasetci Giuseppe Mazzini'nin dogum yildonumu (22 Haziran 1805)
"Ulke olmadan ne isminiz, ne simgeniz, ne soz hakkiniz, ne de halklarin arasinda bir kardes olarak yer almaya hakkiniz vardir; insanligin gayri mesru cocuklarisinizdir. Bayraksiz askerler, Yahudiler gibisinizdir. Ne sadakat, ne himaye bulursunuz, kimse size kefil olmaz. Adaletsiz sosyal kosullardan kendiniz icin bir ulke fethetmeksizin kurtulmayi bekleyemezsiniz."
https://www.interessenazionale.net/s...es/mazzini.jpg
"Senza Patria, voi non avete nome, né segno, né voto, né diritti, né battesimo di fratelli tra i popoli. Siete i bastardi dell' Umanitą. Soldati senza bandiera, israeliti delle Nazioni, voi non otterrete fede né protezione : non avrete mallevadori.Non v'illudete a compiere, se prima non vi conquistate una Patria, la vostra emancipazione da una ingiusta condizione sociale."
https://66.media.tumblr.com/8e440c05...9h4mo1_640.jpg
"Vefa, diger butun insan erdemlerinin tamamlayicisidir.”
https://it.jarofquotes.com/citazioni/224657.jpg
"Ailenin melegi kadindir."
https://i.pinimg.com/originals/f5/8d...e6f2a4fb83.png
"Aile, kalbin anavatanidir."
-
Ingiliz yazar Henry Rider Haggard’in dogum yildonumu (22 Haziran 1856)
“Uc hafta - yalnizca uc hafta! Gercekten de zaman olaylarla olculmeliydi, saatlerin gecmesiyle degil. / Three weeks — and only three weeks! Truly time should be measured by events, and not by the lapse of hours.”
http://freeread.com.au/@rglibrary/HR...ges/Ayesha.jpg
-
Alman roman yazari Erich Maria Remarque'nin dogum yildonumu (22 Haziran 1898)
"Bir zamanlar denizdeki bir kayaya asik bir dalga vardi, mesela Capri Koyunda. Kayanin etrafinda kopukler sacarak dans ederdi bu dalga, gece gunduz bu kayayla opusurdu, onu beyaz kollariyla sarar, durmadan ic ceker, kayanin da kendisine gelmesini beklerdi. Onu cok ama cok sevmisti, O'nun icin firtinalari asardi. Ama bir gun kukredi, tamamen icine aldi onu, ve azar azar batisini izledi. Aniden kaybolmustu kaya. Dalganin oynamak isteyecegi, sevecegi, durmadan hayalini kuracagi, su ustunde dimdik duran bir kaya degildi artik. Denizin dibinde bir tas parcasiydi, dalganin altinda bogulmustu. Dalga mi? Hayal kirikligina ugradi, aldatildigini dusundu, ve baska bir kaya aramaya basladi." Zafer Taki
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Es war einmal eine Welle, die liebte den Felsen irgendwo im Meer, sagen wir in der Bucht von Capri. Sie umschäumte und umbrauste ihn, sie küßte ihn Tag und Nacht, sie umschlang ihn mit ihren weißen Armen. Sie seufzte und weinte und flehte ihn an, zu ihr zu kommen, sie liebte ihn und umschwärmte ihn und unterspülte ihn dabei langsam, und eines Tages gab er nach und war ganz unterspült und sank in ihre Arme. Er war nur noch ein Steinbrocken auf dem Meeresgrund, untergegangen in ihr. Die Welle fühlte sich enttäuscht und betrogen und suchte sich dann einen neuen Felsen.”
https://www.remarque.uni-osnabrueck....n/image002.jpg
"Gencim, yirmi yasindayim. Ama hayatta umutsuzluktan, olumden korkudan ve aci ucuruma surukleyen anlamsiz bir distanligin kosteklenmesinden baska bir sey tanimiyorum. Milletlerin birbirlerine zorla dusman edildigini ve hic ses cikarmadan, hicbir sey bilemeden budala, uysal ve bonce birbirlerini oldurduklerini goruyorum. Dunyanin en zeki beyinlerinin, butun bunlari daha ustaca ve daha devamli yapmak icin yeni silahlar ve yeni laflar bulduklarini goruyorum." Bati Cephesinde Yeni Bir Sey Yok
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Ich bin jung, ich bin zwanzig Jahre alt; aber ich kenne vom Leben nichts anderes als die Verzweiflung, den Tod, die Angst und die Verkettung sinnlosester Oberflächlichkeit mit einem Abgrund des Leidens. Ich sehe, dass Völker gegeneinander getrieben werden und sich schweigend, unwissend, töricht, gehorsam, unschuldig töten. Ich sehe, dass die klügsten Gehirne der Welt Waffen und Worte erfinden, um das alles noch raffinierter und länger dauernd zu machen. Und mit mir sehen das alle Menschen meines Alters hier und drüben, in der ganzen Welt, mit mir erlebt das meine Generation.”
http://cultura.biografieonline.it/wp...ccidentale.jpg
"Io sono giovane, ho vent'anni: ma della vita non conosco altro che la disperazione, la morte, il terrore, e la insensata superficialitą congiunta con un abisso di sofferenze. Io vedo dei popoli spinti l'uno contro l'altro, e che senza una parola, inconsciamente, stupidamente, in una incolpevole obbedienza sui uccidono a vicenda. Io vedo i pił acuti intelletti del mondo inventare armi e parole perché tutto questo si perfezioni e duri pił a lungo. E con me lo vedono tutti gli altri uomini della mia etą, lo vede e lo vive la mia generazione."
-
22 Haziran 1943'te Steve Rogers'a Super Asker Serumu enjekte edildi ve fiziksel olarak Kaptan Amerika'ya donustu.
https://m.media-amazon.com/images/M/...sZXk@._V1_.jpg
https://www.imdb.com/list/ls06347319...ref_=hm_hp_i_1
-
Amerikali bilim kurgu yazari Octavia Estelle Butler’in dogum yildonumu (22 Haziran 1947)
“Peru’ya gittigimde, Machu Picchu’da gordugunuz iki tepenin yuksegi olan Huayna Picchu’ya tirmandim. Normal bir insan icin kolay bir tirmanistir. Demem o ki fit olmasaniz bile kolay. Fakat ben dizimi incitmeyi basardim. Kendime ‘Yeterince yuksege tirmandim, yeterince yuksege tirmandim.’ deyip durdum, peki neden geri donmedim? Tepeye olan butun yolu ciktim, kucuk magaranin icinden emekledim ve dagin tepesine ulastim ve asagi indim. Kast ettigim buydu. Yazmayi anlatan iyi bir mecaz bu, cubku mesela bir roman yazarken bir an gelecek ve yapamadiginizi dusuneceksiniz. Ya da cok kotu oldugunu dusunup atmak isteyeceksiniz. Ogrencilerime soylerim; bir zaman gelecek yakmak veya tuvalete atip sifonu uzerine cekmeyi isteyeceksiniz. Fakat devam ederseniz iste bu sizi ‘keske bir yazar olsaydim’ dan cikarip bir yazar yapar.”
https://orion-uploads.openroadmedia....okcase_500.jpg
“When I went to Peru, I climbed Huayna Picchu, the taller of the two peaks you see when you see Machu Picchu. It's an easy climb for anyone who is okay, you know. I mean, even if you're not in very good shape. But I managed to hurt my knee hiking. I kept saying, this is high enough, this is high enough, why don't I go back down? I got all the way to the top, crawled through the little cave and got to the top of the mountain and came back down. That's what I mean. It's a good metaphor for writing, because there will always come a time in writing a novel for instance, a long undertaking like that, when you don't think you can do it. Or, you think it's so bad you want to throw it away. I tell the students that there comes a time when you want to either burn it or flush it. But if you keep going, you know, that's what makes you a writer instead of an "I wish I was a writer."
Olumunden sonra incelenen not defterine asagidaki satirlari karalamis:
https://orion-uploads.openroadmedia....lerjournal.jpg
Seckin bir mahallede cok guzel bir ev alacagim.
Genc fakir siyahilerin Clarion ve diger yazarlarin calistaylarina katilmalarini saglayacagim.
Genc fakir siyahilerin ufuklarini genisletmelerine yardim edecegim.
Genc fakir siyahilerin universiteye gitmelerine yardim edecegim.
Annem ve kendim icin en iyi saglik hizmetini alacagim.
Istedigim veya ihtiyacim oldugu her an bir araba kiralayacagim.
Dunya uzerinde istedigim yere istedigim zaman seyahat edecegim.
Oyle olsun! Gorelim bakalim!
-
-
Amerikali sarkici, soz yazari ve aktris Cynthia Ann Stephanie “Cyndi” Lauper'in dogum gunu (22 Haziran 1953)
https://media.giphy.com/media/d9KgckDRwpMEU/giphy.gif
https://68.media.tumblr.com/b46fdc61...i7wyo1_500.gif
-
Marlon Brando, Karl Malden, Lee J. Cobb'in rol aldigi Rihtimlar Uzerinde (On the Waterfront- Fronte del porto) 22 Haziran 1954'de Japonya'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...0,1000_AL_.jpg
https://media.giphy.com/media/jBi1bIqQiIZSU/source.gif
-
Ingiliz sair, kisa hikaye ve roman yazari Walter de la Mare’nin olum yildonumu (22 Haziran 1956)
Bana Pan oldu dediler,
Oyleyse kimdi sakiyan sessizce
Kul rengi murverlerle kapli
O yesil vadinin dibinde
Bazen ruhumun buyusuyle
Canlanan bir kustu sanki oten
Bazen denizin iniltisiydi
Karada yuregime seslenen
Soluk guzelligiyle cuha ciceklerinin
Donanmis kirlarda bile
Eski bir acinin gozyaslarina
Rastladim menekželerde
https://images.gr-assets.com/books/1...8l/3096016.jpg
They told me Pan was dead, but I
Oft marvelled who it was that sang
Down the green valleys languidly
Where the grey elder-thickets hang.
Sometimes I thought it was a bird
My soul had charged with sorcery;
Sometimes it seemed my own heart heard
Inland the sorrow of the sea.
But even where the primrose sets
The seal of her pale loveliness,
I found amid the violets
Tears of an antique bitterness.
-
Amerikali yazar Dan Brown'in dogum gunu (22 Haziran 1964)
“Bir arti on bir esittir on mu? Hemen, ‘Yanlis’dedi.
‘Peki bunun dogru olmasiniżnżn bir yolu var mi sence?’
Ambra basini iki yana salladi,. ‘Hayir, denklemin kesinlikle yanlis.’
Profesor nazikce genc kadini elinden tutup kendi bulundugu tarafa cekti. Ambra isaretlere onun durdugu noktadan bakiyordu.
Denklem bas asagi olmustu.
X = IX + I
Ambra saskinlik icinde basini kaldirdi.
Langdon gulumsuyordu. ‘On esittir, dokuz arti bir. Bazen baska birinin gercegini anlamak icin tek yapman gereken bakis acini degistirmektir."
https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/...23199001-1.jpg
“One plus eleven is ten? ‘False,’ she said immediately.
‘And can you see any way this could be true?’
Ambra shook her head. ‘No, your statement is definitely false.’
Langdon gently reached out and took her hand, guiding her around to where he had been standing. Now, when Ambra glanced down, she saw the markings from Langdon’s vantage point.
The equation was upside down.
X = IX + I
Startled, she glanced up at him.
‘Ten equals nine plus one,” Langdon said with a smile. “Sometimes, all you have to do is shift your perspective to see someone else’s truth.’
Ambra nodded, recalling how she had seen Winston’s self-portrait countless times without ever grasping its true meaning.”
http://www.quotemaster.org/images/7d...bcdecba13c.jpg
"Zihinlerinizi acin, dostlarim. Bizler hepimiz anlamadiklarimizdan korkariz."
-
1 Akademi, 2 Golden Globe Odullu, Oz Buyucusunun cocuk yildizi, Amerikali Aktris ve sarkici (Frances Ethel Gumm) Judy Garland'in olum yildonumu (22 Haziran 1969)
https://media.giphy.com/media/TY6eQN34iAeFq/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/cEp4X6Pt3JPu8/giphy.gif
-
-
Amerikali dansci, koreograf, sarkici ve aktor (Frederick Austerlitz) Fred Astaire'in olum yildonumu (22 Haziran 1987)
https://68.media.tumblr.com/9c7b6dec...cfexo1_500.gif
-
Ingiliz heavy metal grubu Black Sabbath, 16. studyo albumu Dehumanizer'i 22 Haziran 1992’de I.R.S (Avrupa), Reprise (Amerika - Kanada) etiketleriyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/DC6zS_cXkAAwzbk.jpg
-
Amerikali Hard Rock grubu Collective Soul, cikis albumu Hints Allegations and Things Left Unsaid’i 22 Haziran 1993’de Rising Storm ve Atlantic etiketleriyle piyasaya surdu.
http://covers.discorder.com/fullsize...5678259623.jpg