-
Amerikali yazar Danielle Steel, Aile Baglari (Family Ties - Legami di Famiglia) romanini 22 Haziran 2010’da Delacorte Press araciligiyla yayinladi.
“Yirmi alti yasinda genc, guzel, yetenekli Manhattanli bir mimar olan Annie Ferguson, ilk isine baslamanin mutlulugu icerisindedir. Yeni bir sevgiliye, yeni bir eve, kisacasi istedigi her seye sahiptir; ama aniden gelen bir telefonla tum dunyasi altust olur. Bir gece icinde oksuz kalan uc yegenine annelik yapmak zorunda kalmis, yasantisi kokten degisivermistir. Yine de kiz kardesine vermis oldugu soz icin asla pisman degildir. Seneler gecer, Annie simdi kirk iki yasina gelir. Kendi ayaklarinin uzerinde duran, kariyerinin zirvesinde bir kadindir ve tum yasamini adadigi bir ailesi vardir. Cocuklarin sorumlulugunu aldigindan beri hayatinda erkek olmadan yasamaktan sikayetci degildir. Artik birer yetiskin olan yegenleri kendi sorunlariyla bas etmeye calisirlarken, o da her ebeveyn gibi cesitli zorluklar yasar. Sonunda her biri yuvadan ucup kendi yollarina gider ve Annie birdenbire yalniz kalir. Annie tam da bu sirada biriyle tanisir ve hayati ansizin degisiverir.”
https://images.gr-assets.com/books/1...5l/6761440.jpg
“Annie Ferguson was a bright young Manhattan architect. Talented, beautiful, just starting out with her first job, new apartment and boyfriend, she had the world in the palm of her hand--until a single phone call altered the course of her life forever. Overnight, she became the mother to her sister's three orphaned children, keeping a promise she never regretted making, even if it meant putting her own life indefinitely on hold.Now, at forty-two, as independent as ever, with a satisfying career and a family that means everything to her, Annie is comfortable being single and staying that way. She appears to have no time for anything else. With her nephew and nieces now young adults and confronting major challenges of their own, Annie is navigating a parent's difficult passage between lending them a hand and letting go, and suddenly facing an empty nest. Then, just when least expected, a chance encounter changes Annie's life yet again in the most unexpected direction of all.”
-
"...Biz genc degiliz artik. Biz dunyayi fethetmek istemiyoruz artik. Kacagiz biz. Kendimizden kaciyoruz artik. Hayatimizdan. On sekiz yasinda idik; dunyayi, hayati sevmeye baslamistik, sevdigimiz bu seylere kursun SIKMAK zorunda kaldik. Patlayan ilk mermiler kalbimize saplandi. Calisma, caba, ilerleme kapilari kapandi bize. Biz bunlara artik inanmiyoruz, biz harbe inaniyoruz." Erich Maria Remarque, Bati Cephesinde Yeni Bir Sey Yok
https://pictures.abebooks.com/100POC...8714903348.jpg
“…Wir sind keine Jugend mehr. Wir wollen die Welt nicht mehr stürmen. Wir sind Flüchtende. Wir flüchten vor uns. Vor unserem Leben. Wir waren achtzehn Jahre und begannen die Welt und das Dasein zu lieben; wir mußten darauf schießen. Die erste Granate, die einschlug, traf in unser Herz. Wir sind abgeschlossen vom Tätigen, vom Streben, vom Fortschritt. Wir glauben nicht mehr daran; wir glauben an den Krieg.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"...Non siamo più giovani, non aspiriamo più a prendere il mondo d'assalto. Siamo dei profughi, fuggiamo noi stessi, la nostra vita. Avevamo diciott'anni, e cominciavamo ad amare il mondo, l'esistenza: ci hanno costretto a spararle contro. La prima granata ci ha colpiti al cuore; esclusi ormai dall'attività, dal lavoro, dal progresso, non crediamo più a nulla. Crediamo alla guerra."
-
“Eskiden otobuste tek basina gecirilen bir kac dakika, ise yuruyerek gitmek veya bir randevuyu beklemek gibi insanin yalniz kalip dusunebilecegi sessiz zamanlar artik katlanilmaz geliyordu. Farkinda olmadan insanlarin elleri surekli telefonlarina, kulakliklarina, oyunlara gidiyor; teknolojinin bagimlilik yapan cekimine karsi koyamiyorlardi. Gecmisin mucizeleri, yepyeni olana duyulan aclikla silinip gidiyordu...” Dan Brown, Baslangic
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“A few minutes alone on a bus, or walking to work, or waiting for an appointment—now felt unbearable, and people impulsively reached for their phones, their earbuds, and their games, unable to fight the addictive pull of technology. The miracles of the past were fading away, whitewashed by a ceaseless hunger for all-that-was-new…”
-
“Langdon genc bir astronomi ogrencisiyken, Venus gezegeninin her dort yilda bir ekliptik semada bes koseli mukemmel bir yildiz cizdigini ogrendiginde cok sasirmisti. Eskiler bu fenomeni kesfettiklerinde öylesine buyulenmislerdi ki, Venus ile onun bes koseli yildizi mukemmellik, guzellik ve cinsel askin sembolü haline gelmislerdi. Eski Yunan'da, Venus'un buyusune ovgu olsun diye, onun dort yillik devrini Olimpiyat Oyunlari'ni duzenlerken kullanmislardi. Bugunlerde pek az insan, dort yilda bir yapilan modern Olimpiyat Oyunlari'nin hala Venus'un devrelerini takip ettiginin farkindadir.” Dan Brown, Da Vinci Sifresi
https://images-na.ssl-images-amazon....110TQGY48L.jpg
“As a young astronomy student, Langdon had been stunned to learn the planet Venus traced a perfect pentacle across the ecliptic sky every four years. So astonished were the ancients to observe this phenomenon, that Venus and her pentacle became symbols of perfection, beauty, and the cyclic qualities of sexual love. As a tribute to the magic of Venus, the Greeks used her four-year cycle to organize their Olympiads. Nowadays, few people realized that the four-year schedule of modern Olympic Games still followed the cycles of Venus.”
-
"Mudurun kravatin ses tellerini isitmak icin Romali hatiplerin bagladigi fascalia'dan geldigine dair romantik iddialarina ragmen Langdon, kravat kelimesinin etimolojik olarak parali Hýrvat askerlerinin savasa cikmadan önce bagladigi puantiyeli boyun baglarindan geldigini biliyordu. Bugun hala bu eski savas kýyafeti, toplanti salonu savaslarinda dusmanlarina gozdagi vermek isteyen modern ofis savascilari tarafindan takiliyordu. " Kayip Sembol
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Despite the headmaster’s romantic claims that the origin of the cravat went back to the silk fascalia worn by Roman orators to warm their vocal cords, Langdon knew that, etymologically, cravat actually derived from a ruthless band of “Croat” mercenaries who donned knotted neckerchiefs before they stormed into battle. To this day, this ancient battle garb was donned by modern office warriors hoping to intimidate their enemies in daily boardroom battles.”
-
-
"Bazi seyler icin artik sabrim yok; ukala biri haline geldigim icin degil, aksine hayatimda artik beni mutsuz eden ya da uzen seyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemedigim bir noktaya ulastigim icin. Laf sokmalara, haddinden fazla elestirilere ve hangi turden olursa olsun talep ve beklentilere artik sabrým yok. Benden hoslanmayan insanlari memnun etmeye, beni sevmeyen insanlari sevmeye ve bana gulumsemeyen insanlara gulumsemeye yonelik arzumu kaybettim. Artik yalan soyleyen ve beni yonetmek isteyen insanlara bir tek dakika bile harcamak istemiyorum. Oyunlarin, ikiyuzlulugun, sahtekarliklarin ve ucuz ovgulerin oldugu ortamlarda bulunmak istemiyorum."
https://media.giphy.com/media/P3BjOeJd0xwJ2/giphy.gif
https://68.media.tumblr.com/0ee4b3ef...z051rz7qfi.gif
"I no longer have patience for certain things, not because I’ve become arrogant, but simply because I reached a point in my life where I do not want to waste more time with what displeases me or hurts me. I have no patience for cynicism, excessive criticism and demands of any nature. I lost the will to please those who do not like me, to love those who do not love me and to smile at those who do not want to smile at me. I no longer spend a single minute on those who lie or want to manipulate. I decided not to coexist anymore with pretense, hypocrisy, dishonesty and cheap praise."
-
Roma Imparatoru (Vespasiano / Tito Flavio Sabino) Vespasianus’un olum yildonumu (23 Haziran 79)
https://i.pinimg.com/736x/58/85/20/5...66a2f38061.jpg
https://cdn.shopify.com/s/files/1/00...g?v=1531160465
“Paranin kokusu yoktur! / Il denaro non ha odore!”
(Hukum surdugu 69-79 yillari arasinda umumi tuvaletleri vergiye baglar. Vespasianus'un oglu Titus, babasinin buldugu yeni gelir kaynagina inanamayip: 'Cisten boktan vergi mi toplanir peder?' diye sorunca...Titus Flavius Vespasianus, umumi htuvaletlerden taze toplanmis ilk vergilerden bir avuc alip oglunun burnuna yaklastirir ve unlu sozunu soyler: 'Non olet!' Roma halkinin 'Pecunia non olet' (para kokmaz) diye anlasilir kildigi soz.)
-
15. yuzyil Quattrocento okulundan Italyan ressam Fra Filippo Lippi’nin dogum yildonumu (23 Haziran 1406)
Affreschi Duomo Prato (Herod's Banquet, 1452-65)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...uomo_prato.jpg
-
Unlu Italyan siyaset felsefecisi, retorigi, tarihcisi ve hukuk danismani Giambattista Vico'nun dogum yildonumu (23 Haziran 1668)
https://pbs.twimg.com/media/DxhewdOXgAAtwaU.jpg
"Tanrilar Cagi, Kahramanlar Cagi ve Insanlik Cagi"
"Insanlarin dogasinda varolan en onemli ozelliklerin basinda insanin ham olmasý gelir. Insan, dogasi itibariyle daha sonra kati, sonra nazik, yumusak ve nihayet kotu bir yaratiktir."
https://images-na.ssl-images-amazon....1Bb9nx0LOL.jpg
"La natura de' popoli prima è cruda, dipoi Il carattere dei popoli è prima crudele, poi severa, quindi benigna, appresso dilicata, severo, quindi benevolo, ancora dopo raffina- finalmente dissoluta. to, infine dissoluto."
-
Amerikali Christopher Latham Sholes, 23 Haziran 1868 tarihinde Daktilo ve gunumuzde kullandigimiz Q klavyenin patentini aldi.
https://i.kinja-img.com/gawker-media...y24pbrpgif.gif
-
Romantik ve duygusal St. Petersburg geleneginin en onemli temsilcisi Ukraynali Sair (Anna Andreyevna Gorenko) Anna Ahmatova’nin dogum yildonumu (23 Haziran 1889)
https://thelujonmagazine.files.wordp...211.jpg?w=1620
Buzdan bir el kalbimi SIKISTIRIYORDU sanki
Ama bir duste yuruyor gibiydim;
Sag elimin eldivenini
Cikaripp sol elime giydim
Bitmez tukenmez gibi geldiler bana
Oysa topu topu uc taneydi basamaklar
"Benimle ol.." diye fisildadi
Akcaagaclarin arasindan sonbahar
"Aldatildým ben.. Uzgunum..
Ucari, kotu yazgim aldatti beni"
Dedim ki "Ben de, ben de oyleyim..
Olurum...Olurum seninle sevgili.."
Son karsilasmanin sarkisiydi bu
Donup bir kez daha baktim karanlik eve;
Yatak odasinin penceresinde
Mumlar, kayitsiz, sari bir isikla parliyordu.
https://pbs.twimg.com/media/DC_ZiBaXsAAtuwD.jpg
Nathan Altman, The Rigors of Anna Akhmatova, 1914
Il petto senza forza raggelava,
eppure leggeri erano i passi.
Ho infilato il guanto di sinistra
nel posto della destra.
Sembrava che i gradini fossero tanti,
ma io sapevo che erano soltanto tre!
Nell'autunnale sussurro degli aceri
mi ha chiesto: "Muori con me!
Mi ha ingannato infatti il triste,
incostante, crudele mio destino".
Gli ho risposto: "Caro, caro!
Anche me ha ingannato. E morirò con te"...
Questo è il canto del nostro ultimo incontro.
Ho guardato la casa buia all'ultimo istante.
Solo nella camera ardevano candele,
di una luce gialla, indifferente.
-
Turk sair, roman ve deneme yazari, edebiyat tarihcisi, siyasetci ve Cumhuriyet neslinin ilk ogretmenlerinden Ahmet Hamdi Tanpinar’in dogum yildonumu (23 Haziran 1901)
(Ahmet Hamdi Tanpinar, Turkish poet, novelist, recognized as one of the most important representatives of modernism in Turkish literature)
https://www.neokur.com/photos/alinti...1556372703.jpg
I'm neither in the time
Nor entirely out of it
But in the unbreakable stream
Of a monolithic wide moment
With a strange colour of dream
Every shape is like toned
Even the feather flying with the wind
Is not as light as me
My head is a vast mill
Which is grinding the silence
My inside has its own way
A coatless and cloakless sage
The world has become an ivy
With its root by me, I'm detecting
An azure, blue light
I'm swimming right in the middle of it
“-Ama doktor, ben hasta degilim...Allah rizasý icin... size anlattim.Tekrar gozlerini gozlerime dikti en kati sesiyle:
-Hastasiniz... diye kesip atti. Psikanaliz ciktigindan beri hemen herkes az cok hastadir.” Saatleri Ayarlama Enstitusu
https://images-na.ssl-images-amazon....1lAoTOjn1L.jpg
“- Mais docteur, je ne souffre de rien… Pour l'amour de Dieu... Je vous l'ai dit. Ses yeux s'étaient de nouveau plantés dans les miens. Il me coupa la parole de sa voix la plus décidée:
- Vous êtes malade. Depuis la découverte de la psychanalyse, tout le monde est un peu malade. ”
-
Fransiz oyun yazari Jean Anouilh’nin dogum yildonumu (23 Haziran 1910)
“Kil gomleklerin, oruclarýn, geceleri buz gibi taslar ustunde, icimizdeki zavalli hayvandan tiksine tiksine uykulari bolup sana dogru gelme cabalarinin zayif kisilerin buldugu onlemlerden baska birsey olabilecegini sanmam. Simdi bana oyle geliyor ki, gucluluk ve luks icinde, hatta sehvet icinde bile, seninle konusmama hic ara vermeyecegim. Sen zenginin ve mutlunun da tanrisisin. Senin derin adaletin de burada. Herseye dogustan sahip olanlara yuz çevirmedin. Kolayligin tuzaginda yapayalniz birakmadin onlari. Yolunu sasirmis koyunlarin onlardir belki de. Yoksullar ve sakatlar baslangicta sok daha ustun bir durumdadir. Seninle dolup tasarlar. Buyuk bir guvenle sariliverirler sana, duskunlukleri de bunun bedelidir. Ama, bazi bazi, buyuüyük yargý gununde, onlarin magrur baslarini zenginlerinkinden de fazla egilecegini tasarladigim oluyor. Cunku senin duzeninde, bizim yanlis olarak ‘adalet’ dedigimiz sey gizli ve derindir ve sen onlarin icini de krallarinki kadar ozenle incelersin. Ve bizim gozlerimizi kamastiran, ama senin icin goze bile carpmayan farklar altinda; tac ya da kabuk altinda sen ayni gururu, ayni ovungenliði, ayni kendinden hosnut cabayi bulursun.” Becket Ya Da Tanrinin Onuru
https://t0.gstatic.com/images?q=tbn:...nY3tju1sxHsLYk
“Their hair shirts, their fasting, their bells in the small hours summoning one to meet you, on the icy paving stones, in the sick misery of the poor ill?treated human animal—I cannot believe that all these are anything but safeguards for the weak. In power and in luxury, and even in the pleasures of the flesh, I shall not cease to speak to You, I feel this now. You are the God of the rich man and the happy man too, Lord, and therein lies Your profound justice. You do not turn away Your eyes from the man who was given everything from birth. You have not abandoned him, alone in his ensnaring facility. And he may be Your true lost sheep. For Your scheme of things, which we mistakenly call justice, is secret and profound and You plumb the hidden depths of poor men’s puny frames as carefully as those of Kings. And beneath those outward differences, which blind us, but which to You are barely noticeable; beneath the diadem or the grime, You discern the same pride, the same vanity, the same petty, complacent preoccupation with oneself.”
http://quoteparrot.com/images/quote/...eath-12765.jpg
“Evet diyebilmek icin terlemeniz, kollarinizi sivamaniz ve iki elinizi dirseklere kadar hayatin icine daldirmaniz gerekir. Hayir demek kolaydir, olmek anlamina gelse bile.”
https://img.libquotes.com/pic-quotes...te-lbj5u7i.jpg
“Yasamin, ama cinayetleriyle, felaketleriyle ve muazzam miraslariyla hakiki yasamin, neredeyse yalnizca gazetelerde vuku bulduguna hic dikkat ettiniz mi?”
-
Ingiliz matematikci, bilgisayar bilimcisi ve kriptolog Alan (Mathison) Turing’in dogum yildonumu (23 Haziran 1912)
https://izquotes.com/quotes-pictures...ing-187587.jpg
“Bilim, diferansiyel bir denklemdir. Din ise bir SINIR halidir.”
https://quotefancy.com/media/wallpap...e-imagines.jpg
“Bazen, kimsenin hakkinda hicbir sey dusunmedigi insanlar, kimsenin hakkinda hicbir þey dusunmedigi seyleri yapabilen kisilerdir.”
-
Amerikali yazar Richard Bach'in dogum gunu (23 Haziran 1936)
http://www.yaseminsungur.com/wp-cont...in_sungur.jpeg
"Yasamak icin ne cok neden var! Balikci teknelerinin etrafinda o rutin, SIKICI donup dolasmadan baska nedenler de var yasamak için. Cehaletimizi kirabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamizi kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En onemlisi, ozgur olabiliriz!"
https://images-na.ssl-images-amazon....1h1No3FOpL.jpg
"Instead of our drab slogging forth and back to the fishing boats, there's reason to live! We can lift ourselves out of ignorance, we can find ourselves as creatures of excellence and intelligence and skill. We can learn to be free! we can learn to fly!"
"Eger dostlugumuz zaman ve uzaklikla sinirliysa, o yok demektir. Zaman ve uzaklikla sinirli olmayani yasiyoruz biz. Uzakligi yenince hep ayni yerdeyiz, zamani yenince hep ayni anin icindeyiz. Boylece her an icin birlikte olacagimizi dusunmedin mi?"
https://www.macrolibrarsi.it/data/co...ro-59655-1.jpg
"Se la nostra amicizia dipendesse da cose come lo spazio e il tempo, allora, una volta superati spazio e tempo noi avremo anche distrutto questo nostro sodalizio! Non ti pare?Ma se superi il tempo e lo spazio, non vi sarà che l'Adesso e il Qui, il Qui e l'Adesso.Noi avremo occasione di vederci, eh, ogni tanto?"
-
Fransiz yazar, sair, muzisyen, sarkici, cevirmen, elestirmen, aktor, mucit ve muhendis Boris Vian’in olum yildonumu (23 Haziran 1959)
“ ‘Calismanin iyi bir sey oldugunu dusunmeleri onlarin hatalari mi ki ?’
‘Hayir,’ dedi Colin, ‘onlarin hatalari degil. Cunku onlara dendi ki: calismak kutsaldir, iyidir, guzeldir, her seyden onemlidir ve sadece calisanlarin her seye hakki vardir. Onlari sadece her zaman calismalari icin duzenlediler, o zaman da her seyden yararlanamadilar.’
‘O zaman aptallar,’ dedi Chloe.
‘Evet aptallar,’ dedi Colin. ‘Bu yuzden calismanin en iyi sey oldugunu kendilerine inandiranlarla anlastilar. Bu onlarin gelismelerini ve bir daha calismamayi dusunmelerini engelliyor.’ “ Gunlerin Kopugu
http://www.renaud-bray.com/ImagesEdi...6/26684-gf.jpg
“Is it their fault if they think that it’s good to work?
- No, said Colin, it’s not their fault. It’s because they’ve been told : work is sacred, it’s good, it’s nice, it’s what counts before anything, and only those who work have the right to everything. The only thing is, it’s been set up so that they work all the time so they can’t take advantage of it.
'But then they’re stupid,' said Chloe.
'Yes, they’re stupid, said Colin. That’s why they agree with those that made them believe that work is the best thing there is. That saves them from thinking and finding a way to progress and to no longer work.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Kayalarin oyugunda bir Temmuz peltesi gibi titriyordu kopuk. Hafif ateste pismis suyosunu kokuyordu. Basi donen Jacquemort tozlu yaz otlarinin ustunde diz coktu, iki elini uzatarak topraga dokundu; bunu yaparken, kenar cizgileri tuhaf denecek kadar duzensiz olan keci pisliklerine rastlayinca, o hayvanlarin arasinda bir Sodom tekesinin bulundugu sonucuna vardi, oysa turun yokoldugunu saniyordu.” Yurek Soken
http://www.sothebys.com/content/dam/...03_9SB7B_1.jpg
“En bas, tout était très loin, à pic, et de l’écume tremblait dans le creux des roches comme une gelée de juillet. Cela sentait l’algue braisée. Pris de vertige, Jacquemort s’agenouilla sur l’herbe terreuse de l’été, toucha le sol de ses deux mains étendues ; rencontrant dans ce geste des crottes de bique aux contours bizarrement irréguliers, il conclut à la présence, parmi ces animaux, d’un bouc de Sodome dont il croyait pourtant l’espèce disparue. “
https://quotefancy.com/media/wallpap...ts-of-love.jpg
“Aslolan iki sey vardir: guzel kizlarla ask, ve New Orleans'in ya da Duke Ellington'un muzigi, ikisi de ayni sey. Geri kalan yok olmali, cunku geri kalan cirkindir. / Il y a seulement deux choses : c’est l’amour, de toutes les façons, avec des jolies filles, et la musique de la Nouvelle-Orléans ou de Duke Ellington.”
-
-
Madonna, Who's That Girl filminin soundtrackleri icin yapmis oldugu albumun 3.parcasi olan Who's That Girl sarkisini, 23 Haziran 1987’de Sire Records etiketiyle yayinladi.
https://todayinmadonnahistory.files....-that-girl.jpg
https://media.giphy.com/media/w4ljOj0FuSOUo/source.gif
https://68.media.tumblr.com/88440eca...gzw0o1_500.gif
-
Michael Keaton, Jack Nicholson ve Kim Basinger’in rol aldigi aksiyon-macera Batman, 23 Haziran 1989’da Amerika’da viyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...wMDk2._V1_.jpg
https://i.gifer.com/WCVi.gif
-
Angolali sair António Jacinto’nun (do Amaral Martins) olum yildonumu (23 Haziran 1991)
Bu koca ciftlikte ekinleri yagmur degil
alin terim sular
Bu koca ciftlikte olgun kahve
kirmizi kiraz var
kanim damla damla besledi özsularini.
Kahve kavuracak
ezilip, ogutulecek
kararacak, kararacak; irgatin kara
rengini alacak
Irgatin kara rengini!
Sakiyan kuslara sor
tasasiz, kivrilip akan irmaklara
ve icerden icerden esen ruzgara:
kim kalkar erkenden? kim yollanir tarlaya?
Kim tasir aganin tahterevanini uzun yollarda?
Urunu devsiren kimdir, parasini alan kim?
Kim yasar kokmus misir, kokmus balik ve asagilanmayla
pacavralar icin 50 anglores gundelikle
ya kim yer sopayi karsi cikinca?
https://thumbs.web.sapo.io/?pic=http...36&crop=center
On that big estate there is no rain
it’s the sweat of my brow that waters the crops:
On that big estate there is coffee ripe
and that cherry-redness
is drops of my blood turned sap.
The coffee will be roasted,
ground, and crushed,
will turn black, black with the colour of the contratado
Black with the colour of the contratado
Ask the birds that sing,
the streams in carefree wandering
and the high wind from inland:
Who gets up early? Who goes to toil?
Who is it carries on the long road
the hammock or bunch of kernels?
Who reaps and for pay gets scorn
rotten maize, rotten fish,
ragged clothes, filthy angolares
beating for fighting back?
-
-
-
-
Shia LaBeouf, Rosie Huntington-Whiteley ve Tyrese Gibson’in rol aldigi aksiyon-macera-bilim kurgu Transformers 3: Ay'in Karanlik Yuzu (Transformers 3: Dark of the Moon - Transformers 3 L'oscuro Della Luna) 23 Haziran 2011’de Moskova Film Festivalinde gosterime girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...8,1000_AL_.jpg
-
Italyan yazar Italo Calvino'nun sevgili esi (Esther Judith Singer) Chichita Calvino’nun 1. olum yildonumu (23 Haziran 2018)
https://pbs.twimg.com/media/DgZBNaVXcAEpl8U.jpg
-
2006-2007 yillari arasinda Amerikan Bas sairligi yapan, Amerikali sair, yazar, editor ve edebi elestirmen. Donald Hall'un (Donald Andrew Hall Jr.) olum yildonumu (23 Haziran 2018)
https://85434-239783-raikfcquaxqncof...ma-640x372.jpg
Renksiz yasadim.
Gri bir odada
kirpik fisiltilarla
kendisine baktigimda solan bir kadinla konustum.
Seslerimiz istiridye beyaziydi, canavarlarimiz
toz topaklari gibi soluk.
Agaclarimdaki yapraklar kirlendi.
solgun cimenler bictim.
Arkadaslar dev olu sicanlara benzeyen
steysinlarini park ettiler
nerdeyse gorunmeyen evimin yanina.
Cuzdanimda banknotlar renklerini yitirdi.
Okyanuslar gibi gri daglar gordum ruyamda,
ustlerinde hicbir evin isigi yanmiyordu,
tabutlar vardi sadece; yururken konusan
ve surekli birbirini gomen gri kumlara.
https://images.gr-assets.com/books/1...71l/197856.jpg
I lived no-color. In a grey room I talked
clipped whispers
with a woman who faded while I looked at her.
Our voices were oyster-white, my monsters
as pale as puffballs of dust. Leaves of my trees
turned dingy. I mowed pale grass.
Friends parked station wagons like huge dead mice
by my house that was nearly invisible.
Dollar bills lost color
when I kept them in my wallet.
I dreamed of mountains grey like oceans
with no house lights on them,
only coffins that walked and talked
and buried each other continually in grey sand.
-
"23 Haziran ogleden sonra saat dortte, Sarkac, salinim duzleminin bir ucunda hizini azaltiyordu; sonra tembelce merkeze dogru inecek, yolun yarisinda hiz kazanacak, yazgisini belirten guclerin gizli dortgenine kilic gibi inecekti." Umberto Eco, Foucault Sarkaci
https://www.calibanbooks.com/picture...g?v=1466628513
"Alle 4 del pomeriggio del 23 giugno,il Pendolo smorzava la propria velocità a un'estremità del piano d'oscillazione,per ricader indolente verso il centro,acquistar velocità a metà del suo percorso,sciabolare confidente nell'occulto quadrato delle forze che ne segnava il destino."
-
https://pbs.twimg.com/media/CrdHiFpWEAASkJO.jpg
Kapi yari aralik
Ihlamurlarin kokusu...
Bir eldiven, bir kirbac
Unutulmus, bir masanin uzerinde
Gaz lambasinin sari aylasi
Ortaligi dinliyorum.
Nicin cekip gittin?
Anlayamiyorum...
Yarin sabah
Gunluk guneslik olacak
Ne guzel bu yasam,
Uslu dur yuregim.
Cok bitkinsin,
Yavas yavas atiyorsun, boguk...
Biliyor musun, bir yerde okudum
Olumsuzmus ruhlarimiz.
Anna Ahmatova
-
Ayni bardaktan icmeyecegiz
Ne sicak sarabi, ne suyu,
Kusluk vakti opusmeyecegiz,
Pencereden bakmayacagiz aksama dogru.
Sen gunesle soluklaniyorsun, ben ayla,
Ama dustugumuz ayni sevda,
https://ilricordoperduto.files.wordp...09383861_n.jpg
Non berremo dallo stesso bicchiere
L'acqua o il dolce vino,
Al mattino non ci daremo baci,
E a sera non guarderemo alla finestra.
Tu il sole respiri, io la luna,
Ma siamo vivi dello stesso amore.
Anna Ahmatova
-
"Hayat bizimdir; ona istedigimiz sekli verecegiz. Ve o seklini alirken, kendi sarkisini yapacak. / La vida es nuestra; podemos darle la forma que queramos. Y mientras cobra forma, cantará su propia canción."
"Vucutlarimiz, birbirimize en kolay verecegimiz seydir; asil mesele, hayatimizi verebilmektir. Bastan asagi bir askin olabilmek, bir aynanin icine iki kici girip, oradan tek bir ruh olarak cikmaktir! / Nuestros cuerpos podemos entregárnoslos el uno al otro con facilidad; lo fundamental es poder dar nuestras vidas. Para que pueda existir un amor de principio a fin hace falta que dos personas entren al espejo y salga una sola alma."
https://imageserver.kitapyurdu.com/s...termarked=true
"Bu kiskanclikti. Askin obur cehresi olan kiskanclik. Butun hazlarin ve saadetlerin, bizi mesut eden tebessumlerin, ahitlerin, umitlerin tekrar gerisin geriye donup, keskin bicaklar, cok keskin nesterler halinde icimize sagladigi kiskanclik. / Eran los celos. Los celos que son la otra cara del amor. Los celos, que son el placer y la dicha, las sonrisas, las promesas y esperanzas que nos habían hecho tan felices que dan media vuelta y regresan como cuchillos puntiagudos y escalpelos afilados que se nos clavan en lo más hondo." Ahmet Hamdi Tanpinar, Huzur
https://img.letgo.com/images/54/c7/a...policy=img_600
-
-
Italyan muzik teorisyeni ve Ronesans bestecisi Franchino Gaffurio'nun (Franchinus Gaffurius) olum yildonumu (25 Haziran 1522)
https://pbs.twimg.com/media/D95a59jWkAAsQHE.jpg
-
Danimarkali ressam Thorald Læssøe'nun dogum yildonumu (25 Haziran 1816)
Portico dei Leoni, Orangerie, Villa Borghese
https://pbs.twimg.com/media/D8C766OWwAENsMn.jpg
-
Alman besteci, muzik elestirmeni, romantizm doneminde fantezi ve korku hikayeleri yazari, cizer ve karikaturist Ernst Theodor Amadeus Hoffmann’in olum yildonumu (25 Haziran 1822)
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Ein Liebhaber, der die Diebe fürchtet, ist der Liebe nicht würdig. / Hirsizlardan korkan bir asik, aska layik degildir./ Un amante che teme i ladri, non è degno d'amore. / A lover who is afraid of thieves. Is not worthy of love.”
https://media.gettyimages.com/photos...3kQRWG4Sm6ynM=
http://etahoffmann.staatsbibliothek-...425e1eef9c.jpg
-
Fransiz sair Charles Baudelaire, Kotuluk Cicekleri (Les Fleurs du Mal - I Fiori del Male - Flowers of Evil) siir kitabini 25 Haziran 1857 tarihinde yayinladi.
http://media.studentville.it/articol...baudelaire.jpg
https://68.media.tumblr.com/4b22f678...65eqo1_400.jpg
Bugun her yer gorkemli ve essiz!
Gemsiz, uzengisiz ve dizginsiz,
Haydi binip sarabin atina
Cikalim tanrisal gok katina!
Perisan iki melek misali
Kalpte dinmeyen sevda atesi,
Kristal mavisinde sabahin
Ardina duselim bir serabin!
Hafifce salinip kanadinda
Cok anlayisli bir kasirganin
Birbirine denk hezeyaninda,
Kýz kardesim, yuzup durmaksizin
Yan yana kacacagiz biz yine
Dogru duslerimin cennetine!
http://alessandria.bookrepublic.it/a...54125919/cover
-
Fransiz roman ve oyun yazari, hiciv ustasi Georges Courteline’in hem dogum yildonumu (25 Haziran 1858) hem olum yildonumu (25 Haziran 1929)
https://qqcitations.com/images-citat...ine-109523.jpg
“Bir kadin asla kendisi icin neler yapildigi gormez. Sadece nelerin yapilmadigini gorur. / La donna non vede mai ciò che si fa per lei; vede solo ciò che non si fa. / A woman never sees what we do for her, she only sees what we don't do”
-
Macar yazar, oyun yazari, sair, gazeteci ve cevirmen Frigyes Karinthy’nin dogum yildonumu (25 Haziran 1887)
“Bunlar icin ben bir vakaydim sadece; baska hicbir sey degildim, deri cantadaki bir yigin bulgudan ibarettim. Seferberlik emri uzerine askere giden, simdi de uniformasini giyip cepheye gidecek birlige katilmadan once egitim gormeye baslayan bir asker gibiydim. Ya da yine yalnizca, resmen hukum giydigine iliskin karari henuz gelmemis ama artik bu hata yuzunden cezasini cekmeye baslamis bir suclu gibi.” Kafatasimin Etrafinda Yolculuk
https://images-na.ssl-images-amazon....1O5U79suxL.jpg
“Pour ceux d’ici je ne suis qu’un cas, rien de plus, une pile de résultats dans une pochette en cuir. Je suis comme un soldat qui a reçu un ordre de mobilisation et qu’il convient maintenant d’habiller en uniforme et de former avant de le caser dans une unité. Ou, une fois de plus, comme le criminel dont le verdict n’est pas encore tombé, mais sa culpabilité ne fait aucun doute et en réalité il a déjà commencé sa peine.”
-
Ingiliz yazar Sir Arthur Conan Doyle, Bohemya'da Skandal (A Scandal in Bohemia) kisa oykusunu 25 Haziran 1891 tarihinde yayinladi.
"Holmes konusmaya devam ederken, bir at arabasinin borda feneri meydanin kosesini dondu. Kucuk, guzel bir at arabasi tingirdayarak Briony Konagi'nin kapisina yaklasiyordu. Araba durdugu sirada, sokagin kosesinde bos gezinen erkeklerden biri arabanin kapisini acip biraz para kazanmak umuduyla firladi; fakat, ayni dusunceyle kosmaya baslayan baska bir aylagin dirsek darbesiyle kenara savruldu. Baslayan sert tartisma, her biri bir aylagin tarafini tutan iki muhafizin, ardindan da her iki aylagi birden savunan bileyicinin karismasiyla iyice alevlendi. Bir yumruk atildi, derken arabadan inen hanýmefendi bir anda, yuzu kipkirmizi olmus, mucadele eden, birbirlerine yumruklarla, sopalarla acimasizca vuran adamlarin ortasinda kaldi. Holmes hanimefendiyi korumak icin kalabaligin ortasina atildi; fakat ona ulasir ulasmaz bir ciglik atip yere dustu; yuzunden kan damliyordu."
http://images.gr-assets.com/books/11...3l/1848444.jpg
"As he spoke the gleam of the side-lights of a carriage came round the curve of the avenue.It was a smart little landau which rattled up to the door of Briony Lodge. As it pulled up, one of the loafing men at the corner dashed forward to open the door in the hope of earning a copper, but was elbowed away by another loafer, who had rushed up with the same intention. A fierce quarrel broke out, which was increased by the two guardsmen, who took sides with one of the loungers, and by the scissorsgrinder, who was equally hot upon the other side. A blow was struck, and in an instant the lady, who had stepped from her carriage, was the centre of a little knot of flushed and struggling men, who struck savagely at each other with their fists and sticks. Holmes dashed into the crowd to protect the lady; but just as he reached her he gave a cry and dropped to the ground, with the blood running freely down his face."
-
Iskocyali tarihi roman yazari Margaret Oliphant Wilson Oliphant'in olum yildonumu (25 Haziran 1897)
"Cok iyi bildiðimiz ve aliskanliklarimizi, dusunce bicimimizi sekillendirmis olan XIX. yuzyildan kendimizi kurtarip, dort yuz yil geriye, her aliskanligin ve yasam biciminin tamamen farkli oldugu XV. yuzyila gitmek, birakin bilgisi yetersiz olan insanlari, en bilgili insanlar icin bile kolay degildir. Gercekten de bu iki cagda ayni olan seyler nelerdir? Hicbir sey; tamamen ayri dunyalarda yasayan kadinlar ve erkekler, insanoglunu yoneten ve varliginin devamini saglayan ask ve aci disinda hicbir sey."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"It is no small effort for the mind, even of the most well-informed, how much more of those whose exact knowledge is not great (which is the case with most readers, and alas! with most writers also), to transport itself out of this nineteenth century which we know so thoroughly, and which has trained us in all our present habits and modes of thought, into the fifteenth, four hundred years back in time, and worlds apart in every custom and action of life. What is there indeed the same in the two ages? Nothing but the man and the woman, the living agents in spheres so different; nothing but love and grief, the affections and the sufferings by which humanity is ruled and of which it is capable."