-
J. K. Rowling, Harry Potter ve Felsefe Tasi romanini 26 Haziran 1997 tarihinde Arthur A. Levine/ Scholastic araciligiyla yayinladi.
"Dumbledore: " Annen seni kurtarmak icin oldu. Voldemort'un anlayamayacagi bir sey varsa o da sevgidir. Annenin sana olan sevgisi kadar guclu bir sevgi ne derin izler birakir bunu anlayamaz. Yara izine benzemez bu, gozle gorulmez. Boylesine yurekten sevilmek, seven insan gitse bile, bizi sonsuza kadar korur. Tenine islemistir bu."
https://3.bp.blogspot.com/-n9Nj0vIFQ...illustrata.jpg
"Vedi, tua madre è morta per salvarti. Ora, se c'è una cosa che Voldemort non riesce a concepire, è l'amore. Non poteva capire che un amore potente come quello di tua madre, lascia il segno: non una cicatrice, non un segno visibile... Essere stati amati tanto profondamente ci protegge per sempre, anche quando la persona che ci ha amato non c'è più. È una cosa che ti resta dentro, nella pelle."
-
Eddie Murphy'nin rol aldigi komedi Dr. Dolittle, 26 Haziran 1998’ Amerika, Brezilya, Kanada ve Meksika’da vizyona girdi. (Turkiye, 8 Ocak 1999)
https://images-na.ssl-images-amazon....4Mzg@._V1_.jpg
-
Italyan sair,yazar ve gazeteci Lalla Romano'nun olum yildonumu (26 Haziran 2001)
https://ragazzedimezzastagione.files...pg?w=324&h=323
Icindeyim senin
vucudun degerli kokusu gibi
nem gibi gozun icindeki
ve tatli salya.
Icindeyim senin
gizemli yonteminde
hayatin eridigi kanin icinde
ve nefesin icinde karistigi.
http://www.enciclopediadelledonne.it...126romano5.jpg
Io sono in te
come il caro odore del corpo
come l'umore dell'occhio
e la dolce saliva
Io sono dentro di te
nel misterioso modo
che la vita è disciolta nel sangue
e mescolata al respiro
-
Netflix, Orange Is The New Black’in 7. sezon fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/AiB1iv8DQcg?t=1
-
Daniel Craig’in bir kez daha James Bond’u canlandirdigi Bond25’in, Jamaica’daki setinden ilk goruntulerin yer aldigi bir video geldi.
https://youtu.be/NQkO0Shirl8?t=1
-
-
https://img.huffingtonpost.com/asset..._720_noupscale
https://pbs.twimg.com/media/D-Eo5VqW4AE7rYK.jpg
"27 Haziran sabahi gokyuzu bulutsuz ve gunesli, bir yaz gununun insanin icini isitan sicakigiyla dopdoluydu; cicekler rengarenk acmis, otlarsa yemyesildi. / The morning of June 27th was clear and sunny, with the fresh warmth of a full-summer day; the flowers were blossoming profusely and the grass was richly green. / La mattina del 27 giugno era limpida e assolata, con un bel caldo da piena estate; i fiori sbocciavano a profusione e l'erba era di un verde smagliante. / Le matin du 27 juin était clair et radieux, annonçant la chaleur d’une journée de plein été ; les fleurs s’épanouissaient à profusion et l’herbe était d’un vert luxuriant. / La mañana del 27 de junio amaneció clara y soleada con el calor lozano de un día de pleno estío; las plantas mostraban profusión de flores y la hierba tenía un verdor intenso." Shirley Jackson, Piyango (Kisa Oyku)
https://vulpeslibris.files.wordpress...he_lottery.jpg
-
Italyan ressam, yazar, tarihci ve mimar Giorgio Vasari'nin olum yildonumu (27 Haziran 1574)
http://www.unipedi.com/kultursanat/f...gio-Vasari.jpg
Ritratto di sei poeti toscani (Italian Humanists / Six Tuscan Poets, 1544),
http://www.settemuse.it/pittori_scul..._001_dante.jpg
-
Yunanistan dogumlu, Ingiliz ve Japonya vatandasi yazar Patrick Lafcadio Hearn’in dogum yildonumu (27 Haziran 1850)
“Cin ve Kore etkisiyle birlikte gelisen animizm nedeniyle eski Japonya'da insanlar gercekten bir ruhlar ve cinler dunyasinda yasiyorlardi. Bunlar insana mirildanan goletler, gurleyen caglayanlar, inildeyen ruzgar ve hisirdayan agac yapraklari, cirlayan bocekler, doganin cikardigi tum sesler araciligiyla sesleniyordu. Insanin gorebildigi tum hareketler, dalgalar, otlar, sisler ya da bulutlar bir ruhun varliginin belirtisiydi; hatta yol ustundeki taslar gorunmez ve korkutucu bir yasamin gostergesiydi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“With the development of animism, under Chinese and Korean influence, the man of Old Japan found himself truly in a world of spirits and demons. They spoke to him in the sound of tides and of cataracts in the moaning of wind and the whispers of leafage, in the crying of birds, and the trilling of insects, in all the voices of nature. For him all visible motion whether of waves or grasses or shifting mist or drifting cloud was ghostly; and the never moving rocks nay, the very stones by the wayside were informed with viewless and awful being.”
-
Bulgar sair, roman ve oyun yazari Ivan Minchov Vazov’un dogum yildonumu (27 Haziran 1850)
Gergin ve ahenkli ses cikaran bir tel
herhangi bir seyi yankilayan—
bir tek carpma veya ugursuz darbe—
herzaman ayni rondoya gore.
https://previews.123rf.com/images/jo...rian-money.jpg
A tight and chiming string
that resounds to anything—
a single stroke or evil blow—
always by the same rondo.
-
Fransiz tarihci ve filozof Gabriel Séailles’nin dogum yildonumu (27 Haziran 1852)
“Ruh yildizlarla dolu bir gokyuzu gibidir; insan hic farkinda olmasa da onceleri bu yildizlar kendiliginden parlar ama sonra teker teker sonerler ve geriye yalnizca parlakligini yitirmis masmavi gecenin dinginligi kalir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“L'esprit est comme un grand ciel plein d'étoiles qui d'abord rayonnent sans qu'on y songe, et dont les lumières une à une s'éteignent, ne laissant que la sérénité d'une nuit dont l'azur profond de moins en moins s'éclaire.”
-
Litvanya dogumlu Amerikali yazar Emma Goldman’in dogum yildonumu (27 Haziran 1869)
“Bir gun, bir gun gelecek, kadinlar ve erkekler isyan edecekler, dagin zirvesine erisecekler, askin altin isinlarinin altinda buyuk, guclu ve ozgur olarak bulusacaklar, almaya, katilmaya, keyifli bir durumun tadini cikarmaya hazir bir halde yasayacaklar. Ne fantezi, ne hayal gucu, ne siirsel zeka, kadinlarin ve erkeklerin hayatinda boyle bir gucun neler yapabilecegini ongormeye kabildir. Sayet dunya, gercek yoldasligi ve tekligi doguracaksa, boyle bir yoldasligin ve tekligin kaynagi evlilik degil, ask olacaktir.” Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Degildir
http://www.notable-quotes.com/g/emma_goldman_quote.jpg
“Someday, someday men and women will rise, they will reach the mountain peak, they will meet big and strong and free, ready to receive, to partake, and to bask in the golden rays of love. What fancy, what imagination, what poetic genius can foresee even approximately the potentialities of such a force in the life of men and women. If the world is ever to give birth to true companionship and oneness, not marriage, but love will be the parent.”
-
Amerikali sair, roman ve oyun yazari Paul Laurence Dunbar'in dogum yildonumu (27 Haziran 1872)
https://www.azquotes.com/picture-quo...r-38-98-12.jpg
Kafesteki kus neden sakir bilirim, ah bilirim
Kanadi kirilmisken ve gogsunde bir sanci
Ozgurluk icin dovdugunde parmakliklari
Bu ne keyifli ne de neseli bir sarki
Bu kalbinin derinliklerinden cikarip yolladigi bir dua,
Bu bir yakaris, Cennet’e ulasmak icin bir girisim
Kafesteki kus neden sakir bilirim.
-
Amerikali pedagog ve aktivist Helen Keller’in dogum yildonumu (27 Haziran 1880)
“Bayan Sullivan ile kuyunun yanindaki hanimelleri ile kapli eve dogru yuruduk. Birisi su cekiyordu ve ogretmenim elimi soguk suyun altina tuttu. Elimin biri suyun altindayken diger elimin avucuna yavasca sonra hizli bir sekilde su yazdi. Butun dikkatimi parmaklarinin hareketine vererek kipirdamadan durdum. Birdenbire bilincimin derinliklerinde sisler arasinda unutulmus bir sey hatirladim ve konusmanin tum gizemini kavradim. Artik ‘s-u’ isaretinin elimin uzerinden akan soguk ve harikulade bir sey oldugunu biliyordum. O yasayan sozcuk ruhumu uyandirdi, ona isik, umut, nese ve ozgurluk verdi!”
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Life_Cover.jpg
"We walked down the path to the well-house, attracted by the fragrance of the honeysuckle with which it was covered. Someone was drawing water and my teacher placed my hand under the spout.As the cool stream gushed over one hand she spelled into the other the word water, first slowly, then rapidly. I stood still, my whole attention fixed upon the motions of her fingers. Suddenly I felt a misty consciousness as of something forgotten--a thrill of returning thought; and somehow the mystery of language was revealed to me. I knew then that 'w-a-t-e-r' meant the wonderful cool something that was flowing over my hand. That living word awakened my soul, gave it light, hope, joy, set it free. “
“Gunesin ve havanin Tanrinin, tum insanliga hediyesi oldugu dusunulur ama gercekte oyle midir ? Sehrin varoslarinda gunes isildamaz ve hava kirlidir. Insan nasil kardesinin yoksullugunu unutur ve onune gelen ekmeði yiyebilir ? Ah, keske insanlar sehrin sasaasini ve kalabaligini biraksa ve dogaya donup basit ve durust hayatini yasasaydi ! O zaman cocuklari agaclar gibi asil ve dusunceleri cicekler gibi tatli ve guzel olur muydu dersiniz? ''
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“The sun and the air are God's free gifts to all we say; but are they so? In yonder city's dingy alleys the sun shines not, and the air is foul. Oh, man, how dost thou forget and obstruct thy brother man, and say, "Give us this day our daily bread," when he has none! Oh, would that men would leave the city, its splendour and its tumult and its gold, and return to wood and field and simple, honest living! Then would their children grow stately as noble trees, and their thoughts sweet and pure as wayside flowers. “
https://pbs.twimg.com/media/D-DuhH5XoAAXltP.jpg
"Hayattaki en guzel seyler gozle gorulmez veya dokunulmaz. Onlari kalpte hissetmek gerekir. / Le cose migliori e piu belle del mondo non possono essere viste e nemmeno toccate. Bisogna sentirle con il cuore. / Les meilleures et les plus belles choses du monde ne peuvent être vues ni même touchées. Elles doivent êtres ressenties avec le coeur. / Die besten und schönsten Dinge auf dieser Welt kann man weder sehen noch berühren, sondern nur im Herzen spüren. / Las mejores y más bellas cosas en el mundo no se pueden ver o incluso tocar; se deben sentir con el corazón."
-
Fransiz filozof Gaston Bachelard’in dogum yildonumu (27 Haziran 1884)
https://pbs.twimg.com/media/D-E63e-WsAEA9m_.jpg
“Iste hayalimiz, bilgic ve felsefi hayalimiz boyle calisir, butun kuvvetleri siddetlendirir, hayatta da olumde de mutlagi arar. Madem ki kaybolmak gerekmektedir madem ki olum icgudusu en rahat hayata bile kendini kabul ettirmektedir, oyleyse butun halinde olelim ve kaybolalim. Hayatimizin atesini bir ustun-atesle varligin ta kalbine yoklugu oturtacak olan, alevsiz ve kulsuz, insanustu bir ustun- atesle yok edelim. Ates kendi kendini yiyince, guc kendine karsi donunce, varlik yitip gidisi aninda butunsellesiyormus gibi gorunur, yok olusunun siddeti var olusunun en ustun kaniti, en acik kanitiymis gibi gorunur.” Atesin Psikanalizi
https://images-na.ssl-images-amazon....1HlPAUDhJL.jpg
“Ainsi travaille notre rêverie, savante et philosophique, elle accentue toutes les forces, elle cherche l’absolu dans la vie comme dans la mort. Puisqu’il faut disparaître, puisque l’instinct de la mort s’impose un jour à la vie la plus exubérante, disparaissons et mourons tout entiers. Détruisons le feu de notre vie par un surfeu, par un surfeu surhumain, sans flamme ni cendre, qui portera le néant au cœur même de l’être. Quand le feu se dévore lui-même, quand la puissance se retourne contre soi, il semble que l’être se totalise sur l’instant de sa perte et que l’intensité de la destruction soit la preuve suprême, la preuve la plus claire de l’existence. Cette contradiction, à la racine même de l’intuition de l’être, favorise les transformations de valeurs sans fin.“
https://www.mon-poeme.fr/admin-photo...e-lamour-1.png
"Ask, baskasina aktarilan bir atestir. Ates ise, ancak yakalaniverecek bir asktir. / Love is a fire that is to be transmitted, fire is but a love whose secret is to be detected." Gaston Bachelard, Atesin Psikanalizi / The Psychoanalysis of Fire
https://sc01.alicdn.com/kf/HTB1EHjeN...nt-b-Games.jpg
-
Italyan yazar, sanat tarihcisi, elestirmen ve cevirmen Anna Banti’nin dogum yildonumu (27 Haziran 1895)
" ‘Aglama’. Hickiriklarimi birbirinden ayiran sessizlikte bu seda, yokusu hizla tirmanmis, acil haberi bir an once verip kurtulmak isteyen bir kiz cocugunun suretine donusuyor. Kaldirmiyorum basimi. ‘Adlama’: Hecelerin kayisindaki surat kavurucu yaz sicaginda yuksek, soguk goklerden dusen bir dolu tanesi, bir ileti gibi sekiyor yerden. Kaldirmiyorum basimi. Yalnizim.”
https://img.ibs.it/images/9788867231416_0_0_1741_75.jpg
“ ‘Non piangere.' Nel silenzio che divide l’uno dall’altro imiei singhiozzi, questa voce figura una ragazzetta che abbiacorso in salita e voglia scaricarsi subito di un’imbasciatapressante. Non alzo la testa. ‘Non piangere’: la rapidità dellosdrucciolo rimbalza ora come un chicco di grandine, messaggio,nell’ardore estivo, di alti freddi cieli. Non alzo la testa, nessuno mi è vicino.”
-
Fransiz oyun yazari, senarist ve film yonetmeni Jacques Deval'in dogum yildonumu (27 Haziran 1895)
https://qqcitations.com/images-citat...val-106458.jpg
"Tanri kuslari sevdi, agaclarý yaratti. Insan kuslari sevdi, kafesleri yaratti. / God loved the birds and invented trees. Man loved the birds and invented cage. / Gott liebte die Vögel und erfand Bäume. Der Mensch liebte die Vögel und erfand Käfige. / Dio ha amato gli uccelli e inventato alberi. L'uomo amava gli uccelli e le gabbie inventato."
-
Ingiliz yazar Catherine Cookson’in dogum yildonumu (27 Haziran 1906)
“Dehsetten donmus bir halde otururken, onunden gecen insanlarin ve kendisine yoneltilen bakislarin farkindaydi. Sabah saat dortte uyandigindan beri yukseliyordu bu icindeki korku. Zaman kazanabildigine þükrediyordu, boylece adliyeye geldiginden beri guc toplamisti. Gozlerini kirpmadan onune bakarken, kendi kendine tekrar neden burada oldugunu sordu. Nasil olmustu bu? Onun, Harry Blenheim'ýn basina nasil gelmisti boyle bir sey? Iyi bir adamdi, Harry Blenheim. Birkac ay oncesine, kendisine olan saygisini yitirene dek o da ayni kanidaydi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“He sat encased in frozen terror aware of people passing him and the looks they cast on him as they went into the Court. The terror had been rising in him since he awoke at four o'clock this morning. He was grateful even for this respite because, gathering force as it had done since he entered the Court-house. His eyes unblinking, he stared before him and again asked himself why he was here, how had it come about? How had it happened to him, Harry Blenheim? He was a nice man, was Harry Blenheim. It had been his own opinion up till a few months ago, at which time he had been full of selfrespect.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
-
Turk yazar ve ogretmen Yusuf Atýlgan’in dogum yildonumu (27 Haziran 1921)
“Kadinin biraktigi gibi duruyordu her sey: yatagin ayakucuna dogru atilmis yorgan, kirisik yatak carsafi, terlikler, sandalye, basucu masasindaki gece lambasi, bakir kullukte bitmeden sondurulmus iki sigara, tepside caydanlik, suzgu, cay bardagi, kasik, kucuk bir tabakta bes seker (alti seker koymustu o gece bir cay icebilir miyim acaba demisti odaya girince ucluk caydanlikta demlemisti cayi bir elinde tepsi kapiyi vurmustu girin yatagin kiyisinda oturuyordu paltosunu cikarmis kara kazagi iri yuvarlakli gumus kolyesi bakmisti zahmet oldu size sonra o koye nasil gidilecegini sormustu oyleyse saat sekizde uyandirin beni lutfen olagan bir seymiþ gibi nufus kagidim yok demisti. Kokuyu ertesi sabah o gittikten sonra odaya girerken duydu; kapiyi cabucak kapadi; isigi sondurmemisti giderken.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“He leaves her room as it was: the quilt thrown back, the rumpled sheet, the slippers, the chair, the reading lamp on the bedside table, two half-smoked cigarettes stubbed out in the copper ashtray, the teapot, strainer, tea-glass and spoon, the small dish with its five lumps of sugar (that night he had brought her six Could I have some tea she’d asked and he had brewed it in the three-serving pot then tray in hand had knocked Come in she sat there on the edge of the bed coat off black sweater necklace of large silver balls she’d looked up Sorry for the trouble and asked how to reach that village Then wake me at eight casually saying she carried no ID. The next morning he had noticed the scent on entering and quickly shut the door. She had left the light on.”
-
Amerikali Sair Frank O'Hara'nin dogum yildonumu (27 Haziran 1926)
https://pbs.twimg.com/media/D9p5D7kXkAE7A73.jpg
https://image.slidesharecdn.com/fran...?cb=1435751232
Nasil da matraksin bugun New York
tipki Swingtime'daki Ginger Rogers gibisin
ve St.Bridget'in biraz sola meyleden kulesi gibisin
burada henuz atlamisim V-gunleriyle dolu yataktan disari
(biktim usandim D-gunlerinden) ve mavisin sen orada hala
kabullenirsin beni aptalca ve ozgurce
butun istedigim bir odadir orada
ve icinde de sen olacaksin
ve trafik SIKISIKLIGI bile oyle kalin bir yoldur
degil mi ki insanlar birbirlerine surtunup durur
ve kilitlenir onlarin cerrahi gerecleri
desteklerler birbirlerini
geri kalan zamaninda gunun (amma da gun)
bir slayt gosterimini denetlemeye giderim ve derim ki
bu resim o kadar da mavi degil
nerede Lana Turner
yemege cikti
ve Garbo sahne arkasinda Met'te
herkes paltosunu cikariyor
ki gosterebilsinler gogus kafeslerini gogus seyredicilerine
ve kucukk cantalardaki taytlariyla ve ayakkabilariyla
danscilarla doludur park
ki SIKLIKLA West Side Y'de spor yapanlarla karistirilmislar
neden olmasin ki
bagiriyor Pittsburgh Pirates cunku kazanmislar maci
ve bir anlamda hepimiz kazanmisiz maci
yasiyoruz
apartman dairesi bosaltildi eglence olsun diye
tasraya tasinan escinsel bir cift tarafindan
bir gun oncesinden tasindilar
bicaklamalar bile yardimci oluyor nufus patlamasina
yanlis bir ulke olsa bile
ve butun bu yalancilar terk etmisler Birlesmis Milletler'i
ickiye olan ihtiyacimiza oranla (ki cok hoslaniriz ickiden)
artik ilgimizi cekmemektedir Seagram binasi
ve yasli adam ustune oturabilsin ve bira icsin diye
ve henuz gunes parildiyorken daha
karisitarafindan gun ilerlediginde alasagi edilsin diye
sarkuterinin hemen yanindaki
kaldirima konmus olan su kucuk kutu
ah tanrim nasil da harika
yataktan cikmak
ve o kadar cok kahve içmek
ve o kadar cok sigara icmek
ve seni o kadar cok sevmek
-
-
Amerikali yazar, sair ve egitmen Lucille Clifton’in dogum yildonumu (27 Haziran 1936)
https://luannecastle.files.wordpress...le-clifton.jpg
Kim inanirdi kanatli olduklarina onlarin
Kim inanirdi onlarin
guzel olabildiklerine kim inanýrdý olumlulere
bu kadar asik olabildiklerine onlarin
kendilerini bitistirinceye kadar
deriyle bitisip gezdigi gibi yaralarin
bazen duslerimizde isitiriz onlari
kafataslarini zangirdatarak kemikli parmaklarini sakirdatarak
catirdayan sacimizi kiskanarak
baharat dolu etimizi
beni yalvarirken isitmislerdi
ben fisildarken icine kendiminkinin
iki eli bardak gibi yaparak yeter ben degilim artik
yeter fakat farkini kim anlayabilirdi
bir insan sesinin
buna benzer korolarinin arasinda gonlun
-
80 yil once bugun, (Clark Gable) Rhett Butler ve (Vivien Leigh) Scarlett O’Hara, sinema tarihinin en unlu sahnelerinden birinin cekimlerini gerceklestiriyorlardi. (27 Haziran 1939) Ruzgar Gibi Gecti / Gone with the Wind
https://media2.giphy.com/media/BdywPZuStHF6M/giphy.gif
https://media3.giphy.com/media/O1MDmwgLyHdAI/giphy.gif
Scarlett : Rhett, Sen gidersen ben nereye giderim?
Rhett Butler : Acikcasi canim. Umrumda bile degil!
https://youtu.be/xLnTWxpTQt4?t=1
-
Polonyali yonetmen ve senaryo yazari Krzysztof Kieślowski'nin dogum yildonumu (27 Haziran 1941)
https://i.cnnturk.com/ps/cnnturk/75/...2798cdd76f.jpg
https://youtu.be/xECEAPfdqic?t=4
Uc Renk: Beyaz (Three Colors: White, 1994)
-
Ispanyol roman yazari Rafael Chirbes'in dogum yildonumu (27 Haziran 1949)
“Iflas etmis birinin elinde kalan en son arac siddettir ya da eger cok yumusak kalpli biriyse, kendi bedeni uzerindeki tasarrufu. Ucuncu dunya ulkelerinde ay sonunu getirmek icin bir bobregini ya da bir gozunu satanlar var. Kendilerini parca parca satiyorlar.” Bicak Sirtinda
http://www.navarrainformacion.es/wp-...08/chirbes.jpg
“Un insolvente lo único que puede hacer fructificar es la violencia o, si es de buen carácter, la gestión de su cadáver. En el tercer mundo, hay quien vende un riñón o un ojo para llegar a fin de mes. Se venden por piezas.”
-
-
-
Italyan sinemasinin babasi (Il padre del cinema italiano) Italyan yonetmen, senarist, oyuncu ve teknisyen Piero Fosco / Giovanni Pastrone'nin olum yildonumu (27 Haziran 1959)
http://www.piemontetopnews.it/wp-con...Pastrone-4.jpg
https://www.desordre.it/.a/6a00d8341...d6bc200b-800wi
-
John Lennon ve Paul McCartney, 27 Haziran 1963'de Liverpool'daki McCartney'nin ailesinin evinin yemek odasinda ‘She Loves You’ sarkisinin yazimini tamamladiler.
https://pbs.twimg.com/media/D-D2uE7W4AAghrG.png
-
Ingiliz tarihci, televizyon sunucusu ve populer tarih kitaplari ve romanlarinin yazari Simon Jonathan Sebag Montefiore'un dogum gunu (27 Haziran 1965)
"Dunyanýn siginagi Suriye. Suriyenin siginagi Filistin'dir. Filistin'in siginagi Kudus, Kudus'un siginagi Tapinak dagi'dir. Tapinak daginin siginagi ibadet yeri ,ibadet yerinin siginagi da Kubbetus Sahra'dir."
https://www.washingtonpost.com/rf/im...jpg?t=20170517
"The sanctuary of the earth is Syria; the sanctuary of Syria is Palestine; the sanctuary of Palestine is Jerusalem; the sanctuary of Jerusalem is the Mount; the sanctuary of the Mount is the place of workship; the sanctuary of the place of workship is the Dome of the Rock."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Bir Alman tuccarin on yedi yasindaki 'son derece guzel' kizi Anna Mons, Petro'yla tanistiginda Lefort'un cok sayidaki metreslerinden biriydi. Ama carin yeni sevgililerinin cinsel gecmislerine karsi hosgorusu sayesinde, esasen maco ve asker bir cevrede onun bas metresi oldu. Ancak carin hic ayrilamadigi dostu Anna degil, karyolasinin dibinde ya da kapisinin disinda uyuyan saraylilar (densciki) icindeki gozdesi haline gelen Aleska Mensikov'du." Romanovlar 1613-1918
https://coles-books.co.uk/media/cata...ront_cover.jpg
"Anna Mons, aged seventeen, the “exceedingly beautiful" daughter of a German merchant, was already one of Lefort's many mistresses when she met Peter. But the tsar was tolerant of the sexual histories of his girl. friends and she became his chief mistress in a circle that essentially macho and military. His inseparable companion, though, was not Anna but Aleshka Menshikov, now his favourite among the denshchiki, the courtiers who slept at the foot of his bed or outside his door."
-
Amerikali yonetmen, yapimci, senarist, oyuncu ve besteci Jeffrey Jacob Abrams’in dogum gunu (27 Haziran 1966)
https://tribzap2it.files.wordpress.c...etty.jpg?w=900
-
Amerikali heavy metal grubu Aerosmith, kendi ismiyle piysaya surdugu ilk albumunden Dream On single'ini 27 Haziran 1973'te Columbia Records etiketiyle yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/D-EXshuXYAAC1Rs.png
-
Roger Moore, Yaphet Kotto ve Jane Seymour’un rol aldigi, 8.James Bond filmi Yasamak Icin Oldur (Live and Let Die - Vivi e lascia morire) 27 Haziran 1973’de Amerika’da vizyona girdi. (Turkiye, 30 Aralik 1974)
https://m.media-amazon.com/images/M/...0,1000_AL_.jpg
-
-
Ingiliz heavy metal grubu Motorhead, ilk canli albumu No Sleep 'til Hammersmith'i 27 Haziran 1981'de Bronze Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/D-DY5ndXYAAeyc8.jpg
-
Kanadali sair, roman ve oyun yazari Alden (Albert) Nowlan’in olum yildonumu (27 Haziran 1983)
https://izquotes.com/quotes-pictures...lan-137118.jpg
“Cocuk, yetiskinlerin mukemmel olmadigini anladigi gun ergen olur, onlari affettigi gun yetiskin olur, kendini affettigi gun bilge olur.”
"Biz her birimiz, bir zamanlar oldugumuz cocugun anne veya babasi haline geliriz. / We each of us become father or mother of the child we once were."
https://i.cbc.ca/1.4258066.151188796...den-nowlan.jpg
-
Amerikali heavy metal grubu Twisted Sister, 2.studyo albumu You Can't Stop Rock 'n' Roll'u 27 Haziran 1983'te Atlantic Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/D-DZLzTW4AE2UHc.jpg
-
Timothy Dalton, Maryam d'Abo, Jeroen Krabbé’in rol aldigi, 15.James Bond filmi Gunisiginda Suikast (The Living Daylights - Agente 007, Zona pericolo) 27 Haziran 1987’de Londra ’da gosterime girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...9,1000_AL_.jpg
-
Ingiliz filozof Alfred Jules Ayer’in olum yildonumu (27 Haziran 1989)
“Mantik ve matematik ilkeleri, dogruca, bizim onlari hicbir zaman baska turlu kabul etmeyisimiz yuzunden evrensel olarak dogrudurlar. Bunun sebebi de, kendimizle celiski icine girmeden, dilin kullanimini yoneten kurallara aykiri dusmeden ve boylece soyleyimlerimizi kendilerini curutur duruma getirmeden onlari bir yana atamayisimizdir. Baska deyisle, mantik ve matematigin dogrulan analitik onermeler ya da totolojilerdir.” Dil, Dogruluk Ve Mantik
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“The principles of logic and mathematics are true universally simply because we never allow them to be anything else. And the reason for this is that we cannot abandon them without contradicting ourselves, without sinning against the rules which govern the use of language, and so making our utterances self-stultifying. In other words, the truths of logic and mathematics are analytic propositions or tautologies.”
-
Bon Jovi, 6.studyo albumu These Days'i 27 Haziran 1995'te Mercury Recordsetiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/D-EWLMKXsAA0x4d.jpg