-
Hintli roman yazari (Rasipuram Krishnaswami Iyer Narayanaswami) R. K. Narayan’in dogum yildonumu (10 Ekim 1906)
“En yuksek guzelligin vucuda gelmis hali Devi, gokleri iþgal eden iblis Mahisa’yi alt ediyor. Ask ilahi Manmata, hasin ilah Siva’yi ofkelendirdiginde yanip kul oluyor. Olum ilahi Yama, kocasinin yasama donmesi icin yalvaran yasli Savitri’nin acisina kayitsiz kalmiyor ve ilk defa bir ruhu ozgur birakiyor.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1ptypGyZKL.jpg
“The Devi, who is the personification of the highest beauty and energy, vanquishes the demon Manisha who has invaded the heavens: Manmata, the god of love, is burned up physically when he enrages the austere god Shiva. Yama, the god of death, is persuaded for the first time to relinquish a soul when the mourning but determined Savitri pleades for the return of her husband.”
-
Ispanyol yazar Mercè Rodoreda’nin dogum yildonumu (10 Ekim 1908)
"Senyora Enriqueta bana pek cok hayatimiz oldugunu soylemisti, birbirlerine baglanmis hayatlar, fakat bir olum ya da evlilik, bazen, her zaman degil, bunlari ayiriyordu, fakat hakiki hayat, kucuk hayati kendisine baglayan butun iplerden her sekilde bagimsiz olan hayat, kucuk ve kotu hayatlar onu yalniz biraksa daima yasamasi gerektigi gibi yasayabilirdi. Ve diyordu ki, birbirlerine baglanmis hayatlar karisirlar ve bize aci cektirirler ve biz kalbin atisini ya da bagirsaklarin buyuk hareketini bilmedigimiz gibi hicbir sey bilmeyiz..."
http://184.172.120.194/~masterli/adm...9876284851.jpg
“Y la señora Enriqueta me había dicho que teníamos muchas vidas, entrelazadas unas con otras, pero que una muerte o una boda, a veces, no siempre, las separaba, y la vida de verdad, libre de todos los lazos de la vida pequeña que la habían atado, podía vivir como habría tenido que vivir siempre si las vidas pequeñas y malas la hubieran dejado sola. Y -decía- las vidas entrelazadas se pelean y nos martirizan, y nosotros no sabemos nada, como no sabemos del trabajo del corazón ni del desasosiego de los intestinos."
“Bir kedinin yasadigi gibi yasiyordum: Bir asagi bir yukari, kah kuyruk asagida kah kuyruk dimdik, simdi yemek vakti, simdi uyku vakti; tek farkla, kedilerin yasamak icin calismasi gerekmez.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“I felt the way a cat must feel, running around with his tail between his legs or sticking out. Now it's time to eat, now it's time to sleep. With the difference that a cat doesn't have to work for a living.”
-
Ispanyol ressam Ramón Gaya'nin dogum yildonumu (10 Ekim 1910)
El Buen Pastor Niño 1932
https://upload.wikimedia.org/wikiped...3n_Gaya%29.jpg
Los baños del Tevere, 1971
https://media.mutualart.com/Images/2...c9_-1_570.Jpeg
-
10 Ekim 1911
"Dun aksam Graben'de Prova donusu karsidan gelen uc oyuncu bayan. Her ucunun guzelliginin bir anda tek tek ayrimina varabilmek, beri yandan alabildigine esnek ve keyifli oyuncu adimlariyla arkadan kendilerine yaklasmaya calisan iki erkek oyuncuyu gozden kacirmamak oyle zor ki! Guclu bedeninde acilip kapanan pardosuyle genc ve tombul yuzu ikisi icin de yeterince karakteristik olan soldaki bayanlari geciyor; o yaya kaldiriminda, sagdaki ise asagida, yolda. Soldaki pek yukaridan kavriyor sapkasini, bes parmaginin besiyle icine el atip havaya kaldiriyor (ancak o anda animsiyor sagdaki): 'Hosca kal! Iyi geceler!' Ama bayanlara yetisip selam vermeleri ve sonra onlari geride birakip one gecmeleri baylari birbirinden ayirmasina karsin selamlanan bayanlar, kaldirimin yola en yakin yerinde yuruyor, en celimsiz ve en uzunlari, beri yandan en taze ve guzelleri gibi gorunen arkadaslarinin adeta kilavuzlugunda ilerliyorlar; uyum icindeki konusmalarini pek sekteye ugratmayan bir selamla baylarin selamina karsilik veriyor, istiflerini hic bozmayarak yollarina devam ediyorlar. Butun bunlar ansizin bana, kentimizdeki tiyatronun durumuna diyecek olmadiginin ve iyi yoneltildiginin kaniti gibi gorundu..."
https://kbimages1-a.akamaihd.net/e1c...her-1911-c.jpg
10. October 1911
"Gestern abend auf dem Graben. Mir entgegen drei Schauspielerinnen, die aus der Probe kamen. Es ist so schwer, sich in der Schönheit von 3 Frauen rasch auszukennen, wenn man auch noch 2 Schauspieler ansehn will, die hinter ihnen in dem allzu schwingenden und auch noch beschwingten Schauspielerschritt herankommen. Die zwei, von denen der linke mit seinem jugendlich fetten Gesicht, dem offenen um die starke Gestalt schlagenden Überzieher genug charakteristisch für beide ist, überholen die Damen, der linke auf dem Trottoir, der rechte in der Fahrbahn unten. Der linke faßt seinen Hut hoch oben, greift mit allen 5 Fingern hinein, hebt ihn hoch und ruft (jetzt erst erinnert sich der rechte): Auf Wiedersehn! Gute Nacht! Während aber dieses Überholen und Grüßen die Herren auseinandergebracht hat, gehn die gegrüßten Frauen, wie geführt von der zur Fahrbahn nächsten, die die schwächste und längste, aber auch jüngste und schönste zu sein scheint, ganz unbeirrt mit leichtem ihr abgestimmtes Gespräch kaum unterbrechendem Gruß ihren Weg weiter. Das Ganze schien mir im Augenblick ein starker Beweis dafür zu sein, daß die hiesigen Teaterverhältnisse geordnet und gut geführt sind."
-
1 Eylul 1939'da Hitler'in Alman birliklerinin Polonya'ya girdigini ve 2. Dunya Savasi'nin basladigini dunyaya ilk bildiren gazeteci olan Ingiliz Clare Hollingworth'un dogum yildonumu (10 Ekim 1911)
http://i.telegraph.co.uk/multimedia/...h_3468662b.jpg
https://www.hongkongfp.com/wp-conten...2d80a2f7_b.jpg
-
1985 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu'nu kazanan, 'Yeni Roman' akiminin uyesi Fransiz yazar Claude Simon'un dogum yildonumu (10 Ekim 1913)
"Almanlarin, boynuna bir kopek gibi tasma gecirip butun kampta gezdirdikleri o tutukluyu animsatiyordu bana: Tasmasinin ucu baska iki tutuklunun elindeydi, buyruklara uyarak yavas yavas yuruyordu, gogsunun ustunde, boynuna bir telle asilmis bir tugla vardi (yoksa bir kesme tas miydi?), onun ustunde de 'yoldaslarimin ekmegini caldim' yaziliydi."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Me rappelant ce prisonnier que les Allemands avaient promené dans tout le camp, tenu en laisse comme un chien par deux autres marchant sur ordre lentement et portant sur la poitrine, suspendue au cou par un fil de fer, une lourde brique (ou un moellon ?) sur l**uelle était écrit 'j’ai volé le pain de mes camarades' "
“…bense, herhangi bir nedenle kente indigimde, gidiste ya da donuste tramvayi yakalamak icin kosmak zorunda degildim artik, sakin bir bicimde dut agacli yolun ucunda bekliyordum onu ve vatmanin kulubesinde durmuyordum, yalnizca geciyordum oradan, gidip icerideki siralardan birine oturuyordum…”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“…and now on leaving or coming back I didn't have to run to catch the tram when for any reason I went into town, quietly waiting for it at the end of drive of mulberry trees but I no longer stayed in the driver's cabin, just making my way through it to go and sit down inside on one of the benches…”
-
Fransiz yazar ve Ortacag arastirmacisi Jean Gimpel'in dogum yildonumu (10 Ekim 1918)
“Ortacag insanoglunun yasadigi, yaraticiliga en elverisli caglardan biri olmustur: Ilk endustriyel devrim bu cagda gerceklesmistir. (…) 10. ve 13. yuzyillarda Avrupa teknolojik bir patlamaya tanik olmustur. (…) Enerji tuketiminde onemli artislar olurken, teknolojik yenilikler ve buluslar var olan yontemlerin daha da gelistirilmesini saglamanin yani sira, yeni enerji kaynaklarinin bulunmasina yonelik calismalara da onayak olmustu. Onceleri el becerisi gerektiren islerin cogu, artik makineyle yapilir hale gelmisti. (…) Hepsinden onemlisi, genel yasam duzeyinde bir iyilesme saglanmisti. Bir yandan butun bunlar olurken, ote yandan, sanayilesme nedeniyle, su havzalarinda ilerde cok olumsuz cevresel sorunlar dogurabilecek buyuk capta kirlenmeler baslamisti...”
https://www.bookstellyouwhy.com/pictures/52004.jpg
"The Middle Ages was one of the great inventive eras of mankind. It should be known as the first industrial revolution in Europe. (…) Between the tenth and thethirteenth centuries, western Europe experienced a technological boom. (…) Energy consumption increased considerably. Technolocal innovations brought about improvements in the efficiencyof existing methods and also led to a successful search for newsources of energy. Many of the tasks formerly done by handwere now carried out by machines. (…) There was a marked increase in the generalstandard of living. The growth of industry and the search fornew sources of raw materials led to extensive industrial pollution of waterways and, on a wider scale, posed a severe threatto the environment, with grave long-term consequence..."
-
Italyan sair Andrea Zanzotto'nun dogum yildonumu (10 Ekim 1921)
https://1.bp.blogspot.com/-1qSpzQQBs...zanzotto_0.jpg
"90 yil sonra yasamdan ne anliyoruz ki. Hicbir sey. Ise yarar kelimeler kullanmak icin en az 900 yil yasamak gerek! / Che cosa si capisce della vita dopo 90 anni? Niente. Per dire parole che valgano la pena bisognerebbe almeno averne 900 di anni!"