Alıntı:
Varoluşun nedeni, insanın yaşama yüklediği anlam ve tüm bunlarla baş edebilme kabiliyeti, her bir bireyi diğerinden ayırt eden teklik durumu gibi sorumluluğunun bilincine varmak demekti. İnsanın bulunduğu şartlar acımasız ve kötü dahi olsa istemese de her şeye alışabilir; çareler bulabilecek güce sahip olup, umut ettiği sürece hayatta kalabilirdi. İnsan varoluşunun nedenini bilirse hemen her nasıl’a dayanabilirdi. Bütün bunları yaşayan ve oradan sağ çıkabilen biri olarak Frankl, hiçbir amacı olmayanların, kuru bir dalın kırılması gibi hayattan ne çabuk kopup gittiklerini görmüş ve bilhassa tutunamayanları gözlemleyip, hayatta kalabilmek ve ezilen, aşağılanan, şiddet gören tutuklulara yararlı olabilmek için neler yapılabileceği üzerine çareler aramıştır.
Alıntı:
Spinoza, Etika’da şu sözleri söyler: Acı duygusu, buna ilişkin net ve kesin bir tablo oluşturduğumuz an, acı olmaktan çıkar. Geleceğe yönelik inancını, tinsel (manevi) bağını yitiren insan, ruhsal ve fiziksel çöküşüne göre yaşamı ya bitkisel düzeyde sürdürebiliyor ya da hayatına son noktayı koyabiliyordu. Bir insanın ruhsal durumu, içerisinde cesaret ve umudu bulundurmuyorsa direnci üzerinde de ölümcül etkisi olabilirdi. Direncini ve inancını bir kez kaybeden mahkumlar, kolay kolay yaşam iradesini bir daha kazanamıyordu. Kampın ağır yaşam koşulları altında çalışmak, yiyecek bulabilmek, salgın hastalıklara yakalanmadan yaşamak, kapoların (ayrıcalıklı tutuklu) katı ve acımasız davranışlarından kendini koruyabilmek adına, sürekli olarak mücadele vermek zor ve kaçınılmazdı. Hiç kimse bir başkasını acıdan kurtaramaz ve onun yerine acı çekemezdi. Hayatta her birey, yalnız olduğu gerçeğini kabullenmek zorundaydı. Auschwitz toplama kampları, insanın kendisiyle baş başa kalma ve zorluklara ne derece direnebildiğinin en büyük örneğiydi.
Alıntı:
İki tür insan ırkı vardır Frankl’a göre: biri soylu insan, diğeri soysuz insan ırkı. Bu iki insan topluluğunun arasındaki tek fark, birinin diğerinden onurlu olmasıydı. Bir insanın toplama kamplarında bile nasıl onurlu davranacağını karşılaştırmalarla yansıtmaya çalışır Frankl kitabında; Gaz odalarını icat edenler de insandır, o odalara dua ve gururla yürüyenler de… Ekmeğini paylaşan gardiyanlar da insandır; aşağılama ya da şiddet ile yaklaşanlar da… Haysiyetli insan hiçbir koşulda onurundan vazgeçmeyecektir.