-
Fransiz ressam Emmanuel Lansyer’in dogum yildonumu (21 Ekim 1893)
Le cloître du Mont-Saint-Michel, 1878 (musée des beaux-arts de Quimper)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...int-Michel.jpg
La Seine à Rouen, 1881
https://upload.wikimedia.org/wikiped...3%A0_Rouen.jpg
-
Irlandali sair ve roman yazari Patrick Kavanagh'in dogum yildonumu (21 Ekim 1904)
https://pbs.twimg.com/media/DP3oXTXXUAEFbTN.jpg
https://internetpoem.com/img/poems/9...k-kavanagh.png
Gordugum her ihtiyar adam
Olume asik oldugu zamanki
Babami hatirlatir bana
Bir o vakit derilmisti desteler.
Gardiner Sokagi kaldiriminda
Tokezlerken gordugum adam mesela,
Bir bakis atmisti yan gozle,
Oglu olabilirdim onun da.
Bir de hatirliyorum Londra'da
Kemani uzerinde kararsiz
Duran muzisyeni Bayswater'da
Kafami bulandirmisti vakitsiz.
Gordugum her ihtiyar adam
Bu Kasim-rengi havada
Soyle diyor bana sanki:
"Ben babandim bir ara."
-
Yunan ressam Nikos Egonopoulos’un dogum yildonumu (21 Ekim 1907)
Belthandros and Chrysantza, 1983
https://media.mutualart.com/Images/2...fa39698_g.Jpeg
The Death of Archimedes, with Syracuse in flames, 20th century
https://media.mutualart.com/Images/2...efd70_570.Jpeg
-
-
21 Ekim 1913
“Kaybolmus bir gun. Ringhoffer fabrikasini gormeye gidisim; Ehren* semineri; Welsch'i ziyaretim; aksam yemegi; gezinti; simdi saat on, buradayim. Kara bocegin aklimdan ciktigi yok, ama yazmayacagim. “
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
21. Oktober 1913
“Verlorener Tag. Besuch der Ringhofferschen Fabrik, Seminar Ehrenfels, bei Weltsch, Nachtmahl, Spaziergang, jetzt zehn Uhr hier. Ich denke immerfort an den Schwarzkäfer, werde aber nicht schreiben.”
-
Bilim kurgu ve fantezi romanlarin en onemli yazarlarindan kabul edilen Amerikali Ursula Kroeber Le Guin’in dogum yildonumu (21 Ekim 1929)
https://pbs.twimg.com/media/DKamJaiXcAEFouk.jpg
"Yazarlar sozcuklerin dogruluga ve ozgurluge uzanan yollari oldugunu bilirler, boylece sozcukleri ozenle, dusunceyle, korkuyla, sevincle kullanirlar."
"Bense ruhsal acidan soz ediyorum! Insanlarin yeteneklerinin, calismalarinin, yasamlarinin bosa gittigini gormelerinden. Akillilarin aptallara boyun egmelerinden. Gucluluk ve cesaretin kiskanclik, guc hirsi ve degisme korkusu tarafindan boguldugunu gormelerinden. Degisme ozgurluktur, degisme yasamdir. Ama artik hic bir sey degismiyor! Toplumumuz hasta. Biliyorsun. Sen de onun hastaligini yasiyorsun. Onun intihara surukleyen hastaligi.” Mulksuzler
https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/...00635933-1.jpg
“And I speak of spiritual suffering! Of people seeing their talent, their work, their lives wasted. Of good minds submitting to stupid ones. Of strength and courage strangled by envy, greed for power, fear of change. Change is freedom, change is life — is anything more basic to Odonian thought than that? But nothing changes any more! Our society is sick. You know it. You’re suffering its sickness. Its suicidal sickness!”
"Bir kitap size on bes yasinizdayken soyledigi seyi elli yasinizdayken de soyler ama soyledigi o zaman oyle farkli gelir ki yepyeni bir kitap okuyormussunuz gibi gelir." Yaban Kizlar
https://i0.wp.com/lit.newcity.com/wp...96d416e8d1.jpg
“If a book told you something when you were fifteen, it will tell you it again when you're fifty, though you may understand it so differently that it seems you're reading a whole new book.”
-
Avusturyali oyun ve roman yazari Arthur Schnitzler’in olum yildonumu (21 Ekim 1931)
—Nereye?
— Nereye mi? O gece babamin parayi gomdugu yere.
—Demek gommus!
—Evet, ya... yerini unutmus.
—Unutmus mu?
—Evet , unutmus . Yirmi sene parasinin nerede oldugunu bilmeyen zengin biri olarak yasamis. Harika, degil mi? Ancak olum doseginde hatirladi.
—Nasil? Ne bicim bir masal bu?
—Hayir , gercek bay Kont! Sonra yine ayni hayat! Bitmeyen istirap... Zengin olup ihtiyac icinde kivranmak ... Sonra ben ! Sonra birden benim elime gecti. Artik ben, bagimsiz biriyim...
https://images-eu.ssl-images-amazon....14G9xvg2CL.jpg
—Wohin?
—Wohin? Dorthin, wo mein Vater an jenem Abend das Geld vergraben hatte.
—Also doch vergraben!
—Ja... und er vergaß die Stelle.
—Vergaß?
—Ja – vergaß sie. Zwanzig Jahre lebte er so hin, als ein reicher Mann, der nur nicht wußte, wo er sein Geld liegen hatte. Köstlich, nicht? Und auf dem Totenbette fiel es ihm ein.
—Wie? Was ist das für ein Märchen?
—Nein, Wahrheit, Herr Graf! Und dieses Leben! Die ewige Qual... als reicher Mann darben zu müssen... Und ich! Plötzlich fiel es mir zu! Und ich stand da als ein Unabhängiger...
“Insan vasiyetinde elle tutulan, gozle gorulen ve kendinden sonra gunun birinde yok olup gitmeye mahkum olacak seylerden soz etmemeliydi. Vasiyeti bir siir olmaliydi; gecip gittigi dunyaya, sakin ve mutebessim bir veda.”
https://media1.jpc.de/image/w600/fro...3843050005.jpg
“Auch sollte dieses Schriftstück nicht über Dinge handeln, die man greifen und sehen kann, und die schließlich doch irgend einmal nach ihm zugrunde gehen mußten: sein letzter Wille sollte ein Gedicht sein, ein stiller, lächelnder Abschied von der Welt, die er überwunden.”
-
Amerikali roman, hikaye yazari ve gazeteci Ernest Hemingway, Canlar Kimin Icin Caliyor (For Whom the Bell Tolls - Per chi suona la campana) romanini 21 Ekim 1940 tarihinde Charles Scr****r's Sons araciligiyla yayimladi.
https://pbs.twimg.com/media/DFQB48VXUAA2cxT.jpg
Pablo onun sozunu keserek, "Sarhostum," dedi. "Simdi de..."
Pablo, "Sarhos degilim," diye onun sozunu kesti. "Fikrimi degistirdim."
Agustin, "Isteyen inanabilir, ben inanmiyorum," dedi.
Pablo, "Canin isterse..." dedi. "Seni Gredos'a benden baskasi goturemez."
"Gredos'a mi?"
"Kopru isinden sonra gidecegimiz tek yer orasi."
https://pbs.twimg.com/media/C8u45QqWsAAgIxl.jpg
Hic kimse bir ada degildir.
Ne de butunuyle kendisi,
Her insan kitanin bir parcasidir,
Govdenin bir bolumu;
Bir toprak parcasi deniz tarafindan alip goturulse,
Avrupa azalir.
Tipki haritadaki burun gibi,
Tipki senin veya bir arkadasinin sahip oldugu mulk gibi;
Bir insanin olumu de beni azaltir,
Cunku ben insanligin kendisinde icerigim,
Oyleyse asla haber gonderip sordurma
Canlar kimin icin caliyor diye;
Onlar senin icin caliyor.
“Ama yasamak, bir tepenin yamacinda ruzgarla salinan bir bugday tarlasiydi. Yasamak, gokyuzunde dolanan bir atmacaydi. Tahilin savruldugu, samanlarin ucustugu harman yerinde, tozlar icinde duran toprak testideki suydu yasamak. Bacaklarinin arasindaki bir atti yasamak; bir bacaginin altindaki karabinaydi, bir tepeydi, bir koyakti, bir dereydi kenarinda, vadinin uzak kiyisinda, tepelerin otesindeki agaclarin uzandigi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1XK-2d1vdL.jpg
“Ma vivere era l'immagine di un campo di grano che ondeggia al vento sul fianco di una collina. Vivere era un falco nel cielo. Vivere era una giarra di terra piena d'acqua nella polvere della trebbiatura, col grano lanciato in aria e la pula che vola. Vivere era un cavallo tra le cosce e un fucile sotto una gamba e una collina e una valle e un fiume fiancheggiato d'alberi sulle rive, e l'estremo della valle e le colline al di là”.