-
'Heteroseksuel sozlesmesi’ tabirini deyim haline getiren Fransiz yazar ve feminist kuramci Monique Wittig'in dogum yildonumu (13 Temmuz 1935)
“Bir lezbiyen baska bir sey olmalidir, kadin-olmayan, erkek-olmayan, ‘doga’nin bir urunu degil, toplumun bir urunu olmalidir, zira toplumda ‘doga’ yoktur. Lezbiyenlerin 'kadinlarla' yasadigini, iliskilendigini, sevistigini soylemek isabetsiz olur cunku Kadin’in yalnizca heteroseksuel ekonomik sistemler ve heteroseksuel dusunce sistemleri icinde anlami vardir.Lezbiyenler kadin degildir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Une lesbienne donc doit ętre quelque chose d’autre, une non- femme, une non-homme, un produit de la société et non pas un produit de la 'nature', car il n’y a pas de 'nature' en société. Il serait impropre de dire que les lesbiennes vivent, s'associent, font l'amour avec des 'femmes' car la femme n'a de sens que dans les systčmes de pensée et les systčmes économiques hétérosexuels. Les lesbiennes ne sont pas des femmes."
https://pbs.twimg.com/media/D_WcYDeXkAAin8i.jpg
"Bir kere erkek sinifi yok oldugunda, sinif olarak kadinlar yok olacaktir zira sahipsiz kole yoktur. / Une fois que la classe des hommes aura disparu, les temmes en tant que classe disparaîtront ŕ leur tour, car il n’y a pas d’esclaves sans maîtres."
-
Golden Globe Odullu Ingiliz aktor Sir Patrick Stewart'in dogum gunu (13 Temmuz 1940)
https://pbs.twimg.com/media/DEnRTXcWAAA6gyp.jpg
-
Amerikali aktor, yapimci ve yonetmen Robert Forster'in dogum gunu (13 Temmuz 1941)
https://pbs.twimg.com/media/DEnfCKXUQAA6StO.jpg
-
-
-
-
Turk sarkici, soz yazari ve besteci ve Turk pop muziginin Kralicesi Sezen Aksu’nun dogum gunu (13 Temmuz 1954)
Turkish pop music singer, songwriter, producer and The Queen Of Turkish Pop Sezen Aksu (Fatma Sezen Yildirim) born on July 13, 1954)
https://www.temizmagazin.com/sites/d...iles/sezen.jpg
https://www.wannart.com/wp-content/u...if-wannart.gif
-
Meksikali ressam Frida Kahlo'nun olum yildonumu (13 Temmuz 1954)
http://img3.hungertv.com/wp-content/...ryazarlar-.gif
https://pbs.twimg.com/media/DEiZyJfWsAAYV4M.jpg
"Hayatimda iki buyuk kaza gecirdim; biri Diego'ydu ve digerinde ise bir tren az daha beni olduruyordu."
-
Amerikali yazar ve grafik tasarýmcisi R. J. (Raquel Jaramillo) Palacio’nun dogum gunu (13 Temmuz 1963)
“Tam bir sey soyleyecektim ki ofisin disindan gelen sesleri duydum. Cocuk sesleri. Abartmiyorum kalbim bir anda dunyanin en uzun mesafeli maratonunu kosmusum gibi atmaya basladi. Gulumsemem suratimda dona kaldi. Mesele su ki, kucukken yeni cocuklarla tanismayi dert etmezdim cunku tanistigim herkes benim gibi kucuk olurdu. Kucuk cocuklarin hislerinizi incitmek icin bir sey soylememeleri guzeldir, gerci bazen soyledikleri seyler incitici olabilir. Yine de ne dediklerinin tam olarak bilincinde degillerdir. Ama buyuk cocuklar ne soyledigini bilir. Ve bu benim icin kesinlikle eglenceli degil. Onceki sene sacimi uzatmamin nedenlerinden biri, percemlerimin gozlerimi kapamasiydi. Bu sayede gormek istemedigim seyleri gormeyebiliyorum.” Mucize
http://assets.readbrightly.com/wp-co...eat-wonder.jpg
“I was about to say something else, but then all of a sudden I heard other voices outside the office: kids' voices. I'm not exaggerating when I say this, but my heart literally started beating like I'd just run the longest race in the world. The laughter I had inside just poured out of me. The thing is, when I was little, I never minded meeting new kids because all the kids I met were really little, too. What's cool about really little kids is that they don't say stuff to try to hurt your feelings, even though sometimes they do say stuff that hurts your feelings. But they don't actually know what they're saying. Big kids, though: they know what they're saying. And that is definitely not fun for me. One of the reasons I grew my hair long last year was that I like how my bangs cover my eyes: it helps me block out the things I don't want to see.”
"Elveda, elveda dunya! Elveda Grover's Corner... Anneme ve babama. Saatin tik taklarina ve annemin ayciceklerine elveda. Yemege ve kahveye. Ve yeni utulenmis elbiselere ve sicak banyolara... Ve uyumaya ve uyanmaya... Ah, dunya, kimsenin seni fark edemeyecegi kadar muazzam bir yersin!"
https://annmariemcqueen1.files.wordp...acio.jpg?w=600
“Good-by, Good-by world! Good-by, Grover’s Corners … Mama and Papa. Good-by to clocks ticking and Mama’s sunflowers. And food and coffee. And new-ironed dresses and hot baths … and sleeping and waking up. Oh, earth, you’re too wonderful for anybody to realize you!”
-
The Beatles, A Hard Day's Night albumunden, hem ayni isimli single'i hem de I Should Have Known Better'i 13 Temmuz 1964'de Capitol Records etiketiyle Amerika'da yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/D_VuuKbWwAEhwYg.jpg
-
Kanadaki-Amerikali rock grubu Steppenwolf, kendi isimiyle cikardigi albumunden Born to Be Wild'i 51 yil once Dunhill ve RCA etiketiyle yayinladi.(1968)
https://pbs.twimg.com/media/D_Vtz1mWwAAdaYL.jpg
-
Ingiliz sarkici, besteci ve soz yazari Eric Clapton, sozlerini kendisnin yazdigi, 461 Ocean Boulevard albumunden, Bob Marley ve the Wailers'in sarkisidan cover versiyonunu kayitladigi I Shot the Sheriff'i 13 Temmuz 1973'de RSO etiketiyle yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/D_VuYQSW4AE4clS.jpg
-
Amerikali sarkici ve soz yazari Bob Dylan, 12. studyo ve ilk film soundtrack albumu Pat Garrett & Billy the Kid'i 13 Temmuz 1973'de Columbia Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://cdn-s3.allmusic.com/release-...0001319430.jpg
https://pbs.twimg.com/media/D_W58zxXoAAPufs.jpg
-
Ingiliz heavy metal grubu Grim Reaper, ilk studyo albumu See You In Hell'i 13 Temmuz 1983'te Ebony Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/D_Vu4R0WsAAbqZ6.jpg
-
Philadelphia Jfk ve Londra Wembley Stadyumu'nda es zamanlÝ olarak yapilan tum zamanlarin en buyuk konserlerinden 'Live Aid' 13 Temmuz 1985'te gerceklesti.
http://liveaid.free.fr/memorabilia/i...ukposter02.jpg
https://pbs.twimg.com/media/D_VtKZ3XsAAJu8L.jpg
https://i2-prod.mirror.co.uk/incomin...nniversary.jpg
-
-
Turk oyku, roman, deneme yazari Bilge Karasu’nun olum yildonumu (13 Temmuz 1995)
“Bizans Imparatoru, ibadet yerlerindeki, manastirlardaki tum dini resimlerin kaldirilmasini emretmistir. Bu emirde Imparatorlugun Araplar tarafindan kusatilmasi, Bizans’in dogu topraklarindaki askerlerin de bu goruste olmasi ve Imparator’un dogu topraklarindaki askerlerine ihtiyaci olmasý gibi yan etkenler de etkili olmustur. Andronikos cocuklugundan beri alismis oldugu yasam, dolayisiyla inanc biciminden ayrilmak istemedigine karar verir.”
https://i.dr.com.tr/cache/500x400-0/...00068268-1.jpg
“When the Emperor of Byzantium orders the destruction of all religious paintings and icons, Constantinople is thrown into crisis. Fear grips the monastery where Andronikos, a young monk, is thrown into a spiritual crisis. Amidst stirrings of resistance he decides to escape, leaving behind his beloved Ioakim, who must confront his own crisis of faith and decide where to place his allegiance. The dualities of dogma and faith, individual and society, East and West, are embodied in a story of prohibited love and devotion to the unseen.”
-
Metal Masters Metallica, 8. albumu St. Anger'dan Some Kind of Monster'i 13 Temmuz 2004'de Elektra etiketiyle yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/D_VvEHSWwAEUWvH.jpg
-
1974'te Man Booker Odulunu, 1991'de Nobel Edebiyat Odulu'nu kazanan Guney Afrikali yazar Nadine Gordimer’in olum yildonumu (13 Temmuz 2014)
“Yalnizca yol kenarindaki yapraklari supuren copcu. Komsular gormus olabilir, ama bir hafta ici sabahinda herkes ya ise gitmistir ya da diger gundelik nedenlerle disaridadir. O, ailesinin evine vardiginda, kadin orada, park yeri girisinde gulumsuyordu ve birbirlerine sarilamayacak olmalarina neden olan bu tuhaf (ama gecici) durumu kabullenip dalga gecmeleri gerektigine dair isareti hemen hissetmisti. Gecmiste kalmis bir sarilma, gecmiste kalmis bir kucaklasmadan daha az duygusaldir. Her sey olagan. Copcu biten yazi supurerek geciyor. Isin saciyor. Kelimenin tam anlamiyla isin saciyor. Ama baslarinin uzerinde hale olan azizler gibi degil. Onu oldurmekte olan seyi tahrip etmek icin kullanilan zararli bir madde yuzunden cevresindekilere gorunmeyen tehlikeler saciyor. Sorun bogazindaydi. Tiroit bezi kanseri. Hastanede tecrit altinda tutuluyordu. Seslerden bile yalitilmisti; bir sure icin sesi yoktu, dilsizdi. Ses telleri de etkilenmis. Dokundugu her kim ya da ne olursa olsun, onlari yaydigi tehlikeye kontrolu disinda maruz birakiyor ve birakmaya devam edecek.” Yasamaya Bak
https://t3.gstatic.com/images?q=tbn:...0A1Ix_nOzx3y9M
“Only the street-sweeper swishing his broom to collect fallen leaves from the gutter.The neighbours might have seen, but in the middle of a weekday morning everyone would be out at work or away for other daily-life reasons.She was there, at the parents' driveway gate as he arrived, able to smile for him, and quickly sense the signal for them to laugh at, accept the strangely absurd situation (only temporary) that they could not hug one another. A foregone hug is less emotional than a foregone embrace. Everything is ordinary. The sweeper passes pushing the summer's end before him .Radiant. Literally radiant. But not giving off light as saints are shown with a halo. He radiates unseen danger to others from a destructive substance that has been directed to counter what was destroying him. Had him by the throat. Cancer of the thyroid gland. In hospital he was kept in isolation. Even that of silence; he had no voice for a while, mute. Vocal cords affected. He remains, he will be still, out of his control, exposing others and objects to what he emanates, whomever and whatever he touches.”
-
https://pbs.twimg.com/media/DUG1dO4UMAAeWhr.jpg
Yagdigini dusunuyorum onun
Kurakliktan saliverilmis diliyle
Agzinin acilmamis tepelerinden, dolarak
Yuklu mujdeyle,
Onun yukseldigini gordum
O apansiz bulutu, kuller icinden. Yerleserek
Bulustular kul rengi bir cemberde, icinde
Durmadan donen bir ruh.
Ah, o yagmali elbette
Akildaki bu kusatma tutmali bizi
Tuhaf kederler icinde, ogreterek
Kederin sessizligini.
Ve onun nasil cirpindigini
Urkutup saydam seyleri kanatlari ustunde
Bizim istediklerimizin, koyu ozlemleri yakiýp
Kacinilmaz vaftiz torenlerinde.
Yagmur dudukleridir calinan
Boyun egme inceliginde,buralardan uzakta.
Hala boyun egmeyen, bu, benim
Ciplak kayalari coken dunyamin
Bulusmasidir seninle.
Wole Soyinka
-
"Nasil mi ogrendim? Ona yalan soyluyordum.
Kasim. Ders calisma iznindeydim. Son sinif ogrencilerine sinavlardan iki hafta once evde kalip sinava hazirlanma izni verilirdi. Bir arkadasin evinde ders calisacagimizi soyleyip sinemaya tuyuyordum. Bizleri ancak bir yildan bu yana sinemalara almaya baslamislardi; boylece cifte ozgurlugun tadini cikariyordum: dersi asmak ve Beyazlarin oturdugu bir banliyonun sinemasindaki kahverengi suni kadife koltukta oturabilmek. Babam pek varlikli degildi ama annemle babam, kiz kardesimle benim gencligimizi kendilerininki gibi parasizlik yuzunden heder etmek istemiyorlardi; bana verdikleri harclik, o gunlerdeki SIKISIKLIKLARININ elverdiginden cok fazlaydi. Yeni acilan kultur merkezindeki sinemalardan birinin bes matinesine girmek icin fuayede bekliyordum.
Tam o sirada, bir baska sinemanin bir onceki matinesinden babam ve bir kadin cikti. Babam karsimdaydi; birbirimizi gordugumuz anda, o beni degil, ben onu yakalamis oldum. Insanlar aramizdan gelip gecerken biz oylece durduk. Sonra babam, yanindaki kadinla birlikte, sinemanin karanligindan isigina cikanlarin goz kamasikligi icinde yanýma geldi.
Hannah’i hatýrladin, degil mi, dedi. Kadin da, bakislarimi babamdan kendisine cevirmem icin ister istemez gulumsedi –cunku yanaklarimi kasan, ensemden yukariya soguk su yuruyormus duygusu veren sorular, yanitlar, kavrayislar, safdillik ve dus kirikligiyla yuklu bakislarimi babamdan ayiramiyordum– tabii tanisiyoruz, ben Hannah Plowman, dedi..." Nadine Gordime, Oglumun Oykusu
https://images-na.ssl-images-amazon....1W0VGVU0RL.jpg
"How did I find out? I was deceiving him.
November. I was on study leave — for two weeks before the exams pupils in the senior classes were allowed to stay home to prepare themselves. I would say I was going to work with a friend at a friend's house, and then I'd slip off to a cinema. Cinemas had been open to us only a year or so; it was a double freedom I took: to bunk study and to sit in the maroon nylon velvet seat of a cinema in a suburb where whites live. My father was not well off but my parents wanted my sister and me to have a youth less stunted by the limits of an empty pocket than they had had, and my pocket-money was more generous than their precarious position, at the time, warranted. So I was in the foyer waiting to get into a five o'clock performance at one of the cinemas in a new complex and my father and a woman came out of the earlier performance in another.
There was my father; the moment we saw one another it was I who had discovered him, not he me. We stood there while other people crossed our line of vision. Then he came towards me with her in the dazed way people emerge from the dark of a cinema to daylight.
He said, You remember Hannah, don't you — And she prompted with a twitching smile to draw my gaze from him — for I was concentrating on him the great rush of questions, answers, realizations, credulity and dismay which stiffened my cheeks and gave the sensation of cold water rising up my neck — she prompted, Hannah Plowman, of course we know each other..."
-
Sigourney Weaver, Bill Murray, Dan Aykroyd, Annie Potts, Paul Rudd ve Carrie Coon'un rol aldigi Ghostbusters 2020'nin setinden ilk gorsel geldi.
https://cdn2-www.comingsoon.net/asse...3-at-12-49.jpg
-
Universal Pictures, korku filmi The Hunt'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/rAtSo3CVzjM?t=2
-
Octane Entertainment, gerilim filmi Teacher'in fragmanini yayinladi
https://youtu.be/XHJKHQdzMo8?t=3
-
Stanley Kubrick'in yonettigi, basrollerini Tom Cruise ve Nicole Kidman'in paylastigi Gozleri Tamamen Kapali'nin (Eyes Wide Shut) 20.yili ( 13 Temmuz 1999, California)
http://68.media.tumblr.com/9fc68ba4e...jpb7o1_500.gif
-
Italyan yazar, Humanist ve Medici ailesinin cocuklarinin ozel ogretmeni (Agnolo Angelo Ambrogini / Mons Politianus (Montepulciano) Angelo Poliziano'nun dogum yildonumu (14 Temmuz 1454)
Kopuk gercek, deniz gercek dersin,
Ve kabuk gercek, ruzgarin esmesi gercek:
Tanrica'nin gozlerinin parladigini gorursun,
cevresinde guldugunu gogun ve ogelerin:
Ilk saatler kum beyaz giysiler icinde;
Havanin onlari dalgalandirdigini,
ve duzgun cozulmus saclari.
Bir olmadigini, farkli olmadigini yuzlerinin,
kiz kardeslerine cok
uygun duser gibi gorundugunu.
Yemin edebilirsin dalgalardan ciktigina
Tanrica'nin sag eliyle sacini
tuttugunu,
otekiyle tatli elmasini orttugunu;
Ve, kutsal ve tanrisal ayakla damgalanmis oldugu icin,
kumun ot ve ciceklerle donandigini;
Sonra hos ve gergin gorunusle,
Uc Nympha tarafindan kucaga alindigini,
Ve yildizli giysiye sarindigini
https://image.anobii.com/images/0/0/...c8cd1cf67d.jpg
Vera la schiuma e vero il mar direste,
Il nicchio ver, vero il soffiar de' venti.
La Dea negli occhi folgorar vedreste ;
E 'l ciel riderle attorno e gli elementi:
L' Ore premer l'arena in bianche veste;
L' aura increspar li crin distesi e lenti:
Non una, non diversa esser lor faccia,
Come par che a sorelle ben confaccia.
Ci.
Giurar potresti che dell' onde uscisse
La Dea premendo colla destra il crino,
Coli' altra il dolce pomo ricoprisse;
E stampata dal pie sacro e divino,
D' erba e di fior la rena si vestisse:
Poi con sembiante lieto e pellegrino
Dalle tre Ninfe in grembo fosse accolta,
E di stellato vestimento involta.
http://www.psupress.org/images/cover...37-3md_294.jpg
-
-
Ingiliz oryantalist ressam John Frederick Lewis'in dogum yildonumu (14 Temmuz 1804)
Sifa Icin Dua, 1872
https://pbs.twimg.com/media/D8mogwIU8AAC1n1.jpg
The street and mosque al Ghouri in Cairo, 1875
https://upload.wikimedia.org/wikiped...i_in_Cairo.JPG
-
Isvecli-Fransiz yazar (Anne Louise Germaine de Staël) Madame de Staël’in olum yildonumu (14 Temmuz 1817)
https://www.weimar-lese.de/media_wei...e_de_sta_l.jpg
"Fichte dis dunyayi, varligimizi sinirlayan ve dusuncenin kafa yordugu bir sinir olarak gorur. Onun sisteminde bu sinir ruhun kendisi tarafindan yaratilir ve ruhun surekli faaliyeti, yine kendisinin sekillendirdigi dokulari etkiler. Fichte’nin metafizik benlik uzerine yazdiklari biraz Pygmalion heykelinin uyanisini hatirlatir. Heykel bir kendini bir uzerine yerlestirildigi kaideyi elleyerek sirasiyla soyle dermis:'Bu benim, bu ben degilim.' Heykel, Pygmalion’un elini tuttugunda ise soyle haykirimis: 'Bu da benim!' ”
https://images-na.ssl-images-amazon....1vgs9TWi6L.jpg
"Die äußere Welt betrachtet Fichte nur als einen Markstein unseres Daseins, auf dem unser Gedanke arbeitet. n seinem System ist dieser Markstein von der Seele selbst geschaffen, deren fortdauernde Tätigkeit sich an dem von ihr gebildeten Gewebe übt. Was Fichte über das metaphysische Ich schreibt, gleicht ein wenig dem Erwachen der Bildsäule Pygmalions, die, indem sie abwechselnd sich selbst und den Stein befühlt, auf dem sie aufgestellt ist: 'das bin ich, das bin ich nicht.' Aber, als sie, Pygmalions Hand fassend, ausruft: 'auch das bin ich!' "
https://qqcitations.com/images-citat...ael-163452.jpg
“Ask bir kadinin yasaminin tum oykusu, erkegin ise yalnizca bir seruvenidir. / Liebe ist die Geschichte des Lebens einer Frau; die Episode im Leben eines Mannes. / L'amore č tutta la storia della vita d'una donna, un episodio soltanto in quella dell'uomo. / Love is the whole history of a woman's life, it is but an episode in a man's.”
https://quotefancy.com/media/wallpap...form-one-s.jpg
“En buyuk mutluluk, kisinin duygularini harekete gecirmesidir. / Le plus grand bonheur est de transformer les sentiments en actions. / Das grösste Glück ist es, die eigenen Gefühle in die Tat umzusetzen. / La piů grande felicitŕ č trasformare i sentimenti in azioni.”
-
Avusturyali ressam Gustav Klimt'in dogum yildonumu (14 Temmuz 1862)
Il Bacio (The Kiss, 1907 - 1908)
https://1.bp.blogspot.com/-LAvxjLd_R...inter-gold.jpg
Giuditta I (Judith and the Head of Holofernes, 1901)
http://www.artslife.com/wp-content/u...2/06/klimt.jpg
-
Isvecli kimyager ve muhendis Alfred Nobel, 14 Temmuz 1867'de Ingiltere, Surrey, Redhill'in 2 mil kuzeyindeki Merstham ocaginda ilk dinamit denemesini yapti.
https://media1.tenor.com/images/7776...itemid=5063386
https://thumbs.gfycat.com/KindlyDens...ry-max-1mb.gif
-
Isvicreli heykeltiras ve sanatci (Adelaide Nathalie Marie Hedwig Marcello) Castiglione Colonna Filipinli d'Affry'ninolum yildonumu (14 Temmuz 1879)
https://pbs.twimg.com/media/D_a9oP8XoAAM3Uy.jpg
-
Sherif Pat Garrett, 14 Temmuz 1881 tarihinde Fort Sumner, New Mexico’da bulunan Maxwell Ranch'de 21 yasindaki kanun kacagi Billy the Kid'i (dogum ismi: Henry McCarty, Takma isimleri: William H. Bonney / Kid Antrim) silahla vurarak oldurdu.
(Billy the Kid Lincoln County Courthouse Hapishanesinde tutukluyken kacti ve kacarken iki gardiyani oldurdu ve Fort Sumner’a kacti.)
https://pbs.twimg.com/media/DEsF49uWAAAeH9S.jpg
https://i2-prod.mirror.co.uk/incomin...ng-The-Kid.jpg
Bazi Film uyarlamalari:
https://pbs.twimg.com/media/DErxoybXcAAu7z9.jpg
-
Ozellikle unlu sanatcilarin, politikacilarin ve entelektuellerin biyografik romanlariyla taninan Amerikali yazar Irving Stone’un dogum yildonumu (14 Temmuz 1903)
“Kelimelerle arasi asla iyi degildi, o soylemek istedigini resimle soyluyordu. Bu yuzden veda etmek istiyorsa, vedasini da resmetmesi gerekirdi. Vedanýn resmi yapilamazdÝ ki. Kimse elvedayi resmedemezdi.” Yasama Tutkusu
https://images-na.ssl-images-amazon....1EwuqJqbHL.jpg
He desperately wanted to say Goodbye. But words have never been his medium. He would have to paint goodbye. However, one cannot paint the farewell. One cannot paint goodbye.”
“ ‘Resim yapmayi’ diyordu Delacroix, ‘agzimda dis, cigerimde nefes tukendiginde kesfettim.’ ”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“ ‘I discovered painting,’ said Delacroix, ‘when I no longer had teeth or breath.’ ”
-
Polonya asilli Amerikali yazar Isaac Bashevis Singer'in dogum yildonumu (14 Temmuz 1904)
http://www.azquotes.com/public/pictu...ger-392136.jpg
"Onlar ne biliyor ki, -butun bu akademisyenler, butun bu dusunurler, dunyanÝn butun liderleri- ne biliyorlar ki senin hakkinda? Onlar butun turlerin en haini olan insanin yaratilis tacini giydigine ikna etmisler kendilerini. Diger butun canlilar sadece iskence gorsunler, yiyecek olsun, giysi olsunlar, sonunda yok edilsinler diye yaratilmislar onlara gore. Hayvanlar icin butun insanlar bir Nazi; hayvanlar icin bu, sonsuz Treblinka'dan baska bir sey degil."
“Hayvanlari oldurmekle Hitler tarzinda gaz odalari yaratma ve Stalin tarzi toplama kamplari kurmak arasinda sadece kucuk bir adim vardir… Insan elinde bir bicak ya da tufekle durup da kendinden daha zayif olanlari oldurmeye devam ettikce adalet diye bir sey olmayacak.”
https://utpress.utexas.edu/sites/def...z_2511_CVR.jpg
“There is only one little step from killing animals to creating gas chambers a' la Hitler and concentration camps a' la Stalin...There will be no justice as long as man will stand with a knife or with a gun and destroy those who are weaker than he is.”
-
-
Alman sair, denemeci, oyun yazari ve elestirmen ve Dadacilik hareketinin kurucularindan Hugo Ball, ilk dadaist manifestoyu 14 Temmuz 1916 tarihinde yayinladi.
"...Dilin nasil eklemlenmis oldugunu ortaya koymak ise yarar. Ben birakiyorum seslileri aylak aylak dolassinlar. Birakiyorum seslileri, basbayagi olagelsinler, tipki bir kedinin miyavlamasý gibi... Sozcukler belirir, sozcuklerin omuzlari, bacaklari, kollari, sozcuklerin elleri. Au, oi, uh. Insan cok fazla sozcuk ortaya salmamali. Bu lanet olasi dile, sanki borsacilarin para tutmaktan asinmis elleriyle bulastirilmis gibi yapisan butun pislikleri temizlemeye bir siir dizesi yeter. Sozcugu basladigi ve bittigi yerde istiyorum..."
https://pbs.twimg.com/media/DEoiajcXcAEDN_e.jpg
"...Da kann man nun so recht sehen, wie die artikulierte Sprache entsteht. Ich lasse die Vokale kobolzen. Ich lasse die Laute ganz einfach fallen, etwa wie eine Katze miaut... Worte tauchen auf, Schultern von Worten, Beine, Arme, Hände von Worten. Au, oi, uh. Man soll nicht zu viel Worte aufkommen lassen. Ein Vers ist die Gelegenheit, allen Schmutz abzutun. Ich wollte die Sprache hier selber fallen lassen. Diese vermaledeite Sprache, an der Schmutz klebt, wie von Maklerhänden, die die Münzen abgegriffen haben. Das Wort will ich haben, wo es aufhört und wo es anfängt. ..."
-
Isvecli oyun yazari ve film yonetmeni Ingmar Bergman!in dogum yildonumu (14 Temmuz 1918)
https://pbs.twimg.com/media/D_a1i1pVAAABJH8.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DEsa3EhW0AEXizD.jpg
"— Yine de olmek istemiyorsunuz.
—Istiyorum.
—Neyi bekliyorsunuz?
—Bilgi istiyorum.
—Guvence mi istiyorsunuz?
—Adina ne derseniz deyin. Tanriyi duyularla kavramak, oyle amansizcasina anlasilmaz bir ţey mi? Neden yarim soz verisler ve gorunmeyen mucizeler sisinde saklar kendini? Kendimize inancimiz yokken, baska bir seye nasil inanc duyabiliriz? Inanmak isteyip de inanamayanlarimizin basina neler gelecek? Peki inanmak isteyen ama inanmaya gucu yetmeyenler ne olacak? Tanriyi neden olduremem icimde? Ona ilenirim, yuregimden sokup atmak isterim de, neden boyle agrilar icinde, boyle asagilanarak yasar durur? Neden, her seye karsin, silkip atamadigim sasirtici bir gercektir o? Isitior musunuz beni?"ť Yedinci Muhur
https://images-na.ssl-images-amazon....16A37B9C5L.gif
"—Yet you do not want to die.
—Yes, I do.
—What are you waiting for?
—Knowledge.
—You want a guarantee.
—Call it what you will. Is it so hard to conceive God with one's senses? Why must He hide in a midst of vague promises...and invisible miracles? How are we to believe the believers when we don't believe ourselves? What will become of us who want to believe, but cannot? And what of those who neither will nor can believe? Why can I not kill God within me? Why does He go on living in a painful, humiliating way? I want to tear Him out of my heart...but He remains a mocking reality...which I cannot get rid of. Do you hear me?”
-
Italya dogumlu Fransiz sair, roman ve senaryo yazari Louis Calaferte'in dogum yildonumu (14 Temmuz 1928)
Irkinizdan olmayan herkesten nefret edin.
Inancinizdan olmayan herkesten nefret edin.
Farkli konumdaki herkesten nefret edin.
Habire nefret edin ki sizden de nefret etsinler.
Nefretin sonu Hacli Seferlerine cikar.
Ya oldureceksin ya da oleceksin,
Ve her halukarda nefretinin kurbani olacaksin.
Oysa kaide sudur :
Yalniz basina mutlu olamazsin.
Oteki dedigin mutlu degilse
Sen de saadeti bulamazsin.
Oteki dedigini bekleyen bir gelecek yoksa
Senin de guzel gunlerin olamayacak.
Oteki dedigin aci cekiyorsa
Sen de ayni aciyi yasayacaksin.
Eger oteki dedigin sevgisiz kalmissa
Sen de sevgiyi goremeyeceksin.
Bu dunya ya hepimizin ya da hic birimizin.
Sigindigin bencilligin sonsuzlukta zerre kadar etkisi yok
Ve oteki dedigin panzehirindir senin.
https://imgv2-2-f.scribdassets.com/i...1562554801?v=1
Haďssez celui qui n’est pas de votre race.
Haďssez celui qui n’a pas votre foi.
Haďssez celui qui n’est pas de votre rang social.
Haďssez, haďssez, vous serez haď.
De la haine, on passera ŕ la croisade,Vous tuerez ou vous serez tué.
Quoi qu’il en soit,
vous serez les victimes de votre haine.
La loi est ainsi :
Vous ne pouvez ętre heureux seul.
Si l’autre n’est pas heureux,
vous ne le serez pas non plus,
Si l’autre n’a pas d’avenir,
vous n’en aurez pas non plus,
Si l’autre vit d’amertume,
vous en vivrez aussi,
Si l’autre est sans amour,
vous le serez aussi.
Le monde est nous tous, ou rien.
L’abri de votre égoďsme est sans effet dans l’éternité.
Si l’autre n’existe pas, vous n’existez pas non plus.
-
Fransiz sair, roman ve oyun yazari Raymond Roussel’in olum yildonumu (14 Temmuz 1933)
“Ozellikle, Londra'nin en ince kadinlarini izleyerek, tirnaklarinin kalaylanmasiyla ilgili yeni bir modayi benimsemisti, tum cilalama duzenlerinden ustun olan bu islem, her parmagin ucunda, isiklar sacan bir kucuk ayna olusturmaktaydi. Yontemin yaraticisi, becerikli bir cerrah olarak, yerel bir duyarsizlastirmadan sonra, ozel bir ilacla tirnagi etten ayiriyor, ic yuzunu kalayliyor, sonra kendine ozgu ikinci bir urunle saglamca yapistiriyordu. Kullanilan kalay, bir yari-saydamlik verilmis olarak, biraz azalmayla da olsa, dibinde akligini, makasa ayrilmis bolumu disinda tum geri yanindaysa, plculu pembemsi ayrimini gostermekteydi.
Tirnak uzadikca, bulusu yapanin zaman zaman yeniden sokup dibindeki incecik yeni kusagi kalaylamasý gerekiyordu.”
http://capitanswing.com/wp-content/u...sel_150ppp.jpg
“Elle avait notamment adopté, ŕ l’instar des premičres élégantes de Londres, une mode récente concernant certain étamage des ongles, qui, supérieur ŕ tous systčmes de polissage, créait au bout de chaque doigt une sorte d’étincelant petit miroir. Opérateur adroit, l’inventeur du procédé, aprčs complčte insensibilisation locale, séparait avec une drogue spéciale la chair et l’ongle, dont il étamait la face interne, avant de le recoller solidement ŕ l’aide d’un second produit de sa façon. L’étain employé, savamment doué d’une demi-transparence, laissait, non sans atténuation, ŕ la lunule sa blancheur et ŕ tout le reste, moins la portion réservée aux ciseaux, sa discrčte nuance rosée.
Ŕ mesure que l’ongle poussait, il fallait, de temps ŕ autre, que l’inventeur le décollât de nouveau, pour étamer, ŕ sa base, la mince bande neuve.”