iyide her vekilin en az 3-4 sponsoru var
Printable View
https://pbs.twimg.com/media/FYP3jZKXgAES3cR.jpg
:whistling:
Borsa bofa gene yapacağını yaptı.
piyasa bozucu işlemlerine gene devam ediyor.At oynatıyor.
Vekilliğe gelirsek parti başkanına yalakalık yaptıkmı tamamdır.:p:oleyo:
Şöyle bir durum (sıkılmada okuyunuz ders niteliğindedir)
�BU söylediklerim, Pakistan'da geçti:
Hindistan ve Pakistan 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını aldıklarında birincinin "kuvvetli adam"ı "Nehru, ikincininki Cinnah idi. Yeni devletlerin başına bunlar geçtiler. Nehru uzun yaşadı; ama zaten sağlıksız Cinnah bir yıl sonra öldü. Bu, Pakistan'da istikrarsız bir dönem açtı. Parlamenter rejim işlemez hale geldi. Bir "kuvvetli adam"a ihtiyaç hissediliyordu. Bunun yolu da Başkanlık sistemi sanıldı. Dönemin hükümetinde İçişleri Bakanı olan Tuğgeneral İskender Mirza "Bu, benim!" dedi ve iktidarı aldı. Karışıklıklar sürdü. Sıkı Yönetim ilanına mecbur kalındı. İskender Mirza, onun başına Genelkurmay Başkanı ve eski Savunma Bakanı General Eyüp Han'ı getirdi. İkili bir süre ülkeyi yönettiler. Sonra, Eyüp Han bir gün baktı, İskender Mirza Cumhurbaşkanıdır, kendisi onun emrindedir. Halbuki davulu, boynunda o taşımaktadır. Güç, ondadır. İskender Mirza'ya "Haydi bakalım, aslanım; işte sana bol bol para, git Londra'da keyfine bak!" diyerek onu İngiltere'ye sürgüne gönderdi, Cumhurbaşkanlığına o oturdu. Ancak Eyüp Han da orduya muhtaçtı - altındaki kuvvet oydu -, ordunun başında ise General Yahya Han bulunuyordu. Bu sefer o ikili idareyi ele aldı; ancak Eyüp Hanın aklına gelen onun da aklına gelmekte geçikmedi: Davul Yahya Hanın boynundaydı, tokmağın ne işi vardı, başkasının elinde? "Haydi bakalım, aslanım!" deme sırası Yahya Handaydı. Yahya Han Cumhurbaşkanlığına geçti, Eyüp Han sürgün yolunu tuttu. Ama bu keşmekeşte ülkenin büyücek bir kısmı elden çıkıp Bengladeş adıyla bağımsızlığını ilan edince Yahya Han da tutunamadı. Çareyi parlamenter demokrasiye dönmekte buldu. Sivil politikacı Buttho Cumhurbaşkanı seçildi. Ancak onun da destek diye bir askere ihtiyaçı vardı: Genelkurmay Başkanı General Ziya - ül hak'a dayandı.
�Ziya - ül hak ötekiler kadar merhametli çıkmadı: İktidara oturduğu gibi Buttho'yu da astırdı.
Bu, bir Amerika olmadığını unutarak Başkanlık sistemine heveslenen bir Güney Asya ülkesinin hikayesidir. Sistem Güney Amerika ülkelerinde de aynı sonuçu vermiştir.
�Bu söylediklerim, şimdi Türkiye'de olanlardır:
Başkanlık sistemi, Cumhurbaşkanının halk tarafından iki turlu seçimle işbaşına getirilmesinden ibaret sayılmaz. Böyle ülkeler Avrupa'da vardır. Bunun başlıca heveslisi ve teşvikçisi Demirel aklındaki rejimi söylerken onlardan değil, Amerika'dan ilham aldığını belli etmektedir. Bu ise, bazılarının ileri sürdükleri gibi "iki maddelik bir anayasa değişikliği" ile gerçekleştirilebilecek husus olmaktan uzaktır. Başlıbaşına bir yeni anayasayı gerektirmektedir. Böyle bir anayasayı kim yapacaktır?
Siviller, güç olarak bunun çok altındadırlar. Askerde böyle bir heves görünmüyor. Zaten o yola girebilmek için önce bugünkü sisteme, en azından "süngü uçu gösterilerek" son verdirtmek lazımdır. 1958 Fransasında bile Cumhurbaşkanı Coty buna zorlanırken altı Dakota uçağı Paris'teki Bourget hava alanından kalkıyor ve orada bekleyen paraşütçüleri almak üzere Perpignan'a gidiyordu. Bunlar, Coty General de Gaulle'e çağrısını yaptığından yoldan geri çevrilmişlerdir.
Ki, orada bir General de Gaulle vardı ve krizi de çıkaran o değildi. 1998 Türkiye'sinde hangi kriz askeri harekete geçirecek ve kamuoyunu buna rıza göstertecek büyüklükte olabilir? Görülüyor ki bugünkü parlamenter sistemi "zorlamasız" Başkanlık sistemine dönüştürmek imkanı yoktur ve vaktiyle Özal'ın, şimdi Demirel'in söylediği "Canım, bir defa düşünelim.." teşviki havanda su döğmekle eşit anlamdadır. Üstelik bunun "Türkiye için en uygunsuz sistem" olduğunu söylerken o günün Demirel'i bugünün Demirel'inden çok daha haklıydı.
Başkanlık sistemi, bünyesinde ABD'nin özelliklerini taşımayan hiç bir topluma hayır getirmez ve de getirmemiştir. Bu "35 yıllık Yani'leri, Kani yapmak güçü"ne sahip bir sihirli değnek de değildir.