2 Akademi, 1 Golden Globe ve 1 BAFTA Odullu Amerikali aktor Kevin Spacey Fowler'in dogum gunu (26 Temmuz 1959)
https://pbs.twimg.com/media/DFqpa4XXsAA937D.jpg
Printable View
2 Akademi, 1 Golden Globe ve 1 BAFTA Odullu Amerikali aktor Kevin Spacey Fowler'in dogum gunu (26 Temmuz 1959)
https://pbs.twimg.com/media/DFqpa4XXsAA937D.jpg
Ingiliz-Irlandali roman yazari (Mandy Theresa O'Loughlin) Kit De Waal'in dogum gunu (26 Temmuz 1960)
" 'Gunes' deyip gozlerini kapatiyor, yuzunu gokyuzune ceviriyor. 'Guneste sifa vardir. Gunes ciktiginda herkes gulumser. Dunya farkli gorunur. Yagmurda basaramadiklarini guneste basarirsin. Babam oyle derdi. O yuzden artik burada yasamiyor.' "
https://images-na.ssl-images-amazon....14K0ZCSixL.jpg
'The sun,' he says, closing his eyes and turning his face to the sky, 'is a healer. When the sun comes out everybody smiles. World looks different. You can manage in the sun what you can't manage in the rain. That's what my father says. That's why he don't live here no more.'
"Annesi eskiden sampuan kokardi.Kendi yatagi, kendi carsaflari gibi kokardi, degisik sigaralar gibi kokardi. Kzarmis ekmek uzeri fasulye gibi,banyo vakti gibi kokardi. Ama Leon su anda yalnizca Maureen`in oda spreyinin kokusunu alabiliyor. O koku annesinin kokusundan da, eskiden yasadklari yerin kokusundan da daha kuvvetli."
https://cdn2.penguin.com.au/covers/o...0241973387.jpg
"His mother used to smell of shampoo and their old house. She used to smell like her bed and her sheets, she used to smell of different cigarettes. She used to smell of beans on toast and bath time. But all he can smell now is Maureens air freshener, stronger than the smell of his mom and where they used to live."
1 Akademi ve 1 Golden Globe Odullu Amerikali aktris, yapimci ve hayirsever Sandra Annette Bullock'in dogum gunu (26 Temmuz 1964)
https://pbs.twimg.com/media/DjCHtOiX4AAlKo9.jpg
http://akns-images.eonline.com/eol_i...kXO1r5tdn1.gif
https://68.media.tumblr.com/tumblr_m...pFe1ruh9kl.gif
Ingiliz aksiyon, dovus filmi oyuncusu ve atlama dalinda dereceleri olan eski bir yuzucu Jason Statham'in da dogum gunu (26 Temmuz 1967)
https://pbs.twimg.com/media/DFrE6NtXcAQ16QF.jpg
2 Akademi Odul Adayligi bulunan, Ingiliz aktris Kathrin Romary 'Kate' Beckinsale'in dogum gunu (26 Temmuz 1973)
https://www.myfilmviews.com/wp-conte...Beckinsale.jpg
https://images.alphacoders.com/400/thumb-1920-40053.jpg
http://gifimage.net/wp-content/uploa...rbor-gif-5.gif
https://media.giphy.com/media/6ujzs5xGCVKda/giphy.gif
The Walt Disney Company'ye yaptigi cizim ve animasyonlarla taninan Amerikali sanatci Mary Blair'in olum yildonumu (26 Temmuz 1978)
Alice Harikalar Diyarinda, Peter Pan, Song of the South ve Sinderella gibi filmlerde konsept sanat cizimleri yapmistir.
http://waltdisney.org/sites/default/...n_portrait.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DjB1ob1UcAAJ3Dg.jpg
Chevy Chase, Beverly D'Angelo, Dana Hill'in rol aldigi komedi Sevimli Aile Avrupa Tatilinde (National Lampoon's European Vacation), 26 Temmuz 1985'te vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...4Mzg@._V1_.jpg
https://pbs.twimg.com/media/EAaJXs_X...jpg&name=small
https://media2.giphy.com/media/3ov9j...t09W/giphy.gif
Pakistanli akademisyen ve filozof Fazlur Rahman Malik'in olum yildonumu (26 Temmuz 1988)
"Kalplerin muhurlenmesini psikolojideki sartlanma anlamina geldigini ortaya koyan ayetler bulunmaktadir. Buna gore, sayet bir kimse bir defa iyi ya da kotu bir amel islerse, bu tur davranisi tekrar isleme ihtimali artarken, onun tersi olan davranisi isleme ihtimali ona orantili olarak azalir. Dolayisiyla, iyi isler veya kt islerin yapilmasi o kadar tekrar edilir ki, kisi icin ziddini yapmak veya dusunmek bile imkansiz hale gelir; boylece kalpleri 'muhurlenir' ve gozleri 'korlestirilir'. Bununla beraber psikolojik aliskanlik doguran hareketler, mutlak zorlayici olarak yorumlanamazlar. Cunku insan davranisi icin, hicbir zaman 'donus noktasi yoktur' diye bir sey olamaz."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"The idea behind verses about the sealing of hearts appears to be the psychological law that if a person once does a good or an evil deed, his chances of repeating that kind of action increase and of doing its opposite proportionately decrease. With constant repetition of an evil or of a good action, it becomes almost impossible for a person to do the opposite, or even to think of it, so much so that while men's hearts become 'sealed' and their eyes 'blinded' if they do evil, their doing good produces such a state of mind that the devil himself can have no sway over it. Nevertheless, actions which create a psychological habit, however strong their influence may be, must not be construed as absolute determinants, for there is no 'point of no return' for human behavior."
Christian Slater, Patrick Dempsey ve Rodney Eastman'in rol aldigi suc-drama Suc Imparatorlugu / Soyguncular (Mobsters - L'impero del crimine), 26 Temmuz 1991'de vizyona girdi.
https://pbs.twimg.com/media/EAZ9xMAW...g&name=900x900
Amerikali sakici, soz yazari, model ve aktris Taylor Michel Momsen'in dogum gunu (26 Temmuz 1993)
https://dok7xy59qfw9h.cloudfront.net...ginal/file.jpg
https://pbs.twimg.com/media/EAZAhJLW...g&name=900x900
Avanak Avni, Hayk Mammer, Kostebek Husnu, Utanmaz Adam ve Vites Mahmut'un yaraticisi Turk karikaturist Oguz Aral'in olum yildonumu (26 Temmuz 2004)
http://www.leblebitozu.com/wp-conten...guz-aral-3.jpg
"Eger havada bir kale insa ettiysen, zamanini bosa harcamis olursun, olmasi gereken yer burasi. Simdi onun altindaki temelleri insa etmelisin. / Se avete costruito dei castelli in aria, il lavoro fatto non va sprecato; ora basta costruire le fondamenta al di sotto, George Bernard Shaw
https://pbs.twimg.com/media/Di_GTcZXcAEl8GK.jpg
"Propagandanin amaci, bir grup insana, bir baska grup insanin insan oldugunu unutturmaktir. / Lo scopo del propagandista quello di far dimenticare a un gruppo di gente che certi altri gruppi di persone sono umani. / The propagandist's purpose is to make one set of people forget that certain other sets of people are human." Aldous Huxley
https://pbs.twimg.com/media/DjBzXRzXgAAF3gI.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DjBlFKyXoAAcJ2Q.png
Ve her yanda insanlar gordum / Y en todas partes he visto
danseden ya da oynayan, / gentes que danzan o juegan,
firsat bulduklarinda ve isleyen / cuando pueden, y laboran
dort avucluk topraklarini. / sus cuatro palmos de tierra.
Siir: Antonio Machado
https://pbs.twimg.com/media/EAZVslzX...jpg&name=small
Foto: Elliott Erwitt, Couple Dancing, Valencia-Spain, 1952
"Yaptiklarimi sevdigim icin yapiyorum. / What I do I do because I like to do.
https://img.buzzfeed.com/buzzfeed-st...80225633-4.gif
http://peepholejournal.tv/issue-data...unter/shot.gif
Otomatik Portakal (A Clockwork Orange, 1971), Yonetmen: Stanley Kubrick
"Hicbir ruya sadece bir ruya degildir. / And no dream is ever just a dream."
https://78.media.tumblr.com/e6f30adb...prabo1_400.gif
Gozleri Tamamen Kapali (Eyes Wide Shut, 1999) Yonetmen: Stanley Kubrick
Robert Redford, Alan Mooreun yazdigi, Dave Gibbonsin cizimlerini yaptigi kult cizgiroman serisinden uyarlanan HBO'nun Watchmen dizisinin oyuncu kadrosuna katildi.
Redford, dizide, kendisinin ABD Baskani olmus alternatif bir versiyonuna hayat verecek. Dizi, Ekim ayinda HBO ekranlarinda izleyici ile bulusacak.
https://www.syfy.com/sites/syfy/file...er_soldier.jpg
https://entertainment.ie/tv/tv-news/...en-hbo-411071/
Oscilloscope, Justin Chonun yazip yonettigi Ms. Purpledan fragman yayinladi.
https://youtu.be/vi7KR58wxN8?t=1
Jeff Bridges, senaryosunu Black Sailsin yaraticlari Jon Steinberg ve Robert Levinein kaleme aldigi ve FX'te yayinlanacak The Old Man dizisinin basrolunde yer alacak.
https://static.independent.co.uk/s3f...ff-bridges.jpg
Bridges, dizide eskiden CIA ajani olan Dan Chase karakterine hayat verecek. Kendisini oldurmek isteyen bir suikastciyla karsi karsiya gelen Dan Chase, gelecegini garanti altina almak icin gecmisiyle yuzlesmesi gerektigini ogrenecek.
https://www.firstpost.com/entertainm...e-7061741.html
Universal Pictures, Fast & Furious Presents: Hobbs & Shaw'dan clip yayinladi.
https://youtu.be/Dspc-W79m7U?t=1
:kahkah::kahkah:
https://youtu.be/m0f1xEnLM08?t=2
44. Toronto Film Festivali esnasinda duzenlenecek olan TIFF Tribute Galada, usta aktris Meryl Streepe TIFF Onursal Oyuncu Odulu verilecek.
https://portturk.com/wp-content/uplo...FE-REX-SHU.jpg
Toronto Film Festivaline fon saglamak icin dzenlenen TIFF Tribute Galada, kariyeri boyuncu unutulmaz performanslara imza atan ve 21 Akademi Odul adayligi, 3 de Akademi Odulu kazanarak sinema tarihinin en onemli oyunculari arasina ismini yazdran Meryl Streepe TIFF Onursal Oyuncu Odulu verilecek.
https://deadline.com/2019/07/meryl-s...rd-1202654558/
Avusturyali Neoklasizm ressami Joseph Anton Koch'un dogum yildonumu (27 Temmuz 1768)
Landschaft mit Hirten und Khen und im Frhjahr,(Landscape with Shepherds and Cows and at the Spring, 1832-34 )
https://pbs.twimg.com/media/EAdH8UwW...jpg&name=small
Fransiz yazar Alexandre Dumas (ogul) dogum yildonumu (27 Temmuz 1824)
"Bir kadini sevmenin ne demek oldugunu bilirsiniz, gunlerin nasil kisaliverdigini, insanin nasil tatli bir tembellikle ertesi gune suruklendigini de iyi bilirsiniz. Guven dolu, paylasilan, siddetli bir asktan dogan o her seyi, butun dunyayi unutmanin ne demek oldugunu bilmez degilsinizdir. Insan sevgilisinde her gun yeni bir cekicilik, bilinmeyen bir zevk bulur." Kamelyali Kadin
http://www.apiedipagina.it/wp-conten...le-camelie.jpg
Voi sapete bene che cosa sia amare una donna, voi sapete bene come le giornate diventino brevi, e con quale amorosa pigrizia ci si lasci trascinare all'indomani. Voi non ignorate certo quell'oblio di ogni cosa, che nasce da un amore violento, fiducioso e condiviso. Ogni giorno si scopre nella propria amante un incanto nuovo, una volutt sconosciuta.
1906 yilinda Nobel Edebiyat Odulu kazanan Italyan sair Giosu (Alessandro Giuseppe) Carduccinin dogum yildonumu (27 Temmuz 1835)
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
http://slideplayer.it/slide/937147/2...+d+autunno.jpg
Ah bu sokak lambalari, nasil da izliyor biribirini
agaclarin ardindan miskin miskin,
yagmur damlatan dallar arasindan
esneyip isiklarini camur uzerine yansitarak.
Aci dolu, keskin, tiz dudugunu otturuyor
yakinlarda lokomotif. Kursun renkli
gokyuzu, sonbahar sabahinda
cepecevre sariyor bizi devasa bir hayalet gibi.
Sen de Lidia, dalgin dalgin uzatiyorsun bileti
kesmesi icin biletciye,
daralan zamana birakiyorsun
guzel yillari, mutlu anlari, anilari.
Carpilip kapanan kapilar
sanki hakaret dolu; alay eder gibi son
cagri hizla kulaklarda cinlayan,
yagmur iri damlalarla dovuyor camlari.
Madeni govdesinden emin canavar
pufluyor, hirildiyor, sarsiliyor, ates sacan
gozlerini aciyor; karanligi kat ediyor dev,
cevreye meydan okuyan bir ciglikla.
Hareket ediyor acimasz canavar hizli vagonlariyla,
ucarcasina alip goturuyor askimi da.
Ah, o guzel tullu beyaz yuz,
el sallayip kayboluyor karanlikta.
Ah, o tatl yuz pembe beyaz,
o, yildizlar gibi parlak huzur dolu gozler,
o beyaz puruzsuz alin,
gur, luleli saclarin cevreledigi.
Titresiyordu yasam ilik havada,
yaz yaklasiyordu bana gulumsediginde;
Haziranda ilkbahar gunesi
piril piril, mutluydun ben operken seni
ve kestane renkli isil isil saclarinin arasindaki
korpe yanagini; gunesten daha guzel
duslerim, hale gibi,
sariyordu seni, narin kadinim.
Ve ben yagmur altinda, yogun sis icinde
donuyorum simdi; karismak isterdim yagmura, sise;
yalpa vuruyorum sarhos gibi, yokluyorum vucudumu:
ben de mi hayaletim yoksa?
Ah, bu dusen yapraklar, donduruyor icimi,
devamli, suskun; yuregimi parcalayarak...
Sanirim, tek ebedi bir kasim
var dunyanin her yerinde.
Ne iyi, yasamin anlamini yitirenlere,
ne hos bu golge, bu sis:
ben isterim, isterim ben de kapilmak
ebediyete dek surecek bu sise.
Rus yazar, sair ve ressam Mihail Yuryevic Lermontovun olum yildonumu (27 Temmuz 1841)
"Kadinlar! Ah su kadinlar! Kim anlayabilir ki onlari! Gulumsemeleri bakislariyla celisir, sozleri buyuk umutlar verir, ceker seni, ama seslerinin tinisi iter... Kimi zaman en gizli dusuncelerimizi, duygularimizi hissederler, kimi zaman da en acik secik imalarimizi anlamazlar..." Zamanimizin Bir Kahramani
https://images-na.ssl-images-amazon....1X1-2VynCL.jpg
"Women! Women! Who can understand them? Their smiles contradict their glances, their words promise and allure, but the tone of their voice repels... At one time they grasp and divine in a moment our most secret thoughts, at another they cannot understand the clearest hints..."
"Alcak gonulluydum , beni hesapli olmakla sucluyorlardi; sustum. Iyilik ve kotulugu derinden duyuyordum; beni anlamiyorlardi, hep kiriyorlardi; kinci oldum. Nesesizdim, oteki cocuklar gibi sen ve geveze degildim; kendimi onlardan ustun goruyordum ama herkes beni onlardan asagi gormekte sozbirligi etmisti; kiskanc oldum. Butun dunyayi sevebilirdim; beni kimse degerlendirmedi; ben de dunyadan nefret etmeyi ogrendim. Renksiz gencligim kendimle ve cevremle savasmakla gecti. En guzel duygularimi alay ederler diye, kalbimin derinliklerine gomdum. Onlar da orada olduler."
http://kbimages1-a.akamaihd.net/Imag...alse/image.jpg
I was modest--they accused me of being crafty: I became secretive. I felt deeply good and evil--nobody caressed me, everybody offended me: I became rancorous. I was gloomy--other children were merry and talkative. I felt myself superior to them--but was considered inferior: I became envious. I was ready to love the whole world--none understood me: and I learned to hate. My colorless youth was spent in a struggle with myself and with the world. Fearing mockery, I buried my best feelings at the bottom of my heart: there they died."
Episode of the Battle of Valerik
http://petroart.ru/art/l/lermontov/img/5.jpg
Attack
http://petroart.ru/art/l/lermontov/img/1.jpg
Ingiliz Egyptolog, Oryantalist ve filolog Sir Ernest Alfred Thompson Wallis Budge'in dogum yildonumu (27 Temmuz 1857)
"Ilkel zamanlarda buyuk sayilarda kadin ve erkek koleler, firavun oldugunde oldurulmusler ve firavunun mezarina gomulmuslerdir. Boylece kolelerin bedenleri firavuna dunya uzerinde nasil hizmet etmislerse ruhlari da ayni sekilde firavunun ruhuna hizmet etmek icin otedunya'ya geciyordu." Antik Misir Edebiyati
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"In primitive times a large number of slaves, both male and female, were slain when a king died, and their bodies were buried in his tomb, whilst their spirits passed into the Other World to serve the spirit of the king, just as their bodies had served his body upon earth."
Fransiz yazar ve tarihci Hilaire Bellocin dogum yildonumu (27 Temmuz 1870)
"Onlardan hoslanmiyorum. Bana neden diye sormanizin bir faydasi yok, gerci bircok sebebim var. Onlardan hoslanmiyorum. Bunca insan Onlar icin deli divane olmasaydi Onlardan hoslanmadigimi bilhassa belirtmemin bir anlami olmayacakti ve Onlarin yere goge sigdirilamadigini isitmek insani Onlara ilgili nefret ve korkusunu ifade etmeye itiyor.
Cok iyi biliyorum ki Onlar zarar verebilirler ve gizli guclere sahipler. Tum dunya uc asagi bes yukari yuz bin yildir bunu biliyor ve Onlarin gonlunu almak icin her turlu seye girisilmis. I. James, zat-i alilerinin metresini bogardi veya yakardi ama Onlarin canini bagisladi. Insanlar Misirda onlari mumyalardi ve mumyalara tapardi; insanlar Kibris, Girit ve Anadoluda Onlari taslara oyardi veya (dikkate deger bicimde hala) sanatcilar, ozellikle Bati Imparatorlugunda, Onlari topyekun disarida tutarlardi; Onlarin etkisinden bu denli odleri kopardi. Pekala, Onlarin ismini yazmamak ve Onlardan sadece 'Onlar' diye bahsetmek icin kendimi tutuyorum ama Onlardan nefret ediyorum ve bunu soylemekten cekinmiyorum.
Gecende Onlardan bir tanesinin bir fare yakaladigini gordum (kedi artk ifsa oldu). "
https://images-na.ssl-images-amazon....1-a891025L.jpg
"I do not like Them. It is no good asking me why, though I have plenty of reasons. I do not like Them. There would be no particular point in saying I do not like Them if it were not that so many people doted on Them, and when one hears Them praised, it goads one to expressing ones hatred and fear of Them.
I know very well that They can do one harm, and that They have occult powers. All the world has known that for a hundred thousand years, more or less, and every attempt has been made to propitiate Them. James I. would drown Their mistress or burn her, but They were spared. Men would mummify Them in Egypt, and worship the mummies; men would carve Them in stone in Cyprus, and Crete and Asia Minor, or (more remarkable still) artists, especially in the Western Empire, would leave Them out altogether; so much was Their influence dreaded. Well, I yield so far as not to print Their name, and only to call Them They, but I hate Them, and Im not afraid to say so.
I saw one of Them catch a mouse the other day (the cat is now out of the bag)."
Hollandali ressam Vincent Van Gogh, 27 Temmuz 1890da Parisin birkac kilometre kuzeyinde, bir Fransiz kasabas olan Auvers-sur-Oisedeki satonun arkasindaki bir bugday tarlasina girdi ve kendini gogsunden vurdu. (2 gun sonra hayata veda etti.)
https://www.truewestmagazine.com/wp-...-Boze-Bell.jpg
Italyan sair Vittorio Sereninin dogum yildonumu (27 Temmuz 1913)
Bir fabrika dudugununn sesi gelir cok uzaklardan,
bu Eylul ortasinda, cigliktan cok islik gibi sevincli.
Demek ki butun dudukler susmamislar daha.
Eski patronlar isterlerdi her sey sessiz olsun, cit cikmasin
aclik mahallelerinde;
toplumun suskunluguyla ovunurler simdi.
Bu sessizlik icinde,
sabah suskunlugunun birdenbire kapladigi
bu sessizlik icinde,
yanda kalmis oyundaki bir odevin kizginligi var,
gurleyip tasiverir yureciginde
cocukken iki ders arasi duydugun duduk sesi.
Cinlar saatlerinde bugunun
kukreyen gucu onculerin:
Yukselir gelecek gunlere susamis
atilganliklarin burclari
genc yuzyilin kalesi ustunde.
Ama bir baska ses bu,
iscilerin sesi bu,
yukseldikce tedirginlesen
ve boguk hosnutsuzlukta karara karara
korkunc ofkelere burunen bir ses.
Ey, su anda susturulmus ses,
aslinda boluk porcuk ses,
ey, titreyen gelecekle yiten gecmis arasinda SIKISMIS kalmis
iki dilli can,
ey, bir vakitler goklere agan aci sarki!
Ama su, tedirgin edici, alayci duduk yok mu
fabrika dudugudur o, umut dolu.
Cevrede ucret ve is SIKINTISI icinde,
ac ve bos ortalikta hicbir ses yok
suskun duduklerin ciliz sesinden baska.
Ama gittikce daha yavas dalgalanan kisa titreyislerde
bir karisim kokusu var,
kan ve ter kokusu.
http://www.societadantealighieri.org...o%20SERENI.jpg
Lietamente nellaria di settembre pi sibilo che grido
lontanissima una sirena di fabbrica.
Non dunque tutte spente erano le sirene?
Volevano i padroni un tempo tutto muto
sui quartieri di pena:
ne hanno ora vanto della pubblica quiete.
Col silenzio che in breve va chiudendo questa calma mattina
prorompe in te tumultuando
quel fuoco di un dovere sul gioco interrotto,
la sirena che udivi da ragazzo
tra due ore di scuola. Riecheggia nellora di oggi
quel rigoglio ruggente dei pionieri:
sul secolo giovane,
ingordo di futuro dentro il suono in ascesa
la guglia del loro ardimento
ma voce degli altri, operaia, nella fase calante
stravolta in un rancore che minaccia abbuiandosi,
di sordo malumore che sinquieta ogni giorno
e ogni giorno quietato fino a quando?
O voce ora abolita, gi divisa, o anima bilingue
tra vibrante avvenire e tempo dissipato
o spenta musica gi torreggiante e triste.
Ma questa di ora, petulante e beffarda
una sirena artigiana, dofficina con speranze:
stenta paghe e lavoro nei dintorni.
Nellaria amara e vuota una larva del suono
delle sirene spente, non una voce pi
ma in corti fremiti in onde sempre pi lente
un aroma di mescole un sentore di sangue e fatica.
Populer gerilim ve casusluk romanlarinin en cok satan Ingiliz yazarlarindan (Henry Patterson) Jack Higgins'in dogum gunu (27 Temmuz 1929)
" 'Bakin peder,' dedim. 'Bu sabah Bonito'da size papazlari avlama mevsimi oldugunu syledigim zaman saka etmiyordum. Yillardir bir tek papaz gormedikleri ve gormek de istemedikleri yerler var. Gecen ay Hermosa'da bir Fransiz papaz sekiz yildan sonra kiliseyi acmaya kalkismisti. Yerel otelin balkonundan asagi sallandirdilar adami. Gzlerimle gordum.'
'Ve bir sey yapmadin mi?'
'Ben kendi yurdumda olaylara seyirci kalan papazlar gormusumdur. Olecek baska biri olduktan sonra bir kitap alip yanibasinda yurumek cok guc olmasa gerek. Inandigin bir sey ugruna sonuna kadar carpismak ise epey guctur.' " Devlerin Gazabi
https://images-na.ssl-images-amazon....1RWgQG3leL.jpg
" 'Look, father, I said. I wasnt joking this morning in Bonito when I told you there were people in these parts who thought it was still open season on priests. I know places where they havent seen one in years and dont want to. Last month in Hermosa a young French priest tried to reopen the church after eight years. They hung him from the veranda of the local hotel. I saw him swinging.
And did nothing?
Ive seen priests who stood by and did nothing in my own country, I said. Its easy to take the last walk with a prayer book in your hand when someone else is going to do the dying. Damned hard to stand up and fight for what you believe in against odds.' "
Felsefe ve Postmodernizm uzerine yaptigi eserleriyle taninan Fransiz filozof ve sosyolog Jean Baudrillard'nin dogum yildonumu (27 Temmuz 1929)
Cayi icen insan degil, cay insan iciyor.
Pipoyu tutturen sen degilsin, pipo seni tutturuyor.
Kitap beni okuyor.
Televizyon beni izliyor.
Hedef bize isabet ediyor.
Sonuc bizim nedenimiz oluyor.
Dil bizi konusuyor.
Zaman bizi yitiriyor.
Para bizi kazaniyor.
https://images-na.ssl-images-amazon....SR318,320_.jpg
It isn't the man who drinks the tea, it's the tea which drinks the man
It isn't you who smoke the pipe, it's the pipe which smokes you
It's the book which reads me
It's the TV which watches you
It's the lens which focuses on us
It's the effect which causes us
It's language which speaks us
It's time which wastes us
It's money which earns us
"Turlerin karisimi yasasi dayatiliyor bize. Her sey cinseldir; her sey politiktir; her sey estetiktir; hem de ayni zamanda. Her sey politik bir anlam kazandi, ozellikle de 1968'den bu yana sadece gundelik yasam degil; delilik, dil, medya ve hatta arzu bile politik bir anlam kazandi. Her sey ozgurlesme ve kolektif kitlesel surecler alanina girdigi olcude politiklesiyor. Ayni zamanda her sey cinsel hale geldi, her sey arzu nesnesidir. Iktidar, bilgi, her sey fantasma ve bastirma terimleriyle yorumlaniyor, basmakalp bir cinsellik her yere egemen durumda. Ayn zamanda her sey estetiklesiyor: Politika gosteri icinde, cinsellik reklamcilik ve pornoda, her tr etkinlik kultur olarak adlandirilan seyin icinde estetik nitelik kazaniyor; her seyi istila eden medyatik ve reklamci gostergelesme tarzi; kulturun fotokopilestigi nokta. Her kategori mumkun oldugunca genellesir ve boylece tum ozgullugunu yitirir ve tum diger kategoriler tarafndan emilir. Her sey politik oldugunda artik hicbir sey politik degildir ve politika sozcugunun anlam kalmaz. Her sey cinsel oldugunda artik hicbir sey cinsel degildir ve cinsellik tum belirlenimini yitirir. Her ey estetik oldugunda artik guzel ya da cirkin olan bir sey kalmaz ve sanat da yok olur." Kotulugun Sefafligi
https://i.gr-assets.com/images/S/com...9l/2418830.jpg
"The law that is imposed on us is the law of the confusion of categories. Everything is sexual. Everything is political. Everything is aesthetic. All at once. Everything has acquired a political meaning, especially since 1968; and it is not just everyday life but also madness, language, the media, even desire, that are politicized as they enter the sphere of liberation, the sphere of mass processes. Likewise everything has become sexual, anything can be an object of desire: power, knowledge - everything is interpreted in terms of phantasies, in terms of repression, and sexual stereotypy reigns in every last corner. Likewise, too, everything is now aestheticized: politics is aestheticized in the spectacle, sex in advertising and porn, and all kinds of activity in what is conventionally referred to as culture - a sort of all-pervasive media- and advertising-led semiologization: 'culture degree Xerox' . Each category is generalized to the greatest possible extent, so that it eventually loses all specificity and is reabsorbed by all the other categories. When everything is political, nothing is political any more, the word itself is meaningless. When everything is sexual, nothing is sexual any more, and sex loses its determinants. When everything is aesthetic, nothing is beautiful or ugly any more, and art itself disappears."
Tex Avery yonettigi ve 27 Temmuz 1940'ta yayinlanan A Wild Hare, ilk resmi Bugs Bunny animasyonu olarak kabul edildi.
https://cdn.weasyl.com/~simonov/subm...ly-27-1940.png
https://pbs.twimg.com/media/CoYbHynWAAAFBno.jpg:large
Amerikali yazar ve sair Gertrude Steinin olum yildonumu (27 Temmuz 1946)
https://img.libquotes.com/pic-quotes...te-lby6t2h.jpg
Ben Gulum, mavidir gozlerim
Ben bir gulum ama sen kimsin bilelim
Ben Gulum, sarki soyledigimde
Ben Gulum, her gul gibi bildigin.
"Savasin basladigi siralarda Picasso ile Raspail Bulvari'nda gezinirken icinde toplarin gizlendigi arabalarin gecisini izlerdik. Aksam saatleriydi. Kamuflajdan soz edildigini daha once duymustuk ama bu isin nasil yapildigini gormemistik o zamana dek. Picasso gorduklerinden etkilenip dikkatle izledi ve yuksek sesle soyle dedi: 'Evet, bizim yaptigimiz da bundan baska bir sey degil. Bu da bir tur kubizmdir.' "
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"I very well remember at the beginning of the war being with Picasso on the Boulevard Raspail when the first camouflaged truck passed. It was at night, we had heard of camouflage but we had not seen it and Picasso, amazed, looked at it and then cried out, 'yes it is we who made it, that is Cubism.' "
https://quotes.thefamouspeople.com/i...tein-59455.jpg
Guzel bir sey soyleyemiyorsan baskasi hakkinda, gel otur yanima.
Dogum Gunu Kizi
Italyan Aktris Maria Grazia Cucinotta! (27 Temmuz 1968)
https://i.pinimg.com/originals/38/8f...d5e0e973ef.jpg
https://i.pinimg.com/736x/35/f8/de/3...zia-movies.jpg
https://78.media.tumblr.com/d9e16be2...ko1_r1_400.gif
Australyali hard rock grubu AC/DC, 5.studyo albumu Highway to Hell'i 27 Temmuz 1979'da Albert ve Atlantic etiketleriyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/EAd6w68X...jpg&name=small
'Metal Masters' Metallica, 2.studyo albumu Ride the Lightning'i 27 Temmuz 1984'de Megaforce Records etiketiyle piyasaya surdu.
http://giphygifs.s3.amazonaws.com/me...XUC4/giphy.gif
Tommy Chong ve Cheech Marin'in yazip yonettigi komedi Korsikali Kardesler (Cheech & Chong's The Corsican Brothers), 27 Temmuz 1984'de vizyona girdi.
https://pbs.twimg.com/media/EAfO_l_X...g&name=900x900
Sair oldu! - kuluydu, namusun. -
Dustu, karalanmis, soylentilerle.
Dustu intikam ozlemiyle, gogsunde bir kursun
Egerek gururlu basini yere!
Utancini degersiz tahkirlerin
Tasiyamazdi sairin kalbi.
O baskaldirdi yargisina sosyetenin
Ve olduruldu! yapayalniz, onceki gibi...
Olduruldu! neye yarar simdi gozyaslari...
Neye yarar bos ovgulerin gereksiz korosu...
Neye yarar zavalli ozur miriltilari...
Kader oynadi oyununu!
Ilkin kinle kovan siz degil miydiniz
Onun ozgur ve cesur yetenegini;
Ve eglenmek icin koruklediniz
Bir yangini ki belli belirsizdi.
Daha ne? eglenin... son istiraplara
Dayanmaya artik gucu yetmezdi!
Sondu bir mesale gibi essiz deha
Soldu alnindaki zafer celengi.
https://kbimages1-a.akamaihd.net/81e...squerade-6.jpg
The Poet's dead! - a slave to honor -
He fell, by rumor slandered,
Lead in his breast and thirsting for revenge,
Hanging his proud head!...
The Poet's soul could not endure
Petty insult's disgrace.
Against society he rose,
Alone, as always...and was slain!
Slain!...What use is weeping now,
The futile chorus of empty praise
Excuses mumbled full of pathos?
Fate has pronounced its sentence!
Was it not you who spitefully
Rebuffed his free, courageous gift
And for your own amusement fanned
The nearly dying flame?
Well now, enjoy yourselves...he couldn't
Endure the final torture:
Quenched is the marvelous light of genius,
Withered is the triumphal wreath.
Mihail Yuryevic Lermontov