-
Modern Japon edebiyatinin onde gelen yazarlarindan Cuniciro Tanizaki'nin olum yildonumu (30 Temmuz 1965)
"Kocam her zamanki gibi zevkin doruguna ulasmis gibiydi ama ben de her zamanki gibi aradigimi bulamadim. Kocam bir yandan vucudunun gucunun uzun surmediginden utanir ve her seferinde bana karsi mahcup oldugunu soyler ote yandan da benim ona karsi fazla sogukkanli davrandigimdan yakinir. O sogukkanliligin anlamini, onun sozcukleriyle ifade edecek olursak ben enerji doluymusum ve o acidan hastalikli denecek olcude gucluymusum, ama benim yontemim fazlasiyla memur tarzi ve siradan ustelik “rresmî imis, asla da degismiyormus. Normalde her konuda cekingen ve tutuk bir insan olmama ragmen, yalnizca o konuda istekli oldugum halde, yirmi yili askin bir süredir ayni yontem ve ayni pozisyonun disina cikmadigimi soyler durur."
https://cdn.1000kitap.com/resimler/k...1534682409.jpg
"Mon mari parut arriver, comme d’habitude, au comble du plaisir, mais moi, comme d’habitude aussi, je restai insatisfaite. Mon mari reste confus de l’insuffisance de ses forces et s’en excuse chaque fois. Il me reproche d’être trop froide à son égard. Il veut dire que je suis, selon ses propres paroles, d’une endurance incomparable et d’une vigueur maladive dans ce domaine, mais ma manière d’opérer est trop routinière, trop traditionnelle, trop formaliste, dépourvue de variété. Pour les choses courantes de la vie je suis passive, pleine de retenue ; là seulement je suis exigeante, mais pourtant depuis vingt ans je ne sors pas de la même méthode et dans la même attitude."
"Kesinlikle tutkusuz bir insan degilim, ama benim karakterim o tutkuyu icinin derinliklerine gommek uzerine kuruludur, asla disariya salmaz. Kendimi zorlayarak disari vurmaya calistigimda da, o an kaybolup gidiverir."
https://i.dr.com.tr/cache/500x400-0/...00379169-1.jpg
"Je ne suis pas dépourvue de passion, mais, dans mon cas, elle est de nature a se concentrer au plus profond de moi-même, elle ne s'extériorise pas. Si je me contrains à l'extérioriser, alors elle disparaît à cet instant même. "
-
Ingiliz asilli Amerikali film yonetmeni, senarist, yapimci, goruntu yonetmeni ve editor Christopher (Edward) Nolan’in dogum gunu (30 Temmuz 1970)
https://timedotcom.files.wordpress.c...15-artists.jpg
https://m.media-amazon.com/images/M/...5,1000_AL_.jpg
-
-
Amerikali roman yazari Cherie Priest'in dogum gunu (30 Temmuz 1975)
"Amerikan Ic Savasi'nin ilk zamanlarinda, buzlarla kapli Klondike bolgesinde altin olduguna dair soylentiler yuzunden bir yigin insan Kuzeybati Pasifik'e akin eder. Amerikali kanun koyucular Alaska bolgesini alip almamayi tartisirken Rusya, buzun altindaki madeni cikartacak bir makine yapmasi icin Leviticus Blue adindaki bir mucitle anlasiyor. Dr. Blue'nun Olaganustu Delicisi Kemik Titreten iste boyle ortaya cikyor.
Ama Kemik Titreten daha ilk denemesinde kontrolden cikip Seattle sehir merkezinin altini ustune getirip sayisiz insanin ölümüne neden oluyor. Ne var ki bu devasa aletin yol actigi felaketin buuklugu daha sonra anlasilacaktir: Kemik Titreten, soluyanlari birer yaþayan oluye ceviren zehirli bir gazin yuzeye cikmasina sebep olmustur.
Felaketten on alti sene sonra harap haldeki toksik sehrin etrafi artik bir duvarla cevrilidir. Dr. Blue'nun dul esi Briar Wilkes ve oglu Ezekiel de bu virane sehrin sakinlerindendir. Dr. Blue'nun kotu sohreti hayatlarini daha da zorlastirsa da onlar ayakta kalmayi basarir. Ta ki bir gun Ezekiel tarihi yeniden yazmak icin duvarin diger tarafina dogru tehlikeli bir yolculuga cikana dek.
Ezekiel'i duvarin diger tarafinda gozu donmus zombilerle, hava korsanlariyla, tepeden tirnaga silahli multecilerle ve dolu bir sehir beklemektedir. Ve onu oradan sag salim cikartabilecek tek kisi annesi Briar'dir. " Kemik Titreten
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"In the early days of the Civil War, rumors of gold in the frozen Klondike brought hordes of newcomers to the Pacific Northwest. Anxious to compete, Russian prospectors commissioned inventor Leviticus Blue to create a great machine that could mine through Alaska’s ice. Thus was Dr. Blue’s Incredible Bone-Shaking Drill Engine born.
But on its first test run the Boneshaker went terribly awry, destroying several blocks of downtown Seattle and unearthing a subterranean vein of blight gas that turned anyone who breathed it into the living dead.
Now it is sixteen years later, and a wall has been built to enclose the devastated and toxic city. Just beyond it lives Blue’s widow, Briar Wilkes. Life is hard with a ruined reputation and a teenaged boy to support, but she and Ezekiel are managing. Until Ezekiel undertakes a secret crusade to rewrite history.
His quest will take him under the wall and into a city teeming with ravenous undead, air pirates, criminal overlords, and heavily armed refugees. And only Briar can bring him out alive."
-
'Metal Masters' Metallica, kendi ismiyle 12 Agustos 1991’de piyasaya surecegi 5.studyo albumunun ilk single’i Enter Sandman’i 30 Temmuz 1991’de Elektra Records etiketiyle yayinladi.
https://pre00.deviantart.net/f418/th...ls-d3jai7u.png
https://www.youtube.com/watch?v=CD-E-LDc384
-
Ingiliz hard rock grubu Def Leppard, 8.studyo albumu X’i 30 Temmuz 2002'de Island Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://stmed.net/sites/default/file...26-4627543.jpg
-
Bruce Springsteen, 12.studyo albumu The Rising’i 30 Temmuz 2002'de Columbia etiketiyle piyasaya surdu.
https://img.discogs.com/-n2S9bxrLoqB...-7183.jpeg.jpg
-
Isvecli oyun yazari ve film yonetmeni Ingmar Bergman'in olum yildonumu (30 Temmuz 2007)
https://pbs.twimg.com/media/DEsa3EhW0AEXizD.jpg
"— Yine de olmek istemiyorsunuz.
—Istiyorum.
—Neyi bekliyorsunuz?
—Bilgi istiyorum.
—Guvence mi istiyorsunuz?
—Adina ne derseniz deyin. Tanriyi duyularla kavramak, oyle amansizcasina anlasilmaz bir þey mi? Neden yarim soz verisler ve gorunmeyen mucizeler sisinde saklar kendini? Kendimize inancimiz yokken, baska bir seye nasil inanc duyabiliriz? Inanmak isteyip de inanamayanlarimizin basina neler gelecek? Peki inanmak isteyen ama inanmaya gucu yetmeyenler ne olacak? Tanriyi neden olduremem icimde? Ona ilenirim, yuregimden sokup atmak isterim de, neden boyle agrilar icinde, boyle asagilanarak yasar durur? Neden, her seye karsin, silkip atamadigim sasirtici bir gercektir o? Isitior musunuz beni?" Ingmar Bergman, Yedinci Muhur
https://images-na.ssl-images-amazon....16A37B9C5L.gif
"—Yet you do not want to die.
—Yes, I do.
—What are you waiting for?
—Knowledge.
—You want a guarantee.
—Call it what you will. Is it so hard to conceive God with one's senses? Why must He hide in a midst of vague promises...and invisible miracles? How are we to believe the believers when we don't believe ourselves? What will become of us who want to believe, but cannot? And what of those who neither will nor can believe? Why can I not kill God within me? Why does He go on living in a painful, humiliating way? I want to tear Him out of my heart...but He remains a mocking reality...which I cannot get rid of. Do you hear me?”
-
-
Yonetmen Danny Boyle’un yazar Vikas Swarup’in Q & A romanindan uyarladigi Milyoner (Slumdog Millionaire) ilk kez 30 Temmuz 2008’de Telluride, Colorado’da duzenlenen Telluride Film Festival’inde gosterime sunuldu.
https://m.media-amazon.com/images/M/...5,1000_AL_.jpg
https://thumbs.gfycat.com/ScornfulRe...restricted.gif
-
Irlandali roman ve kisa oyku yazari, gazeteci Maeve Binchy’nin olum yildonumu (30 Temmuz 2012)
"Adam isterse Mars'tan gelmis sivri kulakli biri olsun. Istediði o ise. Herkes gercekten istedigi seyin pesinden gidecek kadar cesur olsa, dunya bambaska bir yer olurdu." Italyanca Ask Baskadir
https://www.theus.org.uk/sites/defau...ning-3.apr.jpg
“It doesn't matter if he's from Mars with pointed ears if it's what she wants. If more people had the guts to go after what they want the world would be a better place.”
“Mutfagin gurultuleri, firinin ve cesitli aletlerin ugultularý yandaki salondan partinin sesleri geliyor olmaliydi. Bunlarin hepsini duyuyor olmaliydilar. Ama hepsi adi James olacak bebegin minik cigerlerinin Quentins’in mutfagina haber veren ilk aglamasýndan onceki o bir anlik mutfak sessizligini sonsuza dek hatirlayacaklardi.” Hayatin Ta Kendisi Lokantasi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“There should have been the noise of the kitchen, the ovens, the humming of the various appliances. There should have been the sound of the party in the next room. They definitely should have been heard. But they all remembered a moment of total silence before the little lungs of the boy who was going to be called James ave a cry to say he was safely in the kitchen of Quentins and the world.”
-
Italyan aktris, seslendirme sanatcisi, komedyen ve yazar Anna Rita Marchesini'nin olum yildonumu (30 Temmuz 2016)
https://pbs.twimg.com/media/EAsc7bHW...jpg&name=small
"Gercek, dusmanlarin en kotusudur cunku kalbimizin hic beklenmedik ve savunmasiz kisimlarina saldirir. / La realtà è il peggiore dei nemici ci lancia i suoi attacchi nei punti del nostro cuore dove non li aspettiamo, dove non abbiamo preparato una difesa."
"Hayatini degistiren, gecmisin acisi ve hayal kirikligi degil, o acida takilip kalmak ve bunun asilmaz oldugunu dusunmek olmustu. / Non era stato il dolore e la delusione del passato a cambiarle la vita, era stato fermarsi a quel dolore."
https://cdn.bkmkitap.com/bir-zamanla...78366-18-B.jpg
"Gizli zihinlerin kendi dusuncelerini sessizlik bulutlarinin icine hapsettigi insanlardandi. / Era una di quelle persone le cui menti riservate intrappolono i propri pensieri dentro nuvole di silenzio
"Ruhu onun icin, agaca tunemis tek basina duran bir kus gibiydi. / La sua anima, le pareva, era un uccello appollaiato su un albero solitario."
"Kucuk kiz cocugu icin yasadigi butun deneyimler bir ilktir. Tipki tum diger cocuklar icin oldugu gibi. Avuclarinda kipirtilarini hissettigi kelebek parmaklarinin arasindan cansiz yere dustugunde de bu ilklerden birini yasar ve annesinin sonunun da o kelebege benzeyecegi yonunde bir korku icine yerleair. Yasam ve olum kendi kucuk varliklari icinde ilerler. Boylece icinde sessizligi koruyacagi bir kitap yazmak kucuk kizin hayali haline gelir. Sadece sardunyalarin bilecegi ve hep gizli tutacagi bir sirdir bu."
https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/...00587842-1.jpg
"Per la bambina che attraversa le pagine del racconto, come per ogni bambino, le esperienze sono tutte prime volte, che si tratti di avvertire il frullo d'ali di una farfalla che trema dentro le sue dita e poi ruzzola a terra senza vita, oppure del timore permanente che anche la mamma farà come quella farfalla. La vita scoppia dentro la sua minuscola esistenza, la vita sì ma anche la morte, tuttavia le cose, le voci, le impressioni e le vite degli altri non si possono sentire nel tramestio quotidiano che scorre col tempo dell'orologio."
-
BBC One, basrolunde Cillian Murphy’nin yer aldigi Peaky Blinders'in 5. sezonundan fragman yayýnladi.
https://youtu.be/dru2-KboFcc?t=1
-
Blumhouse Productions, Betty Gilpin, Emma Roberts, Hilary Swank'in rol aldigi The Hunt'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/x8IifEu67yU?t=3
-
A24 ve Regency, Willem Dafoe, Robert Pattinson, Valeriia Karaman'in rol aldigi ve 20. yuzyilin baslarinda Maine'de yasayan, bir deniz feneri bekcisinin hikayesini konu edinen The Lighthouse'un fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/Yec0jwBO66U?t=4
-
Netflix, Mindhunter'in 2.sezonundan fragman yayinladi.
https://youtu.be/wIazdDw4tao?t=2
-
Ingiliz yazar ve gazeteci Daniel Defoe, Teshir Cezasina Ovgu’yu (Hymn to the Pillory) yazdigi icin 31 Temmuz 1703’de cezalandirildi. Boyun ve kollarinin gecirildigi teshir araci ciceklerle suslendi; siiri sokaklarda satilirken seyre gelen halk da serefine kadeh kaldirdi.
http://www.monash.edu/library/assets...e/swift014.jpg
https://pbs.twimg.com/media/EAy3q3xX...jpg&name=small
-
Aydinlanma Cagi'nin en onemli kisiliklerinden Fransiz yazar ve filozof Denis Diderot'nun olum yildonumu (31 Temmuz 1784)
"Her seyi bilmek mumkun olmadigina gore, bir seyi iyi bilmekte mumkun degildir. Bir seyin nereye gittigi, bir baskasinin nereden geldigi; sunun bunun nereye yerlesmek istedikleri, hangisinin one gecmesi, hangisinin geride kalmasi gerektigi bilinemez. Yontem olmaksizin bir sey ogrenilebilir mi? Peki ama yontem nereden dogar? Sevgili filozof dostum, ben fizigin ucsuz bucaksiz okyanustan ignenin ucuyla alinacak bir su damlasi, Alplerden koparilan bir kum tanesi kadar zavalli bir bilim olarak kalacagina inanirim." Rameau'nun Yegeni
https://images-na.ssl-images-amazon....1HcUorMrmL.jpg
"C'est le hasard qui vous les jette, et elles demeurent. Tant y a, que, quand on ne sait pas tout, on ne sait rien de bien. On ignore où une chose va ; d'où une autre vient ; où celle-ci ou celle-la veulent être placées ; laquelle doit passer la première, où sera mieux la seconde. Montre-t-on bien sans la méthode ? Et la méthode, d'où naît-elle ? Tenez, mon philosophe, j'ai dans la tête que la physique sera toujours une pauvre science ; une goutte d'eau prise avec la pointe d'une aiguille dans le vaste océan ; un grain détaché de la chaîne des Alpes ; et les raisons des phénomènes."
-
Macar sair Sándor Petőfi’nin olum yildonumu (31 Temmuz 1849)
https://i.pinimg.com/originals/21/1c...d720f3b571.jpg
Ozgurluk ve sevmek,
Bu ikisi gerek bana!
Askim icin, yasamim
Feda olsun,
Ozgurluk ugruna askim!
Agac olurum eger agacin cicegi isen
Sen ciy isen ben cicek olurum
Ciy olurum eger gunes isigi isen
Sirf birleselim diye.
Ey guzel kiz, sen sevmek isen,
Ben bir yildiz olurum.
Ey guzel kiz, sen cehennem isen;
Olurum birleselim, diye.
https://ilmondodibabajaga.files.word...ndor-poza2.gif
Sarò albero, se sarai suo fiore.
Se tu sarai rugiada io fiore sarò.
Sarò rugiada se tu sarai raggio di sole…
Mi basta che siamo una cosa sola.
Se, fanciulla, tu sarai il paradiso:
Allora io diventerò una stella,
Se, fanciulla, tu sarai l'inferno: (per
Unirci) io sarò dannato
-
Fransiz sembolist sair Germain Nouveau’nun dogum yildonumu (31 Temmuz 1851)
Normandiyali ayaginizin
Bir kus gibi cirpinip kosustugu
Genis apartman dairenizde
Cok kucuk degil misiniz?
Gulumsedigin golgede
Serbest duruslu endaminiz
Pek minyon degil mi,
Sizin, Paris’e ozgu parisliliginiz?
Size ait degil mi, olmasi gerektigi gibi
Asiri gonul dolu, ciplak
Insani hayran birakan, Fransiz vucudunuz,
Samimi kadin kalbiniz?
Kibirli olan size ait degiller mi,
Uyuyan gecenin altindaki
Sessiz ve beyaz karlar gibi
Kuzeyin ihtisami gogusleriniz?
Kin gutmeyen size gore, hos degil mi
Can gurultulerinden urperen,
Avrupali kadin karniniz,
Evet avrupali karniniz;
Dunyaya benzer degil mi,
Havayla cevrilmis bir kure gibi,
Dag gibi ve deniz gibi
Sizin yuvarlak kalcalariniz ?
Tuz gibi tertemiz saadetin hiriltisi
Sonsuz degil mi, senin
Yildizlar arasi rahminde
Evrensel opucugunun altinda?
Beni yasatan inancla,
Guzel kokunda ve isiginda,
Sarhos gonlum girmiyor mu
Dogrudan, kalbinin tam ortasina.
https://www.booktopia.com.au/http_co...utres-vers.jpg
N’êtes-vous pas toute petite
Dans votre vaste appartement,
Où comme un oiseau qui palpite
Voltige votre pied normand ?
N’est-elle pas toute mignonne,
Blanche dans l’ombre où tu souris,
Votre taille qui s’abandonne,
Parisienne de Paris ?
N’est-il pas à Vous, pleine d’âme,
Franc comme on doit l’être, à l’excès,
Votre coeur d’adorable femme,
Nu, comme votre corps français ?
Ne sont-ils pas, à Vous si fière,
Les neiges sous la nuit qui dort
Dans leur silence et leur lumière,
Vos magnifiques seins du Nord ?
N’est-il pas doux, à Vous sans haine
Frémissante aux bruits de l’airain,
Votre ventre d’Européenne,
Oui votre ventre européen ;
N’est-elle pas semblable au Monde,
Pareille au globe entouré d’air,
Ta croupe terrestre aussi ronde
Que la montagne et que la mer ?
N’est-il pas infini le râle
De bonheur pur comme le sel,
Dans ta matrice interastrale
Sous ton baiser universel ?
Et par la foi qui me fait vivre
Dans ton parfum et dans ton jour,
N’entre-t-elle pas, mon âme ivre,
En plein, au plein de ton amour
-
19. yuzyilin en onemli piyanistlerinden, senfonik siir tarzinin yaraticisi olan muzisyen, besteci, piyanist, orkestra sefi, muzik ogretmeni Franz Liszt'in olum yildonumu (31 Temmuz 1886)
https://pbs.twimg.com/media/DF_WQfNXsAAHFuX.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=goVKUPLguqI
-
Nobel Odullu Amerikali ekonomist Milton Friedman'in dogum yildonumu (31 Temmuz 1912)
"Eger kasitli olarak, yaratici, atilgan ve kendine guvenen insanlari isten cikarip onlarin yerine kalin kafali, siradan ve hayal gucunden yoksun olanlari ise alacak bir sistem gelistirmek isterseniz yapmaniz gereken tek sey bugun buyuk kentlerde ve ulke capinda uygulanan sistemi taklit etmek ve ogretmen olabilmek icin diploma zorunlulugu koyarak standart maas sistemi uygulamaktir."
https://upload.wikimedia.org/wikiped...nd_Freedom.jpg
"If one were to seek deliberately to devise a system of recruiting and paying teachers calculated to repel the imaginative and daring, and to attract the mediocre and uninspiring, he could hardly do better than imitate the system of requiring teaching certificates and enforcing standard salary structures that has developed in the largest city and state-wide systems. The alternative system would resolve these problems and permit competition to be effective in rewarding merit and attracting ability to teaching."
-
Fransiz Sosyalist Partisi'nin ve L'Humanité gazetesinin kurucusu, yazar, hatip ve devlet adami Jean Jaurés bir deli tarafindan 31 Temmuz 1914'de olduruldu.
"Feodal yargiyi bastirmakla kraliyet, hem ulasabildigi alanlari genisletmek, hem de kendini korumak istemisti. Bir an icin bile koyluleri korumayi dusunmemisti; derebeylik adaletinin pencesindeki kuyluler ise, arsiz bir bitkinin sayisiz filizleri arasinda gecen kotu bir hasat gibi curumekteydiler. Derebeylik adaletinin son koklerini sokup atmak ise Devrim’in eliyle olacakti."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"La monarchie, en refoulant la justice féodale, avait songé à se défendre et à s’agrandir ; elle n’avait pas songé à défendre le paysan et celui-ci, sous l’étreinte immédiate de la justice seigneuriale languissait comme une moisson pauvre sous les nœuds multipliés d’une plante vorace. C’est la main de la Révolution qui arrachera les dernières racines de la justice féodale."
-
Ispanyol-Portekizli asilli Fransiz komedi aktoru Louis de Funès'in (Louis Germain David de Funès de Galarza) dogum yildonumu (31 Temmuz 1914)
https://pbs.twimg.com/media/DGDibCcVwAATGE2.jpg
https://68.media.tumblr.com/e56818fb...co1eo1_500.gif
-
Auschwitz'den kurtulan Italyan kimyager ve yazar Primo Levi'nin dogum yil donumu (31 Temmuz 1919)
https://media.voltron.voanews.com/Dr...?itok=v8AIk4qZ
"Gercek Universitem Auschwitz'di. / La Mia vera Università di stato di Auschwitz. / Meine wahre Universität war Auschwitz."
"Beni, insan izine bile rastlanmayan uzakliklara, bir vahsi gibi iz surdugu guzergahlara, taze karlarin icinde uzun yuruyuslere suruklerdi . Yaz geldigindeyse, onunla birlikte, insan eli degmemiþ kayalarin uzerinde parmak uclarimiz kanayarak, gunes sarhosu, siginaktan siginaga suruklenirdim. Ama asla ne o meshur zirvelere ne de unutulmayacak maceralarin pesine gidilmezdi; bu tur seyler umurunda bile degildi. Umurunda olan tek sey, sinirlari tanimak, olcmek ve gelistirmekti. Sanki ay be ay yaklasan, demir kadar sert bir gelecek (naziler) icin kendini (ve beni) hazirlama ihtiyaci duyuyordu. Kuvvetlenen bir isik misali sessiz ve bulasici bir mutluluktu onunki. Saatleri sevmezdi; bitmeyen uyari tiktaklarini davetsiz bir mudahale gibi gorurdu.
Bir defasinda ayÝ eti yemistik. Simdi, aradan yillar gectikten sonra, bu kadar az yedigim icin fena halde pismanim. Zira hayatin bana sundugu guzellikler icinde, o etin lezzeti, yani guclu, ozgur hatta hata yapacak kadar ozgur olmanin ve kendi kaderimizin efendisi olmanin tadina biraz olsun benzeyen baska bir lezzet olmadi." Periyodik Tablo, Hayatta Kalma Oykuleri
https://images-na.ssl-images-amazon....19EtwJgCqL.jpg
"Mi trascinava in estenuanti cavalcate nella neve fresca, lontano da ogni traccia umana, seguendo itinerari che sembrava intuire come un selvaggio. D'estate, di rifugio in rifugio, ad ubriacarci di sole, di fatica e di vento, ed a limarci la pelle dei polpastrelli su roccia mai prima toccata da mano d'uomo: ma non sulle cime famose, né alla ricerca dell'impresa memorabile; di questo non gli importava proprio niente. Gli importava conoscere i suoi limiti, misurarsi e migliorarsi; più oscuramente, sentiva il bisogno di prepararsi (e di prepararmi) per un avvenire di ferro, di mese in mese più vicino.Non amava gli orologi: ne sentiva il tacito continuo ammonimento come un'intrusione arbitraria.
Bene, la gustammo, la carne dell'orso, nel corso di quella notte che trovammo lunga.Era questa, la carne dell'orso: e ora che sono passati molti anni, rimpiango di averne mangiata poca, poiché, di tutto quanto la vita mi ha dato di buono, nulla ha avuto, neppure alla lontana, il sapore di quella carne, che è il sapore di essere forti e liberi, liberi anche di sbagliare, e padroni del proprio destino."
http://slideplayer.it/slide/1007394/...+%E2%80%A6.jpg
Guven icinde yasarsiniz
Ilik evlerinizde,
Bulursunuz, aksam dondugunuzde,
Sicak as ve dost yuzler:
Dusunun bu da bir insan midir
Camurlarda calisir
Baris nedir bilmez
Savasir bir dilim ekmek icin
Kal de kalir ol de olur.
Dusunun bu da bir kadin midir,
Ne saci var ne adi
Hicbir sey animsayacak gucu yok,
Gozleri bombos ve kucagi buz kesmis
Bir kis kurbagasi gibi.
Iyice kafa yorun bu konuda:
Size soyluyorum bu sozleri.
Cikarmayin onlari kalbinizden
Yuvanizda, sokakta,
Yatarken kalkarken;
Yineleyin onlari cocuklariniza,
Yoksa yikilsin eviniz basiniza,
Hastaliklar sakat biraksin,
Dilerim cocuklariniz bakmaz bir daha yuzunuze.
-
Atlantic Records’un kurucu kardeslerinden Ahmet Ertegun’un dogum yildonumu (31 Temmuz 1923)
https://static01.nyt.com/images/2006...te_CA1.600.jpg
-
Addams Ailesi dizisinde (1964-1999) Lurch karakterine hayat veren Amerikali aktor Ted Cassidy’nin dogum yildonumu (31 Temmuz 1932)
https://media0.giphy.com/media/ysdWiynMHbCSY/giphy.gif
https://25.media.tumblr.com/tumblr_m...nh4ho1_500.gif
-
Milano’da yasayan ve romanlarini Italyanca yazan Isvicreli yazar Fleur Jaeggy’ni dogum gunu (31 Temmuz 1940)
“Marie Anne aksama kadar, gerektiginden fazla budamayla ugrasmisti. Ofke nobetlerine kapiliyordu. Ozellikle temizlik yaparken. Toprak yumusakti, yagmur yagmisti. Ve kirli duruyordu. Bahce aslinda bir avluydu, gunes topraga nufuz edemiyordu. Isi sanki bir seyden suphe duyup bahceyi ceviren duvarin disinda kaliyordu. Kucuk bir bahceydi. Rutubetliydi. Kisin beyazdi. Kirli beyaz. Baharda daha da kirliydi, soguk ve curumusluk, o kucuk toprak parcasini bir turlu terk etmek bilmezdi. Yazin ise bahce kuruydu. Ve yillar gecip gidiyordu. Marie Anne bahcede oturuyor, bebek arabasini ayagiyla duvara dogru itiyordu. Sonra da arabayi, ona bagli bir iple kendine dogru cekiyordu. Boylece kucuk kiz biraz hareket etmis oluyordu. Kucuk kiz uyusuk bir ifadeyle etrafina bakiniyordu. Marie Anne, bebegi dunyaya geldiginden beri ondan nefret etmisti. Yuz kadar bebegin arasindan ortaya cikmisti; bir tabelada onun kizi oldugu yaziyordu. Normaldi. Kor degildi, kulaklari isitiyordu. Arkadasi Johanna bebegi istemisti. Bebek melezdi. ‘Onu istemiyorsan neden bana vermiyorsun?’ Johanna cok israr etmisti. Yanlarinda hizmetci olarak calistigi karikoca da bebegi istemisti. Onu istemiyorsan bize emanet edebilirsin. Onu evlat edinebiliriz. Marie Anne, Johanna’nin calistigi guzel eve bakmisti. Ve guzel bahcesine. Sirin ama rahat olmayan, beyaz hasir koltuklarýna…”
https://images.gr-assets.com/books/1...8l/9703858.jpg
“Marie Anne era stata tutto il pomeriggio a potare, più del dovuto. Si lascia andare alla furia. La pulizia innanzitutto. Il terriccio era molle, aveva piovuto. E sembrava sporco. Il suo giardino era un cortile, il sole non riusciva a entrare nella terra, dubbioso il calore si ferma al muro che lo circonda. Una piccola cosa, quel giardino. Umido. D' inverno era bianco. Bianco sporco. In primavera era ancora più sporco, il freddo e il marcio non se ne volevano andare da quel pezzo di terriccio. In estate è secco. E gli anni passavano. Marie Anne siede in giardino e con il piede spinge la carrozzina sino al muro. Poi con la corda la tirava verso di sé. Così la piccola faceva un po' di moto. La bambina si guardava attorno inebetidita. Marie Anne l' aveva detestata da quando era apparsa nel mondo. Apparve tra un centinaio di neonati, c' era un cartello, e quella era sua figlia. Normale. Non era cieca, l' udito era buono. C' era la sua amica Johanna che voleva averla, la piccola. E' una meticcia. "Se non ti piace, perché non la dai a me?". Aveva insistito molto, Johanna. E anche i signori dove andava a lavorare - lei faceva la cameriera - avrebbero voluto la piccola. Se non ti piace, affidala a noi. La adotteremo. Marie Anne aveva guardato la bella casa dei padroni di Johanna. E il bel giardino. Le poltrone bianche di vimini…”
-
-
Fransiz pilot, yazar ve sair Antoine de Saint-Exupéry'nin olum yildonumu (31 Temmuz 1944)
(Akdeniz semalarinda F-5B ile kesif ucusu sirasinda kayboldu.)
"Guzelsiniz ama bossunuz, diye ekledi. Kimse sizin icin canini vermez. Buradan gecen herhangi bir yolcu benim gulumun size benzedigini sansa bile o tek basina topunuzdan onemlidir. Cunku ustunu fanusla orttugum odur, ruzgardan korudugum odur, kelebek olsunlar diye biraktigimiz birkac tanenin disinda butun tirtillari ugrunda oldurdugum odur. Yakinmasina, boburlenmesine hatta susmasina kulak verdigim odur. Cunku benim gulumdur o."
http://kbimages1-a.akamaihd.net/Imag...alse/image.jpg
“Vous êtes belles mais vous êtes vides, leur dit-il encore. On ne peut pas mourir pour vous. Bien sûr, ma rose à moi, un passant ordinaire croirait qu'elle vous ressemble. Mais à elle seule elle est plus importante que vous toutes, puisque c'est elle que j'ai arrosée. Puisque c'est elle que j'ai abritée par le paravent. Puisque c'est elle dont j'ai tué les chenilles (sauf les deux ou trois pour les papillons). Puisque c'est elle que j'ai écoutée se plaindre, ou se vanter, ou même quelquefois se taire. Puisque c'est ma rose.”
https://pbs.twimg.com/media/DF99YFTW0AARN8V.jpg
Bir sabah uyanir insan. "Bir peri masalindan baska bir sey degildi..."dedikten sonra gulumser kendi kendine. Fakat aslinda gulumsemez icinde bir yerlerde. Peri masallarinin hayatin tek gercegi oldugunu bilir aslinda.
-
Humphrey Bogart ve Lauren Bacall'in basrollerini paylastigi Olum Gemisi (Key Largo - L'isola di corallo), 31 Temmuz 1948'de Amerika'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...4,1000_AL_.jpg
-
Amerikali sair, gazeteci ve avukat Mark O'Brien’in dogum yildonumu (31 Temmuz 1949)
http://shirleymaya.com/wp-content/up...particular.jpg
Sana kelimelerimle dokunmama izin ver ellerim yerine,
Kelimelerim saclarini oksasin
Ve sirtindan akip gitsin.
Ellerim... Isigi olsun ucsun etrafinda,
Bir dilek gibi... Arzum olsun
Ve kelimelerim aklini alsin
Iskence gibi olsun,
Ne olursa olsun bunu kabul et
Kibarca beni yasa.
-
Amerikali aktor Michael Connell Biehn'in dogum gunu (31 Temmuz 1956)
https://podcastingthemsoftly.files.w...img_4032-1.jpg
-
-
Ingiliz yazar, film ve televizyon yapimcisi ve Harry Potter'in yaraticisi J. K. Rowling'in (Joanne Kathleen "Jo" Rowling) dogum gunu (31 Temmuz 1965)
https://pbs.twimg.com/media/DF_REjqXUAAgOlt.jpg
"Annenin sana olan sevgisi kadar guclu bir sevgi ne derin izler birakir,bunu anlayamaz.Yara izine benzemez bu, gozle gorulmez...Boylesine yurekten sevilmek, seven insan gitse bile,bizi sonsuza kadar korur.Tenine islemistir bu. "
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Book_Cover.jpg
"Love as powerful as your mother's for you leaves it's own mark. Not a scar, no visible sign...To have been loved so deeply, even though the person who loved us is gone, will give us some protection forever.It is in your very skin."
-
Ishiro Honda'nin yonettigi aksiyon-bilim kurgu-korku Canavarlar Savasi (The War of the Gargantuas - Katango) 31 Temmuz 1966 tarihinde vizyona girdi.
https://pbs.twimg.com/media/DGD7-jNVoAAQMyW.jpg
https://68.media.tumblr.com/18d06c60...qr43o1_500.gif
-
Kanadali heavy metal grubu The Agonist'in kurucusu ve vokalisti, su anda Isvecli melodik death metal grubu Arch Enemy'nin vokalligini yapan Alissa White-Gluz'un dogum gunu (31 Temmuz 1985)
https://pbs.twimg.com/profile_images...4/5DoODH_J.jpg
https://pbs.twimg.com/media/EAylqqJX...png&name=small
-
-
Amerikali roman, oyun, deneme yazari ve senarist Gore Vidal’in olum yildonumu (31 Temmuz 2012)
“Her zamanki gibi celiskilerle doluyum. Bir yandan zihinsel anlamda, eski Amerika fikrine SIKI sikiya bagliyim. Adalete inaniyorum, butun yanlislari duzeltmek istiyorum, herkes icin iyi bir yasam -boyle bir sey varsa eger- istiyorum. Ote yandan, duygusal baglamda ise yalnizca gorevimi yerine getirebilmek icin de olsa dunya diktatoru olmaktan buyuk mutluluk duyardim: Cinsiyet iliskilerini yeniden duzenlemek icin, irkimizdaki son geleneksel erkeklik kirintýlarini yok edip boylece nufusu azaltirken insanlari daha mutlu ederek, insanligi bir sonraki asamasina hazirlama gorevi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“As usual, I am ambivalent. On the one hand, I am intellectually devoted to the idea of old America. I believe in justice, I want redress for all wrongs done, I want the good life -if such exists- accessible for all. Yet, emotionally, I would be only too happy to become a world dictator, if only to fulfil my mission: the destruction of the last vestigial traces of traditional manhood in the race in order to re-align the sexes, thus reducing population while increasing human happiness and preparing humanity for its next stage.”
“Yildizlar cakistiginda kýsa bir sure icin birinden otekine parcalar sicrar. Cok ender olarak yuzde yuz carpismalar olur, ama cogu kere bu iki yildiz herhangi bir olay olmaksizin, kendilerinden cok bir sey eksilmeksizin yollarina devam ederler."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Whenever the stars cross, or is it comets? fragments pass briefly from one orbit to another. On rare occasions there is total collision, but most often the two simply continue without incident, neither losing more than a particle to the other, in passing.”
-
Amerikali yazar John Graves’in olum yildonumu (31 Temmuz 2013)
“Amaryllis'ten alinan elbiselerin icinde milyon dolarlik bir kadin gibi gorunebilirdi ancak Wal-Mart'tan alýnan elbiselerin icinde milyonda bir bulunacak bir kadin gibi gorunuyordu.” Kucuk Yalanlar Yuksek Topuklar
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“She would have looked likea million bucks in those clothes from Amaryllis, but somehow, in the clothes from WalMart, she looked like a million and one.”