Ingiliz ressam William Hogarth’in dogum yil donumu (10 Kasim 1697)
Matrimonio alla moda: La mattina (Marriage à-la-mode: 2. The Tête à Tête, 1743)
http://www.settemuse.it/pittori_oper..._a_la_mode.jpg
Printable View
Ingiliz ressam William Hogarth’in dogum yil donumu (10 Kasim 1697)
Matrimonio alla moda: La mattina (Marriage à-la-mode: 2. The Tête à Tête, 1743)
http://www.settemuse.it/pittori_oper..._a_la_mode.jpg
Alman sair, filozof, tarihci ve dram yazari Friedrich Schiller’in dogum yil donumu (10 Kasim 1759)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...s-at-paris.jpg
Yunan sanatkarlarinin yarattiklarini bir
Fransiz elde silah alip goturebilir.
Paris'in gobegine, Seine nehrinin yanina;
Eline gecirdi bu anitlari parlak,
Saray gibi muhtesem muzelere koyarak,
Gosterebilir saskin bakan vatandaslarina!
Fakat bu seyler ona susacaktir her zaman,
Zira bu taslar asla yuksek sehpalarindan
Inerek canli hayat icine katilmazlar.
Sanat perilerine, onlari sicak sicak
Bagrinda tasiyanlar sahip olacak ancak.
Vandallar icin onlar sadece bir tastirlar.
Amerikali sair Vachel Lindsay’in dogum yil donumu (10 Kasim 1879)
http://slideplayer.com/4302911/14/im...siana+Town.jpg
Gun dogmazsa-bir yildiz isirsa gokyuzunde
Sensin
Gokyuzunde bir baska yildiz isirsa ay adina
Sensin
Sen benim ilkbaharimsin
Bir elma dali yuzun-cicek acmis
Gozlerine vuran isik gencliginde
Cumle iyilikleriyle yureginin
Sen benim askimsin.
Sembolizm'in en buyuk temsilcilerinden, aykiri Fransiz sair Jean Nicholas Arthur Rimbaud’un olum yil donumu (10 Kasim 1891)
“Sair butun anlamlarin uzun sure, sonsuzca ve dusunulmus bir sekilde duzensizlesmesiyle kendini gorunmezi goren , bilenmezi bilen kilar. Askin, acinin, istirabin, cilginligin butun sekillerini yasayarak; bizzat kendini arar, butun zehirleri kendinde tuketir, bunu da onlarin sadece ozlerini saklamak icin yapar. Kelimelerle anlatilmaz bir iskencedir bu, ki bunda sair butun bir imana, insanustu buyuk bir guce ihtiyac duyar, ayrica bunda sair daha pek çok sey arasinda buyuk hasta, buyuk cani, buyuk lanetli - ve en yuksek Bilgin- olur. Cunku sair boylece bilinmeze ulasir! Cunku sair ruhunu islemistir, coktan herkesten daha çok zengindir! Sair bilinmeze ulasir ve cilgina donmus bir halde, gormeleriyle, vizyonlariyla sonunda aklini kaybedebilir de, o onlarý gordu bir kere! Duyulmadik ve adlandirilamaz seylerle yaptigi sicramada isterse gebersin: daha baska korkunc isciler geleceklerdir; otekinin gucunun tukenip yigilip kaldigi ufuklardan onlar baslayacaklar bu kez!” Arthur Rimbaud, Cehennemde Bir Mevsim
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Il poeta si fa veggente attraverso una lunga, immensa, ragionata sregolatezza di tutti i sensi. Tutte le forme d'amore, di sofferenza, di follia; cerca se stesso, esaurisce in se stesso tutti i veleni per serbarne la quintessenza. ineffabile tortura in cui ha bisogno di tutta la fede, di tutta la sovrumana forza, e dove diventa il gran malato, fra tutti, il gran criminale, il gran maledetto, e il supremo Sapiente! Infatti giunge all'Ignoto! Poiché ha coltivato la sua anima, già ricca, più di qualsiasi altro! Giunge all'Ignoto. Egli ha un incarico dall'Umanità, dagli animali anche: dovrà far sentire, palpare, ascoltare le sue scoperte. Se quel che riporta di laggiù ha una forma, dà una forma: se è informe dà l'informe”
On yedi yaslarinda gelgec oluyor yurek,
Simdilik hosca kaim gurultulu kahveler!
Boyle tatli bir aksam bira neyine gerek –
Yesil ihlamurlarin alti dunyaya deger.
Haziran aksamlari bu yollar sanki cennet!
Yum gozlerini solu, hava mis gibi nasil;
Gurultuyle birlikte ruzgar -uzak degil kent-
Asma ve bira kokusu tasir usul usul…
--Ve cevrilmis ince bir dalla gokyuzu, kara
Mini mini tul gibi bir esarbi andirir,
Tatli titresimlerle, kucuk, beyaz, maskara,
Bir yildiz bu gergefe girip isiklandirir…
https://www.artmajeur.com/medias/sta...12_rimbaud.jpg
A diciassett'anni non si può esser seri.
- Una sera, al diavolo birre e limonata
e gli splendenti lumi di chiassosi caffè!
- Te ne vai sotto i verdi tigli a passeggiare.
Com'è gradevole il tiglio nelle sere di Giugno!
L'aria è si dolce che a palpebre chiuse
annusi il vento che risuona - la città è vicina -
e porta aromi di birra e di vino...
Ecco scorgersi un piccolo brano
d'azzurro scuro, incorniciato da lievi fronde,
punteggiato da una malvagia stella, che si fonde
in dolci fremiti, piccola e bianca...
George Bernard Shaw'un Kirginlar Evi (Heartbreak House) oyunu ilk kez 10 Kasim 1920 tarihinde New York, Garrick Theatre’da sahnelendi.
https://images.gr-assets.com/books/1...l/19076502.jpg
http://www.wordsandquotes.com/images...-shaw-2031.jpg
“Isteklerimdir beni yasatan; doyum, olumdur.” Kirginlar Evi / Heartbreak House
Bir zamanlar Hollywood'un en cok kazanan Galli aktoru Richard Burton'in dogum yil donumu (10 Kasim 1925)
http://38.media.tumblr.com/c7c5511b6...mmclo1_500.gif
https://mattsko.files.wordpress.com/...vw-gif-500.gif
http://img.playbuzz.com/image/upload...f559d9ba13.gif
20. yuzyilin en taninmis ve takdir gormus film muzisyenlerinden 2 Akademi, 3 Golden Globe, 6 BAFTA, 10 David di Donatello ve 1 Grammy Odulu sahibi Italyan besteci, muzisyen ve orkestra yonetmeni Ennio Morricone’nin dogum gunu (10 Kasim 1928)
http://www.enniomorricone.org/wp-con...10/banner2.jpg
https://media.giphy.com/media/msd9w8AwnglQA/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/xT9DPz...stbi/giphy.gif
https://www.youtube.com/watch?v=uJV_0HNwU70
https://www.youtube.com/watch?v=OCl-xLYhYqE
Amerikali yazar William Faulkner, “Modern Amerikan romanciligi icin sanatsal ve guclu essiz katkilarindan dolayi” 10 Kasim 1949 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazandi.
http://www.abc.es/Media/201206/01/WI...4--644x362.jpg
“Butun bunlari yeniden ogrenene kadar insanoglunun sonunu izliyormus gibi yazacaktir. Ben, insanoglunun sonunu kabul etmeyi reddettim. Insanýn olumsuzlugunun dayanma gucunden geldigini soylemek kolay. Kiyamet habercisi son can da calinca ve canin sesi, sonmekte olan o son kizil aksamda, asili kalmis son degersiz kayanin yuzeyinden de silinince, iste o anda bile geriye son bir ses kalacak: Onun ciliz ve yorulmaz sesi; konusmaya devam ediyor.
Ben bunu kabul etmeyi reddediyorum. Ben insanoglunun sadece dayanacagina degil, guclenecegine inaniyorum. Butun yaratiklar arasinda sadece onun, ama yorulmaz bir sesi oldugu icin degil, bir ruhu - sefkat, fedakarlik ve dayanma gucu yuklu bir ruhu- oldugu icin olumsuzlugu yakaladigina inaniyorum. Sairin ve yazarin gorevi iste bunlar hakkinda yazmaktir. Icini rahatlatarak insanin dayanma gucunu artirmak ve gecmiþteki zaferlerin kaynagi olan cesareti, onuru, umudu, gururu, sefkati, acimayi ve fedakarligi hatirlatmak onun ayrýcaligidir. Sairin sesi yalnizca insanogluna ait kayitlar degildir, ayni zamanda onun dayanmasina ve guclenmesine yardim eden destek noktasidir, temeldir.”
https://litreactor.com/sites/default...s/faulkner.png
“Until he relearns these things, he will write as though he stood among and watched the end of man. I decline to accept the end of man. It is easy enough to say that man is immortal simply because he will endure: that when the last dingdong of doom has clanged and faded from the last worthless rock hanging tideless in the last red and dying evening, that even then there will still be one more sound: that of his puny inexhaustible voice, still talking.
I refuse to accept this. I believe that man will not merely endure: he will prevail. He is immortal, not because he alone among creatures has an inexhaustible voice, but because he has a soul, a spirit capable of compassion and sacrifice and endurance. The poet's, the writer's, duty is to write about these things. It is his privilege to help man endure by lifting his heart, by reminding him of the courage and honor and hope and pride and compassion and pity and sacrifice which have been the glory of his past. The poet's voice need not merely be the record of man, it can be one of the props, the pillars to help him endure and prevail.”