-
Pulitzer Odullu Amerikali lirik sair Sara (Trevor) Teasdale’in dogum yildonumu (8 Agustos 1884)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...not-care-2.jpg
Oldugumde; uzerimde gunesli Nisan ayi
Yagmurda islanmis saclarini sallarken
Kalbi kirik bir sekilde uzerime kapanmis olsan bile, aldirmamaliyim
Huzur bulmam icin, yagmur dallari egdiginde
Yaprakli agaclarinki gibi bir huzur
Ve senin simdi oldugundan,
daha sessiz ve acimasiz olmaliyim.
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...-to-a-girl.jpg
Sahip olunmaya deger hic kimseye
Tam anlamiyla sahip olunamaz;
Sunu kalbinin ustune koy,
Benim kucuk kizgin sevgilim;
Bu gercegi, bu sert ve degerli tasi,
Koy sicak yanaginin ustune,
Birak saklasin gozyasini.
Yalniz oldugunda
Bir kristal gibi tut onu
Ve dikkatle bak buzlu tasin derinliklerine
Uzun, uzun bak ve mutlu ol:
Sahip olunmaya deger hic kimseye
Tam anlamiyla sahip olunamaz.
-
1939 yilinda Yavru Geyik romaniyla Pulitzer Odullu kazanan, Amerikali cocuk kitaplari yazari Marjorie Kinnan Rawlings'in dogum yildonumu (8 Agustos 1896)
"Bogazi sanki bir iple bogulmus gibiydi. Cop Kanat'in sessizligi onu cildirtiyordu. Simdi artik anliyordu. O olmustu. Olum, kimseye cevap vermeyen bir suskunluktu. / His throat tightened as though a rope choked it'. Fodder-wing's silence was intolerable. Now he understood. This was death. Death was a silence that gave back no answer."
https://d3525k1ryd2155.cloudfront.ne...484984.0.x.jpg
"Kimsenin tirmanamadigi tas duvar bu iste. Ona tekme atsan, kafani da carpsan, sabaha kadar bagirip cagirsan da kimse seni dinlemez ve cevap vermez. / Well, hit's a stone wall nobody's yit clumb over. You kin kick it and crack your head agin it and holler, but nobody'll listen and nobody'll answer."
-
Fransiz manzara ressami Eugène Louis Boudin'nin olum yildonumu (8 Agustos 1898)
Laveuses au bord de la Touques (Lavatrici sulla sponda del Touques, 1885)
https://www.settemuse.it/pittori_scu...uques_1885.jpg
-
Ukrayna dogumlu Fransiz kimya muhendisi, gazeteci ve yazar Jacques Bergier’in dogum yildonumu (8 Agustos 1912)
https://media.biblys.fr/book/50/41150.jpg
“Bugun akilli bir adam ne etmeli de aceleci olmamali? Kalkiniz bayim, yapacak cok isiniz var! Ama gittikce daha erken kalkmak gerekiyor. Gorme, isitme, dusunme, hatirlama, hayalleme makinelerinize hiz veriniz. Gozumuzde en degerli olan, en iyi okurumuz, bizimle olan isini iki uc saatte bitirendir. Yirmi dakika icerisinde yuz sayfa matematik, felsefe, tarih ya da arkeoloji okuyan hem de son derece yararlanarak okuyan kisiler tanirim.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Comment un homme intelligent, aujourd'hui, ne se sentirait-il pas pressé? Levez-vous, Monsieur, vous avez de grandes choses à faire! Mais il faut se lever de plus en plus tôt. Accélérez vos machines à voir, à entendre, à penser, à vous souvenir, à imaginer. Notre meilleur lecteur, le plus cher à nos yeux, en aura fini avec nous en deux ou trois heures . Je connais quelques hommes qui lisent avec le profit maximum cent pages de mathématiques, de philosophie, d'histoire ou d'archéologie en vingt minutes. “
-
Akademi Odulu sahibi (Yabanci Dilde En Iyi Film Akademi Odulu, La strada, 1954) Italyan film yapimcisi Dino De Laurentiis'in dogum yildonumu (8 Agustos 1919)
https://static01.nyt.com/images/2010...ine1-popup.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....92,999_AL_.jpg
-
Bosna Hersekli politikaci, aktivist, avukat, yazar ve filozof Aliya Izzetbegovic'in dogum yildonumu (8 Agustos 1925)
https://78.media.tumblr.com/e6afe039...ehfo1_1280.jpg
"In the end, we will remember not the words of our enemies, but the silence of our friends."
-
Turk sair Edip Cansever'in dogum yildonumu (8 Agustos 1928)
Adam yasama sevinci icinde
Masaya anahtarlarini koydu
Bakir kaseye cicekleri koydu
Sutunu yumurtasýný koydu
Pencereden gelen isigi koydu
Bisiklet sesini cikrik sesini
Ekmegin havanin yumusakligini koydu
Adam masaya
Aklinda olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
Iste onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onlari da koydu
Uc kere uc dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanindaydi gokyuzu yaninda
Uzandi masaya sonsuzu koydu
Bir bira icmek istiyordu kac gundur
Masaya biranin dokulusunu koydu
Uykusunu koydu uyanikligini koydu
Toklugunu acligini koydu
Masa da masaymis ha
Bana misin demedi bu kadar yuke
Bir iki sallandi durdu
Adam ha babam koyuyordu.
https://cdn1.dokuzsoft.com/u/kabalci...5537ca417e.jpg
A man filled with the gladness of living
Put his keys on the table,
Put flowers in a copper bowl there.
He put his eggs and milk on the table.
He put there the light that came in through the window,
Sounds of a bicycle, sound of a spinning wheel.
The softness of bread and weather he put there.
On the table the man put
Things that happened in his mind.
What he wanted to do in life,
He put that there.
Those he loved, those he didn't love,
The man put them on the table too.
Three times three make nine:
The man put nine on the table.
He was next to the window next to the sky;
He reached out and placed on the table endlessness.
So many days he had wanted to drink a beer!
He put on the table the pouring of that beer.
He placed there his sleep and his wakefulness;
His hunger and his fullness he placed there.
Now that's what I call a table!
It didn't complain at all about the load.
It wobbled once or twice, then stood firm.
The man kept piling things on.
-
Italyan sarkici, soz yazari, ve kabare sanatcisi Bruno Lauzi’nin dogum yildonumu (8 Agustos 1937)
Calisiyorum ve seni dusunuyorum
Eve donuyorum ve seni dusunuyorum
Ona telefon ediyorum ve bu arada seni dusunuyorum
Nasilsin, ve seni dusunuyorum
Nereye gidiyoruz ve seni dusunuyorum
Ona gulumsuyorum, gozlerimi egiyor ve seni dusunuyorum
Simdi kiminlesin bilmiyorum
Ne yapiyorsun bilmiyorum
Ama kesinlikle ne düþündüðünü biliyorum
Bu sehir cok buyuk
Bizim gibi iki kisi icin
Umudum yok ama birbirimizi ariyoruz.... ariyoruz
Ozur dilerim gec oldu, ve seni dusunuyorum
Sana eslik ediyorum ve seni dusunuyorum
Eglenmiyordum ve seni dusunuyorum
Karanliktayim ve seni dusunuyorum
Gozlerimi kapiyorum ve seni dusunuyorum
Uyumuyorum ve seni dusunuyorum
https://www.dissensiediscordanze.it/...6/10/Lauzi.jpg
Io lavoro e penso a te
torno a casa e penso a te
le telefono e intanto penso a te
Come stai e penso a te
dove andiamo e penso a te
le sorrido abbasso gli occhi e penso a te
Non so con chi adesso sei
non so che cosa fai
ma so di certo a cosa stai pensando
E' troppo grande la città
per due che come noi
non sperano però si stan cercando... cercando...
Scusa è tardi e penso a te
ti accompagno e penso a te
non son stato divertente e penso a te
Sono al buio e penso a te
chiudo gli occhi e penso a te
io non dormo e penso a te
-
-
Walt Disney, Avusturyali yazar Felix Salten'in Bambi, A Life in the Woods romanindan uyarladigi Bambi animasyon filminin promiyerini 8 Agustos 1942 tarihinde Londra'da yapti.
https://pbs.twimg.com/media/DGtYVJ7VwAEt7YK.jpg
-
Annesi de (Margrethe Gaarder) cocuk kitaplari yazari olan Norvecli yazar Jostein Gaarder’in dogum gunu (8 Agustos 1952)
“Hayatta en onemli sey nedir? Aclik ceken bir ulke birine bu soruyu sorarsak cevap ‘yemek’ olacak. Donmakta olan birine ayni soruyu sorarsak cevap ‘sicak’ olacaktir. Kendini yalniz ve caresiz hisseden birine soracak olursak cevap mutlaka ‘diðer insanlarla beraber olmak’ olacaktir. Ama butun bu ihtiyaclar giderildikten sonra, butun insanlarin ihtiyaci olan bir sey var midir hala ? Filozoflar buna evet diye cevap verirler. Onlara gore insan sadece ekmekle yasayamazlar. Tabi ki butun insanlar yemek yemelidir. Ayrica sevilmeye ve ilgi gormeye ihtiyaclari vardir. Ama butun insanlarin ihtiyaci olan bir sey daha vardir: Kim oldugumuzu ve neden yasadigimizi bilmek.”
https://images-na.ssl-images-amazon....19mvu2ffVL.jpg
"What is the most important thing in life? If we ask someone living on the edge of starvation, the answer is ‘food’. If we ask someone dying of cold, the answer is ‘warmth’. If we put the same question to someone who feels lonely and isolated, the answer will probably be ‘the company of other people’. But when these basic needs have been satisfied—will there still be something that everybody needs? Philosophers think so. They believe that man cannot live by bread alone. Of course everyone needs food. And everyone needs love and care. But there is something else—apart from that— which everyone needs, and that is to figure out who we are and why we are here."
“Rus bir beyin cerrahiyla yine Rus bir astronot din konusunda tartisiyorlardi. Beyin cerrahi dindar, astronotsa dindar bir kisi degildi. ‘Uzayda cok dolastim’ diye ovunerek konustu astronot, ‘ama ne Tanri’yi gordum ne de meleklerini!’ Cerrah cevap verdi: ‘Ben de cok zeki beyinler ameliyat ettim, ama tek bir dusunce gormedim!”
https://i.dr.com.tr/cache/500x400-0/...00126258-1.jpg
“A Russian astronaut and a Russian brain surgeon were once discussing religion. The brain surgeon was a Christian but the astronaut was not. The astronaut said, 'I've been out in space many times but I've never seen God or angels.' And the brain surgeon said, 'And I've operated on many clever brains but I've never seen a single thought.”
-
Avustralyali ressam Albert Namatjira'nin olum yildonumu (8 Agustos 1959)
Mount Sonder, West MacDonnell Ranges, Central Australia, 1945
https://cs.nga.gov.au/images/1200/302216.jpg
-
Meksikali komedyen, aktor ve yazar Johnny Welch’inn dogum gunu (8 Agustos 1959)
“Tanri, bir an icin pacavradan bebek oldugumu unutup can vererek beni odullendirse, aklimdan gecen her seyi dile getiremeyebilirdim ama en azindan dile getirdiklerimi ayrintisiyla aklimdan gecirir ve dusunurdum. Esyalarin maddi yonlerine degil, anlamlarina deger verirdim. Az uyur, cok ruya gorur, gozumu yumdugum her dakikada, altmis saniye boyunca isigi yitirdigimi dusunurdum. Insan asktan vazgecerse yaslanir. Baskalari durdugu zaman yurumeye devam ederdim. Baskalari uyurken uyanik kalmaya gayret ederdim. Baskalari konusurken dinler, cikolatali dondurmanin tadindan zevk almaya bakardim. Eger, Tanri bana birazcik can verse, basit giyinir, yuzumu gunese cevirir, sadece vucudumu degil, ruhumu da tum ciplakligiyla acardim. Tanrim, eger bir kalbim olsaydi nefretimi buzun uzerine kazir ve gunesin gostermesini beklerdim. Gokyuzundeki aya, yildizlar boyunca Van Gogh resimleri cizer, Benedetti siirleri okur ve serenatlar soylerdim. Gozyaslarimla gulleri sular, vucuduma batan dikenlerinin acisini hissederek dudak kirmizisi tac yapraklarindan opmek isterdim. Tanrim bir yudumluk yasamim olsaydý. Gun gecmesin ki, karsilastigim tum insanlara onlari sevdigimi soylemeyeyim. Tum kadin ve erkekleri, en sevdigim insanlar olduklari konusunda birer birer ikna ederdim ve ask icinde yasardim. Erkeklere, yaslandiklari zaman aski birakmalarinin ne kadar yanlis oldugunu anlatirdim. Cunku; insan aski birakinca yaslanir. Cocuklara kanat verirdim. Ama ucmayi kendi baslarina ogrenmelerine olanak saglardim. Yaslilara ise olumun yaslanma ile degil unutma ile geldigini ogretirdim. Ey insanlar! Sizlerden ne kadar da cok sey ogrenmisim. Tum insanlarin, mutlulugun gercekleri gormekte sakli oldugunu bilmeden, daglarin zirvesinde yasamak istedigini ogrendim. Yeni dogan kucuk bir bebegin, babasinin parmagini sikarken aslinda onu kendisine sonsuza dek kelepceyle mahkum ettigini ogrendim. Sizlerden cok sey ogrendim. Ama bu ogrendiklerim pek ise yaramayacak. Cunku hepsini bir cantaya kilitledim. Mutsuz bir sekilde... Artýk olebilir miyim?" Kukla
https://www.caracoltv.com/sites/defa...onny_welch.jpg
"Si por un instante Dios se olvidara de que soy una marioneta de trapo y me regalara un trozo de vida, posiblemente no diría todo lo que pienso pero, en definitiva pensaría todo lo que digo. Daría valor a las cosas, no por lo que valen, sino por lo que significan. Dormiría poco y soñaría más, entiendo que por cada minuto que cerramos los ojos, perdemos sesenta segundos de luz. Andaría cuando los demás se detienen, despertaría cuando los demás duermen, escucharía mientras los demás hablan, y cómo disfrutaría de un buen helado de chocolate. Si Dios me obsequiara un trozo de vida, vestiría sencillo, me tiraría de bruces al sol, dejando al descubierto no solamente mi cuerpo sino mi alma. Dios mío, si yo tuviera un corazón. Escribiría mi odio sobre el hielo, y esperaría a que saliera el sol. Pintaría con un sueño de Van Gogh sobre las estrellas un poema de Benedetti, y una canción de Serrat sería la serenata que ofrecería a la luna. Regaría con mis lágrimas las rosas, para sentir el dolor de sus espinas, y el encarnado beso de sus pétalos. Dios mío, si yo tuviera un trozo de vida. No dejaría pasar un solo día sin decirle a la gente que quiero, que la quiero. Convencería a cada mujer de que ella es mi favorita y viviría enamorado del amor. A los hombres les probaría cuán equivocados están al pensar que dejan de enamorarse cuando envejecen, sin saber que envejecen cuando dejan de enamorarse. A un niño le daría alas, pero dejaría que el solo aprendiese a volar. A los viejos, a mis viejos les enseñaría que la muerte no llega con la vejez sino con el olvido. Tantas cosas les he aprendido a ustedes los hombres. He aprendido que todo el mundo quiere vivir en la cima de la montaña sin saber que la verdadera felicidad está en la forma de subir la escarpada. He aprendido que cuando un recién nacido aprieta con su puño por vez primera el dedo de su padre, lo tiene atrapado para siempre. He aprendido que un hombre únicamente tiene derecho de mirar a otro hombre hacia abajo, cuando ha de ayudarlo a levantarse.Son tantas cosas las que he podido aprender de ustedes, pero finalmente de mucho no habrán de servir porque cuando me guarden dentro de esta maleta, infelizmente me estaré muriendo."
https://diariojudio.com/files/2011/11/johnny-welch.jpg
-
Marilyn Monroe'nun cenaze toreni, 8 Agustos 1962'de ogleden sonra saat 1: 00'de Los Angeles,Westwood Anit Mezarligi'nda gerceklesti.
https://pbs.twimg.com/media/EBcQLo5W...jpg&name=small
-
Korku ve gizem romanlariyla tanina Amerikali yazar Shirley Jackson’in olum yildonumu (8 Agustos 1965)
“Mevsimleri yiyip bitiriyoruz. Bahari, yazi ve sonbahari yiyoruz. Bir seylerin yetismesini bekleyip sonra onu yiyoruz.”
https://assets.forwardcdn.com/images...1475007993.jpg
“We eat the year away. We eat the spring and the summer and the fall. We wait for something to grow and then we eat it.”
“Disarida gun binbir renge burunuyordu; Jonas beni takip ederken golgelere gire cika dans etti. Ben kosunca Jonas da kostu, ben kimildamadan durunca o da durup bana bakti, sonra, sanki birbirimizi tanimiyormusuz gibi hizla baska bir tarafa yoneldi, ardindan oturdu ve tekrar kosmami bekledi. Genis cayira gidiyorduk, ben hic okyanus gormemistim ama bugun burasi bir okyanusu andiriyordu; cimler esintiyle titresiyor, bulutlarin golgeleri ileri geri gidip geliyor ve uzaklardaki agaclar egilip bukuluyordu. Jonas cimlerin arasinda kayboldu; yururken dokunabilecegim kadar uzundu cimler ve Jonas kisa, yampiri hareketler yapiyor, cimler bazen ruzgarla bir yana egilince Jonas’in kostugu yerde hizla degisen bir sekil olusuyordu. Bir koseden karsi koseye dogru caprazlamasina yurumeye basladim ve tam ortada, bebegi gomdugum yerin ustunde duran tasa ulastim; definelerimin cogu sonsuza dek kaybolmus olsa da bunu hep bulabiliyordum. Tas yerinden oynatilmamisti, demek ki bebek guvendeydi. Definelerimin uzerinde yuruyorum, diye dusundum, cimler ellerime degiyor ve etrafimda sadece uzayip giden cayir, cayirin sonunda da cam ormani var. Arkamda ev vardi; sol tarafimda, cok uzakta, agaclarin arkasinda, neredeyse gorunmeyecek bir noktada ise babamizin insanlari disarida tutmak icin diktigi tel cit.”
https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/...03203001-1.jpg
"The day outside was full of changing light, and Jonas danced in and out of the shadows as he followed me. When I ran Jonas ran, and when I stopped and stood still he stopped and glanced at me and then went briskly off in another direction, as though we were not acquainted, and then he sat down and waited for me to run again. We were going to the long field which today looked like an ocean, although I had never seen an ocean; the grass was moving in the breeze and the cloud shadows passed back and forth and the trees in the distance moved. Jonas disappeared into the grass, which was tall enough for me to touch with my hands while I walked, and he made small crooked movements of his own; for a minute the grass would all bend together under the breeze and then there would be a hurrying pattern across it where Jonas was running. I started at one corner and walked diagonally across the long field toward the opposite corner, and in the middle I came directly to the rock covering the spot where the doll was buried; I could always find it although much of my buried treasure was forever lost. The rock was undisturbed and so the doll was safe. I am walking on buried treasure, I thought, with the grass brushing against my hands and nothing around me but the reach of the long field with grass blowing and the pine woods at the end; behind me was the house, and far off to my left, hidden by trees and almost out of sight, was the wire fence our father had built to keep people out." We Have Always Lived in the Castle
-
-
Billy Joel, 9.studyo albumu An Innocent Man’i 8 Agustos 1983’de Columbia etiketiyle piyasaya surdu.
https://img.discogs.com/lBPfOqkaoOPb...-1582.jpeg.jpg
-
Stephen King'in 1982 yilinda yayimladigi The Body romanindan uyarlanan, Rob Reiner’in yonettigi, Wil Wheaton, River Phoenix, Corey Feldman, Jerry O'Connell, Kiefer Sutherland’in rol aldigi macera-drama Benimle Kal (Stand by Me - Ricordo di un'estate) 8 Agustos 1986’da vizyona girdi.
https://sc-events.s3.amazonaws.com/4019869/main.jpg
https://m.media-amazon.com/images/M/...4,1000_AL_.jpg
-
Metallica’nin kurucu uyelerinden James Hetfield, 8 Agustos 1992’de Montreal, Olimpiyat Stadinda Guns N' Roses - Metallica turunda sahnede Fade To Black sarkisini calarken, yerleri degistirilen ancak eski yerlerinde de halen bulunduklarini bilmedigi havai fiseklerin patlamasi sonucunda sol kolunda olusan ikinci ve ucuncu derece yaniklara maruz kaldi. Uzun sure gitar calamadi.
https://pbs.twimg.com/media/DkGrdLwU4AAvJZv.jpg
-
Samuel L. Jackson, Colin Farrell, Michelle Rodriguez’in rol aldigi aksiyon-macera-suc Ozel Tim (S.W.A.T - Squadra speciale anticrimine), 8 Agustos 2003’de vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...zNDI@._V1_.jpg
-
Amerikali thrash metal grubu Slayer, 10.studyo albumu Christ Illusion’i 8 Agustos 2006’da American ve Warner Bros. etiketleriyle piyasaya surdu.
https://images-na.ssl-images-amazon....L._SL1500_.jpg
-
See-Saw Films ve Riverstone Pictures, basrollerinde Anna Kendrick, Danielle Brooks, Denis O'Hare'in bulundugu, Chris Morris’in, dunya promiyerini 2019 SXSW Film Festivali’nde yapan yeni filmi The Day Shall Come’dan fragman yayinladi.
https://youtu.be/98L7VYDrHIA?t=1
-
Amazon Studios, Shia LaBeouf'un cocukluk yillarindan yola cikarak senaryosunu kaleme aldigi, kendi babasini canlandirdigi ve kadrosunda Lucas Hedges, Noah Jupe'un bulundugu Honey Boy'dan fragman yayinladi.
https://youtu.be/vb2xCH-Nw5Q?t=5
-
E One ve Makeready, Aaron Taylor-Johnson, Billy Bob Thornton ve Charlie Hunnam'in rol aldigi A Million Little Pieces’in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/6hJKG_91qlA?t=1
-
Netflix, Mindhunter'in 2.sezonunun posterini yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/EBc_PPsX...g&name=900x900
-
Netflix, Turkiye yapimi 3. orijinal dizisi olan Ask 101'den ilk tanitim fragmanini yayýnladi.
https://youtu.be/g4uLydmjzZ0?t=5
-
Netflix'in Gwyneth Paltrow, Dylan McDermott, Jessica Lange, Bette Midler, Zoey Deutch ve Laura Dreyfuss'un rol aldigi ve bir gun Amerika Birlesik Devletleri baskani olacagindan emin olan Payton'in hikayesine odaklanan yeni dizisi The Politician'dan ilk gorseller geldi.
https://cdn1.thr.com/sites/default/f...olitician8.jpg
https://cdn1.thr.com/sites/default/f...litician10.jpg
https://cdn1.thr.com/sites/default/f...StillH2019.jpg
https://cdn1.thr.com/sites/default/f...cianstill7.jpg
-
Nicolas Cage, Q'orianka Kilcher, Joely Richardson'in rol aldigi ve Toronto Uluslararasi Film Festivali'nde gosterime girecek olam korku - bilim kurgu Color Out of Space'den ilk gorsel geldi.
https://theplaylist.net/wp-content/u...space-TIFF.jpg
-
Sony Pictures Classics, Akademi Odullu Pedro Almodóvar'in yonettigi, Akademi Odullu Penélope Cruz ve 4 Golden Globe Odullu Antonio Banderas'in basrollerini paylastigi, gecmiste ve gunumuzde verdigi kararlarin sonuclariyla bas etmek zorunda kalan bir yonetmeni konu alan drama filmi Pain and Glory'nin fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/pEjFOkCKb3g?t=8
-
Bottom: Gorunuse gore bayan, bunun icin iyi bir nedeniniz yok. Bununla birlikte, gercekte, rasyonel bir mantik ve sevgi, gunumuzde nadiren birbirleriyle gecinirler. Ve bazi zorunlu komsularin onlari birbirleriyle uzlastirmaya zahmet etmemesi cok uzucudur. Gordugun gibi, arada sirada ustaca saka yapiyorum.
Titania: Guzel oldugun kadar zekisin.
https://pbs.twimg.com/media/EBbi2pBX...g&name=900x900
Bottom: Methinks, mistress, you should have little reason for that. And yet, to say the truth, reason and love keep little company together nowadays. The more the pity that some honest neighbors will not make them friends. Nay, I can gleek upon occasion.
Titania: Thou art as wise as thou art beautiful.
William Shakespeare, Bir Yaz Gecesi Ruyasi / A Midsummer Night's Dream
-
Yapimi iki yuzyil surecek olan Piazza del Duomo'daki (La torre di Pisa / Torre pendente) Pisa Kulesi'nin insasi 9 Agustos 1173'de mimar Bonanno Pisano tarafindan basladi.
https://pbs.twimg.com/media/EBg7yCpX...jpg&name=small
https://pbs.twimg.com/media/B0nI_rQIYAEAdH9.png
"Hatalar gerekli, ekmek kadar faydali ve genellikle cok guzel: ornegin, Pisa kulesi."
https://cdn.dribbble.com/users/76725...ning-tower.gif
-
Hollandali ressam Hieronymus Bosch'un olum yildonumu (9 Agustos 1516)
Trittico del Giardino delle delizie (The Garden of Earthly Delights, 1480-1490 Museo del Prado di Madrid)
https://www.settemuse.it/pittori_scu...light_1504.jpg
-
Ingiliz yazar Izaak Walton'in dogum yildonumu (9 Agustos 1593)
https://www.brainyquote.com/photos_t...walton1-2x.jpg
"Tanri’nin iki konutu vardir; biri cennette, digeri de nazik ve minnettar bir kalpte."
https://izquotes.com/quotes-pictures...ton-192953.jpg
"Herkesin isi olan sey, kimsenin isi degildir."
https://www.azquotes.com/picture-quo...n-56-53-18.jpg
"Bir yolculuktaki iyi bir arkadaslik, yolun daha kisa gorunmesini saglar."
https://i3.wp.com/lh3.googleusercont...As/s0/1527.jpg
"Nasil ki hic kimse artist olarak dogmamissa, hic kimse de balik avcisi olarak dogmamistir."
https://izquotes.com/quotes-pictures...ton-192952.jpg
"Hic kimse hic bir zaman sahip olamadigini kaybedemez."
-
Ingiliz sair, elestirmen, cevirmen ve oyun yazari John Dryden'in dogum yildonumu (9 Agustos 1631)
Hafif miriltilar, tatli yakinmalar,
Sevda atesini tutusturan ic cekmeler,
Yumusak itmeler, iyi yurekli kucumsemeler
https://upload.wikimedia.org/wikiped...en1716Vol2.jpg
Gentle Murmurs, sweet Complaining,
Sighs that blow the Fire of Love;
Soft Repulses, kind Disdaining
Ben bu cilalanmamis puruzlu dizeleri sectim,
Konusmaya en uygun, duzyaziya en yakin oldugu icin.
https://literariness.files.wordpress...pg?w=340&h=508
And this unpolished, rugged verse I chose,
As fittest for discourse and nearest prose.
https://quotefancy.com/media/wallpap...f-the-mind.jpg
"Ve ask aklin en soylu zaafidir."
https://izquotes.com/quotes-pictures...yden-53364.jpg
"Ask secimimiz degil kaderimizdir."
-
Fransiz-Kizilderili Savasindan sonra kazanan Fransiz General Louis-Joseph de Montcalm, 9 Agustos 1757'de Ingiliz lideri Yarbay George Munro'nun kaleyi teslim etmesine ve Ingiliz birliklerinin ve yerlesimcilerin baska bir Ingiliz kalesine gitmesine izin vermeyi kabul etti. (Fort William Henry, New York - Son Mohikan - The Last of the Mohicans filmi)
https://m.media-amazon.com/images/M/...0,1000_AL_.jpg
-
Jane Austen'in Ikna (Persuasion) romaninda Anne Elliot, 9 Agustos 1787'de dunyaya geldi.
https://pbs.twimg.com/media/EAsDZcfV...jpg&name=small
"Somersetshire’daki Kellynch Malikanesi’nin sahibi Sir Walter Elliot, hosca vakit gecirmek istediginde, eline Baronetage 1 ’dan baska kitap almazdi, bu kitapla bos zamanlarinda oyalanir, sikintili zamanlarinda avunurdu, ilk verilenlerden geriye kalan sinirli sayidaki unvan belgesi uzerinde dusunup tasinirken icinde hayranlik ve saygi hisleri uyanir, gecen yuzyilda yapilmis olan sayisiz atamayi incelerken de ailevi meselelerin yol actigi her turlu istenmeyen duygu dogal bir bicimde yerini acýma ve kucumsemeye birakirdi, diðer sayfalar ise yaramasa bile kendi gecmisini her zaman hic tukenmeyen bir ilgiyle okuyabilirdi. En sevdigi kitabin ilk once hep su sayfasini acardi:
KELLYNCH MALÝKANESI’NIN SAHIBI ELLIOT
'Walter Elliot, 1 Mart 1760’ta dogdu, Gloucester Bolgesi’ndeki South Park’in sahibi James Stevenson’ýn kiziyla 15 Haziran 1784’te evlendi, (1800 yilinda olen) bu kadindan olan cocuklari: 1 Haziran 1785 dogumlu Elisabeth, 9 Agustos 1787 dogumlu Anne, 5 Kasim 1789’da olu dogan bir erkek cocuk ve 20 Kasim 1791 dogumlu Mary’dir.' Yayincinin elinden cikan ozgun paragraf aynen boyleydi ama Sir Walter, kendisi ve ailesi icin Mary’nin dogum tarihinin yanina, '16 Aralik 1810’da, Somerset Bolgesi’ndeki Uppercross Beyi Charles Musgrove’un oglu ve varisi olan Charles ile evlendi,' ifadesini ekleyerek ve karisini kaybettigi tarihi ayiyla, gunuyle tam olarak not duserek bu paragrafi genisletmisti."
-
Alman ressam Louis Ammy Blanc'in dogum yildonumu (9. Agustos 1810)
Porträt der Maria Suwarina Rebekka Thyen, 1856
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ekka_Thyen.jpg
-
Amerikali deneme ve roman yazari, sair ve filozof Henry David Thoreau, Ormanda Yasam (Walden) romanini 9 Agustos 1854 tarihinde yayimladi.
"Zaman olta attigim bir akintidan baska bir sey degildir. Bu akintidan icerim; fakat icerken kumlu dibini gorur, ne kadar sig olduðunun farkina varirim. Zayif dalgalari akar gider, fakat ebediyet kalir. Daha derinden icmek, dibinde yildizlar yatan gokyuzune olta atmak isterim. Bire kadar bile sayamam. Alfabenin ilk harfini bile bilemem. Dogdugum gunku kadar bilge olamadigim icin hep pismanlik duymusumdur. Zeka bir baltadir; þeylerin gizeminin farkina varir ve bu gizeme bir yol acar. Ellerimin gerektiginden daha mesgul olmasini istemiyorum. Basim, ellerim ve ayaklarimdir. En iyi kabiliyetlerimin basimda yogunlastigini hissediyorum. Icgudulerim basimin bir kazma organi oldugunu soyluyor, nasil bazi hayvanlar burunlarini ve on pencelerini kullaniyorsa bende basimi kullanip bu tepelerin icinde maden kazip yolumu acacagim."
http://sanatkaravani.com/wp-content/...lden-kitap.jpg
"Time is but the stream I go a-fishing in. I drink at it; but while I drink I see the sandy bottom and detect how shallow it is. Its thin current slides away, but eternity remains. I would drink deeper; fish in the sky, whose bottom is pebbly with stars. I cannot count one. I know not the first letter of the alphabet. I have always been regretting that I was not as wise as the day I was born. The intellect is a cleaver; it discerns and rifts its way into the secret of things. I do not wish to be any more busy with my hands than is necessary. My head is hands and feet. I feel all my best faculties concentrated in it. My instinct tells me that my head is an organ for burrowing, as some creatures use their snout and fore paws, and with it I would mine and burrow my way through these hills. I think that the richest vein is somewhere hereabouts; so by the divining-rod and thin rising vapors I judge; and here I will begin to mine."
“Su an yasamak zorundasiniz, kendinizi her dalgada baslatin, sonsuzlugunuzu her an bulabilirsiniz. / You must live in the present, launch yourself on every wave, find your eternity in each moment.”
https://pbs.twimg.com/media/DkJ5tH6XcAMNzRZ.jpg
-
Hector Berlioz'un Fransizca librettosunu yazdigi 2 perdelik komik operasi Béatrice et Bénédict, ilk kez 9 Agustos 1862'de Baden-Baden Tiyatrosunda sahnelendi.
https://www.opera-online.com/media/i...jpg?1474380353
https://www.opera-comique.com/sites/...?itok=NFirtI-a
-
Fransiz sair Charles Cros'un olum yildonumu (9 Agustos 1888)
Olumsuz dizeler suzmek vergidir bana
Dogruyu soyleyen sesime herkesler hayran.
Bu essiz gucumle ogunmek zaman zaman
Satin alinir sey degil parayla pulla.
Her seye dokundum: atese, kadinlara, elmalara;
Her seyi duydum: kisi, ilkbahari ve yazi;
Her seyi buldum: hicbir kapi duramadi karsimda.
Ama su talih, belki de kor Talih onun adi.
Oyalaniyorum bakip camekanlara
Iste eldivenler, iste cekler, iste mantarlar
Mutluluk hep alti sifirli sayýlarin ardinda.
Yahu, degerlisin krallar, piskoposlar kadar
Albaylar, saymanlar ne ki senin yaninda
Ama ne havan, ne gunesin, ne karpuzlarin var.
https://2.bp.blogspot.com/-s7rmm_WYq.../s1600/cc1.jpg
Je sais faire des vers perpétuels. Les hommes
Sont ravis à ma voix qui dit la vérité.
La suprême raison dont j'ai, fier, hérité
Ne se payerait pas avec toutes les sommes.
J'ai tout touché : le feu, les femmes, et les pommes ;
J'ai tout senti : l'hiver, le printemps et l'été
J'ai tout trouvé, nul mur ne m'ayant arrêté.
Mais Chance, dis-moi donc de quel nom tu te nommes ?
Je me distrais à voir à travers les carreaux
Des boutiques, les gants, les truffes et les chèques
Où le bonheur est un suivi de six zéros.
Je m'étonne, valant bien les rois, les évêques,
Les colonels et les receveurs généraux
De n'avoir pas de l'eau, du soleil, des pastèques.
https://image.slidesharecdn.com/80-f...?cb=1375753650
Beyaz kocaman bir duvar - ciplak mi ciplak
Uzerinde bir merdiven - yuksek mi yuksek
Duvar dibinde bir ciroz - kuru mu kuru
Bir herif geldi elleri - kirli mi kirli
Tutmus bir cekic bir civi - sivri mi sivri
Bir buyuk yumak da sicim - zorlu mu zorlu
Cikti merdivene derken - yuksek mi yuksek
Mihladi sivri civiyi - tak tak da tak tak
Duvarin ta tepesine - ciplak mi ciplak
Atti cekici elinden - dus Allahim dus
Takti sicimi civiye - uzun mu uzun
Asti ucuna cirozu - kuru mu kuru
Indi merdivenden tekrar - tikir da tikir
Sirtinda cekic merdiven - agir mi agir
Cekti gitti baska yere - uzak mu uzak
O gun bugundur cirozcuk - kuru mu kuru
Mezkur sicimi ucunda - uzun mu uzun
Nazikce sallanir durur - durur mu durur
Ben bu hikayeyi duzdum - basit mi basit
Kudursun bazi adamlar - ciddi mi ciddi
Ve gulsun diye cocuklar - kucuk mu kucuk