-
Ingiliz siyaset teorisyeni, yazar, yayinci, devlet memuru ve yazar Virginia Woolf'un kocasi Leonard Sidney Woolf'un olum yildonumu (14 Agustos 1969)
“Silindu, sulh yargicinin sorusturmasi icin Beddagama’ya goturuluyordu ama bunu anlamiyordu. Durusmanin ve cinayetin heyecani, yolda gecen uzun gunler ve cok az yemek yuzunden zayif ve yorgun dusmustu. Teslim oldugu icin aptallik ettigini dusunmeye basladi; her agacini ve her patikasini bildigi cangil boyunca polis cavusunun ardinda yururken cangil ve ozgurluk tutkusu tekrar bastirdi. Hucre kapisinin buyuk parmakliklarini dusundu, gunlerdir ilk defa o sabah gun isigi gormustu. Babun simdi bile o parmakliklarin ardinda yatiyordu ve alti ay daha yatacakti. Ya kendisi? O anin haricinde omrunun geri kalaninda bir daha asla gun isigi goremeyebilirdi — tabii eger onu asmazlarsa. Kilometrelerce otede cangili boydan boya ayiran buyuk nehri dusundu: orasi hostu; soguk ve berrak suda yikanmak, gunun sicak saatlerinde kocaman ve yabani incir agaclarinin altindaki nehir kiyisinda uzanmak. Eger teslim olmasaydi simdiye kadar oraya ulasmis, gri bogrunu bol suyla yikayan filleri veya nehrin karsi kiyisina inen geyik surusunu izliyor olabilirdi. O an bile cangila suzulup kaybolma dusuncesi aklina dustu; budala bir polis cavusu onu asla yakalayamazdi, mahkumunun kactigini fark edene kadar birkac kilometre giderdi. Ama hala polis cavusunun pesinden gidiyordu ve boyle kararli bir adima, hep boyun egdigi kosullardan kacmaya, kendi hayatinin kontrolunu ellerine almaya ve onu kendisi icin sekillendirmeye ne istegi ne de kuvveti vardi. Arachchi ve Mudalali’yi oldurdugunde yasami icin savasmayi bir kez denemisti; akintiya kapilmisti artik; basina kotu seyler gelebilirdi ama daha fazla mucadele edemeyecekti.”
https://vernoncorea.files.wordpress....nthejungle.jpg
"Silindu was being taken to Beddagama to be present at the magistrate's inquiry, but he did not understand this. He was weak and tired after the excitement of the trial and the murder, the long days upon the road, and the little food. He began to think that he had been a fool to give himself up; as he walked behind the police sergeant through the jungle, of which he knew every tree and track, a great desire for it and for freedom came upon him again. He thought of the great bars of the cell door through which he had seen the daylight for the first time that morning. Babun was even now lying behind such bars, and would lie there for six months. And he himself? He might never see the daylight except through such bars now for the rest of his life—unless they hanged him. He thought of the great river that cut through the jungle many miles away: it was pleasant there, to bathe in the cool clear water, and to lie on the bank under the great wild fig-trees in the heat of the day. If he had not given himself up, he might have been there by now, watching the elephant sluicing water over its grey sides or the herd of deer coming down the opposite bank to drink. The thought came to him even now to slip into the jungle and disappear; the fool of a police sergeant would never catch him, would go on for a mile or two probably without knowing that his prisoner had escaped. But he still followed the police sergeant and had not the will or the energy for so decisive a step, for breaking away from the circumstances to which he had always yielded, for taking his life in his hands and moulding it for himself. He had tried once to fight against life when he killed the Arachchi and the Mudalali; he was now caught again in the stream; evil might come, but he could struggle no more."
-
Ingiliz rock grubu The Who, 5. studyo albumu Who's Next'i 14 Agustos 1971'de Track ve Decca etiketleriyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/EB6qFihX...jpg&name=small
-
Fransiz yazar ve sair (Louis Farigoule) Jules Romains’in olum yildonumu (14 Agustos 1972)
Ey cokluk! Iste karsimdasin surada tiyatronun cukurunda.
Duvarlara uymus.Yapinin kalibina dokmussun etini.
Kara kara siralarin benden cikip cogaliyor sanki dalga dalga.
Varsin.
icinde durdugum isik senin.
Aydinligin ustune germissin kanatlarini, seviyorsun aydinligi
Bir kartal yumurtalarini sever gibi yuvasinda.
Sehir surada, yani basinda; ama sen artik duymaz olmussun onu.
Sisirsin sisirebildigi kadar sokaklarin gumburtusunu;
Yuklensin duvarlarina, oldurmek istesin seni,duymayacaksin!
Cunku, sen artik ey Cokluk!
Kendi sessizligin ve benim sesimle dolacaksin.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
O Foule ! Te voici dans le creux du théâtre,
Docile aux murs, moulant ta chair à la carcasse ;
Et tes rangs noirs partent de moi comme un reflux.
Tu es.
Cette lumière où je suis est à toi.
Tu couves la clarté sous tes ailes trop lourdes,
Et tu l’aimes ainsi qu’une aigle aime ses œufs.
La ville est là, tout près, mais tu ne l’entends plus ;
Elle aura beau gonfler la rumeur de ses rues,
Frapper contre tes murs et vouloir que tu meures,
Tu ne l’entendras pas, et tu seras, ô Foule !
Pleine de ton silence unique et de ma voix.
-
-
Ingiliz roman ve oyun yazari, senarist, sosyal yorumcu ve yayinciJohn Boynton Priestley'in olum yildonumu (14 Agustos 1984)
http://www.azquotes.com/picture-quot...-55-8-0834.jpg
"Futbolun 22 adamin topun pesinden kosmasi oldugunu dusunmenin, kemanin telden ve yaydan, Hamlet'in kagit ve murekkepten ibaret oldugunu soylemekten bir farki yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928
-
Kevin Costner, Gene Hackman ve Sean Young'in rol aldigi aksiyon-suc-drama No Way Out (Cikis Yok), 14 Agustos 1987 tarihinde vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....7,1000_AL_.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DHMEJOaVoAAgPXq.jpg
-
Ferrari otomobillerinin ureticisi ve Scuderia Ferrari takiminin kurucusu Enzo Anselmo Ferrari'nin olum yildonumu (14 Agustos 1988)
https://pbs.twimg.com/media/EBhC0VBX...png&name=small
"Ferrari olmayi hayal eden bendim. / Io ero quello che sognava di essere Ferrari."
https://pbs.twimg.com/media/C44zBpCUkAAcj4J.jpg
"Ikinci Olan Ilk Kaybedendir."
https://www.youtube.com/watch?v=Sk1-7llcR20
-
Ingiliz heavy metal grubu Motorhead, 10.studyo albumu March or Die'yi 14 Agustos 1992 tarihinde Epic Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/DHLg7NmXkAAcNvE.jpg
-
1981 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, modernist roman, oyun, ani ve kurgusal olmayan duz yazi yazari, Rusya dogumlu, Bulgar asilli Isvicreli Elias Canetti'nin olum yildonumu (14 Agustos 1994)
"Korluk, zamani ve mekani alt etmeye yarayan bir silahtir; varligimiz tek dayanagini duyularimizla, gerek yapilari, gerekse kapsamlari bakimindan pek yetersiz olan duyularimizla kavradigimiz birkac kirintinin disinda, sonsuzluga dek uzanip giden bir korlukte bulur. Evrende egemen olan kuram, korluktur. Korluk, birbirlerini gormeleri halinde beraberlikleri dusunulemeyecek nesnelerin ve yaratiklarin yan yana bulunabilmelerine olanak tanir. Zamanin artik cekilmez oldugu, tasinmasi olanaksiz bir yuke donustugu noktada koparilabilmesi, ancak korlugun yardimiyla dusunulebilir." Korlesme
http://www.italianbookshop.co.uk/thms/34079.jpg
"La cecità è un'arma contro il tempo e lo spazio; la nostra esistenza è tutta una mostruosa cecità, tranne quel poco che riusciamo a cogliere con i nostri miseri sensi - miseri sia per la loro natura sia per la loro acutezza -. Il principio dominante del cosmo è la cecità. Proprio essa rende possibile la presenza, l'una accanto all'altra, di tante cose che non potrebbero coesistere se si potessero vedere reciprocamente. Essa permette di troncare lo scorrere del tempo quando non si è in grado di tenervi testa.Il tempo è una grandezza continua, e c'è solo un mezzo per sfuggirgli. Astenendosi di tanto in tanto dal guardarlo, lo si frantuma nelle schegge che di esso si conoscono."
https://pbs.twimg.com/media/DHFxMJLXkAAYwfj.jpg
"Butun atalarinin bilgeligini kendisinde toplamis olan insanin ne kadar aptal olduguna bakin bir kez!"
http://www.azquotes.com/picture-quot...i-53-49-70.jpg
"Insan ne zaman bir hayvana dikkatlice baksa, bu hayvanin icinde oturan bir insanin baskalariyla alay ettigi duygusuna kapilir."
-
Ingiliz heavy metal grubu Saxon, 12.studyo albumu Dogs of War'u 14 Agustos 1995'te CBH/Virgin etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/EB6rIAaX...jpg&name=small
-
1980 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Polonyali sair ve deneme yazari (Aleksandra Miłosza) Czeslaw Milosz’un olum yildonumu (14 Agustos 2004)
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Roma, Campo Dei Fiori;
Zeytin ve limon sepetleri,
Sarapla yikanmis,
Ciceklerle bezenmis kaldirimlar,
Masalara saciyor saticilar
Pembe urunlerini denizin,
Siyah uzum salkimlarini,
Tuyleri uzerine dusen seftalilerin.
Iste tam bu meydanda
Yakildi Giordano Bruno;
Tutusturdu cellat,
Bakislari altinda, merakli serserilerin
Ve daha sonmemisti alevler,
Doluverdiginde tavernalar;
Baslarinda zeytin ve limon sepetleri,
Ortalikta dolasirken saticilar...
https://www.antiwarsongs.org/img/upl/campo_fiori.jpg
A Roma in Campo dei Fiori
ceste di olive e limoni,
spruzzi di vino per terra
e frammenti di fiori.
Rosati frutti di mare
vengono sparsi sui banchi,
bracciate d'uva nera
sulle pesche vellutate.
Proprio qui, su questa piazza
fu arso Giordano Bruno.
Il boia accese la fiamma
fra la marmaglia curiosa.
E non appena spenta la fiamma,
ecco di nuovo piene le taverne.
Ceste di olive e limoni
sulle teste dei venditori...
https://www.antiwarsongs.org/img/upl...iori-large.jpg
-
Ingiliz heavy metal grubu Iron Maiden, 14. A Matter of Life and Death albumunden The Reincarnation of Benjamin Breeg single'ini 14 Agustos 2006'da Columbia Records etiketiyle yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/EB6q7dCW...jpg&name=small
-
Ingiliz heavy metal grubu Iron Maiden, 16. The Book of Souls albumunden Speed of Light single'ini 14 Agustos 2015'te Parlophone etiketiyle yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/EB6qPNqW...jpg&name=small
-
Universal Pictures, Emilia Clarke ve Henry Golding'in rol aldigi, Londra'da elf rolunu ustlendigi bir Noel dukkaninda calisan Kate'in Tom ile tanismasi ve hayatindaki degisiklikleri hikaye eden Last Christmas'in fragmanini yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/EB7xIDwX...g&name=900x900
https://youtu.be/Jc1bIVOqlH0?t=1
-
Netflix, Christina Milian, Jeffrey Bowyer-Chapman ve Adam Demos'un rol aldigi, yarismadan kazandigi Yeni Zelanda’da bulunan pek de albenisi olmayan pansiyon sayesinde hayati degisen genc Gabriela’nin hikayesini konu edinen komedi Falling Inn Love'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/DAmaZWoJ3S0?t=1
-
Netflix, 13 Reasons Why'in 3.sezon fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/oMxTK3-hgeo?t=1
-
Bong Joon-ho’nun 72. Cannes Film Festivali’nden Altin Palmiye ile donen son filmi Parasite’tan yeni fragman yayinlandi.
https://youtu.be/isOGD_7hNIY?t=1
-
Sacha Baron Cohen ve Noah Emmerich'in rol aldigi, Israil'in en seckin casusu olan ve 1960'larda Suriye hukumetine sizmayi basaran Eli Cohen'in dudak ucuklatan gercek hikayesini konu alan Netflix'in yeni drama dizisi The Spy'dan ilk gorseller geldi.
https://pmcdeadline2.files.wordpress...1&h=383&crop=1
https://pmcdeadline2.files.wordpress...g?w=1024&h=576
https://pmcdeadline2.files.wordpress...g?w=1024&h=576
-
Sairler siir icat etmezler
Siir bir sekilde her zaman arkanizdadir,
Uzunca bir sure bekler
Sair hasbelkader kesfeder siirini...
https://pbs.twimg.com/media/EB8RNWUW...jpg&name=small
I poeti non inventano le poesie.
La poesia è in qualche posto là dietro.
È lì da moltissimo tempo.
Il poeta non fa che scoprirla...
Jan Skacel
-
Enduluslu-Arap felsefeci, tarihci ve ilahiyatci Ibn Hazm’in olum yildonumu (15 Agustos 1064)
“Dunyanin suresini arastirdigin zaman iki zamani birbirinden ayiran ‘an’dan baska bir sey olmadigini gorursun. Gecmis ve gelecek, ikisi de yoktur.”
http://www.milelvenihal.org/image/ya...51204163ih.jpg
"When we contemplate the duration of the universe, we see it limited to the present moment, which is nothing more but the point which separates two infinities of time. The past and the future are as meaningless as if they did not exist.”
-
Italyan Rokoko ressami Francesco Zuccarelli'nin dogum yildonumu (15 Agustos 1702)
Cadmo uccidere il drago (A Landscape with the Story of Cadmus Killing the Dragon, 1765)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Zuccarelli.jpg
Baccanale, 1740-1750
https://www.settemuse.it/pittori_ope..._bacchanal.jpg
-
Alman sair ve gazeteci Matthias Claudius'un dogum yildonumu (15 Agustos 1740)
https://img.fotocommunity.com/der-mo...pg?height=1080
Ay dogdu
Parildiyor, kucucuk altin gibi yildizlar;
Duru gokyuzunde.
Orman karanlik ve sessiz;
Cayirlardan yukseliyor,
Beyaz mucizevi bir sis.
Ne kadar durgun dunya,
Alacakaranligin perdesi ardinda.
Dingin bir oda gibi,
Rahat ve huzurlu.
Uykuya dalip unutmali,
Gun boyu depresen acilari...
http://assets.catawiki.nl/assets/201...96bade7764.jpg
Già sorge la luna
E splendono le stelle dorate
Nel cielo luminoso e chiaro;
Il bosco è scuro e silenzioso
e dai prati si leva
una meravigliosa foschia bianca.
Come è quieto il mondo
Avvolto nel crepuscolo,
così intimo e incantevole,
come una stanza tranquilla,
dove gli affanni del giorno
-
Fransa Imparatoru - Italya Krali (Napoleone Bonaparte) Napolyon Bonapart'in dogum yildonumu (15 Agustos 1769)
https://www.idlehearts.com/images/th...eous-for-a.jpg
"Insanlari yucelten iki buyuk meziyet vardir: Erkegin cesur kadinin namuslu olmasi. Bu iki meziyetin yaninda hem erkegi, hem kadini sereflendiren bir meziyet vardir. Icabinda tereddutsuz canini feda edebilecek kadar vatanina bagli olmak. Iste Turkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardir. Bundan dolayidir ki Turkler oldurulebilir, lakin maglup edilemezler."
https://resizer.piri.net/resize.aspx...0untitled1.jpg
"Donnez moi une armée composé de Turc, et le je prendrais le monde en otage. / Give me an army which is composed from the turks, I take hostage the world."
https://sozlerin.enguzeli.net/image/...-bonaparte.jpg
“Si le monde était un seul Etat, Istanbul serait sa capitale. / Se la terra fosse un singolo stato, Istanbul sarebbe la capitale."
http://www.quotehd.com/imagequotes/T...e-hope-for.jpg
"Cesaret de ask gibi umitle beslenir."
-
Iskocyali romantik roman yazari ve sair Sir Walter Scott’in dogum yildonumu (15 Agustos 1771)
“Cok eskiden Ingiltere'de Don nehrinin sulariyla beslenen bolgede, cok buyuk bir orman vardi. Bu orman oylesine buyuktu ki, Sheffield'le Doncaster sehri arasinda kalan daglarin ve vadilerin buyuk bir kismini kapliyordu.” Korkusuz Sovalye Ivanhoe
https://images.penguinrandomhouse.co.../9780679641872
“In that pleasant district of merry England which is watered by the river Don, there extended in ancient times a large forest, covering the greater part of the beautiful hills and valleys which lie between Sheffield and the pleasant town of Doncaster.”
https://izquotes.com/quotes-pictures...ott-332961.jpg
“Ah ne kadar da karisik bir ag orduk, ilk olarak aldatmayi ogrendik.”
https://izquotes.com/quotes-pictures...ott-265531.jpg
“Intikam, cehennemde pismis agizdaki en tatli lokmadir.”
-
Alman Neoklasik ressam Christian Gottlieb Schick'in dogum yildonumu ( 15 Agustos 1776)
Ritratto di Wilhelmine Cotta (Portrait of Wilhelmine Cotta, 1802)
http://www.settemuse.it/pittori_oper...mine_cotta.jpg
-
Ingiliz deneme yazari Thomas de Quincey’in dogum yildonumu (15 Agustos 1785)
“Zaten bana sorarsaniz bir yaz sabahinin sessizligi tum sessizlikler arasinda en muessir olanidir; zira gunesin isigi yilin diger mevsimlerinde ogle vakti oldugu gibi var gucuyle her yani kaplamistir ve sabahin gun ortasindan tek farki insanlar henuz disarida olmadigi icin tabiatin gonlunun ferah, Tanri'nin yarattigi masum canlilarin guvende olmasidir; ta ki tedirgin ve calkantili ruhuyla ademoglu gelip bu mukaddes sessizligi bozana dek.” Bir Ingiliz Afyon Tiryakisinin Itiraflari
https://georgemacyimagery.files.word...dsc_0029-2.jpg
“To me the silence of a summer morning is more touching than all other silence, because, the light being broad and strong as that of noonday at other seasons of the year, it seems to differ from perfect day chiefly because man is not yet abroad; and thus the peace of nature and of the innocent creatures of God seems to be secure and deep only so long as the presence of man and his restless and unquiet spirit are not there to trouble its sanctity.”
"Latin Dili, adam oldurme kavramini bile dogru durust ifade edemiyor. 'Adam olduruldu.' Bu Latince nasil denir acaba? Inter fectus est,interemptus est—Yani sadece adamin caninin ciktigi anlasiliyor, o kadar. Bu yuzden , Latince'yi kullanan ortacag Hristiyan dunyasi , zayif klasik dil ve deyisin asla ulasamayacagi analatim gucuünde yeni bir sozcugu devreye sokmak zorunda kaldi. Gotik caglarin daha suzulup incelmis edebi dili." Guzel Sanatlarin Bir Dali Olarak Cinayet
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“The Latin language sinks under the very idea of murder. 'The man was murdered';—how will this sound in Latin? Interfectus est, interemptus est—which simply expresses a homicide; and hence the Christian Latinity of the middle ages was obliged to introduce a new word, such as the feebleness of classic conceptions never ascended to. Murdratus est, says the sublimer dialect of Gothic ages.”
-
Avusturyali ressam Franz Richard Unterberger'in dogum yildonumu (15 Agustos 1838)
Summer party in Italy, 1902
https://images.fineartamerica.com/im...nterberger.jpg
Sonniger Tag in Venedig, 1902
https://upload.wikimedia.org/wikiped...in_Venedig.jpg
-
Avusturyali ressam Maria Johanna 'Irma' Komlosy'nin dogum yildonumu (15 Agustos 1850)
Gala still life with flowers, fruits , peacock and Viennese St.Stefan Cathedral on the background
http://www.altekunst-vienna.com/ebus...close_up_1.jpg
-
Ingiliz yazar ve sair Edith Nesbit’in dogum yildonumu (15 Agustos 1858)
https://pbs.twimg.com/media/EB9JpQyW...jpg&name=small
“Onlar baslangicta demiryolu cocuklari degillerdi. Hatta hayvanat bahcesine ya da Madame Tussaud Muzesi'ne gittikleri gunler disinda, demiryolunu akillarina bile getirdiklerini sanmam. Anne babalariyla banliyode oturan siradan cocuklardi iste. Kirmizi tugladan yapilmis evlerinin on kapisi camli, koridoru parke doseliydi. Banyolarinda sicak ve soguk su tesisati vardi. Elektrikli zili, Fransiz usulu pencereleri ve beyaza boyali duvarlariyla emlak komisyoncularinin ‘modern’ sifatiyla nitelendirecekleri bir evdi bu. Uc kardestiler. Roberta en buyukleriydi. Anneler genellikle cocuklari arasinda secim yapamazlar, ama onlarin annesinin gozdesi kim diye sorulsaydi cevap Roberta olabilirdi. Sonra buyudugu zaman muhendis olmak isteyen Peter vardi. En kucukleri ise Phyllis'ti.”
https://cdn.bkmkitap.com/demiryolu-c...47114-41-O.jpg
“They were not railway children to begin with. I don't suppose they had ever thought about railways except as a means of getting to Maskelyne and Cook's, the Pantomime, Zoological Gardens, and Madame Tussaud's. They were just ordinary suburban children, and they lived with their Father and Mother in an ordinary red-brick-fronted villa, with coloured glass in the front door, a tiled passage that was called a hall, a bath-room with hot and cold water, electric bells, French windows, and a good deal of white paint, and 'every modern convenience', as the house-agents say. There were three of them. Roberta was the eldest. Of course, Mothers never have favourites, but if their Mother had had a favourite, it might have been Roberta. Next came Peter, who wished to be an Engineer when he grew up; and the youngest was Phyllis.”
-
Thomas Edison, 15 Agustos 1877'de 'Merhaba' selamini icat etti.
Alexander Bell tarafindan onerilen 'Ahoy, ahoy' yerine telgraf sirketinin baskanina (Hello) 'Merhaba' demeyi onerdi.
https://media.npr.org/assets/img/201...2-s800-c85.jpg
https://media1.giphy.com/media/c9ndlj2AUhaqk/giphy.gif
-
Amerikali roman, kisa oyku ve oyun yazari Edna Ferber’in dogum yildonumu (15 Agustos 1885)
http://www.azquotes.com/picture-quot...er-9-44-82.jpg
“Kapali bir zihin olmekte olan bir zihindir.”
-
Ingiliz diplomat ve yazar Thomas Edward Lawrence'in olum yildonumu (15 Agustos 1888)
"Butun insanlar dus gorur ama farkli farkli. Geceleri dus gorenler, sabah olup da uyaninca bunun bos bir hayalden ibaret oldugunu anlarlar. Gunduz dus gorenler ise tehlikeli kimselerdir cunku duslerini gerceklestirmek icin duslerindeki rolu gozleri acikken de oynayabilirler."
https://content.artofmanliness.com/u.../7-pillars.jpg
"All men dream: but not equally. Those who dream by night in the dusty recesses of their minds wake up in the day to find it was vanity, but the dreamers of the day are dangerous men, for they may act their dreams with open eyes, to make it possible."
-
Kadin, cocuk ve ev sahnelerinde uzmanlasmis Ingiliz ressam Laura Theresa Alma-Tadema'nin olum yildonumu (15 Agustos 1909)
Always Welcome, 1887 (Russell-Coates Art Gallery and Museum)
http://albertis-window.com/wp-conten...ys-Welcome.jpg
The Pledge, 1904
https://upload.wikimedia.org/wikiped...%281904%29.jpg
-
Fransiz roman yazari ve sinema yonetmeni Régine Deforges'in dogum yildonumu (15 Agustos 1935)
"1939, Lea Delmas on yedi yasindadir. Yasami Bordeaux topraklarinin mis gibi kokusu, uzum baglarini pýriltilari, cevresindekilerin sevgi ve sevkat cemberi icinde gecmektedir. Savasin ilaný bu guzelligi yok edecek, Lea'yi yikim, goc, olum ve Nazi isgalinden olusan bir kaosun icinde surukleyecektir."
https://www.fayard.fr/sites/default/...?itok=gaafiDk_
"1939. Léa Delmas a dix-sept ans. Sa vie se résume aux senteurs de la terre bordelaise, à la lumière des vignobles, à la tendresse des siens. La déclaration de guerre va anéantir l'harmonie de cette fin d'été et jeter Léa dans le chaos de la débâcle, de l'exode, de la mort et de l'occupation nazie. Léa va être contrainte à des choix impossibles."
-
Amerikali vodvil sanatcisi, mizahci, sosyal yorumcu ve aktor William Penn Adair 'Will' Rogers'in olum yildonumu (15 Agustos 1935)
https://cdn.lifehack.org/wp-content/...ects-92593.png
"Herkes cahildir... Farkli konularda."
https://www.azquotes.com/picture-quo...s-24-94-51.jpg
"Uygarlik ilerlemiyor diyemezsiniz... her savasta sizi yeni yollarla olduruyorlar."
https://izquotes.com/quotes-pictures...ers-156961.jpg
"Kahramanlik, dunyda en kisa omurlu ugrasilardan biridir."
https://www.brainyquote.com/photos_t...rogers1-2x.jpg
"Baska birisinin basina geldigi surece her sey eglencelidir."
-
1926 yilinda Nobel Edebiyat Odulu'nu kazanan, dogalcilik akiminin onde gelen Italyan yazari Grazia (Maria Cosima Damiana) Deledda'nin olum yildonumu (15 Agustos 1936)
"Ama kucuk ogrencimizin ilgisini en cok ceken sey Signor Carlino' nun kitapcisiydi, cunku orada defter, murekkep ve kalem uclari, yani kelimelerin, kelimelerden de cok insanin dusuncelerinin isaretlere donusturulmesine izin veren butun o buyulu seyler satilirdi." Cosima
http://kbimages1-a.akamaihd.net/Imag...alse/image.jpg
"Ma quella che più interessa la nostra scolaretta è la libreria del signor Carlino, dove si vendono i quaderni, l'inchiostro, i pennini; tutte quelle cose magiche, insomma, con le quali si può tradurre in segni la parola, e più che la parola il pensiero dell'uomo."
"Her dag, her koy kilisesi, her sato kalintisi, her orman, her magara, kendi hazinesini saklar. Kimin koydugu hazineyi? Bu soruyu sorarsaniz, son derece makul aciklamalar getirirler size. Sardinya'nin, tarihinin her doneminde, ozellikle Sarazenler, Gotlar ve Vandallar eliyle ugradigi savaslar, akinlar, yagmalar, belleklerde belli belirsiz bir iz birakmistir, dolayisiyla cok eski atalarimizin, para, mucevher ve degerli taslardan olusan hazinelerini, isgalcilerin talanindan kurtarmak icin erisilmez yerlere gizledikleri ve bu hazinelerin buyuk bir bolumunun, ilk sahipleri oyle istedigi ya da tam tersine onlar istemese de, gizli yerlerde kaldigi, hala varligini korudugu soylenir.Buraya kadar anlattiklarim, isin dogal kismi. Dogaustu kismi ise, hazinelerin basinda seytanin nobet tuttugudur. Bu son derece koklu inanca gore, insanlar belli bir sure sonunda hazineyi bulamazlarsa, onu bizzat seytan sahiplenip cehenneme goturecektir; altin ve incilerin bulundugu testilere ya da mucevher kutularina, o altin ve inciler yerine, bir o kadar komur ve kul birakarak. Hazineler efsanesinin oyle derin kokleri vardir ki, herhangi bir kimse, kisisel emegi ve zekasiyla ya da belki de dolandiricilik ve ahlaksizlik yoluyla, soyle ya da boyle bir servet edinmeye gorsun, halk arasinda o kisinin bir aschisorgiu, yani bir hazine buldugu soylentisi yayilir hemen." Sardinya Efsaneleri
https://images-eu.ssl-images-amazon....1mI0oxitwL.jpg
"Ogni montagna, ogni chiesa di campagna, ogni rudere di castello, ogni bosco ed ogni grotta na-sconde il suo tesoro. Posto da chi? Se fate questa domanda vi si dànno delle spiegazioni plausibilissime. Si ha un vago ricordo delle guerre, delle escursioni, dei saccheggi sofferti in ogni tempo dalla Sardegna, e specialmente dai Saraceni, dai Goti e dai Vandali, e si dice che i nostri antichissimi avi nascondessero in siti impenetrabili i loro tesori - denaro, gioielli e pietre preziose -, per scamparli dall'espilazione degli invasori, e che la maggior parte di questi tesori, rimasti nei nascondigli per volontà o contro la volontà dei primi possessori, sussista ancora. Sin qui il naturale. Il sovrannaturale è la credenza radicalmente invalsa che a guardia dei tesori vigili il diavolo: il diavolo che, se alla fine di un certo tempo gli uomini non ritrovano il tesoro, se ne appropria lui stesso e se lo porta indice all'inferno, lasciando nelle anfore o negli scrigni contenenti l'oro e le perle, tanta bella quantità di carbone o di cenere. La leggenda dei tesori ha così profonde radici da noi che non appena un individuo è riuscito, col suo lavoro e con la sua intelligenza, o magari con l'inganno e la perversità, ad acquistarsi qualche fortuna, subito la voce del popolino afferma che egli ha trovato un aschisorgiu, cioè un tesoro."
-
Oz Buyucusu'nun (The Wizard of Oz - Il mago di Oz), 15 Agustos 1939’da Hollywood, California, Grauman's Chinese Theatre'da ve Philadelphia, Pennsylvania’da gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....0,1000_AL_.jpg
https://media.giphy.com/media/ubKUtThRLlly8/giphy.gif
-
Isvecli gazeteci ve yazar Stieg Larsson'in dogum yil donumu (15 Agustos 1954)
"Amerikan ic savasina yaklasik 600 kadin katildi. Erkek kiyafeti giymislerdi. Belki de ideolojik acidan rahatsiz edici oldugundan, Hollywood, tarihin bu kesitini gormezlikten geldi. Tarih kitaplarinin, cinsler arasi siniflara aldirmayan kadinlarla hep sorunu olmustur, bu sinir baska hicbir yerde, savas ve silah soz konusu oldugundaki kadar keskin degildir. Bununla birlikte, kadin savascilar -Amazonlar- hakkinda Antik Cagdan gunumuze ulasan bir suru soylence vardir. Tarih kitaplarinda yalnizca 'prenseslere' yer verilir, yani yonetici sinifin temsilcilerine. Erkekler acisindan ne kadar rahatsiz edici olursa olsun, bazen tahta bir kadin oturur. Savas, cins ayrimi gozeterek baslamadigindan, bazen ulkeyi bir kadin yonetirken patlar ve bunun sonucunda tarih kitaplari, tipki Churchill, Stalin ya da Roosevelt'e yer verdigi gibi savasci kralicelere de yer vermek zorunda kalir. Asur'u kuran Semiramis, Ingiltere'de Romalilara karsi kanli bir ayaklanmayi yoneten Boadicea yalnizca iki ornektir. Ustelik Boadicea'nin, Times Nehri uzerindeki Westminister Koprusu'nun, Big Ben'e bakan tarafina bir heykeli dikilmistir. Eger bir gun yolunuz oraya duserse onu mutlaka selamlayin.Bununla birlikte tarih kitaplari, silah kullanmayi ogrenip cephede erkeklerle yan yana savasan, siradan kadin savascilara genel olarak kayitsizdir. Ama tarih kitaplari gormese de onlar vardir ve kadinlarin katilmadigi savas neredeyse yoktur." Ari Kovanina Comak Sokan Kiz
https://www.kitantik.com/product/ima...=1531066119000
"An estimated 600 women served during the American Civil War. They had signed up disguised as men. Hollywood has missed a significant chapter in cultural history here – or is this history too ideologically difficult to deal with? Historians have often struggled to deal with women who do not respect gender distinctions, and nowhere is this distinction more sharply drawn than in the question of armed combat. But from antiquity to modern times, there are many stories of female warriors, of Amazons. The best known find their way into the history books as worrior queens, rulers as well as leaders. They have been forced to act as any Churchill, Stalin, or Roosevelt: Semiramis, from Nineveh, who shaped the Assyrian Empire, and Boudicca, who led one of the bloodiest English revolts against the Roman forces of occupation, to cite just two. Boudicca is honoured with a statue on the Thames at Westminster Bridge, opposite Big Ben. Be sure to say hello to her if you happen to pass by. On the other hand, history is reticent about women who were common soldiers, who bore arms, belonged to regiments, and took part in battles on the same terms as men, though hardly a war has been waged without women soldiers in the ranks."
-
Amerikali sair, Johns Hopkins Universitesi'nde Yazma Seminerleri profesoru ve Norton Siir Antoloji editoru Mary Jo Salter'in dogum gunu (15 Agustos 1954)
Ben niye geldim bu gece?
Cok gec: Anantarlarimi vermis bulundum bir kere
kibar bir otopark soforune.
Nazikti kustah denilecek sekilde.
O o kadar genc ben bu kadar yasli-
Gercekten, kizacak ne var ki
zaman bile harcamak hatta
kiymetli zamani, bunu animsamaya
bir zamanlar onun gibiydim ben de,
dehsete duserek resmi gecidinden
sac spreyinin mi yoksa kabak kafalilarin mi?
Ona bahsis verdim, kalabaligi inceledim,
Ve geri zekali takimlarina dogru ilerledim
ponpon kizlarinin, esrarkeslerin,
eksersiz sapiklarinin ve Isa ucubelerinin.
Onlarla garip hissedecektim kendimi,
ve kirk yil sonra, fakat eninde sonunda bunlar akranlarim benim
evet, bu gurup benimkisi.
Haziran-ortasi simdi, ve parlak cadirlar dikili
bizim gibileri,
korumak icin...
https://lareviewofbooks-org-cgwbfgl6...surveyors.jpeg
Why did I come tonight?
Too late: I've handed my keys
to some boy valet, polite
to the point of insolence.
He's so young, I'm so old-
really, why take offense
or even take the time,
the precious time, to reflect
that I was once like him,
appalled at the parade
of the hair-sprayed and the bald?
I tip him, scan the crowd,
and advance toward the cliques
of nerds, cheerleaders, potheads,
jocks, and Jesus freaks
I'd felt awkward with, and forty
years on, at last are peers:
yes, this is my party.
It's mid-June, and bright tents
are erected to shield our kind
against the elements...
-
Ingiliz psikolog ve Cambridge Universitesi gelisimsel psikopatoloji Profesoru Simon Baron-Cohen’in dogum gunu (15 Agustos 1958)
“Diger insanlara nesne muamelesi yapmak, baska bir insana yapabileceginiz en kotu seylerden biridir; onlarin oznelliklerini, dusuncelerini, duygularini gormezden gelmektir. / Treating someone as if they are an object––ignoring their thoughts and feelings, that is, their subjectivity––is one of the worst things a person can do to another.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
‘’Empati, baskalarinin ne dusundugu ve hissettigini tespit edebilme, onlarin dusunce ve hislerine uygun bir duyguyla karsilik verebilme yetenegimizdir. / Empathy, our ability to identify what someone else is thinking, and to respond to their thoughts and feelings with an appropriate emotion.”
“Sifir derecedeki empatiye sahip olmak nihayetinde yapayalniz bir varolus, en iyi ihtimalle yanlis anlasilmis bir hayat, en kotu ihtimalleyse bencil olarak ayiplanmak anlamina gelir. Davranislarinizin onundeki frenleri kaldirarak her bir arzu nesnesini kovalamak veya eylem ve sozlerinizin baskalari uzerindeki etkilerini hesaba katmadan aklinizdaki her dusunceyi ifade etmek uzere sizi basibos birakir. Uc noktadaki durumlarda, sizin cinayet islemenize ya da tecavuz etmenize bile sebep olabilir.“
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
”Zero degrees of empathy is ultimately a lonely kind of existence, a life at best misunderstood, at worst condemned as selfish. It means you have no brakes on your behavior, leaving you free to pursue any object of your desires, or to express any thought in your mind, without considering the impact of your actions or words on any other person. In the extreme case your lack of empathy might lead you to commit murder or rape.”