-
1998 yilinda Nobel Edebiyat Odulu'nu kazanan, Portekizli yazar José Saramago'nun olum yil donumu (18 Haziran 2010)
http://kena.com/wp-content/uploads/2...ustracion2.jpg
"Geri donmek. Geri donme ifadesinin iade edilmek ile aynı sey olmadigini bilmek icin postaci olmaya gerek yoktur, geri donmenin anlami, eflatun mektubun yalnizca gidecegi adrese varmadigini ifade edebilir, diger bir deyisle yolun belli bir yerinde bir seyler olmus ve mektup gittigi yolu bu kez tersine kat etmistir. Tabii mektuplar yalnızca goturuldukleri yere gidebilirler, bacaklari ya da kanatlari yoktur ve bilindigi kadariyla kendi baslarina karar alamazlar, eger alabilselerdi birçok kez tasimak zorunda kaldıkları kotu haberleri tasimayi istemeyeceklerine de eminiz. Bir anligina olaya karsi tarafin bakis acisindan bakan olum, benim yolladiklarim da bu turden mektuplar iste, dedi, birine belirli bir tarihte olecegini bildirmek haberlerin en kotusu, bu durum, yillarca olumun dehlizlerinde yasamaya ve gunun birinde zindancinin gelip, Iste mektubun, hadi hazirlan, demesine benziyor." Olum Bir Varmis Bir Yokmus
http://you-books.com/picture.php?tra...name=cover.jpg
"Came back unopened. You don't need to be a postman to know that coming back is not the same thing as being sent back, that coming back could merely mean that the violet-colored letter failed to reach its destination, that at some point along the way something happened to make it retrace its steps and return whence it had come. Letters can only go where they're taken, they don't have legs or wings, and, as far as we know, they're not endowed with their own initiative, if they were, we're sure that they would refuse to carry the terrible news of which they're so often the bearers. Like this news of mine, thought death impartially, telling someone that they're going to die on a particular date is the worst possible news, it's like spending long years on death row and then having the jailer come up to you and say, Here's the letter, prepare yourself."
http://2.bp.blogspot.com/-dyGJhuzzWD...isce.mai-x.jpg
"Yolculuk asla bitmez. Biten yolculardir sadece. Ustelik onlar da hatirda, anilarda, anlatilarda bir sure daha kalirlar. Kumsalda oturan yolcu "Gorulecek baska bir sey kalmadİ"dediginde bilir aslinda bunun boyle olmadigini. Yolculugun sonu bir yenisinin baslangicindan ibarettir. Gorulmeyeni gormek sarttir; gorulmus olani yeniden gormek; yazin goruleni bir de kisin gormek, gece goruleni bir de gunduz gozuyle seyretmek, eskiden yagmurun ıslattigini simdi gunes altinda gormek, olmamis hasadi, curumus meyveyi, yeri degismis kayayi, onceleri orada olmayan golgeyi. Atilan adımlarin ustunden yeniden gecmek gerekir, tekrar etmek ve yanlarina yenilerini eklemek icin. Yolculuga yeniden cikmak gerekir. Her zaman. Yolcu yeniden yollarda."
-
https://pbs.twimg.com/media/DCmeXWiXoAAwAhf.jpg
"Bununla birlikte yasamak, cabalamak gerekiyordu.Hayatın bu cozulmez sorunlarinin baskisi altinda olmak korkunctu; tek onlari unutayim diye onune ilk cikan seyin cekiciligine kendini kaptirivermisti.Her cesit topluluga girip cikiyordu; cok iciyor,tablolar satin aliyor, yapi yaptiriyor, ozellikle okuyordu.
Okuyor,eline gecen her seyi okuyordu ve oyle okuyordu ki eve gelince daha usaklar elbiselerini cikarirken kitaba sariliyor, okuyordu; okumaktan uykuya; uykudan salona, kulup gevezeliklerine, gevezelikten icki alemine ve kadinlara, icki aleminden tekrar gevezelige, okumaya ve saraba geciyordu. Sarap icmek onun icin gitgide hem bedensel, hem ruhsal bir gereksinim halini aliyordu." Lev Tolstoy, Savas ve Baris
-
"Son kisacik mum.Omur yuruyen bir gölge.Buyuk sahnede kucuk rolunu oynayan zavalli bir komedyen, bir daha adi hic duyulmuyor. Bir budalanin anlattigi hikaye, gurultulu, tutku dolu.Ve hic bir anlami yok." Shakespeare, Macbeth
https://pbs.twimg.com/media/DCmNxvQXUAAASaW.jpg
"Spengiti, spengiti breve candela! La vita non è che un'ombra che cammina, un povero commediante che si pavoneggia e si agita, sulla scena del mondo, per la sua ora, e poi non se ne parla più; una favola raccontata da un idiota, piena di rumore e di furore, che non significa nulla."
-
"Bu aksam bir sokak sarkicisiyim hunersiz bir sesim var. Sana, senin isitemeyecegin bir sarkiyi soyleyen bir ses... / Stasera io sono un cantastorie di strada.La mia voce è semplice, senza artifici, e tunon puoi udire la mia canzone..." N.Hikmet
https://pbs.twimg.com/media/DClu_4bXkAAaMWa.jpg
-
"Sevilmek fani olmaktir, sevmekse baki olmak. / Essere amati, è passare. Amare, è durare." Rainer Maria Rilke
https://pbs.twimg.com/media/CeT3_WwWEAUPtra.jpg
-
http://oi57.tinypic.com/8xlpjd.jpg
John Steinbeck'in genc oglu Thom'a asik olma konusunda yazdigi mektup:
https://thatblindingspotlight.files....inbeck-son.jpg
Sevgili Thom,
Bu sabah mektubunu aldik. Mektubuna kendi bakis acimdan cevap verecegim, Elaine de kendi bakis acisindan.
Ilk olarak, eger asikksan bu iyi bir seydir, hatta bir insanin basina gelecek en iyi seydir. Sak,n bunu kucumsemelerine izin verme.
Ikincisi, askin cok cesidi vardır. Biri bencil, cimri, acgozlu, egoist ve aski kendini begenmek icin kullanir. Bu askin, cirkin ve "kotu" cesididir. Digeri, senin icindeki iyi olan her seyi disa vurmani saglar. Iyilik, itibar ve saygi. Sadece toplumsal saygi meselesi degil, bir baskasini essiz ve degerli gorebilmeni saglayan o daha yuce saygiyi da.
Ilk cesidi, seni hasta, kucuk ve zayif yapabilir, ikincisi seni guclendirir, sahip oldugunu bilmedigin cesareti, iyiligi ve bilgeligi ortaya cikarmani saglayabilir.
Bunun gelip geçici bir genclik aski olmadigini soyluyorsun. Eger bu kadar yogun duygular hissediyorsan elbette genclik aski degildir.
Fakat benden sana neler hissettigini soylememi istemiyorsun diye dusunuyorum. Hissettiklerini, sen herkesten daha iyi biliyorsun. Sana bu konuda ne yapman gerektigiyle ilgili yardimci olmami istiyorsun; bunu yapabilirim.
Oncelikle sonuna kadar hissettiklerinin tadini cikar, mutesekkir ol ve sukran duy.
Askin amaci, en iyi ve en guzel amactir. Ona ulasmaya calis.
Eger birine asiksan o kisiye acilmakta bir tehlike yoktur; yalnizca bazi insanlarin cok cekingen olabilecegini unutmamalisin, bazen asli ilan ederken bu cekingenligi goz onunde bulundurmak gerekir.
Kizlar senin ne hissettigini bilmek gibi bir ozellige sahiplerdir ama yine de hissettiklerini duymak isterler.
Bazen hislerine bazi sebepler dolayisiyla karsilik alamazsin; ama bu hissettiklerinin degerini ya da guzelligini azaltmaz.
Son olarak, senin ne hissettigini biliyorum, cunku ben de ayni seyleri hissediyorum; sen de boyle hissettigin için memnunum.
Susan'la tanismayi cok isteriz. Bu gorusmenin planlarini Elaine yapacak, cunku bu onun uzmanlik alani; cok da memnun olacaktir. O da aski biliyor, belki sana benden daha fazla yardimci bile olabilir.
Ve sakin kaybetmekten korkma. Eger dogruysa devam edecektir. Acele etme yeter. Iyi şeyler asla elden kacmaz.
Sevgiler,
Baban
-
Fransiz matematikci, fizikci ve filozof Blaise Pascal’in dogum yil donumu (19 Haziran 1623)
"Adil olanin pesinden gidilmesi dogrudur, en guclunun pesinden gidilmesi ise kacinilmazdir. Gucu olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan guc ise zalim. Gucu olmayan adalete mutlaka karsi cikan olur; cunku kotu insanlar her zaman vardir. Adaleti olmayan guc ise baski altinda kalir. Demek ki adalet ile gucu bir araya getirmek gerek, bunu yapabilmek icin de adil olanın guclu, guclu olanin ise adil olmasi gerekir.
Adalet tartismaya aciktir. Guc ise ilk bakista tartilmaz bicimde anlasilir. Bu nedenle gucu adalete veremedik; cunku guc adalete karsi cikip kendisinin hakli oldugunu soyledi. Hakli olani guclu kilamadigimiz icin de guclu olani hakli kildik."
http://najoth.com/images/Les-pensees.jpg
"Justice, might." It is right that what is just should be obeyed; it is necessary that what is strongest should be obeyed. Justice without might is helpless; might without justice is tyrannical. Justice without might is gainsaid, because there are always offenders; might without justice is condemned. We must then combine justice and might, and for this end make what is just strong, or what is strong just.
Justice is subject to dispute; might is easily recognised and is not disputed. So we cannot give might to justice, because might has gainsaid justice, and has declared that it is she herself who is just. And thus being unable to make what is just strong, we have made what is strong just."
-
Iskocyali roman ve tiyatro yazari, unlu Peter Pan'in yazari James Matthew Barrie'nin olum yil donumu (19 Haziran 1937)
"Biri disinda, butun cocuklar buyur ve buyuyeceklerini erken yasta ogrenirler. Wendy de soyle ogrendi: Iki yasindayken, bir gun bahcede oynuyordu. Bir cicek daha koparip, bu cicekle annesine kostu. Sanirim kucuk kiz pek sevimli gorunuyordu ki, Bayan Darling elini gogsune koyup, "Ah, keske hep boyle kalabilsen!" diye haykirdi. Bu konuda aralarinda gecen konusmanin hepsi buydu, ama Wendy bundan boyle buyumek zorunda oldugunu ogrenmisti. Bunu iki yasina girdikten sonra anlarsiniz hep. Iki yas, sonun baslangicidir."
https://www.goodreads.com/reader/pro...ages/cover.png
"All children, except one, grow up. They soon know that they will grow up, and the way Wendy knew was this. One day when she was two years old she was playing in a garden, and she plucked another flower and ran with it to her mother. I suppose she must have looked rather delightful, for Mrs. Darling put her hand to her heart and cried, "Oh, why can't you remain like this for ever!" This was all that passed between them on the subject, but henceforth Wendy knew that she must grow up. You always know after you are two. Two is the beginning of the end."
-
-
"Sen bir martisin. Sempanze bu konuda hakli ama sadece bu konuda. Hepimiz seni seviyoruz, Sansli. Seni seviyoruz, cunku sen bir martisin, cok sevimli bir martisin hem de. Sen bir kedi oldugunu haykirdiginda karsi cikmiyoruz, cunku bizim gibi olmak istemen bize gurur veriyor, ama sen farklisin ve biz senin farkli olmani seviyoruz. Annene yardim edemedik, ama sana edebiliriz. Yumurtadan ciktigindan beri seni koruduk. Seni bir kediye donusturmeyi dusunmeden sana butun sevecenligimizi verdik. Seni bir marti olarak seviyoruz. Senin de bizi sevdigini, bizim senin dostlarin, ailen oldugumuzu hissediyoruz ve bil ki senin sayende biz, gogsumuzu gururla kabartan bir sey ogrendik: Farkli bir varligi begenmeyi, sevmeyi ve ona saygi gostermeyi. Bize benzeyenleri kabullenmek ve sevmek cok kolaydir, ama farkli biriyle bu cok zordur ve sen bunu basarmamizda bize yardım ettin. Sen bir martisin ve martilarin yazgısini izlemek zorundasin. Ucmalisin. Bunu basardiginda, Sansli, mutlu olacaksin, boylece senin bize karsi duygularin ve bizim sana karsi duygularimiz daha yogun ve guzel olacak, cunku birbirinden tamamiyla farkli varliklar arasindaki bir sevgi olacak bu." Luis Sepulveda, Martiya Ucmayi Ogreten Kedi
https://pbs.twimg.com/media/DCrbi2LW0AEhrG5.jpg
"Sei una gabbiana. Su questo lo scimpanzé ha ragione, ma solo su questo. Ti vogliamo tutti bene, Fortunata. E ti vogliamo bene perché sei una gabbiana, una bella gabbiana.Non ti abbiamo contraddetto quando ti abbiamo sentito stridere che eri un gatto, perché ci lusinga che tu voglia essere come noi, ma sei diversa e ci piace che tu sia diversa.Non abbiamo potuto aiutare tua madre, ma te sì.Ti abbiamo protetta fin da quando sei uscita dall'uovo.Ti abbiamo dato tutto il nostro affetto senza alcuna intenzione di fare di te un gatto.Ti vogliamo gabbiana.Sentiamo che anche tu ci vuoi bene, che siamo i tuoi amici, la tua famiglia, ed è bene tu sappia che con te abbiamo imparato qualcosa che ci riempie di orgoglio: abbiamo imparato ad apprezzare, a rispettare e ad amare un essere diverso.È molto facile accettare e amare chi è uguale a noi, ma con qualcuno che è diverso è molto difficile, e tu ci hai aiutato a farlo.Sei una gabbiana e devi seguire il tuo destino di gabbiana. Devi volare. Quando ci riuscirai, Fortunata, ti assicuro che sarai felice, e allora i tuoi sentimenti verso di noi e i nostri verso di te saranno più intensi e più belli, perché sarà l'affetto tra esseri completamente diversi."
-
"Ben bu kadina asik oldum. Bir anda farkina vardi. Suphe yok. Buz soguktur, gul kirmizi. Ve bu ask beni surukleyip bir yerlere goturmeye calisiyor; oyle guclu bir akinti ki ondan kendimi korumam neredeyse olanaksiz. Bana tek bir secme hakki bile verilmis degil cunku. Suruklenip goturuldugum yer bugune degin hic gormedigim ozel bir dunya olabilir. Belki de cok tehlikelidir. Orada gizlenmis olan seyler beni derinden, oldurucu sekilde yaralayabilir. Simdi sahip oldugum her sey elimden cikip gidebilir. Ama artik donus yok. Kendimi bu akintiya birakmak disinda bir sey yapamam. Yanıp kul olsam da, yok olup gitsem de." Haruki Murakami, Sputnik Sevgilim
http://oubliettemagazine.com/wp-cont...lo-Sputnik.jpg
"E così, mi sono innamorata di questa donna, Sumire lo capì con certezza. Non sto sognando: il ghiaccio è freddo e le rose sono rosse. E sento che questo amore mi porterà da qualche parte. Ma non posso sottrarmi alla sua forte corrente. Non ho nessuna possibilità di scelta. Il luogo dove mi condurrà è un mondo diverso, che non ho mai visto. Potrebbe trattarsi anche di un luogo pericoloso. Le cose che vi si annidano potrebbero ferirmi in modo profondo, irrimediabile. Potrei perdere tutto quello che adesso ho. Ma non posso più tornare indietro. Non mi resta che affidarmi alla corrente che vedo davanti a me. Anche a costo di finire travolta, anche a costo di scomparire."
-
"Tabii, beyin katisiksiz bir karanlik icinde kilitlidir,çocuklar, diyordu o ses. Kafatasinin icindeki berrak sivinin icinde yuzer, hic isik gormez. Ama buna ragmen, zihninde yarattigi dunya isiklarla doludur. Agzina kadar renklerle ve hareketle dolup tasar. Peki cocuklar, en ufak bir isik zerresi olmadan yasayan beyin nasil olur da bizim icin isik dolu bir dunya yaratir?" Anthony Doerr, Goremedigimiz Tum Isiklar
http://images.gr-assets.com/books/14...l/18143977.jpg
"he brain is locked in total darkness, of course,children, says the voice. It floats in a clear liquid inside the skull, never in the light. And yet the world it constructs in the mind is full of light. It brims with color and movement. So how, children, does the brain, which lives without a spark of light, build for us a world full of light?"
-
AFI tarafindan belirlenen tum zamanlarin en iyi aktorleri listesinde 3. sirada yer alan, Amerikali tiyatro ve sinema oyuncusu James Maitland Stewart'in dogum yil donumu (20 Haziran 1908)
https://media.giphy.com/media/ziOe6bnawVlyU/giphy.gif
https://68.media.tumblr.com/82bdd866...0fiso1_500.gif
-
-
-
-
-
-
Romanyali yazar, filozof ve deneme yazari Emil Michel Cioran'in olum yil donumu (20 Haziran 1995)
"Her insanin içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandiginda, dunyadaki kotuluk biraz daha artar.Vaaz verme cilginligi icimizde oylesine yer etmistir ki, korunma icgudusunun bilmedigi derinliklerden dogar. Her insan, kendinin bir sey onerecegi ani bekler: Ne onerdigi onemli degildir. Bir sesi vardir ya, o yeter. Ne sagir ne dilsiz olmanin bedelini pahalıya oderiz. Copcusunden zuppesine kadar herkes, cinai comertliginin kesesinden harcar; hepsi, mutluluk receteleri dagitir; hepsi, herkesin adimlarina yon vermek ister: Ortaklasa hayat, bundan oturu tahammul edilemez bir hale gelir; insanin kendi hayati daha da cekilmez olur, baSkalarinin islerine hic karismadigi zaman kişi kendi isleri icin o kadar endise duyar ki, kendi benligini bir dine cevirir, ya da tersten havarilik yaparak benligini yok sayar; Evrensel oyunun kurbaniyiz." Curumenin Kitabi
http://images.gr-assets.com/books/1387750751l/2855.jpg
"In every man there sleeps a prophet and when he wakes there is a little more evil in the world. The compulsion to preach is so rooted in us that it emerges from depths unknown to the instinct for self-preservation. Each of us awaits his moment in order to propose something, anything. He has a voice: that is enough. It costs us dear to be neither deaf nor dumb.From snobs to scavengers, all expend their criminal generosity, all hand out formulas for happiness, all try to give directions: life in common thereby becomes intolerable, and life with oneself still more so; if you fail to meddle in other people's business you are so uneasy about your own that you convert your "self" into a religion, or, apostle in reverse, you deny it altogether; we are victims of the universal game."
-
"Gozlerin gozlerin gozlerin, ister hapisaneme, ister hastaneme gel, gozlerin gozlerin gozlerin hep guneste... / I tuoi occhi i tuoi occhi i tuoi occhi che tu venga all'ospedale o in prigione nei tuoi occhi porti sempre il sole..." N.Hikmet
https://pbs.twimg.com/media/DCtV4FhWsAIJkK4.jpg
-
Agirbasliligin, zarafetin icimde
bir cekim yaratti ayin karsi koyamayacagi;
ama gordum ki narkoleptik gozlerinde
bir gormezlik var bu gece; ya da beteri,
beni aciz bırakan bir kayitsizik.
bu arada, uykusuz, tutarken nefesimi,
gelecegimin kumda yazili oldugunu dusunurken
"olum kadar sakin ve hareketsiz" bir ogle uzeri
ve dua ederken hiclik icin, oyle derin olsun ki,
degisimle bitsin. Ancak safak
kurtarabilir beni, bu lanetli uyku evi'ni basip
isikla, ve bogup her gece uyaran hayaletleri:
bir baska omur gerek en azindan, izlemek için
korunan gizlerini onun Agirbasliliginin ve zarafetinin
Jonathan Coe, Uyku Evi
http://t2.gstatic.com/images?q=tbn:A...8SC3ov2rm2XiYx
Your gravity, your grace have turned a tide
In me, no lunar power can reverse;
But in your narcoleptic eyes I spied
A sightlessness tonight: or something worse,
A disregard that made me feel unmanned.
Meanwhile, insomniac, I catch my breath
To think I saw my future traced in sand
One afternoon "as still, as carved, as death"
And pray for an oblivion so deep
It ends in transformation. Only dawn
Can save me, flood this haunted house of sleep
With light, and drown the thoughts that nightly warn:
Another lifetime is the least you'll need, to trace
The guarded secrets of her gravity, her grace.
-
https://pbs.twimg.com/media/DCtRuiUXgAATD_X.jpg
"Gercekten ruhumdaysan eger, o zaman, evet, duyarim, sakin denizin gecesini , sessizligimde, sakin denizin gecesinde." Andrea Bocelli, Il Mare Calmo della Sera
-
"Olaganustu sarkilar okuyordu. Surulerini magaradan magaraya surup kucuk buzagilarini omuzlarinda tasiyan deniz halkini; Kral gecerken buklum buklum iri muhrelerden boru calan uzun yesil sakalli, gogusleri killi deniz erlerini; Kralin berrak zumrut damli, parlak inci dosemeli, som kehribar sarayini; butun gun buyuk menevisli mercan kanatlarinin dalgalandigi, baliklarin gumusten kuslar gibi firil firil oynastigi, Girit lalelerinin kayaliklara sarmastigi, menevisli kumsallarinda karanfillerin tomurcuklandigi denizalti bahcelerini anlatiyordu sarkilarinda. Yildiz denizlerinden gelip kanatlarindan buzlar sarkan balinalardan, "Seslerini isitip meraktan denize atlar boguluruz," diye tuccarlari kulaklarina balmumu tikamak zorunda birakacak denli merakli seyler soyleyen su perilerinden; batan uzun direkli kalyonlarin armalarina sarilan donmus gemicilerle, acik lombarlardan iceri dolan uskumru baliklarindan; gemilerin omurgalarina yapisip dunyayi bastan basa donup dolasan seytan minarelerinden; ucurumlarin dibinde yasayan, kapkara uzun kollarini acip istedikleri zaman geceyi getiren murekkep baliklarindan destanlar okuyordu. Yelkeni ipekten, kendisine ozgu gunesgozu tasindan oyma gemili deniz dolambaclarindan; kollariyla en buyuk gemileri kucaklayan, koca deniz devini arp cala cala uyutan mutlu denizcilerden; kaypak domuz baliklarini yakalayıp gule gule sirtlarina binen deniz cocuklarindan; bembeyaz kopuklerin uzerine sere serpe yaslanip gemicilere kollarini uzatan denizkizlarindan; kivrik disli denizaslanlariyla uzun yeleli derya kuheylanlarindan soz ediyordu." Oscar Wilde, Balikci ve Ruhu
https://pbs.twimg.com/media/DCruXp-WsAEYf4S.jpg
"E lei cantava un canto meraviglioso. Poiché cantava del Popolo Marino che spinge le sue greggi di grotta in grotta, e si porta in spalla i vitellini; dei Tritoni che hanno lunghe barbe verdi, e petti villosi, e soffiano in conchiglie ritorte al passaggio del Re; del palazzo del Re che è tutto d'ambra, con un tetto di limpido smeraldo, e un pavimento di perla lucente; e dei giardini del mare in cui i grandi ventagli di filigrana di corallo ondeggiano tutto il giorno, e i pesci guizzano qua e là come uccelli d'argento, e gli anemoni sono incollati alle rocce, e i dianti germogliano nella ondulata sabbia gialla. Cantava delle grandi balene che scendono dai mari del nord e hanno aguzze stalattiti di ghiaccio appese alle pinne; delle Sirene che narrano cose così meravigliose che i mercanti debbono turarsi le orecchie con la cera per non udirle, e balzare in acqua e annegare; delle galere affondate con i loro alti alberi maestri, e i marinai gelati aggrappati al sartiame, e lo sgombro che entra ed esce dai boccaporti spalancati; dei piccoli cirripedi che sono grandi viaggiatori, e si attaccano alle chiglie delle navi, e continuano a girare il mondo; e delle seppie che vivono nelle pareti delle scogliere e distendono le loro lunghe braccia nere, e possono far scendere la notte quando vogliono. Cantava del nautilo che ha una sua barca intagliata in un opale e spinta da una vela di seta; dei felici Tritoni che suonano arpe e sanno addormentare con l'inganno il grande Kraken; dei bambinetti che catturano gli scivolosi marsuini e ridendo li cavalcano; delle Sirene che giacciono nella bianca spuma e tendono le braccia ai marinai; e dei leoni marini con le loro zanne ricurve, e dei cavalli marini con le loro fluttuanti criniere."
-
-
Netflix, Keanu Reeves, Carrie Preston ve Lili Taylor'in oynadigi komedi-drama To the Bone'un ilk fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/705yRfs6Dbs?t=2
-
Universal Pictures ve DreamWorks, Haley Bennett, Miles Teller ve Amy Schumer'in oynadigi, Irak'ta bulunan bir grup Amerikan askerinin ulkeye dondukten sonra yasadiklari adaptasyon surecini anlatan askeri drama Thank You For Your Service'in ilk fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/GTl5SHYJxz4?t=2
-
CBS Films ve Lionsgate, Dylan O'Brien, Michael Keaton, Taylor Kitsch'in oynadigi aksiyon-gerilim American Assassin'in red band fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/Fo20bo9-_nQ?t=1
-
-
Tarih ve politika biliminin kurucusu Italyan filozof, devlet adami, diplomat, askeri stratejist, sair ve oyun yazari Niccolò Machiavelli'nin olum yil donumu (21 Haziran 1527)
https://pbs.twimg.com/media/DCw5OaCXgAQcyhV.jpg
"Senin neye benzedigini herkes gorur ama ne oldugunu cok az kisi duyumsar."
-
Yuksek Ronesansin Mannerist Italyan ressami Sebastiano del Piombo'nun (Sebastiano Luciani) olum yil donumu (21 Haziran 1547)
La Resurrezione di Lazzaro (The Raising of Lazarus, 1517 - 1519), National Gallery, Londra
https://pbs.twimg.com/media/DC1o82eWsAEmFo4.jpg
-
Barok donemin Italyan ressami Andrea Sacchi'nin olum yil donumu (21 Haziran 1661)
Il riposo di Venere (Venus at Rest, 17.yy yarisi)
http://www.settemuse.it/pittori_oper...us_at_rest.jpg
-
Fransiz filozof, roman ve oyun yazarı, politik eylemci, biyografi yazari ve edebi elestirmen Jean-Paul Sartre'in dogum yil donumu (21 Haziran 1905)
https://letteralmente.net/wp-content...-800x600-f.jpg
"Biliyorum. Bana tutku verecek herhangi bir seye ya da kimseye artik rastlamayacagimi biliyorum. Birisini sevmeye kalkismak, onemli bir ise girismek gibidir, bilirsin. Enerji, kendini veris, korluk ister. Hatta başlangicta bir ucurumun uzerinden sicramanin gerektigi bir an vardir. Dusunmeye kalkarsa atlayamaz insan. Bundan boyle artik bu gerekli sicrayisi yapamayacagimi biliyorum." Bulanti
http://www.fractiousfiction.com/images/nausea2.jpg
"I know. I know that I shall never again meet anything or anybody who will inspire me with passion. You know, it's quite a job starting to love somebody. You have to have energy, generosity, blindness. There is even a moment, in the very beginning, when you have to jump across a precipice: if you think about it you don't do it. I know I'll never jump again."
"Yazi ile dogdum ben. Yazidan once, yalniz bir ayna oyunu vardi ortada; daha ilk romanimla birlikte, aynali saraya bir cocugun girdigini anladim. Yazmakla var oluyor, buyuklerin elinden kurtuluyordum; ama yalnizca yazmak icin yasiyordum ve "ben" dedigim zaman, "yazan ben"i kastediyordum." Sozcukler
http://images.gr-assets.com/books/1320502762l/30514.jpg
"I was born from writing: before it, there was only an interplay of mirrors: from the time I read my first novel, I knew that a child had entered the palace of mirrors. Writing, I existed, I escaped from the adults; but I only existed to write and if I said: me, that meant I who write."
https://pbs.twimg.com/media/DC1i0WbXcAICEbK.jpg
"Baskalarinin ozgurlugunu amac edinemedigim surece kendi ozgurlugumu amaclayamam."
-
Amerikali Aktris, sarkici ve model Jane Russell'in dogum yil donumu (21 Haziran 1921)
Yonetmen Howard Hughes, Russell'i kesfettiginde (unlu gogusleri icin) "Erkeklerin onu izlemeye gitmesi icin 2 sebep var bunlar da zaten yeterli.(There are two good reasons why men go to see her. Those are enough.)" demistir.
https://pbs.twimg.com/media/DCys3t3XkAENUv4.jpg
http://i.imgur.com/fk4gQu8.gif
https://media.giphy.com/media/FuTjksd9lgx6o/giphy.gif
-
Fransiz roman,oyun ve senaryo yazari Francoise Sagan'in (Francoise Quoirez) dogum yil donumu (21 Haziran 1935)
https://pbs.twimg.com/media/DCys3_dXcAInyrX.jpg
"Icimde garip bir huzun var. Bu agir, olaganustu duyguya uzuntu veremiyorum. Onceleri cok cekici gelirdi bana bu uzuntu sozcugu; ama simdi onun bencillikten baska bir Sey olmadigini anliyorum; anliyorum ve utaniyorum.Cok kez sikinti, pismanlik, hatta vicdan azabi duydugum oldu; bugunse beni her seyden ayiran yumusak, sinir bozucu bir duygu, ipek bir ag gibi sariyor." Merhaba Huzun
http://2.bp.blogspot.com/-RQI7QW_i-B...+tristesse.gif
"A Strange melancholy pervades me to which I hesitate to give the grave and beautiful name of sorrow. The idea of sorrow has always appealed to me but now I am almost ashamed of its complete egoism. I have known boredom, regret, and occasionally remorse, but never sorrow. Today it envelops me like a silken web, enervating and soft, and sets me apart from everybody else."
-
Ingiliz Progresif metal grubu Deep Purple, 3.studyo albumu Deep Purple'i 48 yil once bugun yayinladi. (21 Haziran 1969)
http://img13.nnm.me/7/7/f/8/8/77f882...80c1e_full.jpg
-
Amerikali glam ve heavy metal grubu Motley Crue, 3.studyo albumu Theatre of Pain'i 21 Haziran 1985 tarihinde yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/DC1YkJBXsAAnsCB.jpg
-
Steven Spielberg'un yonettigi, Tom Cruise, Colin Farrell ve Samantha Morton'in oynadigi aksiyon-macera Minority Report (Azinlik Raporu), 15 yil once bugun vizyona girdi. (21 Haziran 2002)
http://www.impawards.com/2002/poster...t_ver4_xlg.jpg
https://media.giphy.com/media/7LHEVzgzpf2A8/giphy.gif
-
https://pbs.twimg.com/media/DC13loCXcAAqkHA.jpg
Geceyle tanisik biri oldum ciktim.
Yagmurun disinda ve icinde yurudum.
Ciktim sehir isiklarinin disina.
En huzunlu kentin daracik sokagina bakip durdum.
Gectim bekcinin yanindan
Ve indirdim gozlerimi, aciklama yapmak istemeden.
Uzakta bolunmus bir aglayis
Baska caddeden evlerin ustune geldiginde
Sessiz durdum ve durdurdum ayaklarimin sesini.
Fakat geri cagiris veya veda icin degildi,
Ve dahasi dunyasal olmayan bir tepede
Goge karsi isikli bir saatti,
Ikrar ediyordu zamanin ne dogru ne de yanlis oldugunu.
Geceyle tanisik biri oldum ciktim.
-
https://pbs.twimg.com/media/DCy5I7rXoAA2-BM.jpg
...Ay oldu,
Mavileniyor pencerede tan.
Ah, sen, gece!
Ne diye, gece, her seyi yiktin!
Ayaktayim, basimda silindir sapkam.
Yanimda yok kimse.
Yalnizim.
Ve kirik ayna.
Sergey Yesenin
-
"Cocukluk evleri terk edilir mi? Asla. Artik var olmasalar, greyderlerle, buldozerlerle yikilsalar bile icimizde var olmayi surduruler. / Si lasciano mai le case dell'infanzia? Mai: rimangono sempre dentro di noi, anche quando non esistono più, anche quando vengono distrutte da ruspe e bulldozer, come succederà a questa." Ferzan Ozpetek, Istanbul Kirmizisi / Rosso Istanbul
https://accesalamenteeleggeroilcuore...0&h=666&crop=1