-
-
Akademi Onur Odulu sahibi Irlanda asilli Amerikali aktris ve sarkici (Maureen FitzSimons) Maureen O'Hara'nin dogum yildonumu (17 Agustos 1920)
https://c1.staticflickr.com/2/1868/4...954e967d_b.jpg
-
Fransiz sair, roman yazari ve elestirmen Robert Sabatier'in dogum yildonumu (17 Agustos 1923)
"Gozkamastiriciydi sokagim.
Yillar akip gecti. Bir hayli sey ogrendim, baska isiklar gordum; bitkilere oldugu kadar insanlara da gerekli aydinligin goklere, guneslere ve denizlere gore degisen essiz renklerini bir bir saydim. Ama hicbir sey, ne doga, ne de kitaplar, sokagim’daki gunesin o amansiz, o degismez beyazligi kadar yer etmedi anilarimda.
Suphesiz, bu goz kamasmasi sadece ozneldi ya da sadece bellegin gecirdigi baskalasimlarda vardi ve gercekliginden emin olamazdim bunun. Ama hayatin esenligiydi gunesten yansiyan bu esenlik. On yasimdaydim ve ilk defa duyumsuyordum hayati bir ilk yarayla duyuruyordu kendini; insanlar arasina karistiVe bir yavru kedi degil de kucucur insan oldugum icin kurumus bir damla gozyasikaldi yanagimda.
Evet, gunesin beyaza boyadigi kulrengi binalariyla, aralarindan yesil otlarin bittigi sokak taslariyla, kendi yalnizligini kusatan sinirlariyla sokagim, yasadigim her ani hicbir zaman unutamayacagim kadar goz kamastiriciydi. Sanki ben degil de, bembeyaz bir isik icine gomulen kendi kaybolmus cocuklugum soz konusuymus gibi, ilk acilarin karsisinda gozlerini kirpistirarak butu safligiyla duran ve kalbi bambaska carpan bu urpermis cocugu tekrar goruyorum. O zamanlar dunya yine de sevinclerle doluydu." Isvicre Kibritleri
https://cdn1.booknode.com/book_cover...ses-725534.jpg
"Eblouissante était ma rue.
Des années se sont écoulées. J'ai un peu appris, beaucoup voyagé, connu d'autres lumières, c'est-à-dire, selon les ciels, les soleils et les mers, dénombré les gammes incomparables de la clarté nécessaire à l'homme comme à la plante. Mais rien, ni la nature ni les livres, ne m'a laissé dans le souvenir cette sensation de blancheur forte, implacable, immuable du soleil de ma rue.
Sans doute cet éblouissement n'était-il qu'intérieur, ou n'existe-t-il que dans les métamorphoses de la mémoire, ne puis-je être sûr. Mais cette salutation solaire était celle de la vie. J'avais dix ans et pour la première fois, je ressentais la vie : elle s'annonçait avec une première blessure; du végétal je passai à l'animal, à la bête séparée de la bête ; et parce que j'étais un petit des hommes et non un jeune chat, une larme finissait de sécher sur ma joue.
Oui, éblouissante , avec ses immeubles gris que le soleil peignait en blanc, ses pavés nacrés sertissant l'herbe verte, ses bornes qui préservaient sa solitude. Eblouissante au point de fixer les instants sur le négatif de la mémoire. A jamais. Et je revois cet enfant frémissant et pur en face des premières tragédies, avec un tremblement de paupières, un battement particulier du cœur, non comme s'il était moi-même, mais comme s'il s'agissait de mon propre enfant, dissous jadis dans trop de lumière blanche. Le monde alors était pourtant joyeux."
-
Roman ve oykuleri deneysel Amerikan edebiyatinin en iyi ornekleri olarak kabul edilen Amerikali yazar John Hawkes'in dogum yildonumu (17 Agustos 1925)
"Acisiz mi? Belki tam olarak acisiz degil.Ne de olsa, yasamlarimizin artistik yargici -Ask- gorunmez parmaklarindan biriyle mutsuzluk tusuna, acinin bozuk notasina basmakta cok ustadir ve bircogumuz, siddetli istiraplara donusse de zaman zaman acinin muziginden zevk aliriz. Gercekte, dusman sessizliklerden, golgelerden, dus kirikligi notalarindan arinmis mukemmel evlilik var midir? Kesinlikle hayir. Fiona ile bunca yil cinsel anlamda guzel olan beraberligimiz boyunca, ornegin buyuk yatak odasindaki yatakta kimin yatacagi konusunda, gecici ama yine de aci fisiltilarla yuzlesmeler, mor tenis kortunda ani form kayiplari uzerine kisa suren kizginlik cikislari olmustu." Kan Portakallari
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Without pain? Perhaps not exactly without pain. After all, the artistic arbiter of all our lives - Love - is only too expert at depressing with one of her invisible fingers the lonely key, the sour note of pain, and most of us enjoy the occasional sound of pain, though it approaches agony. In fact, could any perfect marriage exist without hostile silences, without shadows, without sour notes? Obviously not. Throughout the many years of my sexually aesthetic union with Fiona, for instance, there were the momentary but nonetheless bitter whispered confrontations over use of the bed in the master bedroom, brief spurts of anger about a sudden loss of form on the violet tennis court."
-
Amerika dogumlu Ingiliz sair, oyun yazari ve edebiyat elestirmeni Thomas Stearns Eliot'in sevgili esi Esmé Valerie Eliot'in dogum yildonumu (17 Agustos 1926)
"Sana borcluyum bu kabina sigmayan sevinci,
Canlandiriyor duyularimi uyanis saatimizde;
Ve uyumu, duzenliyor erincini uyku saatimizin ;
Ve soluk alisi birlikte..."
https://pbs.twimg.com/media/EB663n5X...jpg&name=small
"To whom I owe the leaping delight
That quickens my senses in our wakingtime
And the rhythm that governs the repose of our sleepingtime,
The breathing in unison..."f
-
Ingiliz sair ve yazar (Edward James) Ted Hughes'in dogum yildonumu (17 Agustos 1930)
https://image.slidesharecdn.com/tedh...?cb=1270138586
Oturuyorum korunun tepesinde, gozlerim kapali,
Hicbir sey yapmadan, yalan dolu bir dus olmadan
Arasinda kanca gagamla kancali ayaklarimin.
Ya da kusursuz avlarin provasini yapiyorum uykumda.
Yuksek agaclarin sagladigi kolaylik!
Havanin tasima gucu ve gunesin isigi
Bana calisiyor
Ve yuzu bana donuk, teftisimi bekliyor toprak.
Ayaklarim dalin puruzlu kabuguna kilitli.
Her bir tuyumu yapmak icin, tek bir ayagimi
Tum yaradilis sureci gerekti:
Simdi ayaklarimin altinda ne varsa yaratilmis,
Ya da havalanip, donduruyorum tumunu -
Nerede dilersem orada avlaniyorum, hepsi benim cunku.
Aldatmaca yok benim govdemde:
Bas kopartmak benim kibarligim,
Olum dagitmak,
Cunku tek ucus yolum
Yasayanlarin kemiklerinden geciyor.
Usa dayali bir sey degil ileri surdugum hak:
Gunes destekliyor beni.
Hicbir sey degismedi ben baslayali.
Hicbir degisiklige izin vermedi gozum.
Hep boyle tutacagim her seyi.
-
2001 yilinda Nobel Edebiyat Odulu'nu kazanan Trinidad ve Tobago asilli Iingiliz yazar Sir Vidiadhar Surajprasad Naipaul'un dogum yildonumu (17 Agustos 1932)
"Isadami ona alip on ikiye satabilen kisidir. Oteki ona alir, on sekize yukseldigini gorur ama hic bir sey yapmaz.Yirmiye yukselmesini bekler. Ikiye dustugunde tekrar ona cikmasini bekler. Zamanla ona cikar. Ama hayatinin dortte birini harcamis olur. Parasinin ona verdigi tek sey azicik matematiksel heyecandir." Nehrin Donemeci
https://notevenpast.org/wp-content/uploads/Cover.jpg
"A businessman is someone who buys at ten and is happy to get out at twelve. The other kind of man buys at ten, sees it rise to eighteen and does nothing. He is waiting for it to get to twenty.When it drops to ten again he waits for it to get back to eighteen. When it drops to two he waits for it to get back to ten. Well, it gets back there. But he has wasted a quarter of his life. And all he's got out of his money is a little mathematical excitement."
-
Amerikali sosyolog, roman yazari Charlotte Perkins Gilman'in olum yildonumu (17 Agustos 1935)
https://pbs.twimg.com/media/ECKI9MlW...jpg&name=small
https://quotefancy.com/media/wallpap...-The-brain.jpg
“Kadin akli yok. Beyin bir seks organi degil. Kadin yasamdan da soz edebilir. / Non esiste una mente femminile. Il cervello non è un organo sessuale. Sarebbe come parlare di fegato femminile. / No existe el cerebro femenino. El cerebro no es un órgano sexual. Es como hablar de hígados femeninos."
"Daha sonra diger kadinlari dusundum, yani gercek kadinlari, buyuk cogunlugu. Ev islerini bir hizmetci maasi bile almadan ve soylu annelik gorevlerini ihmal etmeden sabirla yerine getirenler; bir tekduzelik icinde kor, zincirlenmis, cahil ama yeryuzunun en buyuk gucu olanlar. Yaptiklariyla karsilastirildiginda daha neler yapabileceklerini dusundum ve kalbim ofkeden cok baska duygularla kabardi.Daha sonra tum gucumle kadinlarin, tum kadinlarin kadinliklarini, bunun hayattaki gucunu ve gururunu ve yerini fark etmelerini."
http://www.delidolu.com.tr/wp-conten...uvarkagidi.jpg
"Then I thought of all the other women, the real ones, the vast majority, patiently doing the work of servants without even a servant's pay - and neglecting the noblest duties of motherhood in favor of house-service; the greatest power on earth, blind, chained, untaught, in a treadmill. I thought of what they might do, compared to what they did do, and my heart swelled with something that was far from anger. Then I wished - with all my strength - that women, all women, might realize Womanhood at last."
http://www.mondadoristore.it/img/La-...Perkins+Gilman
-
NASA'nin Apollo uzay programi icin ucakta ucus yazilimi gelistiren MIT Enstrumantasyon Laboratuvari Yazilim Muhendisligi eski Bolum direktoru, Amerikali bilgisayar bilimcisi, sistem muhendisi ve Baskanlik Ozgurluk Madalyasi sahibi Margaret Elaine Heafield'in dogum gunu (17 Agustos 1936)
https://pbs.twimg.com/media/ECKc37sX...g&name=900x900
(1969 yilinda Apollo 11 ucusundaki komut ve ay modullerini milyon kilometre uzaktaki aya goturup getiren, 145,000 satir assembly kodunu tasarlayip yazmis ve bu ekibi yonetmistir.)
https://pixel.nymag.com/imgs/fashion...10.h473.2x.jpg
-
Auschwitz-Birkenau'da olen, Ukrayna asilli Fransiz roman yazari Irène Némirovsky'nin olum yildonumu (17 Agustos 1942)
https://d3q94h10rclvvz.cloudfront.ne...?itok=I8WPI2cv
"Evet, yirmi yasindayken mutluluk bana daha degisik, korkunc ve ucsuz bucaksiz gelirdi oysa tum arzularin sonuna dogru yaklastikca, o tutkular mukemmel bir sekilde kuculuyor ve daha erisilebilir hale geliyor."
https://images.gr-assets.com/books/1...6l/7349285.jpg
“Yes, at twenty happiness seemed different to me, rather terrible and overwhelming, yet one’s desires become easier to achieve once they have largely run their course."
"Iki adam bir ara karsi karsiya, hic konusmadan oylece durdu. Sonra Alman sigarasini gosterdi ve berbat bir Fransizcayla ates istedi. Tutuncu de kotu bir Almancayla karsilik verdi, zira 1918'de Mayence'de isgale katilmisti. Oyle derindi ki sessizlik icinde (butun koy nefesini tutmustu) sozlerinin her kelimesi duyuldu. Alman yolu sordu.
Fransiz cevap verdi, sonra cesaretlenerek: 'Ateskes imzalandi mi?' diye sordu.
Alman kollarini iki yana acti. 'Henuz bilmiyoruz. Umuyoruz,' dedi.
Bu sozun insani tinisi, bu tavir, kana susamis biriyle degil digerleri gibi bir askerle karsi karsiya olduklarini gosterdi."
https://images-na.ssl-images-amazon....1zx9qN9UML.jpg
"For a moment, the two men just stood there, face-to-face, without saying a word. Then the German took out a cigarette and asked for a light in bad French. Then the German took out a cigarette and asked for a light in bad French. The newsagent replied in bad German; he had been among the occupying forces in Mainz in '1918. There was such total silence (the whole village was holding its breath) that you could hear each and every word. The German asked for directions.
The Frenchman replied, then became bolder: 'Has the armistice been signed?'
The German threw open his arms. "'We don't know yet. We hope so,' he said.
And the humanity of his words, his gesture, everything proved they were not dealing with some bloodthirsty monster but with a simple soldier like any other."
-
-
George Orwell, Hayvan Ciftligi (Animal Farm - La Fattoria degli Animali) romanini 17 Agustos 1945 tarihinde Secker and Warburg araciligiyla Londra’da yayimladi.
https://pbs.twimg.com/media/ECKQkDTX...jpg&name=small
"Tepeden asagilara bakarken Clover'in gozleri yasla doldu. Dusuncelerini dile getirebilseydi, yillar once insan soyunu alt etmek icin ise koyulduklarinda amaclarinin bu olmadigini soylerdi. Yasli Major'in onlari ilk olarak isyana tesvik ettigi gece can attiklari sey, bu teror ve katliam sahneleri degildi. Eger kendisi o zaman gelecegi hayal etmis olsaydi, acliktan ve kirbactan kurtulmus, herkesin esit, herkesin kendi kapasitesine gore calistigi, tipki Major'in konustugu gece en son kuluckada yumurtadan cikan ordek yavrularini on ayagiyla korudugu gibi, guclunun zayifi korudugu bir hayvan toplumunu hayal ederdi."
http://bookcoverarchive.com/wp-conte...nimal_farm.jpg
"As Clover looked down the hillside her eyes filled with tears. If she could have spoken her thoughts, it would have been to say that this was not what they had aimed at when they had set themselves years ago to work for the overthrow of the human race. These scenes of terror and slaughter were not what they had looked forward to on that night when old Major first stirred them to rebellion. If she herself had had any picture of the future, it had been of a society of animals set free from hunger and the whip, all equal, each working according to his capacity, the strong protecting the weak, as she had protected the lost brood of ducklings with her foreleg on the night of Major's speech."
https://images-na.ssl-images-amazon....1ItW5JZPhL.jpg
-
Cary Grant, Ann Sheridan, Marion Marshall'in rol aldigi Harp Gelini (I Was a Male War Bride - Ero uno sposo di guerra), 17 Agustos 1949'da Los Angeles, California'da gosterime girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...6,1000_AL_.jpg
https://i.pinimg.com/originals/ba/5b...1d024dd9f8.gif
-
Romanya dogumlu Alman roman, deneme yazari ve sair Herta Muller’in dogum gunu (17 Agustos 1953)
“Bir baba bahcede yazi capaliyor. Bir cocuk cicek tarhinin yaninda duruyor ve dusunuyor : Babasi nasil yasayacagini biliyor. Cunku baba vicdan azabini en ise yaramaz bitkilere yukleyip sonra da onlari koklerinden kopariyor. Az once, cocuk, en ise yaramaz bitkilerin capanin elinden kurtulup , yazin da hayatta kalmalarini istedi. Ama kacip kurtulamiyorlar, cunku ucmayi ancak sonbaharda tuylendikten sonra ogreniyorlar.”
https://pictures.abebooks.com/isbn/9783596511532-uk.jpg
“Ein Vater hackt den Sommer im Garten. Ein Kind steht neben dem Beet und denkt sich: Der Vater weiß vom Leben. Denn der Vater steckt sein schlechtes Gewissen in die dümmsten Pflanzen und hackt sie ab. Kurz davor hat das Kind sich gewünscht, daß die dümmsten Pflanzen vor der Hacke fliehen und den Sommer überleben. Doch sie können nicht fliehen, weil sie erst im Herbst weiße Federn bekommen. Erst dann lernen sie fliegen.”
-
Amerikali roman yazari Jonathan (Earl) Franzen’in dogum gunu (17 Agustos 1959)
“Bu da dogruydu. Yine de basroldeki genc kadin oyuncunun goguslerini hayal etmenin bastan cikariciligi olmadan bu senaryoyu yazacak cesareti bulamayan Chip'e gore haksiz ve acimasiz bir gorustu. ‘Herhalde haklisin,’ dedi Chip. ‘Gerci fizikselligin bir kismi bilincli olarak veriliyor. Cunku burada bir ironi var; bak goruyorsun, kiz adamin aklini cekici bulurken, adam kizin...’
‘Ama bunu okuyan bir kadin acisindan,’dedi, Julia inatla, ‘tavukcu dukkanindan soz ediyormus gibi geliyor. Gogus, gogus, gogus, bacak.’ " Duzeltmeler
https://pbs.twimg.com/media/ECHV_YoX...g&name=900x900
“ This, too, was true. That it was true, however, seemed unfair and cruel to Chip, who would never have had the heart to write the script at all without the lure of imagining the breasts of his young female lead. ‘You’re probably right,’ he said. ‘Although some of the physicality there is intentional. Because that’s the irony, see, that she’s attracted to his mind while he’s attracted to her…’ ”
‘But for a woman reading it,’ Julia said obstinately, ‘it’s sort of like the poultry department. Breast, breast, breast, thigh, leg.’ ”
-
-
Bollingen ve Pulitzer Odullu Amerikali sair, oyku ve roman yazari Conrad Potter Aiken’in olum yildonumu (17 Agustos 1973)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...-i-heard-2.jpg
Dinledigimiz sarki, asmisti musikiyi,
Bolustugumuz ekmek, ekmekten cok kutsaldi;
Ama artik sen yoksun, her yer ve her sey issiz,
Eskiden guzel olan ne varsa cansiz kaldi.
Ellerin su sofrayi oksamis, parmaklarin
Su bardagi tutmustu, ben gormustum kac kere,
Seni anmasalar da butun bunlar, sevgilim,
Hicbiri son veremez biraktigin izlere.
Onlarda gezindin de ellerin gozlerinle
Kutsallastirdin ama hep benim canimdaydin,
Seni tanidilar ya, hep hatirlayacaklar
Yine benim kalbimde, guzel akilli kadin.
-
Finli senfonik power metal grubu Nightwish'in solisti soprano, muzisyen ve soz yazari (Soile Susanna Turunen Cabuli) Tarja'nindogum gunu (17 Agustos 1977)
http://k43.kn3.net/taringa/8/A/5/8/0...daurig/4AF.gif
https://68.media.tumblr.com/9baee9fd...dc7uo1_500.gif
https://youtu.be/ufL2bo8GHVo?t=3
-
Clint Eastwood, Geneviève Bujold, Dan Hedaya'nin rol aldigi Ip Cambazi (Tightrope - Corda tesa), 17 Agustos 1984'de Amerika'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...6,1000_AL_.jpg
https://m.media-amazon.com/images/M/..._SX512_AL_.jpg
-
Brezilyali sair ve yazar Carlos Drummond de Andrade’nin olum yildonumu (17 Agustos 1987)
Sarhostu sair, tramvaya binmisti.
Bahceler arkasindan sokuyordu safak.
Neseli pansiyonlar huzurla uyuyordu.
Gecen evler de sarhostu, ne olacak!
Ne varsa ortalikta, onarilmazdi.
Kimseler bilmiyordu ama yikilacakti dunya
(bir tek cocuk biliyordu bunu, soylemiyordu) ,
yikilacakti dunya sekize ceyrek kala.
Son dusunceler! Son telgraflar!
Zamirleri ustalikla kullanan José,
erkeklere bayilan Helena,
iflas bayragini ceken Sebastiao,
agzini bile acmayan Artur,
cekip gideceklerdi sonsuzluga.
Sair korkutuk sarhos gerci
ama bir ciglik duyuyor safakta:
Dansa var misiniz hadi
tramvayla agaclar arasinda?
Tramvayla agaclar arasinda
dansedin kardeslerim!
Muzik olmasa da ne cikar
dansedin kardeslerim!
Sanki kendi kendilerine
sira sira doguyor cocuklar.
Dunyanin en guzel seyidir ask
(ask ve askin sonuclari) .
Dansedin kardeslerim, dansedin!
Olum arkadan gelsin!
https://etpoetica.files.wordpress.co...-andrade-2.png
The poet rode the trolley drunk.
The sun came up behind the yards.
The small hotels slept very sadly.
The houses too were drunk.
Everything was a total wreck.
Nobody knew that the world was going to end
(only a child did but kept it quiet),
that the world was going to end at 7:45.
Last thoughts! Last telegrams!
Joe who listed pronouns,
Helen who loved men,
Sebastian who ruined himself,
Arthur who never said anything,
set off for eternity.
The poet is drunk, but
he hears a voice in the dawn:
Why don't we all go dancing
between the trolley and the tree?
Between the trolley and the tree
dance, brothers!
Even without music
dance, brothers!
Children are being born
with so much spontaneity.
Love is fantastic
(love and what it produces).
Dance, brothers!
Death will come later
-
Patrick Swayze, Jennifer Grey ve Jerry Orbach’in rol aldigi romantik drama-muzik Ilk Dans, Ilk Ask (Dirty Dancing - Balli proibiti) 17 Agustos 1987’de New York'ta gosterime girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...xMTE@._V1_.jpg
https://i.gifer.com/HIu1.gif
-
Amerikali hard rock grubu Guns N' Roses, Appetite for Destruction albumunun 3.single'i Sweet Child o' Mine'i 17 Agustos 1988'de Geffen Records etiketiyle yayinladi.
https://i.pinimg.com/originals/6f/54...f6cbfddc64.gif
https://www.youtube.com/watch?v=1w7OgIMMRc4
-
William Peter Blatty’nin yonettigi korku-gizem Seytan III (The Exorcist III - L'esorcista III) 17 Agustos 1990’da Amerika’da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...zNDI@._V1_.jpg
-
Steve Martin, Rick Moranis ve Joan Cusack’in rol aldigi Mavi Cennetim (My Blue Heaven - Il testimone più pazzo del mondo) 17 Agustos 1990’da Amerika’da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...8,1000_AL_.jpg
-
Nicolas Cage, Willem Dafoe ve Laura Dern’in rol aldigi komedi - drama Vahsi Duygular (Wild at Heart Cuore selvaggio) 17 Agustos 1990’da Amerika’da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...5,1000_AL_.jpg
-
Disneytoon Studios ve Walt Disney Pictures'in animasyon filmi Mickey, Donald, Goofy: Uc Silahsurler (Mickey, Donald, Goofy: The Three Musketeers - Topolino, Paperino, Pippo: I tre moschettieri), 17 Agustos 2004'de Amerika ve Maceristan'da viztona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...3,1000_AL_.jpg
http://www.cornel1801.com/disney/Mic...rs-2004/01.jpg
-
Emma Stone, Jonah Hill, Michael Cera, Seth Rogen’in rol aldigi komedi filmi Cok Fena (Superbad - Superbad - Maiali dietro ai banchi) 17 Agustos 2007’de Amerika ve Kanada’da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...1MQ@@._V1_.jpg
-
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...ient-world.jpg
Clara cocuklarla bahcede dolasiyordu.
Gokyuzu yesildi otlarin uzerinde,
koprulerin altinda sular altin renginde,
maviydi, pembeydi, turuncuydu obur ogeler,
bir polis gulumsuyor, bisikletler geciyordu,
bir kiz cimlere basiyordu bir kusu yakalamak
icin,
butun dunya -Almanya, Cin- her sey
sessizdi Clara'nin cevresinde.
Cocuklar goge bakiyorlardi: Bakmak yasak
degildi.
Agiz, burun ve gozler acikti. Tehlike yoktu.
Gripti, sicakti, boceklerdi Clara'nin korktugu.
On bir tramvayini kacirmaktan korkuyordu
Clara, gelmekte geciken mektuplari
Beklemekten, her zaman yeni bir giysi
giyememekten. Ama bahcede dolasiyordu baban!
Bahceler vardi o zamanlar, sabahlar vardi.
-
-
Amerikali aktor Peter Fonda, 79 yasinda hayata veda etti.
https://pmcdeadline2.files.wordpress..._5885924as.jpg
-
Portekizli yonetmen Pedro Costa, bugun Locarno Film Festivali'nde Varela filmi ile Pardo d'oro'yu (Golden Leopard – Grand Prize of the City of Locarno) kazandi.
https://pbs.twimg.com/media/ECLZnyPX...jpg&name=small
https://pbs.twimg.com/media/ECLi6lXV...jpg&name=small
-
Netflix, efsanevi Kral Elvis Presley’i Amerika’yi korumak icin savasan gizli bir devlet ajani olarak izleyecegimiz Agent King isimli animasyon dizisi icin hazirliklara basladi.
https://pmcvariety.files.wordpress.c...0&h=563&crop=1
Komedi turundeki bu animasyon dizisinde Elvis Presley’i, Amerika’yi korumak icin savasan gizli bir devlet ajani olarak gorecegiz. Agent King dizisinde Elvis Presley, hem Rock’n’Roll Krali kimligini korumaya calisan bir muzisyen hem de ulkesi icin calisan bir ajan olarak karsimiza cikacak.
https://variety.com/2019/tv/news/net...ng-1203304695/
-
-
Cengiz Han'in (Temucin) olum yildonumu (18 Agustos 1227)
https://letteralmente.net/wp-content...-f-679x509.jpg
http://www.quotehd.com/imagequotes/a...-committed.jpg
"Ben tanrinin cezasiyim. Eger bir gunah islememis olsaydiniz, Tanri sizi cezalandirmam icin beni yollamazdi. / Io sono la punizione di Dio. Se non aveste commesso peccati degni di nota, Dio non mi avrebbe mandato a castigarvi."
https://scontent-atl3-1.cdninstagram...ninstagram.com
"If you're afraid - don't do it, - if you're doing it - don't be afraid! / Se hai paura non farlo, se lo fai non avere paura."
https://i.pinimg.com/originals/16/f2...d845a028b1.jpg
“At sirtinda dunyayi fethetmek kolaydir. Zor olan inip onu yonetmektir. / Conquistare il mondo a dorso di cavallo è facile; il difficile è smontare e governare.”
-
Modern siyaset biliminin temellerini atan Fransiz yazar, dusunur, yargic ve siyasetci Etienne de La Boétie’nin olum yildonumu (18 Agustos 1563)
“Erdemi sevmek, guzel olgulara deger vermek, aldigimiz iyiligin nereden geldigini kavramak ve ugrunda yaptigimiz her seye yarasir olan sevdigimiz kisinin onurunu ve ustunlugunu yukseltmek icin kendi rahatimizi bozmak, akla uygundur. Oyleyse, onlari korumak icin buyuk bir ongorusu, savunmak icin buyuk bir ustaligi ve yonetmek icin buyuk bir ozeni oldugunu sinama yoluyla kanitlamis buyuk bir kisiyi bulan bir ulkenin sakinlerini ele alalim; eger bu insanlar daha ileri gidip kendi arzulariyla ona boyun egmeyi kabul ederlerse ve ona bazi ustunlukler verecek kadar guven duyarlarsa,bunun pek bir bilgece is oldugunu soyleyemem: Onu, iyilik yaptigi yerden alip kotuluk yapabilecegi bir yere goturmekten baska bir sey degildir bu.” Gonullu Kulluk Uzerine Soylev
https://products-images.di-static.co...-475x500-1.jpg
“Il est raisonnable d'aimer la vertu, d'estimer les belles actions, d'être reconnaissants pour les bienfaits reçus, et de réduire souvent notre propre bien-être pour accroître l'honneur et l'avantage de ceux que nous aimons, et qui méritent d'être aimés. Si donc les habitants d'un pays trouvent parmi eux un de ces hommes rares qui leur ait donné des preuves d'une grande prévoyance pour les sauvegarder, d'une grande hardiesse pour les défendre, d'une grande prudence pour les gouverner ; s'ils s'habituent à la longue à lui obéir et à se fier à lui jusqu'à lui accorder une certaine suprématie, je ne sais s'il serait sage de l'enlever de là où il faisait bien pour le placer là où il pourra faire mal ; il semble, en effet, naturel d'avoir de la bonté pour celui qui nous a procuré du bien, et de ne pas en craindre un mal.”
-
Erken Barok donemde mitolojik ve dinsel konulu resimleriyle taninan Italyan ressam Guido Reni'nin olum yildonumu (18 Agustos 1642)
https://pbs.twimg.com/media/ECPs3bcW...g&name=900x900
Venere e Cupido (Venus and Cupid, 1640)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...upido_1640.jpg
-
Italyan Barok ressam Andrea Camassei'nin olum yildonumu (18 Agustos 1649)
Il massacro delle Niobidi, 1638-1639
http://www.iconos.it/fileadmin/_proc...77d208d86f.jpg
Arriva rapisce Rinaldo (Nationalmuseum, Stockholm)
https://pbs.twimg.com/media/ECPeHiIX...jpg&name=small
-
Italyan Barok ressam Antonio Domenico Trivia'nin olum yildonumu (18 Agustos 1699)
Tempio di Venere, 1674
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._di_Venere.jpg
-
Italyan ressam Telemaco Signorini'nin dogum yildonumu (18 Agustos 1835)
Una mattina di settembre a Settignano (September Morning in Settignano, 1891)
http://www.settemuse.it/pittori_scul..._settembre.jpg
-
Fransiz roman ve oyun yazari Honoré de Balzac'in olum yildonumu (18 Agustos 1850)
"Ertesi sabah Paris'i adeta bicakla kesilecek kadar kalin bir sis kaplamisti. Butun sehri oyle sarmis ve oyle puslandirmisti ki,en duzenli ve sozune sadik kisiler bile,havaya aldanip vakti sasirdilar.Boyle yogun sislerde is bulusmalari kacirilir.Saatler on ikiyi calarken herkes daha sekiz oldugunu sanir.Saat dokuz bucuktu,Mme Vauquer,henuz yatagindan cikmamisti bile.Christophe'la sisman Sylvie de gecikmislerdi.Pansiyonerlere ayrilan sutun ust tabakalariyla hazirlanan sutlu kahvelerini sakin sakin iciyorlardi.Usulsuz olarak alinan bu haraci Mme Vauquer'nin farketmemesi icin de Sylvie, kalan sutu uzun zaman kaynatirdi." Goriot Baba
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Le lendemain matin régnait à Paris un de ces épais brouillards qui l'enveloppent et l'embrument si bien que les gens les plus exacts sont trompés par le temps. Les rendez-vous d'affaires se manquent. Chacun se croit à huit heures quand midi sonne. Il était neuf heures et demie, madame Vauquer n'avait pas encore bougé de son lit. Christophe et la grosse Sylvie, attardés aussi, prenaient tranquillement leur café, préparé avec les couches supérieures du lait destiné aux pensionnaires, et que Sylvie faisait longtemps bouillir, afin que madame Vauquer ne s'aperçût pas de cette dîme illégalement levée."