-
Pulitzer Odullu Amerikali roman ve kisa oyku yazari Jean Stafford'un olum yildonumu (26 Mart 1979)
" Kartlari sertce masaya vurarak solitaire oynamaya basladi. Kartlarla yasadigi bu anlamsiz kriz sirasinda kupa kizinin kosesini kirdi ve bu ona babasinin tum kis aksamlarini, buyuk bir cakiyla bir deste kagit temizleyerek gecirme aliskanligini hatirlatti. Ayni cakiyi bir parca cigneme tutunu koparmak icin, tirnaklarini kesmek icin ve baharda derisine gomulmus keneleri cikarmak icin de kullaniyordu. " Kanayan Kalpler
https://images-na.ssl-images-amazon....2Bfhbvk4XL.jpg
" She began to play solitaire, violently slapping the cards down on the table. In this futile tantrum with the cards, she bent a corner of the Queen of Hearts and this reminded her of her father's custom of spending whole winter evenings cleaning a deck of cards with a jackknife. A jackknife which he used, as well, to slice off a plug of chewing tobacco, to trim his fingernails and, in the spring, to dig embedded woodticks out of his skin. "
" Lily buyuk kogusu gorebiliyordu, dort uzun sira boyunca her yatakta cok yasli, egri bugru kadinlar vardi; gofre kumastan yatak ortulerinin altindaki bitik vucutlarinin kabartisi, yatagin icinde kesik bir uzuv ya da kirik bir kemik yigini varmiscasina eksik ve sekilsiz gorunuyordu, ince yastiklardan bakan ic karartici yuzleri ozelliklerini kaybetmisti: Aralarindan hangisinin kotu, pis, cesur ya da aptal gibi baktigini anlamak neredeyse imkansizdi, zira yas ve asagilanma, agir basan mizaci bulandirmis, ifadesiyse tamamen silmisti. "
https://static01.nyt.com/images/2019...isable=upscale
" Lily could see into the large ward, where every bed—and there were four long rows of them—was occupied by an ancient, twisted woman; the humps of their withered bodies under the seersucker coverlets looked truncated and deformed like amputated limbs or mounds of broken bones, and the wintry faces that stared from stingy pillows had lost particularity: among them it would have been impossible to determine which was primarily bleak or mean or brave or imbecile, for age and humiliation had blurred the predominant humor and had all but erased the countenance. "
-
Fransiz edebi teorisyen, filozof, dilbilimci, elestirmen ve isaret bilimci Roland Barthes’in olum yildonumu (26 Mart 1980)
" Yasamimda milyonlarca bedenle karsilasirim; bu milyonlarca bedenden ancak birkac yuzunu arzularim; ama bu birkac yuzden yalnizca birini severim. Asik oldugum oteki bana arzumun ozgurlugunu gosterir.Bu secim - oylesine titizdir ki yalnizca Tek'i alikoyar-, soylediklerine gore, cozumsel gecisimle ask gecisimi arasindaki ayrimi olusturur; beriki evrenseldir, oteki ozgul. Binlerce Imge arasinda arzuma uygun Imge'yi bulabilmem icin, nice rastlantilar, nice sasirtici rastlasimlar (belki de arastirmalar) gerekmistir. Cozumunu hicbir zaman bilemeyecegim bir buyuk bilmecedir bu: Neden sunu arzuluyorum? Neden onu surekli olarak, kendimden gecerek arzuluyorum? Butunuyle o mu (bir golge, bir bicim, bir hava mi) arzuladigim? Yoksa bu bedenin yalnizca bir parcasi mi? Peki, bu durumda, bu sevilen bedende, benim icin 'fetis' iccagrisi tasiyan ne? Hangi parca, hangi rastlanti? Belki de inanilmaz olcude ufak bir sey. Bir tirnagin kesilis bicimi, azicik egrilemesine kirilmis bir dis, sacin bir kivrimi, konusurken, sigara icerken, bir parmaklari acma bicimi mi? Bedenin butun bu kivrimlari konusunda, onlarin tapilasi oldugunu soyleme istegi duyuyorum. Tapilasi demek: onun tek olmasi bakimindan, arzum budur demektir. Bununla birlikte, arzumun ozgullugunu ne denli cok duyarsam, o denli az adlandirabilirim onu: hedef kesinlestikce isim titrer; arzunun yerindeligi olsa olsa sozcugun uygunsuzluguna yol acar. Bu dil basarisizligindan tek bir iz kalir geriye: 'tapilasi' sozu. " Bir Ask Soyleminden Parcalar
https://pbs.twimg.com/media/DF0dpj-XUAA1iY1.jpg
" Nella mia vita, io incontro milioni di corpi; di questi miloni io posso desiderarne delle centinaia; ma di queste centinaia, io ne amo uno solo. L'altro di cui io sono innamorato mi designa la specialità del mio desiderio. Per trovare l'Immagine che, tra migliaia, si confà al mio desiderio, ci sono volute molte combinazioni, molte sorprendenti coincidenze (e forse molte ricerche). E' un enigma che io non riuscirò mai a risolvere: perchè mai desidero il Tale? Perchè lo desidero persistentemente, languidamente? E' tutto lui che desidero (una sagoma, una forma, un'aria)? O è solamente una parte di quel corpo? E, in tal caso, che cos'è che, in quel corpo amato, ha per me il valore del feticcio? Quale porzione, per quanto esigua sia, quale sua caratteristica? Il taglio di un'unghia, un dente leggermente rotto di sbieco, una ciocca di capelli, un certo modo di muovere le dita mentre parla, mentre fuma? Di tutte queste caratteristiche del corpo, ho voglia di dire che sono adorabili. Adorabile vuol dire: questo è il mio desiderio, in quanto esso è unico: 'E' questo! E' esattamente questo (che io amo)!'. Tuttavia più provo la specialità del mio desiderio, meno sono in grado di precisarla; alla precisione di ciò che voglio dire corrisponde uno sfocamento del nome; il proprio del desiderio non può che produrre un improprio dell'enunciato. Di questo fallimento linguistico, resta soltanto una traccia: la parola adorabile. "
-
-
-
Isvecli sair, psikolog ve cevirmen Tomas Transtromer'in olum yildonumu (26 Mart 2015)
Isigi sonduruyorlar ve lambanin beyaz golgesi
bir sure daha isiyor tumuyle yok olmadan once, karanlik dolu
bir bardakta cozunen bir tabletmiscesine. Sonrasi altalta ustuste.
Otelin duvarlari yukseldikce yukseliyor karanlik gokyuzune.
Ask hareketleri dindi artik, uyuyorlar
ama en sakli dusunceleri bulusuyor simdi
tipki bir okul cocugunun islak resim kagidinda bulusup
birbirinin icine akan renkler gibi.
Simdi sessiz ve karanlik. Ama sehir de onlara iyice yanasti bu
gece. Isiksiz pencereleriyle. Evler de giderek yakinlasti.
O izdihamin ortasinda iyice sokuluyorlar birbirlerine, bekliyorlar,
en ufak ifadeden yoksun yuzleriyle baslarina ususecek o kalabaligi.
https://jeffschwaner.files.wordpress...s-hass238a.jpg
They switch off the light and its white shade
glimmers for a moment before dissolving
like a tablet in a glass of darkness. Then up.
The hotel walls rise into the black sky.
The movements of love have settled, and they sleep
but their most secret thoughts meet as when
two colors meet and flow into each other
on the wet paper of a schoolboy’s painting.
It is dark and silent. But the town has pulled closer
tonight. With quenched windows. The houses have approached.
They stand close up in a throng, waiting,
a crowd whose faces have no expressions.
-
Amerikali sair, roman ve deneme yazari (America’s foremost master) James 'Jim' Harrison'in olum yildonumu (26 Mart 2016)
https://images.thestar.com/q8rL5rYzp...m-harrison.jpg
"1914 Ekim'inin sonlarinda, uc erkek kardes, atlarina binip Buyuk Savas icin askere yazilmak uzere, Montana Eyaleti'nin Choteau kasabasindan Guneybati Kanada'daki Calgary'ye gittiler. Tek Darbe adindaki yasli bir Cheyenne de onlara eslik etti..." Dusus Efsaneleri
https://d3525k1ryd2155.cloudfront.ne...986525.0.x.jpg
"Late in October in 1914 three brothers rode from Choteau, Montana, to Calgary in Alberta to enlist in the Great War. An old Cheyenne named One Stab rode with them to return with the horses in tow..."
https://cdn.cnn.com/cnnnext/dam/asse...per-tease.jpeg
Anthony Bourdain ile birlikte
-
https://pbs.twimg.com/media/C3lYmwnWQAASkoa.jpg
Tek insanin sarkisini soyluyorum, herkesten ayri, basit bir insan,
Gene de Demokratik kelimesini, yiginlar kelimesini kullaniyorum.
Tepeden tirnaga butun vucudun sarkisini soyluyorum,
Ne yalniz yuz, ne de yalniz beyin degerlidir ilham perisi icin,
ben vucut butunuyle cok daha degerlidir diyorum,
Erkeklerin yani sira kadinlarin sarkisini soyluyorum.
Duygu, heyecan, kuvvet yuklu hayatin,
Neseli, en hur hareketler icin, tanrisal yasalara uyarak yaratilmis
Modern Insanin sarkisini soyluyorum.
Walt Whitman
-
https://www.queerks.com/wp-content/u...iams-quote.jpg
“ 'Duz nedir? Bir cizgi duz olabilir ya da bir cadde, fakat insanin yuregi, daglarin arasindan gecen bir yol gibi kivrimlidir.' / 'Dritto? Cos’è dritto? Una riga può essere dritta, o una strada. Ma il cuore di un essere umano…' ” Tennessee Williams, Arzu Tramvayi