https://c1.staticflickr.com/5/4211/3...fd3dbf4c_b.jpg
Printable View
Sayin JonDowes son bir haftadir bankalar takipteki alacaklarini buyuk iskontolarla temlik ediyorlar, bu olagan rutin bir bilanco temizligi mi? alacaktan vazgecilen tutarlar direkt zarara mi yaziliyor? ne tur bir sIkIntI var? aslinda sIkInti asagi yukari ortada ama sizin fikrinizi ogrenmek isterim, tesekkurler
selamlar,
Nispeten rutin sayılır. Bilançolarda komada bekleyen varlıkları nakte döndürüp zararı realize ediyorlar, bu da cari oranlarını toparlıyor. Sonuçta bu krediler büyük zararla satılıyor diye aniden bir zarar oluşmuyor. Kredilerin çoğu zaten batık ama bu bilançolara gecikmeli yansıyor. Ne kadar erken bu aydınlanmayı yaşarlarsa, o kadar önlerini açmış ve yeni kredi verebilecek konuma geçmiş oluyorlar. Ekonominin genel gidişatı hakkında direkt bir fikir vermesi içinse, "Takipteki alacak oranları"nı takip etmekte fayda olacaktır. Satılan krediler buna paralel artıyor olabilir ama bu, bankaların elinde. İsterlerse yıllarca satmadan ellerinde tutarlar / gizlerler.
Sn jondowes,
Devletin son aylarda fazla borçlanması faizleri yükseltici bir etki olarak yorumlanıyor . Ancak burada şöyle bir mekanik söz konusu değil mi?. Borçlanılan para yine likidite havuzuna geri dönüyor. Örneğin borçlanılan 62 milyar TL devletin hesaplarında kamu mevduatı olarak hatta *daha düşük faizden* vadeli ya da vadesiz hesaplara yatırılıyor.
Yani hazinenin borçlanması yurt içindeki likiditeyi azaltmıyor. Aksine 62 milyar TL nin harcamalar yapılana kadar (yani bu para %14 faizli mevduata dönüşene kadar) %7.8 ortalama ile kamu mevduatı olarak sisteme düşük faiz ile giriyor.
Bu denklemde sanki devletin borçlanması hazine tahvil faizlerini yükseltmiş olabilir ama uzun bir süredir hazine tahvil faizlerinden kopuk seyreden piyasa faizine bahsedilen kadar çok ciddi bir etki yapmamış olması gerekli.(en azından kgf ye göre çok daha az bir etkisi olması gerekmez mi?)
Hazine borçlandığı parayı hangi muhasebesel hesapta tutuyor?. Örneğin hazine'nin vadeli ve vadesiz mevduatları teknik olarak harcamalar için devlet kurumlarına dağıtılmadan önce maliye bakanlığına bağlı bir hesapta mı değerlendiriliyor, yoksa direk olarak maliye bakanlığı üzerinde muhasebeleştirilip bu para kamu bankalarında mı değerlendiriliyor?
Devletin fazla borçlanmasının nedeni: fazla harcaması; yani bütçe açığıdır. Başlangıç noktası borç değil yani; bütçe. Devleti de sistemde bir aktör olarak düşündüğümüzde, fazla para harcaması ve sonucunda da fazla borçlanıyor olması; likidite açığına katkı yapıyor. Çünkü fon piyasasının ana aracısı olan bankacılık sisteminde atıl fonları borçlanıcılara verirken oluşan bir "kaçak" durumu var. Daha önce de konuştuğumuz gibi bu kaçak; likidite açığını besliyor. Devletin çok borç alması veya KGF desteğiyle şirketlerin aniden borçlanmayı arttırması parasal anlamda aynı sonucu getirebiliyor. Ancak bunun etkisini kamu haricindeki aktörlerdeki oranda görmeyi beklemeyiz çünkü devletin yastık altı yapması veya yurtdışına birikim kaçırması ihtimal dışıdır. Burda ana etken fraksiyonel bankacılık gereği oluşan "zorunlu karşılık tutulması" kaynaklı likidite açığı olacaktır. Bir de devletin ödeme yaptığı birimlerin yastıkaltı/yurtdışı yapması bunu arttırabilir.
Orta vadede borçlanmanın artması, devlet tahvili faizlerini arttırıcı etki yapar. Ancak enflasyon ve MB politikalarının sonuçları, borçlanmanın vade ve faiz yapısı, bunu yavaşlatabilir ve hatta durdurabilir. Yani borç artıyor diye faiz de artacak diye bir şart her zaman yok. Faize etki eden çok vektör var, bileşkesini önceden bilmek her zaman kolay değil.
Hazinenin nakit yönetimi TCMB hesapları üzerinden yapılıyor ancak Ziraat de tahsilat/ödeme birimi olarak kullanılıyor. Mahfi hoca bu konuda uzmandır, yazısını okuyunuz:
1. http://www.radikal.com.tr/yazarlar/m...egisti-893468/
2. http://www.radikal.com.tr/yazarlar/m...etimi-1017702/
Hazinenin her daim belli bir nakti olur ama büyük resimde "önce borçlanıp sonra harcıyor" diyemeyiz; "önce harcar, sonra borçlanır". Bu nedenle odaklanılması gereken yer borçlanmadan daha önce, harcamalar, yani bütçe açığıdır.
Sn jondowes
Kamu mevduatı için zorunlu karşılık tutuluyor mu.
Tüm zorunlu karşılıklar kaldırılsa verilen krediler ve devletin iç borclanmasi yüzde yüz yani kayipsiz tekrar Likidite olarak geri gelir miydi. Sadece TL likiditesi olarak düşünürsek.
mevduatın kaynağı önemli değil tl ve yp tüm mevduatlar için zorunlu karşılık, verilen tüm nakit & gayrinakit krediler için de genel karşılık ayrılır (hatta kredi limitlerinden de ayrılıyor artık genel karşılık) , bu sermaye risk yönetimi için alınmış bir tedbirdir, zk nın kaldırılması demek bankaların SYR'sinde ve likiditesinde bozulmalara neden olur.
paşa paşa en baştan ZKlarını ayırtır merkezimiz sağolsun :)
soruya gelirsek, ZK kaldırılırsa, likidite ZK oranında geri gelirdi elbette ve bankaların zk da boşta duran paralarını kullanma imkanları nedeniyle maliyet düşmesi sonucu faizlerde bir miktar gevşemeye bile neden olurdu.
Teşekkürler sn Pythagoras, ekleyecek bir şey bırakmamışsınız :cool: