-
Fransiz klasik muzik bestecisi Georges Bizet'nin ayni isimli, unlu operasinin temasini olusturan Carmen adli kisa romani ile taninan Fransiz, drama ve kisa oyku yazari, arkeolog, tarihci ve cevirmen Prosper Mérimée’nin olum yildonumu (23 Eylul 1870)
“Cingene gozu, kurt gozu der bir Ispanyol atasozu. Bu da, iyi bir gozlemi aciga vurur. Bir kurdun bakisini incelemek icin bitkiler bahcesine gitmeye vaktiniz yoksa bir serceyi gozledigi sirada kedinize bakin, yeter.”
https://i.thenile.io/r1000/9781934648124.jpg
“Œil de bohémien, œil de loup, c'est un dicton espagnol qui dénote une bonne observation. Si vous n'avez pas le temps d'aller au Jardin des Plantes pour étudier le regard d'un loup, considérez votre chat quand il guette un moineau.”
“Cingenelerin kendilerine ait bir ulkeleri olmadigindan surekli gezerler, her dili bilirler; Cingenelerin buyuk kismi Portekiz’de, Fransa’da, Bask bolgesindeki illerde, Katalunya’da yasar; hatta Moralilar ve Ingilizlerle de anlasirlar. Carmen Baskcayi epeyce biliyordu.”
https://pictures.abebooks.com/isbn/9782743200305-us.jpg
“Vous saurez que les bohémiens, monsieur, comme n’étant d’aucun pays, voyageant toujours, parlent toutes les langues, et la plupart sont chez eux en Portugal, en France, dans les provinces, en Catalogne, partout ; même avec les Maures et les Anglais, ils se font entendre. Carmen savait assez bien le basque.”
-
Romantizmin ve Biedermeier caginin temsilcilerinden Alman sair ve ressam Carl Spitzweg'in olum yildonumu (23 Eylul 1885)
Der arme Poet (The poor poet, 1839)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...tzweg_1839.jpg
Der abgefangene Liebesbrief (The intercepted love letter, circa 1855)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...itzweg_013.jpg
-
Amerikali yazar, muhabir ve politik yorumcu Walter Lippmann’in dogum yildonumu (23 Eylul 1889)
https://izquotes.com/quotes-pictures...ann-113192.jpg
“Bilgeligi anlamak icin bilgelik gerekir. Seyircinin sagir olmasi halinde, muzik bir sey degildir.”
https://yahooeysblog.files.wordpress...mann-think.jpg
“Herkesin ayni dusundugu yerde, hic kimse cok dusunmez.”
-
Ingiliz roman, kisa oyku ve oyun yazari Wilkie Collins’in olum yildonumu (23 Eylul 1889)
“O zaman ya da daha sonralari, guzel tatilimiz bittikten sonra da, minnettar dostumun o cok arzuladigi bana hizmet etme firsatinin pek yakinda cikacagi, onun bu firsati aninda degerlendirecegi, boyle yaparak da hayatima butunuyle farkli bir yon verecegi ve beni neredeyse kendimi taniyamayacak kadar degistirecegi hic aklima gelmemisti. Ama oyle oldu iste. Eger Profesor Pesca suyun altinda, cakildan yataginda yatarken onu kurtarmak icin suya dalmis olmasaydim, buyuk olasilikla bu sayfalarda anlatilacak hikayeyle hicbir ilgim olmayacakti; her an aklimda olan, tum enerjimi emen ve su anda hayatimin amacini belirleyen tek yol gostericim haline gelmis olan o kadinin belki de adini bile duymamis olacaktim.” Beyazli Kadin
https://img1.od-cdn.com/ImageType-40...D%7DImg400.jpg
“Little did I think then—little did I think afterwards when our pleasant holiday had drawn to an end—that the opportunity of serving me for which my grateful companion so ardently longed was soon to come; that he was eagerly to seize it on the instant; and that by so doing he was to turn the whole current of my existence into a new channel, and to alter me to myself almost past recognition. If I had not dived for Professor Pesca when he lay under water on his shingle bed, I should in all human probability never have been connected with the story which these pages will relate—I should never, perhaps, have heard even the name of the woman who has lived in all my thoughts, who has possessed herself of all my energies, who has become the one guiding influence that now directs the purpose of my life.”
“Belirsiz guzellik anlayisimiza ilk kez hayat, isik ve form veren kadin, ruh dunyamizda o ortaya cikana kadar farkinda olmadigimiz bir boslugu doldurur. Boyle zamanlarda duyularin algiladiklarindan, yuz ifadelerinin disa vurduklarindan farkli buyuler soze dokulemeyecek kadar, neredeyse dusunulemeyecek kadar derin yakinlik hislerini harekete gecirirler. Kadinlarin guzelliginin altinda yatan gizem ancak ruhumuzdaki o daha derin gizemle birlestiginde tarifsiz bir hal alir. Ancak ve ancak o zaman bu dunyada, fircadan ve kalemden dusen isigin aydinlattigi dar alanin otesine gecmis demektir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1.LZZZZZZZ.jpg
“The woman who first gives life, light, and form to our shadowy conceptions of beauty, fills a void in our spiritual nature that has remained unknown to us till she appeared. Sympathies that lie too deep for words, too deep almost for thoughts, are touched, at such times, by other charms than those which the senses feel and which the resources of expression can realise. The mystery which underlies the beauty of women is never raised above the reach of all expression until it has claimed kindred with the deeper mystery in our own souls. Then, and then only, has it passed beyond the narrow region on which light falls, in this world, from the pencil and the pen.”
-
Belcikali surrealist ressam Paul Delvaux’nun dogum yildonumu (23 Eylul 1897)
L’appel (Chiamata – The Call, 1943)
https://en.fundaciontelefonica.com/w...ELL-DEVAUX.jpg
L’Annonciation (L'Annunciazione - The Annunciation, 1955)
https://uploads5.wikiart.org/images/....jpg!Large.jpg
-
1984 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Cekoslovakyali yazar, sair ve gazeteci Jaroslav Seifert’in dogum yildonumu (23 Eylul 1901)
O guzel gunler
hani kent bir zara, bir yelpazeye, bir kus turkusune
ya da deniz kiyisindaki bir tarak kabuguna benzer
-elveda, elveda guzel kizlar
bugun tanismistik
bir daha gorusmeyecegiz hic.
O guzel Pazar gunleri
hani kent bir topa, bir iskambil kagidina, bir okarinaya
ya da sallanip duran bir cana benzer
-gunesli caddelerde
opusurdu golgeleri gelip gecenlerin
ve birbirlerini tanimadan gecip giderdi insanlar.
O guzel aksam saatleri
hani kent bir gule, bir satranc tahtasina, bir kemana
ya da aglayan bir kiza benzer
-domino oynamistik
kara noktali taslarla, bardaki o zayif kizlarla
dizlerine bakarak
jartiyerlerinin ipek birer tac gibi susledigi
iki kuru kafayi andiran bir deri bir kemik dizlerine
umarsiz kralliginda askin.
https://images-na.ssl-images-amazon....113ifkCA9L.jpg
Those beautiful days
when the city resembles a die, a fan and a bird song
or a scallop shell on the seashore
– goodbye, goodbye, pretty girls,
we met today
and will never meet again.
The beautiful Sundays
when the city resembles a football, a card and an ocarina
or a swinging bell
– in the sunny street
the shadows of passers-by were kissing
and people walked away, total strangers.
Those beautiful evenings
when the city resembles a rose, a chessboard, a violin
or a crying girl
– we played dominoes,
black-dotted dominoes with the thin girls in the bar,
watching their knees,
which were emaciated
like two skulls with the silk crowns of their garters
in the desperate kingdom of love.
-
23 Eylul 1912
"Bu 'Yargi' oykusunu 22 Eylul'u 23 Eylul'e baglayan gece aksam ondan sabah altiya kadar yazip bitirdim. Oturmaktan uyusmus bacaklarimi masanin altindan zor cekip cikarabildim. Harcanan korkunc caba ve oykunun sanki bir suda yuzerek ilerliyormsum gibi gozlerimin onunde nasil gelisip ilerledigini algilamanin kivanci. Bu gece bircok kez vucudumun agirligini sirtimda tasidigimi hissettim. Her sey nasil da dile getirilebiliyor, nasil butun, nasil alabildigine yabanci aklagelimler icin yakilmis buyuk bir ates hazir bekliyor ve bunlar ateste yanip yok olduktan sonra yeniden dirilip boy gosteriyorlardi. Derken pencere onunde beliren bir mavilik. Yolda giden bir araba. Kopruden gecen iki adam. Saat ikide son kez saate baktim. Hizmetci ilk kez holden geciyordu ki oykunun son cumlesi de yazildi. Sondurulen lamba, gunun agarisi. Kalpte hafif sizilar. Gece yarisi kaybolan yorgunluk. Kiz kardeslerimin soguktan titreyerek odaya girisleri. Oykuyu kendilerine okuyusum. Daha once hizmetcinin onunde uzanip gerinerek 'Simdiye kadar yazdim hep' deyisim. Sanki o anda iceri getirilip konmus gibi hic ilisilmemis yatagin gorunumu. Simdiye kadar yazmanin kirac topraklarinda oyalandigima iliskin kanimin dogrulanisi. Yazmak denilen sey ancak boyle bir tutarlilik. ruh ve bedenin boyle katiksiz bir acilimiyla..."
https://www.fischerverlage.de/media/...96-18118-6.jpg
23. September 1912
"Diese Geschichte 'das Urteil' habe ich in der Nacht vom 22 zum 23 von 10 Uhr abends bis 6 Uhr früh in einem Zug geschrieben.Die vom Sitzen steif gewordenen Beine konnte ich kaum unter dem Schreibtisch hervorziehn. Die fürchterliche Anstrengung und Freude, wie sich die Geschichte vor mir entwickelte wie ich in einem Gewässer vorwärtskam. Mehrmals in dieser Nacht trug ich mein Gewicht auf dem Rücken. Wie alles gewagt werden kann, wie für alle, für die fremdesten Einfälle ein großes Feuer bereitet ist, in dem sie vergehn und auferstehn. Wie es vor dem Fenster blau wurde. Ein Wagen fuhr. Zwei Männer über die Brücke giengen. Um 2 Uhr schaute ich zum letztenmal auf die Uhr. Wie das Dienstmädchen zum ersten Mal durchs Vorzimmer gieng, schrieb ich den letzten Satz nieder. Auslöschen der Lampe und Tageshelle. Die leichten Herzschmerzen. Die in der Mitte der Nacht vergehende Müdigkeit. Das zitternde Eintreten ins Zimmer der Schwestern. Vorlesung. Vorher das Sichstrecken vor dem Dienstmädchen und Sagen: 'Ich habe bis jetzt geschrieben'. Das Aussehn des unberührten Bettes, als sei es jetzt hereingetragen worden. Die bestätigte Überzeugung, daß ich mich mit meinem Romanschreiben in schändlichen Niederungen des Schreibens befinde. Nur so kann geschrieben werden, nur in einem solchen Zusammenhang, mit solcher vollständigen Öffnung des Leibes und der Seele."
-
-
Alman yazar ve oyun yazari Bertolt Brecht’in Gecede Trampet Sesleri (Trommeln in der Nacht - Tamburi nella notte - Drums in the Night) oyunu ilk kez 23 Eylul 1922 tarihinde Berlin, Deutsches Theater'da sahnelendi.
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._der_Nacht.jpg
http://www.maggiesfarm.it/teatro5.jpg
-
Alman yonetmen F.W. Murnau'nun yonettigi, George O'Brien, Janet Gaynor, Margaret Livingston'in rol aldigi romantik drama sessiz film Sunrise: A Song of Two Humans (Safak) 23 Eylul 1927 tarihinde vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....1MzY@._V1_.jpg
https://media.giphy.com/media/1eMpvap48ImjK/giphy.gif
https://68.media.tumblr.com/d9c76fde...rhhpo1_500.gif
-
Alman naturmort ressami Emilie Preyer'in olum yildonumu (23 Eylul 1930)
Früchtestillleben mit Pfirsichen und Trauben, circa 1870-1880
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rauben_etc.jpg
Stillleben mit Sektflöte, 1873
https://www.galerie-paffrath.de/webs...-sektglas.jpeg
-
Amerikali sarkici, soz yazari, muzisyen ve ritim ve blues ustasi Ray Charles'in dogum yildonumu (23 Eylul 1930)
https://media.tenor.com/images/1758d...2cb8/tenor.gif
-
Italyan sarkici ve soz yazari Gino Paoli'nin dogum gunu (23 Eylul 1934)
https://pbs.twimg.com/media/EFIB5MZW...jpg&name=small
https://instagram.frix7-1.fna.fbcdn....et&_nc_cat=108
...ay umrumda degil
yildizlar umrumda degil
sen benim icin ay ve yildizsin
sen benim icin gunes ve gokyuzusun
sen istedigim her seysin...
-
Isvecli gazeteci,yazar ve oyun yazari Per Olov Enquist’in dogum gunu (23 Eylul 1934)
“Bir ziyaret, tamamlanmasi gereken bir gorev, kendisine verilen bir odev, tarihin araladigi bir kapi; iceri adimini atacak ve sonra yok olacakti.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1-bmxvwffL.jpg
“A visit, a task to be completed, a task that was assigned, an aperture that would open in history; and then he would step inside and disappear.”
-
-
Psikanalizin kurucusu Avusturyali norolog (Sigismund Schlomo Freud) Sigmund Freud'un olum yildonumu (23 Eylul 1939)
http://izquotes.com/quotes-pictures/...eud-306108.jpg
"Ego'nun id'le olan iliskisi, biniciyle at arasindaki iliskiye benzetilebilir. Lokomotif gucunu at saglar; buna karsilik binici hedef belirleme ve guclu hayvanin hareketini yonlendirme ayricaligina sahiptir. Ama ego ile id arasinda SIK SIK bu ideale uymayan bir durum ortaya cikar: binici, ati gitmek istedigi yola yonlendirmeye zorlanir. Ego'nun, bastirmadan kaynaklanan direnmeler nedeniyle ayrildigi bir id bolumu vardir. Fakat bastirma id'e uygulanmaz; bastirilan sey id'in kalanina gomulur. / Man könnte das Verhältnis des Ich zum Es mit dem des Reiters zu seinem Pferd vergleichen. Das Pferd gibt die Energie für die Lokomotion her, der Reiter hat das Vorrecht, das Ziel zu bestimmen, die Bewegung des starken Tieres zu leiten. Aber zwischen Ich und Es ereignet sich allzu häufig der nicht ideale Fall, daß der Reiter das Roß dahin führen muß, wohin es gehen will."
http://www.azquotes.com/picture-quot...d-45-30-97.jpg
"Ifade edilmemis duygular asla olmez, sadece diri diri gomulur ve sonradan korkunc sekilde tezahur ederler. / Unausgesprochene Emotionen werden niemals sterben. Sie sind lebendig begraben und kommen später in häßlicher Weise hervor."
http://www.notable-quotes.com/f/sigmund_freud_quote.jpg
"Bazen bir Puro Sadece bir Purodur. / Manchmal ist eine Zigarre nur eine Zigarre."
-
Italyan oyun yazari, cevirmen ve Portekiz dili ve edebiyati ogretim uyesi Antonio Tabucchi'nin dogum yildonumu (23 Eylul 1943)
(Portekizceye ve bu dilin edebiyatina yonelmesindeki en buyuk etken, Fernando Pessoa'nin yapitlarina olan hayranligi ve onu ana dilinden okuma arzusu oldu.)
"Ya sonra diye sordu Pessoa.
Sonra gercegi cozme hevesine kapildim. Sanki gercek cozulebilirmis gibi.Ardindan cesaretimi yitirdim.Cesaretimi yitirince de nihilizm geldi.Daha sonra hicbir seye inanmaz oldum, kendime bile.Bugun gereksiz bir pacavra gibi senin basucundayim.Hicbir yere gitmemek uzere topladim bavullarimi ve yuregim artik bos bir saksidan ibaret."
https://pbs.twimg.com/media/C7sp6dYX0AAa4ZW.jpg
"E poi?, chiese Pessoa.
E poi ho cominciato a voler decifrare la realtà, come se la realtà fosse decifrabile, ed è venuto lo sconforto. E con lo sconforto, il nichilismo, poi non ho più creduto a niente, neppure a me stesso. E oggi sono qui al tuo capezzale, come uno straccio inutile, ho fatto le valigie per nessun luogo, e il mio cuore è un secchio svuotato."
"Kendinizi gecmise yansitarak yasiyorsunuz, hala otuz yil oncesinde Coimbra' daymissiniz, kariniz da yani basinizdaymis gibi, boyle yapmayi surdururseniz, bir cesit ani fetisisti olursunuz, belki de karinizin resmiyle konusmaya baslarsiniz. Pereira peceteyle agzini sildi, sesini alcaltarak lafa karisti: Yapmaya basladim bile Doktor Cardoso. Doktor Cardoso gulumsedi."
http://images.gr-assets.com/books/13...60l/775236.jpg
"Lei vive proiettato nel passato, lei è qui come se fosse a Coimbra trent'anni fa e sua moglie fosse ancora viva, se lei continua così diventerà una sorta di feticista dei ricordi, magari si metterà a parlare con la fotografia di sua moglie. Pereira si asciugò la bocca col tovagliolo, abbassò la voce e disse: lo faccio già, dottor Cardoso. Il dottor Cardoso sorrise."
-
Ispanyol sarkici, soz yazari ve aktris (Julio José Iglesias de la Cueva) Julio Iglesias'in dogum gunu (23 Eylul 1943)
https://4.bp.blogspot.com/-xiCs6nYif...600/xulio3.gif
https://youtu.be/yWtdyYVf83Q?t=3
-
-
-
W. Somerset Maugham'in romanindan uyarlanan, Kim Novak ve Laurence Harvey'in basrollerini paylastigi Ask Kolesi (Of Human Bondage - Schiavo d'amore), 23 Eylul 1964'de New York'ta gosterime girdi.
https://pbs.twimg.com/media/EFJ-9tRX...jpg&name=large
https://pbs.twimg.com/media/EFJ-9tCW...pg&name=medium
-
-
1971 yilinda Nobel Edebiyat Odulu'nu kazanan Silili sair (Ricardo Eliécer Neftalí Reyes Basoalto) Pablo Neruda’nin olum yildonumu (23 Eylul 1973)
Burada seviyorum seni.
O kasvetli camlarda arastiriyor ruzgar kendini.
Ay firlatiyor soluk savkini devinen sulara.
Gunler tekduze geciyor, izliyor birbirini.
Raks eden bicimlerde ozgurlestiriyor sis kendini.
Balikcil marti cakiliyor aksamin gogune.
Bazen bir yelken. Yuksekte, yuksekte yildizlar.
Ah, kara haciyla bir gemi.
Yalniz.
Erken kalktigim oluyor, ve ruhum bile nemli.
Yankilanan sesler uzak denizden.
Bir limandir burasi.
Burada seviyorum seni.
Burada seviyorum seni, ve bosuna sakliyor ufuk seni.
Bu soguk seylerin arasinda seviyorum seni hala.
https://www.palermomania.it//public/...blo-neruda.png
Qui io ti amo.
Tra pini scuri si srotola il vento.
Brilla fosforescente la luna su acque erranti.
Passano giorni uguali, inseguendosi l'un l'altro.
Si dirada la nebbia in figure danzanti.
Un gabbiano d'argento si stacca dal tramonto.
A volte una vela. Alte, alte stelle.
O la croce nera di una nave.
Solo.
A volte mi alzo all'alba e persino la mia anima è umida.
Suona, risuona il mare lontano.
Questo è un porto.
Qui io ti amo.
Qui io ti amo e invano l'orizzonte ti occulta.
Ti sto amando anche in mezzo a queste cose fredde.
http://www.lovers-poems.com/neruda-noche-isla.gif
Butun gece seninle yattim
denizin yakininda, adada.
Yabanil ve uysaldin
sevincle uyku arasinda,
atesle su arasinda.
Belki cok gec
birlesti duslerimiz
dorukta ya da dipte,
ayni ruzgarla kimildayan dallar gibi yukarida
-
-
Frank Darabont'in yonettigi, Tim Robbins ve Morgan Freeman'in olaganustu oynadiklari Esaretin Bedeli (The Shawshank Redemption - Le ali della libertà), 23 Eylul 1994 tarihinde Amerika'da bazi eyaletlerde ve Meksika'da vizyona girdi.
(Both Robbins and Freeman are outstanding)
https://cdn-media-1.lifehack.org/wp-...the-255198.png
http://www.intemirifugio.it/wp-conte...01999419_n.png
-
Tim Burton'in yonettigi, Johnny Depp, Martin Landau, Sarah Jessica Parker, Patricia Arquette ve Bill Murray'in rol aldigi biyografi-komedi Ed Wood, promiyerini 23 Eylul 1994'de New York Film Festival'inde yapti.
https://pbs.twimg.com/media/EFJmYiMW...jpg&name=large
https://pbs.twimg.com/media/EFJmYiLW...jpg&name=large
-
Ingiliz heavy metal grubu Iron Maiden ilk ‘best of’ albumu Best of the Beast’i 23 Eylul 1996’da EMI etiketiyle piyasaya surdu.
https://images.genius.com/294ecc5f94...000x1000x1.png
-
https://pbs.twimg.com/media/EFJFigVX...jpg&name=small
"Gercekci olmayan sair olur. Fakat yalniz gercekci olan sair de olur. Sadece akla aykiri yazan sair, kendisince ve sevgilisince anlasilir ancak. Bu da oldukca umut kirici. Sadece akilci olan sairi esekler bile anlar. Ama bu da epey huzun verici. Bu gibi karsilastirmalar icin resim tahtasinda yazili sayilar yok. Tanrinin, ya da seytanin hazýrladigiý aletler de yok. Her ikisi de cok onemli bu kisilikler, siirde durmamacasina bir savasa goturur sadece, meydan savasini kimi zaman biri, kimi zaman oteki kazanir ama, siirin kendisi yenilgiye dusmemelidir." Pablo Neruda
-
http://www.funus.it/media/2011/11/ne...poem-large.jpg
Al ekmegi benden
istersen havayi da;
ama gulusunden mahrum etme beni.
Koyma gulsuz
ve ciceksiz beni,
sevinciyle cosarak
parildayan sudan
ve senden yayilan
gumusun kivilcimlarindan.
Bu cetin ve uzun kavgamdan
yorgun gozlerle donerim
ve gorurum ayaklar altinda
bu degismeyen topragi;
ama o sevecen gulusun
yukselir gokyuzune pesimden
ve ardina dek acar
yasamin tum kapilarini benim icin.
Sevdalim, zifiri karanlikta bile
gulumse bana
ve ansizin saciliyorsa
kanim sokak taslarina,
guluver
cunku gulusun estir
yalin bir kilica.
Sonbaharda denizle birlikte
gulusun costurmali
kopuren caglayanini.
Ve sevdalim baharin
bekledigim cicek gibi
gulusunu ararim
mavi cicegi, gulu
yurdumdan seslenen.
Gul gecenin savkinda
gunduzun aydinliginda
gul yamru-yumru
sokaklarinda adanin,
gul sana sevdalanmis
su ipe-sapa gelmez adamin bakisinda,
ama ben gozlerimi actigimda
ve de kapadigimda onlari,
ve ayaklarim goturup
geri getirdiginde beni
al benden ekmegi, havayi,
isigi, bahari,
ama mahrum etme
gulusunden beni
iste o zaman olurum gayri.
Pablo Neruda
https://www.youtube.com/watch?v=QfLkk1ltHcI
Seslendirme: Gianni Caputo
-
https://2.bp.blogspot.com/-wcg1t085O...tamoNeruda.jpg
Tuzun gulu gibi ya da topaz gibi
ya da atesi cogaltan karanfillerin oku gibi sevmem seni:
karanlik bazi seylerin, gizlice, golgeyle ruh arasinda,
sevildigi gibi severim seni.
ciceklerin isigini icinde gizleyen
ciceklenmeyen bitki gibi severim seni,
ve tesekkurler askina, kasvetle bedenimde
yasar topraktan yukselen kesif rayiha.
severim seni bilmeden nasil, ne zaman, nereden,
basitce severim seni, sorunsuz ve gurursuz,
baska turlu sevmeyi bilmedigim icin boyle severim seni.
Fakat ne sen varsin ne de ben,
oyle yogun ki sevdamiz, bagrimdaki elin elimdir,
oyle yogun ki, uyudugumda kapanan gozlerindir.
Pablo Neruda
-
-
The CW, Supergirl'un 5.sezonundan fragman yayinladi.
https://youtu.be/46z8RcbXE3c?t=3
-
Netflix, basrolunde Kerry Washington’in yer aldýigi, ayni isimli Broadway oyunundan filme uyarlanan ve kayip ogullariyla ilgili sorularina cevap arayan ayri yasayan, farkli irklardan bir anne-baba'nin hikayesini anlatan American Son’dan fragman yayinladi.
https://youtu.be/PWXN3MfULmY?t=2
-
Walt Disney Animation Studios, gise buyuk basari yakalayan Frozen 2'nun yeni fragmaninin yayinladi.
https://youtu.be/bwzLiQZDw2I?t=1
-
Netflix, El Camino: A Breaking Bad Movie'nin yeni fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/F1kYhik2Qbs?t=2
-
"Zaman icinde yasiyoruz - zaman bizi tutuyor ve kaliba dokuyor - ama ben bunu cok iyi anladigimi asla hissedememisimdir. Zamanin nasýl bukulup karsit dogrultuda aktigi ya da bir baska yerde paralel versiyonlar halinde var olabildigine iliskin su kuramlardan da soz ediyor degilim. Hayir, ben olagan, gundelik zamandan, duvar ve kol saatlerinin: tik-tak, tik-tik diye, bize duzenli olarak gecmekte oldugu duygusunu verdigi seyden bahsediyorum. Bir yelkovandan gercege daha yakin bir sey var midir?" Bir Son Duygusu
https://images-na.ssl-images-amazon....1vX0BN3bNL.jpg
"We live in time - it holds us and molds us - but I never felt I understood it very well. And I'm not referring to theories about how it bends and doubles back, or may exist elsewhere in parallel versions. No, I mean ordinary, everyday time, which clocks and watches assure us passes regularly: tick-tock, click-clock. Is there anything more plausible than a second hand?"
-
https://pbs.twimg.com/media/EFFBst5W...name=4096x4096
"The results of life are uncalculated and uncalculable. The years teach much which the days never know. The persons who compose our company, converse, and come and go, and design and execute many things, and somewhat comes of it all, but an unlooked-for result. The individual is always mistaken. He designed many things, and drew in other persons as coadjutors, quarrelled with some or all, blundered much, and something is done; all are a little advanced, but the individual is always mistaken. It turns out somewhat new and very unlike what he promised himself."
-
"Dunya uzerindeki ulkeleri gezmek sadece sembolik bir yolculuktur. Nereye giderseniz gidin, hala kendi ruhunuzu ariyorsunuzdur. / In verità, il viaggio attraverso i paesi del mondo è per l’uomo un viaggio simbolico. Ovunque vada è la propria anima che sta cercando. / To travel the countries of the world is only symbolically a journey. Wherever you get to, you are still seeking your own soul." Andrey Tarkovski
https://pbs.twimg.com/media/EDiSu9lXUAAQmm4.jpg
-
https://data.whicdn.com/images/55821238/original.gif
Cabiria'nin Geceleri (Le Notti di Cabiria, 1967) Yon: Federico Fellini
-
"...Piazza Missori yakinlarinda buyuk bir binanin altinci katinda.../...al sesto piano di una grande casa nelle vicinanze di Piazza Missori..." Dino Buzzati, Bir Ask - Un amore
https://pbs.twimg.com/media/EFJoJlqW...g&name=900x900
Foto: Gabriele Basilico, Milano 1996