-
"Birbirimizi tanimadan cok onceleri biribirine es ruyalar gormustuk. Karsilastirmistik, biliyorduk.Ayni yilin ayni ayinda (1919 Haziran) birbirinden cok uzak iki ulkede, yolunu sasirmis bir kanarya hem onun hem de benim penceremden iceriye dalivermisti kanatlarini cirpa cirpa." Vladimir Nabokov, Lolita
http://talks.boyner.com.tr/uploaded/...phistars-3.jpg
"Molto tempo prima di esserci conosciuti, avevamo fatto gli stessi sogni. Raffrontavamo i nostri ricordi e vi trovavamo singolari affinità. Nello stesso mese di giugno dello stesso anno (il 1919, giugno), un canarino sperduto era volato nella casa di lei e nella mia, in due Paesi molto lontani."
-
https://pbs.twimg.com/media/DDjYadzW0AAYuI5.jpg
"Mutlu olmak icin uc sey gerekir. Birincisi aptal olmak, ikincisi egoist olmak, ucuncusu saglikli olmak."
-
"Cazip bir dost olsa da olmasa da, daha once sahip oldugumuz kisiliklerle anlasmaya varabildigimiz bir nokta yakalamamiz tavsiye ediliyor. Aksi halde, eskiden ve simdi oldugumuz kisiler habersiz bir sekilde, sabahin dordunde kapimiza dayanacak; onlari kimin terk ettigini, onlara kimin ihanet ettigini, bunun telafisini kimin yapacagini ogrenmeyi talep edecekler. Asla unutmayacagimizi dusundugumuz seyleri kolaylikla unuturuz biz insanlar. Asklari ve ihanetleri, ne fisildadigimizi, ne haykirdigimizi ve kim oldugumuzu hemen unuturuz."
http://t1.gstatic.com/images?q=tbn:A...eg0Xe8uO0fh265
"I think we are well-advised to keep on nodding terms with the people we used to be, whether we find them attractive company or not. Otherwise they turn up unannounced and surprise us, come hammering on the mind’s door at 4 a.m. of a bad night and demand to know who deserted them, who betrayed them, who is going to make amends. We forget all too soon the things we thought we could never forget. We forget the loves and the betrayals alike, forget what we whispered and what we screamed, forget who we were."
-
Fransiz yazar ve romanci George Sand'in (Amandine Aurore Lucile Dupin) dogum yil donumu (1 Temmuz 1804)
https://pbs.twimg.com/media/DDktF1HXsAInU9T.jpg
"Yeryuzunde hicbir erkegin aski Leoni gibi hissedip, onun gibi ifade ettigine inanmiyorum - diger kadinlar da bana inaniyor- Hem kotulukte hem iyilikte, baska bir dilden konusuyor, başka turlu bakiyordu, ustelik baska turlu bir kalbi vardi. Bir İtalyan kadinin Leoni'nin elindeki bir buket cicegin bir baska erkegin elindekinden daha kokulu oldugunu soyledigini duymustum ve bu durum her sey icin gecerliydi. En basit nesnelere bile isilti katiyor, hic de taze sayilmayacaklari genclestiriyordu."
https://images-na.ssl-images-amazon....1MPJW8QDYL.jpg
"But I believe- and other women believed with me - that no man on earth ever felt and expressed ove lile Leoni. Superior to other men in evil and in good, he spoke another tongue, he had another expression, he had also another heart.I have heard an Italian woman say that a bouquet in Leoni's hand was more fragrant than in another man's, and it was so with everything. He gave lustre to the simplest things and rejuvenated the oldest. "
http://images.gr-assets.com/books/12...4l/8123955.jpg
-
Amerikali ressam Willard Leroy Metcalf'in dogum yil donumu (1 Temmuz 1858)
Porto di Havana (Havana Harbour,1902)
https://pbs.twimg.com/media/DDonKWDXsAEDQ0B.jpg
-
Amerikali roman yazari Harriet Beecher Stowe'un olum yil donumu (1 Temmuz 1896)
https://pbs.twimg.com/media/DDoL5f_XsAAErOS.jpg
"Siz Kentucky'liler zencilerinizi simartirsiniz. Onlara iyi davranmak istersiniz ama gercek iyilik o degildir. Simdi bakin, dunyanin dort bir yaninda becerilmis, itilip kakilmis sonra da Tanri bilir kime satilmis bir zenciye ilke ve umut asilamak iyilik degildir. Izninizle sunu da soyleyecegim: Louisiana ya da Mississippi zencilerinin onlardan beklendigi gibi sarki soyleyerek calistiklari bir yerde, sizin obur zenciler orta yerde kalakalir. Zencileri tam onlarİn layik oldugu bicimde yonettigime inaniyorum." Tom Amca'nin Kulubesi
https://img1.od-cdn.com/ImageType-10...C%7DImg100.jpg
"You Kentucky folks spoil your niggers. You mean well by them, but you aren't doing them any favors. Niggers get sold to God knows who, so you're not doing them any favors if you give them notions and expectations instead of preparing them for what's to come. I bet your niggers would fall apart in some places where a Louisiana or Mississippi nigger would be singing and dancing for joy. So, what do you say?"
-
Gecen yuzyilin en iyi film yapimcilari arasinda kabul edilen ve bir yetenek avcisi olan Akademi Odullu Amerikali yonetmen, yapimci ve aktor Sydney Pollack'in dogum yil donumu (1 Temmuz 1934)
https://media.giphy.com/media/d1E0HV...v3gs/giphy.gif
-
Amerikali aktor, yonetmen, yazar, sair, besteci ve sarkici Robert (Charles Durman) Mitchum'un olum yil donumu (1 Temmuz 1997)
https://media.giphy.com/media/Gl8xLDmPOwhFe/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/uYkSzMeSsTvnG/giphy.gif
-
-
-
https://pbs.twimg.com/media/DDoxbboWsAASJYX.jpg
"Ben bencilim, sabirsizim ve biraz guvensizim.
Hata yaparim, kontrolsuzum ve bazi zamanlar bas etmesi guc biriyim.
Fakat eger benimle en kotu halimle bas edemezsen, beni en iyi halimle katiyen hak edemezsin."
Marilyn Monroe
-
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...fBQld-aeewq5fw
Ciplak ellerinden biri gibi yalinsin, puruzsuzsun,
dunyevisin, kucuksun, mukemmelsin ve seffafsin,
ayin zambaklari sende, elma yollari,
ciplak incesin ciplak bugday gibi.
Pablo Neruda
https://pbs.twimg.com/media/DDmp7AcWAAE2iWj.jpg
-
https://pbs.twimg.com/media/DDmjh-vXgAARngP.jpg
"Ask bizim gercek kaderimizdir. Hayatin anlamini tek basina bulamayiz. Ancak bir baskasiyla buluruz."
-
"Bir tek ask yoktur aciya garketmesin, Bir tek ask yoktur kalpte acmasin yara, Bir tek ask yoktur iz bırakmasin insanda. / Non esistono amori che non siano dolore, Non esistono amori che non strazino, Non esistono amori che non lascino il segno." Louis Aragon
https://pbs.twimg.com/media/DDmjexvXkAQmX_8.jpg
-
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...good-night.jpg
Gitme o guzel geceye tatlilikla
Ihtiyarlik yanmali ve sacmalamali gun kapandiginda;
Ofkelen, ofkelen isigin olmesinin karsisinda.
Akilli adamlar, bilmelerine ragmen karanlik uygundur sonlarinda,
Sozleri simsek caktırmamis olduğu icin onlar
Gitmezler o guzel geceye tatlilikla.
Iyi insanlar, son defa ellerini sallarlar, bagirarak ne kadar parlak
Dans edebilecegini gucsuz eylemlerinin yesil bir koyda,
Ofkelenirler, ofkelenirler isigin olmesinin karsisinda.
Vahsi insanlar gunesi ucarken yakalamis olan,
Ve ogrenen, cok gec, yas tuttuklarini ona yolunda,
Gitmezler o guzel geceye tatlilikla.
Agir hastalar, olume yakin, korlestiren gorme gucuyle goren
Kor gozlerin gok taslari gibi alevlendigini ve sen olmasini,
Ofkelenirler, ofkelenirler isigin olmesinin karsisinda.
Ve sen, benim babam, orada huzunlu dorukta,
Yalvaririm, lanet et, hayir dua et bana simdi acimasiz goz yaslarinla.
Gitmezler o guzel geceye tatlilikla.
Ofkelen, ofkelen isigin olmesinin karsisinda.
-
"Tum olaylarin arkasİnda bir kadin vardir; bunlar bana bildirildiginde, "kadini arayin" derim. / Il y a une femme dans toute les affaires; aussitot qu'on me fait un rapport, je dis: "Cherchez la femme." / There is a woman in every case; as soon as they bring me a report, I say, "Look for the woman." Alexandre Dumas
https://pbs.twimg.com/media/DDpCrTxWsAA_hGQ.jpg
-
Bana binlerce opucuk ver, sonra yuzlerce,
Ve sonra baska binlerce, baska yuzlerce.
Sonra gene bir baska binler, bir baska yuzler.
https://pbs.twimg.com/media/DDmvmUVWAAEWRS_.jpg
Tu dammi mille baci, e quindi cento,
poi dammene altri mille, e quindi cento,
quindi mille continui, e quindi cento.
Catullo / Catullus, Carmen 5
-
"Hissetmek ne buyuk bir agirlik! Hissetmek zorunda olmak ne buyuk bir agirlik! / Il peso del sentire! Il peso del dover sentire!" Fernando Pessoa
https://pbs.twimg.com/media/DDowjL-W0AA1sZJ.jpg
-
"Eve kucuk masa lambasini yakti ve odayi kirmizi bir sis kapladi. Pierre de bekliyordu. Konusmuyordu, ama dudaklari kipirdiyordu; kirmizi siste iki koyu golge yapiyorlardi. Eve, Pierre'in dudaklarini seviyordu. Eskiden costurucu ve duygulandiriiciydilar, ama haz vericiliklerini yitirmislerdi.Biraz titreyerek birbirlerinden ayriliyorlar ve durmadan birlesiyorlardi, yeniden ayrilmak icin birbirlerini eziyorlardi. Bu icine kapanmis yuzde yalnizca onlar yasiyorlardi; iki korkak hayvan gibiydiler. Pierre agzindan tek bir ses cikmadan saatlerce boyle mirildanabiliyordu ve coklukla Eve, bu surekli kucuk hareketlerle buyuleniyordu. Agzini seviyorum. Pierre onu hic opmuyordu artik; dokunuslardan korkuyordu: Geceleri Pierre'e, kati ve kuru erkek elleri dokunuyordu, butun bedenini cimdikliyorlardi; cok uzun tirnakli kadin elleri igrenc igrenc oksuyorlardi onu. Her zaman bastan asagiya giyimli yatiyordu, ama eller elbiselerinin altina giriyorlardi ve gomlegini cekiyorlardi. Bir kere, gulme duymustu ve siskin dudaklar kendi dudakları ustune gelip yapismisti. O geceden beridir artik Eve'i opmuyordu." Jean-Paul Sartre, Duvar
http://images.gr-assets.com/books/1348089757l/10031.jpg
"Eve lit the small lamp on the bureau and a red mist filled the room. Pierre was waiting too.He did not speak but his lips were moving, making dark stains in the red mist. Eve loved Pierre's lips. Before, they had been moving and sensual; but they had lost their sensuality. They were wide apart, trembling a little, coming together incessantly, crushing against each other only to separate again. They were the only living things in this blank face; they looked like two frightened animals. Pierre could mutter like that for hours without a sound leaving his mouth and Eve often let herself be fascinated by this tiny, obstinate movement. I love his mouth. He never kissed her any more; he was horrified at contacts : at night they touched him-the hands of men, hard and dry, pinched him all over; the long-nailed hands of women caressed him. Often he went to bed with his clothes on but the hands slipped under the clothes and tugged at his shirt. Once he heard laughter and puffy lips were placed on his mouth. He never kissed Eve after that night."
https://pbs.twimg.com/media/DDg3Ue6XgAAXEcK.jpg
-
Indiana Jones karakterinin dogum gunu (1 Temmuz 1899)
https://pbs.twimg.com/media/DDpJlhQXcAACQXe.jpg
-
Isvicreli Filozof ve yazar Jean-Jacques Rousseau'nun olum yil donumu (2 Temmuz 1778)
"Her zaman kalbimde olan hayali, orada baska hicbir hayale yer birakmiyordu; o benim icin dunyada var olan tek kadindi ve bana esinledigi duygularin sonsuz tatliligi, cinsiyet duygularima baskalari icin uyanma zamani birakmayarak, beni ondan ve butun onun cinsinden koruyordu. Kisacasi, usluydum, cunlu onu seviyordum." Itiraflar
https://www.bm-lyon.fr/expo/12/rouss...A11323_pdt.jpg
"Her image, ever present to my heart, left room for no other; she was for me the only woman in the world; and the extreme sweetness of the feelings with which she inspired me did not allow my senses time to awake for others, and protected me against her and all her sex. In a word, I was chaste, because I loved her."
"Genclik, bilgeligi ogrenme; yaslilik da uygulama donemidir. Itiraf ederim ki, deneyim her zaman bir seyler ogretir; ama daha yasayacagimiz sure, zamanla olculudur. Olme zamani gelince nasil yasamak gerektigini anlamanin ne degeri var? Yazgim ve o yazgiyi yazan baskalarinin tutkulari hesabina, hem boylesine gec, hem de aci icinde edinilmis gercekler ne ise yarar?" Yalniz Geznin Dusleri
http://images.gr-assets.com/books/13...l/10860427.jpg
"Youth is the time to study wisdom; old age is the time to practice it. Experience always instructs, I admit; but it is profitable only for the time we have left to live. Is the moment when we have to die the time to learn how we should have lived? What benefit do I get from such late and painfully acquired insights concerning my fate and concerning other people's passions, whose work it is?"
-
Almanya dogumlu Isvicreli roman yazari, sair ve ressam Hermann Hesse'nin dogum yil donumu (2 Temmuz 1877)
https://pbs.twimg.com/media/DDuatxaXkAApmme.jpg
"Insanlarin buyuk cogunlugu yuzmeyi ogrenmeden yuzmek istemez. Ne anlamli bir soz, degil mi? Yuzmek istememeleri dogal, cunku karada yasamak icin yaratilmislar, yuzmek icin degil. Ve dusunmek istememeleri dogal, cunku yasamak icin yaratilmislar, dusunmek icin degil! Evet, kim dusunurse, kim dusunmeyi kendisi icin temel ugras yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulasabilir; ne var ki, karayla suyu degis tokus etmistir boyle biri ve bir gun gelir suda bogulur." Bozkirkurdu
http://www.qlibri.it/images/stories/...1203976668.jpg
"La maggior parte degli uomini non vuol nuotare prima di saper nuotare. Spiritoso, vero? Certo che non vogliono nuotare, sono nati per la terra, non per l'acqua. E naturalmente non vogliono pensare: infatti sono nati per la vita, non per il pensiero. Già, e chi pensa, chi concentra la vita nel pensiero può andare molto avanti, è vero. Ma ha scambiato la terra con l'acqua e a un certo momento affogherà."
"Bazen yureginin derinliklerinden can cekisen hafif bir ses geliyordu kulagina; ses oyle hafiften yankilaniyordu ki, o zor isitebiliyordu. Her defasinda garip bir omur surdurdugunu, tumu de yalnizca oyun olan pek çok sey yaptigini, nese ve bazen haz icinde vakit gecirmesine karsin gercek hayatin ona hic dokunmaksizin yani basindan akip gittigini dusunuyor, bir saat kadar bunun bilinci icinde yasiyordu. Bir top oyuncusu nasil toplarla oynarsa, o da isleriyle ve cevresindeki insanlarla oynuyor, bu insanlari seyrediyor, onlarla egleniyordu; gelgelelim, butun yuregiyle ve varliginin derinliklerinden kaynayan pinarla isin icinde degildi. Soz konusu pinar adeta kendisinden uzak bir yerlerde akip gidiyor, goze gorunmeden boyuna surduruyordu akisini, onun yasamiyla hicbir alip verecegi kalmamisti. Boyle dusunceler karsisinda birkac kez irkildi, gunluk yasamin butun o cocuksu ugraslarina ben de kendimi vererek butun kalbimle katilsam, ben de gercekten yasasam, gercekten bir seyler yapsam, gercekten yasayip hayattan keyif alsam, boyle bir seyirci gibi hayatin yani basinda durup dikilmesem, diye gecirdi icinden."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"At times he felt, deep in his chest, a dying, quiet voice, which admonished him quietly, lamented quietly; he hardly perceived it. And then, for an hour, he became aware of the strange life he was leading, of him doing lots of things which were only a game, of, though being happy and feeling joy at times, real life still passing him by and not touching him. As a ball-player plays with his balls, he played with his business-deals, with the people around him, watched them, found amusement in them; with his heart, with the source of his being, he was not with them. The source ran somewhere, far away from him, ran and ran invisibly, had nothing to do with his life any more. And at several times he suddenly became scared on account of such thoughts and wished that he would also be gifted with the ability to participate in all of this childlike-naive occupations of the daytime with passion and with his heart, really to live, really to act, really to enjoy and to live instead of just standing by as a spectator."
-
Polonyali sair Wislawa Szymborska'nin dogum yil donumu (2 Temmuz 1923)
https://ocdn.eu/pulscms-transforms/1...AjKTBc0DIM0Bwg
https://amonikabyanyuvva.files.wordp...true-love1.jpg
Gerçek ask. Normal midir?
onemlimidir, pratik midir?
Ne alir dunya iki insandan
sadece kendilerine ait bir dunyada yasayan?
Ayni tabana konulmus iyi sebep olmadan,
milyonlardan gelisi guzel cekilmis fakat ikna edilmis
boyle olmus olmasi gerektigine- neyin karsiliginda odul?
Hicbir seyin.
Isik olmadik yerden asagiya iner.
Ne diye bu ikisinin uzerine de baskalarinin degil?
Bu uyandirmaz mi nefretini adaletin? Evet.
Bu bozmaz mi bizim ozenle dikilmis prensiplerimizi,
ve atmaz mi ahlaki bir kenara zirveden? Ikisini de gozonunde tutarak, evet.
Bakiniz mutlu cifte.
En azindan saklayamazlar miydi onu,
Yapamazlar miydi azicik bir bunalim taklidi arkadaslarinin hatiri icin?
Dinleyin guluslerini bir hakarettir.
Kulandiklari lisan yaniltici aciklikta.
Ve kucuk kutlamalari, torenleri,
ayrintiliı karsilikli alisalagelmis seyleri
hic suphesiz bir komplodur insan irkinin arkasindan!
Cok guctur hatta tahmin etmek her seyin ne kadar ileri gidebilecegini
Insanlar pesinden gitselerdi eger onlarin verdigi örnegin.
Din ve siir neyi hesaba katabilirdi?
Neler hatirlanacakti, nelerden vazgecilecekti?
Kim isteyecekti kalmak icinde sinirlarin?
Gercek ask. Gerekli midir gercekten?
Ince davranis ve sag duyu bize onun ustunden sessizce gecmemizi soyler,
Hayatin en yuksek cemberlerinde bir skandal gibi.
Kusursuz iyi cocuklar dogar onun yardimi olmaksizin.
Nufuslandiramazdi gezegeni bir milyon senede,
o kadar guc bela gelir ki.
Birakin gercek aski asla bulmayan insanlar
deyip dursunlar oyle bir sey yoktur.
Inanclari daha kolaylastiracaktir yasamayi ve olmeyi onlar icin.
-
Leo McCarey'in yonettigi, Cary Grant, Deborah Kerr ve Richard Denning'in oynadigi romantik drama An Affair to Remember (Unutamadigim Ask), 2 Temmuz 1957 tarihinde vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....1,1000_AL_.jpg
https://d1o51r9qdgnnlz.cloudfront.ne...a2bc/local.gif
https://68.media.tumblr.com/0b94cf43...v81zo1_500.gif
-
Amerikali roman ve kisa oyku yazari ve gazeteci Ernest Hemingway'in olum yil donumu (2 Temmuz 1961)
"Olmek hicbir seydi, El sordo'nun olumle ilgili bir korkusu yoktu, ne de olumle ilgili bir goruntu vardi kafasinda. Ama yasamak , gokyuzunde dolanan bir atmacaydi. Tahilin savurdugu, samanlarin ucustugu harman yerinde, tozlar içinde duran toprak bir testideki suydu yasamak. Bacaklarinin arasindaki bir atti yasamak; bir bacagin altindaki karabinaydi, bir tepeydi, bir koyakti, bir dereydi, vadinin uzak kiyisinda, tepelerin ustundeki agaclardi , yasamak..." Canlar Kimin İcin Caliyor
http://www.bookpoi.com/images/Front%...ll%20Tolls.jpg
"El Sordo was not at all afraid of dying but he was angry at being on this hill which was only utilizable as a place to die.Dying was nothing and he had no picture of it or fear of it in his mind.Living was a hawk in the sky. Living was an earthen jar of water in the dust of the threshing with the grain flailed out and the chaff blowing. Living was a horse between your legs and a carbine under one leg and a hill and a valley and a stream with trees along it and the far side of the valley and the hills beyond..."
https://www.brainyquote.com/photos_t...hemingway1.jpg
"Dinlemeyi severim. Insanları dikkatle dinleyerek cok sey ogrendim. Cogu insan karsisindakini hic dinlemez."
https://s4.scoopwhoop.com/anj/heming.../437509804.gif
"Her insanin hayati ayni sekilde sona erer. Bir insani digerinden ayirt eden, nasil yasadigi ve nasil oldugunun ayrintılaridir."
-
Rus yazar ve Kriminolog Vladimir Nabokov'un olum yil donumu (2 Temmuz 1977)
"Simdi renkli kalemler eyleme gecsin. Yesil kalemle, bilegi söyle bir dondurerek, kabarik bir agaç ya da suya dalan bir timsahin biraktigi burgaci cizmek mumkun. Mavi kalem sayfaya boylu boyunca, basit bir cizgi cekti ve tum denizlerin ufku oraya yerlesti. Hangi renkte oldugu belirsiz kut uclu bir kalem, insanin yoluna cikip duruyordu. Kahverengi kalem her zaman kirikti, kirmizi da oyle, ama bazen kirildiktan hemen sonra, cikik ucunu desteklemek suretiyle, pek de guvenli olmayan sekilde kullanilabilirdi. Cok sevdigim kucuk mor arkadas, kullanila kullanila, ele gelmeyecek kadar kuculmustu. Sadece beyaz kalem, upuzun bir albino gibi, ozgun uzunlugunu koruyordu; ancak ben onun, kagit uzerinde hic iz birakmayan bir uckagitci olmaktan ote, karalama yaparken istedigim seyi hayal edebilmem icin ideal bir arac oldugunu kesfedince, bu durum degismisti." Konus, Hafiza
https://covers.openlibrary.org/b/id/7152588-L.jpg
"Now the colored pencils in action. The green one, by a mere whirl of the wrist, could be made to produce a ruffled tree, or the eddy left by a submerged crocodile. The blue one drew a simple line across the page - and the horizon of all seas was there. A nondescript blunt one kept getting into one's way. The brown one was always broken, and so was the red, but sometimes, just after it had snapped, one could still make it serve by holding it so that the loose tip was propped, none too securely, by a jutting splinter. The little purple fellow, a special favorite of mine, had got worn down so short as to become scarcely manageable. The white one alone, that lanky albino among pencils, kept its original length, or at least did so until I discovered that, far from being a fraud leaving no mark on the page, it was the ideal implement since I could imagine whatever I wished while I scrawled."
-
Jim Abrahams, David Zuckerinin yonettigi ve Leslie Nielsen'in basrol oynadigi Airplane (Ucak), 2 Temmuz 1980 tarihinde vizyona girdi.
https://www.movieposter.com/posters/...n/67/MPW-33875
http://i.imgur.com/W23jPD5.gif
http://i.imgur.com/uT1oeTr.gif
-
-
-
J. K. Rowling, Harry Potter and the Chamber of Secrets romanini (Harry Potter ve Sirlar Odasi) 2 Temmuz 1998 tarihinde yayinladi
"Harry, Malfoy'a bir gidiklanma buyusu yapmisti, o da gulmesini kesemiyordu bir turlu. Harry geriye cekildi, icinde sanki o yerde yatarken Malfoy'u buyulemek sportmence olmazmis gibisinden belli belirsiz bir duygu vardi. Hataydi tabii. Malfoy, soluk almaya calisarak asasini Harry'nin dizlerine tuttu, solugu kesilerek, "Tarantallegra!" diye bagirdı. Bir saniye sonra Harry'nin bacaklari onun kontrolü disinda bir tur step yaparak dans etmeye koyuldular."
"Durun! Durun!" diye bagirdi Lockhart, ama Snape idareyi ele aldi.
"Finite Incantatem!" diye bagirdi. Harry'nin ayaklari dans etmeyi birakti, Malfoy gulmeyi kesti, kafalarinikaldirip bakabildiler."
https://images-na.ssl-images-amazon....1jNORv6nQL.jpg
"Harry had hit him with a Tickling Charm, and he could barely move for laughing. Harry hung back, with a vague feeling it would be unsporting to bewitch Malfoy while he was on the floor, but this was a mistake; gasping for breath, Malfoy pointed his wand at Harry's knees, choked, "Tarantallegra!" and the next second Harry's legs began to jerk around out of his control in a kind of quickstep."
"Stop! Stop!" screamed Lockhart, but Snape took charge.
"Finite Incantatem!" he shouted; Harry's feet stopped dancing, Malfoy stopped laughing, and they were able to look up.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
-
Nobel Baris Odulu sahibi, Rumen asilli Amerikali yazar, profesor, siyasi eylemci Elie Wiesel'in olum yil donumu (2 Temmuz 2016)
"Hepimizi kamptan cikardilar. Yarim saatlik bir yuruyusten sonra raylarla bolunmus bir tarlanin ortasina vardik. Burada trenin gelmesini bekleyecektik. Kar SIKLASMISTI. Hareket etmek ve oturmak yasakti. Ortulerimizin üzerinde kalin bir kar tabakasi olusmaya baslamisti. Her zamanki tayinimiz olan ekmek getirdiler. Uzerine atildik. Aramizdan biri, susuzlugunu kar yiyerek bastirmayi akil etti. Digerleri de hemen onu taklit etmeye koyuldular. Egilmeye hakkimiz olmadigindan, herkes kasigini cikarmis, yanindakinin sirtinda birikmis kari yiyordu. Bir lokma ekmek ve bir kasik kar. Bu manzara bizi izleyen SS'leri gulduruyordu." Gece
https://images-na.ssl-images-amazon....1kkT0WKkXL.jpg
"We were led out of the camp. After a half-hour march, we arrived in the very middle of a field crossed by railroad tracks. This was where we were to wait for the train's arrival. Snow was falling heavily. We were forbidden to sit down or to move.The snow began to form a thick layer over our blankets. They brought us bread - the usual ration. We threw ourselves upon it. Someone had the idea of appeasing his thirst by eating the snow. Soon the others were imitating him. As we were not allowed to bend down, everyone took out his spoon and ate the accumulated snow off his neighbor's back. A mouthful of bread and a spoonful of snow. The SS who were watching laughed at this spectacle."
-
"Gelecek kimsenin umurunda olmayan, ilgisiz bir bosluktur, gecmiş ise yasam doludur, kizdirir, bas kaldirtir, yaralar, o kadar ki, bu yuzden onu yok etmek ya da yeniden yaratmak isteriz. Gelecege egemen olmak istenilmesinin nedeni, gecmisi degistirecek guce sahip olmaktan baska bir sey degildir." Milan Kundera, Gulusun ve Unutusun Kitabi
https://images-na.ssl-images-amazon....1pexHqM0DL.jpg
"The future is only an indifferent void no one cares about, but the past is filled with life, and its countenance is irritating, repellent, wounding, to the point that we want to destroy or repaint it. We want to be masters of the future only for the power to change the past."
https://pbs.twimg.com/media/DDuT6DrWAAAzXHr.jpg
-
Amerikali sosyolog, roman yazari Charlotte Perkins Gilman'in dogum yil donumu (3 Temmuz 1860)
"Daha sonra diger kadinlari dusundum, yani gercek kadinlari, buyuk cogunlugu. Ev islerini bir hizmetci maasi bile almadan ve soylu annelik gorevlerini ihmal etmeden sabirla yerine getirenler; bir tekduzelik icinde kor, zincirlenmis, cahil ama yeryuzunun en buyuk gucu olanlar. Yaptiklariyla karsilastirildiginda daha neler yapabileceklerini dusundum ve kalbim ofkeden cok baska duygularla kabardi.Daha sonra tum gucumle kadinlarin, tum kadinlarin kadinliklarini, bunun hayattaki gucunu ve gururunu ve yerini fark etmelerini." Sari Duvar Kagidi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Then I thought of all the other women, the real ones, the vast majority, patiently doing the work of servants without even a servant's pay - and neglecting the noblest duties of motherhood in favor of house-service; the greatest power on earth, blind, chained, untaught, in a treadmill. I thought of what they might do, compared to what they did do, and my heart swelled with something that was far from anger. Then I wished - with all my strength - that women, all women, might realize Womanhood at last."
http://www.mondadoristore.it/img/La-...Perkins+Gilman
-
Yirminci yuzyil edebiyatinin en buyukleri arasinda olan Cekeoslavakya vatandasi unlu yazar Franz Kafka'nin dogum yil donumu ( 3 Temmuz 1883)
https://pbs.twimg.com/media/DBYtGXYXoAArjLi.jpg
"Asla egilip bukulme; ruhun hafiflemesin, makul olmaya calisma; kendi ruhunu baskalarina gore bicimlendirme. Onun yerine, en yogun saplantilarinin pesinden git amansizca."
"Bazen sanki karsilikli iki kapisi olan bir odadaymisiz gibi hissine kapiliyorum.Ikimizin de kendimize ait kapinin koluna yapismisiz ve birimizin goz kirpmasiyla digeri aniden kendi kapisinin arkasina donuyor. Hele birimiz digerine bir soz soyleyecek olsa, digeri kapiyi kapatmis ve coktan gozden kaybolmus oluyor. Birimiz kapiyi acmak durumunda cunku bu kimsenin digerini terk edip gidemeyecegi bir oda. Birimiz digerine bu derece ve biraz sakin olabilse, hic olmazsa digeriyle ilgilenmiyormus gibi davransa, o zaman odada yavas yavas duzen saglanacak.Fakat olan bu degil. Digeri o kapida ayni seyleri tekrarlamaya devam ediyor, hatta her ikisi de bazen ayni anda kapinin arkasinda duruyor ve o guzel oda bos kaliyor." Milena'ya Mektuplar
http://wordsenvisioned.com/wp-conten...ny-Russo-1.jpg
"Sometimes I have the feeling that we're in one room with two opposite doors and each of us holds the handle of one door, one of us flicks an eyelash and the other is already behind his door, and now the first one has but to utter a word ad immediately the second one has closed his door behind him and can no longer be seen. He's sure to open the door again for it's a room which perhaps one cannot leave. If only the first one were not precisely like the second, if he were calm, if he would only pretend not to look at the other, if he slowly set the room in order as though it were a room like any other; but instead he does exactly the same as the other at his door, sometimes even both are behind the doors and the the beautiful room is empty."
http://static.lafeltrinelli.it/stati...807_224355.jpg
"Yaziya dokulen opucukler yerlerine ulasmaz, hayaletler yolda icip bitirir onlari. / I baci scritti non arrivano a destinazione, ma vengono bevuti dai fantasmi lungo il tragitto."
http://mariafrodl.com/wp-content/upl...be-650x650.jpg
-
80'ler müziginin unutulmaz parcasi "self control"u hayatimiz kazandiran Laura Branigan'in dogum yil donumu (3 Temmuz 1952)
https://pbs.twimg.com/media/DD0AWK3U0AQO8G8.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=miGUnKWcYeo
-
Amerikali sarkici, soz yazari, besteci ve sair Jim Morrison'in olum yil donumu (3 Temmuz 1971)
https://pbs.twimg.com/media/DDz_IeQXYAEiSpG.jpg
https://68.media.tumblr.com/04fd38b0...yin0o1_500.jpg
Bilincaltina kaymadan once
Sevindir beni bir opucukle.
Sonsuzda parlayan bir sans
Bir opucuk, bir başka opucukle.
Gunler parildayan, aciyla dolu
Zarif yagmuruna ilistir beni.
Cok cilgin pesinde kostugun zaman
Karsilasacagiz, karsilasacagiz yine.
Ah, ozgurluk yalanlarin nerde soyle
Caddeler ki hic olmeyen alanlardir.
Nedenlerden yana ulastir beni.
Sen agladikca, cirpinirdim ben de.
Binlerce genc kizla dolu kristal gemi,
Binlerce titreme milyonlarca yol zamani
harcamak için dondugumuzde,
Bir satir yazarim ben de.
-
Alfred Hitchcock'un Strangers on a Train'i (Trendeki Yabancilar), 3 Temmuz 1951 tarihinde vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....yMjg@._V1_.jpg
http://www.nerdophiles.com/wp-conten...on-a-train.gif
-
-
-