Turk film yonetmeni Halit Refig'in olum yildonumu (11 Ekim 2009)
https://i.sozcu.com.tr/wp-content/up...alitrefig2.jpg
http://www.tsa.org.tr/siteuploads/we...2-width900.jpg
Printable View
Turk film yonetmeni Halit Refig'in olum yildonumu (11 Ekim 2009)
https://i.sozcu.com.tr/wp-content/up...alitrefig2.jpg
http://www.tsa.org.tr/siteuploads/we...2-width900.jpg
Cinli yazar Mo Yan’in (Guan Moye), 'sanrisal gercekciligi ile halk oykulerini, tarihi ve moderni birlestirdigi icin' gerekcesiyle kazandigi Nobel Edebiyat Odulunu 11 Ekim 2012 tarihinde aldi.
http://images.china.cn/attachement/j...1230bc3105.jpg
“Koyumuz aslinda sazlik ve calilarin bol oldugu, icinde tilki ve yabani tavsanlarin gezindigi bir oyun bahcesiymis, daha sonra cobanlar icin birkac kulube yapilmis, ardindan bu kulubeler azili katillerin, sefil sarhoslarin, umutsuz kumarbazlarin yuvasi olmus. Ev yapip toprak surerek koyu kendi oyun bahcelerine cevirmisler, buradan zorla surulen tilki ve yabani tavsanlar, ayrilirken insan irkini kinayan cigliklar atmis. Koy simdi harabe halindeymis, onu insanlar insa etmis ve yine insanlar yikmis. Simdi gercekten de yikintilarin uzerine insa edilmis, aci ve nesenin birbirine karistigi, uzgun bir oyun bahcesiymis.” Kizil Dari Tarlalari
https://cdn2.penguin.com.au/covers/o...0099451679.jpg
“At one time the site had been a wasteland covered with brambles, underbrush and reeds; it became a paradise for foxes and rabbits. Then a few huts appeared and it became a haven for escaped murderers, drunks, gamblers, who built home, cultivated the land and turned it into a paradise for humans driving away the foxes and wild rabbits, who set howls of protest on the eve of their departure. Now the village lay in ruins; man created it and man had destroyed it. It was now a sorrowful paradise, a monument to both grief and joy, built upon ruins.”
"Kanim murekkep oldu. Bu usanc kirilmaliydi, ne pahasina olursa olsun. Iliklerime kadar zehirlendim. Karanlikta sarki soyluyordum ve simdi beni korkutan o sarki. Ustelik; cuzzamliyim. Profillik taslayan su kuf lekelerini bilir misiniz? Bilmem, cuzzamin cekiciligi insanlari aldatir ve beni kucaklamak yetkisini verir onlara. Yazik! Arkamdan gelenler bakmazlar bana. Yaralarimdan baska bir sey sergilemedim. Gonul oksayan heveslerden soz edilmisse; Bu benim sucum. Bos yere ortaya kendimi dokmek delilikti." Jean Cocteau, Derin Uykunun Soylevi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Mon sang est devenu de l’encre. Il fallait empêcher cette dégoûtation à tout prix. Je suis empoisonné jusqu’à l’os. Je chantais dans le noir et maintenant c’est cette chanson qui me fait peur. Mieux encore : Je suis lépreux. Connaissez-vous ces taches de moisissures qui simulent un profil ? Je ne sais quel charme de ma lèpre trompe le monde et l’autorise à m’embrasser. Tant pis pour lui ! Les suites ne me regardent pas. Je n’ai jamais exposé que des plaies. On parle de fantaisie gracieuse : c’est ma faute. Il est fou de s’exposer inutilement."
"...Kendi duygularimin gercek bir yani yoktu. Asil onemlisi, senin bana besledigin sevgiye olan inancimdi. Baska bir yaratikta kendi hayalimi goruyordum ve benim bir aynadaki gibi yansiyan bu hayalim, hic de urkutucu degildi. Tatli bir gevseyis icinde keyiflenip duruyordum. Bakislarin altinda tum benligimin iliklastigini, icimden fiskiran heyecanlari, bosanan kaynaklari animsiyorum. En olagan sevgi davranislari, bir el SIKIS, bir kitabin icine saklanan cicek, her sey benim icin yeniydi; her sey beni sevindiriyordu..." Francois Mauriac, Yilan Dugumu
https://www.decitre.fr/media/catalog...53002871FS.gif
"...Comme parfois tu me regardais à la dérobée, le souvenir de ces messes demeure lié à cette merveilleuse découverte que je faisais: être capable d'intéresser, de plaire, d'émouvoir. L'amour que j'éprouvais se confondait avec celui que j'inspirais, que je croyais inspirer. Mes propres sentiments n'avaient rien de réel. Ce qui comptait, c'était ma foi en l'amour que tu avais pour moi. Je me reflétais dans un autre être et mon image ainsi reflétée n'offrait rien de repoussant. Dans une détente délicieuse, je m'épanouissais. Je me rappelle ce dégel de tout mon être sous ton regard, ces émotions jaillissantes, ces sources délivrées. Les gestes les plus ordinaires de tendresse, une main serrée, une fleur gardée dans un livre, tout m'était nouveau, tout m'enchantait..."
"Édith'im,
Nasil oldu bilmem ama olumden pacayi kurtardim (bizim numaramiz bu), her gun sevgiyle dusundugum yedi sekiz kisiden biri oldugun icin seni opuyorum."
https://cache.20minutes.fr/photos/20...-diaporama.jpg
"Mon Édith,
Tiré de la mort je ne sais comment (c'est notre truc), je t'embrasse parce que tu es une des sept ou huit personnes auxquelles je pense avec tendresse chaque jour."
Jean Cocteau
Sony Pictures ve Columbia Pictures, Elizabeth Banks’in yonettigi, Kristen Stewart, Ella Balinska ve Naomi Scott’ýin meleklere hayat verdigi Charlies Angels'tan yeni fragman yayýnladi.
https://cdn2-www.comingsoon.net/asse...es-650x365.jpg
https://youtu.be/0CB4NHTDnW0?t=1
Korku sinemasinin ustalarindan Italyan yonetmen Dario Argento, Longinus dizisi ile yillar sonra setlere geri donuyor. Argento’nun yazip yönetecegi Longinus; gizemli cinayetler, ezoterik ogeler ve asirlardir gizli kalmis sirlar barindiran bir korku dizisi olacak.
https://pmcvariety.files.wordpress.c...0&h=563&crop=1
Dizinin Siena’da yilda iki defa duzenlenen meshur at yarisi Palio esnasinda gececegi ve dogaustu unsurlar iceren gerilim dozu yuksek bir hikaye anlatacagi soylenmekte.
https://variety.com/2019/tv/global/d...ia-1203367191/
Apple TV+, Octavia Spencer ve Aaron Paul’un basrollerini paylastigi ve babalarinin olumunun ardindaki gizemi cozmeye calisan bir ailenin hikayesini konu edinen orjinal dizisi The Truth Be Told'un fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/QfqlrVczVD0?t=1
Kristof Kolomb, 12 Ekim 1492'de Karayipler'e ulasarak Yeni Dunyay'i kesfetti.
https://pbs.twimg.com/media/EGqfiuMW...g&name=900x900
Italyan erken ronesans ressami Piero della Francesca'nin olum yildonumu (12 Ekim 1492)
Il Sogno di Costantino (The Dream of Constantine, 1464)
http://www.theartwolf.com/masterwork...esca_dream.jpg
Doppio ritratto dei Duchi di Urbino (Double Portrait of the Dukes of Urbino,1465-1472)
https://dueminutidiarte.files.wordpr...arte.jpg?w=760
Fransiz ressam Charles-Paul Landon'un dogum yildonumu (12 Ekim 1761)
Icarus and Daedalus, 1799
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ndDaedalus.jpg
Hagar Giving Ishmael Water From the Miraculous Well in the Desert
https://upload.wikimedia.org/wikiped...aul_Landon.jpg
Alman sair, filozof, tarihci ve en onemli dram yazari Friedrich von Schiller'in Wallenstein'in Karargahi (Wallensteins Lager - Il campo di Wallenstein - Wallenstein's camp) oyunu ilk kez 12 Ekim 1798 tarihinde Weimarer, Hoftheater’da (Deutsches Nationaltheater und Staatskapelle Weimar) sahnelendi.
"Erler, bir gezici saticinin cadiri onunde toplanmislar, yiyecek aliyorlardi. Eglencelik satan daha baska kulubeler de vardi. Bos masalar, daha da gelecekleri bekler gorunuyordu. Hirvatlar, Nisancilar, ates basinda toplanmislardi. Az otede, bir cok oglanlar, davul uzerinde zar atip sarki soyluyorlardi..."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Marketenderzelt, davor eine Kram- und Trödelbude. Soldaten von allen Farben und Feldzeichen drängen sich durcheinander, alle Tische sind besetzt. Kroaten und Ulanen an einem Kohlfeuer kochen, Marketenderin schenkt Wein, Soldatenjungen würfeln auf einer Trommel, im Zelt wird gesungen..."
Oktoberfest, 12 Ekim 1810 tarihinde basladi.
(Oktoberfest, 12 Ekim 1810’da Prens Ludwig ve Prenses Therese arasindaki evlilik toreni olarak basladi. Tum kasaba halki, sehir kapisi disindaki tarlalarda duzenlenen festivale katilmaya davet edildi. Dugunden sonra tarlalar Prenses’in ardindan Theresienwiese olarak adlandirildi ve parti o kadar buyuk bir begeni topladi ki kasaba halki bir sonraki yil Kral Ludwig’den kutlamaya devam etmelerini istedi. O gun bugundur Theresienwiese Oktoberfest’in zemini haline geldi.)
https://58f58f4a1114ab47cb21-2505896...41c8ae562a.png
(Zu Ehren des königlichen Brautpaares, das am 12. Oktober 1810 geheiratet hatte, fand das erste Pferderennen und damit der Vorläufer zum Oktoberfest auf der Theresienwiese statt, damals noch am Stadtrand. Der Name für diese "Wiese" wurde damals von der Braut Prinzessin Therese übernommen und heißt seither Theresienwiese.)
https://pbs.twimg.com/media/DLsxKkzXUAAu9zv.jpg
Fransiz ressam Louis Dupré'nin olum yildonumu (12 Ekim 1837)
The hospodar of Moldavia, 1820
https://upload.wikimedia.org/wikiped...upre-Pacha.jpg
Greek priest and Turkish man, 1827
https://images.fineartamerica.com/im...ouis-dupre.jpg
Hollandali ressam Antoine de Saaijer Waldorp'un olum yildonumu (12 Ekim 1866)
View of a Bridge of the Seine in Paris by Moonlight, 1835
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._maanlicht.jpg
The Merwede River with the Flight of Hugo Grotius, 1861
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Beuningen.jpg
Fransiz ressam François-Joseph Navez'in olum yildonumu (12 Ekim 1869)
Women Spinning in Fondi, 1845
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-_WGA16470.jpg
Pilgrimage in the Roman Campagna , 1848
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Fine_Arts.jpg
Fransiz heykeltiras ve ressam Jean-Baptiste Carpeaux'nun olum yildonumu (12 Ekim 1875)
Street Scene, Unknown date
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
Bal costumé au palais des Tuileries (Ballo in maschera al palazzo delle tuileries, 1867)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...es%2C_1867.JPG
Laughing Girl with Roses, 1873, Heykel
https://i.pinimg.com/originals/4b/7a...bb657d5d73.jpg
Ingiliz okultist, yazar, mistik, satranc ustasi, dagci, sair, ressam ve astrolog Aleister Crowley’in dogum yildonumu (12 Ekim 1875)
https://www.azquotes.com/picture-quo...ey-6-81-75.jpg
“Modern ahlak ve terbiye bicimleri butun dogal icguduleri bastiriyor, insanlari doga hakikatlerine karsi cahillestiriyor ve onlari gulyabani oykuleri uzerinde kavga eden sarhoslar haline getiriyor. “
https://quotefancy.com/media/wallpap...sn-t-any-I.jpg
“SIKLIKLA herhangi bir ben olmadigi hissine kapilirim; bizler sadece baska bir seyin kendini ifade etmesine araciyiz; kendimiz hakkinda dusundugumuzde ise sadece bir dusun kurbanlari oluyoruz.”
https://quotefancy.com/media/wallpap...-Ethics-is.jpg
“Dogrunun standartlari yoktur. Etik bir zirvadir. Her yildiz, kendi yorungesinde ilerlemelidir. Ahlaki ilke'nin cani cehenneme, oyle bir sey yok!”
1975 yilinda Nobel Edebyat Odulunu kazanan Italyan sair ve yazar Eugenio Montale'nin dogum yildonumu (12 Ekim 1896)
https://pbs.twimg.com/media/DL68i-XW0AACV71.jpg
https://ilsillabario2013.files.wordp...nsione0003.jpg
Ey yasam ne kesin yuz cizgileri ne inandirici yuzler
Ne de mal mulk istiyorum senden
Tedirgin dongunde artik
Balla acinin birdir tadi benim icin
Hicbir devinimi umursamayan yuregi
Cok az sarsiyor bundan boyle irkilmeler
Boyle ses cikarir kimi vakit
Kirlarin sessizliginde tufek patlamasi
En az bir milyon merdiven indim kolumda sen
simdi yoksun ya bir bosluk her basamak.
Yine de kisa surdu uzun yolculugumuz.
Benimle hala suruyor, gerekmese de artik bana
raslasmalar, sozlesmeler...
https://pbs.twimg.com/media/C7MeKu1W4AEi1Mj.jpg
(Foto: Ando Fuchs)
Ho sceso, dandoti il braccio, almeno un milione di scale
e ora che non ci sei è il vuoto ad ogni gradino.
Anche così è stato breve il nostro lungo viaggio.
Il mio dura tuttora, né più mi occorrono
le coincidenze, le prenotazioni...
"Anlasmazlik tarihiyle duello arasinda gecen zaman Albay'ýin mizacini gosteren bir ornektir. Sukunet icinde islerini ayarlayarak ailesinin gelecegini garanti altina almis, kaderin ona tek bir alternatif sundugunu dusunuyormus: hapishane ya da olum. Son savastan sonra gecinip gitmesini saglayan pek az mal varliginiý hic aceleye getirmeden satmis: gumu atolyesi, adaklik keciler yetistirdigi ve biraz da sekerkamisi ektigi, babasindan kalma kucuk bir ciftlik. Alti ay sonra satislardan elde ettigi tum parayi dolabin dibine saklamis ve sakin sakin kendi kendine belirledigi tarihi beklemeye baslamis: 12 Ekim 1908, Amerika'nin kesfinin yýldonumu."
https://imageserver.kitapyurdu.com/s...termarked=true
"Un esempio significativo dell'indole del nonno fu il tempo che lasciò passare tra la sfida e il duello. Sistemò i suoi affari con un riserbo assoluto per garantire la sicurezza della sua famiglia nell'unica alternativa che gli lasciava il destino: la morte o il carcere. Cominciò vendendo senza la minima fretta il poco che gli era rimasto per sopravvivere dopo l'ultima guerra: il laboratorio da orefice e una piccola tenuta ereditata dal padre, dove allevava capre da macello e coltivava un appezzamento a canna da zucchero. Di lì a sei mesi ripose in fondo a un armadio il denaro raccolto, e attese in silenzio il giorno che lui stesso si era segnato: il 12 ottobre 1908, anniversario della scoperta dell'America."
12 Ekim 1911
"Dun Max'ta Paris Gunlugu'nun yazilmasina devam edildi. Sovalye Sokagi'nin alacakaranliginda uzerinde sonbahar kostumuyle sisman ve sicak Rehberger; kendisini daha once, zaten pek guzel
sayilmayacak bir kizi ciplak durumdakinden daha cirkin gosteren yazlik bir bluz ve mavi bir ceketle tanimistik. Bu yazlik giysiyledir ki, bir kizartiya yol acmadan ellerin hayli sure yanaklara bastirilabilecegi kansiz yuzundeki kocaman burnunun, yanaklarla ust dudakta kumelesen gur ayva tuylerinin, burun ve yanaklarin birbirlerine kavustugu yerlere siginmis tren yolu tozlarinin, ayrica bluzun dekoltesindeki hafif beyaz tenin enikonu ayrimina varmistik. Bugun ise saygiyla arkasindan kostuk; Ferdinand Sokagi'nin karsisindaki bir gecidin agzinda, trassizligim ve genel hirpani gorunusum dolayisiyla kizdan ayrilmak zorunda kaldim; sonradan kendisine karsi icimde birkac kucuk dalga halinde bir sevi esintisinin varligini duyumsadim ve ne zaman bunun nedeni uzerinde dusunsem kendi kendime soyle soylemeden edemedim: Pek kalin giyinmisti de, ondan."
https://images-na.ssl-images-amazon....19wgBqFCpL.jpg
12. Oktober 1911
"Gestern bei Max am Pariser Tagebuch geschrieben. Im Halbdunkel der Rittergasse die in ihrem Herbstkostüm dicke warme Rehberger, die wir nur in ihrer Sommerblouse und dem dünnen blauen Sommerjäckchen gekannt haben in denen ein Mädchen mit nicht ganz fehlerlosem Aussehn schließlich ärger als nackt ist. Da hatte man erst recht ihre starke Nase in dem blutleeren Gesicht gesehn, in dessen Wangen man lange die Hände hätte drücken können, ehe sich eine Rötung gezeigt hätte, den starken blonden Flaum, der sich auf der Wange und der Oberlippe häufte, den Eisenbahnstaub, der sich zwischen Nase und Wange verflogen hatte und das schwächliche Weiß im Blousenausschnitt. Heute aber liefen wir ihr respektvoll nach und als ich mich an der Mündung eines Durchhauses vor der Ferdinandstraße verabschieden mußte wegen Unrasiertheit und sonstigem schäbigem Aussehn (Max war gerade sehr schön mit schwarzem Überzieher, weißem Gesicht und Brillenglanz) fühlte ich nachher einige kleine Stöße von Zuneigung zu ihr. Und wenn ich nachdachte warum, mußte ich mir immer nur sagen, weil sie so warm angezogen war."
1921 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Fransiz yazar (Jacques Anatole Francois Thibault) Anatole France'in olum yildonumu (12 Ekim 1924)
“Homeros'tan beri sairlerde askerleri ovme hastaligi vardir. Savas bir sanat degildir, savaslarin sonucu raslantilara baglidir. Her ikisi de aptal iki general karsilasiyor, elbetteki bu aptallardan biri sonunda kazanacak. Goklere cikardiginiz bu kilic hamallari masallardaki turna kuslarinin kurbagalari yutmasi gibi bir gun sizleri bogazlarsa o zaman diyecek soz kalmaz, gercekten Tanrilasmis olurlar. Cunku Tanrilar istahlarindan belli olur.” Tanrilar Susamislardi
https://moly.hu/system/covers/big/covers_275109.jpg
“C'est depuis Homère, une étrange manie des poètes, dit-il un jour, que de célébrer les militaires. La guerre n'est point un art, et le hasard décide seul du sort des batailles. De deux généraux en présence, tous deux stupides, il faut nécessairement que l'un d'eux soit victorieux. Attendez-vous à ce qu'un jour un de ces porteurs d'épée que vous divinisez vous avale tous comme la grue de la fable avale les grenouilles. C'est alors qu'il sera vraiment dieu! Car les dieux se connaissent à l'appétit.”
"Insan sevdigi birini hic elde edebilir mi ki? Opmeler, oksamalar tatli bir umutsuzlugun cabalanisindan baska nedir ki? Kollarimin arasinda tutarken bile ariyorum seni. Hicbir zaman elde edemedim seni. Cunku boyuna istiyorum. Cunku imkansizi, sonsuzu bulmak istiyorum sende. Sen nesin, hicbir zaman anlayamayacagim bunu. Gel, gel. Senden ayriyken cektigim iskence icinde aci aci dusundum seni. Gel, sevgilim. Ancak seninle unutabilirim seni, ancak seninle kaybedebilirim kendimi." Kirmizi Zambak
https://images.gr-assets.com/books/1...9l/1874460.jpg
“Est-ce qu’on possède jamais ce qu’on aime ? Est-ce que les baisers, les caresses sont autre chose que l’effort d’un désespoir délicieux ? Quand je te tiens embrassée, je te cherche encore ; et je ne t’ai jamais, puisque je te veux toujours, puisque, en toi, je veux l’impossible et l’infini. Viens, viens, j’ai trop cruellement pensé à toi dans les tortures de l’absence : viens, ma bien-aimée. Il faut que je t’oublie toi-même en toi. C’est en toi seulement que je peux t’oublier et me perdre.”
Ispanyol ressam Antonio Muñoz Degrain'in olum yildonumu (12 Ekim 1924)
Otelo y Desdémona, 1880
https://upload.wikimedia.org/wikiped...gra%C3%ADn.jpg
Puerto de Bilbao, 1900
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._of_Bilbao.jpg
Turk roman, oyku ve oyun yazari Oguz Atay’in dogum yildonumu (12 Ekim 1934)
“Esyalariniza alisamadim, yadirgadim onlari. Salon-salamanjeyi, deniz gibi buyuk ve kaucuk kopuklu yatagi olan karyolayi, ayni takimin yaldizli gardrobunu ve gene ayni takimin sifonyerini ve gene ayni takimin tuvaletini sevemedim. Evinizde Turkce bir sey kalmamisti.”
https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/...00061424-1.jpg
“I could not like your salon-salle-à-manger, your enormous foam-rubber bed – it reminded me of the sea – and with it, the matching gilded garderobe and the matching chiffonier and the matching dressing-table. You had got rid of the Turkish language in your house.”
“Intihar etmek... Herhangi bir nedeni oldugundan degil. Butun hayati bir tek neden oldugundan. Yasadigi her sey yuzunden. Bazi insanlar boyledir. Digerlerine gore cok daha kirilgan olurlar. Olumu sirtlarinda bir canta gibi tasiyip yorulduklarinda once onu acarlar.“
http://www.cokokuruz.biz/wp-content/...%9Fuz-Atay.jpg
“Committing suicide...not because of having a reason for this act, but because of having only one reason in life, because of everything that was lived for. Some people have this character. They are more fragile than the others. They carry the death like a bag on their back and when they are tired, first they open the bag.”
Italyan tenor Luciano Pavarotti'nin dogum yildonumu (12 Ekim 1935)
https://pbs.twimg.com/media/DL7Nh7qWAAAYBl2.jpg
https://pbs.twimg.com/media/CRGDJqqVAAAVzhr.jpg
"Muzikli bir yasam guzel gecirilmistir ve bu yuzden kendimi muzige adadim."
https://pbs.twimg.com/profile_images.../2K2W7T6T.jpeg
"Muzik dinlemek icin herhangi bir beyin gerekmez. / Non hai bisogno di un cervello per ascoltare la musica."
L. Frank Baum'un romanindan uyarlanan ve Victor Fleming'in yonettigi Oz Buyucusu (The Wizard of Oz - Il mago di Oz) filminin cekimleri 12 Ekim 1938 tarihinde basladi.
https://pbs.twimg.com/media/DL6_divWAAAKHE6.png
"Unutma, duygusal dostum; kalp, ne kadar sevdiginle degil, baskalari tarafindan ne kadar sevildiginle degerlendirilir."
Italyan sarkici ve sarki sozu yazari Luca Carboni'nin dogum gunu (12 Ekim 1962)
senin icin bir gul senin icin cunku buradasin
senin icin bir gul sana asla vermedigim
bir parti senin icin senin icin cunku buradasin
http://radionorba.it/wp-content/uplo...10/carboni.jpg
una rosa per te per te che ci sei
una rosa per te non te l'ho data mai
una festa per te per te che ci sei
Golden Globe ve Emmy Odullu Avustralyali aktor, sarkici ve yapimci Hugh (Michael) Jackman'in dogum gunu (12 Ekim 1968)
https://i.pinimg.com/originals/13/28...e096c9fd8c.jpg
https://media.giphy.com/media/sw0kDLUjqSfUA/giphy.gif
https://78.media.tumblr.com/3a4a04cf...tBv1qz4rgp.gif
Ingiliz bilimkurgu yazari Douglas (Noel) Adams, Otostopcunun Galaksi Rehberi (The Hitchhiker's Guide to the Galaxy - Guida galattica per gli autostoppisti) romanini 12 Ekim 1979’da Pan Books araciligiyla Ingiltere’de yayimladi.
"Resmin beni endiselendirdigini soylemeliyim. Salin onunde yuzmekte olan bir su samuru vardi ve ben, bu samurun sala binmesi bile gerekmeyen butun o zavalli hayvanlar da uzerindeyken sali cekmek zorunda kalmasina uzulur, uyku uyuyamazdim. Samurun sali cektigi kuyrugu oylesine inceydi ki devamli cekilmek yuzunden aciyor olmasi gerektigini dusundum. Bu beni endiselendirirdi. Cok degil, belli belirsiz, ama devamli olarak. Sonra bir gun -ama bu resme yillar boyu her gece baktigimi unutma- ansizin salin bir yelkenli oldugunu fark ettim. Daha once bunu hic gormemistim. Samur iyiydi. O, sala yalnizca refakat ediyordu."
https://i.gifer.com/Cw3p.gif
“The picture worried me, I must say. There was an otter swimming in front of the raft, and I used to lie awake at night worrying about this otter having to pull the raft, with all these wretched animals on it who shouldn't even be on a raft, and the otter had such a thin tail to pull it with I thought it must hurt pulling it all the time. Worried me. Not badly, but just vaguely, all the time. “Then one day — and remember I’d been looking at this picture every night for years — I suddenly noticed that the raft had a sail. Never seen it before. The otter was fine, he was just swimming along.”
Whitney Houston’in The Bodyguard muzikalinin promiyerini 12 Ekim 1987 tarihinde Avustralya'da yapti.
https://pbs.twimg.com/media/DL7hlAEUQAAhl-p.jpg
https://blog.ticketmaster.com.au/wp-...rd-800x445.jpg
Rus yazar Arkadi Natanovic Strugatski’nin olum yildonumu (12 Ekim 1991)
"Yakinda hayvanat bahcelerinde Mars'tan ve Venus'ten hayret verici hayvanlar da gorunmeye baslanir. Evet, kuskusuz onlara bakacak ve kahkahalar patlatacagiz ama zaten bunlari coktandir bekliyorduk ve ortaya cikmalarini gormek icin de gayet iyi hazirlanmistik. Eger bu hayvanlar ortaya cikmasa ya da bizim kedilerimize ve kopeklerimize benzedikleri ortaya ciksa cok daha fazla etkileniriz. Kural olarak, inandigimiz (ve cogunlukla da koru korune inandigimiz) bilim epeydir bizi yaklasan mucizelere hazirliyor ve ongorulmemis bir seyle karsilastigimizda, ancak o zaman psikolojik bir sok geciriyoruz: yani dorduncu boyutta bir delik ya da biyolojik bir telsiz baglantisi ya da canli bir gezegen gibi bir seyle."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Soon the zoos and museums will be showing amazing animals, the first creatures from Mars or Venus. Yes of course, we'll gape at them and slap our thighs, but we've been expecting these animals for a long time already and we're well prepared for them to put in an appearance. We'd be far more amazed and disappointed if these animals proved not to exist at all, or to resemble our cats and dogs. s a rule, the science in which we believe (quite often blindly) prepares us long in advance for the miracles that lie ahead, nd we only suffer psychological shock when we come up against the unforeseen, like some hole through into the fourth dimension, or biological radio communication or a living planet.”
Turk yazar Orhan Pamuk, 'Kentinin melankolik ruhunun izlerini surerken kulturlerin birbiriyle catismasi ve orulmesi icin yeni simgeler bulan' gerekcesiyle kazandigi Nobel Edebiyat Odulunu 12 Ekim 2006 tarihinde aldi.
(Il 12 ottobre 2006 Scrittore turco Orhan Pamuk viene insignito del Premio Nobel per la Letteratura, diventando così il primo turco a ricevere il prestigioso riconoscimento. / Turkish novelist Orhan Pamuk received the Nobel Prize for Literature on October 12, 2006)
"Hayata bir seferlik araba yolculuguna bitince yeniden baslayamazsin, ama elinde bir kitap varsa, ne kadar karisik ve anlasilmaz olursa olsun, o kitap, bittigi zaman, anlasilmaz olan seyi ve hayati yeniden anlayabilmek icin istersen basa donup biten kitabi yeniden okuyabilirsin."
https://www.nobelprize.org/images/pa...ait-tablet.jpg
"Non si può ricominciare la propria vita; quel viaggio a senso unico, una volta concluso, non lo si può rifare; se però si ha un libro in mano, e anche se quel libro è confuso e misterioso, dopo che lo si è terminato, lo si può riprendere dall'inizio, se si vuole, lo si può rileggere per tentare di capire l'incomprensibile, per capire la vita."
"Simdi bir oluyum ben, bir ceset, bir kuyunun dibinde. Son nefesimi vereli cok oldu, kalbim coktan durdu, ama alcak katilim haric kimse basima gelenleri bilmiyor. O ise, igrenc rezil, beni oldurdugunden iyice emin olmak icin nefesimi dinledi, nabzima bakti, sonra bogrume bir tekme atti, beni kuyuya tasidi, kaldirip asagi birakti. Tasla onceden kirdigi kafatasim kuyuya duserken parca parca oldu, yuzum, alnim, yanaklarim ezildi yok oldu; kemiklerim kirildi, agzim kanla doldu.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1L0b71RDiL.jpg
“Adesso io sono un morto, un cadavere in fondo a un pozzo. Ho esalato l'ultimo respiro ormai da tempo, il mio cuore si è fermato, ma, a parte quel vigliacco del mio assassino, nessuno sa cosa mi sia successo. Lui, il disgraziato schifoso, per essere sicuro di avermi ucciso ha ascoltato il mio respiro, ha tastato il mio polso, mi ha dato un calcio nel fianco, mi ha portato al pozzo e mi ha preso in braccio per poi buttarmici dentro. La testa me l'aveva già spaccata a colpi di pietra, e cadendo nel pozzo è andata in pezzi, la mia faccia, la fronte e le guance, è rimasta schiacciata, è scomparsa, le ossa si sono spezzate, la bocca si è riempita di sangue.”
Ryan Gosling ve Emily Mortimer'in rol aldigi romantik komedi-drama Gercek Sevgili (Lars and the Real Girl - Lars e una ragazza tutta sua) 12 Ekim 2007 tarihinde vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....1MQ@@._V1_.jpg
https://media.giphy.com/media/4ys8vfhOmfVQs/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/crqS2tnsZNkQg/giphy.gif
Pulitzer Odullu Kuba asilli Amerikali yazar Oscar Jerome Hijuelos'un olum yildonumu (12 Ekim 2013)
"Bir banka oturup dolunayi seyrettim. O gece oylesine kocaman, deliler gibi ve mutlu mutlu parliyordu ki o kadar uzaga yetisebilsem suratina bir tane yumruk gecirirdim. Ama ne yapabilirdim ki? Tek bir seyi bile degistirmeden sonsuza kadar hayal kurabilirsin, dedim kendi kendime." Kara Kafa
https://d28hgpri8am2if.cloudfront.ne...6949459_hr.jpg
"I sat on a park bench checking out the moon. It was glowing so big and crazy and happily that night that I would have punched it in the mug if I could have reached that far. But what could I do? You could daydream forever, I told myself, without changing a single thing."
"Kiciniza comak sokmaya calisan insanlarla bir arada buyumek bu olsa gerekti!
Ben buydum iste.
O gece butun bu pisliklerden uzaklara gitmek istedim.
Gercekten uzaklara, cok cok uzaklara."
https://img1.od-cdn.com/ImageType-40...4%7DImg400.jpg
"I mean, talk about growing up with people shoving sticks up your butt!
That was me.
That night I wanted out from all taht shit.
Realy, out, out, out."
https://slideplayer.it/slide/1011338...+e+assorto.jpg
Uzanmak golgesine, soluk ve dalgin,
gunesten kizgin bir bostan duvarinin,
dinlemek bogurtlen dikenlerinin arasindan
tarlakuslarinin sakimasini, hisirtisi yilanlarin.
Topragin catlaginda, burcakotlarinda ya da
izlemek kirmizi karinca dizilerini,
kah dagilan, kah toplasiveren
basak kumeciklerinin uzerine.
Gozlemek dallar arasindan, cirpinisini
denizin uzaklarda, pul pul,
yukselirken agacsiz tepelerden
Agustos boceklerinin titreyen sarkisi.
Ve dolasirken goz kamastiran guneste
hissetmek huzunlu bir hayretle
nasil da benzedigini, hayatin ve acilarinin,
ustu cam kiriklariyla kapli
su duvar boyunca yurumeye.
Eugenio Montale
https://www.alessandrocappello.it/wp...20.13.21-1.jpg
Su dagilgan gonlumuzu kavrayip her bir yandan
atesten imlerle aciklayacak
ve tozlu cayirlarda yitmis bir safran gibi
parildayacak sozcugu isteme benden
Ah guven icinde gidiyor insan
dost kendine ve baskalarina
onemsemiyor sivasi dokuk bir duvarda
biraktigi golgesini kavurucu sicagin
Sana dunyalar acacak anahtar isteme bizden
belki birkac hece bir dal gibi kuru ve egri bugru
bugun yalniz sunu diyebiliriz sana
olmadigimiz ve istemedigimiz seyi
Jackie Brown'nda Max Cherry rolu ile Akademi Odulu'ne aday gosterilen Amerikali aktor Robert Wallace Forster, 78 yasinda hayatini kaybetti
https://live.staticflickr.com/1879/4...af1915e5_b.jpg
https://i.dailymail.co.uk/1s/2019/10...0852738812.jpg
"Mutluluk dedikleri sey, evladim, suya attigin balik agi gibidir; cekmeye kalkarsin, agir gelir, bir de cikarirsin ki, bombos! / Our luck, my little friend, is like water in a fish-net; you tug and it bulges, you pull it out there's nothing there! / La nostra fortuna, amico, è come l'acqua nella rete: tiri la rete è la senti gonfia, e quando l'hai tirata a terra non c'è niente!" Lev Nikolayevic Tolstoy, Savas ve Baris
http://www.urantiabook.org/jesus-stu...ding-feast.jpg
"Nedir insan, hep ovulen bu yari Tanri? Guclerinden, tam da gerekli oldugu bu yerde yoksun kalmiyor mu? Sevinc icinde yukseldigi,acilarla yikildigi zaman, tam da ucsuz bucaksiz sonsuzlukta kendini yitirmeyi ozlediginde, o vurdumduymaz ve soguk bilince geri donmuyor mu hep?" Johann Wolfgang von Goethe, Genc Werther'in Acilari
https://pbs.twimg.com/media/EGrdMIvW...g&name=900x900
"Cos'è mai l'uomo, il tanto esaltato semidio! Non gli mancan forse le forze proprio quando ne avrebbe maggior bisogno? Sia che s'esalti nella gioia, sia che sprofondi nel dolore, non è forse trattenuto e riportato alla cupa e fredda coscienza di sé mentre aspirava a smarrirsi nella pienezza dell'infinito? / What is man, this exalted demigod? Doesn't he lack power just when he needs it most? Whether he is uplifted by joy or engulfed by suffering, is he not stopped in both conditions and brought back to dull, cold consciousness just when he is ready to lose himself in the abundance of the infinite?"
Resim: Caravaggio, Narciso, 1597–1599
Bakiyorum geceye demirlerden
ve iman tahtamin ustundeki korkunc baskiya ragmen
kalbim en uzak yildizla birlikte carpiyor.
Nazim Hikmet
https://m.media-amazon.com/images/S/...c95e7ca57a.jpg
Guardo la notte attraverso le sbarre / I look at the night through the bars,
e malgrado tutti questi muri che mi pesano sul petto / and despite the weight on my chest
il mio cuore batte con la stella più lontana / my heart still beats with the most distant stars.
Resim: Vincent van Gogh, Notte stellata sul Rodano, 1888