Ingiliz heavy metal grubu Iron Maiden, canli konser albumu Live After Death'i 14 Ekim 1985 tarihinde EMI etiketiyle piyasaya surdu.
https://img.buzzfeed.com/buzzfeed-st...41424214-2.gif
Printable View
Ingiliz heavy metal grubu Iron Maiden, canli konser albumu Live After Death'i 14 Ekim 1985 tarihinde EMI etiketiyle piyasaya surdu.
https://img.buzzfeed.com/buzzfeed-st...41424214-2.gif
John Cleese, Jamie Lee Curtis ve Kevin Kline’in rol aldigi komedi Wanda Adinda Bir Balik (A Fish Called Wanda - Un pesce di nome Wanda), 14 Ekim 1988’de Ingiltere’de vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...6,1000_AL_.jpg
Quentin Tarantino’nun yonettigi, John Travolta, Uma Thurman ve Samuel L. Jackson’in rol aldigi Ucuz Roman (Pulp Fiction), 14 Ekim 1994’de Amerika ve Kanada’da vizyona girdi.
https://media.giphy.com/media/PdX8JgqWrHE7m/giphy.gif
https://66.media.tumblr.com/bf1cd9f7...6759o1_500.gif
https://pbs.twimg.com/media/D1tGvhmXcAAVdK5.jpg
“S*ktir et gururu! Gurur sadece aciya sebebiyet verir. Hic yardimi dokunmaz.”
https://i.pinimg.com/originals/3a/a3...adf7c0d37e.jpg
Mia: Bundan nefret etmiyor musun?
Vincent Vega: Neden?
Mia: Bu huzursuz edici suskunluktan. Sence neden kendimizi rahatsiz etmek icin surekli zirvalamak zorundayiz?
Vincent Vega: Bilmiyorum. Gercekten guzel bir soru.
Mia: Bunu ozel biriyle birlikte oldugunda hissediyorsun. Oysa kahrolasica ceneni bir dakika kapatip sessizligi paylasabilirsin.
Populer romanlarin Amerikali yazari Harold Robbins’in olum yildonumu (14 Ekim 1997)
Firtinanin sekizinci gunuydu. O gune kadar, boylesine siddetli bir firtinaya rastlanmamisti. Kervandakilerin hepsi daha kucucukken dinledikleri deveci ihtiyar Mustafa'nin anilari arasinda bile boyle bir firtinayi duymamislardi. Mustafa kefiyesiyle yuzunu iyice orterek kervanbasi Fuat'in cadirina dogru zorlukla ilerlemeye calisti. Yolunu kaybedip de ucsuz bucaksiz colun ortasinda kalmamak icin, ara sira duraklayip ortuyu aralayarak cevresine bakmiyordu. Her durusunda da o minicik kum taneleri birer igne gibi yuzune saplaniyordu. Yasli adam, cadira girmeden once durdu, genzine dolan kum tanelerinden kurtulmak icin kendini zorlayarak, tukurmeye calisti. Ama agzi islanmamisti bile, sadece kumun puturlu kurulugunu hissediyordu. Fuat, titrek aleviyle karanlikta golgeler olusturan yag kandilinin durdugu masanin yanindaki koltugundan deve surucusune sessizce bakti. Dev gibi bir adamdi; konusmaktan da pek hoslanmazdi.” Fedai
https://fullenglishbooks.com/files/0...lic/cover.jpeg
“It was the eighth day of the storm. There had never been a storm like this one before. Not even in the memory of old Mustapha, the camel keeper, who was himself an old man when all the others in the caravan were boys.Holding his ghutra close to his face, he made his way laboriously toward the tent of Fouad, the caravan master, pausing every few moments to peer through the narrow cloth slits, to make sure he did not lose his bearings and wander away from the tiny shelter of the oasis out into the ripping, swirling sand of the open desert. Each time he stopped, the grains of sand tore into his face like so many shotgun pellets. He hawked and summoned up his spit to clear his throat before he entered the small tent. But there was no moisture, only the grainy dryness of the sand. Fouad looked up at the camel keeper from his chair next to the small table on which the oil lamp flickered, lending only shadows in the darkness. He did not speak. A giant of a man, he was not much given to words.”
Amerikali yazar, muhabir ve hayvan haklari aktivisti Cleveland Amory’nin dogum yildonumu (14 Ekim 1998)
“Kediyle bir sure birlikte olan herkesin cok iyi bildigi gibi, kediler insan zekasinin kitligi karsisinda buyuk bir sabir gosterirler. Hoslansalar da hoslanmasalar da, aci verecek denli yavas bir beyinsel surece katlanmak zorunda kaldiklarinin, biz insanlarin utanilacak denli dusuk bir zeka duzeyimiz oldugunda ve belki de bu kusurlarimiz nedeniyle, en basit ve acik talimati anlamaktan bile aciz oldugumuzun farkindadirlar.”
https://4.bp.blogspot.com/-n7mp20fp4...+Christmas.jpg
“As anyone who has ever been around a cat for any length of time well knows, cats have enormous patience with the limitations of the human mind. They realize that, whether they like it or not, they are simply going to have to put up with what to them are excruciatingly slow mental processes, that we humans have embarrassingly low I.Q.'s, and that probably because of these defects, we have an infuriating inability to understand, let alone follow, even the simplest and most explicit of directions.”
Ispanyol ressam Eduardo Arroyo'nun olum yildonumu (14 Ekim 2018)
Parmi les peintres, 1975
https://media.mutualart.com/Images/2...8cb10_570.Jpeg
Fiancée électrique, 1993
https://static.picassomio.com/images...0295-large.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DI2KXtXVAAAxNpW.jpg
Hic gitmedigim bir yerde, sevincle otesinde
her turlu yasantinin, kendi sessizligi var gozlerinin:
en ince kimiltisinda birsey var icime gomen beni,
birsey dokunamayacagim kadar bana yakin
kolayca acar beni en urkek bir bakisin
parmaklar gibi kapamis olsam bile kendimi,
sen hep yaprak yaprak acarsin beni, Baharin
(dokunup ustaca, gizlice) acisi gibi ilk gununu
ya da beni kapatmaksa istedigin, ben,
hayatim kapaniriz guzelce, birden
karin her yere ozenle inisini
dusleyen yuregince su cicegin;
duydugumuz hicbir sey bu ulkede
erisemez gucune sonsuz inceliginin:
renkleriyle yapisinin beni baglayan,
olduren, hic durmadan, her nefeste
(bilmiyorum nedir bu sende olan, bu kapayan
ve acan; yalniz anliyor icimde birsey
gozlerinin sesini gullerden derin olan)
kimsenin yok, yagmurun bile, boyle kucuk elleri
Ve asagida, tepenin dibinde butunuyle degisik bir sey vardi -kocaman mavi bir su parcasi karanin ustunde surukleniyordu. Ciglik atti, kocaman kadina sikica sarildi. "Ne o, ne o?"
"Ne," dedi kadin, "deniz o."
"Canimizi yakar mi - geliyor mu?"
"Yoo, hayir, bize gelmiyor. Cok guzel. Bir daha bak sen."
Bakti Pearl. "Gelemeyeceginden emin misin?" dedi.
"Yoo, hayir. Yerinde kalir," dedi kocaman kadin.
https://pictures.abebooks.com/YARROW/10708168127.jpg
And down at the bottom of the hill was something water was creeping over the land. She screamed and clutched at the big woman, “What is it, what is it?”
“Why,” said the woman, “it's the sea.”
“Ai-e, no, it doesn't come to us. It's very beautiful. You look again.”
Pearl looked. “You're sure it can't come,” she said.
“Ai-e, no. It stays in its place,” said the big woman.
“Yalanciligin Alman ulusunun karakterinin ayrilmaz bir parcasi haline geldigini dusunmemek zordur. Savas sirasinda, Alman halkinin tamami ustunde en cok etkili olan yalan, ‘Alman halkinin kader savasi’ (der Schicksalskampf des deutschen Volkes) sloganiydi. Hitler'in veya Goebels'in buldugu bu slogan, insanin kendini aldatmasini uc acidan kolaylastiriyordu: Birincisi, bu savas aslinda savas degil, demeye getiriyordu; ikincisi savasi baslatan Almanya degil, kader olmustu; ucuncusu, bu savas Almanlar icin bir olum kalim meselesiydi: ya dusmanlarini yok edeceklerdi ya da kendileri yok olacaklardi.” Hannah Arendt, Kotulugun Siradanligi
https://multimedia.knv.de/cover/33/5...413100001Z.jpg
"Manchmal schwerfallt, nicht zu meinen, dab Verlogenheit und Febensliige zum integrierenden Bestandteil des deutschen Nationalcharakters gehoren. Wahrend des Krieges war die wirksamste huge das entweder von Hitler oder von Goebbels gepragte Schlagwort vom 'Schicksalskampf des deutschen Volkes' - sie forderte den Selbstbetrug auf dreifache Weise: sie schuf erstens die Illusion, der Krieg sei kein iiblicher Krieg; zweitens, er sei nicht von den Deutschen angezettelt, sondern vom Schicksal verhangt worden, und drittens, es ginge in ihm um Feben und Tod des deutschen Volkes, das seine Gegner vernichten miibte, wenn es nicht selbst vom Erdboden verschwinden sollte."
Amazon, Golden Globe ve Emmy Odullu dizisi The Marvelous Mrs. Maisel'in 3.sezonundan fragman yayinladi.
https://youtu.be/osNTNQxzsuI?t=1
Yilin Kasiyeri:):)
https://youtu.be/u5tqRcGVJ1E?t=2
Romali sair ve filozof (Tito Lucrezio Caro) Titus Lucretius Carus'un olum yildonumu (M.O15 Ekim 50)
...Bunlar, olum korkusundan beslenen, buyuyen dirim
Yaralari; birlesemez sikintiyla, igrenc sovgulerle,
Mutlu, guvenli bir varlik, gorunuse bakilirsa.
Olum kapisinda pusuya yatmak icindir bunlar.
Bundan gelir olum korkusu, sakinmalar, kisilerde,
Hepsi bos, kacismalar, varsilligi cogaltma tutkusu,
Para biriktirme, toplumda kan dokme, can alma,
Olum doseginde kivranan kardesten sevinc duyma,
Kan kardesin sofrasina korkuyla, kotu gozle bakma.
Bir korku, ozdes durumda, sikca ezilen, uzen,
Aci veren kiskancligin kaynagi gibidir:
Yanar, yakinir bu goz kamastiran, gonul ceken
Varliklari gormek icin insan, bakar gozlerinin
Onunde gecen olaylara, yuvarlanirken karanliklar,
Camurlar icinde kendisi, bir igrenme duyar cevreye.
Duser olum tuzagina kimileri de, un ardinda
Kosarken. Tiksinir yasamaktan cokluk, sonra doner
Olumun esiginden aydinliga, korkudan titreyenler,
Acilar icinde cirpinirken kendi elleriyle canlarina
Kiymak istemelerine karsin, dusunmezler acilarin
Korkudan dogdugunu. Kaldirir utanci korku, sevecenlik
Baglarini koparir, dagiti kutsal gorevi, guldurur,
Kurtulmak istersen Acheron ucurumundan, yuz cevirmis
Kimseler yurdundan, anasindan, atasindan.
Nasil titrer, Sarsilir, urperir, sararirsa cocuklar karanlikta,
Oyle sarsiliriz biz de gun isiginda, gercekte korkunc
Olmayan, yalniz karanlikta cocuklari korkutan,
Gunun dogmasini bekleten nesnelerden...
https://www.ilmessaggero.it/photos/H...natura.tif.jpg
...Infine l'aviditŕ e la cieca brama di onori,
che forzano i miseri uomini a oltrepassare i confini
del giusto, e talora, come compagni e ministri di delitti,
adoprarsi notte e giorno con soverchiante fatica
per assorgere a somma potenza - queste piaghe della vita,
in gran parte č il timore della morte che le nutre.
Infatti comunemente il vergognoso disprezzo e l'amara
povertŕ paiono remoti da una vita dolce e stabile,
e quasi giŕ sostare davanti alle porte della morte;
e gli uomini, mentre costretti da fallace terrore vorrebbero
essere giŕ fuggiti lontano da essi e lontano averli scacciati,
col sangue dei concittadini ingrossano le proprie sostanze
e avidi raddoppiano le ricchezze, accumulando strage su strage;
crudeli si rallegrano del triste funerale di un fratello
e per le mense dei consanguinei provano odio e terrore.
In simile maniera, nascendo dallo stesso timore, spesso
li macera l'invidia che alla vista di tutti colui sia potente,
attragga gli sguardi colui che incede con splendido onore,
mentre essi si lamentano di voltolarsi nelle tenebre e nel fango.
Alcuni periscono per brama di statue e di rinomanza;
e spesso a tal segno per paura della morte prende
gli uomini odio della vita e della vista della luce,
che si danno con petto angosciato la morte,
dimenticando che la fonte degli affanni č questo timore,
questo fa strazio del senso d'onore, questo rompe i vincoli
dell'amicizia - e insomma induce a sovvertire la pietŕ.
Giŕ spesso infatti gli uomini tradirono la patria
e i cari genitori, cercando di evitare le regioni acherontee...
Romali sair Publius Vergilius Maro'nun dogum yildonumu (M.O 15 Ekim 70)
https://pbs.twimg.com/media/EG6isLIX...jpg&name=large
"Atin korkuyu icinizden, atin endiseyi Troia'lilar! Guc durumdayiz biz de, devletimiz yeni kurulmakta, boyle davranmak zorundayim, gozculerle koruyorum butun sinirlarimizi. Kim tanimaz Aeneas'in soyunu, kim tanimaz kahraman Troia kentini, yigitlerini butun? Kim duymadi yanginini, onca unlu savasin? Oylesi kati degildir biz Pon'lerin yuregi. Gunes de atlarim, Tyrus'tan cok uzaklarda kosmaz arabaya. Ister buyuk Hesperia'ya, ya Saturnus ovasina, ya Eryx topragina ister kral Acestes'e gidin, sizi sag salim, ugurlarim oraya; elimden geleni yaparim; esit hakla kalmak isterseniz de bu krallikta, sizindir kurdugum kent. Gemilerinizi cekin, Troia ile Tyrus ayri olmayacak benim icin. Keske buraya atsa Aeneas'i kesisleme!"
https://images-na.ssl-images-amazon....130Fkr-v6L.jpg
"O miei Troiani, Toglietevi dal cuore ogni timore, Ogni sospetto. Gli accidenti atroci,La novitŕ di questo regno a forza Mi fan sě rigorosa, e sě guardinga De’ miei confini. E chi di Troia il nome, Chi de’ Troiani i valorosi gesti, E l’incendio non sa di tanta guerra? Non han perň sě rozzo core i Peni: Non sě lunge da lor si gira il sole, Che nč pietŕ nč fama unqua v’arrive. Voi di qui sempre, o de la grand’Esperia E di Saturno che cerchiate i campi, O che vogliate pur d’Aceste e d’Erice Tornare ai liti, in ogni caso liberi Ve n’andrete e sicuri. Ed io d’aita Scarsa non vi sarň, nč di sussidio: E se qui dimorar meco voleste, Questa č vostra cittŕ. Tirate al lito Vostri navili: chč da’ Teucri a’ Tiri Nulla scelta farň, nullo divaro."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Italyan ressam Carlo Portelli'nin olum yildonumu (15 Ekim 1574)
The Holy Family, 1550
https://upload.wikimedia.org/wikiped...oly_Family.jpg
La Caridad Tabla, Unknown Date
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._del_Prado.jpg
Italyan ressam Marcello Venusti'nin olum yildonumu (15 Ekim 1579)
La sacra famiglia con il San Giovannino (Heilige Familie mit Johannesknaben, Unknown Date)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ollections.jpg
Copia del giudizio universale di michelangelo prima delle censure,Unknown Date
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Q139%2C_04.JPG
Ispanyol ressam Juan Bautista Maíno'nun dogum yildonumu (15 Ekim 1581)
The Adoration of the Shepherds, circa 1613
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Hermitage.jpg
Magdalena penitente, circa 1615
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Ma%C3%ADno.jpg
Ingiliz sair Robert Herrick'in dogum yildonumu (15 Ekim 1674)
Guller once sut berrakti
Hatta aralarinda anlasamazlardi
Sappho'nun gogusleri mi
Yoksa onlarinki mi daha akti.
Fakat gorur gormez gercegi
Yuzleri al al kanlandi
Bundan sonra, sonuna inan
Gullerin yuzu boyle yandi.
http://www.spiderbomb.com/blog/wp-co...esperides1.jpg
Roses at first were white
Till they could not agree,
Whether my Sappho's breast
Or they more white should be.
But, being vanquish'd quite,
A blush their cheeks bespread ;
Since which, believe the rest,
The roses first came red.
Ispanyol ressam Juan de Valdés Leal'in olum yildonumu (15 Ekim 1690)
Las bodas de Caná, 1660
https://upload.wikimedia.org/wikiped...%A1-louvre.jpg
Ecce Homo, 1657 - 1659
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-_WGA24219.jpg
Amerikali ressam John Vanderlyn'in dogum yildonumu (15 Ekim 1776)
Caius Marius Amid the Ruins of Carthage, 1807
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
1492, Columbus Landing at Guanahani, 1837 - 1847
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-_WGA24269.jpg
Rus sair ve yazar Mihail Yuryevic Lermontov'un dogum yildonumu (15 Ekim 1814)
"Tutkular dusuncelerin ilk asamasindan baska bir sey degildir: onlar genc kalbin malidir ve kim butun omrunce onlarla heyecanlanacagini saniyorsa budaladir; bir cok sakin nehir, gurultulu selalelerle baslar, oysa bunlardan hic biri ziplayip kopurerek denize kadar akmaz. Ama bu sessizlik cogunlukla, buyuk, ama gizli bir gucun isaretidir; duygularin ve fikirlerin dolgunlugu, derinligi, cilgin egilimlere engel olur; ruh istirap ve sevgi duyarken kendinden kesin bir hesap sorar ve bunun boyle olmasi gerektigine inanir. O bilir ki firtina olmazsa gunesin surekli isisi kendisini kurutur; kendi hayatinin icine isler; kendi kendini sevgili bir evlat gibi oksar ve cezalandirir. Bir insan ancak kendi kendini tanimanin bu yuksek haline erisince Tanri'nin adaletini olcup bicebilir." Mihail Yuryevic Lermontov, Zamanimizin Kahramani
https://imnews777.files.wordpress.co...2345-small.jpg
“Passions are merely ideas in their initial stage. They are the property of youth, and anyone who expects to feel their thrill throughout his life is a fool. Tranquil rivers often begin as roaring waterfalls, but no river leaps and foams all the way to the sea. Tranquility, however, is often a sign of great, if hidden, power. Intensity and depth of feeling and thought preclude wild outbursts of passion; in sorrow and joy the soul takes careful stock of every situation, and sees that so it must be. It knows that without storms the constant heat of the sun would dry it up. It gets steeped in its own existence, coddles and chides itself like a loved child. Only this higher state of self-knowledge can give man a true appreciation of divine justice.”
Fransiz ressam (Jean-Édouard Dargent) Yan' Dargent'nin dogum yildonumu (15 Ekim 1824)
Les Lavandičres de la nuit, 1861
http://www.mbaq.fr/fileadmin/images/...avandieres.jpg
Le Scorff, Brizeux et Marie, 1889
https://upload.wikimedia.org/wikiped...%2C_DOC_77.jpg
Ingiliz ressam George Dawe'in olum yildonumu (15 Ekim 1829)
Achilles, frantic for the loss of Patroclus, rejecting the consolation of Thetis, 1803
https://upload.wikimedia.org/wikiped...3%29MA_I12.jpg
Found in the Cave of Belarius, circa 1809
https://upload.wikimedia.org/wikiped...eorge_Dawe.jpg
Fransiz ressam James Jacques Joseph Tissot'nun dogum yildonumu (15 Ekim 1836)
David returns to Achish, Unknown Date
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._to_Achish.jpg
Holyday, circa 1876
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._-_Holyday.jpg
Triumph of the Will - The Challenge, circa 1877
https://upload.wikimedia.org/wikiped...allenge%29.jpg
Alman filolog, filozof, kulturel elestirmen, sair ve besteci Friedrich Wilhelm Nietzsche’nin dogum yildonumu (15 Ekim 1844)
“Pohpohlama, yalan soyleme ve aldatma, arkadan konusma, baska turlu gosterme, sahtelik icinde yasama, maske takma, seylerin uzerini orten uzlasimlar, baskalari karsisinda da kendi karsisinda da oyun oynama, kisacasi tek bir kendini begenmislik alevinin cevresinde ucusup durma, oylesine kural ve yasadir ki, insanlarin arasindan bir durust ve ari dogruluk gudusunun nasil olup da ortaya cikabildiginden daha anlasilamaz bir sey yoktur. Neredeyse, insanlar derinden derine sanrilarin ve hayal tasarimlarinin icinde yuzerler, gozleri seylerin yalnizca yuzeylerinde gezinir ve ‘bicimler’ gorurler.” Ahlakdisi Anlamda Dogruluk ve Yalan Uzerine
https://images-na.ssl-images-amazon....1z51g-yXhL.jpg
"Im Menschen kommt diese Verstellungskunst auf ihren Gipfel: hier ist die Täuschung, das Schmeicheln, Lügen und Trügen, das Hinter-dem-Rücken-Reden, das Repräsentiren, das im erborgten Glanze Leben, das Maskirtsein, die verhüllende Convention, das Bühnenspiel vor Anderen und vor sich selbst, kurz das fortwährende Herumflattern um die eine Flamme Eitelkeit so sehr die Regel und das Gesetz, daß fast nichts unbegreiflicher ist, als wie unter den Menschen ein ehrlicher und reiner Trieb zur Wahrheit aufkommen konnte. Sie sind tief eingetaucht in Illusionen und Traumbilder, ihr Auge gleitet nur auf der Oberfläche der Dinge herum und sieht 'Formen'."
https://kritisches-netzwerk.de/sites...t_Illusion.jpg
"Bazen insanlar gercegi duymak istemezler cunku yarattiklari iluzyon yikilsin istemezler. / A volte le persone non ascoltano la veritŕ, perché non vogliono che le loro illusioni siano distrutte. / Sometimes people don't want to hear the truth because they don't want their illusions destroyed.”
Friedrich Nietzsche, olumunden sonra yayimlanacak Ecce Homo (Kisi Nasil Kendisi Olur - Ecce Homo: Wie man wird, was man ist) kitabini, 44.dogum gununde, 15 Ekim 1888 tarihinde yazmaya basladi.
“Fisildanan sozlerdir firtinalari getiren. Guvercin ayaklariyla gelen dusunceler yonetir dunyayi. / Die stillsten Worte sind es, welche den Sturm bringen. Gedanken, die mit Taubenfüßen kommen, lenken die Welt. / It is the stillest words that bring on the storm. Thoughts that come on doves’ feet rule the world. / Sono le parole piů silenziose, quelle che portano la tempesta. Pensieri che incedono con passi di colomba guidano il mondo.”
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...936-uk-300.jpg
Ingiliz yazar ve 'Ingilizceyi en iyi kullanan yazar' fahri doktorluk unvani olan Pelham Grenville Wodehouse'un dogum yildonumu (15 Ekim 1881)
https://www.azquotes.com/picture-quo...e-37-51-00.jpg
"Hayatta eglenceli olan her sey, birisinin akillica gozlemledigi gibi, ya ahlaksizdir ya yasa disidir ya da sismanlaticidir.”
https://www.azquotes.com/picture-quo...e-35-63-77.jpg
"Daima insanlara, asla tavsiye vermemelerini oneriyorum."
Ispantol roman ve oyun yazari Enrique Jardiel Poncela’nin dogum yildonumu (15 Ekim 1901)
https://www.azquotes.com/picture-quo...a-54-25-17.jpg
“Eger bir sey caba harcanmadan okunup anlasilabiliyorsa, onun yazilmasinda cok emek harcanmistir. / Cuando algo se puede leer sin esfuerzo, gran esfuerzo se ha invertido en su escritura. / Quando qualcosa si puň leggere senza sforzo, un grande sforzo č stato fatto per la sua scrittura. “
Ingiliz roman yazari ve fizikci Charles P.Snow’un dogum yildonumu (15 Ekim 1905)
“Kutuplarin birinde, bilimsel kultur sadece dusunsel anlamda degil antropolojik anlamda da gercekten bir kulturdur. Yani, bu kulturun uyelerinin birbirlerini her zaman butunuyle anlamalarina gerek yoktur, zaten cogunlukla da anlamazlar; biyologlarin cagdas fizik hakkindaki dusunceleri cogunlukla epey bulaniktir; ama aralarinda ortak tavirlar, ortak standartlar ve davranis modelleri, ortak yaklasimlar ve varsayimlar vardir. Bu ortaklik sasirtici olcude genis ve derin boyutlara ulasir. Obur zihinsel modelleri, ornegin din, siyaset ya da sinif kaynakli zihinsel modelleri capraz keser.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1WIztYBlxL.jpg
“At one pole, the scientific culture really is a culture, not only in an intellectual but also in an anthropological sense. That is, its members need not, and of course often do not, always completely understand each other; biologists more often than not will have a pretty hazy idea of contempory physics; but there are common attitudes, common standards and patterns of behaviour, common approaches and assumptions. This goes surprisingly wide and deep. It cuts across other mental patterns, such as those of religion or politics or class.”
https://static.scientificamerican.co...9ECD8C7911DB7B
Kanada asilli Amerikali ekonomist John Kenneth Galbraith’in dogum yildonumu (15 Ekim 1908)
“Lidya’nin tum genc kadinlari evlenirken kocalarina drahomalarini biriktirebilmek icin kendilerini satiyorlardi. Genc kadinlarin fahiselik yapmalari acisindan Lidya’nin gelenek ve gorenekleri Yunan’dakinden pek farkli degildi. Tarihi kayitlara gore, Lidyalilar altin ve gumus para yapan ve perakende ticarette kullanan ilk insanlardi.” Para
https://kbimages1-a.akamaihd.net/Ima...alse/image.jpg
“All the young women of Lydia prostitute themselves, by which they procure their marriage portion; this, with their persons, they afterwards dispose of as they think proper. The manners and customs of the Lydians do not essentially vary from those of Greece, except in this prostitution of the young women. They are the first people on record who coined gold and silver into money, and traded in retail.”
Hollandali egzotik dansci (Margaretha Geertruida Zelle) Mata Hari'nin dogum yil donumu (14 Ekim 1917)
https://img-s1.onedio.com/id-5554aa3...9925abf848.jpg
http://www.frasiaforismi.com/wp-cont...ce-400x348.jpg
"Dans, bedenin kelimeler olarak kullanildigi bir siirdir. / Der Tanz ist ein Gedicht und jede seiner Bewegungen ist ein Wort. / The dance is a poem of which each movement is a word."
2 Akademi Odullu, Italyan asilli Amerikali yazar, senarist ve gazeteci Mario Gianluigi Puzo'nun dogum yildonumu (15 Ekim 1920)
"Sevdigin insanlara hayir diyemezsin. Hic olmazsa SIK SIK. Isin sirri burada. Ama hayir demek zorunda kalirsan bunu, evet demek dercesine soylemelisin. Ya da onlari hayir demek zorunda birakacaksin. Sabirli olmali, zamani beklemelisin."
https://thenypost.files.wordpress.co...8&h=410&crop=1
"Non puoi dire di no alle persone che ami, almeno non sempre. Questo č il segreto. Quindi quando lo fai, deve suonare come un sě oppure portare loro a dire no. Devi prenderti il tempo e il fastidio."
"Tum yasamim boyunca calistim. Aileme bakmak icin yaptigim islerden dolayi ozur dilemem. Ve kodamanlarin tuttugu iplerle, oynatilan bir kukla olmayi reddettim her zaman. Kimseye ozur borcum yok. Benim sectigim yol bu."
https://img.timeinc.net/time/magazin...780828_400.jpg
"Io ho sempre lavorato e non ho rimorsi, ho avuto cura della mia famiglia e ho sempre rifiutato di fare il pupo attaccato ai fili tenuti in mano da quei pezzi i' novanta. E non ho rimpianti, era la mia vita."Don Vito Corleone,Il padrino
"Mutfaktan gelen sesler yukselmisti. Clemenza neler olup bittigine bakmak icin odadan cikti. Geri geldiginde elinde Luca Brasi'nin kanlar icindeki kursun gecirmez yelegini tutuyordu. Yelegin icine kocaman bir olu balik konmustu.
Clemenza duygularini belli etmeyen bir sesle, Turk, casusu Paulie Gatto'ya ne oldugunu ogrenmis,' dedi.
Tessio da ayni sekilde, 'Biz de artik Luca Brasi'ye ne oldugunu biliyoruz,' dedi.
Sonny bir puro yakip kendine bir bardak viski doldurdu. Michael hayretler icindeydi. 'O baligin anlami ne oyle?' diye sordu. Cevap Irlandali Consigliere'den geldi. 'Balik, Luca Brasi'nin okyanusun dibinde yattigini soyluyor,' dedi. 'Cok eski bir Sicilya mesaji.' "
https://user-images.strikinglycdn.co...ult_kfgqzb.jpg
"Si sentě un crescente mormorio di voci in cucina. Clemenza uscě per vedere cosa stesse accadendo. Quando ritornň, teneva in mano il panciotto corazzato di Luca Brasi. Avvolto nel panciotto c'era un grosso pesce morto.
Clemenza commentň seccamente: 'Il Turco ha saputo della sua spia Paulie Gatto.'
Tessio aggiunse ugualmente secco: 'E ora noi sappiamo di Luca Brasi.'
Sonny si accese un sigaro e bevve una sorsata di whisky. Michael, sbalordito, chiese: 'Cosa diavolo significa quel pesce?' Fu Hagen l'irlandese, il Consigliori, che gli rispose: 'Il pesce significa che Luca Brasi sta dormendo sul fondo dell'oceano. Č un vecchio messaggio siciliano.' "
Italyan yazar ve romanci Italo Calvino'nun dogum yildonumu (15 Ekim 1923)
"Bir kente girer Marco; bir meydanda, birinin, gecmiste kendisinin olabilecek bir yasami ya da bir ani yasadigini gorur; cok zaman once, zamanin icinde durmus olsaydi, ya da cok zaman once, bir yol sapaginda, saptigi yola degil de onun tam karsisindakine sapsaydi ve uzun zaman dolastiktan sonra donup o meydandaki o adamin yerinde durmus olsaydi, orada, o meydanda o adam degil, kendisi olabilirdi simdi. Marco, bu gercek ya da kuramsal gecmisinin disindadir artik; duramaz; kendisini bir baska gecmisinin, ya da bir olasilik, gecmiste onun olasi bir gelecegi olmus ve su anda bir baskasinin simdisi olan bir seyin bekledigi bir baska kente kadar devam etmelidir yoluna. Yasanmamis gelecekler gecmisin dallaridir yalnizca: kuru dallari." Italo Calvino, Gorunmez Kentler
https://static.lafeltrinelli.it/stat...21_1855747.jpg
"Marco entra in una cittŕ; vede qualcuno in una piazza vivere una vita o un istante che potevano essere suoi; al posto di quell'uomo ora avrebbe potuto esserci lui se si fosse fermato nel tempo tanto tempo prima, oppure se tanto tempo prima a un crocevia invece di prendere una strada avesse preso quella opposta e dopo un lungo giro fosse venuto a trovarsi al posto di quell'uomo in quella piazza. Ormai, da quel suo passato vero o ipotetico, lui č escluso; non puň fermarsi; deve proseguire fino a un'altra cittŕ dove lo aspetta un altro suo passato, o qualcosa che forse era stato un suo possibile futuro e ora č il presente di qualcun altro. I futuri non realizzati sono solo rami del passato: rami secchi."ť
"Keske her sey boyle ikiye bolunebilse. Boylece herkes bon ve cahil butunlugunden kurtulabilse. Bir butundum ben ve her sey dogal, karmakarisik ve anlamsizdi gozumde; her seyi gordugumu saniyordum, oysa gordugum bir kabuktu yalnizca. Eger bir gun kendinin yarisi olabilirsen, ki bunu butun gonlumle dilerim, butunlugu olan beyinlerin siradan zekasini asan seyleri anlayacaksin. Kendi yarini ve dunyanin yarisini yitirmis olacaksin, ama geride kalan o yari, bin kez daha derin, daha degerli olacak. Hatta her seyin sana benzer sekilde ikiye bolunup parcalanmasini isteyeceksin, cunku guzellik, bilgelik ve adalet parcalardan olusan seyde vardir."Ikiye Bolunen Vikont
http://www.mondadoristore.it/img/Il-...=Italo+Calvino
"Cosě si potesse dimezzare ogni cosa intera, cosě ognuno potesse uscire dalla sua ottusa e ignorante interezza. Ero intero e tutte le cose erano per me naturali e confuse, stupide come l'aria; credevo di veder tutto e non era che la scorza. Se mai tu diventerai metŕ di te stesso, e te l'auguro, ragazzo, capirai cose al di lŕ della comune intelligenza dei cervelli interi. Avrai perso metŕ di te e del mondo, ma la metŕ rimasta sarŕ mille volte piů profonda e preziosa. E tu pure vorrai che tutto sia dimezzato e straziato a tua immagine, perché bellezza e sapienza e giustizia ci sono solo in ciň che č fatto a brani."
Fransiz yazar, sair, ve gercekustucu kuramci André Breton Surrealist Manifesto’yu 15 Ekim 1924 tarihinde yayinladi.
“Ne sekilde ortaya cikarlarsa ciksinlar, siirsel aldirmazlik, sanatin baska yone cekilmesi, bilimsel arastirma, saf spekulasyonla mucadele ediyoruz; buyuk ya da kucuk, zihinlerini bir tasarruf bankasini kullanacaklari gibi kullananlarla hicbir isimiz olsun istemiyoruz.”
http://www.e-skop.com/images/UserFil...nifesto_02.jpg
“Nous combattons sous toutes leurs formes l’indifférence poétique, la distraction d’art, la recherche érudite, la spéculation pure, nous ne voulons rien avoir de commun avec les petits ni avec les grands épargnants de l’esprit.”
Fransiz dusunur, sosyal teorist, tarihci, edebiyat elestirmeni, antropolog, psikolog ve sosyolog Michel Foucault’nun dogum yildonumu (15 Ekim 1926)
“Agacin bir agaca, yapragin bir yapraga benzemesi de yeterli degildir; agacin yapraginin agacin kendisine benzemesi ve bunun da kendi yapraginin formunu edinmesi (l'Incendie) gereklidir; denizin uzerindeki gemide bir gemiye benzemekle yetinemeyecektir, ama ayni zamanda denize benzeyecektir ve govdesiyle yelkenleri de denizden yapilmis gibi olacaktir (le Sedacteur) ve bir cift ayakkabinin sasmaz canlandirilmasi, kaplamak zorunda oldugu ciplak ayaklara da benzeyecektir.” Bu Bir Pipo Degildir
https://images.gr-assets.com/books/1...24l/119933.jpg
“Nor is it enough that the tree so closely resembles the tree, and the leaf the leaf. Rather the leaf of the tree will take on the shape of the tree itself, and the latter will take the form of the leaf (L’Incendie ’). The ship at sea will not resemble merely a ship, but also the sea itself, even to its hull and sails being composed of waves ( Le Seducteur). And the exact representation of a pair of shoes more- over will try to resemble the bare feet the shoes ought to cover.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...-157-18-22.jpg
“Bir kitap yazmaya basladiginizda sonunda ne soyleyeceginizi bilseniz, onu yazmaya cesaret edeceginize inaniyor musunuz? Yazi ve ask iliskisi icin gecerli olan, yasam icin de gecerlidir. Oyun, ancak nasil bitecegi bilinmiyorsa zahmete deger. / Si vous saviez, lorsque vous commencez ŕ écrire un livre, ce que vous allez dire ŕ la fin, croyez-vous que vous auriez le courage de l'écrire ? Ce qui vaut pour l'écriture et pour une relation amoureuse vaut aussi pour la vie. Le jeu ne vaut la chandelle que dans la mesure oů l'on ignore comment il finira."
Sirp sair, yazar, cevirmen ve edebiyat tarihcisi Milorad Pavic'in dogum yildonumu (15 Ekim 1929)
"Dusavcilarinin en yaslisinin muhafaza edilmis notlarindan biri soyle der: 'Bir duste, kendi kendimizi sudaki balik gibi hissediyoruz. Zaman zaman su yuzeyine cikiyoruz, dunyanin kiyisina bir goz atiyoruz, sonra hizla ve buyuk bir istekle yeniden daliyoruz, cunku kendimizi yalnizca derinliklerde iyi hissedebiliyoruz. Bu kisa su yuzune cikilarda, bizden daha yavas, bizden daha farkli bicimde soluyan, butun agirligiyla yere yapismis, bizim kendi bedenimizdeymis gibi yasadigimiz hazdan yoksun, tuhaf bir yaratik fark ediyoruz. Cunku burada, haz ve beden birbirinden ayrilamaz, bir butun olustururlar. Bu yaratik, disarida, biz oluyoruz ayni zamanda, ama bir milyon yilda ve bu yillarin disinda bizimle onun arasinda, bedeni ve hazzi birbirinden ayirmis oldugu icin basina gelmis olan, o muthis mutsuzluk var.' " Hazar Sozlugu
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"A note left by one of the oldest dream hunters has been preserved, and it reads: 'In dreams we feel like fish in water. Occasionally we surface from a dream and skim an eye over the world on shore, but we again descend with yearning haste, for it is only in the depths that we feel good. During these brief sorties we notice on dry land a strange creature, more sluggish than ourselves, accustomed to breathing in a manner different from our own, and glued to the land with all its weight, deprived of the passion we inhabit like our own bodies. For here below, passion and the body are indistinguishable, they are one and the same thing. That creature out there, that too is us, but a million years from now, and between it and us, aside from the years, lies a terrible calamity that has befallen it, because that creature out there has separated the body from passion.' "
Belcika dogumlu, Iran asilli Amerikan vatandasi filozof ve akademisyen (Feridun M. Esfandiary) FM- 2030'nin dogum yildonumu (15 Ekim 1930)
“Geleneksel isimler bir kisinin soyunu, etnik kimligini, milletini ve dinini tanimlar. Ben ne on yil onceki ne de yirmi yil sonraki kisiyim. FM-2030 ismi 2030’lu yillarin ne denli buyulu zamanlar olacagina dair inancimi yansitiyor. 2030’da yassiz olacagiz ve herkesin sonsuza kadar yasayabilecek mukemmel bir sansi olacak. 2030 bir dus ve bir amac.”
https://www.azquotes.com/picture-quo...-122-72-45.jpg
"Conventional names define a person's past: ancestry, ethnicity, nationality, religion. I am not who I was ten years ago and certainly not who I will be in twenty years. The name 2030 reflects my conviction that the years around 2030 will be a magical time. In 2030 we will be ageless and everyone will have an excellent chance to live forever. 2030 is a dream and a goal."
Ernest Hemingway, Varlik ve Yokluk (To Have and Have Not - Avere e non avere) romanini 15 Ekim 1937 tarihinde Charles Scr****r's Sons araciligiyla yayimladi.
“Sabahin erken saatlerinde Havana'nin nasil oldugunu bilirsiniz. Aylaklar duvar diplerine dayanmis henuz uyurlarken, birahanelere buz getiren buz arabalari daha gelmemisken! Iste boyle bir sabah, rihtimdan dogru geldik, meydani gecip San Francisco Kahvesi'ne kahve icmeye, meydanda uyanik bir tek dilenci vardi, cesmeden su iciyordu.
Kahveye girip oturunca, ucunun de orada bizi bekledigini gorduk. Iclerinden biri yanimiza geldi.
‘E, na haber?’ dedi.
‘Yapamayacagim,’ dedim. ‘Sizin hatiriniz icin yapmak isterdim ama, dun gece de soyledim size, yapamayacagim.’ ”
https://d28hgpri8am2if.cloudfront.ne...6770222_hr.jpg
"You know how it is there early in the morning in Havana with the bums still asleep against the walls of the buildings; before even the ice wagons come by with ice for the bars? Well, we came across the square from the dock to the Pearl of San Francisco Café to get coffee and there was only one beggar awake in the square and he was getting a drink out of the fountain. But when we got inside the café and sat down, there were the three of them waiting for us.
We sat down and one of them came over.
‘Well,’ he said.
‘I can’t do it,’ I told him. ‘I’d like to do it as a favor. But I told you last night I couldn’t.’ ”
Charles Chaplin’in yonetip ve rol aldigi Sarlo Diktator (The Great Dictator - Il grande dittatore), 15 Ekim 1940 tarihinde vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....6,1000_AL_.jpg
https://media.giphy.com/media/aB2xXDE6V94Zy/giphy.gif
https://24.media.tumblr.com/fcffd49c...320so1_250.gif
Italyan - Brezilyali ressam (Eliseo d'Angelo Visconti) Eliseu Visconti'nin olum yildonumu (15 Ekim 1944)
Recompensa de Săo Sebastiăo, 1898
https://upload.wikimedia.org/wikiped...3_m_-_1898.jpg
Maternidade, 1906
https://upload.wikimedia.org/wikiped...%83O_PAULO.jpg
Arjantin dogumlu Ingiliz-Irlandali sarkici ve sarki sozu yazari Chris de Burgh’un dogum gunu (15 Ekim 1948)
http://www.goldenplec.com/wp-content...s_de_burgh.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=FC1C4g8YOA4