insanlarýmýzýn dedeleri o zamanlar da riyakarmýþ;
Timurlenk Nasrettin Hocaâ€ËÅ“nýn bulunduðu þehre, bir fil hediye etmiþ.
Fil, þehirde bað, bahçe ne var ne yoksa silip süpürmüþ.
Bununla kalsa iyi, þehirdekiler fili beslemek için ambarda, kilerde ne varsa tüketmiþler.
Aman hocam, nedir bu filden çektiðimiz, hünkâr seni dinler;
hünkârla konuþ da þu fil belasýný baþýmýzdan alsýn.
Hoca; sakalýný sývazlar, bir yol düþünür:
-Hadi o zaman hep beraber gidelim Timur’a ,
bu fil baþýmýza dert oldu, geri almanýzý rica ediyoruz, diyelim der.
Hoca önde, aðalar arkada, huzura çýkmak için yola düþmüþler.
Otaðýn kapýsýna gelindiðinde hoca, durumu tekrar görüþmek üzere
arkasýna döner bakar ki, ne görsün…aðalardan eser yok,
in-cin top oynuyor.-Ben yapacaðýmý bilirim size, hem söz verirsiniz hem de kaçarsýnýz ha! der.
Timur, Hoca’yý huzuruna kabul eder:
-Hayýrdýr Hoca, yine ne istiyorsun?
Hoca:
-Devletlim, þehrin aðalarý beni size ricaya gönderdiler.
Bize hediye ettiðiniz fili bizimkiler çok sevmiþler, filin yalnýzlýktan caný sýkýlýyormuþ,
ferman buyurursanýz yanýna bir de diþi fil isterler.
Timur:
-Hay hay!
-Ne demek hoca var git müjdeyi hemen ver, der.
Nasreddin Hoca, otaðýn kapýsýndan çýkýnca, aðalar hemen hocanýn etrafýný sarar:
-Müjde bekleriz Hoca, fil ne zaman gidiyor? Nasreddin Hoca;
-Alýn size müjde, diþisi de yarýn geliyor!