Turk sarkici, soz yazari, besteci, yapimci ve aranjor Tarkan Tevetoglu’nun dogum gunu (17 Ekim 1972)
https://instagram.ffra1-1.fna.fbcdn....NTY5Mg%3D%3D.2
https://66.media.tumblr.com/096868f1...l821o1_500.gif
Printable View
Turk sarkici, soz yazari, besteci, yapimci ve aranjor Tarkan Tevetoglu’nun dogum gunu (17 Ekim 1972)
https://instagram.ffra1-1.fna.fbcdn....NTY5Mg%3D%3D.2
https://66.media.tumblr.com/096868f1...l821o1_500.gif
Akademi ve Grammy odullu Amerikali rapci (Marshall Bruce Mathers III / Slim Shady) Eminem’in dogum gunu (17 Ekim 1972)
https://media.tenor.com/images/e5242...2831/tenor.gif
https://media.giphy.com/media/EVodVdouuEBBm/giphy.gif
20. yuzyilin en onemli Avusturyali kadin yazarlarindan Ingeborg Bachmann’in olum yildonumu (17 Ekim 1973)
Yine ikimiz, koyuyoruz ellerimizi atese,
sen nice zamandir yillanmis gecenin sarabi askina,
ben ise sabahin hic SIKILMAMIS pinari ugruna.
Koruk, guvendigimiz ustasini beklemekte.
Keder yaydiginda sicakligini, geliyor cam ustasi.
Gidisi ortalik isimadan, gelisi cagirmadin sen, hem de
yasli, aklasmis kaslarimizin alacakaranligi kadar.
Yine kursun dokmekte goz yaslarinin kazaninda,
sana bir kadeh icin - kutlamaktir onemli olan yitirilmisi
bana da isli cam kiriklarim icin - atese sacilmakta.
Ve sana kadeh kaldiriyorum, golgeleri cinlatarak.
Anlasilir simdi kimin cekindigi,
ve kimin sozunu unuttugu. Sense
ne bilirsin, ne de istersin tanimayi,
kenardan icersin, serindir diye
ve ayik kalirsin, tipki eskisi gibi,
ustelik belli ki, kaslarin hala cikmakta!
Bana gelince, bilincindeyim yasadigim
ask aninin, cam kiriklarim sacilip atese,
yine o eski kursuna donusurken. Duran
benim merminin ardinda, hayal gibi,
yalnizca tek gozu acik, hedefinden emin,
ve SIKIYORUM onu, sabahin ortasina.
https://mwpm.files.wordpress.com/201...g-bachmann.jpg
Wieder legen wir beide die Hände ins Feuer,
du für den Wein der lange gelagerten Nacht,
Ich für den Morgenquell, der die Kelter nicht kennt.
Es harrt der Blasebalg des Meisters, dem wir vertrauen.
Wie die Sorge ihn wärmt, tritt der Bläser hinzu.
Er geht, eh es tagt, er kommt, eh du rufst, er ist alt
wie das Zwielicht auf unseren schütteren Brauen.
Wieder kocht er das Blei im Kessel der Tränen,
dir für ein Glas - es gilt, das Versäumte zu feiern -
mir für den Scherben voll Rauch - der wird überm Feuer geleert.
So stoß ich zu dir und bringe die Schatten zum Klingen.
Erkannt ist, wer jetzt zögert,
erkannt, wer den Spruch vergaß.
Du kannst und willst ihn nicht wissen,
du trinkst vom Rand, wo es kühl ist
und wie vorzeiten, du trinkst und bleibst nüchtern,
dir wachsen noch Brauen, dir sieht man noch zu!
Ich aber bin schon des Augenblicks
gewärtig in Liebe, mir fällt der Scherben
Ins Feuer, mir wird er zum Blei,
das er war. Und hinter der Kugel
steh ich, einäugig, zielsicher, schmal,
und schick sie dem Morgen entgegen.
https://alfabetasx.files.wordpress.com/2014/05/1.jpg
Ancora mettiamo entrambi le mani nel fuoco:
tu per il vino del lungo fermento notturno,
io per la mattinale acqua sorgiva, che non conosce i torchi.
il mantice attende il maestro, in cui confidiamo.
Non appena l'ansia lo scalda, il soffiatore giunge.
Va via prima di giorno, arriva prima del tuo richiamo:
è antico, come la penombra sopra le nostre ciglia rade.
Di nuovo egli fonde il piombo nella caldaia di lagrime:
per una coppa a te - occorre solennizzare il tempo perduto -
a me per il coccio pieno di fumo - che sarà versato nel fuoco.
Mi scontro così con te, facendo tintinnare le ombre.
Scoperto è chi esita, adesso,
chi ha scordato la formula magica.
Tu non puoi e non vuoi conoscerla,
bevi sfiorando l'orlo, dove è fresco:
come un tempo, tu bevi e resti sobrio,
le ciglia ti crescono ancora, tu ancora ti lasci guardare!
Io con amore all'attimo protesa sono già, invece:
il coccio mi cade nel fuoco, piombo mi ridiventa
qual'era. E dietro al proiettile sto,
monocola, risoluta, defilata,
e incontro al mattino lo invio.
Yunanistan dogumlu, Fransizca romanlar yazan Isvicreli yazar Albert Cohen'in olum yildonumu (17 Ekim 1981)
https://www.rts.ch/2010/06/28/10/54/2173250.image
"Ask siirin evladidir . / L'amour est enfant de poème."
"Simdi asil mucizeyi dinleyin. O bayagi kabaliktan SIKILIP rabita pesindekilerle dolu zevzek salondan kacti ve yandaki tenha salona gonullu surgune gitti. O, sizsiniz. O da benim gibi gonullu bir surgudu ve perdenin arkasindan ona baktigimi bilmiyordu. Derken, iyi dinleyin simdi, kalkip kucuk salondaki aynaya yaklasti, cunku o da tipki benim gibi takiktir aynalara, mahzunlarin, yalnizlarin bir saplantisidir bu, ve o an yapayalniz, goruldugunu bilmeden aynaya yaklasip dudaklarini optu. Bu ilk opusmemizdi askim."
http://www.tribunejuive.info/wp-cont...u_seigneur.jpg
"Et maintenant, écoutez la merveille. Lassed'être mêlée aux ignobles, elle a fui la salle jacassante des chercheurs de relations, et elleest allée, volontaire bannie dans le petit salon désert, à coté. Elle, c'est vous. Volontaire bannie comme moi, et elle ne savait pas que derrière lesrideaux je la regardais. Alors, écoutez, elle s'est approchée de la glace du petit salon, carelle a la manie des glaces comme moi, manie des tristes et des solitaires, et alors, seule etne se sachant pas vue, elle s'est approchée de la glace et elle a baisé ses lèvres sur la glace.Notre premier baiser, mon amour."
"Baskalari sevebilmek, ustelik azicik sevebilmek icin haftalarca, aylarca ugrasir, sohbetlere, ortak zevklere, kipirtilara muhtactir. Benimki bir goz kirpisa sigdi. Deli deyiniz bana, kabulumdur, ama inaniniz." Efendinin Guzeli
https://static.fnac-static.com/multi...u-seigneur.jpg
"Les autres mettent des semaines et des mois pour arriver à aimer, et à aimer peu, et il leur faut des entretiens et des goûts communs et des cristallisations. Moi, ce fut le temps d’un battement de paupières. Dites-moi fou, mais croyez-moi."
"Bu parkta beni uc saat bekledi. Bu uc saati onunla birlikte gecirebilirdim. O, sabirla taclanmis olarak beni beklerken, ben aptal ve buyulenmis gibi kehribar renkli o siirsel kizlardan biriyle ilgilenmeyi tercih ediyor, boylelikle de dogruyla yanisi birbirinden ayiramamis oluyordum. Annemin yasamimdan uc saati yitirdim. Ve kimin icin Tanrim? Bir Atalente icin, hos, duzgun bir beden icin. Bir Atalente'yi, en kutsal iyilige, annemin sevgisine tercih etme cesaretini gostermistim. Hicbir baska sevgiye benzemeyen annemin sevgisi." Annemin Kitabi
https://static.fnac-static.com/multi...de-ma-mere.jpg
"Elle m’a attendu trois heures , dans ce square. Ces trois heures , j’aurais pu les passer avec elle . Tandis qu’elle m’attendait, auréolée de patience, je préférais , imbécile et charmé, m’occuper d’une de ces poétiques demoiselles ambrées, abandonnant ainsi le grain pour l’ivraie. J’ai perdu trois heures de la vie de ma mère. Et pour qui, mon Dieu ? Pour une Atalante ,pour un agréable arrangement de chairs . J’ai osé préférer une Atalante à la bonté la plus sacrée, à l’amour de ma mère. Amour de ma mère, à nul autre pareil."
Fransiz sosyolog ve filozof Raymond-Claude-Ferdinand Aron'un olum yildonumu (17 Ekim 1983)
"Sovyetler Birligi'ne daima hak veren komunist sol mudur? Polonyalilar veya Dogu Almanlar icin degil de Asya ve Afrika milletleri icin hurriyet isteyenler sol mudurlar?" Aydinlarin Afyonu
https://servimg.eyrolles.com/static/...rnet_h1400.jpg
"Est-il de gauche, le communisme pour lequel l'URSS a toujours raison? Sont-ils de gauche, ceux qui réclament la liberté pour tous les peuples d'Asie et d'Afrique et non pour les Polonais et les Allemands de l'Est?"
"Eger insanlari onyargilarýndan kurtaracak bir sey yapabilirsem, kendimi olumlulerin en mutlusu sayarim. Onyargi dedigim, bazi seyleri bilmemek degil, kendini bilmemektir." Sosyolojik Dusuncenin Evreleri
https://images-na.ssl-images-amazon....1IrqXc1OfL.jpg
"Je me croirais le plus heureux des mortels si je pouvais faire que les hommes puissent se guérir de leurs préjugés. J'appelle ici préjugés, non pas ce qui fait qu'on ignore de certaines choses, mais ce qui fait qu'on s'ignore soi-même."
Madagaskar dogumlu Fransiz sair, yazar ve ressam Claude Simon, “insanlik durumunu temsil eden derin bir zaman bilinciyle sairin ve ressamin yaraticiligini birlestiren romanlari” gerekcesiyle kazandigi Nobel Edebiyat Odulunu 17 Ekim 1985 tarihinde aldi.
https://resources.stuff.co.nz/conten...3220695026.jpg
“…bense, herhangi bir nedenle kente indigimde, gidiste ya da donuste tramvayi yakalamak icin kosmak zorunda degildim artik, sakin bir bicimde dut agacli yolun ucunda bekliyordum onu ve vatmanin kulubesinde durmuyordum, yalnizca geciyordum oradan, gidip icerideki siralardan birine oturuyordum…”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“…and now on leaving or coming back I didn't have to run to catch the tram when for any reason I went into town, quietly waiting for it at the end of drive of mulberry trees but I no longer stayed in the driver's cabin, just making my way through it to go and sit down inside on one of the benches…”
Amerikali sarkici, soz yazari, besteci ve piyanist Billy Joel, 11.studyo albumu Storm Front’u 17 Ekim 1989’da Columbia Records wtiketiylr piyasaya surdu.
https://cdn.smehost.net/billyjoelcom...stormfront.jpg
Amerikali hard rock, heavy metal ve glam metal grubu Kiss, 15.studyo albumu Hot in the Shade’i 17 Ekim 1989’da Mercury ve Vertigo (Avrupa) etiketleriyle piyasaya surdu.
https://images-na.ssl-images-amazon....L._SL1400_.jpg
Ingiliz electronic rock ve alternative rock grubu Depeche Mode, 11.studyo albumu Playing the Angel’i 17 Ekim 2005’te Mute, Sire ve Reprise wtiketleriyle piyasaya surdu.
https://cps-static.rovicorp.com/3/JP...er=allrovi.com
Avustralyali hard rock grubu AC/DC, 15.studyo albumu Black Ice’i 17 Ekim 2008’de Columbia etiketiyle piyasaya surdu.
https://www.rockbymail.com/ekmps/sho...ker-6626-p.jpg
Turk fotograf sanatcisi Ara Guler'in olumunun 1. yildonumu (17 Ekim 2018)
"Sanat olmasina gerek yoktur fotografin. Fotograf tarih olayidir. Tarihi zaptediyorsun. Bir makina ile tarihi durduruyorsun."
http://www.primanews.org/wp-content/.../ara-guler.jpg
"There's no need to be art. Photo is a history event. You capture history. You stop the time with a machine. / L'art n'a pas besoin d'être votre photo. La photo est un événement de date. Vous capturez l'histoire. Vous arrêtez l'histoire avec une machine."
http://www.araguler.com.tr/images/istanbul/02.jpg
http://www.araguler.com.tr/images/istanbul/03.jpg
http://www.araguler.com.tr/images/istanbul/20.jpg
http://www.araguler.com.tr/images/wo...-fisherman.jpg
https://pbs.twimg.com/media/EHBcg_AW...jpg&name=small
"Insan aski hatirlayabilir mi ki? Bu sanki gul kokusunu bir mahzende saklamaya calismak gibi. / Kann man Liebe erinnern? Es ist wie der Versuch, den Duft von Rosen in einem Keller zu evozieren.Can anyone remember love? It's like trying to summon up the smell of roses in a cellar. / Quelqu’un peut-il se rappeler l’amour? C’est comme essayer de convoquer l’odeur de roses dans une cave. / ¿Puede uno recordar el amor? Es como tratar de evocar el aroma de las rosas en un sótano."
Heyday Films ve Netflix, Scarlett Johansson ve Adam Driver’in basrollerini paylastigi ve evli bir ciftin New York'tan Los Angeles'a kadar uzanan bosanma hikayesini konu edinen Marriage Story'den yeni fragman ve yeni poster yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/EHFjLmnX...name=4096x4096
https://youtu.be/bK19jmrtWUM?t=5
Netflix, Steven Soderbergh'un yonettigi, Meryl Streep, Gary Oldman, Antonio Banderas'in rol aldigi The Laundromat'in yeni fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/KmCVljLKi6c?t=2
Italyan ressam Luca Giordano'nun dogum yildonumu (18 Ekim 1634)
Bacco e Arianna, sec. XVII
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._e_arianna.jpg
Dream of Solomon, circa 1694 - 1695
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-_WGA09004.jpg
Flaman ressam Jacob Jordaens'in olum yildonumu (18 Ekim 1678)
The Flight of Lot and His Family from Sodom, 1618 - 1620
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
As the Old Sing, So the Young Pipe, 1638 - 1640
https://upload.wikimedia.org/wikiped...b_Jordaens.jpg
Sehir manzaralariyla unlu Italyan ressam (Giovanni Antonio Canal) Canaletto'nundogum yildonumu (18 Ekim 1697)
Il Bucintoro al Molo il giorno dell'Ascensione (Bucentaur's return to the pier by the Palazzo Ducale, 1729)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
Il Canal Grande fra Palazzo Bembo e Vendramin Calergi (The Grand Canal Between the Palazzo Bembo and the Palazzo Vendramin, 1730)
https://www.frammentiarte.it/wp-11-1...in-calergi.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=KxXrqgvgslI
Fransiz roman yazari Pierre Ambroise François Choderlos de Laclos'nun dogum yildonumu (18 Ekim 1741)
"O ask yok mu?... Bir tek soz, bir tek bakis, sadece sevgilini orada oldugunu bilmek mutlulugun ta kendisi. Dancey'i gorunce baska hicbir sey istemiyorum. Onu gormezsem de yalniz onu istiyorum nasil oluyor bilmem: Hosuma giden her sey ona benziyor sanki. Yanimda olmadigi zaman onu dusunuyorum. Baska hicbir seye dalmadan onu dusunebilirsem, soz gelisi yapayalniz oldugum zaman, yine mutluluk duyuyorum. Gozlerimi kapiyorum, hemen onu gorur gibi oluyorum. Sozlerini hatirliyorum, sesini duyar gibi oluyorum, ic cekiyorum. Benligimi bir ates, bir cirpinmadir kapliyor... Yerimde duramaz oluyorum. Bir uzuntu sanki, ama oyle bir uzuntu ki, anlatilamaz bir zevk veriyor insana." Tehlikeli Iliskiler
https://products-images.di-static.co...-475x500-1.jpg
"Mais l’amour, ah ! l’amour !… un mot, un regard, seulement de le savoir là, eh bien ! c’est le bonheur. Quand je vois Danceny, je ne désire plus rien ; quand je ne le vois pas, je ne désire que lui. Je ne sais comment cela se fait: mais on dirait que tout ce qui me plaît lui ressemble. Quand il n’est pas avec moi, j’y songe; et quand je peux y songer tout à fait, sans distraction, quand je suis toute seule, par exemple, je suis encore heureuse; je ferme les yeux, et tout de suite je crois le voir; je me rappelle ses discours, et je crois l’entendre; cela me fait soupirer; et puis je sens un feu, une agitation… Je ne saurais tenir en place. C’est comme un tourment, et ce tourment-là fait un plaisir inexprimable."
"Bir kadin, baska bir kadini vurmak isteginde yuregini bulur onun. Hassas yerini bulamadigi enderdir ve actigi yara da sifa bulmaz bir daha."
https://i.gr-assets.com/images/S/com...654l/49540.jpg
"Quand une femme frappe dans le coeur d'une autre, elle manque rarement de trouver l'endroit sensible, et la blessure est incurable.".
Isvicreli Frankofon filozof ve yazar Jean-Jacques Rousseau’nun yazdigi Koy Falcisi (Le Devin du Village - L'indovino del villaggio) operasi promiyerini 18 Ekim 1752 tarihinde Fontainebleau Sarayinda gerceklestirdi.
https://operabaroque.fr/Devin_1.jpg
https://www.bm-lyon.fr/expo/12/rouss...61130_p2_3.jpg
Fransiz ressam Victor-Jean Nicolle'un dogum yildonumu (18 Ekim 1754)
View of the Pantheon, Rome
https://sr.gallerix.ru/N/19791/215.jpg
View of the Palais du Senat Conservateur Le Luxembourg, Paris
https://gallerix.org/fullpic/2bf851a...3b1fe4e214767/
The Column of Marcus Aurelius, Rome
https://gallerix.org/fullpic/cd2f985...e0db9ce5b276b/
Alman sair, roman ve oyku yazari Heinrich von Kleist’in dogum yildonumu (18 Ekim 1777)
"Topluma actigim savas sizin de belirttiginiz gibi toplumdan dislanmasaydim suc sayilabilirdi." "Dislanmak mi?" diye bagirdi Luther gozlerini dikerek, 'Yasadigin bu ulkenin toplumundan seni dislayan kim? Devletler var oldugundan beri, kim olursa olsun toplumdan dislanan oldu mu?' 'Yasalarin korumadigi bir insana ben dislanmis derim!' diye yanit verdi Kohlhaas, yumruklarini sikarak, 'Cunku isimi huzurla yapabilmem icin korunmaya ihtiyacim var. Ve bu nedenle kendi emegimle kazandigim tum mallarimla birlikte bu topluluga siginiyorum. Bunlari benden kim esirgerse beni vahsilerin ortasina, yalnizliga atmis olur. Kendimi savunabilmem icin kullandigim sopayi elime veren kisinin o kisi oldugunu nasil yadsirsiniz?' "
http://m.faz.net/media0/ppmedia/vide...von-kleist.jpg
"Der Krieg, den ich mit der Gemeinheit der Menschen führe, ist eine Missetat, sobald ich aus ihr nicht, wie Ihr mir die Versicherung gegeben habt, verstoßen war! Verstoßen! rief Luther, indem er ihn ansah. Welch eine Raserei der Gedanken ergriff dich? Wer hätte dich aus der Gemeinschaft des Staats, in welchem du lebtest, verstoßen? Ja, wo ist, so lange Staaten bestehen, ein Fall, daß jemand, wer es auch sei, daraus verstoßen worden wäre? – Verstoßen, antwortete Kohlhaas, indem er die Hand zusammendrückte, nenne ich den, dem der Schutz der Gesetze versagt ist! Denn dieses Schutzes, zum Gedeihen meines friedlichen Gewerbes, bedarf ich; ja, er ist es, dessenhalb ich mich, mit dem Kreis dessen, was ich erworben, in diese Gemeinschaft flüchte; und wer mir ihn versagt, der stößt mich zu den Wilden der Einöde hinaus; er gibt mir, wie wollt Ihr das leugnen, die Keule, die mich selbst schützt, in die Hand. – Wer hat dir den Schutz der Gesetze versagt?"
Ingiliz Romanci, hiciv ustasi ve sair Thomas Love Peacock'in dogum yildonumu (18 Ekim 1785)
https://img.libquotes.com/pic-quotes...te-lbu1y6n.jpg
"Gencecikken solup gidiyoruz; dinmez bir susuzlukla, soluk soluga, elde edemeyecegimiz faydalarin pesinde kosuyoruz; en bastan en sona hayaletlerin cazibesine kapilmisiz— Ask, sohret, hirs, para tutkusu— hepsi bos,hepsi fena; nice isimlerle anilan bir goktasi ki olumun dumaninda yok olup gidiyor."
http://www.quoteddaily.com/wp-conten...MXeZLgeF-1.jpg
"Scythrop buyudugunde olagan sekilde okula gonderildi, orada canini yaka yaka azicik bilgi naksedildi ona; sonra universiteye gitti, orada bu bilgiler dikkatle geri alindi ondan. Eve iyi dovulmus bir bugday basagi gibi, kafasinin icinde hicbir sey olmaksizin yollandi." Karabasan Manastiri
Amerikali roman yazari Herman Melville, bas yapiti Moby Dick, Londra’da 18 Ekim 1851 tarihinde Richard Bentley araciligiyla yayimladi.
“Ey oluleri yesil cimenin altinda yatanlar! Cicekler arasinda durup "sevgilim burada" diyebilenler! Sizler bu kadinlarin yureklerindeki derdi bilemezsiniz.Ne aci bir bosluktur altlarinda kimsenin kemikleri olmayan bu kara kenarli mermerlerin boslugu! Bu donmus levhadaki umutsuzluk oyle derindir ki! Ne kara bosluklar ne aci ayriliklar saklidir bu satirlarda !Bu satirlar sanki tum imani kemirmis, nerelerde olduklari bilinmeyen mezarsiz olulerden yeniden dirilmek umudunu almistir.”
https://orig00.deviantart.net/1595/f...57-d6rt002.jpg
“Oh! ye whose dead lie buried beneath the green grass; who standing among flowers can say- here, here lies my beloved; ye know not the desolation that broods in bosoms like these. What bitter blanks in those black-bordered marbles which cover no ashes! What despair in those immovable inscriptions! What deadly voids and unbidden infidelities in the lines that seem to gnaw upon all Faith, and refuse resurrections to the beings who have placelessly perished without a grave.”
1927 yili Nobel Edebiyat Odulu sahibi, ozellikle 20. yuzyilin ilk yarisinda ve 2. Dunya Savasi'ndan sonra kita felsefesinde etkili olan Fransiz filozof Henri Bergson’in dogum yildonumu (18 Ekim 1859)
“Jestler de yasam gibi canli olmalidir! Hayatin temel kanununa, asla kendini tekrar etmeme sartina o da boyun egmelidir! Ama iste, bir bas veya kol hareketi surekli ayni, duzenli araliklarla kendini tekrar ediyor. Bu hareketi fark etmissem, dikkatimi dagitmayi basarmissa, yeniden ortaya cikmasini bekliyorsam ve bekledigim anda da ortaya cikiyorsa, istemeden de olsa gulerim. Nicin? Cunku artik onumde otomatik bicimde isleyen bir makine vardir. Bu artik hayat degil, hayatin icine yerlesmis ve hayati taklit eden bir otomatizmdir. Gulunctur.”
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...24aOvvFJEVVO8f
"Que le geste s’anime donc comme elle ! Qu’il accepte laloi fondamentale de la vie, qui est de ne se répéter jamais ! Mais voici qu’uncertain mouvement du bras ou de la tête, toujours le même, me paraît revenirpériodiquement. Si je le remarque, s’il suffit à me distraire, si je l’attends aupassage et s’il arrive quand je l’attends, involontairement je rirai. Pourquoi ?Parce que j’ai maintenant devant moi une mécanique qui fonctionne automa-tiquement. Ce n’est plus de la vie, c’est de l’automatisme installé dans la vieet imitant la vie. C’est du comique."
Fransiz ressam Henri Adrien Tanoux'nun dogum yildonumu (18 Ekim 1865)
Odalisques, 1905
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ux%2C_1905.jpg
Harem Beauty, 1921
https://upload.wikimedia.org/wikiped...e-balanced.png
Amerika dogumlu Ingiliz deneme yazari ve elestirmen Logan Pearsall Smith'in dogum yildonumu (18 Ekim 1865)
https://www.azquotes.com/picture-quo...-52-5-0578.jpg
"Yasamda hedeflenecek iki sey vardir: Birincisi istedigini elde etmek, ikincisi ondan hoslanmaktir."
https://www.azquotes.com/picture-quo...h-27-58-31.jpg
"Insanlar, hayat gibisi yoktur derler; ama ben sahsen okumayi yeglerim."
Amerika, 18 Ekim 1867 tarihinde Alaska'yi 7.2 milyon dolara Rusya'dan satin aldi.
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...vnxIzOQtgUpffY
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...7gZa3Klacd5vGj
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...wTdQTykGl3zs_j
Budizm, Zen ve Shin konularinda kitap ve makaleler yazan Japon Budist bilgin ve yazar Daisetsu Teitaro Suzuki’nin dogum yildonumu (19 Ekim 1870)
“Yasamin su kati gercekleri dedigimiz seylerle surekli olarak karsi karsiya olmak zihnimizi kemiklestiriyor. Yumusaklik kalmiyor, siirsellik gidiyor. Orada yesil otlarin bitmesine olanak veremeyen bir kum coluyle karsilasiyoruz. Basho’nun caginda yasam daha boylesine siirsellikten yoksun, boylesine tikistirilip SIKISTIRILMIS degildi. Bambu kamislarindan yapilmis bir kulube, bir kamis sopa, pamukludan yapilmis cuval gibi bir cul sair icin cevresinde dolanmak, gonlunun cektigi, hosuna giden koyde kalmak, her turlu yasantiyi tatmak icin yeterliydi. Bu yasantilarin cogunlugu da ilkel bir yolculukta karsilasilacak gucluklerin getirecegi yasantilardi. Yolculuk cok kolay, cok rahat olunca yolculugun ruhsal anlami yok oldu. Belki buna duygusallik diyebilirsiniz ama yolculugun uyandirdigi bir tur yalnizlik duygusu vardir, insani yasamin anlami konusunda dusuncelere goturur. Aslina bakacak olursaniz yasam da bir bilinmezden otekine bir yolculuk degil mi? Payimiza dusen altmis yetmis ya da seksen yillik omrumuzde, eger elimizden gelirse gizlerin ortulerini kaldirmaya calisiyoruz. Bu kisa omru uzuntusuz sikintisiz da olsa kapali gozle gecirmek bizi bu sonsuzluk duyarliginin yalnizligindan yoksun birakir.” Zen Budizm
https://pictures.abebooks.com/isbn/9780090484317-us.jpg
“Where science rules the imagination beats a retreat. We are all made to face so-called hard facts whereby our minds are ossified; where there is no softness left with us, poetry departs; where there is vast expanse of sand, no verdant vegetation is made possible. In Basho's day, life was not yet so prosaic and hard-pressed.: One bamboo hat, one cane stick, and one cotton bag were perhaps enough for the poet to wander about with, stopping for a while in any hamlet which struck his fancy and enjoying all the experiences-which were likely mostly hardships of primitive travelling. When travelling is made too easy and comfortable, its spiritual meaning is lost. This may be called sentimentalism, but a certain sense of loneliness engendered by travelling leads one to reflect upon the meaning of life, for life is after all a travelling from one unknown to another unknown. A period of sixty, seventy, or eighty years alloted to us is meant to uncover if we can the veil of mystery. A too smooth running over this period, however short it may be, robs us of this sense of Eternal Aloneness.”
Rus sair ve yazar Mihail Alekseyevic Kuzmin’in gercek dogum yildonumu (18 Ekim 1872)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...0px-Kuzmin.jpg
“Askin kendinden baska hicbir maksadi yoktur. / Love has no other objective beyond itself.”
“Doganin yasasi belirli bir agacin meyve vermek zorunda olmasi degil , belirli kosullarda meyve verecek , digerlerine de vermeyecek olmasi ve onun bile meyve verisindeki kesinlik ve sadelik olcegidir.”
https://images.gr-assets.com/books/1...0l/1225001.jpg
“The law of nature is not that a given tree must produce its fruit, but that in certain conditions it will produce a fruit, and in others it will not, and will even die itself, just as fairly and simply as it would have borne fruit.”
Amerikali yazar ve tarihci James Truslow Adams'in dogum yildonumu (18 Elim 1878)
"Amerikan Ruyasi, yasamin her biri icin yetenek ve basariya gore daha iyi ve daha zengin ve herkes icin daha iyi olmasi gereken bir topragin hayalidir. Motorlu tasitlar ve yuksek ucretler sadece bir ruya, ama her insanin ve her kadinin, en icten yetenekli olduklari en iyi boyuta ulasabilecekleri bir toplumsal duzen hayali. Ve dogustan ya da pozisyondan kaynaklanan tesadufi kosullara bakilmaksizin, baskalari tarafindan taninmalidir. ”
https://imgcdn.saxo.com/_9781412847438
“The American Dream is that dream of a land in which life should be better and richer and fuller for everyone, with opportunity for each according to ability or achievement. It is not a dream of motor cars and high wages merely, but a dream of social order in which each man and each woman shall be able to attain to the fullest stature of which they are innately capable, and be recognized by others for what they are, regardless of the fortuitous circumstances of birth or position.”
https://www.azquotes.com/picture-quo...s-53-52-95.jpg
"Evrendeki her bir yildizin aksam saat 11.30'da nerede olacagini her gokbilimci tahmin edebilir. Ama genc yastaki kizinin nerede olacagi konusunda asla boyle bir tahminde bulunamaz."
Ingiliz suc hikayeleri yazari Arthur Conan Doyle, Sherlock Holmes maceralarindan Bir Kimlik Vakasi’ni (A Case of Identity - Un caso di identità) 18 Ekim 1887 tarihinde yazmaya basladi.
“Adam agzina bir damla bile icki surmezdi, hayatinda da baska bir kadin yoktu ve kadinin sikayetci oldugu davranis, kocasinin her yemekte takma dislerini cikararak kadina firlatiyor olmasiydi. Takdir edersin ki, bu kadarini siradan bir hikayeci bile hayal edemez. Biraz enfiye al Doktor ve verdigin ornegi curuttugumu itiraf et”
http://www.advertisingarchives.co.uk...tity/1900s.jpg
“The husband didn't drink, there was no other woman, and the conduct complained of was that he had drifted into the habit of winding up every meal by taking out his false teeth and hurling them at his wife, which, you will allow, is not an action likely to occur to the imagination of the average story - teller. Take a pinch of snuff, Doctor, and acknowledge that I have scored over you in your example."
Ingiliz ressam John Callcott Horsley'in olum yildonumu (18 Ekim 1903)
The Morning of St Valentine, 1863
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ne%27s_Day.jpg
The waiting maid, 1875
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._maid_1875.jpg
Avusturyali besteci Gustav Mahler'in 5.senfonisinin Dunya promiyeri, bestecinin katilimiyla Gürzenich Orkestrasi tarafindan 18 Ekim 1904 tarihinde Koln’de yapildi.
https://images-na.ssl-images-amazon....0000E4H3.L.jpg
Italyan filozof Norberto Bobbio'nun dogum yildonumu (18 Ekim 1909)
"Liberalizmi burjuvazinin gucu olarak anlayinca onu reddetmek kolaydir; devletin gucunu sinirlamak seklinde anlayinca ise reddetmek guctur."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"È molto facile sbarazzarsi del liberalismo se lo si identifica con una teoria e pratica della libertà come potere in particolare del potere della borghesia, ma è assai più difficile sbarazzarsene quando lo si consideri come teoria e pratica dei limiti del potere statale."
Liyakat Nisani sahibi, Ingiliz roman, oyku ve deneme yazari Edward Morgan Forster, Howards End romanini 18 Ekim 1910'da Edward Arnold yayinevi araciligiyla Londra'da yayimladi.
“Sevgili Meg,
Bekledigimiz gibi cikmadi. Ev eski, kucuk sirin mi sirin, kirmizi tugladan. Icine guc bela sigiyoruz, yarin Paul (evin kucuk oglu) geldiginde ne olur, Tanri bilir. Sofanin sagdaki kapisi yemek odasina, solda olani misafir odasina aciliyor. Aslinda sofanin kendisi de bir oda. Baska bir kapiyi itiyorsun, karsinda birinci kata cikan bir tur dehliz gibi merdivenler. Yukarida yan yana dizili uc yatak odasi, onlarin ustunde de tek sira halinde uc cati kati odasi. Aslinda evin tamami bu kadar degil, ama insan bu kadarini farkediyor. On bahceden basini kaldirip bakinca gorulen dokuz pencere. Yine cepheden bakinca sol tarafta dallari biraz evin ustune egilmis, govdesi bahceyle cayirin sinirinda bulunan kocaman bir dag karaagaci var. Bu agaci simdiden sevdim.”
http://prodimage.images-bn.com/pimag..._s1200x630.jpg
“Dearest Meg,
It isn’t going to be what we expected. It is old and little, and altogether delightful—red brick. We can scarcely pack in as it is, and the dear knows what will happen when Paul (younger son) arrives to-morrow. From hall you go right or left into dining-room or drawing-room. Hall itself is practically a room. You open another door in it, and there are the stairs going up in a sort of tunnel to the first-floor. Three bed-rooms in a row there, and three attics in a row above. That isn’t all the house really, but it’s all that one notices—nine windows as you look up from the front garden. Then there’s a very big wych-elm—to the left as you look up—leaning a little over the house, and standing on the boundary betweenthe garden and meadow. I quite love that tree already."
Amerikali muzisyen ve rock'n'roll'un varlik nedeni ve efsanesi Chuck Berry’nin dogum yildonumu (18 Ekim 1926)
https://pbs.twimg.com/media/Dpyf5VtWwAA7Mnd.jpg
https://pbs.twimg.com/media/EHJrkMaW...jpg&name=small
"Rock bana iyi geliyor. Rock benim hem cocugum hem de buyukbabam. / Rock's so good to me. Rock is my child and my grandfather."
https://media.giphy.com/media/26xBOI...95S/source.gif
https://media.tenor.com/images/9913a...8d3c/tenor.gif
https://laughingsquid.com/wp-content...03/gif-201.gif
Alman aktor, yonetmen ve yazar (Nikolaus Karl Gunther Nakszynski) Klaus Kinski’nin dogum yildonumu (18 Ekim 1926)
https://media.giphy.com/media/4F9XwumQvqn6g/giphy.gif
https://68.media.tumblr.com/d6841371...2a1uo2_500.gif
1 Akademi, 2 Golden Globe ve 2 Emmy Odullu Amerikali aktor George Campbell Scott'in dogum yildonumu (18 Ekim 1927)
http://s3.amazonaws.com/ultracart/im...lFBPqusGMxM%3D
https://media2.giphy.com/media/26ufa...MVtm/giphy.gif
https://media1.giphy.com/media/W4uQHHS6H2B6o/giphy.gif
20. yuzyil yasamini icatlariyla buyuk bir sekilde etkileyen Amerikali mucit ve is adami Thomas Alva Edison’in olum yildonumu (18 Ekim 1931)
https://media1.giphy.com/media/V5SpvqsUBrxoQ/giphy.gif
https://thumbs.gfycat.com/TenseTangi...on-max-1mb.gif
https://thumbs.gfycat.com/DismalGlas...ke-max-1mb.gif
Norvecli sair, caz vokalisti, cevirmen ve yazar Jan Erik Vold'un dogum gunu (18 Ekim 1939)
Yatiriyorsun 20.000 Norvec kronunu
yuksek faiz getirili bir hesaba
buyuk bankalarimizdan birinde. Alti yil sonra
bankaya gidip tami tamina aliyorsun
35.532 Norvec kronunu. Simdi soru su: Kimden
alinmistir bu 15.532 Norvec kronu?
https://media.snl.no/system/images/3...d_sf0845a8.jpg
You put
as the advert says
20,000 kroner into a high-interest savings account
in one of our largest banks. After six years
you can go back to the bank and take out
35,532 kroner. The question is: From whom have they taken
15,532 Norwegian kroner?