-
Italyan ressam Francesco Vaccaro’nun olum yildonumu ( 15 Temmuz 1882 )
Martirio e apoteosi di Sant'Agata, XIX secolo
https://upload.wikimedia.org/wikiped...e_duomo_07.jpg
Decollazione del Battista, santuario della Madonna del Carmine di Catania, XIX secolo
https://upload.wikimedia.org/wikiped...02_2020_10.jpg
-
Fransiz ressam Charles-Émile Callande de Champmartin’in olum yildonumu ( 15 Temmuz 1883 )
Portrait of Juliette Drouet, circa 1827
https://upload.wikimedia.org/wikiped...n_27122012.jpg
Portrait of Jacques Fédel, XIXe siecle
https://upload.wikimedia.org/wikiped...el_%282%29.JPG
-
Ispanyol romantik yazar ve sair Rosalía de Castro’nun olum yildonumu ( 15 Temmuz 1885 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ca/Rosalia.jpg
Usulcacik, agirdan aksaktan,
Gidiyorum Bastabales yolunda
Suskun bir aksam vakti.
Gonlumun yolunda;
Gunes batmadigi surece,
Kiyida bir tasa cokuyorum.
Ve oturmus bakiyorum
Ayin nasil dogduguna,
Nasil da batmaya durdugunu gunesin.
Nasil indigini gokyuzunde,
nasil battigini
Ay ote yandan dogarken
Nereye dogdugunu bilmeden.
Nereye gittigini boyle yapayalniz,
ona baksa da uzgun gozler
Ne bir soz soyler bize ne de kulak verir.
Isiticek olsa bizi, konusacak olsa bir cift soz,
Ne cok soyleyecegi olacak kim bilir.
https://http2.mlstatic.com/rosalia-d...0_102017-F.jpg
Despacito, despacito,
voy por la tarde callada
de Bastábales camino.
Camino de mi contento;
y en tanto el sol no se esconde,
en una piedra me siento.
Y sentada estoy mirando
cómo la luna va saliendo,
cómo el sol sev a acostando
Cual se acuesta, cual se esconde,
mientras tanto corre la luna
sin saberse para dónde.
Para dónde va tan sola,
sin que a los tristes que la miramos
ni nos hable ni nos oiga.
Que si oyera y nos hablara,
muchas cosas le dijera,
muchas cosas le contara.
-
Isvicreli yazar ve sair Gottfried Keller'in dogum yildonumu ( 15 Temmuz 1890 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...eller_1885.jpg
" Bir derebeyi kalkar gelir, topraklara ve halka sahip cikar; dini butun olmayan bir papaz kilisesine gelenleri, inanmadigi seylere inandirmaya kalkarken, kilise gelirlerini rahat rahat, hatta onur duyarak yemekten kacinmaz; kendini begenmis bir ogretmen, saygin mesleginin sagladigi her turlu haktan yararlanir da eksik bilgisini artirmayi bir an bile aklina getirmez; erdemlikten uzak bir sanatci, isini kolay yonunden alip birtakim goz boyamalarla kendine un yapmayi basarir ve boylece gercek basari sahibinin hakki olan ekmegi ve unu calar; ya da bir uckagitci babadan kalma ya da turlu duzenbazlikla ele gecirdigi tuccar adini kotuye kullanir ve insafsiz ve vicdansizlikla binlerce kisinin disinden tirnagindan arttirdigi ve kara gun icin sakladigi paralari dolandirir ve tum bu insanlar utanilacak hallerine aglayacak yerde cevrelerine toplanan dostlariyla keyif catar, birbirinden guzel neseli aksamlar gecirirler. " Seldwyla Insanlari
https://pictures.abebooks.com/PETERS...1205913270.jpg
" Wenn ein Fürst Land und Leute nimmt, wenn ein Priester die Lehre seiner Kirche ohne Überzeugung verkündet, aber die Güter seiner Pfründe mit Würde verzehrt; wenn ein dünkelvoller Lehrer die Ehren und Vorteile eines hohen Lehramtes inne hat und genießt, ohne von der Höhe seiner Wissenschaft den mindesten Begriff zu haben und derselben auch nur den kleinsten Vorschub zu leisten; wenn ein Künstler ohne Tugend, mit leichtfertigem Tun und leerer Gaukelei sich in Mode bringt und Brot und Ruhm der wahren Arbeit vorwegstiehlt; oder wenn ein Schwindler, der einen großen Kaufmannsnamen geerbt oder erschlichen hat, durch seine Torheiten und Gewissenlosigkeiten Tausende um ihre Ersparnisse und Notpfennige bringt, so weinen alle diese nicht über sich, sondern erfreuen sich ihres Wohlseins und bleiben nicht einen Abend ohne aufheiternde Gesellschaft und gute Freunde. "
-
Alman edebiyat elestirmeni, dusunur Walter Benjamin'in dogum yil donumu ( 15 Temmuz 1892 )
https://pbs.twimg.com/media/DKk3pJBWAAMPM0p.jpg
" Seven kisi sevilenin sadece kusurlarina, bir kadinin sadece garipliklerine ve zayifliklarina baglilik duymaz, onu, kadinin yuzundeki kirisiklarla benler; eprimis elbiselerle carpik bir yuruyus butun guzelliklerden daha surekli ve daha acimasizca baglar. Herkes coktan gecirmistir bu tecrubeyi. Peki nicin ? Duyumun yerinin kafada olmadigini, bir pencereyi, bir bulutu, bir agaci beynimizde degil, daha cok onlari gordugumuz yerde algiladigimizi ileri suren ogreti dogruysa, sevgiliye bakarken de oyle, kendi disimizda oluruz. Ama bu sefer eziyet veren bir gerilim ve hayranlik icinde. Duyum gozleri kamasmis bicimde, bir kus surusu gibi, kadinin yaydigi isik icinde ucusup durur. Nasil kuslar agacin gizleyen yapraklari arasinda korunak ararsa, duyumlar da golgeli kirisiklara, hos bir eda tasimayan el - kol hareketlerine ve sevilen govdenin goze carpmayan kusurlarina siginir, sinip gizlendikleri o yerlerde guven bulurlar. Ve gecip gidenlerden hicbiri hayranin ask atesinin tam da buralarda, kusurlu koselerde, kinanacak yerlerde yuvalandiginin farkina bile varmaz. " Tek Yon
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ag%2C_1928.jpg
" Wer liebt, der hängt nicht nur an »Fehlern« der Geliebten, nicht nur an Ticks und Schwächen einer Frau, ihn binden Runzeln im Gesicht und Leberflecken, vernutzte Kleider und ein schiefer Gang viel dauernder und unerbittlicher als alle Schönheit. Man hat das längst erfahren. Und warum ? Wenn eine Lehre wahr ist, welche sagt, daß die Empfindung nicht im Kopfe nistet, daß wir ein Fenster, eine Wolke, einen Baum nicht im Gehirn, vielmehr an jenem Ort, wo wir sie sehen, empfinden, so sind wir auch im Blick auf die Geliebte außer uns. Hier aber qualvoll angespannt und hingerissen. Geblendet flattert die Empfindung wie ein Schwarm von Vögeln in dem Glanz der Frau. Und wie Vögel Schutz in den laubigen Verstecken des Baumes suchen, so flüchten die Empfindungen in die schattigen Runzeln, die anmutlosen Gesten und unscheinbaren Makel des geliebten Leibs, wo sie gesichert im Versteck sich ducken. Und kein Vorübergehender errät, daß gerade hier, im Mangelhaften, Tadelnswerten die pfeilgeschwinde Liebesregung des Verehrers nistet. "
-
Alman ressam Thomas Baumgartner’in dogum yildonumu ( 15 Temmuz 1892 )
Bildnis eines Bauernmädchen, 20. Jahrhundert
https://www.dorotheum.com/fileadmin/...er-5619647.jpg
Flüchtlingselend, 20. Jahrhundert
https://www.ovb-online.de/bilder/201...uecht-Q7f1.jpg
-
Italyan ressam Prospero Piatti’nin olum yildonumu ( 15 Temmuz 1902 )
Floralia, 1899
https://upload.wikimedia.org/wikiped...p_Floralia.jpg
Pompeian interior, XIX secolo
https://www.christies.com/img/LotIma...0030_000().jpg
-
Rus tiyatro yazari ve modern kisa oykulerin kurucularindan Anton Pavlovich Cehov’un olum yildonumu ( 15 Temmuz 1904 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ekhov_1889.jpg
" Perde kalktiginda, sahne dedikleri uc duvarli odada, sahnenin yapay isiginda o muazzam yetenekleri, insanlarin nasil yiyip ictiklerini, nasil asik olduklarini, nasil gezip tozduklarini, nasil giyinip kusandiklarini gostermeye; bezdirici sahneler, yavan konusmalarla ibret vermeye; onumde surekli, hep o ayni, kolayin kolayi ahlak dersini okumaya kalkistiklarinda yuregimi sikintilar basiyor ve Maupassant'in Eyfel Kulesi'nden kacmasi misali kaciyorum. " Marti
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“ Quando si alza il sipario e sotto la luce dei riflettori, in una camera a tre pareti, questi grandi talenti, sacerdoti della sacra arte, rappresentano uomini che mangiano, bevono, amano, camminano, indossano le loro belle giacche; quando da scene e frasi volgari vogliono a tutti i costi trarre una morale, una morale meschina, facile, pronta per tutti gli usi; quando in mille varianti mi ripropongono sempre la stessa cosa, la stessa identica cosa, allora io scappo, scappo come scappava Maupassant dalla torre Eiffel, che lo ossessionava con la sua volgarità. ”
" Kendilerini ' aydin ' diye adlandirirlar ya, hizmetci kadini ' sen ' diye cagirir, koylulere hayvana davranir gibi davranirlar. Dogru durust ogrenim gormezler, ciddi hicbir sey okumazlar, hemen hemen hicbir sey yapmazlar, bilimin sadece sozunu ederler,sanattan pek az anlarlar. Hepsi ciddidir, hepsinin yuzunden dusen bir parcadir, ciddiyet konusunda hicbiri burnundan kil aldirmaz, durmaksizin felsefe yaparlar. " Visne Bahcesi
https://pictures.abebooks.com/BOOKSA...1701951266.jpg
" They call themselves ' Intelligentsia ' they say ' thou ' and ' thee ' to the servants, they treat the peasants like animals, learn nothing, read nothing serious, do absolutely nothing, only talk about science, and understand little or nothing about art. They are all serious; they all have solemn faces; they only discuss important subjects. They're all serious, significant, they talk philosophy. "