dediklerimin hepsi dogru
Amerikada yasayip SGK dan emekli olunamaz diye bir sey yok. Bilmedigin konu hakkinda yorum yapiyorsun kendini gulunc duruma sokuyorsun
Ayrica bir Amerikali 1 cent icin adam bogazlar.
Printable View
Niye gidiyor başlığı açanın kerameti işte
hisse.net kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
5.80 geçerse 5.85'e yapışır...
Paylaşımlarım sohbet amaçlıdır...
Dışarıda belirgin bir bozulma, içeride olağanüstü bir durum olmadığına göre, kurun hareketini ben artık "izin verilen" "kontrollu" bir hareket olarak kabul etmeye başladım.
"Guiding hand"den ....:)
Uçan Türkiye den manzaralar, eğitimde bir kaç çağ birden atlamışız yine.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) 2019 yılı eğitim raporu, Türkiye için iç açıcı bir tablo ortaya koymadı. 2016 verileriyle hazırlanan rapora göre, Türkiye'de ilkokuldan üniversiteye kadar her bir öğrenci için yıllık 5 bin 633 dolar harcanıyor.Bu oran OECD ortalamasında 10 bin dolar civarında.
Türkiye'de son 10 yılda üniversitelere kayıt yaptıranlar iki misli arttı. Ancak iş bulabilen üniversite diplomalı gençlerin oranı 6 puan azalarak yüzde 66'ya geriledi. Türkiye bu alanda OECD içinde son sırada.
Üniversitelerimiz, korkarım, ülkenin ihtiyacı olan insanı yetiştirmiyor.
Kendi kafasına göre belirlenmiş branş ve konularda kendi keyfine göre eğitim hizmeti vermekte.
Oysa en önemli kaynağımız olan insan kaynağının, ülkenin sinai ve hizmetler sektörlerinin ihtiyacı ve rekabet gücüne katkı verecek şekilde yetiştirilmesi gerekli.
Ha diyeceksiniz ki, hangi kaynağımızı doğru dürüst kullanıyoruz ki...
Ekilebilir alanlarımız, meralarımız, otlaklarımız, akarsularımız, doğamız, ormanlarımız bu rantçı talancı sürü tarafından acımasızca yok ediliyor.
İnsanımız da payını alacak tabi bu umursamazlık, sorumsuzluk ve cehaletten.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün yaptığı konuşmada sınıf mevcutlarının 20-30 arası olduğunu söylemesinin ardından Türkiye'nin dört bir yanından sınıfların kalabalık olması sebebiyle şikayetler yağdı.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/e...a_sigmadi.html
Yine algı oyunu, yine yalan.
11 Eylül Çarşamba 08:42 ÇİN, ABD MENŞELİ BAZ YAĞI İÇİN VERGİ MUAFİYETİ GETİRDİ -BN
11 Eylül Çarşamba 08:41 ÇİN'İN VERGİ MUAFİYETİ LİSTESİNDE MISIR, SOYA FASULYESİ VE DOMUZ ETİ BULUNMUYOR -BN
11 Eylül Çarşamba 08:40 ÇİN ABD MALLARINA YÖNELİK VERGİ İSTİSNALARINI İÇEREN İLK LİSTEYİ YAYINLADI -BN
ortam yumuşuyor mu ?
TV ye çıkan sözde çadır üniversitelerin sözde akademisyenlerini görmüyor musunuz ? Bunların derse girdiği üniversiteden hayır mı gelir...Sorgulama, eleştirel gözle olmayan biat etmiş insanlar...
Ülkenin marka kaliteli üniversitelerine de el atmaya bozmaya çalışıyorlar...
1 milyon TL üstü vergi borcu olanların tüm listesi:
https://intvd.gib.gov.tr/borclumukellefler/1b.jsp
Eğtimde bu başarısızlığın biraz sosyo-kültürel toplum yapımızla ilişkisi var gibi.
Kanada'da, bir genç 16 yaşına girdimi, ana-baba evini terk ediyor.
Aslında gerçek, anne-baba evladını sokağa atıyor.
Daha henüz hazır mı değilmi umurlarında değil pek.
Çocuk, o yaşta başlıyor mücadeleye, önce araba yıkama vs.işler yapıyor ve paranın önemini kavrıyor.
İyi geliri olanların ne işlerde çalıştığını öğreniyor ve hangi işi öğrenmesi ve yapması gerektiğini kavrıyor.
Bu arada devlet devreye giriyor, işsizse işsizlik parası, okul, kurs, meslek eğitimi ise okul parası yardımı başlıyor.
Sonuçta,bu sokakta yetişen çocuk ile bizdeki saksıda yetişen çocuk arasında inanılmaz bir fark var.
Bizdeki, ilk okuldan beri test çözüyor, nihayi hedef testi çözmek, oradaki ise araba tamirhanesinde, difransiyel yağını değiştirmenin püf noktalarını çözmek.
Özetle kafalar değişmeli.
Çocuğa, hiç kimseye muhtaç olmadan, yaşamı başarma eğitimi verilmeli.
20 sene test çöz,mühendis ol, elinde kumanda emekli öğretmen ana-babanın dizinin dibinde otur.
bu komedi, sınıf mevcuduymuş.Bizim üniversitede bir ofiste 3 hoca oturuyoruz.( ABD de mesela her hocanın kendi ofisi vardır.Bu istanbulda adam en büyük 105 kişlik anfi yapmış, ama kontenjan da yıllık 90 kişi.Ee bunlara alttan alanı, erasmusu, çift ana dalı,mevlana değişimi, yanancı uyruklu öğrencileri ekleniyor. Devlet diyor ki derse gelme zorunlu olsun, devamsızlıktan bırakın ama anfi de bu kadar. Toplamda 120-130 bulan öğrenciyi 105 kişilik sınıfa tık, devam etmeyeni de bırak :) Şimdi bu denklemde kim suçlu, çık işin içinden çıkabilirsen.
Yeni dopik hayırlı olsun ahali.
1981 senesinde Kabataş Erkek Lisesine ilk girdiğimde 1-T sınıfında 102 kişi okudum ben...Hem de lise ve izbandut gibi tamamı erkek...Bir sırada 4 kişi oturanlar olmuştu mecburen...Sonradan eskiden Feriye sarayının hamamı olan büyükçe bir sınıfa almışlardı... :)
Sonra sonra dökülenler olunca (gurbet çekemeyip ayrılan yatılılar, sınıfta kalanlar vs.)(ben de evci yatılıydım haftasonları eve gidiyordum cumaları, ptesileri okula dönüyordum) 3.sınıfta mevcut ancak 60-70 lere inmişti...
Millet sınıf mevcudu görmemiş :he:
Ama ne varsa o 50-80 yılları arasında doğanlarda ve okuyanlarda var yine...
Ne YÖKte ne de üniversitelerde herhangi bir planlama yok abi. Son bir iki yıla kadar hangi bölümü açmak için başvursan YÖK kabul ediyordu zaten. Artı yine son zamana kadar her yıl otomatik olarak kontenjan arttırıyordu YÖK. Adam 40 öğrenci için bölüm açmış zamanla YÖK 70 e 80 e çıkarmış bunu. YÖK e 40 talep gidiyor sonuç 70-80 çıkıyor. E fiziki alt yapı yok. Şube yapsan yeterli öğretim elemanı yok. Son bir iki yılda farkına vardılar artık işin de iş işten geçti.
Avukatlar barolar açılan sözde yandaş çadır üniversitelerin hukuk bölümlerinden şikayetçi...Bu çadır üniversiteler herkesin, ülkenin başını yakacak ve dertler...Kalitesizlikten...
Orta okul mezunuyum ama bu ülkede eğitim sisteminin ve kötü niyetli mezunların önüne geçebilmek için ilk yapılması gereken şeyin genel üniversite bitirme sınavı gibi birşey yapılması gerektiğine inanıyorum. Yoksa üni okuyan herkes öyle ya da böyle kesinlikle mezun oluyor. Paralısı da mezun zekisi de mezun. Bu yüzden İyi ile kötüyü ayırt edecek bir sistem kurmak şart
Bizim dekan daha duygusal, bizi toplayıp tehditler savururken bir de aldığınız maaşlarda yetim hakkı var devlet size bu parayı boşuna vermiyo vs der.:) Gelen gecen rektörlerin makam arac alımlarını ve okulun kutuphane eksikliğini düşününce bu yetim hakkı meselesi beni baya güldürüyor.
Bir kasabayı, bir geri ili, adam etmek için kullandılar bu yüksek öğretim(!) olayını...
Şu kadar talebe, bu kadar hoca gelirse, bunların harcamaları ihya eder halkı ve esnafı yaklaşımı.
Moktan bir ticari mantıkla harap ettiler hemen herşeyi gençlerle birlikte.
Buna hayır diyemeyen yalaka, yandaş bir akademik sektör oluşturdular.
Yetim Hakkı deyince...:)
Benim Hakkı Yetim adlı bir meslekdaşım vardı. Kulakları çınlasın...
Bu da yetim hakkının resmi...
https://pbs.twimg.com/media/D16ewHuWoAA7v-Z.jpg
Ben YENİKAPI yı gördükçe kul ve yetim hakkını görüyorum...
Diyemez abi. Doç ve Prof altı kadro her daim topun ağzında. Bu iki kadroda olanlardan bir kısmı gerçekten akademisyen ve işini yapıyor sadece elinden geldiğince, çamura bulaşmıyor. Bu adamları yönetim kademesine almıyorlar zaten. Şaş kaza aldılarsa da atıyorlar sistemden hemen . Geri kalanda dediğin malum tayfa maalesef.
10-20 TL diyen youtuberların bir kısmı çark edip ilk yükseliş satış fırsatı tavsiyesi vermeye başladı.Tezgah altında ne numaralar dönüyorsa artık..
Aklıma bizim dönemdeki değerleme geldi de....
Mülkiye'de, yarı yıl ve dönem sonu olarak iki kez sınava girerdik.
Üssü Mizan denilen bir not sistemimiz vardı.
Bu sistemde öğrenci kafayı yerdi...
Okuldan atılan sayısı sanırım mezun olan sayısından fazla idi...
Bakın Üssü Mizanı Mahfi Eğilmez ne güzel anlatmış...
"Mülkiye’de o zaman üssü mizan uygulaması vardı. Yani sınıf geçebilmek için bir yılda okutulan bütün derslerden 10 üzerinden en az 5 alınması ve bütün derslerin ortalamasının da en az 7 olması gerekiyordu. İki sınav hakkı vardı. İlki dersler bitince Haziran’da ikincisi de bütünleme için Eylül’de idi. Diyelim 8 dersiniz var ve siz sınavda 5’inden 5’den yukarıda üçünden de 5’den aşağıda not aldınız. 5’den aşağı not aldığınız 3 dersten bütünlemeye kalıyordunuz. Diyelim ki bütünlemede bunlardan 5’den yukarı not aldınız. O zaman da 8 dersin ortalaması alınıyordu. Eğer ortalamanız 7 ve yukarı ise bir üst sınıfa geçiyordunuz. Eğer bir tek dersiniz bile 5’in altındaysa 8 dersten de sınıfta kalıyordunuz. Ya da hiç zayıfınız yok ama ortalamanız 6,8 tutuyor. O zaman da bütün derslerden sınıfta kalıyordunuz. Yani ders geçme değil sınıf geçme veya kalma sistemi geçerliydi. Birinci veya ikinci sınıfta iki kez sınıfta kalanlar belge alıp okuldan atılıyordu. Ben okula girdiğimde bir önceki yılın bütünleme notları asılmıştı. Merakla gidip bakmıştım. 50 kişi birinci sınıftan belge alıp atılmıştı. Atılanlar arasında hiç zayıfı olamadığı halde üssü mizanı tutturamadığı için atılanlar da vardı. Dehşet verici bir çizelgeydi. 7 orta sayılıyor, 7,5 – 8,5 arası iyi, 8,5 ve üstü pekiyi sayılıyordu."
https://t24.com.tr/haber/bir-zamanla...namadim,353365
Yabancı dil konusu da ayrı bir belaydı...
Ben 6.40 ı gördükten sonra düşünürüm.
O fiyatı gördüğündeki şartlar önemli.
Maliye Hesap Uzmanlığı sınavı ve hesap uzmanı olmak için yapılan onlarca sınav ve değerlendirme görüp göreceğiniz en ağır sistemlerdendi...
Çok ağır bir sınavla seçildikten sonra 6 ay çok ağır bir kurs, 2,5 yıllık da ilave üstadlar yanında muavinlikten sonra tüm konulardan tekrar çok ağır bir sınava girerdiniz.
Bu sınava hazırlanmaktan yorgun düşerdik.
Tüm bunlardan sonra, üstadlarınızdan aldığınız rapor temelli değerlendirme ve notlar, kurslardan itibaren aldığınız onlarca not, yazdığınız onlarca rapora verilen notlar, nihai sınav ve mülakatta aldığınız notlarla (Yüzlerce değerlendirme) sonunda hesap uzmanı olurdunuz.
Ağır bir işti...:)
En son facebook'ta "terör" estiriyordu, şu anda ne yapar bilmem. Face'teki saçmalamalarının ve kustuğu nefretin altında yalakalık yapan bir çok eski öğrencisi vardı.
Çok şükür ben kendinden ders almamıştım. Bu nedenle akıl sağlığıma ve psikolojime bir tesiri olmamıştır. :)
Edit : Bizim Meteposta'nın Kürtlere olan takıntısıyla kıyaslanabilecek bir anti-komünizm saplantısı vardır kendisinde.
beni engelledi sonra diyorki filanca beni engelledi ee sen niye beni engelledin peki ben ders aldım ondan geçmek için felsefe terimleri sözlüğü almıştım yazdıklarımı kendim bile bilmiyordum ama geçiyordum bi sürü felsefik terim kullanıyordum geçer not versin diye :)
Ben ilkokulu bitirdiğimde şimdiki lise mezunlarının bazılarından daha donanımlıydım.
Eğitim zaman geçtikçe kolaylaşıyor, kalite düşüyor.
Kendi şahit olduğum üniversiteden iki tanesini yazayım:
Doktora yeterlilik sınavı diye çok ağır bi sınav vardır, geçemeyen doktorasını tamamlayamaz, yazılı ve sözlüsü olur, ben beş dersten yazılıya girdim, birkaç sene sonra çok ağır oluyor öğrenciler zorlanıyor diye yazılıyı üç derse düşürdüler, kalanlara her dersten değil de sadece kaldıklarından girme hakkı verdiler. Belki ileride de teste çevirirler, malum yazılı sınav daha zor oluyor.
Doçentlik sınavını kaldırdılar, doçent olmak için önce özgeçmiş incelenir, yeterli görülürseniz beş profesörün önünde en az iki saat sözlü yapılırdınız, sınavda sınır yoktu, "bilemeyene kadar" sorulurdu. Şimdi o kalktı sadece özgeçmişe göre ünvan veriliyor.
Eğitime talep arttıkça ben kalitenin korunmasını hatta kriterlerin yukarı çekilmesini savunurum ama uygulamada tam tersi oluyor maalesef.
3-4 yıl öncesine kadar (Yahya Sezai Tezel) kendisini dönem dönem okuyordum. En son Devlet Bahçeli'ye "kadın ya da erkek birisiyle sex yapmadığı için yetersizlik gösterdiği" şeklinde bir eleştiride (!) bulununca ekşi sözlükteki hesabımdan hakkında ağır bir yazı (ama kendisinin Bahçeli hakkında yazdığı kadar değil) yazdım Herhalde Ekşi'de tanıdıkları vardı, beni uçurdular. Bu vakadan sonra yalnızca yılda bir kere yaşıyor mu diye bakar oldum facebook hesabına.
Not: Bir enternasyonalist olarak Bahçeli'ye bakış açım % 100 negatiftir ama üslup ve seviye olarak kimse böyle bir eleştiriyi hak etmez. YST böyle bir tespitle Bahçeli'nin bile gerisine düşmüştü gözümde.
.
Meteposta'nın Kürtlere takıntısı yok, Türk ulusundan Kürdistan için toprak isteyen PKK/hdp'li Kürt milliyetçilerine düşmanlığı var.. Türkiye Cumhuriyetine hizmet eden korucu Kürtleri katleden PKK/hdp'lilere bedelinin ödettirilmesini ben içtenlikle isterim, sen istermisin?
Sen hiç üstüne tapulu mülkü bedelsiz kendisine vermeni isteyen birinin isteğini hoş karşıladın mı mülkünü teslim ettin mi ki bizim Kürtçülerin isteklerini hoş karşılamamızı istiyorsun?