-
1 temmuz 2012..... öteköy...
palasarte...öteki köyde..neler demiş......
Sn Gordongekko,
Çok fazla iktisat diline girerek okuyucuları sıkmak istemiyorum.. Yukarıdaki maddelere birşey eklememişziniz.. Devletin, harcanabilir geliri arttırmak için, illaki vergi gelirlerini düşürmesi gerkmez. Birçok durumda direkt kendisi de yatırımlara girişerek, işsizliği azaltarak, büyümeyi sağlayarak; yeni iş sahaları ve harcanabilir gelir yaratır (ertelenmiş; yol baraj, alt-yapı, eğitim, makina-teçhizat satınalma, askeri yatırımlar vs gibi harcamalara girişmesi)..
Sizin söylemlerinizle gidersek, batan bir ekonominin hiçbir zaman düzlüğe çıkamayacağı gibi bir denklemle karşılaşırız.. Tüketim yok.. Yatırım yok.. İşsizlik hat safhada.. Tasarruf edecek gelir yok.. Devlet vergi gelirlerinde indirime gidemiyor, çünkü zaten kendisi batmış.. Büyüme negatif veya sıfıra yakın.. O zaman bu bir fasit daireye girer.. Batan bir ekonomi düzlüğe çıkamaz gibi.. İşte bu tip durumlarda, DEVLET, sazı kendi eline alır ve YATIRIMLARA GİRİŞİR!!..
o zaman şunu sormak gerekiyor: dünya 1929 krizinden nasıl çıktı?? veya 2. dünya savaşı krizinden (Almanya'nın hiçbir zaman 2.dünya savaşı krizinden çıkamaması gerekirdi).. hadi biraz daha günümüze gelelim; Türkiye 2001 krizini nasıl atlattı..?? Veya battı denen ABD, "LEhman krizini" nasıl atlattı?
Keynesyen teorilerle bu durumu hızlandırabileceğiniz gibi (krizden çıkışı devlet eliyle hızlandırmak), ortadoks yömtemlerle bile, eninde sonunda krizlerden çıkılır.. İnsanlar eninde sonunda, ekonomi politikalarına güvenecek, sokağa çıkacak ve alışveriş yapacaktır (otonom harcamalar dışında da harcama yapacaktır)..
Ki; son AB kararları, İtalya, İspanya ve Fransa'nın Keynesyen yaklaşımları benimsediğini göstermektedir.. Krizden çıkışın büyümeyle olabileceğini düşünmektedirler.. Artı, mevcut dünya düzeni, Keynes'in yaşadığı dünyadan daha globaldir.. İnternet çağında yaşıyoruz.. Tüketici güveninin yerine gelmesi çok daha kısa sürebilir!!
Büyüme; hele bir de enflasyon yaratırsa, borçlunun borcunun azalmasını sağlar.. Ve bazen krizden tek çıkış yolu da enflasyon yaratmaktır.. Hele ki İspanya gibi gayrimenkul krizi yaşıyor ve teminatlardaki gayrimenkuller sebebi ile, bankalar, karşılık ve sermaye sıkıntısı yaşıyorsa...
NOT: Eurozone ülkeleri için tek handikap; sınırsız para basma yetkisine sahip olamamaları veya borçlanma için ucuz kredi bulamamalarıdır (devlet yatırım ve harcamaları için).. Zaten pazarlık edilen de budur..
-
1 temmuz 2012..... öteköy.....
yine palasarte.................
Birincisi; borsalar, her zaman current (yani mevcut durum)'a göre fiyat belirlemezler.. Meşhur bir söz vardır ya: "borsalar 6 ay sonrayı görürler" diye.. Belki 6 ay sonrasını fiyatlıyorlardır.
İkincisi; borsalar, sadece makro ekonomiye uygun hareket etseydi, bu konudaki hocalarımız bayağı bir zengin olurlardı.. Elbette köpüksüz bir borsa/ayran düşünülemez.. Ama her zaman da köpük, tüm bardağı dolduramaz..İnandırıcı olmaz!!
-
3 temmuz 2012....öteköy.....
palasarte.....
Bir örnek daha;
LCTM.. Nobel ödüllü ekonomistler, matematikçiler ve en ünlü traderlardan kurulu müthiş bir fon.. Bir yıldızlar takımı.. İlk başlarda müthiş kazanıyorlar (arbitraj yapıyorlar.. arbitrajı bulduklarında çok yüksek kaldıraçla yükleniyorlar -kredilerle..).. Tüm dünyayı tarayan, arbitraj arayan, riskleri ölçen Korkunç simülasyon programları var.. Herkes bu fona para yatırmak istiyor..
Ama sonra öyle bir hata yapıyorlar ki (onlara göre belki milyarda bir olasılık var), 1998 Rusya krizinde Rusya'da büyük bir pozda yakalanıyorlar (şişman kuyruk).. Ve batıyorlar!!!
Risk yönetimi.. Risk yönetimi ve risk yönetimi.. Her zaman ve her yerde "şişman kuyruklar" olabileceğini tahmin etmek gerekli..
Başıma hiç gelmedi, ama okuyarak öğreniyorum!! Hiçbir zaman paramın tamamını tek bir menkule (veya benzer korelasyondaki diğer menkullere) yatırmıyorum.. Bu fondaki adamlardan daha bilgili ve akıllı değilim..!! Onlardan ders alıyorum.. Onlar bile yaptıysa, benim, çok daha rahat o hataları yapabileceğimi düşünüyorum
-
5 temmuz 2012....... öteköy.... :he:
alfisti........
inandığınız, gelecek bilançolarına güvendiğiniz kağıda fiyat alıp başını gitmişken değil de, ucuzken, kimse yüzüne bakmıyorken alın ve sabırla bekleyin, gerçek değerinin üzerindeyken de söylentilere fazla itibar etmeden satın, karı cebinize koyun derim..
-
5 temmuz 2012....öteköy...... bu en özet bilgi........ :yes:
beski........den...
Parayı bulunca komünizm, kocayı bulunca feminizm, uçak sallanınca ateizm biter..
-
-
12 temmuz 2012..... öteki koye yapıştırmışım....
BORSANIN ALTIN KURALLARI
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında alışveriş yapılırken uyulması gereken ve yazılı olmayan kurallar var. Eğer bunlara tamamen uyabilirseniz kazanma ihtimaliniz gerçekten çok yüksek olacaktır. Kurallar Yusuf Sarının Borsada Teknik Analiz adlı kitabından alınmıştır.
1) Riskinizi önceden sınırlayın. Spekülasyona ayıracağınız parayı önceden kaybedebileceğinizi kabullenin. Başka bir amaç için biriktirilen paralarla yapılan spekülasyonda alınan kararların sağlıklı olmadığı gözlenir. Başarılı alım satım kararları için zihnin bağımsız olması gereklidir. Kararların kaybetme korkusu altında verilmesi hatalı sonuçlar doğurabilir.
2) Kendi kendinizi tanıyın. Spekülatif hareketlerde duygulara hakim olmak gerekir. Eğer girdiğiniz bir pozisyon gece uykularınızı kaçırıyorsa o pozisyonu mutlaka kapatmalısınız.
3) Küçük başlayın. Bilmediğiniz bir alanda para kaybetme tehlikesi yerine kağıt üzerinde alım satım yaparak başlayın. Borsada tecrübeniz yoksa ilk alışlarınızı küçük miktarlarda ve fazla hareketli olmayan hisselerle yapın. Bu işe ilk defa başlıyorsanız hareketli hisselere girmeden alım satımdaki zamanlamanın önemini kavrayın.
4) Ara verin. Her gün yapılan alım satımlar kişinin karar verme yeteneğini köreltebilir. Başarılı spekülatörler, hatalı kararlarının artmaya başladığını hissettiklerinde borsayı unutup tatile giderler.
5) Seans içinde karar vermeyin. Kararlarınızı, etkilenmeyeceğiniz bir ortamda verin. Seans anında görüşlerinize ters düşen hareketlerin planlarınızı etkilemesine izin vermeyin. Daha önce düşünmediğiniz yeni fikirler oluşturmayın. İyice incelenmeden yapılan hareketlerin genellikle zararla sonuçlandığı gözlenir.
6) Çoğunluğa uymayın. Yapılan istatistikler, çoğunluğun her zaman yanlış düşündüğünü göstermiştir. Herkesin bildiği fikirlerden, haberlerden kaçının. Bazı istatistik büroları aracı kurum ve bankaları arayarak borsa hakkındaki görüşlerini düzenli olarak sorar. Bu görüşler iyimserlik yüzdesi olarak her hafta yayınlanır. Yüzde 85'in borsayı çok iyi görmesi, düşüş belirtisi olarak kabul edilir. İyimserliğin yüzde 25 in altına düşmesi ise yükseliş belirtisidir.
7) Kendi fikrinizle başkalarının fikrini birbirinden ayırın. Kendi kararlarımızı verdikten sonra başkalarının sizi etkilemesine müsaade etmeyin. Dış görüşlerden etkilenirseniz sürekli karar değiştirmek zorunda kalabilirsiniz. Çevrenizde her zaman sizi ikna edecek mantıklı sebepler olacaktır. Kararınızı değiştirirseniz daha sonra ilk kararınızın yenisinden daha doğru olduğunu göreceksiniz.
8) Emin olmadığınız zamanlarda işlem yapmayın. Kendinizi her gün alım/satım yapmak zorunda hissetmeyin. Başarılı sonuca ulaşabilmek için disiplinli olmanız ve sabırla iyi fırsatları beklemeniz gerekir. Bir pozisyona girmişseniz sonucunu bekleyin. Şüpheleriniz varsa pozisyonunuzu kapatıp kenara çekilin.
9) Serbest fiyatlı emir vermeyin. Kısa vadede alım/satım yapan spekülatörlerin serbest fiyatlı emirlerden kaçınması gerekir. Limitli fiyat emirleri kullanmak daha doğrudur. İnandığımız hissede birkaç basamak ucuz alma hesabını yapmayın.
10) Aşağı doğru ortalama yapmayın. Önceden aldığınız bir hisse ucuzlayınca ek alımlar yaparak maliyetinizi ucuzlatmaya çalışmayın. Aşağı giden fiyatlarda hiçbir zaman ortalama yapılmaz. Eldekilerin satışı daha doğrudur. Yükselen fiyatlarda ek alım yapılması mümkündür. Bunun da piramit gibi kademeli yapılması gerekir.
11) Yüksek miktarlardaki alımı tek fiyattan yapmayın. Büyük portföyler için yapılan alımları bir kaç güne ve değişik fiyatlara yayın. İlk alım yapıldıktan sonra hareketin doğru olup olmadığını gözleyin. Pazarın yönünde aksi bir değişiklik yoksa alıma devam edin.
12) Kaybeden bir pozisyona hiç bir zaman ek alım yapmayın. Kendinize ve aldığınız hisseye ne kadar güvenirseniz güvenin eğer zarar ediyorsanız ek alım yapmayın. Aldığınız hissenin düşüyor olması, sizin piyasanın yönüne uyum sağlayamadığınızı gösterebilir. Maliyet düşürme çabası pozisyonu daha da kötüleştirebilir.
13) Zararı kesin. Piyasa sizin düşüncenize ters hareket ediyorsa hata yaptığınızı kabul edin. Elinizdekini satın. Zararın neresinden dönülse kardır. Borsaya yeni girenlerin başarısız olmalarının en büyük etkeni hata yapmış olabileceklerini kabullenmemeleridir. Piyasa istediğiniz yöne dönsün diye beklemek yerine, pozisyonu zararla kapatmak disiplin ve irade gerektirir. Başarının sırrı buradadır.
14) Zararı sevin. Zararda iken satış yapmak çok zordur fakat zararı sevmeyi öğrenmelisiniz. Çünkü zarar, karın kardeşidir. Onurunuzu zedelemeden zarar etmeyi kabullenirseniz, zararınız sınırlanacak ve başarınız artacaktır.
15) Beklenenin tersini yapın. Piyasada beklenen bir olayın beklenen reaksiyonu görmemesi al/sat sinyalidir. Beklenen olumlu bir haberin açıklanmasından sonra sonra fiyatlar hala yükselemiyorsa düşüş olacaktır. Olumsuz olay ve haberler piyasayı aşağı doğru etkileyemiyorsa yükseliş olacaktır.
16) Tepe ve dip noktalardan kaçının. Alçalan trendde fiyatın her yukarı çıkışı, trendin o seviyeden değişeceğini göstermez. Her dönüş noktasında burası en düşük yerdi diye alim yapmak size çok pahalı bir ders olabilir. Tepe ve dip noktalarının kendilerini ispat etmelerini beklemek daha az zararlıdır. En tepede satmak, en dipte almak çabasında olmayın.
17) Söylentiyi alın, gerçeği satın. Eğer bir hisse için olumlu söylentiler yayılmaya başlıyorsa alın. Söylentilerin kesinleştiği anlaşılınca satın. Söylentiler ilk duyulduğunda hisseye talebi artırır. Dedikodular resmiyet kazandığında fiyat zaten yükselmiştir. Satış yapın. Siz yine de söylentilerle hareket etmeyin.
18) Çok kısa vadede oluşan karı alıp hisseden uzaklaşın. Bazen satın aldığımız hisse birden hiç beklemediğimiz kadar hızlı yükselmeğe başlar. Yükselişin hep aynı tempoda devam edeceğini sakın düşünmeyin. Satış yaparak mutlaka kan realize etmelisiniz.
19) Küçük hesaplar yapmayın. Seçtiğiniz hissenin yükseleceğine gerçekten inanıyorsanız ucuz almaya çalışmayın. Piyasa fiyatının 1000 lira altında almaya çalışırken hisseyi kaçırabilirsiniz. Bir kaç kademe ucuz almaya çalışmak bazen çok önemli fırsatların kaçmasına neden olur. Kararlı olun. Karar verdiğiniz zaman beklemeyin, uygulayın.
20) İçinde bulunduğunuz trendleri izleyin. Fiyat trendi en iyi dosttur. Bir hissenin uzun trendi, orta vadeli trendi ve kısa vadeli trendi hakkında bilginiz olmalıdır. Bazen biri yukarı, diğeri aşağı doğru olabilir. Hangi zaman zaman diliminde alım satım yapmak istediğinizi tayin etmelisiniz.
21) Trend dönüşlerini kollayın. Bazı spekülatörler alım satım kararlarını oluştururken dikkatlerini bu noktaya toplarlar. Fiyatın trend çizgisi dışına çıkması ve orada kendini ispat etmesi çoğunlukla trend dönüşünü ortaya koyar. Yükselen çizginin aşağı doğru geçilmesi sat, alçalan çizginin yukarı doğru geçilmesi al sinyali sayılır.
22) Fiyat hareketleri ile birlikte işlem miktarlarını da izleyin. Fiyat ile işlem miktarının birlikte artması, alış sinyalidir. Yükselişin devam edeceğini gösterir. Fiyat azalırken işlem miktarının artış göstermesi satış işaretidir. Kararsız fiyat hareketlerinde miktar artıyorsa fiyatın yönü belli olana kadar bekleyin.
23) Pazarın değişen momentumuna bakın. Eğer borsa her gün yükseliyor fakat yükseliş her gün daha azalıyorsa bu pazarın aşağı döneceğini gösterir. Momentum zayıflamaktadır. Borsa günlerdir düşüyor fakat düşüş hızı gün geçtikçe azalıyorsa yön değiştirme zamanı yaklaşmaktadır. Pazarın momentumu artmaktadır.
24) Kuvvetli hareketlerin ardından düzeltme geleceğini unutmayın. Bir hisse kısa zamanda çok hızlı yükselmişse alım için gerilemesi beklenmelidir. Bazen bu gerileme toplam yükselişin yüzde 60'ına varabilir. Hızlı bir düşüşte satış kararı alındıysa düzeltme yaparak fiyatın biraz yükselmesi beklenir.
25) Alım/satım kararlarınızı o günkü fiyata dayandırmayın. Fiyat çok düştü, atık düşmez veya çok yükseldi artık yükselmez sanmayın. Fiyatların alt ve üstüne kendiniz sınır koymayın. Çünkü fiyatlar sınır tanımaz. Bir kaç senede hiç ummadığınız kadar yükselebilir veya alçalabilir.
-
24 temmuz 2012... öteköye yapıştırmışım.....
http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012...lik-zulasi-var#
İngiliz hükümetinin desteklediği Vergi Adaleti Ağı, tüm dünyadaki vergi cennetlerini inceledi ve Türkiye'nin dahil olduğu bir skandala ulaştı. 97 milyar $'lık döviz rezervi, 110 milyar $'lık döviz hesabı bulunan Türkiye'de, zenginlerin yurtdışında 'zula' tabir edilen hesapları 158 milyar $'ı buluyor. Bu hesaplarla vergi kaçırılıyor
Libor ve HSBC'den sonra şimdi de küresel çapta vergi kaçırma skandalı ortaya çıktı. İngiltere hükümetinin desteklediği Tax Justice Network (Vergi Adaleti Ağı) tarafından hazırlanan raporu küresel çaptaki vergi kaçırma skandalının boyutunu gözler önüne serdi. Rapora göre, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu ülkelerin işadamlarının vergi cennetlerinde toplam 21 trilyon doları var. Türkiye'den yurtdışına çıkan para tutarı da 158 milyar dolar olarak belgelendi. Böylece patronların asgari ücretli, çalışan ve emeklilerin tabi olduğu vergilerden kaçtığı, devleti ve kamuyu zarara uğrattığı ortaya çıktı.
REZERVİN 2 KA TI PARA
Türk işadamlarının 158 milyar dolarlık serveti yani 'zulaları' Türkiye'deki bankalarda bulunan toplam döviz mevduatının yaklaşık 1.5 katı, Merkez Bankası rezervinin ise 2 katına ulaşıyor. Türk bankalarında toplam 110 milyar dolarlık döviz tevdiat hesabı, 97 milyar dolarlık da Merkez Bankası rezervi bulunuyor.
BAŞBAKAN ZULA DEMİŞTİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2008 yılının Kasım ayında ABD'de Lehman Brothers'ın batışıyla başlayan krizden sonra Ekonomi Koordinasyon Kurulu'na başkanlık etmiş, krizle ilgili eleştirilerde bulunan işadamlarına "Bir bildiğimiz var da ondan böyle konuşuyoruz. Bu çevrelerde yakın dostlarımız var. Bazı işadamlarının zulasında 2 yıl yetecek paraları var" ifadesini kullanmıştı.
TASARRUF VE CARİ AÇIK YARATIYORLAR
Türkiye'de sürekli tasarruf açığı olduğunu söyleyip, cari açığa vurgu yapan işadamları paralarını vergi cennetlerine götürerek ülkede üretilen değeri yurtdışına çıkarmış oluyor. Hem tasarruf açığına neden oluyor hem de cari açığı back to back (bir cepten bir cebe) kredilerle finanse edip faiz geliri ve kâr sağlıyor. Türkiye'de yıllık cari açık bugün 66.9 milyar doları buluyor. Özel şirketlerin cari açığın finansmanında kullandıkları borçların bir kısmı kendi kendilerine verdikleri borçlardan oluşuyor. Patronlar şirketine sermaye olarak koyacağı parayı yurtdışına çıkarıp kendine borç vererek vergiden kurtuluyor.
50 BANKANIN ADI KARIŞTI
Raporda, 139 gelişmekte olan ülkeden vergi cennetlerine giden paranın 7.3 ile 9.3 trilyon dolar arasında olduğu tahmin ediliyor. Vergi cennetlerinde işlem yapan 50 bankanın ilk üç sırasında ise en çok işlemle UBS, Credit Suisse ve Goldman Sachs bulunuyor. Rapor, vergi cenneti olarak bilinen ülkelerdeki banka ve yatırım hesaplarını içeriyor. Sözü edilen rakamlar yat ve emlak gibi varlıkları kapsamıyor. 21 trilyon dolar olarak belirlenen vergi cennetlerindeki para, ABD ve Japon ekonomisinin toplamına denk geliyor. Ama bu rakam saklanan varlıklarla birlikte 32 trilyon dolara da çıkabilir.
ABD UBS'TEN PARA ALMIŞTI
Gelişmiş ülkelerin, 'vergi cennetleri'ne yönelik atakları 2008'de başladı. ABD İsviçre bankası UBS'ye yönelik soruşturma açtı, banka 780 milyon dolar ödedi. Konu OECD'nin de gündemine oturunca ülkeler, Bilgi Değişim Anlaşmaları imzalamaya başladı. Türkiye de Jersey Adaları ile anlaştı.
PATRONLAR VERGİYİ BÖYLE KAÇIRIYOR
Patronların 'zula' olarak yurtdışında çıkardığı paralar Maliye'ye zarar olarak yazılıyor. Vergi cennetlerinde sistem şöyle işliyor:
* İşadamı, cebindeki 1 milyon doları şirketine sermaye olarak koymak yerine, yurtdışına yolluyor.
* Yurt dışına çıkan para Seyşeller, Hollanda Antilleri ve Virgin Adaları gibi vergi cennetlerine transfer ediliyor.
* Burada hukuk büroları aracılığıyla bir şirket kuruluyor. Kurulan şirket kağıt üzerinde ve işadamına ait değil. Daha sonra yurtdışına çıkan para, bankacılık sistemi aracılığıyla işadamının Türkiye'deki şirketine kredi olarak gönderiliyor.
* İşadamının Türkiye'deki şirketi aldığı dış borç karşılığında, yüksek faiz ödüyor. Faizi kazanan; işadamının vergi cennetindeki kendi şirketi oluyor.
* Türkiye'deki şirketi ise faiz gideri ile kur farkını, gider olarak gösterip vergiden düşüyor. Türkiye'deki firma patronunun dışarıdaki şirketine ödediği faiz gideri ölçüsünde düşük kâr gösterdiği için devlete ödeyeceği vergi de azalıyor. Şirket yüzde 20'lik Kurumlar Vergisi, patronu da yüzde 15 oranındaki Gelir Vergisi Stopajı'ndan kurtuluyor.