-
Ispanyol yazar ve sair Ángela Figuera Aymerich'in dogum yildonumu (30 Ekim 1902)
Istemem, opucukler odenmesin parayla.
Satilmasýn insan kani.
Serin ruzgar satin alinmasin.
Kirayla tutulmasin soludugumuz hava.
istemem, bugdaylar yakilmasin,
ekmek baglanmasin pazarliga.
istemem, kimsecikler usumesin evlerde,
korkular sarmasin sokaklari,
gozler bakmasin kanli kanli, dusmanca.
istemem, yalanlar dudaklarda saklanmasin,
milyonlarla dolmasin kasalar,
týkilmasin namuslu insanlar zindanlara.
istemem, dilim dilim bolunmesin toprak,
istemem, denizler haraca baglanmasin,
goklerde bayraklar dalga dalga savrulmasin,
apoletli rubalar icine girmesin insanlar.
istemem, katilmasin gecit torenlerine oglum,
omuzlarinda tufeklerle ana kuzulari,
omuzlarinda olumlerle atilmasinlar savasa.
istemem, tufekler bir daha patlamasin,
tufekler yapilmasin bir daha.
istemem, insanlar gizli gizli sevmesin,
insanlar gizli gizli aglamasin,
insanlar turku cigirmasin gizli gizli.
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...g6WFsWx9Zg75K5
No quiero, que los besos se paguen
ni la sangre se venda
ni se compre la brisa
ni se alquile al aliento.
No quiero, que el trigo se queme y el pan se escatime.
No quiero, que haya frío en las casas,
que haya miedo en las calles,
que haya rabia en los ojos.
No quiero, que en los labios se encierren mentiras,
que en las arcas se encierren millones,
que en la cárcel se encierre a los buenos.
No quiero, que el labriego trabaje sin agua,
que el marino navegue sin brújula,
que en la fábrica no haya azucenas,
que en la mina no vean la aurora,
que en la escuela no ría el maestro.
No quiero, que las madres no tengan perfumes,
que las mozas no tengan amores,
que los padres no tengan tabaco,
que a los niños les pongan los Reyes
camisetas de punto y cuadernos.
No quiero, que la tierra se parta en porciones,
que en el mar se establezcan dominios,
que en el aire se agiten banderas
que en los trajes se pongan señales.
No quiero, que mi hijo desfile,
que los hijos de madre desfilen
con fusil y con muerte en el hombro;
que jamás se disparen fusiles,
que jamás se fabriquen fusiles.
No quiero, que me manden Fulano y Mengano,
que me fisgue el vecino de enfrente,
que me pongan carteles y sellos
que decreten lo que es poesía.
https://www.youtube.com/watch?v=-agsK3iwS8w
-
Irlandali oyun yazari George Bernard Shaw'in Bayan Warran'in Meslegi (Mrs Warren's Profession - La professione della signora Warren) oyunu ilk kez 30 Ekim 1905 tarihinde New York, Garrick Theatre’da sahnelendi.
http://www.loyalbooks.com/image/deta...Profession.jpg
http://www.laprimaveradellartista.it.../09/warren.jpg
-
Amerikali ressam Kenneth Callahan'in dogum yildonumu (30 Ekim 1905)
Loading Cargo (Study for mural, Seattle Washington Marine Hospital) ca. 1935
https://s3.amazonaws.com/assets.saam...?itok=mKLJOJyj
Men Waiting (mural study, Seattle, Washington Marine Hospital) ca. 1936
https://s3.amazonaws.com/assets.saam...?itok=8sqfYBdV
-
20. yuzyil Ispanyol edebiyatinda ozel bir yeri olan sair ve drama yazari Miguel Hernández Gilabert’in dogum yildonumu (30 Ekim 1910)
http://cadenaser00.epimg.net/emisora...cia_normal.jpg
Gorundugu gibidir dunya
sergilenmis bes duyumun
ve seninkilerin onunde,
benimkilerin kiyilari olan.
Degil bizimkisi
otekilerin dunyasi:
Aynisi degil.
Ben yatagiysam suyun,
seninle irmagiz ikimiz
derinlestikce daha
usul ve kipirtisiz gorunen.
Goruntuleri yasamin:
ayni anda ulasir ikimize
ve kendimizi birakmis bulur bizi,
ikimiz birden ayni ritme.
Ama her sey bizim
kendi cilginligimizdan dogar.
Hava, onu soluyan
yuregimin buyuklugunde
ve gunes sanki ona
meydan okudugum isik gibi.
Gozumuz gormeden kimseyi
hep karanlik hep gonulsuz
yalnizca icimize cevirdik bakisi
en icerdekini gormeye.
Caba ve ask gerektiriyor
seni boyle benimle gormek;
nasil birlikteyse suyla kum
hep bir arada, oyle gorunmek.
Ne kimse beni gercekten gorecek
ne de kimse benim gordugume benzeyecek.
Gorundugumuzden bir fazlasiyiz,
dusunebildiklerimizden bir eksik.
Basimiza gelenlerden biri
fark edilmeden gelir gecer.
Ne kimse gordo bizi, ne de biz
kimseyi, gormeyen gozlerimizle.
https://pbs.twimg.com/media/DEdkcOpXUAARINX.jpg
El mundo es como aparece
ante mis cinco sentidos,
y ante los tuyos que son
las orillas de los míos.
El mundo de los demás
no es el nuestro: no es el mismo.
Lecho del agua que soy,
tú, los dos, somos el río
donde cuanto más profundo
se ve más despacio y límpido.
Imágenes de la vida:
cada vez las recibimos,
nos reciben entregados
más unidamente a un ritmo.
Pero las cosas se forman
con nuestros propios delirios.
El aire tiene el tamaño
del corazón que respiro
y el sol es como la luz
con que yo le desafío.
Ciegos para los demás,
oscuros, siempre remisos,
miramos siempre hacia adentro,
vemos desde lo más íntimo.
Trabajo y amor me cuesta
conmigo así, ver contigo:
aparecer, como el agua
con la arena, siempre unidos.
Nadie me verá del todo
ni es nadie como lo miro.
Somos algo más que vemos,
algo menos que inquirimos.
Algún suceso de todos
pasa desapercibido.
Nadie nos ha visto. A nadie
ciegos de ver, hemos visto.
-
Amerkali sair ve yazar Ella Wheeler Wilcox’in olum yildonumu (30 Ekim 1919)
https://www.delphiclassics.com/wp-co...ets-Series.jpg
http://www.dgreetings.com/newimages/...-your-lips.jpg
Yabanil bir arzuyla kirmizi
Ve sarapla islanmis dudaklarini seviyorum;
Tutkulu bir atesle yanan
Ask isiginin yatagi gozlerini seviyorum.
Sefkatli bir kucaklayista sicak beyaz etleri
Dokunurken kollarima, seviyorum kollarini;
Saclarin sarmalarken opuslerini yuzume
Seviyorum saclarini.
Cansiz askinda sakince sunulan
Soguk bir bakire opusu bana gore degil;
Ne azizlerin kusursuz mutlulugu
Ne de lekesiz kumrunun yuregi bana gore.
Ama ozgur bir ask bana gore
Ve butun dunyanin tohmetine gulusler.
Kollarimda diri ve sicak bedenin
Tutusturur yoksul yuregimi.
Tatli opusler ver bana, hala rayihali
yakut sarapla islak sicak agzinla;
Guneyli birinin atesiyle soyler
Bedeninin ve ruhunun benim oldugunu.
Simsiki saril bana sicak diri kollarinla,
Parlarken soluk yildizlar semada,
Ve yasayip tuketirken butun gencligimizi
Diri bir askin hazlarinda.
-
3 Akademi Odul adayligi, 3 BAFTA, 1 Altin Palmiye, 1 César, 1 David di Donatello Odulu sahibi Fransiz film yonetmeni, senarist ve yapimci Louis (Marie) Malle’in dogum yildonumu (30 Ekim 1932)
https://upload.wikimedia.org/wikiped.../10/Malle2.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....zOTE@._V1_.jpg
https://78.media.tumblr.com/2bc244a2...9dz2o1_500.gif
Julien: “Senin sesini duyamassam sessiz bir ulkede kaybolurum. / Si je n'entendais pas ta voix je serais perdu dans un pays de silence. / Se ora non sentissi la tua voce avrei paura anche del mio silenzio.” Idam Sehpasi / Ascenseur pour l'échafaud / Ascensore per il Patibolo
-
Macar yazar Agota Kristof’un dogum yildonumu (30 Ekim 1935)
https://2.bp.blogspot.com/_SbBK884jq...of_Foto_02.jpg
“Zaman yirtiliyor. Cocuklugun puslu topraklari nerede? Ya o karanlik uzaydaki eliptik gunesler nerede? Bosluga dusmus yol nerede? Mevsimler anlamlarini yitirdi. Yarin? Dun? Bu sozcuklerin anlami ne? Yalnizca simdiki zaman var. Bir bakiyorsunuz kar yagiyor. Bir bakiyorsunuz yagmur. Gunes aciyor, ruzgar esiyor. Tum bunlar simdide. Bunlar olmadi, olmayacak. Simdi var. Hep var. Hepsi birden var. Cunku olaylar bende yasiyor, zamanda degil. Ve bendeki her sey simdiki zamanda.” Dun
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...6BBmP3F9fu04OI
"El tiempo se desgarra. ¿Dónde reencontrar los territorios borrosos de la infancia? ¿Los soles elípticos coagulados en el espacio negro? ¿Dónde reencontrar el camino volcado en el vacío?Las estaciones han perdido su significado. ¿Mañana, ayer, qué quieren decir esas palabras? No existe sino el presente. Unas veces, nieva. Otras, llueve. Luego hay sol, viento. Todo eso es ahora. Eso no ha sido, no será,. Eso es. Siempre. De una vez. Porque las cosas viven en mí y no en el tiempo. Y, en mí, todo es presente".
https://images-na.ssl-images-amazon....1msgnxgcyL.jpg
“Il tempo si lacera. Dove ritrovare i prati della mia infanzia? I soli ellittici rappresi nello spazio nero? Dove ritrovare il cammino che oscilla nel vuoto? Le stagioni hanno perduto il loro significato. Domani, ieri, che vogliono dire queste parole? Non c’è che il presente. Una volta nevica. Un’altra piove. Poi c’è un po’ di sole, un po’ di vento. Tutto ciò è adesso. Non è stato, non sarà. E’. Sempre. Tutto insieme. Perché le cose vivono in me e non nel tempo. E in me tutto è presente.”
-
Meksika asilli Amerikali roman yazari Rudolfo Anaya'nin dogum gunu (30 Ekim 1937)
"Yedi yasima geldigim yaz Ultima bizimle kalmaya geldi. O gelince Llano’nun guzelligi gozlerimin onunde sayfa sayfa acildi. Nehrin cagildayan sulari, topragin degisim ugultusuna sarki soyledi. Cocuklugun sihri oylece dondu ve hayat dolu topragin kalp atislari yasam kanima gizemini akitti. Ultima elimi tuttu. Sessiz, sihirli gucleri gunesle kavrulan bakir Llano’yu; yesil irmak vadisini ve beyaz gunesin evi mavi kubbeyi guzellestirdi. Ciplak ayaklarim topragin guclu titresimini hissetti ve vucudum heyecanla sarsildi. Zaman oylece donup kalarak yasanan ve yasanacak her seyi benimle paylasti.Her seye en bastan baslayayim. Ruyalarim, dogumumla ilgili bana fisildanan hikayeler, babamin ve annemin yakinlari ile uc agabeyimle ilgili baslangici degil, Ultima’nin gelisiyle olan baslangici demek istiyorum.
Evimizin cati arasi iki kucuk odaya bolunmustu. Kiz kardeslerim Deborah ve Theresa bir bolumde kalirlar, bense kapinin yanindaki kucuk bolmede yatardim. Gicirdayan tahta merdivenler asagida mutfaga acilan bir hole inerdi. Benim, merdivenlerin en tepesinde, evimizin kalbi olan annemin mutfagina hakim bir yerim vardi. Oradan serifin olduruldugu haberini getiren Chávez’in dehset icindeki yuzunu gormustum. Agabeylerimin babama karsi isyanlarini da... Ve pek cok kez gecenin gec vaktinde Ultima’nin dikkatli bir sifaci olarak, sadece dolunay zamaninda toplamasi gereken bitkileri kendi elleriyle toplayip eve donusunu de gormustum..."
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...y7zldb3RtJUmUt
"Ultima came to stay with us the summer I was almost seven. When she came the beauty of the llano unfolded before my eyes, and the gurgling waters of the river sang to the hum of the turning earth. The magical time of childhood stood still, and the pulse of the living earth pressed its mystery into my living blood. She took my hand, and the silent, magic powers she possessed made beauty from the raw, sun-baked llano, the green river valley, and the blue bowl which was the white sun’s home. My bare feet felt the throbbing earth and my body trembled with excitement. Time stood still, and it shared with me all that had been, and all that was to come. Let me begin at the beginning. I do not mean the beginning that was in my dreams and the stories they whispered to me about my birth, and the people of my father and mother, and my three brothers—but the beginning that came with Ultima.
The attic of our home was partitioned into two small rooms. My sisters, Deborah and Theresa, slept in one and I slept in the small cubicle by the door. The wooden steps creaked down into a small hallway that led into the kitchen. From the top of the stairs I had a vantage point into the heart of our home, my mother’s kitchen. From there I was to see the terrified face of Chávez when he brought the terrible news of the murder of the sheriff; I was to see the rebellion of my brothers against my father... And many times late at night I was to see Ultima returning from the llano where she gathered the herbs that can be harvested only in the light of the full moon by the careful hands of a curandera...."
-
1967 yilinda Bir Kadin Bir Erkek (Un homme et une femme - A Man and a Woman) filmi ile Yabanci Dilde En Iyi Film Akademi Odulu alan Cezayir asilli Fransiz yonetmen, senarist, goruntu yonetmeni, aktor ve yapimci Claude Lelouch’un dogum gunu (30 Ekim 1937)
https://images-na.ssl-images-amazon....2,1000_AL_.jpg
https://www.gstatic.com/tv/thumb/mov...44_p_v8_aa.jpg
-
Orson Welles, Cadilar Bayrami arefesinde 30 Ekim 1938’de, kurucusu oldugu Mercury Tiyatrosu ile CBS radyoda H. G. Wells’in yazmis oldugu Dunyalar Savasi romanini aksam saat 20:00’de bir haber bulteniymis gibi sunulmasina karar verdi.
https://www.onthisday.com/images/art...the-worlds.jpg
“Columbia Broadcasting System studyo, H. G. Wells’e ait Dunyalar Savasi isimli eseri, Orson Wells ve Merkury Tiyatrosu’yla sunar. Hanimlar beyler, karsinizda Merkury tiyatrosunun yonetmeni, bu yayinlarin yildizi Orson Wells.”
http://www.radiohorrorhosts.com/wellestalks.jpg
“The Columbia Broadcasting System and its affiliated stations present Orson Welles and the Mercury Theater on the air in 'War of the Worlds' by H.G. Wells. Ladies and gentlemen: the director of the Mercury Theatre and star of these broadcasts, Orson Welles.”
https://er.jsc.nasa.gov/seh/warwords.gif
Marslilarin dunyayi istila edecegini dusunen Amerikalilar iyice panige kapildi. Oyunun sonlarina dogru studyoya gonderilen iki polis de kendini sanatcilarin performansini izlemeye kaptirinca panik iyice buyudu. Olay anlasildiktan sonra ise kurgunun mimari Orson Welles genc yasta Amerika’da buyuk bir une kavustu.
-
Amerikali filozof, yazar ve deneme yazari Jim Holt’un dogum gunu (30 Ekim 1954)
“Gozlerinizi kapayin, yapabilirseniz eger kulaklarinizi tikayin. Simdi mutlak bir boslukta oldugunuzu dusunun. Dunyanin butun kisimlarini yok varliga goturmeye calisin. Coleridge’in kucuk oglunun yaptigi gibi, butun erkekler, kadinlar, agaclar, cimenler, kuslar, hayvanlar, yer ve gogun yok oldugunu dusunerek baslayabilirsiniz. Sadece gokyuzu de degil, ama icindeki her sey. Kozmosun her yerinde isiklarin sondugunu dusunun: Gunesin ortadan kayboldugunu, yildizlarin sondugunu, galaksilerin bir bir ya da milyar milyar yok olup gittigini dusunun. Zihninizin gozleriyle baktiginizda, butun kozmos sessizlik, soguk ve karanliga suruklenir, sessiz, soguk ya da karanlik olacak hicbir sey yoktur. Mutlak hicligi tahayyul etmeyi basardiniz demektir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Close your eyes, if you will, and stop up your ears. Now picture yourself in an absolute void. Try to wish into nonbeing the entire contents of the world. You might begin, as Coleridge’s little boy did, by imagining away all the men and women and trees and grass and birds and beasts and earth and sky. And not just the sky, but everything in it. Think of the lights going out all over the cosmos: the sun disappearing, the stars extinguished, the galaxies winking into nonexistence one by one, or billion by billion. In your mind’s eye, the entire cosmos is sliding into silence, cold, and darkness — with nothing to be silent or cold or dark. You have succeeded in imaging absolute nothingness.”
“Gardner soyle yaziyordu: ‘Sadece tek bir evren ve onun Yaraticisi’nin oldugu varsayimina inanmak, sayilamayacak kadar fazla, milyarlarca dunya oldugu varsayimina inanmaktan cok daha kolay ve basittir.’ Oyle midir?” Dunya Neden Var?
https://images-eu.ssl-images-amazon....1-BcNl2hcL.jpg
“ ‘Surely the conjecture that there is just one universe and its Creator is infinitely simpler and easier to believe than that there are countless billions upon billions of worlds,’ Gardner writes. Is it?”
-
Ispanyol yazar Pío Baroja'nin (y Nessi) olum yildonumu (30 Ekim 1956)
"Gunah cikarma kulubesine yaklasmak bile Andres'i cok korkutmustu cocukken. Ilk gunah cikarma gununu, olaganustu bir sey olarak animsardi, tum gunahlarinin listesini de; ama o gun papazin acelesi vardi anlasilan; kucuk ahlak suclarina pek onem vermeden kulubeden savmisti onu." Bilim Agaci
https://imagessl6.casadellibro.com/a...8470351006.jpg
"Andrés, de chico sintió mucho miedo, sólo con la idea de acercarse al confesionario.Llevaba en la memoria el día de la primera confesión, como una cosa trascendental, la lista de todos sus pecados; pero aquel día, sin duda el cura tenía prisa y le despachó sin dar granimportancia a sus pequeñas transgresiones morales."
"Bilime ve uygarliga yetenegi olmayan Ispanyolun hic olmazsa coskulu bir yurtsever olduguna inanmisti, simdi anliyordu ki degilmis; iki kucuk Ispanyol filosunun Kuba ve Filipinler'de batmasindan sonra herkes rahatca tiyatroya, boga gureslerine gidiyordu; bu gosteriler ve bagirip cagirmalar sabun kopugu, saman aleviydi, baska bir sey degil"
https://cloud10.todocoleccion.online...0/95225407.jpg
"Al menos él había creído que el español, inepto para la ciencia y la civilización, era un patriota exaltado, y se encontraba que no; después del desastre de las dos pequeñas escuadras españolas en Cuba y en Filipinas, todo el mundo iba al teatro y a los toros tan tranquilo; aquellas manifestaciones y gritos habían sido espuma, humo de paja, nada."
"Tum Ispanya, ozellikle Madrid sacma bir iyimserlik ortami icinde yasiyordu. Ispanyol olan her sey en iyi demekti"
https://cloud10.todocoleccion.online...9/46823334.jpg
"España entera, y Madrid sobre todo, vivía en un ambiente de optimismo absurdo: todo lo español era lo mejor."
-
Italyan sair ve yazar Camillo Sbarbaro’nun olum yildonumu (30 Ekim 1967)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...o_Sbarbaro.jpg
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...ToCW5ejxzKbJnr
“Hayat tramvay gibidir. Tam yer bulmus oturacakken bir de bakmissin son duraga gelmissin. / Life is like a tram, when you get to sit down it's the end of the line.”
-
20 Subat 1970'de yapimina baslanan, Avrupa ve Asya'yi birbirine baglayan Bogazici Koprusu, 30 Ekim 1973 tarihinde Cumhurbaskani Fahri Koruturk tarafindan acildi.
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...gCKAXsLbNn3Pp4
The Bosphorus Bridge in Istanbul, Turkey is completed, connecting the continents of Europe and Asia over the Bosporus on 0ctober, 30, 1973
https://s3-eu-west-1.amazonaws.com/v...inemagraph.gif
-
Amerikali bir mitolojist ve yazar Joseph John Campbell’in olum yildonumu (30 Ekim 1987)
“Yuce bir dagin ustunde durdum ve devasa bir adam ve bir de cuce gordum; ve bir gok gurultusu duyar gibi oldum ve duymak icin yaklastim ; benimle konustu ve dedi ki: ben senim ve sen bensin, ve nerede olursan ol oradayim. Her seyde yayilmisim , ve ne zaman istersen, sen toplarsin Beni; ve Beni toplayarak Kendini toplarsin.” Kahramanin Sonsuz Yolculugu
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"I stood on a loftly mountain and saw a gigantic man and another a dwarf; and I heard as it were a voice of thunder, and drew nigh for to hear; and He spake unto me and said: I am thou, and thou art I; and wheresoever thou mayest be I am there. In all am I scattered, and whensoever thou wiliest, thou gatherest Me; and gathering Me, thou gatherest Thyself."
“Sonucta kaderin cocugu uzun bir belirsizlik donemiyle yuzlesmek zorundadir.Bu asiri tehlike , engel ya da utanc donemidir. Ice, kendi derinliklerine ya da disa, bilinmeyene firlatilir; ne olursa olsun dokundugu kesfedilmemis bir karanliktir. Ve bu, beklenmedik, zararli olduklari kadar merhametli varliklarin alanidir: bir melek belirir, yardimsever bir hayvan, bir balikci, bir avci, kocakari ya da koylu. Hayvanlar arasinda , Siegfried gibi asagida yasam agacinin koklerini koruyan gnome'lar arasinda ya da hatta kucuk bir odada bir basina yetismis olan genc dunya ciragi , olculmus ve adlandirilmis olan alanin hemen otesinde duran tohum halindeki guclerin dersini ogren."
https://moly.hu/system/covers/big/co...jpg?1395470501
“In sum: the child of destiny has to face a long period of obscurity. This is a time of extreme danger, impediment, or disgrace. He is thrown inward to his own depths or outward to the un- known; either way, what he touches is a darkness unexplored. And this is a zone of unsuspected presences, benign as well as malignant: an angel appears, a helpful animal, a fisherman, a hunter, crone, or peasant. Fostered in the animal school, or, like Siegfried, below ground among the gnomes that nourish the roots of the tree of life, or again, alone in some little room (the story has been told a thousand ways), the young world-apprentice learns the lesson of the seed powers, which reside just beyond the sphere of the measured and the named.”
-
-
Metal Masters Metallica, 4.studyo albumu And Justice for All'un 2. single'i Eye of the Beholder'i 30 Ekim 1988 tarihinde Elektra Records etiketiyle yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/EIHFjV1W...jpg&name=small
-
Amerikali enstrumantal rock gitaristi, dunyanin en buyuk elektro gitar virtuozu ve besteci (Joseph) Joe ‘Satch’ Satriani, 3.studyo albumu Flying in a Blue Dream’, 30 Ekim 1989’da Relativity etiketiyle piyasaya surdu.
http://www.joesatrianiuniverse.com/w...blue-dream.jpg
-
Madonna, Something To Remember isimli derleme albumunden You'll See sarkisini 30 Ekim 1995 tarihinde Maverick Records araciligiyla yayinladi.
http://images.huffingtonpost.com/201...lsee-thumb.gif
-
Edward Norton, Edward Furlong ve Beverly D'Angelo’nun rol aldigi Gecmisin Golgesinde (American History X ) 30 Ekim 1998’de Amerika’da bazi bolgelerde vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...5MTU@._V1_.jpg
-
James Woods, Daniel Baldwin ve Sheryl Lee’nin rol aldigi aksiyon-gerilim Vampirler (Vampires), 30 Ekim 1998’de Amerika ve Meksika’da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...4,1000_AL_.jpg
-
Fransiz antropolog ve etnolog Claude Lévi-Strauss’un olum yildonumu (30 Ekim 2009)
“Muzik ile dil arasindaki mukayese, son derece ustalik gerektiren bir istir, cunku bir dereceye kadar aralarinda gayet yakin bir benzerlik vardir ama ayni zamanda muazzam farkliliklar da bulunur. Sozun gelisi, cagdas linguistler dilin temel unsurlarinin, kendi baslarina hicbir anlami olmayan fakat anlami ayirt etmek icin birlestirilen fonemler — yani bizim yanlislikla harfleri kullanarak temsil ettigimiz sesler oldugunu soyluyor. Pratik olarak, muzik notalari icin de ayni seyi soyleyebilirsiniz. A notasinin — A, B, C, D ve digerlerinin— kendi basina hicbir anlami yoktur; yalnizca bir notadir. Muzigi yaratabilen sadece notalarin kombinasyonudur. Dolayisiyla, dilde temel materyal olarak fonemlere sahipken, muzikte Fransizcada ‘soneme’ Ingilizcede muhtemelen ‘toneme’ dedigimiz bir seye sahip oldugumuzu cok rahat soyleyebilirsiniz. Iste bu bir benzerliktir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1EV3-vhIOL.jpg
“Now, the comparison between music and language is an extremely tricky one, because to some extent the comparison is extremely close and there are, at the same time, tremendous differences. For example, contemporary linguists have told us that the basic elements of language are phonemes — that is, those sounds that we represent, incorrectly, by the use of letters — which have no meaning in themselves, but which are combined in order to differentiate meaning. You could say practically the same thing of the musical notes. A note — A, B, C, D, and so on — has no meaning in itself; it is just a note. It is only the combination of the notes which can create music. So you could very well say that, while in language we have phonemes as elementary material, in music we would have something which in French I would call ‘soneme’ — in English perhaps ‘toneme’ would do. This is a similarity.”
"Yeni Gine’nin ic kisimlarinda yasayan halklar misyonerlerin futbol oynadigini gorup, bu oyunu buyuk bir hevesle benimsemislerdi. Ama iki takimdan birinin galibiyeti yerine iki takimin da galibiyet ve maglubiyet sayisi esit oluncaya kadar mac yapmaya devam ediyorlardi. Oyun bizdeki gibi, bir taraf galip gelince degil, iki tarafin da maglup olmadigiý kesinlesince sona eriyordu."
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...cG2zwrpy0putz4
"Une observation faite chez les Gahuku-Kama de Nouvelle Guinée: Ces indigènes ont appris des missionnaires à jouer au football, mais au lieu de chercher la victoire d’un des camps, ils multiplient le nombre des parties jusqu’à ce que le nombre de défaites et de victoires soit exactement équilibré. Le jeu est terminé, non pas comme chez nous quand il y a un vainqueur, mais quand on s’est assuré qu’il n’y aura pas de perdant."
"Misir'i gezen Herodotos, baska yerlerde gozlemleme imkani buldugu aliskanliklarin tersine rastlayinca saskinliga dusecek ve Misirlilarin her hususta diger halklarin tersi davranislar gosterdigini yazacakti. Kadinlar ticaretle ugrasirken erkekler evde kalip hali veya kumas dokuyorlar; ama dokumada da, atki atmaya baska ulkelerdeki gibi yukaridan degil asagidan baslaniyor. Kadinlar kucuk hacetlerini ayakta, erkeklerse comelerek yapiyorlar." Hepimiz Yamyamiz
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...iGkSbrkWC0dVJu
"Herodotus, on visiting Egypt, was astonished by practices that were at odds with those he had been able to observe elsewhere. The Egyptians, he wrote, behave in all things contrary to other peoples. Not only do the women engage in trade while the men remain at home and weave, but the men begin the weft at the bottom of the loom, not at the top as in other countries. The women urinate standing up, the men squat."
-
Stephenie Meyer'in romanindan uyarlanan, Kristen Stewart, Robert Pattinson ve Taylor Lautner'in rol aldigi aksiyon-drama-fantazi Alacakaranlik Efsanesi: Safak Vakti Bolum 1 (The Twilight Saga: Breaking Dawn - Part 1), 30 Ekim 2011 tarihinde Roma Film Festivalinde gosterime girdi.
http://images6.fanpop.com/image/phot...82-500-240.gif
http://images6.fanpop.com/image/phot...93-500-205.gif
-
“Olu kus yagmur sevmez. Islaniyor, curumeye basliyor, kotu bir koku yayiyor. Kokudan rahatsiz oldugum icin biraz uzagina oturuyorum. Arada bir sozler veriyorum, ‘Gidip toprak getirecegim’ diye .Pek inandigim soylenemez. Kus da inanmiyor. Beni tanir. Hem neden o da burada oldu ki, tastan baska hicbir seyin olmadigi bir yerde? Guzel bir ates de isi halledebilirdi. Ya da dev kirmizi karincalar. Oysa her sey oylesine pahali ki. Bir kutu kibrit icin aylar boyunca calismak lazim; Cin lokantalarinda karinca fiyatlari cok yuksek. Mirastan geriye pek bir sey kalmadi. Yoksulluk, endiselerimi artiriyor. Ilk zamanlar, dusunmeden harciyordum, herkes gibi ama simdilerde dikkatli davranmam lazim. Yalnizca gerekenleri satin almaliyim.” Agota Kristof, Dun
https://www.ibs.it/mpimg/2560008300987_0_0_0_768_75.jpg
“L'uccello morto non ama la pioggia. Si intride,marcisce, manda un odore sgradevole. In questi casi,infastidito dall odore,mi siedo un po' piu lontano. Ogni tanto faccio delle promesse. Andrò a cercare della terra Ma non ci credo veramente. Neanche l'uccello ci crede.Mi conosce. Perchè mai è morto qui,dove non ci sono che pietre? Un bel fuoco risolverebbe ugualmente il problema. O delle grandi formiche rosse. Purtroppo tutto è così caro. Per una scatola di fiammiferi bisogna lavorare dei mesi,e nei ristoranti cinesi le formiche sono carissime. Della mia eredità non ho quasi più niente. Mi assale l'angoscia,quando considero i pochi soldi che mi restano. All'inizio spendevo senza fare i conti,come tutti,ma adesso bisogna che faccia attenzione. Comprerò solo ciò che è assolutamente necessario.”
-
Lionsgate, Rian Johnson’in Daniel Craig, Chris Evans, Ana de Armas, Jamie Lee Curtis, Toni Collette ve Michael Shannon gibi isimleri bir araya getiren filmi Knives Out’un final fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/cPNom48N03g?t=1
-
Netflix, cizgi romandan uyarlanan, yeniyetme bir psikopat ile maceraya ac bir asinin, talihsizliklerle dolu bir yolculuga cikmasini konu edinen ve 5 Kasim’da ekranlara gelecek kara komedi dizisi The End of the F***ing World'un 2. sezonundan fragman yayinladi.
https://pbs.twimg.com/card_img/11895...jpg&name=small
https://youtu.be/8XvFO83LXBE?t=1
-
Disney+ ve Pixar, 11 Kasim'da ekrana gelecek Animasyon filmi SparkShorts'un fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/JG7Xgy1akzI?t=5
-
-
-
Edebi Kapi Paspasi:
https://pbs.twimg.com/media/EIEBm9iW...jpg&name=small
"Evime hos geldiniz. Ozgurce gelin. Guvenle gidin ve getirdiginiz mutlulugun bir kismini burada birakin! / Benvenuto in mia casa. Entrate e lasciate un po' della felicità che recate." Dracula
-
Karanlik ve rahatsiz edici seylerin hayali / A dream of dark and troubling things.
https://66.media.tumblr.com/8a97f1b6...jpb7o1_400.gif
Eraserhead (1977) David Lynch
-
https://media3.giphy.com/media/NQgsqTzef0mtO/source.gif
Gorunmeyen Adam (The Invisible Man, 1933) Roman: H. G. Wells, Yonetmen: James Whale
-
-
MWM Studios, Chadwick Boseman, Sienna Miller, Keith David'in rol aldigi ve Polis katili bir adam icin sehir capinda bir insan avi baslatilinca NYPD dedektifinin (Chadwick Boseman) kendini affettirmek için bir sans elde etmesini konu edinen 21 Bridges final fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/bJwAi3fCCpc?t=1
-
-
Italyan Ronesans sanatcisi Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni, Vatikan'daki Sistine Sapeli'nin Sunak duvarina yapimina basladigi Son Yargi (Il Giudizio Universale - The Last Judgement), freskini 31 Ekim 1541’de tamamladi.
http://1.bp.blogspot.com/-qNDKIOUlm2...universale.gif
-
Hollandali Barok ressam (Johannes) Jan Vermeer'in dogum yildonumu (31 Ekim 1632)
Ragazza col turbante - Ragazza con l'orecchino di perla (Girl with a Pearl Earring, 1665)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rl_Earring.jpg
Ragazza seduta al virginale (Lady Seated at a Virginal, 1665-1670)
https://www.settemuse.it/pittori_scu...inale_1665.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=RbOLypy1S14
-
Alman klasik bati muzigi bestecisi George Frideric Handel’in uc perdelik Dramma per musica janrindaki Tamerlano operasi ilk kez 31 Ekim 1724’de Londra, The King's Theatre’da sahnelendi.
https://static.alfred.com/cache/9d/6...43a30a9455.jpg
-
Ingiliz romantik sair John Keats’in dogum yildonumu (31 Ekim 1795)
https://pbs.twimg.com/media/C5SMAe1WMAAgcJ_.jpg
"Sensiz var olamiyorum. Seni tekrar gorebilmek haricinde her seyi unutuyorum. Hayatim bu noktada durmus gibi gorunuyor. Onumu goremiyorum. Beni tukettin. Su anda sanki eriyormusum gibi bir sey hissediyorum. Yakin zamanda seni gorme umidi olmasaydi ben siddetli bir bicimde acinacak hale gelirdim. Seni kendimden ayirmaktan korkmaliyim. Su anda askimin hicbir siniri yok. Senden uzaktayken mutlu olamiyorum.Benim askim bencil bir Ask. Sensiz nefes alamiyorum."
https://pbs.twimg.com/media/C3irnaWXUAQlj9L.jpg
"...Guzel askimin olgun gogsunu yatirdim yastiga, yumusak inis ve cikislarini hissetmek icin sonsuza kadar... / ...Vorrei riposare sul guanciale del puro seno del mio amore sentirne per sempre la discesa dolce dell'onda e il sollevarsi..." John Keats, Parlak Yildiz / Stella Luminosa
“Guzellik gercektir, gercek guzelliktir, yeryuzunde bildigimiz ve bilmemiz gereken tek sey budur.”
http://izquotes.com/quotes-pictures/...eats-99600.jpg
“La bellezza è verità, verità bellezza, – è che tutti voi sapete in terra e tutti hanno bisogno di sapere voi.”
-
Japon ressam Kitagawa Utamaro'nun olum yildonumu (31 Ekim 1806)
Takashima Ohisa using two mirrors to observe her coiffure night of the Asakusa Marketing Festival, 1795
https://upload.wikimedia.org/wikiped...on_21.6410.jpg
Ase o fuku onna (Woman Wiping Sweat) 1798
https://upload.wikimedia.org/wikiped...fuku_onna2.jpg