-
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...DUDdvtwyVnm4KI
Albert Einstein ve Charles Chaplin bir davette karsilastiklarinda Albert Einstein: 'Sizin sanatinizda en cok takdir ettigim sey evrensellik! Tek bir kelime bile etmiyorsunuz ama tum dunya sizi anliyor!'
Charlie Chaplin: 'Dogru! Ama sizin ihtisaminiz daha da yuce. Tum dunya size hayranlik duyuyor; ancak kimse dediginiz hicbir seyi anlamiyor.'
https://pbs.twimg.com/media/EJJ9VCkX...jpg&name=small
-
https://pbs.twimg.com/media/EJJOexWX...name=4096x4096
"Uzun zaman neden oldugunu bilmeden sanirdim ki, giyotine gitmek icin, bir idam tahtasina cikmak, merdivenleri tirmanmak yeterliydi. […] Aslinda, idam makinesini dupeduz yere koymuslardi. […] Insan bilmedigi seyler uzerinde hep olmadik dusuncelere varir. Oysa ben her seyin basit oldugunu kabul etmek zorundaydim: cunku, makinenin yuksekligi, ona dogru ilerleyen insanin boyu ile birdi. Insan ona dogru, sanki bir tanidigi karsilamaya gider gibi ilerlerdi. Bir bakima bu da can SIKICI bir seydi. Idam tahtasina cikis, gokyuzune dogru yukselis yok mu, iste insanin kafasi bunlara takilabilirdi. Oysa, burada da, makine her seyi eziyordu. Insan azicik utanc ve buyuk bir kesinlikle sanki gizlice olduruluyordu." Albert Camus, Yabanci
-
“Lambalarin aydinlattigi kentte yuruyor, yalnizca ev goruyorlardi, ormanin golgesi bile yoktu ortada. (...) Boylece kentin evlerinin sona erdigi, yolun otoyola donustugu yere ulastilar. / Camminavano per la cittŕ illuminata dai lampioni, e non vedevano che case: di boschi, neanche l’ ombra. (...) Cosě giunsero dove finivano le case della cittŕ e la strada diventava un’autostrada." Italo Calvino, Marcovaldo
https://www.sinaing.it/wp-content/up...ano-Sina-1.jpg
(A4 Otoyolu, Torino-Milano. 40'larin sonu)
-
"Bunlar birer basamakti benim icin, onlarin uzerine ciktim bunun icin onlarin ustunden gecmem gerekti. Ama onlarin ustunde dinlenmek istedigimi dusunduler. / Erano gradini per me, li ho saliti; a tal fine ho dovuto oltrepassarli. Ma quelli credevano che volessi riposarmi su di loro. / For me they were steps, I have climbed up upon them— therefore I had to pass over them. But they thought I wanted to settle down on them." Friedrich Nietzsche
https://pbs.twimg.com/media/EJHB1bZW...jpg&name=large
Foto: Claudio Savoldi, Teatro Grande, Brescia
-
"Yuzlercesini gordum ben... herbirinin hayalinde bir ciftlik vardir. Ama bir tanesi bile bu ciftlige kavusamamaistir... herkes kendi topragina sahip olmak ister ama hicbiri de ciftligine sahip cikmaz. / Ho veduto centinaia di tipi arrivare...coi fardelli sulla schiena e la stessa idea piantata in testa. Centinaia... e tutti fino all'ultimo hanno il pezzetto di terra nella testaccia. E mai uno di loro che ci arrivi." John Steinbeck, Fareler ve Ýnsanlar
https://pbs.twimg.com/media/EJGPr7AX...jpg&name=small
Foto: Walker Evans
-
"Etrafimdaki dunya yer yer zaman lekeleri birakarak cozuluyor. Uzerimize o buyuk sessizligin cokecegi, muzigin nihayet her yerde galip gelecegi zamani dusunuyorum. / Il mondo intorno a noi si dissolve, lasciando qua e lŕ chiazze di tempo. Penso a quando il grande silenzio scenderŕ su tutto e dappertutto; allora infine trionferŕ la musica. / The world around me is dissolving leaving here and there spots of time. I am think that when the great silence descends upon all and everywhere music will at last triumph."ť Henry Miller, Yengec Donencesi
https://pbs.twimg.com/media/EI8aVInX...jpg&name=small
Foto: Andrey Tarkovski, Polaroid
-
-
Kuzey Afrikali filozof ve teolog Aurelius Augustinus'un dogum yildonumu (13 Kasim 354)
"Kimi zaman dusmanlar arasinda goruldugu gibi hakaret etmenin ve siddet gostermenin nedeni intikam alma duygusudur; kimi zaman da yolculara saldiran haydutlar gibi baskasinin malina goz dikmektir; kimi zaman da sansizliga ugramis birinin sansli birini kiskanmasidir; kimi zaman herhangi bir iste basari kazanildiginda ve birinin kendine rakip olacagina katlanamamaktir; kimi zaman da sirf baskasinin kotulugunu istemektir, aynen gladyatorlerin mucadelesini, insanlarla alay edilmesini ve onlara hakaretler yagdirilmasini seyretmeye giden insanlari harekete geciren kotuluk gibi." Itiraflar
http://alessandria.bookrepublic.it/a...44038748/cover
"Ciň vale anche per le colpe il cui movente č la deliberata volontŕ di fare il male agli altri o con ingiustizia, o con violazione di diritti. E l'uno e l'altro puň aver luogo sia per motivi di vendetta, come fa l'avversario all'avversario, sia per cupidigia di un bene indebito, come il brigante con il viaggiatore; sia per evitare un male, come si fa ad uno che ci č causa di timore; sia per invidia - il misero verso il piů fortunato o il bene arrivato verso colui che non vuole veder suo pari, oche si contrista di veder tale, sia per il solo compiacimento del male altrui, come gli spettatori delle lotte dei gladiatori, i motteggiatori, i mistificatori degli altri."
-
Erken Barok donemin Italyan ressami Ludovico Carracci’nin olum yildonumu (13 Kasim 1619)
Giocatori di scacchi (The Chess Players, 1590)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...di_scacchi.jpg
Abramo e i tre angeli (Abraham and the Three Angels, 1610 - 1612)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ree-Angels.jpg
-
Ingiliz ressam William Etty'nin olum yildonumu (13 Kasim 1849)
Mars abandoning Venus, 1820s
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ning_Venus.jpg
Benaiah, 1829
https://upload.wikimedia.org/wikiped...y_YORAG_70.JPG
-
Iskoc roman yazari ve sair Robert Louis Stevenson’in dogum yildonumu (13 Kasim 1850)
“Bohemya’nin nam salmis Prensi Florizel, Londra’da surdudugu yasami boyunca nazik tavirlari ve comertligi sayesinde her siniftan insanin sevgisini kazanmisti. Yalnizca kucuk bir kismi bilinen basarilari bile tum dikkatleri uzerinde toplamasina yetmisti. Genelde sakin bir adam olan ve dunyayi bir ciftcinin bakis acisindan daha farkli gormeyen Bohemya Prensi, dogumunda ona bicilen kaderin aksine, hayatinin maceralarla dolu ve aykiri olmasini istiyordu. Bazen cani SIKKIN oldugunda, Londra tiyatrolarinda izleyecek eglenceli hicbir oyun oynanmadiginda ve mevsim butun rakiplerini yenmeyi basardigi spor turlerinin hicbirini yapmasina elverisli olmadiginda, sirdasi ve suvari birliginin komutani olan Albay Geraldine’i aksam gezintisine davet ederdi.
Komutan, deli cesaretine sahip genc bir adamdi. Daveti memnuniyetle kabul eder, derhal hazirliklara baslardi. Farkli hayat deneyimleri sayesinde kendini kolaylikla gizleyebiliyor; yalnizca yuzunu ve durusunu degil, sesini ve neredeyse dusuncelerini bile herhangi bir kisilikten, ulustan ve siniftan insana gore uyarlayabiliyor, boylelikle ilgiyi Prens’ten kendi ustune cekiyor ve bazen tuhaf topluluklarda kabul gormelerini sagliyordu. Sivil makamlar bu maceralarin sirrina asla erisemiyorlardi. Birinin sokukkanli cesareti, digerinin ise kesfetme istegi ve gozu pek sadakati sayesinde sayisiz tehlike atlatmislardi. Zaman icinde birbirlerine olan guvenleri de iyice pekismisti.” Intihar Kulubu
https://images-na.ssl-images-amazon....1cVzeEvZjL.jpg
“During his residence in London, the accomplished Prince Florizel of Bohemia gained the affection of all classes by the seduction of his manner and by a well-considered generosity. He was a remarkable man even by what was known of him; and that was but a small part of what he actually did. Although of a placid temper in ordinary circumstances, and accustomed to take the world with as much philosophy as any ploughman, the Prince of Bohemia was not without a taste for ways of life more adventurous and eccentric than that to which he was destined by his birth. Now and then, when he fell into a low humour, when there was no laughable play to witness in any of the London theatres, and when the season of the year was unsuitable to those field sports in which he excelled all competitors, he would summon his confidant and Master of the Horse, Colonel Geraldine, and bid him prepare himself against an evening ramble.
The Master of the Horse was a young officer of a brave and even temerarious disposition. He greeted the news with delight, and hastened to make ready. Long practice and a varied acquaintance of life had given him a singular facility in disguise; he could adapt not only his face and bearing, but his voice and almost his thoughts, to those of any rank, character, or nation; and in this way he diverted attention from the Prince, and sometimes gained admission for the pair into strange societies. The civil authorities were never taken into the secret of these adventures; the imperturbable courage of the one and the ready invention and chivalrous devotion of the other had brought them through a score of dangerous passes; and they grew in confidence as time went on.”
“Soru sormak konusunda cekingen davraniyorum, cunku sormaya baslayinca son yargi gununun havasi cokuyor ortaliga. Bir soru soruyorsun, bir tas atmis oluyorsun. Sukunetle bir tepede oturuyorsun ve tas gidiyor, baskalarini harekete geciriyor. Ve sonra da yasli bir kus kendi arka bahcesinde kafasina bir tas yiyor.” Dr. Jekyll ile Bay Hyde
https://curiousculturemagazine.files...-stevenson.jpg
“I feel very strongly about putting questions; it partakes too much of the style of the day of judgment. You start a question, and it's like starting a stone. You sit quietly on the top of a hill; and away the stone goes, starting others; and presently some bland old bird is knocked on the head in his own back garden.”
-
Fransiz ressam Edmond François Aman-Jean'in dogum yildonumu (13 Kasim 1858)
Sainte Genevičve devant Paris, 1885
https://upload.wikimedia.org/wikiped...vant_Paris.jpg
Hésiode inspiré par la muse (Hesiod Listening to the Inspiration of the Muse, 1900)
https://az334034.vo.msecnd.net/image...n-ad3b3ecf.jpg
-
Ingiliz sair Arthur Hugh Clough'in olum yildonumu (13 Kasim 1861)
Inanin bana hic bilmezdim karsilikli duygularini kadinlarla erkeklerin
Ta ki artik sacma gelmeye baslayan bir tatilde koy tarlalarinda
Bir gun 'dur durak bilmeden' dolasirken Tennyson'in dedigi gibi
Dur durak bilmeden dolanirken hantal bir izci kiliginda
Rastlantiyla sapkasiz, bonesiz bir kiza carpana kadar gozlerim
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Never, believe me, I properly felt the relation of man to woman,
Till in some village fields in holidays now getting stupid,
One day sauntering, " long and listless," as Tennyson has it,
Long and listless strolling, ungainly in hobbadiboyhood,
Chanced it my eye fell aside on a capless, bonnetless maiden,
-
Alman sair Johann Ludwig Uhland'in olum yildonumu (13 Kasim 1862)
http://media.dwds.de/dta/images/uhla...0048_800px.jpg
Oturdum, o ihlamur agacinin yanina,
O sevdigim kizla;
Oturdum, el ele onunla.
Tek yaprak kimildamadi ruzgarda;
Tatlilikla parildiyordu gunes,
Dingin kirsalda.
Sessizce oturduk,
Icten ve ozel bir hazla;
Kalp atislarini duyabiliyordu rahatlikla.
Ne gerek var sozlere,
Ne gerek var sorulara;
Bildiklerimiz yetiyordu bize,
Birbirimiz hakkinda.
Her seyimiz vardi,
Sarsamazdi bizi hicbir ozlem;
Ask, yanibasimizda olduktan sonra.
Sevgi dolu gozlerden bir selam,
O guzelim agizdan bir opucuk;
Seve seve veriyorduk birbirimize.
https://leonivo.files.wordpress.com/...wig_uhland.png
Burada dinlenecegim, agaclarin altinda!
Bayiliyorum kucuk kuslari dinlemeye,
Nasil dokunuyor kalbime sarkilariniz boyle;
Ne biliyorsunuz askimizla ilgili,
Bunca uzak bir yerde.
Burada dinlenecegim, derenin kiyisinda!
Hos kokulu cicekler acmis dort yanimda;
Kucuk cicekler, kim gonderdi sizi buraya?
Cok uzaklardaki sevgilimin;
Askinin, icten bir kaniti misiniz yoksa?
-
-
Italya dogumlu Arjantinli sair Antonio Porchia'nin dogum yildonumu (13 Kasim 1885)
https://www.azquotes.com/picture-quo...a-23-44-89.jpg
"Dolu bir kalpte her seye yer vardir; bos bir kalpte ise hicbir seye yer yoktur. / En un corazón lleno hay espacio para todo, y en un corazón vacío no hay espacio para nada."
https://3.bp.blogspot.com/-IPfcJDaJH...nas-existe.png
"Aci cekmeyen insan, guclukle var olur. / Man, when he does not grieve, hardly exists."
-
Brezilyali ressam José Ferraz de Almeida Júnior'un olum yildonumu (13 Kasim 1899)
Leitura, 1892
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Anior_1892.jpg
O Importuno (The Inopportune, 1898)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...no%2C_1898.JPG
-
Polonya asilli Ingiliz yazar (Józef Teodor Konrad Korzeniowski) Joseph Conrad, Karanligin Yuregi (Heart of Darkness - Cuore di tenebra) romani 13 Kasim 1902 tarihinde Edinburgh'da William Blackwood araciligiyla bir cilt halinde yayinladi.
“Aslinda pek oyle onemli adamlar da degillerdi bunlar. Somurgeci falan degildiler. Yonetimleri bir baski aracindan baska bir sey degildi, sanirim. Birer fatihtiler, bu da kaba gucten baska bir seyi gerektirmiyor. Ovunulecek bir sey de degil bu, cunku senin gucun yalnizca baskalarinin gucsuzlugunden dogan bir kazadir. Yalnizca elde etmis olmak ugruna, ellerine geceni kaptilar. Yaptiklari siddetli bir soygundan, genis capta bir kiyimdan baska bir sey degildi, ustelik gozu kapali yapiyorlardi bu isi. Karanlikla kapisanlarin boyle yapmalari da dogaldir.”
http://www.deepwoodpress.com/hod/hodtit.jpg
“But these chaps were not much account, really. They were no colonists; their administration was merely a squeeze, and nothing more, I suspect. They were conquerors, and for that you want only brute force—nothing to boast of, when you have it, since your strength is just an accident arising from the weakness of others. They grabbed what they could get for the sake of what was to be got. It was just robbery with violence, aggravated murder on a great scale, and men going at it blind—as is very proper for those who tackle a darkness.”
-
Danimarka asilli Fransiz ressam (Jacob Abraham) Camille Pissarro’nun olum yildonumu (13 Kasim 1903)
Raccolta delle mele a Eragny-Sur-Epte (Apple Picking at Eragny-sur-Epte, 1888)
http://lacapannadelsilenzio.it/wp-co...pissarro-4.jpg
La Briqueterie Delafolie ŕ Éragny (The Delafolie Brickyard at Éragny, 1886)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...9ragny_826.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=iH9NgaVeoUA
-
Fransiz muhendis Paul Cornu, 13 Kasim 1907 tarihinde ilk motorlu helikopteri ucurmayi basardi.
https://pbs.twimg.com/media/Dr4ZbF6WoAABxYC.jpg
-
Isvecli aktor ve yazar (Knut Gunnar Johanson) Gunnar Björnstrand'in dogum yildonumu (13 Kasim 1909)
https://jonathantranter1.files.wordp...ng?w=584&h=438
"Yaratici yok. Hayati devam ettiren yok. Bir tasarim yok. / There is no creator, no sustainer of life, no design. / Non c'č nessun creatore, nessun reggitore del mondo, nessun pensiero vertiginoso ed immenso."
Kis Isigi (Winter Light, 1963) Ingmar Bergman
-
Amerikali yazar Hector Hugh Munro’nun (Saki) olum yildonumu (13 Kasim 1916)
"Sicak bir aksamustuydu, bu nedenle vagon fazlasiyla bunalticiydi ve siradaki istasyon Templecombe'a neredeyse bir saat vardi. Vagonda biri digerinden daha buyuk iki kiz, bir de oglan vardi. Cocuklarin teyzesi, kosedeki koltuga yerlesmisti, diger kosedeki koltukta da onlara yabanci olan yalniz bir adam oturuyordu, ama kucuk kizlarla kucuk oglan, kompartimani kesinlikle ele gecirmislerdi. Hem teyze hem de cocuklarin sohbeti sinirli, israrci bir sekilde suruyor, pes etmeyi reddeden bir karasinegin tacizleri misali, bitmek bilmiyordu. Teyzenin iki lafindan biri 'Yapma'yla basliyor gibiydi, cocuklarin laflari da “Neden?”le. Adam bir sey soylemiyordu. Kucuk oglan, koltugun minderlerine vurmaya, her vurdugunda da bir toz bulutu olusmaya baslayinca teyze, 'Yapma Cyril, yapma!' diye bagirdi.
'Gel de pencereden disari bak,' diye ekledi.
Cocuk, pencereye isteksizce yanasti. 'O koyunlari neden tarladan disari cikariyorlar?' diye sordu.
'Daha fazla ot olan baska bir tarlaya goturulduklerini zannediyorum,' dedi teyze belirsizce.
'Ama o tarlada bir suru ot var,' diye diretti cocuk; 'orada ottan baska bir sey yok ki. Teyze, o tarlada bir suru ot var.'
'Muhtemelen diger arazideki ot daha iyi,' diye one surdu teyze caresizce.
'Neden daha iyi?' diye ani, kacinilmaz soru geldi.
'Ah, su ineklere bakin!' diye bagirdi teyze. Yol boyunca neredeyse her tarlada inek veya okuz vardi ama teyze, ender bir seye dikkat cekiyormuscasina konusmustu.
'Neden diger tarladaki ot daha iyi?' diye usteledi Cyril."
https://lh4.googleusercontent.com/pr...h630-p-k-no-nu
“It was a hot afternoon, and the railway carriage was correspondingly sultry, and the next stop was at Templecombe, nearly an hour ahead. The occupants of the carriage were a small girl, and a smaller girl, and a small boy. An aunt belonging to the children occupied one corner seat, and the further corner seat on the opposite side was occupied by a bachelor who was a stranger to their party, but the small girls and the small boy emphatically occupied the compartment. Both the aunt and the children were conversational in a limited, persistent way, reminding one of the attentions of a housefly that refuses to be discouraged. Most of the aunt's remarks seemed to begin with "'Don't,' and nearly all of the children's remarks began with "Why?" The bachelor said nothing out loud. 'Don't, Cyril, don't,' exclaimed the aunt, as the small boy began smacking the cushions of the seat, producing a cloud of dust at each blow.
'Come and look out of the window,' she added.
The child moved reluctantly to the window. 'Why are those sheep being driven out of that field?' he asked.
'I expect they are being driven to another field where there is more grass,' said the aunt weakly.
'But there is lots of grass in that field," protested the boy; "there's nothing else but grass there. Aunt, there's lots of grass in that field.'
'Perhaps the grass in the other field is better,' suggested the aunt fatuously.
'Why is it better?' came the swift, inevitable question.
'Oh, look at those cows!' exclaimed the aunt. Nearly every field along the line had contained cows or bullocks, but she spoke as though she were drawing attention to a rarity.
'Why is the grass in the other field better?' persisted Cyril."
-
Fransiz ressam Luc-Olivier Merson'un olum yildonumu (13 Kasim 1920)
Rest on the Flight into Egypt, 1879
https://upload.wikimedia.org/wikiped...into_Egypt.jpg
Le réveil du printemps, date inconnue
http://1.bp.blogspot.com/-St-QKIvorp...ring+wikim.jpg
-
Ispanyol sair Jaime Gil de Biedma'nin dogum yildonumu (13 Kasim 1929)
https://i.pinimg.com/originals/b3/b9...53bd39a4da.jpg
"Ben sair olmak istedigimi saniyordum ama aslinda siir olmak istiyordum. / I believed that I wanted to be a poet, but deep down I just wanted to be a poem. / Io credevo di voler essere poeta, ma in fondo volevo essere poesia."
-
Italyan yazar, sair, deneme, oyun ve senaryo yazari Dacia Maraini’nin dogum gunu (13 Kasim 1936)
http://www.mangialibri.com/sites/def...i-speciale.jpg
“Ardina kadar acik bir kapi, onunde ozenle yan yana konulmus bir cift mavi tenis ayakkabisi ve keskin bir dezenfektan kokusu. Ozel bir radyoda calisan gazeteci Michela Canova'nin kisa bir yolculuktan sonra evine dondugunde karsilastigi boyle bir manzaraydi iste. Ustelik komsusu Angela Bari'nin oldurulmesiyle ilgili en onemli ipuclariydi bunlar. Birkac gun sonra direktoru, Michela'dan ozellikle kadinlara yonelik cinayetler hakkinda bir radyo programi hazirlamasini istedi. Cogu zaman katilleri bulunamayan bu olaylari incelerken kendi komsusunun cinayetini de cozmeye calisan genc gazeteci kadinin kafasinda kolay kolay yanitlayamadigi sorular vardi: Neden bu kadar cok kadin tecavuze ugrayip olduruluyordu? Neden suclular bir turlu bulunamiyordu? Ve neden bu kadinlarin cogu katillerine kapilarini kendileri aciyorlardi?” Sesler
http://www.paperstreet.it/wp-content...f832a0f3-1.jpg
“Una porta spalancata, un paio di scarpe da tennis azzurre appaiate, un acuto odore di disinfettante accolgono, al suo ritorno nella casa romana dopo una breve assenza, la giornalista di una radio privata, Michela Canova. Apparentemente questi segni non sembrano indicare nulla di particolare, in realtŕ sono le tracce, le uniche, di un delitto - l'assassinio di Angela Bari, una vicina di casa di Michela - un delitto che rivela, all'improvviso, come dietro l'apparente normalitŕ si nascondano il mistero e la violenza. Incaricata dal direttore della radio di condurre un'inchiesta sulla criminalitŕ urbana, la giornalista mette progressivamente a fuoco episodi che la conducono a ricostruire in un sorprendente mosaico la veritŕ. Perché, infatti, tante donne sono violentate e uccise? Perché, cosě spesso, aprono volontariamente la porta a chi poi le assale?”
-
-
-
Fransiz ressam Maurice Denis'in olum yildonumu (13 Kasim 1943)
Motif Romanesque, 1890
https://upload.wikimedia.org/wikiped...0%2C_LACMA.JPG
September Evening, 1891(Musée d'Orsay)
https://arthive.com/res/media/img/oy.../515271@2x.jpg
-
Baba III (The Godfather Part 3 - Il padrino - Parte III) filminde 1970'lerde New York'taki Corleone operasyonlarinin patronu Joey Zasa karakterini canlandiran Amerikali aktor, film yapimcisi, yazar ve yonetmen Joseph Anthony 'Joe' Mantegna'nin dogum gunu (13 Kasim 1947)
https://vignette.wikia.nocookie.net/...20130812161615
https://thumbs.gfycat.com/UntriedSoftGrosbeak-small.gif
-
Sex and the City dizisinin Mr.Big karakteri, Law & Order dizisinin Detektif Mike Logan karakteri, Amerikali aktor Christopher David Noth'un dogum gunu (13 Kasim 1954)
https://media1.popsugar-assets.com/f..._462082107.jpg
https://cdn1.thr.com/sites/default/f...78b-h_2016.jpg
-
-
Schindler'in Listesi (Schindler's List) filminde Emilie Schindler karakterine hayat veren Ingiliz aktris Caroline Cruice Goodall'in dogum gunu (13 Kasim 1959)
https://lovelace-media.imgix.net/getty/156539844.jpg
https://i.ytimg.com/vi/Vk7030liisE/hqdefault.jpg
-
-
-
Arnold Schwarzenegger, Maria Conchita Alonso ve Yaphet Kotto'nun rol aldigi aksiyon-bilim kurgu Olume Karsi Kosan (The Running Man - L'implacabile) 13 Kasim 1987'de Amerika'da izyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...7,1000_AL_.jpg
-
Bram Stoker’in romanindan uyarlanan, Francis Ford Coppola'nin yonettigi, Gary Oldman, Winona Ryder ve Anthony Hopkins’in rol aldigi Dracula, 13 Kasim 1992 tarihinde vizyona girdi.
https://78.media.tumblr.com/93686c02...rywjo1_500.gif
https://media.giphy.com/media/zHpyu7buPDktO/giphy.gif
https://24.media.tumblr.com/7a8cc37e...0vkjo2_500.gif
-
Basrollerinde Pierce Brosnan (ilk kez oynuyor) ve Judi Dench’in rol aldigi 17. James Bond filmi Altin Goz (Golden Eye), 13 Kasim 1995 tarihinde New York’ta gosterime girdi.
https://pbs.twimg.com/media/Dr3saZjX4AA3ok6.jpg
https://media.giphy.com/media/8ZhczaGKFw0fe/giphy.gif
http://akns-images.eonline.com/eol_i...no_caption.gif
-
Brad Pitt, Anthony Hopkins ve Claire Forlani'nin rol aldigi Joe Black (Meet Joe Black - Vi presento Joe Black) 13 Kasim1998'de Amerika'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...zNDI@._V1_.jpg
-
Tom Hanks, Tim Allen ve Joan Cusack’in seslendirdigi animasyon filmi Oyuncak Hikayesi 2’nun (Toy Story 2) Dunya promiyeri 13 Kasim 1999 tarihinde Hollywood, El Capitan Theatre’da yapildi.
https://images-na.ssl-images-amazon....7,1000_AL_.jpg
-