Originally Posted by
T/A
Çok teşekkür ederim... :)
Öncelikle değişiklik yapmaya zihinsel olarak hazır olmak gerekiyor. Bunu kararını, ben biraz da artık iflas etmek üzere vücudumdan dolayı mecburen vermek zorunda kaldım. Zihnen sağlıklı olmaya niyet etmek ve bunda sabit olmak gerekiyor...
Eğer kilo varsa bu demektir ki; şeker, kolesterol, tansiyon gibi bir çok hastalık iç içe geçmiş şekilde mevcut. Bir de göbek çevresinde en basitinden bisiklet tekeri (ileri aşamalarda kamyon tekeri) gibi bir yağlanma varsa zaten bu en önemli işaret. Çoğu zayıf kişide bile bu şekil yağlanma mevcut. Bu durum karaciğerin iflas etmek üzere olduğunun ilk ve en önemli alâmetlerinden birisi. Bende otomobil lastiği şeklinde idi...!!!
İnsülin direnci gelişmiş olduğunda aç kalmak neredeyse imkansızdır. O nedenle de kilo verme diyetleri hep başarısız olacaktır. Üstüne bir de benim gibi ciddi bel, boyun fıtıkları ve eklem kas problemleri varsa hareket kabiliyeti de minimuma ineceği ve ağrılı ve riskli bir süreç olacağı için iş çok daha zor olacaktır...
İşte tüm bu zorluklarla mücadele etmek için çelik gibi güçlü bir iradeye ve iyileşmeye olan inanca sahip olmak gerekiyor...
Ciddi sorunları olanların doktor ve fizyoterapist kontrolünde olmalarında fayda var. Ben bu konularda ciddi olarak gerçek amacının sağlık olduğunu düşünen doktorlarla karşılaşmadığım için her şeyi kendim riske girerek deneme yanılma ile bulmak ve kâdim usulleri uygulayarak buldum...
Öğrendiğim ve uyguladığım en büyük 2 düstur:
- Açlıkta şifâ var... (Hadis-i Şerif)
- Gıdanız ilacınız, ilacını gıdanız olsun... (Hipokrat)
Bu ikisini dengeye oturttuğunuz aman sorunlar teker teker çözülüyor. Belki inanılmayacak ama şu anda gözlerim bile çok daha iyi görüyor. Gözlüğe nerdeyse yakın dahil pek ihtiyaç duymaz oldum. Daha da iyi olacak inşaAllah. Sinüzit problemim yok denecek kadar azaldı. Sadece klimalı ortamlarda uzun süre kalınca biraz rahatsız oluyorum. O da saçımım ön kısmının az olmasından kaynaklı...
Hayatınızdan bazı gıdaları çıkartmanız gerekiyor. Her gıda her insan için uygun olmuyor. Örneğin ben ekmeği çocukluğumdan beri çok severim ve evde kendi ekmeği yapacak kadar ileri düzey ekmek ustasıyım. Aklıma ekmeğim bana zararlı olabileceği hiç gelmezdi. Sürekli karnım şişer ve gaz olurdu ve bunları soğan, sarımsak ve fasulye gibi gıdalara bağlardım. Oysa değilmiş. Şimdi bol bol soğan, sarımsak yiyorum ama şişkinlik yok. Meğer ekmek bende sorun teşkil ediyormuş. O nedenle akşamları ekmeği hayatımdan çıkarttım. Fakat sabahları 2 dilim ekşi mayalı tam buğday el yapımı ekmeğimi mutlaka bol tereyağlı ve kaşarlı olarak yanında 2 haşlanmış yumurta veya 3 yumurtalı omlet şeklinde mutlaka tüketirim... Yanında zeytin, domates, karpuz/kavun, salatalık zaten serbest...
Unutmadan; şeker ve şekerli gıdalar, unlu mâmüller ve pastalar, meyve suları (ev yapımı ve taze sıkım olsa bile) tamamen yasak. Tâ ki, tam olarak düzelene kadar. Sonra sabah faslında olmak üzere azar azar tüketilebilir... Allah 'ın verdiği nimetlere sırtımızı dönmek olmaz. Yeter ki ölçüsünde olsun...
Bu sayede hem sevdiğim ve faydalı olduğuna inandığım ekmeği bana zarar vermeyecek şekilde tüketmeye başladım. Akşamları pilav ve makarna dahil buğday mamulü kullanmıyorum... Hepsi sabahları serbest...
Bu arada 2 öğün beslenme düzenine geçtim. Sabah 10-11, akşam 4-6 arasında... İlk başlarda 3-4 saatten fazla aç kalamayan ben artık 24 saat bile aç kalabiliyorum. İnsülin direncini kırmayı başardım çok şükür...
Meyveleri sınırlamak gerekiyor. Özellikle şekerli meyveleri akşam kesinlikle yememek lâzım. Meyce saati ya sabah ya da akşam yemeğinde 1-2 saat önce abartmadan olabilir... Akşam yemeği 18:00 gibi ise, meyveyi 16:00 gibi yiyebiliyorum...
Eğer uygulamada sorun yoksa saat 19:00 'dan önce akşam yemeği işini bitirmek lâzım. İş/mesaî gibi nedenlerle saat 20:00 'dan önce yemek yiyemeyenlerin durumu çok daha zor olacaktır. Çünkü bu işin ideali saat 18:00 'de yeme içme işini bitirmektir... Mecburiyet varsa yapacak bir şey yok...
Yürüyüş çok önemli. Ağır sporlara hiç. gerek yok. Salona gidip çalışmaya zaten gerek yok. Günde en az 30 dk. yürüyüş şart. Ben şu anda günde 1 saat 30 dakika yürüyorum. Vücudu güçlendirecek hafif egzersizler de lâzım. Esneme ve germe hareketleri. Sonrasında bir miktar ağırlık çalışması olabilir. Ben zaten eskiden çok çalıştığım için bu konularda hafiften bilgim vardı. Şimdi eski kasları yeniden aktif etmeye başladım. Değişime kendim bile inanamıyorum...
Yürüyüş insanda mutluluk hormonu salgılıyor. Bedavaya... Ben hayatımda hiç sakinleştirici ve antidepresan türü ilaç kullanmadım. Annemin rahatsızlığından dolayı çok zor zamanlarım oldu ama yine de kullanmadım. Şimdi ise kendimi çok enerjik, mutlu ve huzurlu hissediyorum...
Bir de psikolojik olarak; değiştirmeye gücümün yetmeyeceği doğal denenlerden dolayı olan sorunları artık kafama takmıyorum. Mükemmeliyetçi bir yapım olduğu için yer şeye yetişmeye çalışırdım. Şimdi sadece üzerime düşeni tam yapıp gerisini akışına bırakıyorum ve huzurluyum. Hastalık gibi...
Artık para kazanmak için kendimi zorlamıyorum. Bana düşeni yapıp, gerisini Allah 'a havale ettim. Çünkü biliyorum ki;
- Allah ilmi talep eden herkese ama serveti sadece kendi dilediğine verir...
Vermesinde veya vermemesinde bir hikmet, bir imtihan vardır. Bize düşen imtihanı kazanmaktır... O nedenle de kafam çok rahatladı. Aşırı çalışmaktan vazgeçtim. Olan da yeterli çok şükür...
Olabildiğince yardımcı olabilmek için detaylı ve uzun yazdım. Kusura bakmayın. Belki birilerini daha hayatına dokunabilirim diye düşündüm. Aklıma gelmeyen atladığım konular da mutlaka vardır. Bu konularda sohbet etmek isteyen olursa yazarsa seve seve sohbete devam edebiliriz. Her şey ve dostluğumuz borsa üzerine değil. Beni bilenler biliyor zaten...
Herkese sağlıklı ve mutlu bir gelecek diliyorum...