-
Ingiliz sair, desinator, cevirmen, roman ve sanat yazari, ressam William Morris'in olum yildonumu ( 3 Ekim 1896 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ris_age_53.jpg
" ...insanlar savasirlar ve savasi kaybederler ve yenildikleri halde ugrunda savastiklari sey gerceklesir ve gerceklestiginde istedikleri seyin bu olmadigi anlasilir ve baska insanlar onlarin istedikleri sey icin baska bir ad altinda savasmak zorundadirlar... "
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
" ...men fight and lose the battle, and the thing that they fought for comes about in spite of their defeat, and when it comes turns out not to be what they meant, and other men have to fight for what they meant under another name... "
-
Fransiz sair, roman ve deneme yazari Louis Aragon'un dogum yildonumu ( 3 Ekim 1897 )
https://pbs.twimg.com/media/EF75UD1W...jpg&name=small
https://www.inspirant.fr/wp-content/...18227429_n.jpg
Ister Pazar ister Pazartesi
Sabah, ogle, aksam ister aksam otesi
Cennettede de olur cehennemde de
Farketmez butun asklar birbirinin benzeri
Dun fisildadim bunu kulagina
Sen ve ben bir yastikta olacagiz nasil olsa
Evet dun de boyleydi yarin da
Evet evet bir tek sen varsin benim yolumda
Bak yuregim atiyor senin avuclarinda
Seninkiyle ortaklasa
Ve de insanlar hep var oldukca
Sen ve ben bir yastikta olacagiz nasil olsa.
Evet sevdalim hep boyle olacak
Gokyuzu ak bir carsaf ustumuze yayilacak
Bak kollarimla sardim seni
Sevdan tir tir titretiyor icimi
Yeter ki sen iste diledigin anda
Sen ve ben bir yastikta olacagiz nasil olsa.
https://pbs.twimg.com/media/Csarn5JWIAMC4u0.jpg
Sana buyuk bir sir soyleyecegim
Her soz dudagimda bir dilenen zavalli
Acinacak bir sey ellerin icin kararan bir sey bakisinin altinda
Iste bu yuzdendir SIK SIK seni seviyorum deyisim
Boynuna takabilecegin bir tumcenin o parlakca kalp kristali
Kaba konusmamdan gucenme benim
Bu konusma ateste su tatsiz cizirtiyi cikaran sudur o kadar
Sana buyuk bir sir soyleyecegim bilmem ben
Sana benzeyen zamandan soz acmayi
Bilmem senden soz acmayi bilir gorunurum
Tipki uzun bir sure garda
El sallayanlar gibi gittikten sonra trenler
Bilekleri sonerken yeni agirligindan gozyaslarinin
Elsa'ya Siirler
-
Amerikali roman yazari Thomas Wolfe’un dogum yildonumu (3 Ekim 1900)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...cropped%29.jpg
" ... bir tas, bir yaprak, yitik bir kapi; bir tas, bir yaprak, bir kapi ve tum unutulmus yuzler.
Biz bu surgune ciplak ve yalniz geldik. karanlik rahminde anamizin yuzunu goremedik; hapsoldugumuz etinden kurtulup bu dunyada kelimelerle anlatilmayan hucre hapsine mahkum olduk.
Hangimiz erkek kardesini taniyabildi ? Hangimiz babasinin yureginin icine bakabildi? Hangimiz sonsuza dek hucre hapsine mahkum olmadi ? Hangimiz sonsuza dek bir yabanci ve yalniz degiliz ?
Ey ruzgarin savurarak yitirdigi bedbaht hayalet tekrar geri gel. " Bu Melek Satilik Degil
https://m.media-amazon.com/images/I/..._AC_SY780_.jpg
" ...a stone, a leaf, an unfound door; a stone, a leaf, a door. And of all the forgotten faces.
Naked and alone we came into exile. In her dark womb we did not know our mother's face; from the prison of her flesh have we come into the unspeakable and incommunicable prison of this earth.
Which of us has known his brother ? Which of us has looked into his father's heart ? Which of us has not remained forever prison-pent ? Which of us is not forever a stranger and alone ?
O lost, and by the wind grieved, ghost, come back again. "
-
Meksikali ressam Julio Castellanos González’in dogum yildonumu ( 3 Ekim 1905 )
View of Taxco Mexico with Figures, 20th century
https://media.mutualart.com/Images/2...85ecab57c.Jpeg
La carta, 1945
https://media.mutualart.com/Images/2...d42428ba3.Jpeg
-
Kuba dogumlu Fransiz parnasci ( siirde gercekcilik - ing. parnassianism ) sairi José María de Heredia’nin olum yildonumu ( 3 Ekim 1905 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...redia_1896.jpg
Yuvalarindan ucmus bir suru sahindiler;
Usanmislardi,magrur fukaraliklarindan.
Pallos de Moguer'den avare, asker, kaptan,
Cilginca bir hayale dogru suruklendiler.
Masaldaki madeni bulmak icindi sefer;
Sipangoo'nun varilmaz topraklarinda yatan,
Gecerken garbin esrar dolu kiyilarindan
Alize ruzgarinda egrilirdi serenler.
Ve her aksam bir destan sabahi umarlardi.
Medar denizlerinin fosforlu mavisinden,
Ruyalari altindan seraplarla dolardi.
Beyaz kadirgalarin sarkip ilerisinden,
Seyre koyulurlardi denizlerin icini;
Yildizlarin bir mechul goge yukselisini.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Como halcones que vuelan desde el nido natal,
Y contra su orgullosa miseria en rebeldía,
Siervos y Capitanes desde Palos un día
Salieron, y su ensueño era heroico y brutal.
A conquistar partían el ansiado metal
Que en sus inexploradas minas Cipango cría,
Y el viento alisio en tanto sus antenas hacía
Inclinarse hacia el borde del mundo occidental.
Cada tarde, en espera de una épica aurora,
La azul fosforescencia del Trópico encendida,
Alzaba ante su ensueño visión deslumbradora;
O en la proa, inclinados, veían en su anhelo,
Sobre la lontananza, desde la mar dormida
Subir nuevas estrellas hacia ignorado cielo.
-
3 Ekim 1911
" Dunkunun tipkisi bir gece; ancak, daha guc uykuya daldim. Uykuya dalarken kafamin icinde, burun kokumun ust kisminda adeta alnimdaki uzerine fazla bastirilan bir kirisikligin yol actigi dikine bir agri. Uykuya dalmada yarari dokunacagi inanciyla kendimi agirlastirabilecegim kadar agirlastirmak isteyerek kollarimi kavusturmus, ellerimi omuzlarimin uzerine koymustum; adeta, techizatini kusanmis bir asker gibi yatiyordum. Yine dusler, daha uykuya dalmadan onceki uyanikliktan iceri yansiyan dusler beni uyutmadi. Sanatci yetenegiyle donatilmis biri oldugum bilinci, aksam ve sabahlari basi sonu gorulmeyen bir sel gibi dolduruyor icimi. Varligimin temeline varincaya kadar kendimi yumusamis hissediyorum, istedigim her seyi icimden cekip alabilirim adeta. Bu tur guclerin yuvalarindan disari ugratilmasi, ama sonradan etkinliklerine izin verilmeyisi bana B: ile aramdaki iliskiyi animsatiyor; burada da ozgur birakilmayip geri tepen ve kendi kendilerini yok eden duygu akimlari var; ama -aradaki fark da bu- simdiki durumumda daha gizemsel gucler ve elimdeki en son nesne soz konusu... "
https://static.nadirkitap.com/fotogr...4211822444.jpg
3. Oktober 1911
" Die gleiche Nacht, nur noch schwerer eingeschlafen. Beim Einschlafen ein vertikal gehender Schmerz im Kopf über der Nasenwurzel, wie von einer zu scharf gepreßten Stirnfalte. Um möglichst schwer zu sein, was ich für das Einschlafen für gut halte, hatte ich die Arme gekreuzt und die Hände auf die Schultern gelegt, so daß ich dalag wie ein bepackter Soldat. Wieder war es die Kraft meiner Träume die schon ins Wachsein vor dem Einschlafen strahlen, die mich nicht schlafen ließ. Das Bewußtsein meiner dichterischen Fähigkeiten ist am Abend und am Morgen unüberblickbar. Ich fühle mich gelockert bis auf den Boden meines Wesens und kann aus mir heben was ich nur will. Dieses Hervorlocken solcher Kräfte, die man dann nicht arbeiten läßt, erinnern mich an mein Verhältnis zur B. Auch hier sind Ergießungen, die nicht entlassen werden, sondern im Rückstoß sich selbst vernichten müssen, nur daß es sich hier – das ist der Unterschied – um geheimnisvollere Kräfte und um mein Letztes handelt... "
-
Ingiliz veteriner cerrah ve yazar ( James Alfred Wight ) James Herriot’in dogum yildonumu ( 3 Ekim 1916 )
“ Eger bir ruha sahip olmak, sevgi ve sadakat ve sukran duygusu hissetmek anlamina geliyorsa, o zaman hayvanlar bircok insandan daha varlikli. ”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“ If you mean having a spirit, feeling love and feeling of loyalty and gratitude, then animals are wealthier than many people. ”
-
Ingiliz filozof Philippa Ruth Foot’un hem dogum ( 3 Ekim 1920 ) hem de olum yildonumu ( 3 Ekim 2010 )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...lippa_Foot.jpg
“ Bir tramvay rayinin yaninda durdugunuzu hayal edin. Uzakta, kontrolden cikmis bir tramvayin, onun gelisini duymayan bes isciye dogru hizla geldigini goruyorsunuz. Isciler tramvayi gorse bile, raydan zamaninda ayrilamayacaklar.
Felaket belli belirsiz gorundukce, yere bakiyorsunuz ve raylara bagli bir kaldirac oldugunu goruyorsunuz. Eger kaldiraci cekerseniz, tramvayin bes masum iscinin bulundugu raylardan ikinci bir ray takimina yonlenecegini farkediyorsunuz. Ancak, yan taraftaki bu rayin asagisinda, is arkadaslari kadar habersiz, yalniz bir isci bulunuyor. O halde kaldiraci kaldirip, bir insanin olumune yol acar fakat bes kisiyi kurtarir miydiniz ? ”
( Bu dugum noktasi, tramvay ikilemi olarak bilinen bir klasik dusunce deneyidir ve 1967 yilinda dusunur Philippa Foot tarafindan gelistirilip, 1985’te Jarvis Thomson tarafindan uyarlanmistir. )
( Tramvay ikilemi, bir eylemin sonuclarini bastan sona dusunmemizi ve eylemin ahlaki degerinin, yalnizca sonucari tarafindan belirlenip belirlenmedigini dikkate almamizi saglar. )
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ey_problem.png
“ Imagine you are standing beside some tram tracks. In the distance, you spot a runaway trolley hurtling down the tracks towards five workers who cannot hear it coming. Even if they do spot it, they won’t be able to move out of the way in time.
As this disaster looms, you glance down and see a lever connected to the tracks. You realise that if you pull the lever, the tram will be diverted down a second set of tracks away from the five unsuspecting workers.However, down this side track is one lone worker, just as oblivious as his colleagues.So, would you pull the lever, leading to one death but saving five ? ”
( This is the crux of the classic thought experiment known as the trolley dilemma, developed by philosopher Philippa Foot in 1967 and adapted by Judith Jarvis Thomson in 1985 )
( The trolley dilemma allows us to think through the consequences of an action and consider whether its moral value is determined solely by its outcome. )