Salı öğleden sonra:)
Printable View
Salı öğleden sonra:)
Yatırım bankası haberi ile resmen manipülasyon yaptılar o zaman tabi kimse ne oluyor demedi çok kişinin ahını aldılar ecyap kottan çıkışı oda ayrı bir rezaletti. Bence en önemlisi bu sisteme izin veren spk ve bist kanunları abd de olan kurallar burada olsa bir tane patron şirketini halka açmazdı.
klasik zone press. en iyisi, bir gelişme olmadıkça ekrana bakmamak, yeni haber yoksa bir şey yazmamak.
Ben öyle yapacağım.
Bir bakmışsınız 3 ay sonra hala aynı fiyat :) Bu kadar enflasyon varken düşük olasılık ama alan savunmasına devam edecekse mevcut durumu da devam ettirebilir. Mayıs'tan sonra zaten piyasa büyük olasılıkla tökezleyecek.
Bu durumun hesabını yapıyor olabilir.
Bakın Sayın BE kuruluşlarındaki genç çalışanlarla söyleşide neler söylemiş:
"Soru. Tek bir kitap önermenizi istesek hangi kitabı tavsiye ederdiniz?
Bülent Eczacıbaşı
Yanıt vermek oldukça güç. O kadar çok ki... Hemen aklıma ilk gelen iki kitabı söyleyeyim: Zihin Nasıl Çalışır Steven Pinker. Benim için bir numaralı kendini tanıma rehberi... Pinker, 1997 tarihli bu kitabında neyi niçin tercih ettiğimiz, bilincin ortaya çıkması, beynimizin çalışma biçimi, duygularımızın temelleri konusunda son derece ilginç tezler ortaya koyuyor. Bilimsel, fakat okuyucuyu fazla zorlamayan bu eser zihnimizde yeni pencereler açıyor ancak evrimsel psikolojinin insan davranışlarıyla ilgili her soruya yanıt verebileceği izlenimine kapılma riskini de doğuruyor.
İkincisi ise; Montaigne, Montaigne'nin, Orta Çağ sonrasında özgür düşüncenin öncü eserlerinden biri olarak 1580 yılında yayınlamış olduğu bu kitap türüne adını vermiştir. Başta felsefe ve eğitim olmak üzere insanla ilgili pek çok konuya değinen 107 denemeden oluşur. Yavaş yavaş ama defalarca okunabilecek bu kitap, okuru çok düşündürücü bakış açılarıyla karşı karşıya bırakır. Cehalet, bir insanın başını dayayabileceği en yumuşak yastıktır diyen Montaigne'nin bazı görüşleri de kuşkusuz tartışmaya açıktır: Evlilik bir kafes gibidir. Dışarıdaki kuşlar kafese girmek, içeridekiler ise dışına çıkmak için çabalarlar.. “ Akıllı olmanın en iyi işareti, neşeli olmaktır. gibi...""
Demek ki akıl oyunlarını seviyor. Denemelerinin bir kısmını da şirket yatırımcıları üzerinde yapıyor :)
Borsadaki işlemleri için robotlara güveniyor olması büyük olasılıktır.
Madem ki neşeli olmayı seviyor, akıldan yana bir üstünlük gibi görüyor ( Montaigne'e katılıp katılmadığı belli değildir) , genel kurula gidenlerin neşeli bir şekilde ama arı gibi sokmaları lazım.
Nasılsa aldırış etmiyorlar, genel kurulda söylenen igneleyici sözler onlara gençlik aşısı gibi geliyor, böylelikle tazeleniyorlar!
Eyy patron hissede yapılan manipülasyon açık ve net neredeyse tescillendi.Ekranı takip edenler bunu hep görüyor.Bu baskı nereye kadar devam edebilir ki?Hisse volkanik dağ misali için için kaynıyor.Bu nedenle patlamaya neden olacak iç enerji birikimi had safhada.Bir gün gelecekki bu patlamaya sizin sürekli müdaheleniz de yeterli olamayacaktır.Baskılar sonunda hep özgürlük doğurur!
SM-A315F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Böyle bir determinizm yok. Mutlaka patlayacak. Bu bir düşünme alışkanlığı. 1970 li yıllar türk devrimci hareketinin mirasıdır. 19 yy bilim evrenindeki determinizmi yansıtır. Güneş elbet doğacak bunun şarkılara şiirlere yansımış versiyonudur. Bir tür Newton evrenidir. Belli bir düzlem aşıldığında işe yaramaz. 20. yy fizik teorilerine ihtiyaç duyulur.Uzay zaman, atom altı parçacıklar vb.
Eczcacılara gelince hiçbir kural işlemiyor. Her türlü piyasa kuralını işlemez kılan bir tür alt evren tasarlamışlar.Bir ayağı şirketin işlerinde ve ilacın bilançosundaki tenhalaştırma işinde. buna her türlü nilgiyi saklama ve sızan bilgileri önemsizleştirmedahildir. Diğer
ayağı tahtayı mutlak kontrol altına almak. Bunu da başarıyla yerine getiriyorlar.
Başını sonunu öyle bir tasarlamışlar ki(buna en büyük yardımcı Türkiye'de kurumların KY korumamasıdır) herkes avucunu yalayabilir. Ecyap bunun en güzel örneğidir. Devlet buna hiçbir şekilde müdahele etmiyor. Düpedüz uzun yıllara sari bir dolandırıcılık
hikayesi. Ara duraklalarda hiç bir kural uygulanmadığı için son aşamaya gelindiğinde yaptıkları hamleye hukuki kılıfları da hazırdır.
aslında devletin hiç bir şekilde buna izin vermemesi gerekir.
Ancak bu adamların çıkarları hisse fiyatının yükselmesinden yanaysa fiyat yükselir. Yoksa böyle devam edecek gibi. Ky ya karşı öyle çok silahları varki bir çoğunu kullanmadılar bile ilaçta. Daha önce paylaştım bunları. Kimseyi rahatsız etmemek için artık paylaşmıyorum. Kimileri aşırı derecede korkuyor ve çok zarar uğrayacağını sanıp satıyor. O yüzden pek o şüpheleri dillendirmiyorum. Oysa ki zaten şu durumda dolandırılmış durumdayız. Daha kötüsü yok. Başımıza gelen gelmiş. Korkmak saçma.
Evet özetle bu hissede piyasa kuralları falan geçerli değil. Gerek İlaç tüzel kişiliğinin yönetimi olarak gerekse bu hisseyi fiyatlandırma açısından bir tür alt evrende yaşıyoruz. Faruk ve Bülentin fizik deneyleri yaptığı bir odadayız. İsterlerse yerçekimini yeniyorlar, isterlerse nehri yukarı doğu akıtıyorlar. Keyifleri ne isterse.
Newton mekaniğinin ömrü dolmuş, Heisenberg'in belirsizlik etkisi piyasayı sarmış olabilir.Paul Dirac anti-maddenin matematiksel karşılığını da gösterdiğine göre bu kardesler de bizi kendi oyunlarına ikna edebilirler.
Ben korkmamak gerektiğine katılıyorum. Bu bir. Yapı Kredi Yatırım'ın piyasa analisti güzel bir yazı hazırlamış, orada geçen ifadeyle " korkma, ama korkacak kadaar da cesaretin olsun" , bu sözü rehber gibi belledim..
Kısacası bu adamların (kişilerin) ayak oyunlarına her zaman hazırlıklı olmalıdır.
Hazırlık dediğim de şundan ibarettir, her kişinin, dönemin, anlayışın devri sonunda dolar, sayın BE ve sayın FE herşeye bizi ikna edebilirler ama koskoca holding'i ( topluluğu) ceplerine koyup kaçıracaklarına ikna edemezler. Hazırlık dediğim de budur zaten.
Bu holdingin, topluluğun, borsadaki mevcudiyetin, yeni gelen nesle yönetim devrinin adımlarını atacak olan kendileridir, biz değiliz.
Bu nedenle ne korkmak mantıklıdır, ne de bu kişilerin illuzyon sanatlarını göklere çıkarmak tutarlıdır.
Ben zaten korkmadığımı söyledim. Dolandırıcılık işi zaten olmuş bitmiş. Bundan kötüsü olmaz zaten.Bu adamlar bu baskılama ve bilanço tenhalaştırma işini daha da sürdürebilirler. ben geçen yıldan olmadı bu yılın ilk çeyreğinden umutluydum. Artık bir şey beklemiyorum. ama elimdekileri de satmam asla. Bu benim pozisyonum. YTD
Ama ilizyonu çok iyi ve bizi ikna etmeye çok yardımcı olan burnundan kıl adırmaz bir kibirle yaptıklarını da itiraf etmek gerekir.
Newton mekaniği gündemden çıkamaz kullandığımız arabalar , uçaklar vb. günlük hayat imiz büyük ölçüde ona bağlı quantum la birlikte gider . :) Quantum yok ve önemsiz değil yam tersi ama burası fizik platformu değil.
Aslında yıllar evvel ilaç bir temettü dagittiginda anlamalıydım 5,10 yıl geriye kadar gidip geçmiş yıllar karlarından alıp alıp temettü verdi bu nasıl istediklerinde ne yapacaklarını gösteriyor .
Yalnız şunu net söylemek isterim ki , biz burada olumsuz yazdıkça speko ' hah işte bunu duyan satabilir ', bende biraz daha toplayayım , diye [+] hamlesi varsa da erteleyebilir . Miii??
Speko denenler zaten keyfine buyruk istediğini yapmaya çalışıyor.Burada yazılanlar en azından meydanın boş olmadığını göstermek adına olumlu olabilir.Karşısında boyun eğen pısırık yatırımcı olmakta onun cesaretini ziyadeleştirir!SM-A315F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Genel kurula katılmak isteyip şehir dışında olanlar için elektronik ortamdan katılabilirler MKK nin e-GKS üzerinden olacak. Elekronik ortamdan katılmak isteyenler mkk nib yatırımcı bilgi merkezine kayıt olması vr güvenli elektronik imzaya veya mobil imzaya sahip olmaları gerekiyor.
Elektronik ortamdan katılaraktan da görüş bildirebilir ve oy kullanabilirsiniz.
Bu adamlar buraları dikkate bile almaz. Biz kendimizi çok ciddiye almayalım. Bunların bir oyun planı var ve uyguluyor. Biz arabayı kullanan direksiyondaki kişi değiliz. Biz arka koltukta kendi kendine direksiyon kulanma taklidi yapan, bu arada ağzından arabayı kullanıyormuşçasına efektler seşler çıkaran çocuklar gibi etkisiz elemanlarız.
Pazartesi genel kurul var, adam hala habire basıyor. KY yı biraz dikkate alan patron bunu yapar mı? Sanki inadına KY yi kızdırmak için yapıyor gibi.
Bilgi için teşekkürler. E-imzam var ama MKK kaydında sistemde sorun çıktı.
Sorabileceğim sorular kayda geçebilirdi ama bir yanıt alınacağını hiç zannetmiyorum.
1. Neden yatırımcı ilişkilerini geçtiğimiz yıl 2 kere değiştirdiniz?
2. Neden genel kurula daha 4 ay varken kar payı dağıtım oranını asgari oran düzeyinde açıkladınız?
3. Neden Ayazağa ile ilgili olarak NEF ile yapılan ortak çalışmayı ve askı sürecini kamuoyuna duyurmadınız?
4. Neden şirket gayrımenkullerini SPK bilançosuna göre bildirirken yıldan yıla artışın %2 gibi bir düzeyde kalmasına göz yumdunuz?
5. Neden Vitra Karo veya Monrol gibi şirketlere yapılan sermaye artış kararlarını genel kurul sonrasına bırakıyorsunuz?6. Neden bu 2 şirketin yatırım kararlarına dair genel kurulda bilgi paylaşmıyorsunuz?
7. Neden Eczacıbaşı Holding'in dağıtacağı temettüler ancak dağıtıldıktan sonra, 2. çeyrek bilançosuyla öğrenilebiliyor?
8. Neden Eczacıbaşı yıllık faaliyet raporu çok ileri aylarda - Agustos, Eylül gibi yayınlanıyor?
9. Neden topluluğun yııllık 250 milyon Avro olan yatırım bütçesi içinde İlaç şirketinin payları belirtilmiyor?
10. Neden şirket hissedarları taahhüt edilen paydaş kapitalizmi çerçevesinde kendileri de tarif edilmiş gibi hissetmiyorlar?
Yani sorularımız hep neden (?) üzerine kuruludur. Yazıp çizmek, muhataplarını yanıt vermeye zorlamak karşılığını bulur mu dersiniz?
Bak sorma bunları Erdal Karamercan alır elinden mikrofonu. Ona patron atıl kurt diyor gözüyle, o da saçma sapan bir zihni sinir projesiyle cevap veriyor. O hala var mı bilmiyorum. Sait Basmacı da yok sanırım. Birilerini bulur o. Atıl Kurt.
Burada oyun oynayan var mi bilemiyorum , briç , bilardo vb yani oyuncu ciddiye alınacak derecede oynayan.Lise , universite öğrencisi mantığı ile değil varsa dediklerimi anlayacak.Diye düşünüyorum.
Bence bu adamlar burayı dikkate alıyor neden çünkü buna oyun gözüyle bakıyorlar ve yapılabilir gördükleri basit planı uyguluyorlar kaybedecekleri veya tırsacak ları hic bir şey yoksa oyunu oynamak eğlenceli olabilir aslında zengin insanların oyun anlayışı, altta kalanlar tarafından anlaşılmaz , saçma , mantıksız bulunabilir ama gerçektir. Squid game böyle bir anlayışı anlatan dizi .
Bulunduğumuz yerden ayni şeyi görmek kolay değil veya çok zor.
Neden sorularını beğendim , hepsinin tek bir cevabi var ama bu cevabi vermezler , uyduruk teknik nedenleri duymak da ilginç olabilir.
Bu adamlar bir oyun oynuyor. Ama bizimle değil. Bir tür önceden kurguladıkları oyunun, sonuca ulaştığını görmek için gözlem yapıyorlar. Bir matrisin tamamlanması gibi bir ley onlar için. BE matematik kurdu işittiğime göre. Küçüğü de sanırım öyle. Buraları da dikkate aldıklarından değil, eğlenmek için okuyorlardır. Bu anlamda dikkate alma vardır. Ama oyun planlarını değiştirmezler. Bu kadar alçaklığı sırf para için mi yaptıklarını sanıyorsunuz. Hayır Usta satranç oyuncuları kendi oyun planında yoksa hediye taşı bile almazlar(Kurgularına bir tehdit oluşturmadıkça). Kendi oyun planına uygun kazanmak isterler. Bu tatmin edicidir. Rakibin ağır hatasından faydalanmak zaferine gölge düşürür. Bunlar da para için değil. Bir kurguları var onu gerçekleştiriyorlar. Bu arada KY dan nefret ediyorlar o ayrı. Sınıfsal bir nefret. Küçük yaşta onlara öğretilen bu.
Çok mu zor bunlara fiyatı 30-40 tl ye çekip hisseleri hızlıca toplamak. Para mı onlar için. Ama yapmıyorlar.
Dikkate alıyorlar veya almıyorlar bilmem ama davranışları oyunsu, daha açık ifadeyle çocuksu ama matematikten uzak değil.
Misal, eger BBVA gönüllü alım teklifini güncellemeyecekse Garanti'nin fiyatı ay sonuna kadar mutlaka 12,20 yi görür, yani endeks üzerinde yüzde 8-10 etki yapacak gelişmeler yaşanablir. Tabi diğer şirketlerdeki dengeleyici alımlarla ( diyelim Eregli Tüpraş, Şişe vesaire) endeks bir tık daha yukarıda (daha az) geriler.
Eğer piyasayı böyle okuyorlarsa büyük bir zevkle %6-7 önden basarlar, düşüşü kafadan karşılarlar.
Tabii uçtan uca yerlerde küçük yatrımcının alıcı olduğunu görmek hoşlarına gitmez.
Bu adamlar her nedense hep düşüşü kafadan karşılıyor hiç yükselişi kafadan karşıladığını görmüyoruz. Bu oyun planlarına uygun olduğu için olabilir mi? Piyasadaki her olumsuzluğu önden fiyatlıyor. Mayısta çarşı karışacak gibi. Enflasyon devam. Ukrayna savaşı şiddetlenecek. Petrol altın yukarı. Turizm hak getire. Cari açık patladı gidiyor.
Esasında piyasa yükselirken de burayı tenhalaştırarak ( özgün ifade size ait, tebrik ederim) yatırımcıların diyelim ki banka hisselerine veya diğer beklentili hisselere yönelmesini istiyor olabilir. Olabilir değil öyle.
Demek ki çarşı karışacak olsa da, veya beklentili ilk çeyrek bilanço hareketi olsa da kendi hissesini markajda tutmaya devam edecek. Bizim okumamızı istediği mesajın metni böyle..
Bankalar şu anda çok iyi kazanıyor. Kur garantisi devletten, halktan % 17 ile alıyor % 26 ile devlete satıyor parayı. Aynısını merkez bankası ile yapıyor. Ama bu kur garantisi sürdürülemez. Dolar oldu 25 tl diyelim nereden karşılayacak devlet. Para basacak. Bu artık hiper enflasyonu da geçer hiç bir banka sistemi dayanamaz. Dış borçlarında temerrüde düşer. İflas olur. İşte tehlike burada.Yoksa son yükselişten önce siz de tahmin etmiştiniz bankaları.
Şöyle bir sahne okuyor diyelim genel kurulda; söz alıyorsun, söz şu:
"İnsan karşılık veremediğinden utandı mı karşılık verecek kimsesi olmasını istemez"
Soru da şu: Montaigne'nin bu sözünün Eczacıbaşı hisselerinde olup bitenle bir ilişkisi var mı?
Ha ha ha
Sayın noreply çok güzel bir söz bulmuşsunuz sanırım Türkçesi bu saatten sonra küfür de kar etmez demek gibi bir şey. Herkese sabırlar temenni ederim bu endekste sırıtan tek bunlar kaldı.
Birde bardagin dolu tarafindan bakalim. :)
Doviz kurlarini durdurmak icin KKMH lar ve %25 den %40'a cikartilan ihracaat karsiliklarini MB'na satma zorunlulugu simdilik ise yaradi. Hemde Turkiyenin yillik enerji ithalat maliyetinin doviz bazinda %100 artmasina ragmen doviz kurlari stabil durabiliyor.
Aksi durumda bu iki onemli adim atilmasaydi ulkede coktan buyuk bir doviz krizi patlak vermis nallari dikmisti zaten.
Doviz kurlari stabil kaldigi surece devletin ek bir faiz maliyeti olmaz.
IMF gibi Uluslararasi finans kuruluslari ile buyuk bir kredi anlasmasi yapmadan bu agir ic ve dis kosullarda iktidar isi bu sekilde yurutebilirse bu bir basari sayilmis olacak.
Cunku ulkenin en buyuk sorunu doviz kitligidir. Ulkede yasananan yuksek enflasyonun %60-70'i yukselen kur etkisinden kaynaklanmaktir.
Doviz kurlari kontrol altina alinabilirse diger butun makro ekonomik parametreler zamanla dengelenmeye baslar. Artan uretim gucunden kaynaklanan ihracatl ilede cari acik makul seviyeye cekilir.
Yani durumu ozetlemek gerekirse ulke olarak su anda sirat koprusunden geciyor.
Türkiye dış ticaret açığını kapatacak potansiyelini 2007 yılında kaybetti. Her sektörde ara malı üreten şirketler 2006 da 1 usd 1 tl olurmu geyiği sırasında feci zor durumda kaldılar. İhracatçılar hükümetin kapısında yattılar. Uzun yıllarda edindikleri üretim kabiliyeti tehlikedeydi. Kimse aldırış etmedi. İflas edeceklerdi döviz kurunun baskılanmasından. O sıralar şu türkü vardı ekonomi kanallarında. Finanse edilebilen cari açığın bir zararı olmaz. Bu ara mamul üreticileri de ne yapsınlar fabrikaları kapattılar. Çinden ve asyadan ara malı getirip ihracatçılara satar oldular. Fabrika arazilerine de inşaat yapıp müteahit oldular. Türkiye o dönem kaçırdı treni. Tekrar o ara malı kapasitesi kurmak çok büyük yatırımlar gerektirirdi. Şimdiki cari açığınen önemli nedeni budur. Tabi ki Gümrük birliği anlaşması da bunun çıkış yeridir. Nasıl, AB üçüncü ülkelerle ticaret anlaşması yapıyor bu anlaşmalarda bizim pazarımızı da hediye ediyor o ülkeye. Yani o ülke bize gümrüksüz mal satıyor ama bizden gümrüksüz mal almak zorunda değil. Nasıl anlaşma ama bunu 1995 te imzalayan bürokrat ve siyasetçi de şimdi hiç utanmıyordur eminim.Utanma duygusu artık bu toprakları terketmiş. O cari açık kapanmaz. O cari açık temel bilimle kapanır.Devlet planlama teşkilatını yeniden kurarak kapanır. Yüksek teknoloji mal üreterek kapanır. İnşaatla değil. Kontrolsüz göç alan bir ülke fakirleşir. Kendi nüfus artışınla beraber bu ülkeye refahda gelmez.Özetle cari açığın kapanması bir uygarlık meselesidir. o uygarlık savaşını da Türkiye 400 yıldır kaybetti.
Döviz kıtlığı içinde bulunduğumuz sorunlarda kök nedenlerin en başında gelendir, doğru. Nedenleri de açıktır, merkez bankasnın doların küresel hakimiyetinin -bir gün- sona ereceği beklentisiyle yaptığı sorumsuz rezerv yönetimi ve para politikası araçlarının devre dışı bırakılmasıdır.
KKM yoluyla döviz kurlarının, polisiye tedbirler ve genişleyici maliye politikaları ( düşürülen kdv, teşvikler, bütçe açıkları) ile enflasyonun kontrol edilmeye çalışması, tıpta kronik hastalıkların ilaçla stabil kalmasını sağlanmasını andırır şekilde bir idame ( sürdürme) politikasıdır. Yani 'bir gün belki üstümüzden bir kuş geçer, o güne kadar dayanalım' politikasıdır.
Kök neden ortada durduğuna göre döviz geliri sağlayıcı faaliyetlere hız verilmesi gerekir. Ama görüldü ki, rekabetçi kur diye bir şey yokmuş ve artan emtea fiyatlarıyla birlikte daha fazla miktar birim mal ihraç edip daha az miktar ithal etmemize rağmen birim fiyatlar arttığı için dış ticaret açığı büyümüştür. Sorunların çözümü için hükümetin yaslandığı genişleyici maliye politikalarında doz aşımı ülkeyi krize götürebilir.
Bütün bu toz duman içinde bir gerçek daha var ki küresel ticaret yeni baştan biçimleniyor ve küresel olmaktan bölgesel olmaya doğru yönleniyor. Geleceğin ne getireceği bugün için maksimum belirsizlik seviyesine gelmiştir.
Ben Eczacıbaşı'nın da bu süreçleri doğru okumak için büyük dikkat ve özen içinde olduğunu düşünürüm.Ancak geri zekalıysanız dünya ticaretindeki olası değişiklikleri bu dönemde takip etmezsiniz.
Tabii oyunu doğru okumak, doğru konumlanma imkanını otomatik olarak getirmiyor, ciddi bir hazırlık gerekiyor.Bu hazırlık ülkede var mı açıkçası bilmiyorum. Ancak hemen çevremizdeki ülkelerle karşılaştırdığımızda ekonomik
faaliyetlerde hala bölgesel bir hakimiyet ve hazırlığımız olduğunu söyleyebilirim.
Elbetteki çevremizdeki zavallı ülkeler; Suriye, Irak, iran, Ukrayna, bundan sonraki süreçte Rusya, Bulgaristan, Yunanistan, Ermenistan, Gürcistan hepsi ekonomik yoğunlukları düşük ve düşük kalmaya mahkum ülkelerdir.
Geleceği parlak olmayan ülkelerle çevrelenmiş olmak Türkiye'nin hem şansı hem de şansızlığıdır.
Biz Derviş'i beğenmiyoruz ya. O dönemde Derviş bir beyanat verdi basına. Bizim yöntemlerimiz yani kur baskılama ve enflasyonu yenme politikaları bir dönem için geçerlidir. Türkiye şimdi bunu üretim programlarıyla desteklemelidir. Bu para programı ila nihaye gitmez. Aldırış eden olmadı. Kuru baskıladılar uzun yıllar türkiye hak etmediği bir rafahı yaşadı. 2013 e kadar. Son 20 yılda Türkiye 1.1 trilyon dolar cari açık verdi. Hesap ortada Bu devam edemezdi. Bu borçlar ödenecek. Bu akıl dışı politrikalar niye uygulanıyor derseniz, Türk sermaye sınıfının karakterine bakmanız gerekir. Kimdir bu adamlar Eskisi yeni zengini nasıl bir ortamda şekilleniyor.Merkez ülkelerle ilişkileri nedir ona bakalım. Güney Amerikada bu tür Avrupa ülkelerinin kendi içindeki ticareti organize edip artığı Avrupa'ya aktaran iç siyaseti buna göre organize eden kişilere ne deniyordu Komprador. Bu kavramlar unutturuldu. Hatta bu kavramları kullananlar karikatürleştirildi. BKZ Bir Demet Tiyatro. Alman Sermaye sınıfı Junker, Japon sermaye sınıfı Samurai çin sermaye sınıfı gene ortaçağdan kalma klanlardır. Sağlam dururlar. Gerekirse ülkelerinin ekonomik bağımsızlığı için savaşırlar. Bizdeki sermaye sınıfı Tüsiad çıların umurunda değilidr bunlar. Zaten onlar 100 yıl öncesinin Mehmet Cengiz'idir. Farkları yoktur. Şimdi klas göründüklerine bakmayın. Onlar da devlet eliyle zengin oldular. Dünyaya rekabetçi mal üretmeden dünya zengini oldular. Komprador karakterlidirler. Bu sözleri söyleyenleri 40 yıl önce ülkeden sürdüler kalanları işkenceden geçrdiler. Üstüne sitkomlarda alay ettiler. Alın size yeni Türkiye. Hadi yaşayabiliyorsanız yaşayın.
Derviş'i begenmeyen Yiğit Bulut ve o kafada olanlar idi. Amerikan ajanı dediler,vesair, saire. Halbuki o dönemde ne olmuştu?? BDDK kuruldu, Rekabet Kurumu kuruldu, TMSF hayata geçti, Merkez Bankasının görev ayrılığı ve bağımsızlığı yasayla desteklendi. Bu kurumlara alınan personeli Pentagon atamadı, ülkede yetişmiş insan gücü vardı, olmayan yerde de yeni uzmanlar yetişti bir kurumsal kültür oluştu, başkanlık sistemine geçene kadar da belirli bir özerklik mesafesi içinde iş gördüler.
Neyse, geçmiş günlerin hikayesidir bunlar.
Anlattın anlattın, e bundan sonra ne olacak? konusu geldi, orada duruldu.
Ben Derviş in kumsalliga ilişkin politikalarına tamamen destek veriyorum ancak sevgili betonsever yönetimimiz ve kemal derwish abi elbirliği ile tarımı bitirdi
aşağıya 2010 da yeniçağ gazetesinde çıkmış yazıyı kopyalayacagim oradakiler doğru olmakla birlikte asil sorun içeriye Cargill gibi şirketlerin sokulması ve bölgelere gore verilen üretim kısıtlaması , bu bizdeki tütün dahil pek çok ürünü bitirdi tarımı da iğdiş etti . Yani hic bir olayda tek suçlu yoktur başrol ve yardımcı roller vardır.
İste bu da 2010 da ki yazının bir kısmı
[[[ cari, yatırım ve bazı transfer harcamalarındaki artış kur ve fiyat artışlarının altında tutularak GSMH’nın yüzde 1,5’i kadar tasarruf sağlanacaktır” şeklinde idi.
Transfer harcamaları içinde en önce çiftçiye yapılan destekler yarı yarıya azaltıldı. Destekleme şekli değiştirildi.
2) Bir diğeri, “Çok zorunlu haller dışında yatırım programına yeni proje alınmayacak ve yıllara sari ihalelere gidilmeyecektir” diyordu.
Bu karar doğrultusunda 2008 yılına kadar GAP yatırımları yapılmadı. 2008’den sonra AKP hükümeti işsizlerin fonu olan İşsizlik Fonundan GAP için 2 milyar lira aktardı. Daha sonra bu fonun faiz gelirlerinin dörtte üçünün bütçeye aktarılması için yasa çıkardı.
3) Üçüncüsü, “Tarımsal destekleme fiyatları, öngörülen enflasyonu aşmayacak şekilde artırılacak ve kuruluşların finansman imkanları dikkate alınarak miktar kısıtlamasına gidilecektir” şeklinde düzenlenmişti.
Bu önlem tarımı tamamıyla bitirdi. Çünkü fiili enflasyon hep hedeften daha yüksek oldu... Örneğin 2002 yılında, Toptan Eşya Fiyatlarında enflasyon hedefi yüzde 16.6 olarak alındı. Buna karşılık gerçekleşen enflasyon yüzde 31. oldu. Aynı yıl TÜFE oranı yüzde 20 olarak hedef alındı... Ancak gerçekleşen TÜFE oranı yüzde 30 oldu.
2003 yılında da gerçekleşen enflasyon yüzde 25 oldu. Hedef enflasyonun üstünde gerçekleşti.
Özet olarak tarıma en büyük kötülüğü IMF, Kemal Derviş ve Kemal Derviş’i getiren beceriksiz ekonomi yönetimi yaptı.
AKP Hükümeti, 2001 yılında tarıma ve çiftçiye yapılan üçkağıdı aynen devam ettirdi. Öyle ki, 2001 “Güçlü ekonomiye geçiş programı” AKP’nin işine yaradı.
Küreselleşme, her şeyin büyüklük ve sömürü üzerine kurulduğu bir düzendir. Bu düzen işçinin ve çiftçilerin aleyhine çalışmaktadır. Çünkü en dağınık kesimler bu kesimlerdir.
Küresel tecavüzden kurtulmak için ABD gibi gelişmiş ülkelerde bile çiftçiler bir araya gelmektedir. Kooperatifler yoluyla güçlerini birleştirmektedirler.
Örneğin, ABD’de sütçüler kooperatifi etkili bir kooperatiftir.
Dünyada tarım sektöründe, organik tarım, biyogenetik biyogaz gibi gelişmelerden en fazla yararlanabilecek ülke Türkiye’dir. Ancak Türkiye’de tarım kooperatifleri de hükümetin vesayeti altındadır.
SEK ve Et-Balık Kurumu gibi hem üreticinin malını değerine alan, hem de tüketiciye uygun fiyatla mal satan kurumlar, AKP tarafından tırpanlamıştır.
Tarımda et, süt, organik tavukçuluk, besicilik gibi alanlarda çiftçinin kooperatif şeklinde birleşmesi ve organize olması, hem çiftçiyi daha güçlü yapacak, hem de Türkiye potansiyelini değerlendirmiş olacaktır.]]]
Bu arada Derviş B E nin çocukluktan beri yakın arkadaşıdır. Bilenler bilir, bilmeyenlere duyurmuş olalım. Türkiye'ye geldiğinde mutlaka görüşüyorlar diiye biliyorum. Asaf Savaş bu ikisinin de arkadaşı. Bu asaf uzun yıllar eczacı da yönetim kurulunda yer aldı. Önce Kavala dan sonra eczacıdan parayı kaptı. Fransa da şatosu var yav adamın. Yıllarca geyikle eczacıdan götürdü parayı. Bu süre zardında Eczacı Holding Türkiye de ilk 4 zengin arasında iken onun döneminde ilk 20 ye giremez oldu. Kılavuz karga mı desek. En başta 2001 krizinde ters pozisyon tavsiyesinde bulunuyordu. Döviz artmayacak diye propaganda ediyordu. Ağzını şaplata şaplata pantolon askısını göstere göstere. Piyasada yok pek şimdi. Ege Cansen bu kur patlar derken bunlar alay ediyordu onunla aynı programda. Yine bunların arkadaşı Ferit Şahenk in tv si cnbce televizyonu yıllrca bu ülkeye hikaye lazım diyordu. Sonra ülke iflas CNBCE yabancılara satıldı şimdi TLC sanırım. Ülkeye hikaye değil her alanda Üretim lazım, yüksek teknoloji lazım diyen çıkmadı ya la. Hala ekonomi kanallarında iktisatçılar değil finansçılar konuşup çözüm önerisi sunup duruyor.
İstanbul Tophane de Nusretiye Camii vardır. Onun arka tarafında eski amerikan pazarları vardı. Sonradan orası nargilecilerle doldu. Nasıl oldu bu, eski Galata köprüsünü belediye sahte bir yangınla boşalttı. Oradaki Erzurum çay evi nargileci idi, onlarda geldi bu amerikan pazarına nargileci açtı. Zamanla orası hepten nargileci oldu. Sosyete takılmaya başladı. Vip nargile bile açıldı. Biliyorsunuz Galataport Ferit Şahenk e ait. İşte bu Ferit Vip nargileye takıldı heğ Galataportla ilgilenirken. Normalde o vip nargileye benim gibi fakirleri almazlar ama ben Oradaki nargilecileri çıraklıktan tanıdığım için girmem pek sorun olmazdı. İşte orada bütün iş adamları arz ı endam ederlerdi. Bir kısmı meşhur bir kısmı en azından ben bilmiyorum. Orada Ferit ile Murat ülker ve M.Cengiz bol bol sohbet ediyorlardı. Bak kimsenin aklına gelir mi böyle ilişkiler. Ferit aileden bankacı Garanti Bankası ve Osmanlı bunların dı biliyorsunuz. Her türlü para hareketinden bankacılık muamalelerinden dünya piyasasından çok iyi anlar. Sonuçta bu üç iş adamınında paraları yuırtdışında. Evet burada malları var ama Bunlar yurtiçi banka borçlarını anca karşılar. Yani teknik olarak bunların Ülke içinde paraları yok. Sanırım bu yeni dönem zenginlerinin çoğu bu durumda. Avrupa ülkelerinde muteber iş adamları oldular İrili ufaklı hep böyle gibi.İşte sermaye kaçışı böyle oldu ülkeden. Hani birileri hesap soracaz falan diyor ya... Beni alıyor bir gülmek.
Asaf' in yalisi da var diye biliyorum esi de sosyolog Nilüfer Göle .
Asaf in boş laf ,espri yapmak dışında bir ise yaradığını görmedim ,Ege Cansen çok farklı bir adam ,yuksek entellektuel zekaya sahiptir . Her söylediği kelime gereklilik ve zeka ürünüdür .Arçelik genel mudur yardımcılığı ,Anadolu Grubu icra heyeti üyeliği yapmıştır.
Gelelim Asaf in ekonomi hocası olmasına
Asaf gençliğinde Kemal Derwish in discokey oğlu gibi imiş barlar da saksafon çalarmış , bu olay kendi anlatımı , bir gün hocası ona demiş ki ,
Oğlum Asaf , bu çalgiciligin gençliği iyidir, hoştur , güzel kızlar eğlence nerede aksam orada sabah ama yaşlılığı kötüdür , dizlerin ağrır ,kalkıp gitmek 3 kuruşa milleti eğlendirmek zorunda kalırsın .Ama üniversite hocalığı nin gençliği zordur çok çalışırsın gezmeye zamanın olmaz ama yaşlılığı iyidir para bol akar işlerin çoğunu asistanlar yapar .
İste asaf böyle ekonomist olan her dediği doğru ama söyledikleri hic bir isimize yaramayacak totoloji uzmani .
Bunların ortak özellikleri ayni yerden ,ırktan ,gelmeleri o yüzden kapıcı olamayacak adama milyon dolar aylık verip adama yalı aldırırlar .
O köken meselesini biliyorum da Türkiye'de o konuyu istismar edecek çok insan var o yüzden girmem. O konu sadece Yalçın Küçük tarafından ayağa düşürülmeden anlatıldı. Meraklısı o külliyata(Y.Küçük) başvurabilir.