Printable View
Bu sadece son yüzyılın grafiği. İstenirse Oksijen-18/16 izotop kayıtlarını bulur (kendi belgelerim üniversitede yeni nesile kaldı ama makalelerden de bulabilirim) son 500.000 yılın tüm sıcaklık değişimini de verebilirim.
Bu iş, inanıyorum-inanmıyorum ile olmaz, bilimsel verilerle konuşmak gerek.https://uploads.tapatalk-cdn.com/202...3436a35c16.jpg
Lenovo P1a41 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
o değil de yaradanın koca evrende anlatacağı başka hikaye yokAlıntı:
Originally Posted by JAS
3 kitapta da nuh tufanı,yusufun hikayesi,hızırın öyküsü ne dar literatürü varmış..
Küresel ısınmaya inanmıyorum diyen dahi var. Burası rengarenk bir yer olmuş. :)
Bu işler inançla oluyor zaten, bilim falan heç kafa yormayın siz.
Dogmatik düşüncelerinize sağlık.
Adamlar boşuna "araştıranı-sorgulayanı" sevmiyor. Ne demişti bir rektör yardımcısı müsveddesi :Alıntı:
Originally Posted by realities
"Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor, ben her zaman cahil halka güvendim"
Ülkeyi ayakta tutmak için cahil nesil lazımmış.
Yatacak yeri yok bunların.
Lenovo P1a41 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Bilim tekdüze, ikna etme gibi bir güdüsü yok, veriyi toplar analiz eder muhtemel sonuçları verir, her zaman sonuçlar şüphelidir, çünkü bilim şüphedir.Alıntı:
Originally Posted by JAS
'Bunlarınsa' tek dertleri ikna etmek üzerine...
Bilmiyorum siz de gözlemlediniz mi, 'bunları' bir inceleyin, hepsi Aristo' nun üçgen retoriğini kullanıyor.
Önce bir 'karizma' karakter yaratılıyor, kıyafeti, tavırları, ona karşı sergilene tavırlar bir şov aslında o, etrafındaki küçük ruhbanın hal ve hareketleri, sonra belagatları kuvvetli, saatlerce konuşabiliyorlar, kelime dağarcıkları geniş, en son olarak da duygulara hitap ediyorlar, çünkü karşında duyguları olan bir insan var, sürekli empati yapıyor, gönül bağı kuruyor. Halk cahil olduğu için ve hafıza teknikleriyle de alakalı konu, hikayeleştirerek anlatıyor, sıkmıyor, duyguları bir yükseltiyor, bir düşürüyor, oyuncak gibi oynuyor hipnotize ediyor sonunda.
Belki de, 'bunlara' karşı sürekli 1-0 geride olmanın sebebi odur, bilim adamında da karşıt söylemlere dogmalara karşı bir ikna metodu olmalı, o da aynı retoriği kullanmalı. Bilimde duygu, çok ters kavramlar ama, davası olanın karşısında bilim adamının da bir davası olmalı..
Akşam akşam, kıllanmayalım..
Ağrı Dağındaki o geminin olduğu iddia edilen yere gittim ben, bir de devasa göktaşı çukuru var, Japon/Çinli bilim adamları dolanıyordu, bir de hayatımda gördüğüm en büyük offroad karavanı gördüm, 4x4 kamyon üzerine monte, en aşağıya 3-5 milyonluktu..Traş tabi her şey :p
Net kanıtlanabilir bilgilerden ilerleyelim. Bizim türümüz Cro Magnon insanından geliyor. Fosiller var, kanıtlanabilir. Aynı dönemde Neandertaller yaşıyor. Onların da fosilleri var. İki tür karşılaşıyor, Cro Magnon insanı Neandertalleri yok ediyor.Alıntı:
Originally Posted by JAS
Neandertaller, Homo Eractüs'den, Homo Eractüs ise Homo Habilislerden geliyor. Çok yüksek ihtimalle böyle.
Fakat Cro Magnon insanının Neandertallerden geldiğini kanıtlayamazsınız. Alakaları yoktur.
Homo Habilislerden Neandertallere evrilme 2,5 milyon yıl geriye gider. Cro Magnon insanının geçmişi ise 45-50 bin yıldır.
Fransa'da bulunmuş Cro adında bir mağara var. Bu mağarada bu insanların yaptığı, Rönesans ressamlarını kıskandıracak duvar resimleri var. Yani öyle 5-10 metre mağaranın içine girip, oraya resim yapılmış değil.
Mağaranın içine girip, yüzlerce metre ilerlemişler. Vardıkları yer zifiri karanlık, buradaki duvarlara resimleri yapmışlar. Orayı aydınlatmak için büyük ihtimal meşaleler kullandılar. Bu mağarayı da gelecek kuşaklara kalsın diye belki binlerce yıl korudular.
Neandertaller, sabah kalktıklarında karınlarını doyurmayı düşünen, yarı vahşi yaratıklar. Tamam bazı taştan silahlar kullanıyorlar ama onlar resim falan yapacak varlıklar değiller.
Cro Magnon insanının ise daha öncesi yok. Kemikler Fransa,İngiltere ve İtalya'da bulundu. Yardımlaşan, organize olabilen gelişmiş insanlar bunlar. Bir anda ortaya çıkmaları mümkün değil. Bir yerden geldiler. Karadan gelmiş olsalar, geldikleri ve geçtikleri yerlerde de kemiklerini bulmamız gerekirdi. Demek ki, karadan gelmediler. Havadan da gelmediklerine göre, demek ki denizden geldiler.
Atlantik Okyanusu'nun dibi ise çamur. Efsaneler der ki orada kıta büyüklüğünde bir ada ve gelişmiş bir medeniyet vardı. Ama bizim maddeye dayalı( Yalan ve Korku İmparatorluğu) gibi değildi. İnsanlar psişikti. Mesela cep telefonuna ihtiyaçları yoktu. Telepati ile haberleşebiliyorlardı. Büyücülükle uğraşıyorlardı. Falcılık, gelecekten haber vermek, bunları menfaatleri doğrultusunda kullanıyorlardı. Dünyayı yaşanmayacak hale getirdiler.
Aynen bizim yaptığımız gibi. 10-15 gündür bir pislik yaptılar, ne olduğunu bilemem tabii, yukarıdaki makalede mesela ''iyonosfere elektromanyetik dalgalar göndermek'' gibi bir şey ve dünyanın sıcak olan hemen her yerinde yangın var.
Sosyal medyada kömürleşmiş kaplumbağalar, tavşanlar ve sincapların resimleri paylaşılıyor. Yılanlar, fareler, böcekler, sinekler, karıncalar ne olacak? Sadece son bir haftadaki yangınlarda belki de milyarlarcası öldü. Belki de on milyarlarcası.
Türkiye'de aynı gün 58 yerde yangın çıkmasa farkında bile olmayacaktık. Sadece bu pisliği yapanlar mı suçlu?
Hepimiz suçluyuz. Avustralya'da çok su tükettikleri için binlerce deveyi, helikopterlerden ateş ederek öldürdüler.
Sahipsiz olduklarını mı sanıyorsunuz? Canlılara yapılmış bu katliamın mutlaka ceremesi olacaktır.
Onlar nasıl öldülerse, nasıl acı çektilerse bizde aynısını yaşayacağız.
Korkunç olacak. Aynen Nuh Tufanı gibi...
''Nuh tufanı sadece 3 kitapta vardır''yanlış. Güney Amerika'dan Sibirya'ya neredeyse bütün kültürlerde vardır.
Birbirinden çok farklı coğrafyalardan aynı bilgi geliyorsa, bu olay olmuş demektir.
Mesela maymunların ortak bilinci vardır. 100 maymun deneyi var. Güneydoğu Asya'da bir adada yaşayan maymunlardan biri mesela ceviz kırmak için iki taş kullanmaya başlıyor. Diğer maymunlar aynısını taklid etmeye başlıyorlar. Bunu 100 maymun öğrendiğinde, başka bir kıtada yaşayan maymunlar da yapmaya başlıyorlar.
İnsanların da ortak bilinci var. Bilgiler bu ortak bilinçten alınıyor.
Yukarıdaki mesajları benim hakkımda yazıyorsanız, boş bir insansınız. Önce edep, terbiye, ahlak gelir.
Bir soru sordunuz, bende size uzun bir cevap yazdım. Artık eskisi gibi hızlı da yazamıyorum. Kolay değil yani.
''Bunlar'' ne demek? Terbiyesizlik bu.