eski zirvesini geçmeden hiç havaya girmiyorum. öğrenilmiş çaresizlik gibi bir şey oldu :)
Printable View
eski zirvesini geçmeden hiç havaya girmiyorum. öğrenilmiş çaresizlik gibi bir şey oldu :)
75 tela olsa da biraz gülsek [emoji23][emoji23][emoji23]
Sent from my SM-S928B using Tapatalk
Vay be, adamlar nasıl bir satranç oynuyor!
-Kendi dahil tüm dünyanın terörist kabul ettiği gurupları silahlandırıp donatıyor.
-Bunları Suriye diktatör rejiminin üstüne salıyor. Diplomatik yollarla o rejimin desteğini de kesiyor.
-Guruplar dikta rejimi yıkacak kadar ilerleyip başkenti ele geçiriyor, bu arada rejim askeri gücünün en önemli ve büyük kısmını, ana tehdit olarak gördüğü İsrail'e karşı konumlandırmış olmalı?
-Bu defa İsrail'e gün doğuyor, teröristler devletin imkanlarını ele geçirecek bahanesiyle Suriye ordusunun elindeki en modern silah sistemlerini yok ediyor. Bu durum Hizbullah ve Hamas için ne ifade eder ayrı konu?
Kanlı bir diktatörün devrilmesine sevinenler, diktatörün on yıllar boyunca devlet otoritesini de kendi varlığına entegre ettiğini düşünemiyor ya da sonucu çaresiz kabulleniyor. Diktatörden kurtulurken devlet gücünün korunması ideal olurdu.
26.94 ten kalanları verdim. Zaten az birşeydi. Yüzde 2 kâr ile vedalaştık. 6 aya yüzde 2
Doğru ve önemli tespitleriniz için teşekkür ederim miniyatirimci ve picky, %100 haklısınız.
Zaten artık gerçekler realize olmaya başladı, yalan veya uydurma söylemler değerini yitirdi.
Bu konuları tartışmak önemli, son 6 ayda yaşananları şöyle bir hatırlamak faydalı olur.
yataya bağladı. direksiyonu bir tarafa kırması lazım umarım yukarı olur.
Yatırım finansman 32.50 hedef fiyat vermiş,,,%23,,,,enflasyonun çok altında.
Y/F bu öneriyi 10 Ocak 2024 tarihinde yapmış, neredeyse 1 yıl olacak, yeni değil!
https://i.hizliresim.com/epsefjb.PNG
son 2 gun islemlere bakinca . gene bizim bilmedigimiz ve sonradan ognerecegimiz bir sey var :yahoo:
Bu sığır niye gelip küfürler yağdırdı heralde esadın devrilmesinin şokuna girmiş
Neyse ceza almıştır gerçi eskisi gibi gelip yazmıyor hisse 1 dolara düşecek ben demiştim diye.
Biraz faiz indirimi beklentilerinden söz etmek istiyorum. Borsa şirketlerini yatırımlar ve iç piyasanın canlanması bakımından ilgilendiriyor.
Bazı sanayiciler faizler yüksek, yatırım yapamıyoruz demekte! Firmalarının, bugünkü seviyelerine 80'ler ve 90'ların yüksek faiz ortamında ulaştığını unutmuşlar herhalde. Yüksek faizin yükü sanayiciye, turizmciye, müteahite yada tüccara yüklenmez, halk taşır her zaman. Ürün ve hizmetlerinin fiyatlarını belirleme konusunda da devlet pek karışmaz bu kesimlere, serbest piyasa sonuçta. Tek problem tüketici talebidir ve faiz oranı orada da sanıldığı gibi birinci dereceden rol oynamaz.
Ticari kredilerin faiz ve masrafları gider olarak gösterilip gelir vergisinden bir güzel mahsup edilir. Dolayısıyla sanayici yatırım yaptığında ödediği faize devleti de ortak etmiş olur. %30 yerine %60 faizle borç alması alt toplamda düşük bir fark yaratır. Faiz masrafı büyüdükçe gider olarak düştüğü tutar normal faaliyet giderlerine kaymaya bile başlayabilir. Hele birde teşvikli yatırımsa gece mışıl mışıl uyur üstüne bir de devletten onur belgesi alırsın. Fiyat belirleme konusunda da sıkıntı olmadığına göre, yatırım tamamlana kadar piyasa koşullarının iyileşmesi yeterlidir. Bu böyle değilse sanayiciler 90'ların yüksek faiz ortamında nasıl büyüdüler? Borsada aşırı borçlu şirketlerin zaman zaman nasıl avantajlı olduğunu görmüşsünüzdür?
Faiz indirimleri olsa olsa piyasada talebin iyileşmesi olarak bahane edilebilir fakat yatırımların da bir süresi olduğunu sanayiciler bilmiyor mu? Yüksek dedikleri faiz ortamında borçlanıp işe koyulur ki; yatırım tamamlandığında zaten bir şekilde piyasa canlanmış olur. Hepsi cin gibidir, bakmayın ağladıklarına. Bu ülkede sık sık seçim olduğunu, politika değişikliklerini, vekilleri ikna etmeyi, kanunlarda üretici hatta ithalatçı lehine düzenlemeler yapıldığını bildiklerinden faiz oranı yüksekken yatırım yapmaktan korkmazlar. Eğer yatırım yapmıyorlarsa sebebi bence faiz değil güven faktörüdür. Önümüzdeki günlerde faiz indirimlerine rağmen yatırımlar canlanmazsa anlamış oluruz.
Tüketici tarafında da durum farklı değil aslında. Bizim halk ekonomiye çok hakimdir, inşaat yaptırıyorsa iş adamı gibi düşünür, tefeciden bile para alabilir. İş, tamamlandığında bir şekilde değerini bulacaktır. Tüketimin yatırım amaçlı yapılan kısmında, mesela otomobil piyasasında faizlerin düşüşü olumlu etki yapacaktır ancak sınırlı kalabilir. Burada da güven faktörü devreye girer, kişiler dövizin yükselmesinden ya da siyasi bunalımlardan çekiniyorsa faiz indirimleri etkisiz kalabilir. Güven faktörü nedeniyle seçimlerden sonra yapılan faiz indirimleri çok etkili olmaktadır. Mevcut durumda piyasalarda güven yeterli olsaydı kiralar artmaya devam etmezdi. Hatta yumurta gibi hızlı tüketim maddelerinin fiyatları bile durmadan artıyor ve enflasyon hedefi tutmuyor. İnsanlar geleceğe yönelik kaygılarla tasarrufu artırıyor ki; yüksek faizler zaten burada da teşvik edici rol oynamış oluyor. Risk faktörü ise; faiz indirimlerinin tüketim yerine dövize talebi canlandırması. 90'ların popüler ev sahibi olma şekli kooperatiflerdi, demek ki insanlar yüksek faiz ortamında bile barınma sorununu çözmenin alternatif yolunu bulabiliyor. Güven dediğimiz ölçülmesi zor kavram ise tasarruf eğilimlerinde kendini gösteriyor. Dövize ilgi bu nedenle kritik önemde.
Ülkede kazananlar ağlar bir tek borsacılar kayıplarını sessizce sineye çeker.
Emtia fiyatları üzerindeki baskı artmış gözüküyor, Trump'ın söylemleri ile ilişkilendirilen bu durumun ana kaynağı arz-talep olarak kabul edilmeli. Trump'ın iddialı söylemlerini yerine getiremeyeceğini düşünüyorum, Avrupa'nın daha derin hissettiği durgunluğu perçinlemenin kendi borcunu sorgulatır hale geleceğini söylerler mutlaka. Trump agresif davranırsa ABD'nin borçlanma maliyetini yükseltecek bir mekanizma devreye girer. İleri aşamalarda ise küresel finans piyasalarının en riskli alanı olan teknoloji ve criptoda varlık fiyatları risk altına girer.
Kötü koşullarda bile ortaya çıkabilecek iyi sektörler olabilir. Savaş ekonomisinin ne yazık ki gittikçe büyüdüğü günümüzde demir çelik ürünlerine talep yüksek olabilir ancak bunun rakamlarda ilk sinyallerini görmek lazım.
Borsa İstanbul'da en yüksek getiri potansiyeli sunan hisseler belli oldu19/12/2024 17:14:41
Borsa İstanbul'da gelecek yılın son çeyreğine kadarki dönem en yüksek getiri potansiyeli sunan hisseler belli oldu.
ForeksHaber'in 1 Ekim-19 Aralık döneminde 29 aracı kurum ve bankanın yayınladıkları araştırma, şirket, strateji raporlarından derlediği gelecek 12 aya ilişkin hedef fiyatlara göre, en yüksek getiri potansiyeli sunan hisse Erdemir oldu. En az 2 hedef fiyat alan 74 hisse bu raporda değerlendirmeye alındı.
12 farklı aracı kurum ve bankanın hedef fiyat verdiği Erdemir'in bu hedef fiyatların ortalamasına göre getiri potansiyeli yüzde 122,77 oldu.
En az 10 aracı kurum ve bankanın hedef fiyat verdiği hisseler dikkate alındığında Erdemir'in ardından en yüksek getiri potansiyelini yüzde 59,4 ile Mavi Giyim, yüzde 58,70 ile Tofaş, yüzde 58,51 ile Türk Telekom ve yüzde 54,49 ile THY sunuyor.
5 ve daha fazla hedef fiyat verilmiş hisseler sıralandığında ise en yüksek getiri potansiyelinde Erdemir'in ardından, ikinci sırayı yüzde 79,03 ile Ülker Bisküvi, üçüncü sırayı yüzde 68,15 ile Şok Marketler aldı.
https://x.com/fire_ozgur/status/1870...860520396?s=19
SM-A536E cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
https://www.instagram.com/reel/DD2YU...c4MTIwNjQ2YQ==
24 tonluk çelik bobini elle durduramazsınız arkadaşlar. Bol kazançlar.
Herkese saygılar, sevgiler, selamlar...
Fedoramca merhaba; ereğli ile isdemir arasındaki fark 16TL iken isdemir alırsan zararın çıkar demiştim,Bugün ereğli eski fiyattan isdemir arsındaki fark 8 - 8.5 tl civarında. zararı çıkarıp kara bile geçmiştin.Ben sana Al dediğimde 40bin lot ereğli kaybım vardı bugün itibarıyla kayıpları kapattım.Aradaki fark dahada azalırsa kara geçeceğim.Darısı seni başına.
[QUOTE=5yearplan;6950578]ben bir an stopajın mahsup edildiğini unutmuştum sağ olasın hatırlattın :) boş yere moralim bozuldu[/QUOTE
Gelirini eklerseniz, stopajını da mahsup edebilirsiniz tabii..
Stopaj oranını artırmak şöyle dursun, ben olsam düşürürdüm. %7,5 ve hatta %5 yapardım.
Bu artış, stopaj gelirlerini artırmaz..
Al-sat tut değildir
Memoli Ağabey Selamlar...
Hatırlıyorum tabii ki ve ister istemez sürekli fiyatlar takibimde. :) Aslında 200'den 300' Aefes çıkışında ben baya hızlı toparlamıştım, sonra tekrar dönünce borsaya tam da zirvede, 1 yıldır dayak yemece.. Ereğli ile %12 falan fark var, gerideyim.
O yüzde 12 bir şey değil de NAS MAS demeyip faize geçmek varmış, o koyuyor :)
Bu bahsettiğin taktik bence çok mantıklı ve istikrarlı ilerliyor. Belki de burada bulunduğum süre boyunca en istikrarlı veri bu veridir. Ben yapmadım ama bir gün deneyabilirim.
Allah sağlık, sonrada bol gazançlar versin, saygılar sunuyorum.
Forum nöbetleri yeniden başlıyor mu fedoramca ?
en son bir arkadaş iyi izle ben aldım mı 90 güne dolar bazlı!! yüzde 50 diyordu ? arka kapıdan "kandırıldık" diyip hisse satarken görülmüş viop topiğinde.
Toplama biriktirmeye devam mı ?
Uygulanan program benzersiz deneye dönüştü.
Denekler toplum, kontrol grubu miyop bakışlı finansal yatırım camiası.
Büyük çoğunluğu mali açıdan çok zayıf olan şirketlerimiz ucuz olduğu için USD ile borçlanıyor ancak kur baskı altında tutulduğundan ihracatlarını yükseltmeleri ne avantajlı ne de mümkün. Ani bir kur atağı durumunda borçları da ani yükselecek ama ihracat yerinde sayacak. Bu şirketler iç piyasa performansı olarak da risk altında oldukları halde çıkış yolu olarak ihracata ağırlık veremiyorlar.
Güçlü ve büyük şirketler için ise büyük zararlar yazma riski ortaya çıkıyor çünkü hem iç hem de dış piyasaların daraldığı bir dönemde ihracatlarını artırarak muhtemel bir devalüasyona hazırlık yapamıyorlar. Kurlar ani yükselirse satışlarını ihracat odaklı olarak yeniden yapılandırmaları ve sonuçların bilançolara yansıması 1 yıl sürebilir.
Benzer durum çalışan kesim için de geçerli. Maaşlarının karşılığı dolar bazında tarihi rekor kırsa da giderlerle kıyaslandığında tarihi dipte. Demek ki iç piyasadaki mal, hizmet ve kiraların değerlerini belirleyenler döviz kurunu 50TL olarak kabul ediyor ve daha kötüsü bu kur etiketlere yansıyarak realize oluyor. Bu durumun yönetime olan güvensizliğin göstergesi olduğu inkar edilemez. Asgari ücret USD karşılığı bakımından ihracatçıya fazla gelirken TL olarak da, çalışanın geçimine yetmiyor. Yüksek faizler ile de iç piyasanın durgunluğu gerçeği ortaya çıkıyor.
Enflasyonda düşüş, fiyatlarda durulma var diye sevinelim mi? Bence acele etmeyin. Borsa şirketlerinin bilançolarını bir görün. Talepte keskin bir daralma varsa şirketlerin karlılığında da karşılığını görebilirsiniz.
Sermayesi olan için faizler tatmin edici ancak kur riski bu gurubun da aklını meşgul ediyordur. Görüldüğü gibi sabit kur temelli bir politika uygulanıyor ve tarihte olduğu gibi gene tüm kesimlerin riski kabul edilemez seviyede.
Çokça para var ülke dışında.
Bizzat patronların paraları bunlar.
Özellikle özel sektör tahvil borçlanmalarının geri planında bu var.
Yüksek faizle parayı şirkete sokmak, TL değerlenmeden nemalanmak, sermaye artırmadan parayı yönetebilmek. Yani hisse senediyle değiştirebilir tahviller yordamıyla duruma göre ya faiz ödemeleriyle şirketten para çekilecek ya da hisseye dönüştürülerek sermaye piyasasından kazanç elde edilecek.
Tahvil talebinin canlı tutulması ve Türkiye’ye döviz girişi sağlanması adına buna ses çıkarılmıyor. Yurt dışı tahsisli tahvil ihraçlarının ardı arkası kesilmiyor.
İşte madalyonun her iki tarafı, halka arzlar için, tahvilde vuku bulan parasal aktarımın bir benzerinin de borsa için yapılabileceğini ortaya koyuyor.
SPK’ya önerim şudur;
Halka arzlarda ONAYI KOLAYLAŞTIRMAK için bir ÖNCELİKLENDİRME PRENSİBİ benimsenebilir.
Şöyle ki,
Şayet halka arz talebinde bulunan bir şirket hisse arzının en az %50’inin üç veya daha fazla yabancı kurumsal yatırımcıya satışını ön nihai anlaşmaya bağlı olarak garanti ediyorsa,
Ve bu kurumsallar en az bir yıl bu hisseleri satmama taahhüdü veriyorlarsa,
Ve satış taahhüdü bittikten sonra bu kurumsal yatırımcılar ellerindeki hisse senetlerini bir takvim dâhilinde dilim dilim satma hakkı kazanacaksa;
Asgari şartlar sağlandığı takdirde bu şirketlerin halka arzına doğrudan ve önceliklendirerek onay verilebilir.
Bu sayede,
Türkiye’ye ülke dışında park etmiş DÖVİZ GİRECEK,
Kendine güvenen kurumsal şirketler yurtdışı etkinliklerle pazarlama yapacak yani döviz getirmek için birer gönüllü haline dönüşecekler ve
Ekonomik program desteklenmiş olacaktır.
Sorabilirsiniz…
Takasın %70’i toplu iken tahta spekülatif olmaz mı?
Öncelikle, zaten duvarın arkası böyleydi.
Dolayısıyla bu şekilde herşey aslında şeffaflaşacak.
Piyasaya takvim bazlı fiyatın ayarlanması imkanı tanınacak.
Ayrıca, burası borsa.
Uzaya gitmiş fiyattan hisseyi alsın diye kimse mecbur bırakılamaz.
Sevgi ve vicdanla kalın…
Prof. Dr. Soner GÖKTEN
Yazısının bir kısmını alıntıladım. Sizin yazınıza ek olabilir.Çünkü kendi parasını şirketinin borçlanma tahvillerine yatırarak kendi şirketinden yüksek faiz alacak veya hisse senedi geliri elde edecek. Patronlar her koşulda gemisini yüzdürür. Merkez Bankası döviz pozisyonundaki yükselmede bunun epey payı var sanırım. Şirketin bilancolarına etkisini umursamıyorlar bence. Olan çalışanla, hisse senedi yatırımcısına oluyor. Çoğunluk sirketlerin durumu şudur. Bilançolar en az kara göre ayarlamaya çalışılır. Ama üretimden az kazanmış görünenler dahi, diğer kredi ve finansal işlemlerden iyi kazanırlar. Ķötü görünmek ise temel alışkanlıktır.
Şirketten para çıkarmanın yüzlerce yolunu bulurlar. Kayıt altında olmayı kimse istemez bu ülkede. Haklılar en çok onların sırtına binilir.
Fiyat dengesi alt-üst oldu bu ulkede. 50 bin dolarlık evler 120-150 bin dolar oldu.Temel tüketim maddeleri bundan daha fazla arttı. Ama bir kesimin harcaması azalmadı arttı. Çünkü alınteri dökmeden çok para kazandılar. Çekeceğiz bu cefayı. Doğruyu, iyiyi,haklıyı fark edecek çabayı gösteremiyorsak yiyeceğiz hurda gıdayı daha da mongollaşacağız. Onlarla da Türkiye yüzyılını kurar iktidar sahipleri. 2.Dünya savaşından sonra nitelikli nüfus yapısının Almanya da, Japonya da neler başarabildiğinı degerlendirebilecek izan sahibi toplum liderleri de olmadığına göre yapacak bir şey yok. Payımıza düşenle yetinmeyi bileceğiz.
Salih hocam yazdıkların tamamen doğru.
İç politika malzemesi yapılan şeylere bakınca insan hakikaten insanlık kavramının sınırlarından şüphe duymaya başlıyor. Neyse, artık dünya düzeni değişti, şeytanların karşısına zebaniler çıktı şimdi.
Oyak , bağlı kurumları bu yüksek faiz ortamında viop sat , spot al yapıyorlar , al yapmalarına bile gerek yok zaten mal onların ,bu yüksek faiz döneminde resmen hisselerini bize kiraya vermiş oluyorlar , kendi hisselerinden yaptıkları tradelerle para kazanıp bunları oyak yardımlaşmada olarak %70-80 prim dağıtabiliyor yoksa . 2-3 yıldır Oyak şirketleri , EREGLİ , İSDEMİR ,HEKTAŞ , OYAKC vs hepsi şu Nas ve arkasından gelen faiz döneminde belini doğrultamadı. Mittal anladı bu oyunu ne pahasına olursa olsun kaçtı , adamlar 35 - 50 arası malı çıktılar , şuan faiz gelirleri ile sanırım 60 maliyeti yakalamışlardır. Olan oyağa güvenen yatırımcılara oldu. Fena sömürüyorlar bizi.
Buyrun, yarın borsamız nereye gidebilir?
Yaparsınız bir tahmin be yaaa..!
https://www.hisse.net/topluluk/showt...=1#post6956734
Yatırımcılar olarak güvenmek istiyoruz. Ama şu ana kadar burada kavga ettiğimiz adamlar haklı çıktı. Senelerdir öyle bir hale getirdiler ki, hep bir beklentiyle insanları kitlediler hissede. Cevher, bedelsiz, altın... Yani bu kadar büyük köklü bir şirkete, Oyak'a ve aslında ülkenin lokomotiflerinden firmalara güvenmeyi inanmayı istemek ne kadar yanlış olabilir? Bu kadar olabilirmiş. Alsan alınmaz satsan satılmaz.
Hayır işin başka boyutu, mesele sadece Erdemir falan değil. Hadi diyelim bunu sattık çıktık. Şişe, Tüpraş, Petkim, Froto, Doas, Arçelik, Vestel vs vs onlarca büyük şirketin hisse performansı ortada. Endeksi bankalar, perakende ve telekominikasyon gibi üç dört sektör ayakta tuttu. Eregl'ye yatırım en baştan yanlışmış da diğerlerinde de birileri malı götürdükten sonra bıraktılar ky'nin avcuna. Enerji başta olmak üzere birçok spek hissedeki kayıbı saymıyorum bile.
Baudrillard'ın bir sözü geldi aklıma. Postmodern parçalarla oynamaktan ibarettir diyordu. Olan oldu ve geriye parçalar kaldı. Yap boz birleştir. Şu an borsada da olan bu. Atı alan Üsküdar'ı geçti. Geride parçalar kaldı. Faiz böyleyken burada kalmaya devam etmek bize de acı bir tecrübe ve ders oldu.
çoğalan para da yanıp bitip kül olmayacak, bir gün dönecek o paralar da. yapacak bir şey yok. aynı hikaye hep. yani enflasyona karşı ezilmem diyorum şu anda pestili çıksa da. zaten bu bist30 şirketlerin hiçbirini para kazanayım diye almadım. telekomünikasyon, çelik vs.
bir kaç ay öncesine kadar hafta sonu bile tribünler full çekerdi. şimdi kimse kalmamış.Alıntı:
Bu başlığı şu anda 3 kişi okumaktadır. (1 üye ve 2 ziyaretçi)
herkes umudu kesmiş anlaşılan :Sad:
ağalar hiç mi umudunuz yok? burası bu kadar sessiz olmazdı?
herkes sattı mı?
23.84 desteğinin aktif hale gelmesi için, 24.30 desteğinin kırılması gerekir... olasılığı az da olsa bu seviyelerin bir kenarda durmasında yarar var.. test edilen 24.88 direnci çok güçlü olmamakla birlikte halen kırılmadı.. üzerinde 25.04 ve 25.22 dirençleri mevcut.. bu dirençlerin aşılması, 26.56 direncini aktif hale getirebilir..
iyi çalışmalar..
Yıllık faiz getirisi %50 gibi algılansa da aylık mevduat yatırımı yapanların 1 yıllık birikimli getirisi %65 civarında gerçekleşti.
2022 ve 2023'de faiz getirisi daha düşük olsa da KKM adı altında verilen kur garantisi sayesinde, dövizin artışına bağlı olarak gene yüksek getiriler elde edildi. Risksiz getiri bu düzeydeyken borsanın işi zor doğal olarak. Üstelik söz ettiğim iki tarafı da keskin bıçak. Yüksek faiz sadece borsa yatırımlarının getirisini gölgelemekle kalmaz, şirketlerin borçlanma maliyetleri yoluyla bilançolara ve temettü gücüne de zarar verir.
Pakistan'da gösterge faiz bizim yarımızdan az, nasıl oluyor diye anlatmaya gerek duymuyorum.
Ülkede kara para veya kayıt dışı ekonomi gibi gizli bir gücün var olduğuna inanan çok geniş bir kitle mevcut, öyle olmadığını yaşayarak öğrenmekten başka çare yok.