-
-
Amerika dogumlu Ingiliz sair, oyun yazari ve edebiyat elestirmeni Thomas Stearns Eliot'in olum yildonumu (4 Ocak 1965)
https://pbs.twimg.com/media/C7l0vMDVQAEX2sF.jpg
Simdiki zamanin ve gecmis zamanin
Her ikisi belki de icindedir gelecek zamanin,
Ve gelecek zaman kapsanir gecmis zamanda.
Eger zaman hep buradaysa
Yakasi birakilmaz butun zamanlarin.
Bellekte adimlarin yankisi
Gecmedigimiz gecitten asagi gecerek
Hic acmadigimiz kapidan
Girelim gul bahcesine.
"Erimekle donmak arasinda titrer ruhun ozsuyu.Yoktur topragin kokusu ya da yasayan bir seyin kokusu. / Tra disgelo e gelo la linfa dell'anima trema. Non c'è odore di terra o odore di cosa viva."
https://pbs.twimg.com/media/DNSWkNFXcAA7hWN.jpg
Foto: Thomas S. Eliot ve Virginia Woolf
-
Amerikali rock grubu The Doors, kendi ismini verdigi ilk albumunu 4 Ocak 1967'de Elektra etiketiyle piyasaya surdu.
https://cdn.shopify.com/s/files/1/11...g?v=1536270057
-
Italyan ressam, yazar, doktor, aktivist Carlo Levi'nin olum yildonumu (4 Ocak 1975)
https://pbs.twimg.com/media/DwD-PHtX4AA-G7V.jpg
“Hicbir aliskanlik, hicbir kural, hicbir kanun zorunlu bir ihtiyaca, coskun bir istege dayanamaz: Bu adet de nihayet gorunus kurtaran bir kalip olmakla kaliyor; ama bu kaliba ister istemez giriyor herkes. Bununla beraber ova alabildigine genis; kadinla erkegin bulusma firsatlari cok, ihtiyar araci kadinlar, yuzu gozu acilmis genc kizlar da yok degil. Ortulere burunup kendilerini saklayan kadinlar vahsi hayvanlar gibidir; Yalniz cinsel sevgiyi dusunurler, hem de hic isi buyutmeden, nazlanmadan: Bu isi oyle serbestce, oyle rahatca konusurlar ki sasar insan. Sokakta kara gozleriyle size alttan alttan, erkekliginizi olcer gibi bakarlar, arkanizdan fisildastiklarini, sakli degerlerinizden soz ettiklerini duyarsiniz. Arkaniza dondunuz mu elleriyle yuzlerini kapar ve parmaklari arasindan bakarlar size. Bu arzuya hicbir duygu karismaz; oyle guclu bir istektir ki bu, kara gozlerinden tasar ve doldurur koyun havasini. Duyduklari olsa olsa kendilerini asan, karsi konmaz bir guce boyun egme duygusudur. Asklarinda bile coskunluktan, umuttan cok bir cesit tevekkul vardir. Ellerine gecen firsat ucan kus gibi de olsa kacirmamak isterler; hic konusmadan sip diye anlasiverirler. Ahlakin yirtici sertligi, Turklerinkine benzer kiskancliklar, adam oldurmeler, oc almalara goturen vahsi bir onur duygusu ustune anlattiklari ve benim de onceleri dogru sandigim seyler birer masaldir orada. Belki de cok eskiden bir gercekti bunlar ve anlattigim kuru kalip onlardan kalmadir. Ama gocler degistirmis her seyi. Erkekler azalmis ve memleket kadinlara kalmis.” Isa Bu Koye Ugramadi
https://images-na.ssl-images-amazon....1cjKnlMPRL.jpg
“Non c’è abitudine o regola o legge che resista a una contraria necessità o a un potente desiderio: e anche quest’uso si riduce, praticamente, a una formalità: ma la formalità è rispettata. Tuttavia la campagna è grande, i casi della vita molteplici, e non mancano le vecchie mezzane accompagnatrici né le giovani compiacenti. Le donne, chiuse nei veli, sono come animali selvatici. Non pensano che all’amore fisico, con estrema naturalezza, e ne parlano con una libertà e semplicità di linguaggio che stupisce. Quando passi per la via, ti guardano con i neri occhi scrutatori, chinati obliquamente a pesare la tua virilità, e le odi poi, dietro le tue spalle, mormorare i loro giudizi e le lodi della tua nascosta bellezza. Se ti volti, celano il viso tra le mani e ti guardano attraverso le dita. Nessun sentimento si accompagna a questa atmosfera di desiderio, che esce dagli occhi e pare riempire l’aria del paese, se non forse quello della soggezione a un destino, a una potenza superiore, che non si può eludere. Anche l’amore si accompagna, più che all’entusiasmo o alla speranza, a una sorta di rassegnazione. Se l’occasione è fuggevole, non bisogna lasciarla svanire: le intese sono rapide e senza parole. Quello che si racconta, e che io stesso credevo vero, della severità feroce dei costumi, della gelosia turchesca, del selvaggio senso dell’onore familiare che porta ai delitti e alle vendette, non è che leggenda, quaggiù. Forse era realtà in tempo non molto lontano, e ne resta un residuo nella rigidezza dei formalismi. Ma l’emigrazione ha cambiato tutto. Gli uomini mancano e il paese appartiene alle donne.”
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rlo_Levi_5.JPG
Lucania 61 (Museo nazionale d'arte medievale e moderna della Basilicata, Matera, Italya)
-
Jimmy (Robert De Niro)'nin en buyuk ortaklarindan, peruk dukkani sahibi Morrie Kessler (Chuck Low) 4 Ocak 1979'da restaurant cikisinda Tommy DeVito (Joe Pesci) tarafindan arabanin icinde olduruldu. Cesedi parcalanarak unlu Gangster Vincent Asaro'nun Queens, Jamaika'daki santiyesine gomuldu. (SIKI Dostlar - Goodfellas, 1990, filmi)
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...fjpkocv8sq_GqW
https://www.youtube.com/watch?v=lrPau0p1-Oc
-
Trt'de de yayinlanan, Yargic Harry'nin maceralarini konu alan Gece Mahkemesi (Night Court), 4 Ocak 1984'de NBC kanalinda basladi.
https://assets.nflxext.com/us/boxsho...s/70157318.jpg
-
Ingiliz heavy metal grubu Judas Priest, 9.albumu Defenders of the Faith'i 4 Ocak 1984'de Columbia Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/DwDfpSPX0AAbsAD.jpg
-
Ingiliz asilli Amerikali yazar Christopher Isherwood'un olum yildonumu (4 Ocak 1986)
"Ama eger bu benimse, gercekten icimdeyse... O zaman... Iste o zaman... Ve bu anda, ama cok silik, cok uzak, bulutlarin arasindaki daglarda zar zor secilen bir keci yolu gibi, bir sey daha goruyorum: Guvene giden bir yol. Korkunun, yalnizligin olmadigi, J.'ye, K.'ye, L.'ye, M.'ye ihtiyac duymadigim bir yere gidiyor. Bir saniyeligine goruyorum. Hatta bir anligina cok net gorunuyor. Sonra bulutlar kapaniyor, zirvenin acimasiz sogugu yuzunden donmus buzulun solugunu yanagimda hissediyorum. 'Yok,' diyorum kendi kendime, 'bunu asla yapamam. Tanidigim korkuyu, bildigim yalnizligi tercih ederim... Diger yolu secmek, kendimi kaybetmek demek. Artik bir kisi olmayacagim demek. Artik Christopher Isherwood olmayacagim. Yok hayir. Bu, bombalardan bile korkunc. Sevgilim olmamasindan bile korkunc, bununla asla yuzlesemem.' " Prater'in Meneksesi
https://s3-us-west-2.amazonaws.com/t...quare-1536.jpg
"But if it is mine, if it is really within me... Then... Why then... And, at this moment, but how infinitelyfaint, how distant, like the high far glimpseof a goat track through the mountains between clouds, I see something else: thewaythatleads tosafety. To where there is no fear, no loneliness, no need of J., K., L., or M. For a second, I glimpse it. For an instant, it is even quite clear. Then the clouds shut down, and a breath ofthc glacier, icy with the inhuman coldness of the peaks, touches my check. 'No' I think 'I could never do it. Rather the fear I know, the loneliness I know... For to take that other way would mean that I should no longer be a person. I should no longer be Christopher Isherwood. No, no. That's more terrible than the bombs. More terrible than having no lover. ThatI can never face.' ”
GRANT: Iyi bir siginagimiz oldugu duyulursa bir sey oldugu taktirde herkes iceri girmeye calisacaktir.
GEORGE: Yani?
GRANT: Ruslar fuze saldirisina basladiginda duygusalliga yer olmayacak.
GEORGE: Duygusalliga yer olmayacak bir dunya olacaksa, zaten oyle bir dunyada yasamak istemem.
https://bookmebookblog.files.wordpre...isherwood2.jpg
GRANT: If word gets out that youʼve got a better shelter, then everyone will try to get in when something happens.
GEORGE: And so?
GRANT: There will be no time for sentiment when the Russians fire a missile at us.
GEORGE: If itʼs going to be a world with no time for sentiment Grant, itʼs not a world that I want to live in.
-
Bill Gambini (Ralph Macchio) ve Stan Rothenstein (Mitchell Whitfield) 4 Ocak 1992'de Kaliforniya'daki universiteye baslamak uzere otomobille yola cikti. Yol uzerindeki bir kasabada mola verip yollarina devam ettiler. Ancak yolda polis tarafindan durdurulup ve cinayet sucundan hapse atildilar. Billy'nin kuzeni Vinny Gambini (Joe Pesci) nisanlisi Mona Lisa Vito (Marisa Tomei) ile birlikte kasabaya gelip ve genclerin savunmalarini ustlendi. Daha sonra bolge savcisi suclamalari geri cekti. (Beechum County, Alabama. Kuzenim Vinny - Mio cugino Vincenzo filmi)
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...iovN3794P8_hlp
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...1UOO-IdZ6SSgKv
https://images.justwatch.com/backdro...y-cousin-vinny
-
David Webb, Delta Force ile askere alinmasinin ardindan, 4 Ocak 1997'de CIA'ya katildi ve kod adi Jason Bourne olarak Treadstone projesine dahil edildi. (Bourne Film serisi)
http://bestofdate.com/img.php?date=1997-01-04
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...rjeMVwr8exvSa-
-
Dogaustu kurgu ve tarihi cocuk romanlarinda uzmanlasmis Ingiliz yazar Joan (Delano) Aiken’in dogum yildonumu (4 Ocak 2004)
“Bir zamanlar, issiz bir sahilde bir balikci yasarmis. Her gun kucuk kayigiyla denize acilip balik yakalar, her aksam da bu baliklari pisirip karnini doyururmus. Gunleri boyle gecermis. Sonunda dayanamayip kendi kendine, ‘Havadaki kuslarin ve denizdeki baliklarin bile hayati benimkinden daha iyi, cunku onlarin esleri var,’ demis. ‘Bana daha rahat bir hayat vermesi icin Safak Kizi Zora’ya dua edecegim.’ ” Denizin Dibindeki Krallik
https://images-na.ssl-images-amazon....1fwcCHDjFL.jpg
“Once a fisherman lived on the lonely shore. Every day he went out to sea in his little boat and caught fish; every night he cooked and ate the fish; so he lived. At last he said to himself, ‘Even the birds of the air and the fish of the sea have a better life than I, for at least they have companions. I will pray to Zora-djevojka, the Dawn Maiden, to bring some comfort into my life.’ ”
“Boylece Emma'ya biri kirmizi, biri mavi ve biri de gri, uc tane elbise verdi.
‘Elbiselerin yaninda, ‘dedi peri, ‘sana oynaman icin bir de kedi yavrusu verecegim.’
Kedi yavrusunun adi Sam'di ; yesil gozlu, siyah bir kediydi. Emma ona ilk goruste bayildi, cunku kucucuk, yumusacik ve kipir kipirdi.
Daha sonra peri, hosckal, deyip bastonuna abana abana agir agir uzaklasti. Lou Teyze eve gelip elbiseleri gorunce cok memnun oldu. Kirmizi ve mavi olanlari kesip Emma icin yeni elbiseler dikti. Elbiseler cok hos.” Yagmur Damlalarindan Kolye
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“So the fairy gave Emma three dresses, one red, one blue, and one gray.
‘And as well as the dresses,’ she said, ‘I will give you a kitten to play with.’
The kitten was called Sam, and he was black, with green eyes. Emma loved him at once because he was so small and soft and bouncy.
Then the fairy said good-bye and walked slowly away with her stick. Aunt Lou was very pleased when she came home and saw the dresses. She cut up the red one and the blue one and made new dresses for Emma. They looked lovely.”
-
Amerikali yazar, cevirmen, illustrator, ressam, entelektuel ve ogretmen Guy Mattison Davenport'un olum yildonumu (4 Ocak 2005)
"Yalnizca Almanca konusur. Bildigi tek yabanci sozcugun Ingilizcedeki gentleman olmasi hepimize cok hos geliyor. Baska insanlarin egitimli olmasina saygi duyar. Buyuk Frederick’ten beri bu kadar entelektuel bir liderimiz olmamisti. Mussolini’nin farkli diller konusabilmesine, edebi yetenegine, orgutleme dehasina, zafer resmi gecitleri ve eski Romali onur konularindaki klasik tutkusuna gipta eder.
Mizah anlayisi nefis. Bir keresinde, saci bozulmasin diye basina bir havaci basligi takmis. Mercedes’iyle giderken, hiz sinirini sadece birkac mille asmis ve motosikleti bir polis tarafindan yolun kenarina cekilmisti.
- Beni izleyin, dedi polis, bir sonraki kasabanin hakimi gerekli islemleri yapacak.
- Izle, dedi sofor onbasisina. Havaci basligi yuzunden polis Mercedes’te kimin oldugunu anlamamsti, ama hakimin muhafizi binaya kimin girmekte oldugunu gorup selam durdu, hakim de selam durunca herkes donup kaldi.
- Surat yuzunden tutuklandim, dedi, saskinliktan agzini balik gibi acip kapayan hakime. Kendisini biraz toparladiginda hakim, hata gibisinden bir sozcuk fisildadi.
- Kesinlikle degil, dedi. Hiz sinirini epey asmistik ve her ne kadar hiz gostergesine bakmiyorduysam da, sofor onbasimi suclamayacagim ve gercek bir vatandas gibi tum sorumlulugu ustlenecegim. Biz Almanlar kanuna saygili insanlariz, degil mi?"
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"He speaks German only. We all find it charming that the only alien wordhe knows is the English wordgentleman. He respects learning in others. Not since Frederick the Great have we had so intellectual a leader. He admires Mussolini his gift of languages, his literary talent, his organizational genius,his classical flair for triumphal parades and ancient Roman dignity.
His sense of humor is delicious. Once, out driving in his Mercedes, wear-ing an aviator cap to keep his hair in place, he exceeded the speed limit by afew miles only and was haled to the shoulder by a motorcycle policeman.
- Follow me, the policeman said, to the Magistrate's in the next town- ship, where you will catch it.
-Follow him, he instructed his chauffeur corporal.The policeman, you see, did not recognize who was in the Mercedes, because of the aviator cap, but the guard at the Magistrate's saw who was en-tering the building, and gave a salute, and the Magistrate gave a salute, andeveryone froze.
- I have been arrested for speeding, he said to the Magistrate, who opened his mouth like a fish, struck dumb. When capable of it, the Magis-trate whispered a word that sounded like mistake.
-Not a bit of it, he said. We were well over the limit, and whereas I wasnot heeding the speedometer, I will not blame my chauffeur corporal but when Germany took her place foremost among the nations. Germany above all."
-
Romanya dogumlu Kanadali sair Irving Peter Layton'in olum yildonumu (4 Ocak 2006)
Ben siir yazinca mutlu oluyorum en cok.
Ask, iktidar, zafer cigliklari da
bir sey, hem de bir hayli;
ama bir siir, tipki bir havuz gibi
suyu da iceriyor, yansimayi da.
Dogada bolunmus ne varsa benim cimdedir,
agac da agacin kufu de
bende kivama varir;
ben caneviyim onlarin. Degissinler,
atissinlar, saga sola sapsinlar alev gibi
ben onlarin agziyim, hizmetindeyim onlarin.
Iyice goruyorum, kosnulu pervaneler
kokuyla ve gunes aydinligiyla kocaman
daliyorlar tehlikeli caliliklarin icine
ya da gelip duran golgelerini dusuruyorlar
yillardan bir yil, dort basi mamur tanrilar
ayaklarini koysunlar diye,
ciceklerden yaptigim bahcenin ustune:
o tanrilar, yukselen duzenlerin dostudurlar,
onlar destekler bu coskulu dusunceleri
ve ta oralardan bagisladiklarini bildirirler
baskaldiran kanlari.
Ben sessiz bir deliyim, gozyaslarinin yanibasinda,
canina kiyilmis bir sey gibi yatiyorum
agaclarin evi olan
yesil havada ya da yaslanmisim carcabuk alev alan
havanin nice ardiclarin kanatlariyla
ustune devrildigi bir iskemleye;
biliyorum, tam mevsimi,
yapraklarla tomurcuklar fiskiriyor
ve canli ne varsa hazirliyor kendi olumunu
bir yandan da ta uzaklarda bir yerden
gelmis birisi sonduruyor dunyanin dogum gunu mumlarini.
https://images.randomhouse.com/cover/9780771049484
And me happiest when I compose poems.
Love, power, the huzza of battle
Are something, are much;
yet a poem includes them like a pool
water and reflection.
In me, nature’s divided things—
tree, mould on tree—
have their fruition;
I am their core. Let them swap,
bandy, like a flame swerve
I am their mouth; as a mouth I serve.
And I observe how the sensual moths
big with odour and sunshine
dart into the perilous shrubbery;
or drop their visiting shadows
upon the garden I one year made
of flowering stone to be a footstool
for the perfect gods:
who, friends to the ascending orders,
sustain all passionate meditations
and call down pardons
for the insurgent blood.
A quiet madman, never far from tears,
I lie like a slain thing
under the green air the trees
inhabit, or rest upon a chair
towards which the inflammable air
tumbles on many robins’ wings;
noting how seasonably
leaf and blossom uncurl
and living things arrange their death,
while someone from afar off
blows birthday candles for the world.
-
Irlandali yazar Colm Toibin, 4 Ocak 2010'da Ingiltere Costa Book Odullerinde 'Brooklyn' romaniyla Yilin Romancisi Odulunu kazandi.
https://4.bp.blogspot.com/-ezCpLfnCE...awards-010.jpg
"Friary Caddesi'ndeki evin ust katinda, oturma odasinin penceresinin onunde oturan Eilis Lacey, kiz kardesinin cevik adimlarla isten dondugunu gordu. Rose'un, Dublin'deki Clery's magazasinin indirimli satislarindan aldigi deri cantasi elinde, karsidan karisya, gunesten golgeye gecmesini seyretti. Rose, bej yun hirkasini omuzlarina almisti. Golf sopalari giristeydi. Eilis, birkac dakika icinde birisinin onu arayacagini ve kardesinin, yaz aksami hava iyice kararana dek donmeyecegini biliyordu."
https://d28hgpri8am2if.cloudfront.ne...1106477_hr.jpg
"Eilis Lacey, sitting at the window of the upstairs living room in the house on Friary Street, noticed her sister walking briskly from work. She watched Rose crossing the street from sunlight into shade, carrying the new leather handbag that she had bought in Clerys in Dublin in the sale. Rose was wearing a cream-coloured cardigan over her shoulders. Her golf clubs were in the hall; in a few minutes, Eilis knew, someone would call for her and her sister would not return until the summer evening had faded."
-
Italyan sarkici (pop, blues ve jazz), gitarist ve soz yazari Pino Daniele'nin olum yildonumu (4 Ocak 2015)
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...TJbESn7J5oVg9a
https://i.makeagif.com/media/1-08-2016/EEbX1W.gif
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...a9dxHYXVAXP4xS
"Eger bana askin gozleriyle bakarsan asla ayrilmayiz"
-
Israilli roman yazari Aharon Appelfeld'in olum yildonumu (4 Ocak 2018)
"Karl bir koltukta oturmus, isiklandirilmis akvaryuma bakiyordu. Basgarson yanina gelerek gecen yil akvaryumda yasanan korkunc felaketten bahsetti. Doga asigi birisi birkac mavi Cambium baligi getirmis ve onlari oteki baliklarin yanina koymasi icin otel sahibini ikna etmisti. Otel sahibi bu mavi baliklar konusunda biraz ikirciklenmis ama sonunda kabul etmisti. Ilk birkac gun mavi Cambium baliklari suda neseyle oynasmislar ama bir gece, aniden saldirip oteki baliklari korkunc bir sekilde katletmislerdi. Sabaha akvaryumun dibi ceset doluydu. 'Peki bunlar da katillerin torunlari mi?' diye sordu Karl. 'Hayir. Otel sahibi katillere olum cezasi verdi.' 'Oyleyse, bunlar baska baliklar mi?' 'Evet, yenileri. Onlara cok duskunum. Bak suda ne muhtesem suzuluyorlar. Sizce de harika degiller mi?' Karl 'Kendi aralarinda baris icinde yasiyorlar mi?' diye sordu. 'Sanirim,' dedi basgarson. 'Yesil olanlar cok mutevazi ve kendi hallerindeler, hic de kavgaci degiller.' 'Onlari ayirmak gerekmiyor mu?' Basgarson, 'Belki gerekiyordur,' dedi."
https://m.media-amazon.com/images/I/...CLZZZZZZZ_.jpg
"Karl sat in an armchair and looked at the illuminated aquarium. The headwaiter approached and told him about the terrible catastrophe that had taken place in the aquarium the year before. A nature lover had brought some blue Cambium fishes and persuaded the hotel owner to put them in with the other fish. The hotel owner was a little apprehensive about these blue fish, but in the end he agreed. For the first few days the blue Cambium fish disported themselves gaily in the water, but one night they suddenly fell on the other fish and massacred them horribly. In the morning the floor of the aquarium was full of corpses. 'And are these the descendants of the murder* ers?' asked Karl. 'No. The hotel owner sentenced the murderers to death.' 'So these are other fishes then?' 'Yes, new ones. I'm very fond of them. Look how grandly they sweep through the water. There's something magnificent about them, don't you think?' 'Do they live in peace among themselves?' asked Karl. 'I think so,' said the headwaiter. 'The green ones are very modest and retiring, not at all belligerent.' 'Don't you think they should be separated?' 'Perhaps they should,' said the headwaiter."
-
Amazon, Al Pacino ve Logan Lerman’in Nazi avcilarini canlandirdigi dizisi Hunters'tan yeni fragman yayinladi.
https://youtu.be/sAoA9ehDaF4
-
Hirvatistan dogumlu Italyan ressam Giulio Clovio'nun olum yildonumu (5 Ocak 1578)
Farnese Hours, 1537 - 1546
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
Holy Family with Santa Isabel and San Juanito, 1556 - 1557
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
-
Italyan ressam Giovanni Stefano Danedi’nin dogum yildonumu (5 Ocak 1612)
Christ Washing the Disciples' Feet, 17th century
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._apostolom.jpg
Apollo e Marsia, 1665
https://upload.wikimedia.org/wikiped...1665_circa.JPG
-
Librettosu Giacinto Andrea Cicognini tarafindan Yunan mitolojisinde altin postu arayan Argonotlarin lideri olan Iason'un mitinden uyarlarak yazildigi, Italyan barok donem bestecisi Francesco Cavalli’nin beteledigi 1 prolog ve 3 perdeden olusan Il Giasone operasi ilk gosterimini 5 Ocak 1649’da Venedik, Teatro San Cassiano’da yapti.
http://www.operadisc.com/images/imma...re/cavalli.jpg
http://www.librettidopera.it/giasone/immagine_05.jpg
-
Hollandali ressam Herman Saftleven’in olum yildonumu (5 Ocak 1685)
Flusslandschaft mit Regenbogen, 1667
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ollections.jpg
A harbour scene, 1685
https://upload.wikimedia.org/wikiped...bour_scene.jpg
-
Ispanyol ressam Miguel de Santiago’nun olum yildonumu (5 Ocak 1706)
San Agustín se aparece al Duque de Mantua, 1655
https://upload.wikimedia.org/wikiped...._XVII%29..JPG
La Virgen alada del Apocalípsis, 17th century
https://upload.wikimedia.org/wikiped...e_Santiago.jpg
-
Italyan ressam Marcello Bacciarelli’nin olum yildonumu (5 Ocak 1818)
Reception of a miller from Marymont, c.1771
https://upload.wikimedia.org/wikiped...8detail%29.jpg
Alcibiades Being Taught by Socrates, 1776
https://upload.wikimedia.org/wikiped...2C_1776-77.jpg
-
Hollandali ressam Salomon Leonardus Verveer’in olum yildonumu (5 Ocak 1876)
Imaginary View based on the Kolksluis, Amsterdam, 1839
https://upload.wikimedia.org/wikiped...SK-A-1153.jpeg
Afternoon in Katwijk aan Zee, 1863
https://upload.wikimedia.org/wikiped...jk_aan_Zee.jpg
-
Italya dogumlu Ingiliz sair Humbert Wolfe'un hem dogum (5 Ocak 1885) hem de olum yildonumu (5 Ocak 1940)
https://lordhicks.files.wordpress.co.../dscf4214e.jpg
Adi anilmayan bir dunyada, soguk bir mazide
yuruyor ince, uzun boylu delikanlilar,
gulusuyorlar ama sessizlik bozulmuyor,
cok duru seslenseler de hic ses duyulmuyor.
Umutsuzca sevdikleri seylerden konusuyorlar burada,
hava soylediklerini tasiyamayacak kadar ince.
Genc ve altinsarisiydilar, gelip aciyi buldular burada,
genclikleri ihtiyar simdi, altinsarilari beyaz.
Yine de kalpleri ayni hala, soyle sesleniyorlar birbirlerine:
'Bir kenara kaldirdigimiz hayatlari ne yaptilar?
Gencligimizle onlar genc, altinsarilarimizla onlar mi isiyor simdi kardesim?
Biz olduk diye onlar olume gulumseyerek mi bakiyorlar?"
Haritasi cikarilmamis bir dunyada, soguk bir arazide
sorgulayan gozlerle birbirini ariyor delikanlilar.
Gencler, altin kalpliler birbirlerine
sessiz cennetlerinde, calinan dunyalarini soruyorlar.
-
Iskoc yazar Robert Louis Stevenson, Dr. Jekyll ile Bay Hyde romanini 5 Ocak 1886 tarihinde Longmans, Green Co. araciligiyla yayimladi.
“Soru sormakla kiyamet gunu arasinda pek cok benzerlik vardir. Soru sormak bir tasi harekete gecirmek gibidir. Bir dagin tepesinde oylece oturdugunu dusun; tas baslar yuvarlanmaya ve oteki taslari da harekete gecirir; cok gecmeden, taslardan biri evinin arka bahcesinde oturan kendi halinde( hem de en son akla gelebilecek ) bir adamcagizin tepesine iniverir, ailesi de dimdizlak ortada kalir. Yok, efendim, ben ilkemden sasmam : Birinin cani burnuna gelmisse ona fazla soru sormayacaksin.''
https://media.gettyimages.com/photos...re-id113440524
"I feel very strongly about putting questions; it partakes too much of the style of the day of judgment. You start a question, and it's like starting a stone. You sit quietly on the top of a hill; and away the stone goes, starting others; and presently some bland old bird (the 140 last you would have thought of) is knocked on the head in his own backgarden and the family have to change their name. No, sir, I make it a rule of mine: the more it looks like Queer Street, the less I ask."
-
Isvicreli ressam Louis-Auguste Veillon’un olum yildonumu (5 Ocak 1890)
The Temple at Philae, 1889
https://www.christies.com/img/LotIma...at_philae).jpg
Fishermen in the region of Naples, unknown date
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._de_Naples.jpg
-
Polonyali ressam Władysław Podkowiński'nin olum yildonumu (5 Ocak 1895)
Frenzy of Exultations, 1863
https://upload.wikimedia.org/wikiped...i_%2C_1863.jpg
Nowy Świat Street in Warsaw on a summer's day, 1892
https://upload.wikimedia.org/wikiped...er%27s_day.jpg
-
Fransiz surrealist ressam Raymond Georges Yves Tanguy'in dogum yildonumu (5 ocak 1900)
Mama, Papa is Wounded!, 1927
http://www.jiekley.com/wp-content/up...Y12_0367_2.jpg
Divisibilità indefinita (Indefinite Divisibility, 1942)
http://antartico.altervista.org/wp-c...16-720x906.jpg
-
Isvicreli ressam Johann Rudolf Koller’in olum yildonumu (5 Ocak 1905)
Mittagsruhe 1860
https://upload.wikimedia.org/wikiped...sruhe_1860.jpg
Reiter und Bäurin an einem See, 1905
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._einem_See.jpg
-
Rus ressam Valentin Alexandrovic Serov’un olum yildonumu (5 Ocak 1911)
Peter II departure and Empress Elizabeth Petrovna on hunting, 1900
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ingOnAHunt.jpg
The Rape of Europa, 1910
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
-
Ruzgar Gibi Gecti filminde Brent Tarleton karakterine hayat veren Amerikali aktor (George Keefer Brewer) George Reeves’in dogum yildonumu (5 Ocak 1914)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ves_-_1948.jpg
https://img1.wsimg.com/isteam/ip/573...:400,cg:true,m
-
Isvicreli yazar, oyun yazari ve ressam Friedrich (Josef) Durrenmatt’in dogum yildonumu (5 Ocak 1921)
https://pbs.twimg.com/media/DwH69esWoAA-VVY.jpg
"Nehle de oradaydi. Toplama kamplarinda suruler halinde gorulen kamp doktorlarindan biriydi; bilimsel bir tutkuyla kitleleri oldurmeyi uzerine almis pislik sinekleri.Yuzlerce tutuklu, hava, fenol, karbonik gazla ya da gokle yer arasinda bu cehennemlik eglenceyi gerceklestirmeye yarayacak herhangi bir seyle olduruluyordu. Yahut da gerektikce deneylerini insanlar uzerinde ve narkoz kullanmaksizin yurutuyor, ustelik buna gerekce de buluyorlardi. Cunku Reich 'in maresali canli hayvan uzerinde deney yapmayi yasaklamisti." Suphe
https://images.booklooker.de/x/00S08...r-Verdacht.jpg
"Da war denn also auch dieser Doktor Nehle vorhanden, auf dessen Schicksal du so begierig bist, Mann einer sittlichen Weltordnung. Er war einer der Lagerärzte, von denen es in jedem Lager ganze Geschwüre voll gab; Schmeißfliegen, die sich mit wissenschaftlichem Eifer dem Massenmord hingaben, die Häftlinge zu Hunderten mit Luft, Phenol, Karbolsäure und was sonst noch zu diesem infernalischen Vergnügen zwischen Himmel und Erde zur Verfügung stand, abspritzten, oder gar, wenn es darauf ankam, ihre Versuche am Menschen ohne Narkose ausführten, aus Not, wie sie versicherten, da der dicke Reichsmarschall ja die Vivisektion an Tieren verboten hatte. "
https://images.gr-assets.com/books/1...0l/9654254.jpg
"E là, dunque, viveva anche questo dottor Nehle, del cui destino sei tanto curioso, tu che credi nell'ordine morale della terra. Era uno dei medici del lager, l'ulcera di tutti i lager; mosche sanguinarie che si davano con zelo scientifico all'eccidio in massa, che praticavano a centinaia di prigionieri punture di aria, di fenolo, di acido carbonico, e tutte le altre maledizioni che esistono tra il cielo e la terra per questi spassi infernali, oppure, quando avevan voglia, facevano i loro esperimenti sulla gente, senza narcosi, per necessità, assicuravano, perché quel pancione di maresciallo del Reich aveva proibito la vivisezione degli animali."
-
-
Ispanyol roman, deneme yazari ve sair Juan Goytisolo’nun dogum yildonumu (5 Ocak 1931)
“Vatan tum kotu aliskanliklarin anasidir: illetten tedavi olmanin en hizli ve etkin yolu onu satmak, ihanet etmektir: nasil mi satmak? Ister pahali ister bedavaya: kime mi? En yuksek payi kim surerse ona: ya da, verip kurtulmak agulu armagani, onu hic bilmeyene, bilmek de istemeyene: ister zengine ister yoksula, umursamazin tekine ya da bir asiga: salt ihanet zevki yeter: bizi belirleyen, bizi tanimlayan, istemeden bizi bir seyin sozcusune donusturen: ustumuze bir yafta yapistiran, bize bir maske yakistiran ne varsa ondan siyrilma zevki ugruna... Harac mezat satmak her seyi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....10LmjQcsoL.jpg
“La patria es la madre de todos los vicios : y lo más expeditivo y eficaz para curarse de ella consiste en venderla, en traicionarla : venderla? : por un plato de lentejas o por un Perú, por mucho o por nada : a quién? al mejor postor : o entregarla, regalo envenenado, a quien nada sabe ni quiere saber de ella : a un rico o a un pobre, a un indiferente, a un enamorado : por el simple, y suficiente, placer de la traición : de liberarse de aquello que nos identifica, que nos define : que nos convierte, sin quererlo, en portavoces de algo : que nos da una etiqueta y nos fabrica una máscara : qué patria? : todas : las del pasado, las del presente, las del futuro : las grandes y las chicas, las poderosas, las miserables : venta en cadena, delito continuado, traición permanente y activa.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Homeland is the mother of all vices: in order to be cured of it as rapidly and completely as possible, the best remedy is selling it, betraying it: selling it?: for a mess of potage or for all of Peru, for a great deal or for almost nothing: to whom?: to the highest bidder: or giving it, as a gift filled with poison, to someone who knows nothing about it and does not care to know anything: a rich man or a poor one, a man who is indifferent or one hopelessly in love: for one simple but sufficient reason: the pleasure of betraying...what homeland?: all of them: those of the past, the present, and the future...selling one's homeland into bondage, an endless chain of sales...an unending crime, permanent and active betrayal.”
-
1 Akademi, 4 Golden Globe, 1 Emmy ve 1 BAFTA Odulu sahibi Amerikali aktor Robert (Selden) Duvall’in dogum gunu (5 Ocak 1931)
https://www.myfilmviews.com/wp-conte...rt-Duvall1.jpg
https://media.giphy.com/media/Y4ElPb6BMux0c/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/l0Iy6d...zkly/giphy.gif
"Imparatora karsi komplo basarisiz oldugunda ... komploculara her zaman bir sans verilir, miraslarini ailelerine birakmalari icin, degil mi ? / Quando un complotto contro l'Imperatore falliva, una possibilità veniva lasciata ai congiurati... Perché le famiglie conservassero i loro beni. / When a plot against the emperor failed... the plotters were always given a chance to let their families keep their fortunes. Right?" Tom Hagen (Robert Duvall ~ The Godfather Part II, 1974)
https://www.youtube.com/watch?time_c...ature=emb_logo
-
Italyan yazar, edebiyatci, elestirmen, dilbilimci ve dusunur Umberto Eco'nun dogum yildonumu (5 Ocak 1932)
https://pbs.twimg.com/media/DwIb14nX0AEfKLQ.jpg
"Asik olma gereksinimi. Bazi seylerin olacagini onceden sezinler insan; o sirada umarsizca bir ask gereksinimi duydugu icin asik olur. Icinde asik olma istegi duydugu zaman bastigi yere dikkat etmeli insan: Ask iksiri icmis gibi ilk onune gelene asik olur. Bir maymuna bile." Foucault Sarkaci
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Bisogno di innamorarsi. Certe cose le senti venire, non è che ti innamori perché ti innamori, ti innamori perché in quel periodo avevi un disperato bisogno di innamorarti. Nei periodi in cui senti la voglia di innamorarti devi stare attento a dove metti piede: come aver bevuto un filtro, di quelli che ti innamorerai del primo essere che incontri. Potrebbe essere un ornitorinco."
https://i.pinimg.com/originals/a3/0f...da2b063bc8.jpg
"Kitaplar inanilmak icin degil, sorgulanmak icin vardir. Bir kitabi degerlendirirken onun bize ne soyledigini degil ne anlama geldigini sorgulamaliyiz. / Books are not made to be believed, but to be subjected to inquiry. When we consider a book, we mustn't ask ourselves what it says but what it means." Gulun Adi
https://i.pinimg.com/originals/a7/50...e157c259ff.jpg
"Okumayanlar 70 yasinda sadece bir hayat yasayacaklardi: kendileri! Okuyanlar 5.000 yil yasayacaklardi: Orada, Cain Abel'i oldurdugunde, Renzo Lucia'yla evlendiginde, Leopardi'nin sonsuzluga hayran kaldigi zamanlar vardi ... cunku okuma geriye donuk olumsuzluktu."
https://pbs.twimg.com/media/ENgYBg5X...jpg&name=small
"Peygamberlerden kork Adso; gercek ugruna olmeye hazir olanlardan da; cunku onlar genellikle bircok baska insani da kendileriyle birlikte olmeye suruklerler, bazen kendilerinden once, bazen kendilerinin yerine. / Temi, Adso, i profeti e coloro disposti a morire per la verità, ché di solito fan morire moltissimo con loro, spesso prima di loro, talvolta al posto loro.” Gulun Adi
http://img.over-blog-kiwi.com/0/82/1..._925466_03.jpg
"Biz kimiz, diye soruyordum kendi kendime. Biz ki, Hamlet'i kapicimizdan daha gercek sayiyoruz. / Mi stavo chiedendo chi siamo noi. Noi che riteniamo Amleto più vero del nostro portinaio"
-
Iranli sair, yazar, oyuncu, yonetmen ve ressam Furug Ferruhzad'in dogum yildonumu (5 Ocak 1935)
Gunah isledim lezzet dolu bir gunah
titreyen esrik bir tenin yaninda
Tanrim ne bileyim ne yaptim ben
o karanlik susku dolu zulada
o karanlik susku dolu zulada
baktim gozlerine gizemleriyle dolu
gozlerinin caresiz isteklerinden
kalbim gogsumde cirpinip durdu
o karanlik susku dolu zulada
yaninda darmadagin oturdum
dudaklarima heves doktu dudaklari
deli kalbimin uzuncunden kurtuldum
askin oykusunu okudum kulaklarina:
seni istiyorum ey benim cananem!
ey bagri can bagislayan, seni
seni ey askim benim divanem!
kirmizi sarap camda oynadi
gozlerinde heves yalazlandi
yumusak yatakta benim bedenim
gogsunde onun sarhosca kivrandi
gunah isledim lezzet dolu bir gunah
alevli yangili bir kucakta
gunah isledim kinci, sicak
ve demirsi iki kol ortasinda
https://pbs.twimg.com/media/DEmzYssXUAAyxdv.jpg
Ho peccato, peccato, quanto piacere
nell'abbraccio caldo e ardente ho peccato
fra due braccia ho peccato
accese e forti di caldo rancore, ho peccato.
In quel luogo di buio silenzio appartato
nei suoi occhi colmi di segreti ho guardato,
nel palpito del petto furioso il mio cuore
tremava nei suoi occhi di desiderio in preghiera.
In quel luogo di buio silenzio appartato
accanto a lui al suo fianco sconvolta
la sua bocca desiderio versava tra le labbra mie,
scappata, io, dalle pene del folle mio cuore.
Gli sussurrai piano piano la melodia dell'amore:
ti voglio, ti voglio, anima mia
ti voglio, ti voglio, abbraccio che infiamma
ti voglio, amore mio pazzo.
Il desiderio nei suoi sguardi fiamme avvampava,
il vino nero nella coppa tremava e danzava.
Il mio corpo sul tenero letto
sul suo petto ubriaco oscillava.
Ho peccato, peccato, quanto piacere
accanto all'estatico fremito di un corpo.
Oddio, mio Dio, che cosa ho mai fatto
in quel luogo di buio silenzio appartato
-
Ispanyol dramatist ve roman yazari Ramón María del Valle-Incán de de Peña'nin olum yildonumu (5 Ocak 1936)
"Ispanya'da emek ve zeka daima hor goruldu. Burada her seyi yoneten para. Ideal devrim Rusya’daki gibi zenginligi yok eden devrimdir. Tum zenginlerin kafasini kesmek yeterli degil."
https://www.actualidadliteratura.com...alleinclan.jpg
"En España el trabajo y la inteligencia siempre se han visto menos preciados. Aquí todo lo manda el dinero. El ideal revolucionario tiene que ser la destrucción de la riqueza, como en Rusia. No es suficiente la degollación de todos los ricos."
Ispanyol bohem roman yazari, aair ve gazeteci Alejandro Sawa'nin olumunun ardindan Ruben Dario’ya yazdigi mektupyan:
“Zavalli Alejandro Sawa’nin evinde, cenaze onunde onun icin, kendim icin ve tum yoksul sairler icin agladim.
Alejandro yayinlanmamis bir kitap birakti. Su ana kadar yazdiklarinin en iyisi. Umutlari ve kederlerine dair bir gunluk, bir hatirat. Bu kitabi yayinlatma cabalarinin basarisizliga ugramasi ve El Liberal gazetesine gonderdigi yazilar icin aldigi altmis pesetalik isine son verildigini bildiren bir mektup son gunlerinde onu delirtti. Umutsuz bir delilik. Kendini oldurmek istedi. Yasami tipki bir trajedi krali gibi son buldu: deli, kor ve umutsuz."
https://upload.wikimedia.org/wikiped...pento_1924.jpg
"Vengo a verle después de haber estado en casa de nuestro pobre Alejandro Sawa. He llorado delante del muerto, por él, por mí y por todos los pobres poetas.
Alejandro deja un libro inédito. Lo mejor que ha escrito. Un diario de esperanzas y tribulaciones. El fracaso de todos sus intentos para publicarlo y una carta donde le retiraban la colaboración de sesenta pesetas que tenía en El Liberal, le volvieron loco en sus últimos días. Una locura desesperada. Quería matarse. Tuvo el final de un rey de tragedia: loco, ciego y furioso."
-
Kenyali yazar Ngũgĩ wa Thiong'o’nun dogum gunu (5 Ocak 1938)
"Bu gunler icin kan dokuldu. Barakalarimizdaki lekeler kurbanlik koclardan akan kanin degil, biz yasayalim diye olen ogullarimizin ve kizlarimizin damarlarindan akan kanin lekesidir. Ve koylerimizde her yerde, pazar yerlerinde, tarlalarda, hatta havada bile dullarin ve yetimlerin feryatlarini duyuyoruz ve onlarin bu haykirislarini bastirmak icin yuksek sesle konusarak geciyoruz yanlarindan, cunku bir sey yapamiyoruz Tanrim, hicbir sey yapamiyoruz." Bir Bugday Tanesi
https://1.bp.blogspot.com/-_uvpnVQaX...of%2BWheat.jpg
“Oh Lord, are eternal blessings. Blood has been spilt for this day. Each post in our huts is smeared not with blood from the ram, but blood from the veins and skins of our sons and daughters, who died, that w emay live. And everywhere in our villages, in the market place, in the shambas, nay, even in the air, we hear the widows and orphans cry, and we pass by, talking loudly to drown their moaning, for we can do nothing, Lord, we can do nothing.”