-
"Gecmis tuhaf bir sey. Her zaman sizinledir, bence on ya da yirmi yil once olmus bir seyi dusunmeksizin bir saat bile geciremeyiz, yine de cogunlukla hicbir gercekligi yoktur, tarih kitaplarindaki bir suru malzeme gibi, o da yalnizca bildik bir olgular dizisinden ibarettir. Sonra sans eseri bir goruntu veya ses ya da koku, ozellikle de koku, size carpar ve sadece gecmis canlanmakla kalmaz, siz de gercekten gecmise donuverirsiniz." George Orwell, Daralma
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“The past is a curious thing. It's with you all the time. I suppose an hour never passes without your thinking of things that happened ten or twenty years ago, and yet most of the time it's got no reality, it's just a set of facts that you've learned, like a lot of stuff in a history book. Then some chance sight or sound or smell, especially smell, sets you going, and the past doesn't merely come back to you, you're actually in the past.”
-
Ingiliz aristokrat, asker, denizci, kasif, yazar ve sair Sir Walter Raleigh'in dogum yildonumu (22 Ocak 1552)
https://image.slidesharecdn.com/rale...?cb=1445953739
Fakat genclik surebilirdi ve askta cogalabilir
Eglencinin zamani olmazdi hic yasi da
O zaman bu sevincleri tasiyabilirdi aklim
Seninle yasamak
Ve senin askin olmak icin
https://4.bp.blogspot.com/-bSwvoefOD...r+escritor.jpg
Ma se la gioventù potesse durare e l'amore aumentare,
se le gioie non avessero fine né età né esigenze,
allora questi piaceri potrebbero spingere la mia mente
a vivere con te ed essere la tua amata.
-
Ingiliz filozof ve bilim adami Francis Bacon’in dogum yildonumu (22 Ocak 1561)
"Karacigerdeki sorunu gidermek icin sarsa, dalak icin demir, akciger icin sulfur cicekleri, beyni rahatlatmak icin de kunduz esansi kullananilirsin de, gonlundeki sikintilari, uzuntuleri, neseleri, korkulari, umitleri, kuskulari, kaygilari, misyonlari ve buna benzer bircok seyi guvenle itiraf edebilecegin sadik bir dosttan baskasi seni kurtaramaz." Secme Aforizmalar
https://classic-literature.co.uk/wp-...the-essays.jpg
"You may take sarza to open the liver, steel to open the spleen, flowers of sulphur for the lungs, castoreum for the brain; but no receipt openeth the heart, but a true friend; to whom you may impart griefs, joys, fears, hopes, suspicions, counsels, and whatsoever lieth upon the heart to oppress it, in a kind of civil shrift or confession."
http://izquotes.com/quotes-pictures/...con-208595.jpg
“Kitap vardir, ancak tadina bakilmak icindir; kitap vardir yutulmak, kitap da vardir cignenmek ozumlenmek icindir; baska deyimle, kimi kitaplarin insan ancak birkac bolumune goz atmali, kimisini bastan sona soyle bir okuyup gecmeli, pek azini da her ayrinti uzerinde titizlikle durarak adamakilli okumali.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...on-1-47-95.jpg
“Para gubreye benzer, dort bir yana sacilmadikca ise yaramaz."
-
Ingiliz sair John Donne'nun dogum yildonumu (22 Ocak 1572)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...and-angels.jpg
Iki uc kez sevmistim seni,
Yuzunu gurmeden, adini duymadan once.
Hani tapariz ya meleklere, bize gorunduklerinde
Kimi oyle bir ses, kimi belirsiz bir alev gibi.
Gene de senin bulundugun yere geldigimde,
Gordugum cok guzel, gorkemli bir hicti!
Ama ruhum etten kemikten olduguna
Ve onlarsiz bir sey yapamayacagima gore,
Bir bedene burunmeli ruhumun cocuklugu olan ask da,
O da bensiz olamaz annesi gibi.
Bu yuzden senin icin, nedir, kimdir, diye
"Bir sor bakalim" dedim ask'a once,
Sonra biraktim burunsun artik bedenine,
Yerlessin dudaklarina, gozlerine, alnina.
Iste boyle, aska biraz safra yuklesem de,
"Daha dengeli olsa" derken gidisi,
Baktim oyle yuklemisim ki ask teknesini,
Hayranligim bile batacak hale gelmis neredeyse.
Sacinin bir teli bile aska oyle cok is cikariyor ki,
Daha uygun bir beden bulmak gerek bunun yerine.
Cunku ask ne hiclikte barinabilir, ne de
Asiri yogun, asiriparlak varliklarda.
O halde; nasil bir melek kendi kadar olmasa bile,
Saf ve cisimsiz, havadan yuz ve kanatlar takinirsa,
Benim askimin kuresi olabilir senin askin da.
Iste havanin safligiyla meleklerinki arasinda
Ne fark varsa,
Sonsuza dek
O fark
Olacak aslinda,
Kadinin askiyla
Erkegin aski arasinda
http://izquotes.com/quotes-pictures/...nne-282566.jpg
Hic kimse bir ada degildir.
Ne de butunuyle kendisi,
Her insan kitanin bir parcasidir,
Govdenin bir bolumu;
Bir toprak parcasi deniz tarafindan alip goturulse,
Avrupa azalir.
Tipki haritadaki burun gibi,
Tipki senin veya bir arkadasinin sahip oldugu mulk gibi;
Bir insanin olumu de beni azaltir,
Cunku ben insanligin kendisinde icerigim,
Oyleyse asla haber gonderip sordurma
Canlar kimin icin caliyor diye;
Onlar senin icin caliyor
-
Flaman ressam Sebastiaen Vrancx'in dogum yildonumu (22 Ocak 1573)
Sorpresa de un convoy (Assault on a convoy, 17th century)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...aan_Vrancx.jpg
The Battle of Stadtlohn, 1623
https://upload.wikimedia.org/wikiped...aen_Vrancx.jpg
-
Fransiz ressam Nicolas Lancret'nin dogum yildonumu (22 Ocak 1690)
Fête galante représentant une dame dansant avec Pulcinella (Galante feast representing a lady dancing with Pulcinella, unknown date)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...34_28x23.2.jpg
The Swing, circa 1730 - 1735 (Cincinnati Art Museum)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Art_Museum.JPG
-
Alman yazar, filozof, gazeteci ve Alman Edebiyatinin ilk onemli elestirmeni Gotthold Ephraim Lessing'in dogum yildonumu (22 Ocak 1729)
"Benimle kalir misin? Yanimda. Ister Hristiyan, ister Musluman ol; hepsi bir! Ister beyaz pelerin; ister maslah giy, ister sarik tak, istersen de fesle dolas; nasil istersen! Hepsi bir! Ben hicbir zaman, Butun agaclarin kabugunun ayni olmasini istemedim."
http://www.dtv.de/_cover_media/450b/9783423026000.jpg
"Bleibst du wohl bei mir? Um mich? – Als Christ, als Muselmann: gleich viel! Im weißen Mantel, oder Jamellonk; Im Tulban, oder deinem Filze: wie du willst! Gleichviel! Ich habe nie verlangt, Daß allen Bäumen eine Rinde wachse."
"Dilediginiz kadar benim milletimi hor gorun. Ikimiz de milletimizi kendimiz secmedik, milletimiz biz miyiz? Millet ne demektir? Hristiyan ve Musevinin, Hristiyanligi ve Museviligi insanligindan once mi gelir? Ah, keske sizin sahsinizda, kendisine sadece insan denmesini yeterli bulan birini bulmus olsaydim!"
https://www.fischerverlage.de/media/...96-90048-0.jpg
"Verachtet Mein Volk so sehr Ihr wollt. Wir haben beide Uns unser Volk nicht auserlesen. Sind Wir unser Volk? Was heißt denn Volk? Sind Christ und Jude eher Christ und Jude, Als Mensch? Ah! wenn ich einen mehr in Euch Gefunden hätte, dem es gnügt, ein Mensch Zu heißen!"
https://gutezitate.com/zitate-bilder...ing-245828.jpg
"Bazi olaylar karsisinda aklini kaybetmeyecek olan insanin kaybedecek akli da yoktur."
https://de.jarofquotes.com/zitate/48311.jpg
"Isterseniz yanlis dusunun; ama ne olur kendiniz dusunun."
-
Iskoc sair ve Romantizm akiminin onde gelen simalarindan George Gordon Byron'in dogum yildonumu (22 Ocak 1788)
https://pbs.twimg.com/media/DxhEQKlXcAAx8Ys.jpg
http://izquotes.com/quotes-pictures/...ron-339635.jpg
Ah, opebilseydim o atesten gozleri.
Bir milyon yetmezdi arzumu sondurmeye;
Batirip dururdum dudaklarimi sevince.
Kalirdim her opuste bir cag boyu;
Yine de doymak bilmezdi ruhum.
Operdim durmadan, sarilirdim sana:
Hicbir sey ayiramazdi opusumu opusunden;
Opusur dururduk, opusurduk sonsuzca.
Opuslerimizin sayisi gecse bile
Sari hasadin sayisiz tohumunu.
Bos bir caba olurdu ayrilmak:
Ayrilabilir miydim? - Ah! Asla - asla!
https://i.imgflip.com/1o2y6r.jpg
"Mutluluk ucsuz bucaksiz ormanlardadir, Bombos sahillerdeki coskudadir. Insan elinin degmedigi bir yerdedir, Denizin diplerinde ve gurlemesindedir. / C'è un piacere nei boschi senza sentieri, C'è un'estasi sulla spiaggia desolata, C'è vita, laddove nessuno s'intromette, Accanto al mar profondo, e alla musica del suo sciabordare."Ozgurluk Yolu / Nelle terre selvagge
-
Ingiliz romantik sair Lord Byron (George Gordon Byron) Parisina ve Korint Kusatmasi'nin (The Siege of Corinth) yazimini 22 Ocak 1816'da tamamladi.
https://www.jamescumminsbookseller.c...g?v=1446784164
-
Isvecli roman ve oyun yazari August Strindberg’in dogum yildonumu (22 Ocak 1849)
https://pbs.twimg.com/media/EO3_IcMW...jpg&name=small
"Dus goruyorum, demek varim. / I dream, therefore I exist."
"Bir gun bir cocuga sormustum deniz neden tuzludur diye.Babasi uzun bir sefere cikmisti. Cocuk hemencecik karsilik verdi: ‘Deniz tuzludur cunku denizciler durmadan aglarlar!’ ‘ Neden denizciler boyle cok aglar ki!’ ‘Cunku’ dedi ‘yolculuklari bitmez.Onun icin de mendillerini hep direklere asip kuruturlar.’ Yine sordum: ‘Ya nicin insanlar uzgun olunca aglar?’ ‘Cunku’ dedi ‘daha duru gorebilelim diye gozlerin camini ara sira yikamak gerek"
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...916-uk-300.jpg
“I once asked a little boy why the sea was salt, and the boy, whose father was away on a long journey, said right away, ‘The sea is salt because the sailors cry so much.’ ‘But why do the sailors cry so much?’ I asked. ‘Because,’ he said, ‘they always have to go away from home- and that's why they're always drying their handkerchiefs up on the masthead!’ And then I asked him, ‘But why do people cry when they're sad?’ And he said, ‘That's because they have to wash the glasses of their eyes so they can see better."
“Bak, bu magaranin yapisi bir deniz kabugunu andiriyor, goruyorsun, degil mi? Kulaginin da bir deniz kabugu yapisinda oldugunu bilmiyor musun? Bilirsin, ama aklina gelmemistir. (Kiyidan bir deniz kabugu alir.) Cocuklugunda boyle bir deniz kabugunu kulagina koyup da kaninin damarlarinda uguldayisini, dusuncelerinin beyninde vizildayisini, vucudunun dokusunda bin bir yipranmsi ipligin kopusunu dinledigin olmadi mi hic? Butun bu sesleri su kucuk kabukta duyarsin.”
https://images.gr-assets.com/books/1...l/17198168.jpg
“Don't you see how the grotto is shaped like a sea- shell? Yes, of course you do. Don't you realize that your ear is shaped like a seashell? You do, but you haven't thought about it.(She picks up a shell from the beach) Didn’t you ever as a child hold seashell to your ear and listen… listen to the buzzing of your heart’s blood, the murmur of thoughts in your brain, the bursting of thousands of tiny threads in the fabric of your body…These things you could hear in a little shell, imagine what you’ll hear in one this big!”
-
Fransiz ressam, heykeltiras, grafik sanatcisi ve yazar (Francis-Marie Martinez de Picabia) Francis Picabia'nin dogum yildonumu (22 Ocak 1879)
https://2.bp.blogspot.com/-IXs3fU7C-...bia-testa.jpeg
“Basimiz dusunceler yer degistirebilsin diye yuvarlaktir. / Notre tête est ronde pour permettre à la pensée de changer de direction. / Our heads are round so our thoughts can change direction.”
https://qqcitations.com/images-citat...bia-116965.jpg
"Temiz fikirleriniz olmasini istiyorsaniz, onlari gomlekleriniz kadar SIK degistirin. / Per avere idee pulite bisogna cambiarle come le camicie. / If you want to have clean ideas, change them as often as your shirt."
https://cdn.modele-lettre-gratuit.co...78/14032-1.jpg
"Seytan gece ve gunduz beni takip ediyor cunku yalniz kalmaktan korkuyor. / Il diavolo mi segue giorno e notte perché ha paura di essere solo. / The devil follows me day and night because he is afraid to be alone."
Udnie - Ragazza Americana Giovane (Udnie - Young American Girl, 1913)
https://uploads8.wikiart.org/images/....jpg!Large.jpg
Transparence - Deux têtes (Transparence - Two Heads, 1935)
https://pbs.twimg.com/media/DtQFRc1WoAAzxFF.jpg
-
Italyan dusunur ve siyasetci Antonio Gramsci'nin olum yildonumu (22 Ocak 1891)
"Insan nedir? Nasil cevap vermeli buna? Bunun tanimini insanin kendisinde yani her bireyde bulabiliriz. Ama dogru mudur bu? Her bireyde her bireyin ne oldugu bulunur. Fakat bizi ilgilendiren her insanin ne oldugu degil her insanin her an ne olmakta oldugudur."
http://www.mondadoristore.it/img/Qua...ntonio+Gramsci
"Che cosa è l'uomo? Come si può rispondere? La definizione si può trovare nell'uomo stesso; e cioè in ogni singolo uomo. Ma è giusta? In ogni singolo uomo si può trovare che cosa è ogni 'singolo uomo'. Ma a noi non interessa che cosa è ogni singolo uomo, che poi significa che cosa è ogni singolo uomo in ogni singolo momento."
-
Amerikali kurgu ve fantazi yazari Robert Ervin Howard’in dogum yildonumu (22 Ocak 1906)
"Sunu bilin ki Prensim, kabaran okyanuslarin Atlantis'i ve onun gorkemli kentlerini yutmasindan sonra Dunyada o gune degin gorulmemis bir cag baslamisti. Aryas'in ogullarinin dogdugu bu cagda, Dunya uzerindeki imparatorluklar ve uygarliklar, gokteki yildizlarin mavi pariltilari kadar daginik fakat belirgindi."
https://images-na.ssl-images-amazon....14yEQH3EZL.jpg
“Know, oh prince, that between the years when the oceans drank Atlantis and the gleaming cities, and the years of the rise of the Sons of Aryas, there was an Age undreamed of, when shining kingdoms lay spread across the world like blue mantles beneath the stars.”
http://izquotes.com/quotes-pictures/...ard-238833.jpg
“Petrol hakkinda tek bir sey soyleyebilirim, kucuk bir cocuga hayatin ne denli curumus oldugunu bunun kadar cabuk ogretecek baska bir sey olabilecegini zannetmiyorum.”
http://izquotes.com/quotes-pictures/...ard-238785.jpg
“Barbarlik insanoglunun dogal durumudur. Uygarlik sunidir. Gecici bir hevestir. Ve barbarlik, eninde sonunda her daim muzaffer olmalidir.”
-
Belcikali psikanalist, avukat ve Fransizca nesir ve siir yazari Henry Bauchau'nun dogum yildonumu (22 Ocak 1913)
“Sitenin kararlarini reddetmiyorum, bu kanunlar yasayanlar icin, olulere uygulanamaz. Oluler icin kadinlarin bedeninde yazili baska bir kanun var. Hepimizin bedeni, yasayanlarinki de olulerinki de, bir gun bir kadindan dogdu, onun tarafindan tasindi, bakildi ve sevildi. Kadinlar bu bedenlerin, hayat onlari terk ettiginde, cenaze merasimine ve hem unutulusa gomulmeye hem de sonsuz saygi gormeye hakki olduguna dair kesin bir bilgiye sahiptir. Bunu biliriz, kimse bize ogretmeden veya emretmeden biliriz bunu.”
https://www.actes-sud.fr/sites/defau...2742713387.jpg
"Je ne refuse pas les lois de la cité, ce sont des lois pour les vivants, elles ne peuvent s'imposer auxmorts. Pour ceux-ci il existe une autre loi qui est inscrite dans le corps des femmes. Tous nos corps,ceux des vivants et ceux des morts, sont nés un jour d'une femme, ils ont été portés, soignés, chérispar elle. Une intime certitude assure aux femmes que ces corps, lorsque la vie les quitte, ont droitaux honneurs funèbres et à entrer à la fois dans l'oubli et l'infini respect. Nous savons cela, nous lesavons sans que nul ne l'enseigne ou l'ordonne."
-
Turk sair, yazar, mutefekkir ve siyasetci Muhammed Sezai Karakoc'un dogum gunu (22 Ocak 1933)
Doguda bir baba vardi
Bati gelmeden once
Onun ogullari batiya vardi
Birinci ogul bati kapilarinda
Buyuk torenlerle karsilandi
Sonra onuruna buyuk solen verdiler
Soylevler soylediler babanin onuruna
Gece olup kustuyu yastiklar arasinda
Ogul masmavi safagin ruyasinda
Bir karalti yavasca tuy gibi daldi iceri
Oldurduler onu ve gomduler kimsenin bilmedigi bir yere
Baba bunu havanin ansizin kabaran gozyasindan anladi
Ocunu alsin diye kardesini yolladi
Ikinci ogul Bati ulkesinde
Gezerken bir irmak kiyisinda
Bir kiza rastladi daglarin tazeliginde
Bal arilarinin tasidigi tozlardan
Ayna hamurundan ay yankisindan
Samanyolu aydinligindan inci korkusundan
Gul tutununden dogmus sanki
Anne dogurmamis da gok dogurmuþ onu
Saclarini gunes destelemis
Yillarca pesinden kostu onun
Kavusamadi ama ona
Bati bir ucurum gibi girdi aralarina
Sonra bir kis gunu soguk bir ruzgar
Alip goturdu onu
Ve ikinci ogulu
Sivri ucurumlarýn ucunda
Buldular onulmaz cilginliklarin avucunda
Baba yagmurlardan anladi bunu
Yagmur sulari aci ve buruktu
Isin kunhune varsin diye
Yolladi ucuncu oglunu (...)
https://pbs.twimg.com/media/EMfj0xcXYAUTn9_.png
Once upon a time, there was a father
who lived in the east
his sons had seen the West
before west became the West
The first son knocked on the door of the West
he was greeted with much acclaim
feasts were gven in his honour
and speeches we heard also
praising and honouring hiz father
the nights are rolling in soft beds
the son is in bed inventing beautiful visions
suddenly a wretched shadow slid into the room
like a thin garment
they murdered and buried him in an unknown place
the father knew of this from the eyes of clouds
he understood and to avenge
sent his second son to the West
The second son in the lando u the West
wandering along river banks
met a girl fresh as mountain air
as if she was made of pollen
or echoes from the moon
or hearts of mirrors
or milky ways
it was as though she was not born mortal
but the heavens had given her birth
the sun braided her hair
her an after her for years in vain
the West came in between them like an abyss
then one winter-day cold winds took him away
they found him on the peak of besieged chasms
they found him in the palms of rim ravines
from the rains the father divined this,
the rains were acrid, bitter
he sent his third son to the West
to unravel the heart of the matter (...)
-
Amerikali oyun ve roman yazari Thornton Niven Wilder'in Pulitzer Odullu Grover's Corners kasabasindaki yasami anlattigi 3 perdelik Kasabamiz (Our Town - La nostra città) oyunu ilk kez 22 Ocak 1938'de New Jersey,Princeton, McCarter Theatre'da sahnelendi.
" Emily: Hic fark etmemisim. Yasam oylece akip gidiyormus ve biz fark etmemisiz. Beni yerime, mezarima goturun ama once bekleyin. Son bir kez daha bakayim. Hosca kal, hosca kal. Hosca kal dunya, hosca kal Grover's Corners... Annem ve babam. Hosca kal saatlerin akip giden zaman... ve annemin aycicekleri... yiyecekler ve kahve. Yeni utulenmis elbiseler ve sicak banyo... uykuya ve uyanmaya veda. Ah, dunya oyle guzelsin ki, kimse seni fark edemiyor. Hayattayken yasamin farkina varmis hic insan var mi? Ama her aninin, her saniyesinin?
Sahne Amiri: Hayir, yok. (Ara) Belki azizler ve sairler... Onlar da bazen..."
https://www.scholastic.com/content5/...36908_mres.jpg
" Emily: I didn't realize. So all that was going on and we never noticed. Take me back -- up the hill -- to my grave. But first: Wait! One more look. Good-bye , Good-bye world. Good-bye, Grover's Corners....Mama and Papa. Good-bye to clocks ticking....and Mama's sunflowers. And food and coffee. And new ironed dresses and hot baths....and sleeping and waking up. Oh, earth,you are too wonderful for anybody to realize you. Do any human beings ever realize life while they live it--every,every minute?
Stage Manager: No. (pause) The saints and poets... maybe they do some..."
-
Iranli sair, gazeteci Khosrow Golsorkhi'nin dogum yildonumu (22 Ocak 1944)
Ogretmen tahtada bagirir,
Ellerini ortmus tebesir tozu,
Siniftakilerin umurunda mi?
Pestil yiyip dalgalarindalar,
Kimisi “Gencler” dergisine dalmis,
Aldiran yok kendini paralayan ogretmene,
Ve dogrulamaya calistigi o denkleme!
Karanlik tahtaya yazilmis mahzun beyaz bir yazi;
Bir esittir bir diyor!
Birden bir ogrenci parmak kaldirir;
Hep biri cikmali itiraz eden,
Tek tek kelimeleri siraliyor;
Esitlik buyuk bir yalandir diyor!
Ogretmen gence saskinca bakar,
Genc donup sessizce sorar;
"Bir insan sayet bir sayi olsaydi,
Yine de bir bire esit mi olurdu hocam?”
Zor bir soru herkes donup kalir,
Ogretmen sinirli sinirli dusunur,
Sonra evet deyip kesip atar!
Ogrenci gulumser itiraz eder,
Birer sayi olsaydi insanlar der;
Parasi ve gucu olan daha fazla olur,
Iyi ve yurekli olan daha az!
Birer sayi olsaydi insan,
Ustun olurdu teni beyaz olan,
Dusuk kalirdi zenci adam!
Insan sayi olsaydi sayet hocam,
Esitlik alt ust ederdi herseyi durmadan!
Nasil zengin olurdu hirsiz alcaklar?
Kim orerdi Cin’in etrafina yuksek duvarlar?
Bir insan bir insana esit olsaydi,
Kimin sirti yuk altinda bukulur?
Bir insan bir insana esit olsaydi,
Kim cururdu hapiste o zaman?
Kim iskence altinda olurdu hocam?
Ogretmenin sesi yavasca duyulur;
Acin notlarinizi gencler diyor,
Yazin oraya buyuk harflerle;
“Bir esit degildir bire!"
https://images.gr-assets.com/books/1...4l/7382331.jpg
The teacher was shouting at the board.
He flushed angrily
and his hands were covered with chalk dust.
The students in the last row of seats were eating fruits and making noises;
on the other side of the class a student was flipping through a magazine.
None of the students were paying attention
because the teacher was shouting and pointing to the algebraic equations.
The teacher wrote on the blackboard, which reminded us of darkness and cruelty,
1=1
one is equal to one.
One of the students rose
(always one must rise)
and said softly,
“The equation is a blunder.”
The teacher was shocked
and the student asked,
“If one human being was one unit
Does one equal one, still?”
It was a difficult question and the students were silent.
The teacher shouted,
“Yes, it is equal!”
The student laughed,
“If one human being was one unit,
the one who had power and money would be greater than the poor one
who had nothing but a kind heart.
If one human being was one unit,
the one who was white would be greater than the one who was black.
If one human being was one unit,
equality would be ruined.
If one were equal to one
how would it be possible for the rich to get richer?
Or who would build China’s wall?
If one were equal to one,
who would die of poverty?
or who would die of lashing?
If one were equal to one,
who would imprison the liberals?”
The teacher cried:
“Please write in your notebooks
one is not equal to one
-
22 Ocak 1945
"Gonul rahatligiyla buyuk bir tehlikeyi goze alan bir kimseye cesur denebilirse, o zaman ben de Charles da o sabah cok cesurduk demektir. Kesif gezimizi, elektrikli tel orgunun hemen arkasýndaki SS binasina kadar genislettik.
Kamp nobetcileri alelacele cekip gitmis olacaklar. Masalarin uzerinde yari yariya donmus corbayla dolu tabaklar bulduk, corba donmus da olsa sevinerek govdeye indirmekten geri kalmadik; sapsari buz haline girmis birayla dolu buyuk kadehler, oyuna baslanirken terk edilmis bir satranc tahtasi; siginaklarda da suruyle degerli seyler. Bir sise votka, bir suru ilac, gazete, dergi ve biri bugun Torino'daki evimde bulunan dort tane cok guzel step battaniyesi aldik oradan..." Primo Levi, Bunlar da mi Insan?
https://pbs.twimg.com/media/EO4RNmPW...jpg&name=small
22 gennaio 1945
"Se è coraggioso chi affronta a cuor leggero un grave pericolo, Charles ed io quel mattino fummo coraggiosi. Estendemmo le nostre esplorazioni al campo delle SS, subito fuori del reticolato elettrico.
Le guardie del campo dovevano essere partite con molta fretta. Trovammo sui tavoli piatti pieni per metà di minestra ormai congelata, che divorammo con intenso godimento; boccali ancor colmi di birra trasformata in ghiaccio giallastro, una scacchiera con una partita incominciata. Nelle camerate, una quantità di roba preziosa. Ci caricammo una bottiglia di vodka, medicinali vari, giornali e riviste e quattro ottime coperte imbottite, una delle quali è oggi nella mia casa di Torino..." Se questo è un uomo
-
Alman sair ve oyun yazari Else Lasker-Schüler'in olum yildonumu (22 Ocak 1945)
Yollarin son guzelliklerini topluyorum….
Bir melek bana olum giysisi dikiyor-
Kendimde farkli dunyalar tasiyorum.
Ebedi yasam-‘onda’ askin varligi soylenir
Her seyi ayaklandirir insanda ask
Sonra nefret baslar, mesale alevlerine benzer.
Aska dair cok sey soylemek istiyorum
Guclu firtinalar estigi zaman,
Girdaplarda savrulurken agaclar,
Kalbimde onlarin agirligi var.
Acilar yasadim….
Dolunaylar sorularini yanitlar.
Gunlere nasil tutundugumu ay goruyordu,
Parmaklarimin ustune basarak gectigim korkular.
https://image.isu.pub/161014124817-e...humb_large.jpg
Ich pflücke mir am Weg das letzte Tausendschön ...
Es kam ein Engel mir mein Totenkleid zu nähen –
Denn ich muß andere Welten weiter tragen.
Das ewige Leben dem, der viel von Liebe weiß zu sagen.
Ein Mensch der Liebe kann nur auferstehen!
Haß schachtelt ein! wie hoch die Fackel auch mag schlagen.
Ich will dir viel viel Liebe sagen –
Wenn auch schon kühle Winde wehen,
In Wirbeln sich um Bäume drehen,
Um Herzen, die in ihren Wiegen lagen.
Mir ist auf Erden weh geschehen ...
Der Mond gibt Antwort dir auf deine Fragen.
Er sah verhängt mich auch an Tagen,
Die zaghaft ich beging auf Zehen.
-
Amerikali film yonetmeni, senarist, oyuncu, yapimci, editor ve besteci James Robert 'Jim' Jarmusch'in dogum gunu (22 Ocak 1953)
https://api.time.com/wp-content/uplo...600&quality=85
https://i.pinimg.com/originals/75/d9...aca4b68c11.jpg
"Hicbir sey orijinal degildir. Hayalgucunuzu gazlayan, sizi ilhamla titrestiren her yerden calin. Eski filmlerden, yeni filmlerden, muzikten, kitaplardan, resimlerden, fotograflardan, siirlerden, ruyalardan, rastgele sohbetlerden, mimariden, koprulerden, tabelalardan, agaclardan, bulutlardan, sulak havzalardan, isik ve golgelerden beslenin. Sadece ve sadece ruhunuza seslenen seyleri malzeme alin.
Bunu yaparsaniz isiniz (ve hirsizliginiz) ozgun olur. Ozgunluk paha bicilmez, orijinallik safsatadir. Bunlari yaptiktan sonra da hirsizliginizi saklamakla ugrasmayin; tam tersine degerini bilin. Jean-Luc Godard'in 'nereden aldiginiz degil, nereye goturdugunuz onemlidir.' sozunu hep aklinizda tutun."
https://media.giphy.com/media/pifWkHyvbvx2E/giphy.gif
-
Amerikali oyun yazari Arthur Miller'in 17. yuzyilda Amerika'nin Massachusetts eyaletindeki Salem kasabasinda cadilikla suclanan bir grup insanin cadi mahkemelerinde yargilanip idam edilmesi olayini konu edinen Cadi Kazani (The Crucible - Il Crogiolo) oyunu ilk kez 22 Ocak 1953'de New York, Martin Beck Theatre'da sahnelendi.
“...Insanlari cehaletten kurtaracak olanlarin gevsemesi yuzunden, benim gibilerin gevsemesi yuzunden, sizin gibilerin, yalana bile bile gercek diyen sizin gibi kara vicdanli insanlar yuzunden, Allah lanet ediyor soyumuza.Yanacagiz, hep birlikte yanacagiz Allah’in atesinde!”
https://therevealer.org/wp-content/u...ook-jacket.jpg
“...For them that quail to bring men out of ignorance, as I have quailed, and as you quail now when you know in all your black hearts that this will be fraud—God damns our kind especially, and we will burn, we will burn together!"
-
22 Ocak 1954’de yapilan 11. Golden Globe Odul toreninde, Audrey Hepburn, Roma Tatili (Roman Holiday) filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktris; Spencer Tracy, The Actress filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktor Odulunu kazandi.
https://i.pinimg.com/originals/75/52...6ae30b89f6.jpg
-
Italyan sair Giorgio Caproni'nin olum yildonumu (22 Ocak 1990)
Silah sesleri
inim inim inletiyordu butun ormani
donmus penceremin
yaninda, gozluyordum
kiragida birbirleriyle carpisan
golgeleri.
Bir ona
bir otekine gidiyordum
Bulmaya
calisiyordum kendi golgemi
Engel oluyordu
isime, handaki curcuna.
Dumanlar.
Sen sakrak kahkahalari
kadinlarin.
Kirilan
bardaklar.
Basim donuyordu.
Boyle cilgin bir
senlik hic gormemistim daha.
Dort nala gidiyordu
arkamdaki samata, ariyordum
-tufek omuzda golgeler-
icinde kendi golgemi.
Bir gorunup bir kayboluyordu.
Pusu kurmustum avlanmak icin ama
karanlikti sonum.
(Benim hedef.
Gerisi
safsata.)
https://img.libraccio.it/images/9788...0_500_0_75.jpg
La caccia
Tempestavano spari
in tutta la foresta.
Vicino alla finestra
ghiacciata, spiavo
le ombre che nella galaverna
si scontravano.
Andavo
dall'una all'altra.
Tentavo
di fissare la mia.
L'interno dell'osteria
mi stornava.
I fumi.
Gli schianti delle risate
delle donne.
I bicchieri
mandati in frantumi.
Mi girava la testa.
Mai avevo visto una festa
più cieca di quella.
Ero isolato.
Nella
scompagine che alle mie spalle
vorticava, cercavo
- il fucile imbracciato -
fra le altre ombre la mia.
Appariva. Spariva.
Il punto di stazione,
certo, non mi favoriva.
(La mira, ero io.
Il resto,
tutta una fantasia.)
Oraya, hic gitmedigim yere
geri dondum.
Eskiden nasil degilse simdi de ayni her sey.
Masada (kareli masa ortusunun
uzerinde) hic doldurulmamis
bardagi yine yari
dolu buldum. Her sey
asla birakmadigim gibi
ayni kalmisti.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...io_caproni.jpg
Sono tornato là
dove non ero mai stato.
Nulla, da come non fu, è mutato.
Sul tavolo (sull'incerato
a quadretti) ammezzato
ho ritrovato il bicchiere
mai riempito. Tutto
è ancora rimasto quale
mai l'avevo lasciato.
-
Japon yazar, oyun yazari ve fotografci Kōbō Abe’nin olum yildonumu (22 Ocak 1993)
“Sarki soylemek isteyen keyfince soylesin. Aslinda, eline tek gidislik bilet tutusturulmus bir insan, pek oyle kolay kolay gonlunce sarki soyleyemez. Elinde tek gidis biletinden baska bir sey olmayan insan turu, ayakkabisinin topugu cakillara bastiginda cikan sesten bile urkecek kadar diken ustundedir. Artik daha fazla yurumeye niyeti yoktur. Cani gidis-donus bileti icin agit yakmak ister aslinda. Tek yon bileti, dun ve bugun, bugun ve yarin arasindaki bagin koptugu, paramparca olmus bir yasamidir. Oylesine yirtik pirtik olmus bir tek yon bileti icin agit yakabilenler, bir zamanlar gidis-donus biletini simsiki yakalamis olan insanlarla sinirlidir. Iste o yuzden de, biletin donus icin olan yarisini kaybetmemek, caldirmamak icin neredeyse histeri telasiyla hisse senetleri alir, hayat sigortasi yaptirir, sendikayla amirleri arasinda ikiyuzluce oynarlar. Banyo yaptiklarinda, tuvaletin deliginden yukselen tek yon biletlilerin yardim isteyen cigliklarindan bikar, kulak tikamak icin televizyonu sesini iyice acarak izler, tek gidis bileti icin gonul rahatligiyla agit yakabilirler: Kapatilan insanin sarkisi, cift yonlu bilet icin agit bile olsa, hic kuskuya kapilmazlar.” Kumlarin Kadini
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Got a one way ticket to the blues, woo, woo (I bought one way ticket to heaven, wow, wo …) Actually, the person to whom the ticket was stolen in one end, would never sing like that. … A one-way ticket is a broken-down life without a connection between yesterday and today, between today and tomorrow. And only the person who clamped a fist in the fist can humming a slightly sad song about a ticket to one end. That is why he is in constant anxiety – afraid that he will lose his ticket for a trip back or he will be stolen; he buys shares, insures life, duplicates with the union and bosses. He closes his ears, so as not to hear the screams for help coming from the gutters and cesspools, the screams of those who got tickets to one end. In order not to think, he turns on the television with all his might and sings a blues one-way ticket at the top of his voice. And you can be sure that every prisoner will sing a blues about a round-trip ticket. ”
-
22 Ocak 1994’de yapilan 51. Golden Globe Odul torenlerinde, Holly Hunter, The Piano filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktris; Tom Hanks, Philadelphia filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktor Odulunu kazandi.
http://media.gettyimages.com/photos/...5653?s=612x612
https://media.gettyimages.com/photos...6720?s=612x612
-
Fransiz asilli Kanadali yazar ve sair Anne Hébert’in olum yildonumu (22 Ocak 2000)
“Ayagimi tekrar kasabanin uzerine indiriyorum, kasabanin kucuklugunu ve narinligini yeniden ortaya cikariyorum. Kasabayi kaybetme ve yeniden bulma oyunu oynuyorum. Butun bunlari, uykudaki kucuk kasabaya gidip, kapilardan birini calip calmamak konusunda kararsiz kaldigim icin yapiyorum. Oysa ki yapmam gereken tek sey, bir kapiyi calmak ve acildiginda: ‘Benim, ben, Stevens, geri dondum iste’ demek. “ Bassan Delileri
http://www.renaud-bray.com/ImagesEdi.../267497-gf.jpg
“Je pose mon pied sur le village que je fais disparaitre, le découvre a nouveau, dans sa petitesse et sa fragilité. Je joue à posséder le village et à le penh à volonté. Tout cela parce que je n'arrive pas me décider à descendre la côte et à cogner à l'une des portes de ce village minuscuie et endormi Je n'aurais pourtant qu'à taper à Sune de ces portes pour que Con m'owre aussit je n'aurais qu'h dire : Voilà, c'est moi, Stevens, je suis de retour.”
-
Alman Symphonic metal ve power metal grubu Avantasia, ilk uzun soluklu albumu The Metal Opera'yi 22 Ocak 2001'de AFM Records etiketiyle Avrupa'da piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/DxgNLb3WwAAiNE3.jpg
-
Turk akademisyen, oyku, roman ve denem yazari, elestirmen ve cevirmen Tahsin Yucel'in olum yildonumu (22 Ocak 2016)
"...on alti, on yedi yaslarinda, kasabanin tum delikanlilari gibi o da bir kaytan biyik birakmisti ya, o gunlerde biyik birakmak sirta gomlek, ayaga corap giymek kadar dogal bir seydi. Oysa simdi, yirmi uc aylik askerlik suresince biyiksizliga alismisti, hatta biyiksizligi biyikliliga yegledigini bile soyleyebilirdi: biyik duzeltecegim diye ayna onunde zaman yitirmiyordun, jileti bastin mi sakalla birlikte kazinip gidiyordu. Soylenenlerin tersine, erkeklige de fazla bir katkisi yoktu." Biyik Soylencesi
https://www.actes-sud.fr/sites/defau...2742788279.jpg
"...vers seize ou dix-sept ans, comme tous les jeunes gens du bourg, il s'était lui aussi laissé pousser une fine moustache, ce qui à cette époque paraissait tout aussi naturel que de porter une chemise ou de mettre des chaussettes. Mais après vingt-trois mois de service militaire, il s'était habitué à ne plus en avoir, il aurait même pu dire qu'il se préférait sans : pas de perte de temps devant la glace à arranger sa moustache, une fois la lame posée sur le visage, celle-ci disparaissait en même temps que la barbe. Et contrairement à ce que l'on disait, cela n'ajoutait rien à la virilité."
" 'Herkesin kendince bir borcu vardir, efendim', dedim. Sirf bir sey soylemis olmak icin, dusunmeden soylemistim bu sozu. Ama camurlar icinde yavas yavas uzaklasan arabanin arkasindan bakarak, 'Yoksa cok mu sacma konustum?' diye dusunurken, borc bilincim bir top isik gibi doguverdi icime: uzaklarda bir yerlerde, gecmisin derinlerinde, bir cift kucuk yemeni gordum, sana sozunu ettigim, kirmizi yemenileri. Kirmizi yemenilerle hersey aydinlaniverdi: 'Benim borcum da bu iste!' dedim kendi kendime." Vatandas
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
" 'Chacun a une dette liée à son histoire, monsieur', lui ai-je dit. J'avais dit cela sans réfléchir, juste pour dire quelque chose. Mais en regardant la voiture s'éloigner lentement dans la boue, tout en me demandant si 'je n'avais pas parlé stupidement', mon sentiment de dette a fait surgir un halo de lumière dans ma conscience : au loin, quelque part, dans les profondeurs du passé, j'ai vu une paire de sabots, celle dont je t'avais parlé, une paire de sabots rouges. Tout m'a paru soudainement clair, je me suis dit à moi-même : 'Voilà, c'est ça ma dette!' "
-
Amerikali heavy metal grubu Megadeth, 15.studyo albumu Dystopia’yi 22 Ocak 2016’da AG Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/DxgMGDuXQAAT13s.jpg
-
Bilim kurgu ve fantezi edebiyatinin en onemli Amerikali yazari Ursula K. Le Guin'in olum yildonumu (22 Ocak 2018)
"Eger bir seyi butun olarak gorebilirsen, hep guzelmis gibi gorunur. Gezegenler, yasamlar... Ama yakindan bakildiginda bir dunya yalnizca toz ve kayadan olusur. Gunden gune yasam daha da zorlasir, yorulursun, ritmi kacirirsin. Uzakligi ararsin-ara vermeyi. Dunyanin ne kadar guzel oldugunu gormenin yolu, onu ay gibi gormekten geciyor. Yasamin ne guzel oldugunu gormenin yolu, olumun bakis acisindan bakmaktan geciyor." Mulksuzler
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“If you can see a thing whole, it seems that it's always beautiful. Planets, lives. . . . But close up, a world's all dirt and rocks. And day to day, life's a hard job, you get tired, you loose the pattern. You need distance, interval. The way to see how beautiful earth is, is to see it from the moon. The way to see how beautiful life is, is from the vantage point of death."
"Ozgurluk agir bir yuktur, ruhun yuklenmesi gereken buyuk ve garip bir sorumluluk. Kolay degildir. Verilen bir armagan degil, yapilan bir secimdir; bu secim de zor bir secim olabilir. Yol Yukariya, isiga dogru cikar; ama yuklu yolcu oraya hicbir zaman varamayabilir." Atuan Mezarlari
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Freedom is a heavy load, a great and strange burden for the spirit to undertake. It is not easy. It is not a gift given, but a choice made, and the choice may be a hard one. The road goes upward towards the light; but the laden traveler may never reach the end of it.”
-
Hollandali ressam Abraham Diepraam'in dogum yildonumu (23 Ocak 1622)
Peasant seated smoking, 1650
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ery_Londra.jpg
The Barroom, 1665
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ijksmuseum.jpg
-
Italyan siyaset felsefecisi, tarihcisi ve hukuk danismani Giambattista Vico'nun olum yildonumu (23 Ocak 1744)
https://pbs.twimg.com/media/DxhewdOXgAAtwaU.jpg
"Tanrilar Cagi, Kahramanlar Cagi ve Insanlik Cagi"
"Insanlarin dogasinda varolan en onemli ozelliklerin basinda insanin ham olmasi gelir. Insan, dogasi itibariyle daha sonra kati, sonra nazik, yumusak ve nihayet kotu bir yaratiktir."
http://www.napolipost.com/wp-content...1728x800_c.jpg
"La natura de' popoli prima è cruda, dipoi Il carattere dei popoli è prima crudele, poi severa, quindi benigna, appresso dilicata, severo, quindi benevolo, ancora dopo raffina- finalmente dissoluta. to, infine dissoluto. / La nature des peuples est d'abord cruelle, puis sévère, puis clémente, puis délicate et, pour en finir, dissolue."
-
Italyan ressam ve asilzade Giovanni Antonio Guardi'nin olum yildonumu (23 Ocak 1760)
La sultana prende il caffè nell'harem (A Sultana taking Coffee in the Harem,1742 ca.) Art Institute of Chicago
https://upload.wikimedia.org/wikiped...of_Chicago.jpg
Herminia e Vaprino Trova il Tancredi Ferito (Herminia and Vaprino Find the Wounded Tancred, 1750s)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-_WGA10898.jpg
-
Fransiz yazar (Marie-Henri Beyle) Stendhal’in dogum yildonumu (23 Ocak 1783)
''Hayali ask hic kuskusuz gercek asktan daha zengindir. Ama nadiren coskulu anlara sahiptir. Kendisini cok iyi tanir. Hic durmadan kendisini gozlemler. Dusunceleri raylarindan cikartmak yerine, dusuncelerle yapilar meydana getirir sadece.'' Kirmizi ve Siyah
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"L'amour de tête a plus d'esprit sans doute que l'amour vrai, mais il n'a que des instants d'enthousiasme; il se connaît trop, il juge sans cesse; loin d'égarer la pensée, il n'est bâti qu'à force de pensées. / Love born in the brain is more spirited, doubtless, than true love, but it has only flashes of enthusiasm; it knows itself too well, it criticizes itself incessantly; so far from banishing thought, it is itself reared only upon a structure of thought."
https://pbs.twimg.com/media/C22JQZEWgAAyY6b.jpg
"Roman denilen sey, uzun bir yol uzerinde dolastirilan bir aynadir. Bu ayna bize kah goklerin maviligini, kah yolun hendeklerinde biriken camurlari gosterir.Ayna yolun camurlarini gosteriyor diye aynayi kabahatli buluyorsunuz! Camurlarin bulundugu bu uzun yolu, daha dogrusu, sularin birikmesine ve camur olmasina meydan veren yol mufettisini suclarsaniz daha yerinde olur."
https://pbs.twimg.com/media/C2yLPNsWIAAGVzJ.jpg
"Ask cok renkli bir cicektir fakat korkunc ucurumlarin kenarinda yetisir. / L'amour est une fleur délicieuse, mais il faut avoir le courage d'aller la cueillir sur les bords d'un précipice affreux."
-
Ingiliz roman yazari John Cleland’in olum yildonumu (23 Ocak 1789)
"Ne var ki onunla yasadigim mutluluk uzun surmedi ve kendi dikkatsizligim yuzunden son buldu. Fark edilmemek icin en gereksiz onlemleri bile aldiktan sonra, ardi ardina bulusmalarimizin etkisiyle en gerekli onlemleri almak konusunda yetersiz kaldim. Ilk iliskimizden yaklasik bir ay sona, Bay H'nin beni ender ziyaret ettigi ya da hic ugramadigi bir bosluk doneminin sabahinda, yatak odamda, uzerimde yalnizca bir gecelik ve ic camasirimlaydim. Will de yanimdaydi, ikimiz de bu firsati kacirmayacak kadar istekliydik.Havai bir oyuna kapilmistim, onu hemen oracikta kiskirttim, o da kaprisime boyun egmekte duraksamadi. Koltuga oturmus, geceligimin eteklerini kaldirip bacaklarimi acarak koltugun kenarina dayanmistim. Bana saplanmak icin hazirda bekleyen Will'in cekilmis kilicina en acik hedefi sunuyordum ki, oda kapisini ve aralik duran yemek odasi kapisini surgulemeyi ihmal ettigimden biz farkina bile varamadan Bay H iceri daldi ve bizi sucustu bir bicimde yakaladi." Bir Kadinin Zevk Anilari
https://content.babil.com/urun/cff6c...ccda/Front/Big
"My happiness, however, with him did not last long, but found an end from my own imprudent neglect. After having taken even superfluous precautions against a discovery, our success in repeated meetings embolden’d me to omit the barely necessary ones. About a month after our first intercourse, one fatal morning (the season Mr. H—— rarely or never visited me in) I was in my closet, where my toilet stood, in nothing but my shift, a bed gown and under-petticoat. Will was with me, and both ever too well disposed to baulk an opportunity. For my part, a warm whim, a wanton toy had just taken me, and I had challeng’d my man to execute it on the spot, who hesitated not to comply with my humour: I was set in the arm-chair, my shift and petticoat up, my thighs wide spread and mounted over the arms of the chair, presenting the fairest mark to Will’s drawn weapon, which he stood in act to plunge into me; when, having neglected to secure the chamber door, and that of the closet standing a-jar, Mr. H—— stole in upon us before either of us was aware, and saw us precisely in these convicting attitudes."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
-
19. yuzyilda modern hayati konu alan resimler yapmaya baslayan ilk ressamlardan Fransiz Modernist ressam Édouard Manet’nin dogum yildonumu (23 Ocak 1832)
https://pbs.twimg.com/media/Dxl4W2bWwAEnUYc.jpg
https://pbs.twimg.com/media/EEHlzE7U8AE3vIc.jpg
"Meslegin inceliklerini bilmek de yeterli degildir. Duygu ve cosku da gerek. Bilim cok iyi ama bizim icin imgelem daha da gereklidir. / Il ne suffit pas de connaître son métier ; il faut encore être ému. Très bon, la science ; mais pour nous, voyez-vous, l'imagination vaut mieux."
Colazione sull’erba (The Luncheon on the Grass, 1862)
https://dueminutidiarte.files.wordpr...arte.jpg?w=760
Il bar delle Folies-Bergère (A Bar at the Folies-Bergère, 1882)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...%A8re_1882.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=0aAbkVX0pk4
-
Fransiz ressam Joseph-Désiré Court'nun olum yildonumu (23 Ocak 1865)
Nymph and Faun bathing, 1824 (Musée des Beaux-arts et de la Dentelle d'Alençon)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...eune_fille.jpg
The King gives the flags to the National Guard of Paris and the Banlieu (29 August 1830), 1834
https://upload.wikimedia.org/wikiped...court_001z.jpg
-
Ingiliz deneme ve roman yazari, hiciv ustasi,opera elestirmeni ve sair Thomas Love Peacock'in olum yildonumu (23 Ocak 1866)
"Cozumleyici akil yurutme adi ve mekanik bir surectir, bilginin ham malzemesini alip bolumlere ayirir ve parca parca inceleyerek bunlardan olgu denen sert ve dikbasli seyleri, ictenlikle nefret ettigim ne varsa onlari suzup cikarkir."
https://content.babil.com/urun/54265...a061/Front/Big
"Analytical reasoning is a base and mechanical process, which takes to pieces and examines, bit by bit, the rude material of knowledge, and extracts therefrom a few hard and obstinate things called facts, every thing in the shape of which I cordially hate."
http://www.quoteddaily.com/wp-conten...MXeZLgeF-1.jpg
"Scythrop buyudugunde olagan sekilde okula gonderildi, orada canini yaka yaka azicik bilgi naksedildi ona; sonra universiteye gitti, orada bu bilgiler dikkatle geri alindi ondan. Eve iyi dovulmus bir bugday basagi gibi, kafasinin icinde hicbir sey olmaksizin yollandi." Karabasan Manastiri
https://img.libquotes.com/pic-quotes...te-lbu1y6n.jpg
"Gencecikken solup gidiyoruz; dinmez bir susuzlukla, soluk soluga, elde edemeyecegimiz faydalarin pesinde kosuyoruz; en bastan en sona hayaletlerin cazibesine kapilmisiz— Ask, sohret, hirs, para tutkusu— hepsi bos,hepsi fena; nice isimlerle anilan bir goktasi ki olumun dumaninda yok olup gidiyor."
-
Ingiliz yazar Charles Kingsley'in olum yildonumu (23 Ocak 1875)
“Tek bir adamin toplum icin olmesi uygundur.Tum bir kitanin kurtarilmasi icin, gerektiginde bir kabile imha edilebilir. 'Insanin hayatinin feda edilmesi mi?' Feda edilenin insan hayati oldugunu kanitlamalisin.
https://images-na.ssl-images-amazon....1ILFNvKuRL.jpg
"It is expedient that one man die for the people. One tribe exterminated, if need be, to save a whole continent ' Sacrifice of human life ? ' Prove that it is human life.' "
https://www.azquotes.com/picture-quo...y-15-94-43.jpg
"Duygular kimyasallar gibidir, ne kadar cok analiz ederseniz o kadar kotu kokarlar."
https://izquotes.com/quotes-pictures...ley-102813.jpg
"Bizi gercekten mutlu etmek icin tek ihtiyacimiz olan sey coskulu olacak bir sey."
-
Fransiz ressam Paul Gustave Louis Christophe Doré'nin olum yildonumu (23 Ocak 1883)
La Siesta, Memory of Spain, circa 1868
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
Andromède (Andromeda, 1869)
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Andromeda.jpg