borçlara karşılık oto boya holdinge devretmet ben doğrumu anladım sence 2 onur 2.
Printable View
borçlara karşılık oto boya holdinge devretmet ben doğrumu anladım sence 2 onur 2.
uzun zamandır kendimi olaylara olumsuz tarafından bakmaya odakladım .umarım olumlu gelişmeler olur printaşta..hayırlısı olur çbs ve bizler için...
Daha çok açıklama gelir olaylar netlik kazanmaya başlar kimin kimde nekadar iştiraki varsa daha somut fikirler ortaya çıkar.
2013 mali tablosuna göre çbs boyanın; çbs otoboyada 0\0 25 payı var gözüküyor bunun raiç değeri üzerinden çbs boyanın çbs holdinge olan borçlarına mahsuben devredilecek. sanırım birleşme ile otoboya ortadan kalkmış olacağından holdingede çbs boyadan yeni pay verilerek dengellenecek yüzde 37-38 arası payı vardı bu oran artmış olacak. hazırlanacak değerleme ve değişim oranlarını belirleyecek rapor önemli her şey o rapor hazırlanınca ortaya çıkacak artık uzun yıllardır beklememiz sona yaklaşıyor nasipten ötesi yok hayırlısı olsun
yazıyı defalarca okudukça hep olumsuzluk düşünüyorum.bu işten en kârlı hangi şirket çıkacak kocaman soru işareti neyse hayal kurmaya devam olumlu düşün yaşaşın poliana .kendi adıma
Topkapı'da yaşayan Takkeci İbrahim Çavuş, ördüğü namaz takkelerini satıp zorla geçinen bir gönül insanıdır. Bütün hayali, bir cami inşa edip, Allahü teâlânın rızasına erişebilmek. Hep bunun hayali ile yaşıyor ve her konuşmasında bunu dile getiriyor. Fakat kimse, onun bu hayalini gerçekleştirebileceğine inanmıyor. Hangi parayla cami yaptıracaksın diye alaya alıyorlar. Alaylı bir şekilde hangi parayla cami yaptıracağını soranlara ise Takkeci İbrahim her seferinde şu cevabı veriyor:
"İhtimaldir padişahım, belki derya tutuşa!"
Gel zaman git zaman, İbrahim Ağa, bir mübarek gece, ibâdet ile meşgul olurken uyuyakalır. Bir süre sonra kan ter içinde uyanır. Rüyasında nur yüzlü mübarek bir zat ona şöyle der :
"Bağdat'a git, orada iki salkım üzüm rızkın var, onu ye ve dön!"
Hemen o gün Bağdat'a gitmek üzere yola koyulur. Üzümü bulup bulamayacağını düşünmez bile. Aylar süren, zahmetli yolculuktan sonra Bağdat'a varır ve bir hana yerleşir. Yorgun, bitkin ama ümidinden bir şey kaybetmiş değildir. Heybesindeki kurumuş ekmeği çıkarıp yemek için, hancıdan biraz su ister. Bu sırada çardaktaki asma ve asmadaki dökülmekte olan yapraklar arasındaki iki salkım üzüm gözüne takılır. Hancı su ile beraber, kendisine acıyıp, asmadaki iki salkım üzümü kopararak, ekmeğine katık yapması için önüne koyar. İki salkım üzüm bitince, uzun yolculuğun yorgunluğunun bir anda üzerinden kalktığını hisseder. Emri yerine getirmenin verdiği gönül rahatlığı ile geriye dönebilirdi artık. Bu sırada hancı yanına gelip nereden gelip, nereye gittiğini sorar .Takkeci İbrahim de saf bir şekilde anlatır rüyasını. Daha rüyası bitmeden hancı basar kahkahayı :
- Be akılsız adam, bir rüyaya bağlanıp bunca zahmete girilir, bunca masraf yapılır mı ? Bana kaç defadır rüyamda, "İstanbul'da Topkapı'da Takkeci ibrahim Çavuş'un bir evi var,onun evinin bahçesindeki kuyunun yanındaki büyük taşın altında bir küp altın gömülüdür, git altınları al" derler. Ben de, "Bu rüyadır" derim, hiç üstünde durmam. Sen ise iki salkım üzüm yemek için İstanbul'dan Bağdat'a gelmişsin. Allah akıl, fikir versin! der.
Takkeci ibrahim Çavuş mesajını almıştır . Hemen İstanbul'a döner ve bahçesindeki altın dolu küpü topraktan çıkarır . Kendi kendinede, "İşte derya tutuştu!" diye mırıldanır.