-
Alman oyun yazari Кarl Georg Buchner'in olum yildonumu (19 Subat 1837)
Danton: Bundan sonra baskalarini idam etmektense, idam edilmeyi tercih ederim. Artik doydum, ne diye biz insanlar, boyle bogusalim? Yan yana oturup rahat etmemiz lazim. Her halde, biz yaratildigimiz sirada bir hata islenmiţ olacak; bizim, ismini bulamadigimi bir seyimiz eksik, fakat bunu, eminim ki, bagirsaklarimizdan bulup cikaramayiz. Ne diye oyleyse, sirf bunun icin vucutlarimizi desmeye kalkiyoruz? Gec! Biz zavalli, aciz simyagerleriz!
Camille: Daha bir patetik eda ile soylemek icap ederse soyle denebilirdi; beseriyet, ebedi acligi icinde daha ne kadar zaman kendi azalarini yiyecek? Yahut: biz, gemileri parcalanmis ve bir tahta parcasi uzerinde kalmis yolcular, ne zamana kadar, bu kanmaz susuzluk icinde, damarlarimizdan birbirimizin kanini emecegiz? Yahut: biz, zavalli riyaziyeciler, ne zamana kadar mechul ve mutemadiyen kacan, bir turlu yakalanamayan bir X in pesinde, rakamlarimizi kirlmis azalarimizla yazacagiz?” Danton’un Olumu
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Danton: Und wenn es ginge – ich will lieber guillotiniert werden als guillotinieren lassen. Ich hab es satt; wozu sollen wir Menschen miteinander kämpfen? Wir sollten uns nebeneinander setzen und Ruhe haben. Es wurde ein Fehler gemacht, wie wir geschaffen wurden; es fehlt uns etwas, ich habe keinen Namen dafür – aber wir werden es einander nicht aus den Eingeweiden herauswühlen, was sollen wir uns drum die Leiber aufbrechen? Geht, wir sind elende Alchymisten!
Camille: Pathetischer gesagt, würde es heißen: wie lange soll die Menschheit in ewigem Hunger ihre eignen Glieder fressen? oder: wie lange sollen wir Schiffbrüchige auf einem Wrack in unlöschbarem Durst einander das Blut aus den Adern saugen? oder: wie lange sollen wir Algebraisten im Fleisch beim Suchen nach dem unbekannten, ewig verweigerten X unsere Rechnungen mit zerfetzten Gliedern schreiben?”
http://quoteparrot.com/images/quote/...ngly-52881.jpg
"Gozlerini yukariya cevir ve seni ezen, ancak senden emdigi kan ve isteksizce odunc verdigin kollarin kadar guclu olan o ufak cete kac kisidir bir say. / Hebt die Augen auf und zählt das Häuflein eurer Presser, die nur stark sind durch das Blut, das sie euch aussaugen, und durch eure Arme, die ihr ihnen willenlos leiht. / Alzate gli occhi e contate l’esiguo numero dei vostri oppressori, resi forti soltanto dal sangue che vi succhiano."
-
Italyan ressam Leonardo de Mango'nun dogum yildonumu (19 Subat 1843)
Am Goldenen Horn, Konstantinopel, 1884
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Horn_1884.jpg
Am Brunnen, 1918
https://upload.wikimedia.org/wikiped...unnen_1918.jpg
-
Norvecli ressam Hans Dahl'in dogum yildonumu (19 Subat 1849)
Elegant figures in a park, 1875
https://upload.wikimedia.org/wikiped...%281875%29.jpg
By the Water's Edge, 1880
https://upload.wikimedia.org/wikiped...r%27s_Edge.jpg
-
Alman ressam Gabriele Munter’in dogum yildonumu (19 Subat 1877)
Abend im Park (Nightfall in St. Cloud, 1906) (Brooklyn Museum)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...._Cloud%29.jpg
Countryside Near Paris (Bei Paris II), 1907 (Brooklyn Museum)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...r_Paris%29.jpg
-
-
Fransiz yazar, sair, ve gercekustucu kuramci, gercekustuculugun babasi André Breton'un dogum yildonumu (19 Subat 1896)
"Apollinaire'in 'Couleur de Temps'inin (Zamanin Rengi), Renée Maubel Konservatuvari'nda ilk oynandigi gun, antraktta Picasso'yla gorusurken bir delikanli yanima geldi, bir seyler kekeledi; sonunda, beni savasta oldugu bildirilen bir arkadaslarindan birine benzettigini anladim. Dogal olarak konusmamiz orada kaldi. Kisa bir sure sonra, Jean Paulhan araciligiyla, Paul Eluard'la yazismaya basladim, o zamana dek ikimiz de birbirimizin en ufak bir fiziksel tasarimina sahip degildik. Bir izin sirasinda beni gormeye geldi, meger Couleur de Temps'da yanima gelen oymus."ť
https://jennimoody.files.wordpress.c...0&h=312&crop=1
''Le jour de la premičre représentation de Couleur du Temps, d’Apollinaire, au Conservatoire René Maubel, comme ŕ l’entracte, je m’entretenais au balcon avec Picasso, un jeune homme s’approche de moi, balbutie quelques mots, finit par me faire entendre qu’il m’avait pris pour un de ses amis, tenu pour mort ŕ la guerre. Naturellement, nous en restons lŕ. Peu aprčs, par l’intermédiaire de Jean Paulhan, j’entre en correspondance avec Paul Eluard sans qu’alors nous n’ayons la moindre représentation physique l’un de l’autre. Au cours d’une permission, il vient me voir : c’est lui qui s’était porté vers moi ŕ Couleur du Temps."
http://www.azquotes.com/picture-quot...n-95-60-47.jpg
"Her seyi birakin. Dadayi birakin. Karinizi da, sevgilinizi de birakin. Umutlarinizi da, korkularinizi da birakin. Cocuklarinizi bir orman kosesine atin. Elde ettiginizi, karanlik icin birakin. Gerekiyorsa, rahat bir yasami ve parlak gelecek diye size sunulani da birakin. Ve yollara dusun. / Lâchez tout. Lâchez Dada. Lâchez votre femme, lâchez votre maîtresse. Lâchez vos espérances et vos craintes. Semez vos enfants au coin d'un bois. Lâchez la proie pour l'ombre. Lâchez au besoin une vie aisée, ce qu'on vous donne pour une situation d'avenir. Partez sur les routes."
-
Librettosu Tito Ricordi tarafindan Gabriele d'Annunzio’nun oyunundan uyarlayarak yazilan, Riccardo Zandonai’nin besteledigi Francesca da Rimini operasi ilk kez 19 Subat 1914’de Torino, Teatro Regio’da sahnelendi.
http://fondazionecirulli.org/wp-cont...2/O0001453.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....L._SL1024_.jpg
-
Roman, kisa oyku, oyun, deneme ve siirler uretmis Amerikali yazar Carson McCullers’in dogum yildonumu (19 Subat 1917)
“Ama sen hic sevmedin ki, ne Tanriyi, ne de hicbir kimseyi. Okuz derisi kadar sert ve kabasindir sen. Ama yine de tanirim seni. Ogleden sonra gideceksin, dolasip duracaksin her yerlerde de gene kanmayacaksin bir seye. Sanki bir sey kaybetmissin gibi oradan oraya dolanip duracaksin ancak. Heyecandan yiyip bitireceksin kendini. Duracak kadar hizli vuracak kalbin, cunku sevmiyorsun ve huzurun yok. Ve sonra birden sonecek icindeki sey, yikilip kalacaksin. Hicbir seyin faydasi olmayacak o zaman.” Yalniz Bir Avcidir Yurek
https://images.gr-assets.com/books/1...834l/37380.jpg
“But you haven't never loved God nor even nair person. You hard and tough as cowhide. But just the same I knows you. This afternoon you going to roam all over the place without never being satisfied. You going to traipse all around like you haves to find something lost. You going to work yourself up with excitement. Your heart going to beat hard enough to kill you because you don't love and don't have peace. And then some day you going to bust loose and be ruined.”
-
1 Akademi Odulu (Kanunsuz Silahsor / Cat Ballou, 1965), 1 BAFTA ve 1 Golden Globe Odulu sahibi Amerikali aktor Lee Marvin’in dogum yildonumu (19 Subat 1924)
http://img.over-blog-kiwi.com/0/82/5..._94b7e9_63.gif
https://38.media.tumblr.com/tumblr_l...db29o1_500.gif
-
-
Amerikali yazar William Cuthbert Faulkner, Agustos Isigi (Light in August) romanini 19 Subat 1932’de tamamlayip yayincisi Smith & Haas'a gonderdi.
"Cunku az zamanda ogretecegim sana, en fazla tiksinilecek iki seyin miskinlik ve bos dusunce, iki erdemin de calisma ve Tanri korkusu oldugunu."
https://images.gr-assets.com/books/1...091l/10979.jpg
“For I will have you learn soon that the two abominations are sloth and idle thinking, the two virtues are work and the fear of God.”
-
Romanyali sair Marin Sorescu'nun dogum yildonumu (19 Subat 1936)
Bir orumcek agi
Sarkiyor tavandan.
Yatagimin tam uzerinde.
Dikkat ediyorum
Biraz daha alcaliyor her gun.
Cennet merdiveni
Gonderiliyor bana - diyorum,'Yukaridan geliyor.
Onceki kendimin sadece hayaleti olan
Bu erimis halime ragmen
Saniyorum bedenim
Bu ince merdiven icin
Cok agir.
Dinle ruhum, sen cikmalisin once,
Yavas yavas!
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
A silken thread, spun by a spider
Hangs from the ceiling
Just above my bed.
Day by day I watch it descend.
And think, 'now heaven offers me ladder,
It reaches to me from above'.
Weakened though I be,
A shadow of my former self,
I think the ladder might not
Support my weight.
Listen, my soul, on you go ahead,
Softly, softly.
-
Amerikali sair Frederick Seidel'in dogum gunu (19 Subat 1936)
Adamin birinin aglamaya basladigini gordu bir seferinde
Ve tam zamaninda kendini tuttugunu.
Cunku erkeklerin bir turu icin aglamak, hakli olarak, bir sus olarak goruluyordu.
https://media.poetryfoundation.org/m...h=1200&fit=max
He saw a man once start wep
But stop himself in time.
Because crying for a certain sort of man is correctly considered a crime.
-
Uruguayli sair, oyun ve kisa oyku yazari Horacio Quiroga’nin olum yildonumu (19 Subat 1937)
“Yazarken ne arkadaslarini dusun, ne de oykunun yaratacagi etkiyi. Bir araya getirecegin kahramanlarinin icinde yasadigi o kucucuk ortamdan baska ilgini ceken hicbir sey yokmus gibi anlat oykunu. Oykudeki yasantidan baska bir sey cikmasin ortaya.”
https://upload.wikimedia.org/wikiped...io_Quiroga.jpg
"No pienses en tus amigos al escribir, ni en la impresión que hará tu historia. Cuenta como si tu relato no tuviera interés más que para el pequeńo ambiente de tus personajes, de los que pudiste haber sido uno. No de otro modo se obtiene la vida del cuento."
“Kahramanlarini elinde tut ve oykunun sonuna kadar tutarli bir sekilde tasi. Kurguladigin yolda onlari baska sekilde gormeye kalkma. Baskalarinin goremedigi ya da gorse bile aldirmayacagi seylerle yolunu saptirma. Okuru aldatma. Oyku, laf kalabaligindan arinmis bir romandir. Oyle olmasa bile, bunu mutlak bir hakikat olarak kabullen.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Toma los personajes de la mano y llévalos firmemente hasta el final, sin ver otra cosa que el camino que les trazaste. No te distraigas viendo tú lo que ellos no pueden o no les importa ver. No abuses del lector. Un cuento es una novela depurada de ripios. Ten esto por una verdad absoluta aunque no lo sea."
-
Amerikali sair ve roman yazari Stephen Dobyns’in dogum gunu (19 Subat 1941)
“Hizlanan otomobilimin camlarindan sevdigim herseyin uctugunu gorurum: okunmamis kitaplar, anlatilmamis fikralar, ziyaret edilmemis manzaralar.”
https://images.gr-assets.com/books/1...1l/1488027.jpg
“Through the windows of my speeding car I see all that I love falling away: books unread, jokes untold, landscapes unvisited.”
-
Italyan ressam Achille Beltrame'nin olum yildonumu (19 Subat 1945)
Episodio dei moti rivoluzionari alla Foppa, 1900
https://upload.wikimedia.org/wikiped...2C_1900_ca.jpg
Scena allegorica, unknown date
https://upload.wikimedia.org/wikiped...allegorica.jpg
-
Amerika Birlesik Devletleri Kongre Kutuphanesi, 19 Subat 1949’da Ezra Pound’a, bir yil once yazmis oldugu The Pisan Cantos siir kitabi icin Amerikan tarihinin ilk Bollingen Odulunu verdi.
‘Kendi efendin ol, o vakit sayarlar seni’
siyir at kof benligini
doluyla dovulmus bir kopeksin
sismis bir saksagan sarali bir gunes altinda,
yari kara yari ak
kanadini kuyrugundan ayiramayan
siyir at kof benligini
bayagi ne denli kinin
yalanla dolanla beslenmis,
siyir at kof benligini,
yikmakta birebir, verirken acgozlu,
siyir at kof benligini
siyir at dedim.
ama hicbir sey yapmamaktansa yapmis olmak
bu kof benlik degildir bak
durustce bir kapiya vurmak
bir vurdumduymaz acsin diye
toplamak canli bir gelenegi havadan
fethedilmemis bir yalim guzel yasli bir gozden ya da
bu kof benlik degildir bak.
yapmamaktadir, ordadir asil yanilgi,
asil yanilgi bocalayan cekingenliktedir.
https://images.gr-assets.com/books/1...879l/98943.jpg
'Master thyself, then others shall thee beare'
Pull down thy vanity
Thou art a beaten dog beneath the hail,
A swollen magpie in a fitful sun,
Half black half white
Nor knowst’ou wing from tail
Pull down thy vanity
How mean thy hates
Fostered in falsity,
Pull down thy vanity,
Rathe to destroy, niggard in charity,
Pull down thy vanity,
I say pull down.
But to have done instead of not doing
this is not vanity
To have, with decency, knocked
That a Blunt should open
To have gathered from the air a live tradition
or from a fine old eye the unconquered flame
This is not vanity.
Here error is all in the not done,
all in the diffidence that faltered
-
Fransiz yazar André (Paul-Guillaume) Gide'in olum yildonumu (19 Subat 1951)
“Yirmi besimdeyken, yasami hemen hemen sadece kitaplardan taniyor ve kuskusuz bu yuzden de kendimi romanci saniyordum. Olaylarin, bizi en cok ilgilendirecek yanlarinin nasil kotu bir nihayetlilik ve alaycilikla gozlerimizden kactigini, onlari zorlamayi bilmeyene ne kadar sinirli olanaklar sagladigini ise henuz bilmiyordum.”
https://4.bp.blogspot.com/-jWN_zw7WU.../Gide2+(2).jpg
"A vingt-cing ans je n'en connaissais rien ŕ peu prčs, que par les livres ; et c'est pourquoi sans doute je me croyais romancier ; car j'ignorais encore avec quelle malignité les événements dérobent ŕ nos yeux le côté par oů ils nous intéresseraient davantage, et combien peu de prise ils offrent ŕ qui ne sait pas les forcer."
http://aforismi.meglio.it/img/frasi/...-sincerita.jpg
"Asil ikiyuzlu, kendi yanilgisini kavrayamaz hale gelip, ictenlikle yalan soyleyendir. / Le vrai hypocrite est celui qui cesse de percevoir sa tromperie, celui qui ment avec sincérité. / The true hypocrite is the one who ceases to perceive his deception, the one who lies with sincerity."
http://www.frasi-celebri.net/images/...0f75ad5967.jpg
"Hicbir sey mutlulugun anisi kadar engelleyemez mutlulugu / Rien n'empęche le bonheur comme le souvenir du bonheur. / Nothing thwarts happiness so much as the memory of happiness."
-
Japon roman, oyku, deneme yazari ve film yapimcisi Ryu Murakami'nin dogum gunu (19 Subat 1952)
"Bak iste, dunya hala ayaklarimin altinda degil mi? Bu yeryuzunun ustundeyim ben ve ayni yeryuzu uzerinde agaclar, otlar, yuvasina seker tasiyan karincalar, yuvarlanan topu kovalayan kiz cocugu, kosusturan kopek de var. Bu yeryuzu sayisiz evlerden, daglardan, irmaklardan, denizden gecip her yere ulasiyor. Iste o yeryuzunun ustundeyim. Korkutucu dunya hala benim altimda bir yerlerde." Seffaf Mavi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Hey, take a good look, isn't the world still under your feet? I'm on this ground, and on this same ground are trees and grass and ants carrying sand to their nests, little girls chasing rolling balls, and puppies running. This ground runs under countless houses and mountains and rivers and seas, under everywhere. And I’m on it. Don’t be scared, I’d told myself, the world is still under me."
"Kayboldugum ani cok iyi animsiyorum. Cok farkli kosullarda kayboldugum oldu, ama kayboldugum anlar hep ayniydi. Kayboldugumu aniden anliyordum.Yavas yavas kaybolan cocuk olmaz, bir an donup bakar ki hic bilmedigi sokaklara girivermis, artik kayiptir. Yururken surekli tanidik evler, park ve yollar vardir. Ama bir koseyi dondugunde manzara aniden ve tamamen degisir. Simdi animsiyorum da, o anlardan korkardim, ama severdim de." Yok Yere
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“I remember very clearly what it was like getting lost,” he went on. “The circumstances varied, but the moment I realized I was lost was always the same. No kid ever got lost gradually. Suddenly you find yourself in unfamiliar surroundings, and that’s it, you’re lost. You’ve been walking along past familiar houses and parks and streets, and then you turn a corner and the scenery changes completely. I remember being very scared when that happened but also really liking it.”
-
1920 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Norvecli yazar Knut Hamsun’in olum yildonumu (19 Subat 1952)
“Insanin birazcik ekmegi olsa! Sokaklarda isira isira gidebilecegi, bir kucuk nefis cavdar ekmegi! Hem yuruyor, hem de bu en iyisinden cavdar ekmegini hayal ediyordum; simdi yemesi ne hos olurdu! Aclik iflahimi kesiyordu; olmeyi, yok olmayi ozledim, duygulandim, agladim. Sefaletim bitip tukenmek bilmiyordu! Ansizin sokagin ortasinda durdum, vurdum ayagimi yere, bastim kufuru.”
https://images.gr-assets.com/books/1...307l/32585.jpg
“If only one had a piece of bread! One of those delicious little loaves of rye bread that you could munch on as you walked the streets. And I kept picturing to myself just the sort of rye bread it would have been good to have. I was bitterly hungry, wished myself dead and gone, grew sentimental and cried. There would never be an end to my misery! Then I stopped suddenly in the street, stamped my feet on the cobblestones and swore aloud.”
“Ben seni gomdum Eva, mezarinin kumlarini saygiyla optum. Seni dusundukce icimden dolgun, pembe bir hatira geciyor,gulumseyisini dusundukce uzerime Tanri'nin rahmeti serpiliyor. Sen herseyini verdin, herseyini verdin sen, kendini hic zorlamadan, cunku gercek hayatin memnun mutlu cocuguydun sen. Ama benden bakislarini bile esirgeyen otekiler, benim butun dusuncelerime sahip cikabiliyorlar. Nicin? Bunu on iki aya, denizdeki gemilere sor, gonullerin esrarli Tanrisina sor.”
http://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/o...00355793-1.jpg
“I bury you, Eva, and in humility kiss the sand above your grave. A luxuriant, rose-red memory flowers in me when I think of you; I am as if drenched in blessing at the memory of your smile. You gave all; all did you give, and it cost you nothing, for you were the wild child of life itself. But others, the miserly ones who begrudge even a glance, can have all my thoughts. Why? Ask the twelve months and the ships on the sea; ask the mysterious God of the heart.”
-
Cin asilli Amerikali yazar Amy Tan’in dogum gunu (19 Subat 1952)
“Annem ve ben birbirimizi hicbir zaman anlamadik. Kastettigimiz seyleri hep degistirmisizdir kafamizda, ben soylenenden daha azini duymusumdur, annemse daha fazlasini.” Talih Kusu
https://creatorandcurator.files.word...eads.jpg?w=656
“My mother and I never really understood one another. We translated each other's meanings and I seemed to hear less than what was said, while my mother heard more.”
“Kizim dun, ‘Evliligim yikiliyor’ dedi bana.
Artik bu yikilisi seyretmekten baska bir sey gelmiyor elinden.
Yasli gozleri duydugu utanctan SIMSIKI kapali, bir psikiyatrist koltugunda uzaniyor. Ve saniyorum, yikilacak bir sey, aglanacak bir sey kalmayincaya kadar da orada uzanip duracak.
‘Yapacak bir sey yok! Hicbir sey yok!’ diye agliyordu. Bilmiyor. Konusmuyorsa, bir secim yapiyor demektir. Cabalamazsa, sansini sonsuza kadar yitirebilir.
Ben biliyorum bunu, cunku Cin usulune gore yetistirildim ben: Hicbir sey arzu etmemem, baska insanlarin derdini, acisini yutmam, kendi derdimle yanmam ogretildi bana.
Bense kizima bunlarin tersini ogretmis olmama karsin, o yine boyle benim gibi oldu! Benden dogdugu icin, bir kiz olarak dogdugu icin belki de. Ben de kendi annemden dogmustum, ben de kiz olarak dogmustum. Hepimiz merdivenlere benziyoruz, adim adim, cikiyoruz, iniyoruz, ama herkes ayni yone gidiyor.
Sanki bir dusu yasiyormussun gibi, ses cikarmamanin, dinleyip seyretmenin ne demek oldugunu bilirim ben. Daha fazla seyretmek istemezsen gozlerini kapatabilirsin. Ama daha fazla dinlemek istemedigin zaman ne yapabilirsin? Altmis yil once neler oldugunu hala isitebiliyorum.”
https://images.gr-assets.com/books/1304978653l/7763.jpg
“Yesterday my daughter said to me, ‘My marriage is falling apart.’
And now all she can do is watch it falling. She lies down on a psychiatrist couch, squeezing tears out about this shame. And, I think, she will lie there until there is nothing more to fall, nothing left to cry about, everything dry.
She cried,’"No choice! No choice!’ She doesn't know. If she doesn't speak, she is making a choice. If she doesn't try, she can lose her chance forever.
I know this, because I was raised the Chinese way: I was taught to desire nothing, to swallow other people's misery, to eat my own bitterness.
And even though I taught my daughter the opposite, still she came out the same way! Maybe it is because she was born to me and she was born a girl. And I was born to my mother and I was born a girl. All of us are like stairs, one step after another, going up and down, but all going the same way.”
-
Il Postino'nun (Postaci) filminin Mario Ruoppolo'su Italyan aktor, film yonetmeni ve sair, Essiz ve unutulmaz kahkaha ustasi (Unico e indimenticato maestro della risata) Massimo Troisi'nin dogum yildonumu (19 Subat 1953)
https://pbs.twimg.com/media/D8M1fZ1XYAADIWa.jpg
http://blog.siciliansecrets.it/wp-co...-cucinotta.jpg
https://78.media.tumblr.com/770905f8...d7lko1_400.gif
"Gulumsemen yuzunde bir kelebek gibi yayiliyor, gulusun bir gul gibi, saplanan bir zipkin, kopuren sular gibi, gulusun aniden gelen, gumisi bir dalga gibi, bembeyaz bir okyanusun kiyilarinda olmak gibi. Sessizligini seviyorum sanki yokmussun gibi.../ Il tuo sorriso si espande come una farfalla sul tuo viso, il tuo riso č come una rosa, una lancia che si sfila, un'acqua che prorompe, il tuo riso č un'onda d'argento repentina. Mi piaci quando taci perché sei come assente..."
https://www.youtube.com/watch?v=qzuKghRyRic
"Mario: Sevgili sair arkadasim ve yoldasim, beni bu belaya sen bulastirdin ve sen kurtaracaksin... Bana okumam icin kitaplar verdin... Dilimi pul yalamak disinda da kullanmanin yollarini ogrettin.. Asik olmam senin sucun...
Neruda: Hayir, bunun benle bir ilgisi yok... Sana kitaplarimi verdim ama siirlerimi calmana izin vermedim... Benim Matilde icin yazdigim siiri Beatrice'e vermissin...
Mario: Siir onu yazana degil, ona ihtiyaci olana aittir...
Mario: Bu demokratik dusunceni takdir ediyorum..."
-
-
Avusturyali sarkici ve muzisyen (Johann Hölzel) Falco’nun dogum yildonumu (19 Subat 1957)
https://images-na.ssl-images-amazon....S._SL1000_.png
https://youtu.be/Urw-iutHw5E
-
Ingiliz roman ve senaryo yazari Helen Fielding’in dogum gunu (19 Subat 1958)
"Hic yarari yok. Biri sizi terk ettiginde, onu ozlemenin yaninda, birlikte yarattiginiz o kucuk dunyanin yikilmasinin yaninda ve yaptiginiz ya da gordugunuz her seyin size onu hatirlatmasinin yaninda en kotusu, sizi denediklerini ve sonunda bedeninizi olusturan her bir parcaniza sevdiginiz o kisi tarafindan REDDEDILDI damgasi vurdugunu dusunmektir.” Bridget Jones'un Gunlugu,
https://media1.s-nbcnews.com/i/strea...over-split.jpg
“When someone leaves you, apart from missing them, apart from the fact that the whole little world you've created together collapses, and that everything you see or do reminds you of them, the worst is the thought that they tried you out and, in the end, the whole sum of parts adds up to you got stamped REJECT by the one you love.”
-
Amerikali feminist yazar Betty Friedan, Amerika'da ikinci dalga feminizmi atesleyen Kadinligin Gizemi'ni (The Feminine Mystique) 19 Subat 1963'de W. W. Norton and Co. araciligiyla New York'ta yayinladi.
https://img.thedailybeast.com/image/...ase_vumk3a.jpg
"Ama, erkeklere katilmasi yasaklanan kadinlar, insan olabilir mi? Ozgurluk kendilerine yasaklandiginda oylesine edilgin bir bagimlilik imgesi icinde yok oldular ki ev icinde bile tum kararlarin alinmasini erkeklere biaktilar!"
https://i0.wp.com/www.tor.com/wp-con...%2C385px&ssl=1
"But forbidden to **** man in the world, can women be people? Forbidden independence, they finally are swallowed in an image of such passive dependence that they want men to make the decisions, even in the home."
-
Amerikali bilim kurgu ve polisiye romanlari, oyku ve deneme yazari Jonathan (Allen) Lethem'in dogum gunu (19 Subat 1964)
"Yeni bir evren. Onun kivrillip bukulerek bu evrenden koptugunu, Soft'un laboratuvarindaki solucan deligi denen gobek bagindan silkinerek kurtuldugunu gozumun onune getirdim. Bu dusunce, sabahi, tepemizde civildayan kuslari, tebesirle cizilmis bir cizgiye benzeyen bulutu, ogrenci kurulunun dort bir yana yapistirilmis secim ilanlarini tuhaf taze bir isikla aydinlatti. Belki de bu, yeni evrenin ta kendisiydi." Yok
https://images.penguinrandomhouse.co.../9780739357255
"A new universe. I pictured it twisting away from this one, kicking free of the umbilical wormhole in Soft’s lab. The notion shed an odd, fresh light on the morning, on the twittering birds overhead, the chalk-slash of cloud, the student-council election flyers taped everywhere. Maybe this was the new universe."
"Yuregim ve asansor, dusus icinde bir dusus . Kaybettigim seyi aramam icin bir cesaret o issiz koridorlarda yuruyeyim, bir cesaret o steril laboratuvarlara gireyim diye dogrudan mideme ve fizik binalarinin o kasvetli cekirdegine inen bir dusus. Baska nereye gidebilirdim?"
https://images.gr-assets.com/books/1...717l/16720.jpg
"My heart and the elevator, a plummet inside a plummet. Down into my stomach and the gloomy core of the physics complex, to walk those barren concrete corridors, brave those sterile labs, in search of what I’d lost. Where else could I go?"
-
1 Akademi (Trafik, 2001), 1 Golden Globe ve 1 BAFTA Odulu sahibi Porto Riko asilli aktor, yonetmen, senarist ve yapimci Benicio (Monserrate Rafael) del Toro'nun (Sánchez) dogum gunu (19 Subat 1967)
https://media3.giphy.com/media/P68I2W6xEhfLa/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/SSHo5YIrNa1Uc/giphy.gif
-
Fransiz roman yazari Maxime Chattam'in dogum gunu (19 Subat 1976)
"Diger tarafta olan tek gercektir. Her sey aldatici bir gorunumden ibarettir. Ote tarafa bakmak gerekir. Kentler sanaldir. Bir kentin yeraltinda kalan bolumu uygarliginin ciplak ruhudur, sirlarinin sakli oldugu yerdir. Bu her sey icin boyledir. Insanlarin sirlari aslinda tarihinde saklidir. Ve tarihin golgesindekileri okumayi ogrenin." Kaosun Sirlari
https://images.gr-assets.com/books/1...0l/7760139.jpg
"Ce qu'il y a de l'autre côté est la seule vérité. Chaque chose est une apparence. Il faut regarder de l'autre côté. L'histoire dans les livres est une apparence. Les villes sont une apparence. Le sous-sol d'une ville est l'âme nue de sa civilisation, ses arcanes. Les arcanes de l'Homme sont dans ses fondations. Et apprenez ŕ lire dans l'ombre de l'Histoire."
"Okuma tumuyle kisisel bir deneyimdir. Bir karsilasmadan dogan, cilgin bir cosku. Bir ruhla islenmis tahta parcalarinin uzerindeki siyah noktalarin coskusu. Sozcukleri yakalayip yorumlayan bir beyin. Duyarliligi olcusunde. Her anlatinin motoru okuyucusunun akli, yakitiysa onun dus gucudur. Yazarin tek yaptigi az cok uysal bir cevre betimlemektir; bunun icin okuyucunun kendisini emniyet rayindan izlemesi icin elinden geleni yapar. " Zamanin Kani
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"La lecture est une expérience toute personnelle. Une exaltation folle qui naît d'une rencontre. Celle de taches noires sur des fragments de bois traité avec un esprit. Un cerveau vient capter les mots et les interpréter. Selon ses sensibilités. le moteur de tout récit est l'esprit du lecteur, son imagination est son carburant. L'auteur ne fait que décrire un paysage plus ou moins malléable, et il s'applique ŕ ce que le lecteur suive le rail de sécurité."
-
Fransiz sair René Char’in olum yildonumu (19 Subat 1988)
“Uzun suren yoklugun odasinda, acik kalan pencereye ragmen, gulun kokusu yine de oradaki nefesle iliskilidir. Bir kez daha gecmis deneyimden yoksunuz, tazeleriz, asigiz. Gul! Onun yollarinin kayrani olumun kustahligini bile dindirir. Hicbir cit duramaz yolunda. Arzu diridir, bugulu alinlarimizda bir siziyla.
Yagmurlariyla yeryuzunde yuruyenin dikenden korkusu yoktur ne mukemmel ne de dusmanca yerlerde. Ama vay haline kendiyle sohbeti keserse! Can evinden vurulmus, kul olur gider, guzelligin islah ettigi bir okcu.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Malgré la fenętre ouverte dans la chambre au long congé, l'arôme de la rose reste lié au souffle qui fut lŕ. Nous sommes une fois encore sans expérience antérieure, nouveaux venus, épris. La rose! Le champ de ses allées éventerait męme la hardiesse de la mort. Nulle grille qui s'oppose. Le désir resurgit, mal de nos fronts évaporés.
Celui qui marche sur la terre des pluies n'a rien ŕ redouter de l'épine, dans les lieux finis ou hostiles. Mais s'il s'arręte et se recueille, malheur ŕ lui! Blessé au vif, il vole en cendres, archer repris par la beauté."
-
Bulbulu Oldurmek (To Kill a Mockingbird - Il buio oltre la siepe) romaninin Amerikali yazari Nelle Harper Lee'nin olum yildonumu (19 Subat 2016)
https://media3.giphy.com/media/Ghw8BX03RxZM4/giphy.gif
"Simdi sen, bir vicdanla dogmus genc bayan, yasaminin bir yerlerinde onu bir deniz kabugu gibi babanin vicdanina yapistirmissin. Buyurken, buyudugunde, yaptigin seyden tamamen habersiz bir sekilde, babani Tanri ile karistirmissin. Onu hic bir zaman bir erkegin yuregini ve bir erkegin kusurlarini, zaaflarini tasiyan bir erkek olarak gormedin - Sen duygusal anlamda sakattin, ona dayaniyor, aradigin yanitlari ondan aliyor ve kendi yanitlarinin mutlaka onun yanitlariyla ortusecegini varsayiyordun." Tespih Agacinin Golgesinde
https://dj6cnfthgyqas.cloudfront.net...9-original.jpg
"Now you, Miss, born with your own conscience, somewhere along the line fastened it like a barnacle onto your father's. As you grew up, when you were grown, totally unknown to yourself, you confused your father with God. You never saw him as a man with a man's heart, and a man's failings - ťI'll grant you it may have been hard to see, he makes so few mistakes, but he makes'em like all of us."
http://www.mondadoristore.it/img/Il-...aut=Harper+Lee
"Olaylari karsindakinin bakis acisiyla degerlendirmeden hic kimseyi anlayamazsin…derisinin altina girip oralarda dolasana dek. / Non puoi davvero capire un'altra persona fino a quando non consideri le cose dal suo punto di vista, fino a quando non entri nella sua pelle e non ci cammini dentro"
-
Italyan semiyolog, filozof, yazar, cevirmen, akademisyen ve kutuphaneci Umberto Eco'nun olum yildonumu (19 Subat 2016)
"Evinizde, sominenin yanindaki bir koltuga gomulmus rahatca otururken kendinize hic disarda neler olup bittigini sordunuz mu? Olasilikla sormamissinizdir. Elinize bir kitap alip bunu sunu okuyor ve gercekdisi kisilerle olaylardan baskalari adina heyecan duyuyorsunuz... Eglenceli, degil mi?.. Eski Romalilar da boyle yapiyorlardi, Colosseum'da oturup insanlari parcalayan vahsi hayvanlara bakarak, bu kan ve siddet manzarasi karsisinda kendilerini eglendirdiklerinde, baskalarinin eylemleriyle yasamlarina bir tat katmis oluyorlardi... Oyle ya, seyirci olmak guzel sey. Bir anahtar deliginden gizlenen yasam. Ama sunu unutmayin: Disarda 'gercekten' olaylar oluyor... Artik Colosseum yok, ancak sehir cok daha buyuk bir arena ve cok daha fazla insana yer var. O keskin penceler yirtici hayvanlarin penceleri degil artik, ama insanlarin penceleri cok daha keskin ve kotu olabilir. Uyanik ve becerikli olmalisiniz, yoksa yutulanlar arasina karisirsiniz... Uyanik olmak zorundasiniz. Ve becerikli. Yoksa sizi oldururler." Umberto Eco, Anlati Ormanlarinda Alti Gezinti
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Quando sedete a casa vostra, sprofondati confortevolmente in una poltrona davanti al camino, vi siete mai domandati che cosa accade fuori? Probabilmente no. Voi prendete un libro, e leggete di questo e di quello, e vi fate. eccitare per procura da persone e fatti irreali... Divertente, vero? Anche gli antichi romani facevano cosě, davano sapore alla loro vita attraverso delle azioni, quando se ne stavano al Colosseo e si guardavano gli animali feroci che facevano a pezzi degli esseri umani, spassandosela alla vista del sangue e del terrore. Va bene, va bene, č bello fare spettatore. La vita attraverso un buco della serratura. Ma ricordatevi: fuori di qui accadono davvero dele cose… Non c'č piů il Colosseo, ma la cittŕ č una arena assai piů grande, e c'č posto per tanta piů gente. Le zanne affilate non sono piů quelle delle belve, ma possono essere ben piů affilate e maligne. Dovete essere svelti, e bravi, o sarete divorati... Dovrete essere svelti. E bravi. O vi faranno fuori.”
http://img.over-blog-kiwi.com/0/82/1..._925466_03.jpg
"Biz kimiz, diye soruyordum kendi kendime. Biz ki, Hamlet'i kapicimizdan daha gercek sayiyoruz. / Mi stavo chiedendo chi siamo noi. Noi che riteniamo Amleto piů vero del nostro portinaio"
-
“Insanoglunda okunacak baska seyler var, buna inaniyorum. Cesaret edemiyorlar. Sayfayi cevirmeye cesaret edemiyorlar. Taklit kanunlari; ben bunlara korku kanunlari diyorum. Kendilerini yalniz bulmaktan korkuyorlar, ama kendilerini hic bulamiyorlar. Bu ahlaki agorafobi bana igrenc geliyor; korkakliklarin en kotusu bu. Oysa insan hep yalnizken yaratmistir. Ama burada yaratmak isteyen kim? Insanin kendi icinde ayri, farkli hissettigi sey, ender sahip olunan seyin, herkese kendi degerini saglayan seyin ta kendisidir; iste bunu yok etmeye calisiyoruz. Taklit ediyoruz. Bir de yasamayi sevdigimizi iddia ediyoruz.” André Gide, Ayri Yol
https://readingtotellthetale.files.w.../06/immorl.jpg
"Il y a pourtant, je le crois, d’autres choses ŕ lire, dans l’homme. On n’ose pas. On n’ose pas tourner la page. – Lois de l’imitation ; je les appelle : lois de la peur. On a peur de se trouver seul : et l’on ne se trouve pas du tout. Cette agoraphobie morale m’est odieuse ; c’est la pire des lâchetés. Pourtant c’est toujours seul qu’on invente. Mais qui cherche ici d’inventer ? Ce que l’on sent en soi de différent, c’est précisément ce que l’on possčde de rare, ce qui fait ŕ chacun sa valeur – et c’est lŕ ce que l’on tâche de supprimer. On imite. Et l’on prétend aimer la vie."
-
http://i.huffpost.com/gen/4022508/im...O-facebook.jpg
"Kitap okumayan kisi, 70 yasina vardiginda sadece tek bir hayati yasamis olacak: Kendisininkini! Okuyan ise 5000 yil boyunca yasamis olacak. Habil Kabil'i oldurdugunde o orada olacak, Mecnun Leyla'sini aradiginda, Sadi safakta oten bulbule hayran kaldiginda... Cunku edebiyat geriye dogru bir olumsuzluktur."
-
HBO, John Turturro, Winona Ryder ve Zoe Kazan’in basrollerini ustlendiđi; David Simon’in yeni mini dizisi The Plot Against America’dan fragman yayinladi.
https://youtu.be/7zXb3MW9rGU
-
-
Hollandali ressam Jan de Baen'in dogum yildonumu (20 Subat 1633)
Members of the magistrate of The Hague, 1682
https://upload.wikimedia.org/wikiped...an_de_Baen.jpg
Portrait of Gisbert Cuper and Aleida van Suchtelen, 17th century
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Suchtelen.jpg
-
Librettosunu Giacomo Francesco Bussani’nin 1676'da Antonio Sartorio'nun besteledigi ayni isimli ‘Giulio Cesare’ operasi icin yazdigi libretto Nicola Francesco Haym tarafindan George Frideric Handel icin uyarladigi, uc perdelik Giulio Cesare in Egitto operasi ilk kez 20 Subat 1724’de Londra, King's Theatre!da sahnelendi.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...sare_opera.PNG
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...UHcmGRfHZluZ_g
-
Italyan ressam Giambattista Bassi’nin dogum yildonumu (20 Subat 1784)
La Cascata delle Marmore, 1820
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Near_Terni.jpg
Castel gandolfo, 1851
https://upload.wikimedia.org/wikiped...fo%2C_1851.jpg
-
Irlandali yazar ve roman yazari William Carleton'in dogum yildonumu (20 Subat 1794)
https://www.azquotes.com/picture-quo...n-71-57-30.jpg
"Guclu duygular her zaman guclu bir karakteri ortaya cikarmaz. Bir insanin gucu bastirdigi duygularin gucuyle olculur, onu bastiran duygularin gucuyle degil."