-
Iki Efendinin Usagi (Il servitore di due padroni), Kahvehane (La Bottega del Caffe) ve Don Juan (Don Giovanni) gibi oyunlarin yazari Italyan Carlo Goldoni'nin dogum yildonumu (25 Subat 1707)
https://4.bp.blogspot.com/-_aynWGOiW...oni%2Bpens.jpg
"Dunya, guzel bir kitaptir. Ama okumayana faydasi azdir."
https://upload.wikimedia.org/wikiped...oldoni.tif.jpg
"Kadin bir yanlis yapmaya gorsun, tefe koyarlar hemen. Ama erkek soz konusu oldu mu, herkes sus pus olur. Bizi cekistirirler. Size ise her hakki tanirlar. Nicin biliyor musunuz? Yasalari erkekler yapiyor da onun icin. Eger kadinlar yapmis olsaydi, her sey tersine donerdi. Elimde olsa, karisini aldatan her erkegin eline bir dal tutustururudum. Dort bir yan ormana donerdi o zaman." Iki Efendinin Usagi
https://images-na.ssl-images-amazon....1Z2L5-7ZtL.jpg
"Le donne hanno la fama di essere infedeli, e gli uomini commettono le infedeltà a più non posso. Delle donne si parla, e degli uomini non si dice nulla. Noi siamo criticate, e a voi altri si passa tutto. Sapete perché? Perché le leggi le hanno fatte gli uomini; che se le avessero fatte le donne, si sentirebbe tutto il contrario. S'io comandassi, vorrei che tutti gli uomini infedeli portassero un ramo d'albero in mano, e so che tutte le città diventerebbero boschi."
-
Fransiz ressam Fleury Francois Richard'in dogum yildonumu (25 Subat 1777)
Montaigne and Tasso, 1821
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-_WGA19448.jpg
La Chartreuse de Saint Bruno, 1824
https://upload.wikimedia.org/wikiped...aint_Bruno.jpg
-
Fransiz Barbizon ekolunden peyzaj ressami Félix Ziem'in dogum yildonumu (25 Subat 1821)
View of Istanbul, second half of 19th century
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
Venice La Salute et la Douane, 19th century
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._la_Douane.jpg
-
Fransiz empresyonist ressam Pierre-Auguste Renoir'in dogum yildonumu(25 Subat 1841)
La Colazione dei Canottieri (Luncheon of the Boating Party, 1881)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
Baigneuse aux cheveux longs, 1895 - 1896
https://upload.wikimedia.org/wikiped...8650887%29.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=1__UcKsVFM4
-
Italyan ressam Giuseppe De Nittis'in dogum yildonumu (25 Subat 1846)
Westminster Bridge, 1878
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._De_Nittis.JPG
Colazione in giardino (Breakfast in the garden,1883-84)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...n_giardino.jpg
-
Irlandali sair, yazar ve besteci Thomas Moore'un olum yildonumu (25 Subat 1852)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...-of-summer.jpg
Iste yazin son guludur bu,
Uzakta yapayalniz acilip duran;
Sevdigi butun dostlari
Cekip gitmis coktan;
Ne akrani bir cicek,
Ne de bir tomurcuk kalmis,
Renklerinden kan verecegi
Ya da karsilikli dertlesecegi!
Senden gecemem ey garibim benim!
Razi degilim solmana;
Bak sevgililer uyuyor iste,
Var git sende uyu onlarla.
Uyu ki bende usulca
Yapraklarini sereyim dosege,
Akranlarinin hic kokusuz ve
Olgun yattigi o yere.
Ta ki ardindan ben de geleyim,
Dostluklarim bozulup dagildiginda,
Ve askin billur kasesinden
Inciler sacilip dagildiginda!
Ve uçup gittiginde sevgililer ah!
Kim, ama kim kalacak
Bu corak dunyada?
-
Avusturyali filozof, egitimci, yazar ve antropozofitin kurucusu Rudolf (Joseph Lorenz) Steiner’in dogum yildonumu (25 Subat 1861)
"Hayat tarzimizin butun ozellikleri, ahlaki ideallerimiz tarafindan belirlenir. Bu idealler, hayattaki vazifelerimizle ilgili fikirlerimizden olusurlar. Baska bir anlatimla idealler, davranislarimizla elde etmek istedigimiz hususlarin icimizdeki fikirleridir." Gercek ve Bilim
https://www.rsarchive.org/Covers/ga003_cov.jpg
"Unsere Lebensführung ist ihrem ganzen Charakter nach bestimmt durch unsere sittlichen Ideale. Diese sind die Ideen, die wir von unseren Aufgaben im Leben haben, oder mit anderen Worten, die wir uns von dem machen, was wir durch unser Handeln vollbringen sollen."
“Icsel, spirituel sureclerin tanimlanmalari fizik dunyasindaki olaylarin tanimlanmalarindan cok daha yanlis anlasilmaya aciktir. Bu tur yanlis anlamalar kolay ortaya cikar cunku ruhun yasami surekli hareket halindedir ve bizler ruh hayatinin fizik dunyadaki hayattan cok farkli oldugunu unuturuz.” Yuce Alemleri Bilmek
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"In einem viel höheren Maße als an die Schilderung der Tatsachen der physischen Welt können sich an diejenige innerer geistiger Vorgänge Missverständnisse knüpfen. Das Bewegliche des Seelenlebens, die Notwendigkeit, diesem Leben gegenüber nie aus dem Bewusstsein verlieren, wie verschieden es ist von allem Leben in der physischen Welt, und vieles andere, machen solche Missverständnisse möglich."
-
Ilk kagit banknot, 25 Subat 1862'de Baskan Abraham Lincoln tarafindan basina tanitildi.
https://www.onthisday.com/images/pho...dollar-600.jpg
-
20. yuzyil'in en onemli Italyan filozoflarindan ve estetik tarihinin en onemli dusunurlerinden Benedetto Croce’nin dogum yildonumu (25 Subat 1866)
https://www.tpi.it/app/uploads/2019/...etto-Croce.png
https://www.frasi-celebri.net/images...14ac0fe553.jpg
“Sanat soz konusu oldugunda, en yalin bicimde soyle yanitlayabilirim hemen: Sanat bir gorus ya da sezistir. Sanatci bir imge ya da resim uretir. Sanattan tat alan biriyse yuzunu sanatcinin ona gosterdigi yone cevirir ve kendisi icin acilmis olan delikten bakarak, kendinde sanatcinin imgesini olusturur.”
-
Ingiliz ressam William Lakin Turner'in dogum yildonumu (25 Subat 1867)
Derwentwater, unknown date
https://upload.wikimedia.org/wikiped...r_wlturner.jpg
Flowing From The Hills, unknown date
https://upload.wikimedia.org/wikiped...kin_Turner.jpg
-
-
Italyan ressam Antonio Sicurezza'nin dogum yildonumu (25 Subat 1905)
Susanna, 1975
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._-_Susanna.jpg
The Bride from Formia, 1978
https://upload.wikimedia.org/wikiped...a_formiana.jpg
-
Turk roman ve kisa oyku yazari, sair ve gazeteci Sabahattin Ali'nin dogum yildonumu (25 Subat 1907)
“Almanya'ya nicin geldigimi unutmus gibiydim. Sabunculuk meselesini babamdan mektup aldikca hatirliyor, henuz lisan ogrenmekle mesgul oldugumu, yakinda bu neviden bir muesseseye muracaat edecegimi yazarak hem onu, hem kendimi avutuyordum. Gunlerim birbirine tipki tipkisina benzeyerek geciyordu. Butun sehri, hayvanat bahcesini, muzeleri dolasmistim. Bu milyonluk sehrin birkac ay icinde tukenivermesi bana adeta yeis veriyordu. Kendi kendime: 'Iste Avrupa! Ne var burada sanki?' diyor ve esas itibariyle dunyanin pek SIKICI olduguna hukmediyordum. Ekseriya ogleden sonralari buyuk caddelerde, kalabaligin icinde dolasir, yuzlerinde cok muhim isler yapmis insanlara mahsus bir ciddilikle evlerine donen veya bir erkegin koluna asilarak baygin gozleriyle etrafa tebessum sacan kadinlari ve yuruyuslerinde hala asker adimlarini muhafaza eden erkekleri seyrederdim.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1n8EyQT4pL.jpg
“I almost forgot why I had come to Germany. Whenever I got a letter from my father the soap business came back to mind, and I would assuage him and myself by claiming that I was still learning the language, and that I would be applying to an establishment of that sort very soon My days passed, one identical to the next. I had seen the entire city, the zoo, and the museums. It almost brought me to despair to think that I had consumed this city of millions within a few months. I told myself: 'Europe! So what?' and I concluded that the world was essentially a very boring place. Often, I wandered the broad thoroughfares among the crowds, and I watched the women casting smiles with their languorous eyes while pulling on their men’s arms: women returning home with the earnestness common only among those who accomplish important things; men who still maintained their proper soldier’s gait.”
“Dibinde bir ejderhanin yasadigi bilinen kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne oldugu hic bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gosterecek bir insan bulmaktan daha kolaydir.”
https://img.ibs.it/images/9788897924173_0_0_1409_80.jpg
"È di sicuro più semplice che ci sia un eroe disposto a calarsi in un pozzo dentro cui tutti sanno che vive un drago, piuttosto che trovare un uomo che mostri il coraggio di scendere in un pozzo le cui profondità celano un mistero.“
“Bir de ben bu halimle kalkip baska bir insanin kafasinin icini tahlil etmek, onun duz veya karisik ruhunu gormek istiyordum. Dunyanin en basit, en zavalli, hatta en ahmak adami bile, insani hayrete dusurecek ne muthis ve karisik bir ruha maliktir! Nicin bunu anlamaktan bu kadar kaciyor ve insan dedikleri mahluku anlasilmasi ve hakkinda hukum verilmesi en kolay seylerden biri zannediyoruz? Nicin ilk defa gordugumuz bir peynirin esvafi hakkinda soz soylemekten kactigimiz halde ilk rast geldigimiz insan hakkinda son kararimizi verip gonul rahatiyla oteye geciveriyoruz?”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Tout ce que je voulais moi, c’est tâcher d’analyser ce qui se passait dans la tête d’un autre, dans la clarté ou la confusion de son esprit. Car l’homme le plus simple, le plus misérable, voire le plus sot du monde possède une âme dont la complexité m’étonnera toujours. Pourquoi refusons nous de l’admettre, et qu’est-ce qui peut nous faire croire que rien n’est plus facile que de comprendre les autres et les juger ? Pourquoi sommes-nous ainsi ? Nous nous gardons bien de nous prononcer sur les qualités d’un fromage que nous goûtons pour la première fois, mais dès la première rencontre , nous portons sur les autres un jugement catégorique dont nous faisons état sans le moindre scrupule."
-
Amerikali ressam Worthington Whittredge'in olum yildonumu (25 Subat 1910)
Crossing the River Platte, 1871, (hanging in White House Roosevelt Room)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ge%2C_1871.jpg
The Camp Meeting, 1874
https://upload.wikimedia.org/wikiped...T_DT228976.jpg
-
Alman ressam (Friedrich Hermann Carl Uhde) Fritz von Uhde’nin olum yildonumu (25 Subat 1911)
Summer Resort, 1883
https://upload.wikimedia.org/wikiped...%281883%29.jpg
The Last Supper, 1886
https://upload.wikimedia.org/wikiped...z_von_Uhde.jpg
-
Ingiliz roman yazari, sair ve besteci (John Burgess Wilson) Anthony Burgess'in dogum yildonumu (25 Subat 1917)
http://www.azquotes.com/public/pictu...ess-498641.jpg
"Genclik bitmeliydi, ah evet. Ama genclik, hayvanmis gibi olmaktir zaten sadece. Hayir, sadece hayvanmis gibi olmak degil de hani su sokaklarda satildigini dikizledigimiz minik oyuncaklardan biri olmak gibidir, teneke ve ici zemberekli ve ustunde kurma dolu olan ve girr girr girr diye kurunca gitmeye baslayan, yuruyen filan minik heriflerden biri olmak gibidir, ey kardeslerim. Ama dosdogru gider ve bir seylere carpar bam bam ve yaptiklarini, elinde olmadan yapar. Genc olmak, bu minik makinelerden biri olmak gibidir." Otomatik Portakal
-
Amerikali korku romanlari yazari John Saul’un dogum gunu (25 Subat 1942)
10 yýldýr -bes yasindayken St. Ignatius'a basladigindan beri- rahibelerin ofkesinden korkarak yasamisti. Cezalarindan korkmayi ilk olarak arkasinda oturan bir arkadasina ciklet uzattigi icin Rahibe Katherine parmaklarina cetvelle vurdugu zaman ogrenmisti. Eli, gunun geri kalani boyunca kanamisti ama Rahibe Katherine revire gidip bi yara bandi yapistirmasýna bile izin vermemisti. "Carmiha gerilmisken Isa bile bir yara bandi istemediyse, sanirim sen elinde kucuk bir kesikle dayanabilirsin Luke." demisti. Sinif, Isa ile ilgili konusmasina gulmustu ama Rahibe tek bir bakisiyla ogrencileri susturmustu.” Seytanin Sag Eli
https://images-na.ssl-images-amazon....1hqV20lRJL.jpg
“For ten years—ever since he'd started at St. Ignatius, when he was five years old—he'd lived in fear of the wrath of the sisters. He'd first learned to fear their swift brand of retribution when Sister Katherine rapped his knuckles with a ruler for passing a piece of chewing gum back to one of his friends. His hand had bled for the rest of the day, but Sister Katherine wouldn't even let him go put a Band-Aid on it. "If Jesus didn't ask for Band-Aids on the Cross, I think you can stand a little cut on your knuckles, Luke," she'd told him. The rest of the class giggled at the way she talked about Jesus on the Cross, but a single look from the nun silenced them.”
-
-
Brezilyali sair, romanci, muzikolog, sanat tarihcisi, elestirmen ve fotografci Mário Raul de Morais Andrade'nin dogum yildonumu (25 Subat 1945)
https://jaimeasturias.files.wordpres...risa.jpg?w=700
"Olgunluk donemimde, kalan yillarimi saydim ve yasadigimdan cok daha az zamanim kaldigini kesfettim.
Bir sekerleme paketi kazanmis kucuk bir cocuk gibi yillari buyuk bir zevkle ve istahla yedim, ama azalmaya basladiklarini hissedince artik teker teker, tadini cikararak yiyorum.
Artik yasalarin ve yonetmeliklerin tartisilip durdugu ve hicbir ise yaramayacagini bildigim sonsuz toplantilara ayiracak zamanim yok.
Takvim yaslarina ragmen hala buyumeyen aptal insanlara destek olmak icin de zamanim yok.
Vasatlikla ugrasmak icin de zaman ayiramam.
Sismis egolarin bulundugu toplantilara katilmayi hic istemiyorum.
Artik dalaverecilere ve cikarcilara tahammul etmiyorum.
Basarili olmus insanlarin yerine gecmeye can atan su kiskanc insanlara hic tahammulum kalmadi.
Ust duzey bir makam icin yapilan kavgalarin cirkin sonuclarina tanik olmaktan nefret ediyorum.
Insanlar icerige degil, sadece basliklara bakar oldular.
Benim zamanim ise, basliklarla ugrasmayacak kadar degerli artik.
Oz'u istiyorum, ruhumun acelesi var. Pakette simdi daha da az seker kaldi.
Insan onurunu ve gercekleri savunan, sorumluluktan kacmayan, basarilarindan dolayi sisinmeyen, kendi yanlislarina gulebilen, vaktinden once ‘oldum’ demeyen, insan olmayi anlamis insanlarla yasamak istiyorum.
Asil olan, yasami degerli kilmis eylemlerinizdir.
Yasamin sert darbelerinden yumusak bir ruh ile cikmayi basarabilmis ve baskalarinin yuregine dokunabilen insanlarla olmak istiyorum.
Evet, olgunlugun bana getirecegi o dolulugu hissetmek icin acelem var.
Elimde kalan tek bir sekerlemeyi bile yitirmek istemem.
Amacim, sevdiklerim ve vicdanimla baris icinde ve huzurla dolu olmaktir.
Umarim sizin icin de aynisi olur, cunku her halukarda yaslanacaksiniz…"
-
Trinidad ve Tobago asilli Iingiliz yazar Sir Vidiadhar Surajprasad Naipaul'un dogum yildonumu (25 Subat 1945)
"Isadami ona alip on ikiye satabilen kisidir. Oteki ona alir, on sekize yukseldigini gorur ama hic bir sey yapmaz.Yirmiye yukselmesini bekler. Ikiye dustugunde tekrar ona cikmasini bekler. Zamanla ona cikar. Ama hayatinin dortte birini harcamis olur. Parasinin ona verdigi tek sey azicik matematiksel heyecandir." Nehrin Donemeci
https://notevenpast.org/wp-content/uploads/Cover.jpg
"A businessman is someone who buys at ten and is happy to get out at twelve. The other kind of man buys at ten, sees it rise to eighteen and does nothing. He is waiting for it to get to twenty.When it drops to ten again he waits for it to get back to eighteen. When it drops to two he waits for it to get back to ten. Well, it gets back there. But he has wasted a quarter of his life. And all he's got out of his money is a little mathematical excitement."
-
Fransiz yazar, ogretmen ve cevirmen Marc Sautet'nin dogum yildonumu (25 Subat 1947)
"Birine onu her zaman icin sevecegine ya da nefret edecegine ya da ona sonsuza dek sadik kalacagina dair soz veren bir kisi, kendi gucunun sinirlarinda olmayan bir seyi vaat eder." Yeni Baslayanlar Icin Nietzsche
https://ec56229aec51f1baff1d-185c306.../000785973.jpg
"Celui qui promet à quelqu'un de l'aimer ou de le haïr toujours ou de lui être toujours fidèle promet ce qui n'est pas en son pouvoir."
-
Lubnan asilli Fransiz yazar Amin Maalouf'un dogum gunu (25 Subat 1949)
"Eger onundeki kapilar bir daha yuzune kapanacak olursa, hayatinin sona ermedigini dusun. Sona eren sey yalnizca hayatlarinin birincisidir ve digeri baslamak uzere sabirsizlanmaktadir. O zaman bir gemiye bin, seni bekleyen bir kent mutlaka vardir".
https://pictures.abebooks.com/isbn/9782253138914-uk.jpg
"Si à nouveau les portes se fermaient devant toi, dis-toi bien que ce n'est pas ta vie qui s'achève, mais seulement la première de tes vies, et qu'une autre est impatiente de commencer. Embarque-toi alors sur un navire, une ville t'attend."
"-Dusunduklerimi ifade etmek icin yaslanmayi mi beklemem gerek?
-Her dusundugunu ifade edebilecegin gun, senin torunlarinin torunlari bile ihtiyarlamis olacak. Simdi sir ve korku devrindeyiz, Iki yuzun olmali, birini kalabaliga gostermeli, otekini kendine ve Yaratici'na saklamalisin. Gozlerini, kulaklarini ve dilini korumak istiyorsan, gozlerin, kulaklaron ve bir dilin oldugunu unut."
https://deshautsetdebats.files.wordp...amarcande1.jpg
"- Me faudra-t-il attendre d’être vieux pour exprimer ce que je pense?
- Le jour où tu pourras exprimer tout ce que tu penses, les descendants de tes descendants auront eu le temps de vieillir. Nous sommes à l’âge du secret et de la peur, tu dois avoir deux visages, montrer l’un à la foule, l’autre à toi-même et à ton créateur. Si tu veux garder tes yeux, tes oreilles et ta langue, oublie que tu as des yeux, des oreilles et une langue."
-
Amerikali rock grubu Alice Cooper, 6.studyo albumu Billion Dollar Babies’i 25 Subat 1973’de Warner Bros. Records etiketiyle piyasaya surdu.
http://images.45cat.com/alice-cooper...ner-bros-2.jpg
-
-
Amerikali sair, deneme yazari ve egitimci (Asa Bundy Sheffey) Robert Hayden'in olum yildonumu (25 Subat 1980)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...er-sundays.jpg
Pazarlari da erken kalkardi babam
kusanirdi giysilerini o mavi kara sogukta,
sonra sizlayan catlak ellerle
hafta ici gunlerinin havasinda zahmetle
yigilmis atesleri harlardi. Kimse tesekkur etmedi ona.
Uyanip duyardim soguk ufalanislari, parcalanislari.
Odalar sicakken, cagiridi,
ve yavasca dogrulur giyinirdim,
korkarak evin suregen ofkelerinden,
sogugu kapi disari etmisle
ve de guzel pabuclarimi boyamis olanla
aldirmadan konusarak.
Ne biliyordum, ne biliyordum ki
askin sadeligi ve yalniz burolar hakkinda?
-
-
20.yuzyilin en seckin ve en radikal oyun yazari Amerikali Tennessee Williams'in (Thomas Lanier Williams) olum yildonumu (25 Subat 1983)
"Oyun, anilar uzerinedir. Bu yuzden de, los, duygusal ve gercek disidir. Anilarda her sey sanki muzikseldir. Bu da, kulislerden gelen keman seslerini aciklar. Ben oyunun sunucusuyum, hem de bir oyuncusu. [...] Oyunda bir de besinci karakter var; kendisi sominenin uzerinde asili olan ve gerceginden daha buyuk bu fotografinin disinda, oyunda asla gorunmez. Bizi yillar once terk eden babamizdir bu kisi. Telefoncuydu, ama uzak diyarlara asikti, calistigi telefon firmasindan ayrilip, isik delisi bu sehirden sivisip gitti... Ondan aldigimiz en son haber, Meksika'nin Pasifik kiyilarinda Mazatlan'dan gonderilen adressiz bir kartpostaldi ve uzerinde sadece iki kelime yaziliydi, "Merhaba... Hosca kalin!" Sanirim oyunun geriye kalani kolayca anlasilabilir..."Sirca Kumes
http://blog.paperblanks.com/wp-conte...ms-580x333.jpg
"The play is memory. Being a memory play, it is dimly lighted, it is sentimental, it is not realistic. In memory everything seems to happen to music. That explains the fiddle in the wings. I am the narrator of the play, and also a character in it.[...] There is a fifth character in the play who doesn't appear except in this larger-than-life photograph over the mantel. This is our father who left us a long time ago. He was a telephone man who fell in love with long distances; he gave up his job with the telephone company and skipped the light fantastic out of town.... The last we heard of him was a picture postcard from Mazatlan, on the Pacific coast of Mexico, containing a message of two words, "Hello"- Good-bye!" and an address. I think the rest of the play will explain itself..."The Glass Menagerie
-
25 Subat 1986’da duzenlenen 28. Grammy Odul Toreninde, Micheal Jackson ve Lionel Richie tarafindan yazilan We Are The World sarkisi Yilin Sarkisi Grammy Odulunu aldilar.
https://jazzinphoto.files.wordpress....nel-richie.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=WbachP6QhGk
-
Amerikali heavy metal grubu Pantera, 6.studyo albumu Vulgar Display of Power’i 25 Subat 1992’de Atco Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://media.giphy.com/media/4fMwZP3UMxcDC/source.gif
-
-
Madonna’nin Take a Bow sarkisi 25 Subat 1995’de listelerin zirvesine oturdu ve 8 Nisan 1995’e kadar suren 7 hafta boyunca orada kaldi.
https://img.discogs.com/0dBiZghfXp7t...54466.jpeg.jpg
https://www.billboard.com/files/styl...lboard-650.jpg
-
Turk sanayici ve is adami Ahmet Vehbi Koc’un olum yildonumu (25 Subat 1996)
"Benim Anayasam sudur: Devletim ve ulkem var oldukca ben de varim. Demokrasi varsa hepimiz variz. Memleketimizin ekonomisini kuvvetlendirmek icin elimizden gelen butun gayreti gostermeliyiz. Ekonomimiz guclendikce demokrasi daha iyi yerlesir, dunyadaki itibarimiz artar."
https://25.ku.edu.tr/wp-content/uplo...1-1.jpg?x66228
"My constitutional law is this: I exist if my country and my state exists. We all exist if there is democracy. We must put in our best efforts into strengthening the economy of our country. As our economy strengthens, democracy will take a stronger hold and our credibility in the world will increase."
-
Kimberly Elise, Steve Harris ve Tyler Perry’nin rol aldigi komedi Deli Bir Siyah Kadinin Gunlugu (Diary of a Mad Black Woman), 25 Subat 2005’de Amerika’da vizyona girdi.
http://static.rogerebert.com/uploads...o_364390.1.jpg
https://i.makeagif.com/media/4-06-2015/eWqRzE.gif
https://images.gr-assets.com/hostedi...ra/3181627.gif
-
25 Subat 2007’de duzenlenen 79. Akademi Odul Toreninde, Martin Scorsese’nin yonettigi Kostebek (The Departed, 2006) En Iyi Film; Helen Mirren, Kralice (The Queen, 2006) filmi ile En Iyi Aktris; Forest Whitaker, Iskocya'nin Son Krali (The Last King of Scotland, 2006) filmi ile En Iyi Aktor odulunu aldilar.
https://images-na.ssl-images-amazon....4NjY3._V1_.jpg
https://media.gettyimages.com/photos...re-id832804014
https://i.pinimg.com/736x/cf/d7/38/c...ack-actors.jpg
-
“Farkli insanlar digerleri gibi degildir fakat farkli olmak utanilacak bir sey degildir. Cunku diger insanlar boyle harikulade insanlar degillerdir. Onlar binin yuz katidir. Sen bir’likteki ‘bir’sin. Onlar dünyanin her karisindalar — Sen yalnizca buradasin — Onlar cali cirpi kadar alisildiklar — Ama sen — Sen mavi gullersin!” Tennessee Williams, Sirca Kumes
http://www.sothebys.com/content/dam/...9131_7898B.jpg
“The different people are not like other people, but being different is nothing to be ashamed of. Because other people are not such wonderful people. They're one hundred times one thousand. You're one times one! They walk all over the earth. You just stay here. They're common as — weeds, but — you — well, you're — Blue Roses!”
-
“Biliyorum benimle dalga gectin. Biliyorum beni yerlerde surundurmekten keyif aldin. Nereye kadar sabredecegimi gormek istiyorsun.Cevirdigin dolaplarda oturu gogsune bir hancer saplasam,yuregini paramparca etsem ve erkeklere cilve yapan,onlarla dalga gecen kadinlarin onune atsam yeridir. Ama bu beni daha da perisan eder. Kacip gidecegim senden.Cilvelerine,gozyaslarina,oyunlarina lanet olsun.Bana kadinlarin erkekler uzerindeki o igrenc iktidarinin tadini tattirdin.Bunun bedelini odedim.Sorun sadece onun hakkindan gelmek degil,onu kucumsemek. Ama en iyisi kacip gitmek.” Carlo Goldoni, Lokantaci Kadin
http://www.mondadoristore.it/img/La-...=Carlo+Goldoni
“So che tu m'ingannasti, so che trionfi dentro di te medesima d'avermi avvilito, e vedo sin dove vuoi cimentare la mia tolleranza. Meriteresti che io pagassi gli inganni tuoi con un pugnale nel seno; meriteresti ch'io ti strappassi il cuore, e lo recassi in mostra alle femmine lusinghiere, alle femmine ingannatrici. Ma ciò sarebbe un doppiamente avvilirmi. Fuggo dagli occhi tuoi: maledico le tue lusinghe, le tue lagrime, le tue finzioni; tu mi hai fatto conoscere qual infausto potere abbia sopra di noi il tuo sesso, e mi hai fatto a costo mio imparare, che per vincerlo non basta, no, disprezzarlo, ma ci conviene fuggirlo.”
-
“Ey citirlarin en guzeli dilber, kalbimi ayaklarinin dibine filan atiyorum cigne diye. Elimde bir gul olsa sana verirdim. Simdi yagmur yagsa ve yerler bok gibi camur icinde olsa, narin ayaklarina bok pusur bulasmasin diye giysilerimi yere sererdim. ‘Bütün bunlari soylerken hastaligin geri cekildigini filan hissedebiliyordum, ey kardeslerim.Ýzin ver de,’ diye ciyakladim, ‘sana tapayim ve bu pis dunyada yardimcin ve koruyucun filan olayim.’ Sonra aklima uygun bir laf gelince dedim ki: ‘Izin ver gercek sovalyen olayim,’ sonra da egilerek selam vermeye filan basladim. Sonra kendimi cidden salak gibi hissettim, cunku bu citir da Sanju tiyatrodaymisiz gibi seyircileri egilerek selamlayip dans ede ede gitti, isiklar yaninca millet alkisladi. Seyircilerin arasindaki bazi moruk lavuklar bu citiri gozleriyle yiyorlardi, pis ve seytani bir sehvete filan kapilmislardi, ey kardeslerim.” Anthony Burgess, Otomatik Portakal
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“O most beautiful and beauteous of devotchkas, I throw like my heart at your feet for you to like trample all ovei If I had a rose I would give it to you. If it was all rainy and cally now on the ground you could have my platties to walk on so as not to cover your dainty nogas with filth and cal.' And as I was saying all this, O my brothers, I could feel the sickness like slinking back Xet me,’ I creeched out, Worship you and be like your helper and protector from the wicked like world ’ Then I thought of the right slovo and felt better for it, saying. "Let me be like your true knight,’ and down I went again on the old knees, bowing and like scraping. And then I felt real shooty and dim, it having been like an act again, for this devotchka smiled and bowed to the audience and like danced off, the lights coming up to a bit of applause And the glazzies of some of these starry vecks in the audience were like popping out at this young devotchka with dirty and like unholy desire, O my brothers.”
-
"Mesele o odanin icinde bes on saat oturuvermekte… Luzumsuz gibi gorunur ama bunsuz da dunya donmuyor. Oyle ya, herhalde boyle bos oturmanin da bir hikmeti var. Bir bakarsin, hukumetteki islerin hepsini eli kalem tutan iki kisi bile cevirir dersin. Lakin o kalabalik olmasa alem birbirine girer. Mesele memurlarin yaptigi iste degil, onlarin mevcut olmasinda. Simdi sen o tozlu odada oturdukca kendi kendine: ‘Benim burada ne luzumum var?’ diyeceksin! Yanlis!.. Madem ki sen bir kere hukumet kapisindan iceri adimini attin, artik luzumlusun. Sen olmasan muhakkak bir yerde bir aksaklik cikar... "
https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/...00052460-1.jpg
"Il s'agit tout simplement de rester là, dans ce bureau, une dizaine d'heures par jour... Cela peut sembler inutile, mais sans cela, la terre s'arrêterait de tourner... Eh oui, ça doit servir à quelque chose de se tourner les puces ! Peut-être qu'il suffirait de deux personnes pour faire tout le travail de l'administration. Mais s'il n'y avait pas toute cette foule de fonctionnaires, ça serait le chaos. Ce n'est pas le travail qu'ils font qui compte mais simplement leur présence. Evidemment, à chaque fois que tu te trouveras dans ce bureau poussiéreux tu vas te dire : ‘A quoi je sers ici ?’ Erreur ! ... Dès lors que tu es entré dans la fonction publique, tu deviens indispensable… " Sabahattin Ali, Youssouf le taciturne
-
“Eliyle Omer’in basini durttu:
- Bu kafa busbutun baska isler becerebilir… Sen kendini ziyan ediyorsun, halbuki buna hakkin yok!..
Mademki herkes gibi degilsin, onlardan daha akilli, daha ustunsun, onlara hukmetmek hakkin, hatta vazifendir. Yalniz bunu istemen lazim. Her seyi feda edebilecek kadar siddetle istemen ve butun arzularini bir tek gayeye: Insanlara hukmetmek, onlarin basina gecmek gayesine hasretmen lazim. Sonra senin gibi hayallerle, cocukca, daha dogrusu kadinca hislerle ugrasmak da insani berbat eder. Hayatini nasil olup da bir kadina bagladigina sasiyorum. Kadin bir oyuncaktan baska nedir? Erkek, tam manasiyla erkek ol… Erkek sert, hasin, aciz hislere yabanci, sadece kuvvete tapan mahluktur. Dunyaya bizim gibi insanlar kendi kafalarinda tasavvur ettikleri sekli vermeli ve koyun surusunden farki olmayan halk ise sadece tabi olmalidir. Bunu sabit fikir halinde kafana yerlestirir ve maddi, manevi butun kuvvetlerinle bu yolda calisirsan muhakkak gayene varirsin… Muvaffak olmamak ihtimali pek azdir; belki de hc yoktur…”
Omer ona yandan bir goz atti. Nihat’in bu kadar kendinden gecerek zirvaladigini ilk defa goruyordu:
- Hasta misin kardesim? diye sordu.”
https://kbimages1-a.akamaihd.net/a19...eki-seytan.jpg
“Il tapota la tête d'Omer :
- Cette tête là peut mieux faire... Tu te fais du tort et tu n'en as pas le droit !
Tu n'es pas comme tout le monde, tu es intelligent, supérieur aux autres, tu as le droit de les prendre en mains, c'est même ton devoir. Il suffit que tu le veuilles. Tu dois être absolument résolu et prêt à tout sacrifier pour atteindre ce but: diriger les autre, les commander. Il n'y a rien de tel pour gâter un homme que de vivre dans les rêves, d'entretenir les sentiments dignes d'un enfant, ou plutôt d'une femme. Je me demande comment tu as pu lier ta vie à une de ces créatures. Elles ne sont rien de plus que des jouets. Sois un homme digne de ce nom, un être ferme, dur et impitoyable, qui n'a de culte que pour la force. Les gens de notre espèce doivent modeler le monde selon leurs conceptions et le troupeau n'a qu'à se soumettre.
Omer le regarda du coin de l'oeil. Jamais Nihat n'avait déliré à ce point-là :
- Tu es malade mon vieux demanda -t-il ?
Nihat leva la main comme pour le saisir à la gorge et marmonna :
- Imbécile... J'essaie seulement de te parler comme à un homme. Tu ne veux pas te ****dre à nous ?”
-
FX, yillardir aradigi babasinin Zodiac katili olabilecegini fark eden Gary L. Stewart’in gercek hayat hikayesini anlatan belgesel dizisi The Most Dangerous Animal of All’dan fragman yayilandi.
https://youtu.be/rYsZ8rymmSI