Faruk'un odası mı?bende dinliyorum..(Suat ve Bayram :plc:)Alıntı:
Originally Posted by ariston
Printable View
Faruk'un odası mı?bende dinliyorum..(Suat ve Bayram :plc:)Alıntı:
Originally Posted by ariston
İsmi Faruk Bakaç'mış. Borsa tarihini de öğrenmiş oluyoruz.Alıntı:
Originally Posted by nohut
Panda Ayhan'da odada-Çadır karıştı....:plc:Alıntı:
Originally Posted by ariston
Borsacılar esnek kişiler, bugün kavga edip yarın barışıyorlar.Alıntı:
Originally Posted by nohut
#GUBRF
Son kez dile getireyim
GUBRF bir #BIST30 şirketi ve bugün yaptığı aralıksız kapalı 7. tabanı
Bu varsayımla spekülatif bazlı hisse almayın BIST30 alın diyen arkadaşlarda borsadan artık çıkabilir.
Özel emir meselesine gelince aşağıda attığım veri sadece bugün yapılan özel emir paslaşmalarıdır
GUBRF ilk tabanından 7. tabanına kadar her gün özel emir yapıldı.
Neden özel emir sorusu ise (gel gel) neticesine çıkar.
Tahta tabanda iken ve alıcıya müsaitken neden güncel fiyattan alım yapmayıp özel emir kullanılır (gel gel)
Özel emirler farkettiyseniz genelde aynı kurum döngüsünde olur (şahıs paslaşması) aynı EL
SPK bir devlet kurumudur ve devlet kurumu her zaman masumdur ancak içerisinde görevini doğru ve dürüst yapmayan tüm yetkili kişiler masum değildir.
Bedelsiz iptali gelmeden satışa konu edilen 1m üzeri İNFO payı kimin sorusu yine bir merak konusu
Borsa şahsi olarak benim için artık güvenilir bir mecra değildir
Yatırımcı olanlara da tavsiyem BIST30 dahi olsa kredili işlem açarken ve pay alırken bunun riskini göz önünde bulundurun.
Sohbete göre,
Borsa tamemen iptidai usuller ile taşeronlar ile filan bugüne gelmiş.
Daha kurumsal, daha ciddi bir yapıya geçilecek olabilir.
Sürekli kurumlar içindekilerden bilgi alma, oradakileri para ile satın alıp infrmant yapma, savcıları vs satın alma gibi şeylerden bahsediliyor.
Trilyon dolarlık bir borsa için daha sağlam bir yapı gerekir. Şirket değeri ile fiyat arasında daha sağlam bir bağ olmalı.
Alıntı:
Originally Posted by ariston
Kayıkçı kavgası...
İstanbul'daki kayıkçılar üzerinden kültürümüze katılmış hoş deyim. Kayıkçı Kavgası. Özlü deyişimizin hikayesi şöyledir:
Eskiden İstanbul da Eminönü - Karaköy arasında yolcu taşıyan kayıkçılar, müşteri beklerken kendi aralarında kavgaya tutuşurmuş. Durup dururken çıkan kavgada sesler yükselir, kürekler havaya kalkar, sağa sola savrulurmuş. Kavga çıkınca etraflarında toplanan halktan bazılarının kafasına kürekler iner, ama kürekler ne hikmet ise kavga eden kürekçilerin hiçbirinin başına değmezmiş. Bu kavga daha sonra denizden karaya taşınmış ve yankesiciler, cami önünde kayıkçı kavgası benzeri düzmece kavgalar ile halkı çevrelerine toplayıp soymayı adet edinmiş.
Buraya kadar olanı, kıyıdaki tablo. Bir de denizde kapışmaları varmış kayıkçıların. Kayık denen meretlerin yapısı gereği suyun içinde her yanı ayrı oynar. Kavga etmek mümkün olmaz. Zamanının kayıkçıları da kendileri suya düşmemek için kavga ettiği kişiyi kuvvetlice iteleyemezlermiş. Kibar kibar birbirlerini dürter, gayet sinirli olmalarına rağmen komik bir görüntü ortaya koyarlarmış.
Ege ve İzmir'de her alanda benzerine sık rastlayabileceğimiz kayıkçı kavgası işte budur. Kavga varmış gibi bir görüntü ama sonucu sıfırdır.
Panda'nın iddiasına göre Akbank Munzam sandığına rüşvet ile 10 milyon lot hisse sattırmış göz altına alınan kişi.
O gün aldığım hissede 2 taban yedim. İddiayı umarım savcılar araştırır.