-
Alman sair Karl Krolow’un dogum yildonumu (11 Mart 1915)
Tatli anitlari
Mavi renge boyayacak
kimse yok artik.
Sarisin saclari oksayacak
Hasir sapkalar
Unutuldu artik.
Yorgun otucu kuslara
Parklarda omuzlarini veren
Cocuklar buyuduler.
Zaman degisti.
Zamani artik yumusak eller
Oksamiyor.
Lambalar bugun baska ampuller tasiyor.
Tenis toplari da donmedi goklerden.
Sari mayolar
Soldu kelebekler gibi,
Mektup zarflari da
Toz oldu ince ince.
Sokaklari, hepsinin yerine simdi
Yabancilar dolduruyor, ceplerinde biletleri.
http://faustkultur.de/index.php?rex_...karlkrolow.jpg
Es gibt niemanden mehr
der die Denkmäler der zärtlichkeit
mit blauer farbe anstreicht.
Die liebkosungen blonder Frisuren
und Strohhüte sind vergessen.
Die Kinder, die den ermüdeten Singvögeln
im Park ihre schulter hinhielten,
wuchsen heran.
Die Zeit verändert sich.
Sie wird nicht mehr von jungen händen
gestreichelt.
Die Lampen tragen nun andere Glübirnen.
Die Tennisbälle kehren aus dem Himmel
nicht wider zurück.
Die gelben Badeanzüge
sind den schmetterlingstod gestorben
und alle briefumschläge zerfallen heissen
zu sanftem staub.
Aber dafür sind die Strassen voller Fremden,
mit Fahrkarten in den Taschen.
-
Italian besteci Ottorino Respighi, senfonik siiri Fontane di Roma (Roma Cesmeleri), 11 Mart 1917'de yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/D1YASH_W0AMyHHi.jpg
-
Ingiliz akademisyen, sair, roman yazari ve elestirmen Dennis Joseph 'D. J.' Enright'in dogum yildonumu (11 Mart 1920)
Siirin basligi 'Hanoi Sokaklari'ydi,
Konusu dusen bombalar, olum ve yikim,
Cile ve sefalet, aci ve hasar.
Bestelendi siir, bestenin konusu da olum
Ve yikim, cile ve sefalet, aci ve hasar.
Salon bulundu, sarkiyi okuyacak birisi de
Eslik edecek bir orkestra, program basacak
Bir basimevi... O zaman dusunduler ki
Olup bitenlere,bakilirsa sarkinin adi
'Saygon Sokaklari' olsa daha uygun.
Iyi soylendi sarki, iyi calindi, iyi karsilandi.
Siir gercekten evrenseldir, musiki gibi
Dusen bombalar da olum ve yikim da.
Cile ve sefaletle aci ve hasar da
Gercekten tek sair gerektir dunyaya,
Belirli yerlerde adlari yayimcilar degistirir,
Tiyatro yonetmenleri, katipler, kultur bakanliklari.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
The poem was entitled 'The Streets of Hanoi',
It told of falling bombs and death and destruction
And misery and pain and wastage.
The poem was set to musics, which told of death
And destruction and misery and pain and wastage.
A hall was found to play it in, a singer to sing it,
An orchestra to accompany the singer, and a printer
To print the programme ... Whereupon it was felt
(Things being what they happened to be) that
The song had better be called 'The Streets of Saigon'.
It was well sung, von played, and well received.
Truly poetry is international, just like music,
And falling bombs and death and destruction
And misery and pain and wastage,
Truly we only need one poet in the
Since local references can be inserted by editors,
Theatre managers or clerks in the Culture Ministries.
-
Istanbul dogumlu Yunan asilli Fransiz filozof Cornelius Castoriadis'in dogum yildonumu (11 Mart 1922)
"Dine duyulan gereksinim aslinda, mutlak baskaligin taninmasinin insanlar tarafindan reddedilmesi, kurulu anlamlandirmanin sinirliligina, insanin girebilecegi her yerde [endroit] olusturulmus girilemez alt alanlara, her yasamin icinde mesken tutmuþ olume, her duyunun icine sinmis duyusuz cercevelere karsilik gelmektedir."
https://products-images.di-static.co...-475x500-1.jpg
"Ce que l’on a pu appeler le besoin de religion correspond au refus des humains de reconnaître l’altérité absolue, la limite de toute signification établie, l’envers inaccessible qui se constitue pour tout endroit où l’on accède, la mort qui loge dans toute vie, le non-sens qui borde et pénètre tout sens."
-
Kanada asilli Amerikali yazar ve sair Jean-Louis 'Jack' Kerouac'in dogum yildonumu (11 Mart 1922)
"Basim donunceye kadar dolastim. Sanki ruyadaydim da ucurumdan yuvarlaniyordum. Icimden ah, sevdigim kiz nerede, diye gecirdim, asagidaki kucuk dunyada bakmadigim gibi bakindim etrafa. Onumde Amerika kitasinin buyuk dogal girinti cikintilari, uzaklarda bir yerlerde de havaya toz bulutu ve kahverengi duman puskurten manyak, heybetli New York. Doguda bir kahverengilik ve bir kutsallik vardi, California ise badana yapilmis gibi beyaz ve bos kafaliydi, en azindan o siralar boyle dusunuyordum." Yolda
https://www.penguin.co.uk/content/da...mall/image.jpg
"I spun around till I was dizzy; I thought I'd fall down as in a dream, clear off the precipice. Oh where is the girl I love? I thought, and looked everywhere, as I had looked everywhere in the little world below. And before me was the great raw bulge and bulk of my American continent; somewhere far across, gloomy, crazy New York was throwing up its cloud of dust and brown steam. There is something brown and holy about the East; and California is white like washlines and emptyheaded -- at least that's what I thought then."
https://pbs.twimg.com/media/DFk-vwOXgAIC-VD.jpg
"Benim ilgimi ceken insanlar deli olanlardir. Yasamak icin deli olan, konusmak icin deli olan, her seye ayni anda ihtiras duyan, hicbir zaman esnemeyen ya da siradan bir sey soylemeyen! Ama gece boyunca maytaplar gibi yanan, yanan, yanan..."
https://pbs.twimg.com/media/DI4S_90XcAAUcey.jpg
"Oraya varana kadar da durmamaliyiz."
"Nereye gidiyoruz ?"
"Bilmiyorum, ama gitmemiz lazim"
http://www.mianotour.it/wp-content/u...nticchiate.jpg
"Bavullarimiz yine kaldirima yigilmisti; daha gidecek cok yol vardi onumuzde ama onemli degildi, cunku yol hayattir."
-
Federico Fellini'nin Sekiz Bucuk (Otto e mezzo -8½, 1963) filminde Carla karakterine hayat veren Italyan aktris (Salvatrice Elena Greco) Sandra Milo'nun dogum gunu (11 Mart 1933)
https://media.gettyimages.com/photos...7795?s=612x612
http://media.sinematurk.com/person/3...andra-milo.jpg
-
Alman yazar Luiz Heinrich Mann'in olum yildonumu (11 Mart 1950)
"Hayatinin tamamini okullarda gecirdigi icin cocuklara ve onlarin yaptigi seylere, olgun birinin gorus acisindan bakmaktan yoksun kalmisti. Iclerinden biriymis ama yanlislikla yetkiyle donatilmis ve kursuye cikarilmis gibi, yakindan goruyordu onlari." Mavi Melek
https://s3-eu-west-1.amazonaws.com/c...SV2KYI_xxl.jpg
Da er sein Leben ganz in Schulen verbracht hatte, war es ihm versagt geblieben, die Knaben und ihre Dinge in die Perspektive des Erfahrenen zu schieben. Er sah sie so nah wie einer aus ihrer Mitte, der unversehens mit Machtbefugnissen ausgestattet und aufs Katheder erhoben wäre."
"Iste boyle mucadele etmek istiyoruz. Her zaman var olacak egemenlere karsi degil, baskalari icin tuzukler, kararnameler hazirlayan ve mesakkati ve isleri baskalarinin sirtina yuklenenlere karsi degil. Onlari, sirtlarinda dans ettiklerinden, kalin kafaliliklari ve her zaman hosnut olmalariyla bu ulkenin basina gelen felaketlerde kabahati olanlardan, cicekli terliklerinden memleketin tozunu silkmesini gormek istediklerimizden yoksun birakmak istiyoruz. Yani tebaadan!" Tebaa
https://www.pop.de/media/catalog/pro.../20308_0_4.jpg
"So wollen wir kämpfen. Nicht gegen die Herrscher, die es immer geben wird, nicht gegen Menschen, die Verordnungen für andre machen, Lasten den andern aufbürden und Arbeit den andern. Wir wollen ihnen die entziehen, auf deren Rücken sie tanzten, die, die stumpfsinnig und immer zufrieden das Unheil dieses Landes verschuldet haben, die, die wir den Staub der Heimat von den beblümten Pantoffeln gerne schütteln sähen: die Untertanen!"
-
Ingiliz bilimkurgu yazari Douglas Noel Adams'in dogum yildonumu (11 Mart 1952)
http://www.azquotes.com/public/pictu...ams-364808.jpg
"Adamin birinin, degisiklik olsun diye bundan boyle halka nazik davranmanin ne kadar iyi olacagini dile getirdigi icin bir agaca civilenmesinden yaklasik iki bin yil sonra, bir persembe gunu, Rickmanswort'de kucuk bir kafede tek basina oturan bir kiz, bunca zamandir ters giden seyin ne oldugunu birden fark edip en sonunda dunyanin nasil iyilestirilebilecegini ve mutlulugun hukum surdugu bir yere donusturulebilecegini anlamisti. Bu sefer dogru olani bulmustu, ise yarayacak ve hic kimsenin bir yerlere civilenmesi gerekmeyecekti." Otostopcunun Galaksi Rehberi
"Icinde yasamaya cok iyi uyum sagladigimiz icin evrenin tanri tarafindan, bizim icin bir sekilde hazýrlandigi seklindeki kibirli inancin boslugunu soyle gostermisti: Camurlu bir su birikintisinin, her nasilsa kendisiyle tipatip ayni bicime sahip bir cukura rahat ve guvenli bir sekilde siginisinin, muhtesem komiklikte bir taklidini yapmisti. Buyuk bir zevkle anlattigi bir baska sey de mesajini aciklamaya gerek olmayan su kisa oykudur: Bir adam televizyonun nasil calistigini bilmiyormus ve kutunun icinde, goruntuleri buyuk bir hizla elle hareket ettiren bir suru adam olmasi gerektigine kendisini inandirmis. Bir mühendis ona elektromanyetik spektrumun yuksek frekans modulasyonlarini, vericileri, alicilari, yukselticileri, katot isin tuplerini, fosforlu ekranda bir yandan obur yana ve asagidan yukariya hareket eden tarama cizgilerini anlatmis. Adam, muhendisi dikkatli bir ilgiyle, anlattiklarinin her asamasinda basini sallayip onaylayarak dinlemis. Sonunda ikna oldugunu bildirmis. Artik bir televizyonun nasil calistigini gercekten biliyormus. Emin olmak icin sormus: 'Ama umarim, iceride o kucuk adamlardan hic olmazsa birkac tane kalmistir, degil mi?' "Kuskucu Somon
http://cdn.star2.com/wp-content/uplo...1_MUST-USE.JPG
"He was gently able to poke fun without wounding, and it would be aimed not at individuals but at their absurd ideas. To illustrate the vain conceit that the universe must be somehow preordained for us, because we are so well suited to live in it, he mimed a wonderfully funny imitation of a puddle of water, fitting itself snugly into a depression in the ground, the depression uncannily being exactly the same shape as the puddle. Or there's this parable, which he told with huge enjoyment, whose moral leaps out with no further explanation. A man didn't understand how televisions work, and was convinced that there must be lots of little men inside the box, manipulating images at high speed. An engineer explained about high-frequency modulations of the electromagnetic spectrum, transmitters and receivers, amplifiers and cathode ray tubes, scan lines moving across and down a phosphorescent screen. The man listened to the engineer with careful attention, nodding his head at every step of the argument. At the end he pronounced himself satisfied. He really did now understand how televisions work. 'But I expect there are just a few little men in there, aren't there?"
-
Kurgusal karakter Thomas A. Anderson (Neo) 11 Mart 1962 Pazar gunu Lower Downtown, Capital City’de dunyaya geldi.(The Matrix filmi)
https://vignette.wikia.nocookie.net/...20140624112752
-
Amerikali genç yetiskin roman yazari Libba Bray'in dogum gunu (11 Mart 1964)
“Bana karanfil getirdigine inanabiliyor musunuz? Cicek dilinde ne anlama geldigini biliyor musunuz? Hayranlik! Tam da bir kizin kalbini kazanmayi saglayacak sey. / Can you Believe that he Brought me red carnations? Do you know what that means in the language of flowers? Admiration! That will certainly win a girl's heart.” Muthis Ve Korkunc Guzel
“Kurallari ve sonu onceden belirlenmis bir oyunu oynuyoruz.Ama ya kendimizinkiler disinda hic kimsenin kurallarina aldirmamiz gerekmeyen bir yerimiz olsaydi? / We're playing their predetermined little game. But what if we had a place where we played by no one's rules but our own?”
“Geceleri sizi susturmak icin böyle hikayeler anlatan sadist ruhlu dadilariniz olmadi mi sizin?Tanrim,eger kucuk kizlari korkutma aliskanliklarini dahi kaybediyorlarsa bu ulkenin dadilarina neler oluyor boyle? / Didn't you have any sadistic nannies who told you these tales to keep you quiet and well behaved at night? Heavens, what's to become of the Empire if governesses have lost their touch for scaring the wits out of their girls?”
http://s3.foreveryoungadult.com.s3.a...uty__span.jpeg
“Kisi ask icin olmenin romantik oldugunu iddia edebilir. Elbette, o zaman olmus oldugundan Alpler'de diger genc ve saygin ciftlere hava atarak balayi yapmak gibi bir sansi da olamaz.Ne uzucu. / One could argue that it's romantic to die for love. Of course, then you're dead and unable to take that honeymoon trip to the Alps with all the other fashionable young couples, which is a shame.”
“Hintcemin babaminki kadar iyi olmadigini ve pazaryeri nerede diye sormayi denerken komsumuzun inegini dogradim deme riskim oldugunu bilmeme karsin onlara pazar yerine nasil gidecegimi sorabilirim. Denemeye deger. / I could ask them for directions back to the marketplace, though my Hindi isn’t nearly as good as Father’s and for all I know Where is the marketplace may come out as I covet your neighbor’s fine cow. Still, it’s worth a try.”
-
Ingiliz bilim kurgu yazari (Parkes Lucas Beynon Harris) John Wyndham’in dogum yildonumu (11 Mart 1969)
"Anlamaya calisma zahmetine girdiklerinde kadinlarin en karmasik ve hassas makineleri kullanabildiklerini ve kullandiklarini pekala biliyorsun. Ama genelde, zorunlu olmadiklari surece anlamaya calismaya zahmet etmeyecek kadar tembeller. Cazip bir caresizlik geleneginin kadinsi bir erdem olarak rasyonalize edildigi bir kulturde, yapmalari gereken isi baskasinin uzerine yikabildikleri surece neden zahmet edecekler ki? Normalde, boyle bir yapmacikligi yok etmek icin ugrasmaya degmez. Tersine, herkesin tesvik ettigi bir tavir bu. Erkekler de zavalli sevgililerinin elektrikli supurgelerini yigitce onararak ve patlamis ampullerini beceriyle degistirerek desteklediler. Butun bu sacmalik her iki taraf icin de kabul edilebilirdi. Mizaclarinin narinligini ve erkeklere pek sevimli gelen bagimliliklarini pratik sebepler tamamliyordu ve ellerini kirletmek zorunda kalan erkek oluyordu." Triffidlerin Gunu
https://images-na.ssl-images-amazon....16dqoIyksL.jpg
“You know perfectly well that women can and do – or rather did – handle the most complicated and delicate machines when they took the trouble to understand them. What generally happens is that they’re too busy to take the trouble unless they have to. Why should they bother when the tradition of appealing helplessness can be rationalized as a womanly virtue – and the job just shoved off on to somebody else? …Men have played up to it by stoutly repairing the poor darling’s vacuum cleaner, and capably replacing the blown fuse. The whole charade has been accepatable to both parties. Tough practicality complements spiritual delicacy and charming dependence – and he is the mug who gets his hands dirty.”
-
Amerikali avukat ve dedektif oykuleri yazari Erle Stanley Gardner'in olum yildonumu (11 Mart 1970)
Perry Mason ogle yemegini yedikten sonra ofise dondu ve Della Street’i telas icinde kendisini beklerken buldu.
— Sizi lokantadan cikmadan evvel bulmaya calistim. Saat iki bucuktaki randevunuz iptal edildi. Karsi taraf, sizin bu ise girdiginizi duyar duymaz, meseleyi, musterimizin arzu ettigi sekilde bitirmis. Fatura gondermenizi istedler.
— Ne kadara anlasmistik? Bes bin dolar miydi?
— Alti bin yedi yuz elli dolardi hesap.
— Bes yuz dolarlik bir fatura gonder. Yeni bir sey var mi?
— Burada izah edemedigimiz bir vaziyet oldu.
— Nasil yani?
— Bir kadin hayatinin tehlikede oldugunu soyledi. Sizin onu korumanizi ve avukatligini yapmanizi istiyordu. Sizin sececeginiz hususi bir dedektifin de kendisine yardim etmesi lazimmis…
— Kim bu kadin? Simdi nerede?
— Adi Adelle Hastings. Fakat ikinci sualinize cevap verebilecek durumda degilim.
(Cesur Dul)
https://www.midwaybook.com/pictures/medium/42686.jpg
Perry Mason, having completed his luncheon conference, returned to his office to find a puzzled Della Street awaiting him.
I tried to get youon the phone before you had left the restaurant,” she said. “Your two-thirty appointment phoned to cancel, said that as soon as the other side knew Perry Mason was in the case the matter was satisfactorily adjusted. You are to send a bill.
— How much was involved?”Mason asked. “About five thousand dollars?
— Six thousand, seven hundred and fifty was the amount of the settlement.
— Send a bill for five hundred dollars,Mason said.
— What else is new, anything?
— We have an office mystery.
— What do you mean?
— This is a mystery that’s right in the office. A woman apparently feels that her life is in danger and wants your protection, counsel and guidance. She also wants the help of a good private detective whom you are to select and supervise.
— Who is it? And where is she?
— Her name is Adelle Hastings, but your second question is one to which we don’t have the answer.
-
Polis baskilari ile depresyona giren Amerikali sarkici, soz yazari, besteci ve sair Jim (Douglas) Morrison, 11 Mart 1971’de karisi Pamela ile Amerika’yi terk ederek Paris’e yerlesti. Ve Amerika’ya asla donmedi.
https://london-for-you.com/resources...aris/jm_02.jpg
-
Amerikali rock sarkicisi, soz yazari ve aktor Alice Cooper, 8.studyo albumu Welcome to My Nightmare'i 11 Mart 1975'te Atlantic Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://images.fineartamerica.com/im...-macdonald.jpg
-
-
Disney'in animasyon filmi Winnie the Pooh'nun Maceralari (The Many Adventures of Winnie the Pooh) 11 Mart 1977'de Amerika'da vizyona girdi.
https://i.gifer.com/1Gtt.gif
https://i.gifer.com/1BWh.gif
https://data.whicdn.com/images/301263489/original.gif
-
-
Amerikali hard rock ve heavy metal grubu Quiet Riot, 3.studyo albumu Metal Health’i 11 Mart 1983’de Epic Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://t2.genius.com/unsafe/300x0/h....500x500x4.gif
-
Alman power metal grubu Helloween, 4.studyo albumu Pink Bubbles Go Ape'i 11 Mart 1991'de EMI Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/D1XHLMtXQAMYBYQ.jpg
-
Italyan ressam Oreste Carpi’nin olum yildonumu (11 Mart 2008)
View of Levanto, 1960
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Levanto_01.jpg
View from the castle of San Terenzo, 1990
https://upload.wikimedia.org/wikiped...an_Terenzo.jpg
-
Disney'in animasyon filmi Marslilar, Annem ve Ben (Mars Needs Moms), 11 Mart 2011'de Kanada ve Amerikada vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...wNA@@._V1_.jpg
-
“Bu sabah Garrone gercek yuzunu gosterdi. Birinci sinif ogretmenim, beni yolda durdurup bizi ne zaman ziyarete gelecegini sordugu icin sinifa biraz gec girdim. Ogretmenimiz henuz gelmemisti. Bir de ne goreyim! Birkac cocuk Crossi'yi aralarina almis, ona eziyet ediyorlardi. Hani su kolu felcli, sebzeci kadinin cocugu. Cetvelleriyle ona vuruyorlar, ustune kestane kabuklari atiyorlardi. Bazisi da sakat kolunun taklidini yapiyor, ‘Colak canavar’ diye bagrisiyordu. Is giderek tatsiz bir hal aliyordu. Cocugu gittikce daha cok hirpaliyorlardi. Bu sirada, Crossi hirsindan kipkirmizi olmus, oldugu yerde titriyordu. Franti bir siranin uzerine cikti. Cocugun annesinin taklidini yapmaya basladi. Kadin, cogu kez kolunda sepetiyle okulun kapisina geliyor, oglunu aliyordu okuldan. Iste bu yaramaz cocuk, simdi o zavalli kadinin taklidini yapiyordu. Ama cocuklar, yapilan maskaraliga gulup duruyordu. Crossi, yapilanlara daha fazla dayanamadi. Elinin yakinindaki bir mürekkep okkasini kaptigi gibi Franti'nin kafasina firlatti. Ama cocuk, bunu gorup basini hizla egdi. Okka gitti, o sirada kapidan iceri giren ogretmenin gogsune carpti. Cocuklar bir an donup kaldilar. Sesler kesildi. Sonra da herkes yerine oturdu.” Edmondo De Amicis, Cocuk Kalbi
https://www.ibs.it/mpimg/5000000465150_0_0_0_768_75.jpg
“E si diede a conoscere appunto questa mattina, Garrone. Quando entrai nella scuola, — un poco tardi, chè m’avea fermato la maestra di prima superiore per domandarmi a che ora poteva venir a casa a trovarci, — il maestro non c’era ancora, e tre o quattro ragazzi tormentavano il povero Crossi, quello coi capelli rossi, che ha un braccio morto, e sua madre vende erbaggi. Lo stuzzicavano colle righe, gli buttavano in faccia delle scorze di castagne, e gli davan dello storpio e del mostro, contraffacendolo, col suo braccio al collo. Ed egli tutto solo in fondo al banco, smorto, stava a sentire, guardando ora l’uno ora l’altro con gli occhi supplichevoli, perchè lo lasciassero stare. Ma gli altri sempre più lo sbeffavano, ed egli cominciò a tremare e a farsi rosso dalla rabbia. A un tratto Franti, quella brutta faccia, salì sur un banco, e facendo mostra di portar due cesti sulle braccia, scimmiottò la mamma di Crossi, quando veniva a aspettare il figliuolo alla porta; perchè ora è malata. Molti si misero a ridere forte. Allora Crossi perse la testa, e afferrato un calamaio glie lo scaraventò al capo di tutta forza; ma Franti fece civetta, e il calamaio andò a colpire nel petto il maestro che entrava. Tutti scapparono al posto, e fecero silenzio, impauriti. “
-
"…gunesi, gemileri gorebiliyorduk, disarida aylak aylak dolanmakta olan ozgur insanoglunu, bunun cidden ne muhtesem bir sey oldugunu ve nasil olup da asla degerini bilmedigimizi, kaygilarimizin ve derilerimizin icinde kasvetten baska bir seyin olmadigini, gercekten tipki ahmaklar gibi oldugumuzu ya da korlesmis simarik tiksindirici veletler gibi, hani surat asarlar ya; cunku... istedikleri... butun... sekerleri... alamamislardir." Jack Kerouac, Yeralti Sakin
https://4.bp.blogspot.com/-7-VgfjxQF...nsione0089.jpg
"…poter vedere il sole, vedere le navi là fuori e libera amico di andarmene in giro, che gran cosa è veramente e non lo apprezziamo mai abbastanza tutti chiusi nel tetro involucro del nostro dolore e della nostra pelle, proprio come dei pazzi, o come ciechi bambini viziati odiosi pronti a fare il broncio perché... non possono avere... tutto... il dolce che vogliono." Jack Kerouac, I sotterranei
-
“Eger kaptan size ‘Yarin sabah Istanbul'u gorecegiz,’ deseydi onu buyuk olasilikla, sogukkanlilikla ‘Bunu duyduguma sevindim,’ diye cevaplardiniz. Ancak, bu istegi tam on sene boyunca surekli beslemis, bircok kis gecesini Dogu haritasini uzuntuyle inceleyerek gecirmis, Avrupa'nin yarisini, diger yarisini goremediginiz icin kendinizi teselli etmeye calisarak gezmis, sirf bu amacla bir sene boyunca calisma masasina cakilip kalmis, binlerce kucuk fedakarlikta bulunmus, hesap yapmis, tekrar hesap yapmis, gokyuzunde sayisiz sato insa edip, aile ici savaslardan gecmis ve nihayet gozlerinizin onunde sehre dair ucsuz bucaksiz ve isikli bir goruntuyle denizli dokuz uykusuz gece gecirdikten sonra, geride biraktiginiz sevdikleriniz icin vicdan azabi duyacak kadar mutlu hissetmis olsaniz, ‘Baylar yarin safak sokerken Istanbul'un ilk minarelerini gorecegiz,’ sozunun ne anlama geldigini anlar ve sakin bir tavirla ‘Bunu duyduguma sevindim,’ demek yerine benim yaptigimi yapar ve yumrugunuzu geminin kupestesine indirirdiniz.” Edmondo De Amicis, Istanbul
https://images.gr-assets.com/books/1...2l/1427029.jpg
“Se il capitano del bastimento ha detto anche a lei: – Domani mattina vedremo Stambul – lei avrà risposto flemmaticamente: – Ne ho piacere – Ma bisogna aver covato quel desiderio per dieci anni, aver passato molte sere d’inverno guardando melanconicamente la carta d’Oriente, essersi rinfocolata l’immaginazione colla lettura di cento volumi, aver girato mezza l’Europa soltanto per consolarsi di non poter vedere quell’altra mezza, essere stati inchiodati un anno a tavolino con quell’unico scopo, aver fatto mille piccoli sacrifizi, e conti su conti, e castelli su castelli, e battagliole in casa; bisogna infine aver passato nove notti insonni sul mare, con quell’immagine immensa e luminosa davanti agli occhi, felici tanto da provar quasi un sentimento di rimorso pensando alle persone care che si sono lasciate a casa; e allora si capisce che cosa voglion dire quelle parole: – Domani all’alba vedremo i primi minareti di Stambul; – e invece di rispondere flemmaticamente: – ne ho piacere – si picchia un pugno formidabile sul parapetto del bastimento.”
-
Kitao Sakurai'nin yonettigi ve senaryosunu Eric André ve Dan Curry ile birlikte kaleme aldigi, Tiffany Haddish, Eric André, Michaela Conlin, Lil Rel Howery ve Charles Green’in basrollerini paylastigi komedi Bad Trip’in fragmaninin yayinladi.
https://youtu.be/OGK9fl0yp4Y
-
HBO, Westworld’un 15 Mart'ta baslayacak 3. sezonundan, kamera arkasindan da goruntuler iceren bir tanitim fragmani yayinladi.
https://youtu.be/-KRL5chEbUA
-
Woody Harrelson, Jason Statham’in rolunu devralarak Kevin Hart’li aksiyon-komedi turundeki The Man from Toronto filminin oyuncu kadrosuna dahil oldu.
https://cdn1.thr.com/sites/default/f..._-_h_2020_.jpg
Jason Statham, 18+ yas siniriyla vizyona girecek bir aksiyon filmi cekmek isterken; Sony yoneticileri daha genis kitlelere hitap eden, her yas grubunun izleyebilecegi bir film yapmak istiyordu. Taraflar arasinda cikan bu goru farkliliklari sonucunda Jason Statham, cekimlere baslanmasina alti hafta kala filmde rol almaktan vazgecti.
https://www.imdb.com/news/ni62813976/
-
Netflix, cigir acan bir yaz kampinin cesaretlendirdigi bir grup engelli gencin daha esit bir dunyanin kapilarini acacak bir hareketin oluþturulmasini konu edinen Crip Camp: A Disability Revolution’in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/XRrIs22plz0
-
Fransiz Barok ressam Georges de La Tour’un dogum yildonumu (13 Mart 1593)
Peasant Couple eating Peas, 1620
https://upload.wikimedia.org/wikiped...r_anagoria.JPG
La chiromante (The Fortun-Teller, 1630)
https://www.metmuseum.org/toah/images/h3/h3_60.30.jpg
-
Italyan ressam Nicola Vaccaro’nun dogum yildonumu (13 Mart 1640)
Christ and the adulteress, unknown date
https://upload.wikimedia.org/wikiped...adulteress.jpg
Young woman picking figs with three children in a terraced garden, unknown date
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ced_garden.jpg
-
Fransiz ressam Simon de Vlieger’in olum yildonumu (13 Mart 1653)
Seascape in the Morning, ca. 1643
https://upload.wikimedia.org/wikiped...he_Morning.jpg
A Dutch Ferry Boat Before a Breeze, 17th century
https://upload.wikimedia.org/wikiped...e_a_Breeze.jpg
-
Italyan ressam Antonio Joli’nin dogum yildonumu (13 Mart 1700)
The greeting of Nuncio Stoppani, 1741 (National Gallery of Art, Washington)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ppani_1741.jpg
The departure of the nuncio Stoppani from the Doge's Palace after his audiencei, 1742 (National Gallery of Art, Washington)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...alast_1741.jpg
-
Italyan ressam Giovanni Anastasi’nin olum yildonumu (13 Mart 1704)
Abraham bot Melchisedek einen Zehnten aus der Beute nach dem Sieg über die Völker des Schave-Tals an (Abraham offering to Melchizedec a tithe from the spoils after the victory over the peoples of the Valley of Shaveh, unknown date)
https://pbs.twimg.com/media/ES_bNykW...g&name=900x900
Arresto di gesù nell'orto degli ulivi, unknown date
https://upload.wikimedia.org/wikiped...egli_ulivi.jpg
-
Fransiz sair ve elestirmen Nicolas Boileau-Despréaux’nun olum yildonumu (13 Mart 1711)
Kendi kendinizin en agir elestiricisi olun.
Hazirdir hep bilgisizlik hayran olmaya.
Sizi hirpalayiverecek dostlar edinin;
Yazilarinizin icten sirdasi,
Tum yanlislarinizin amansiz dusmani olsunlar.
Ama dost ile dalkavugu ayirmasini bilin.
Alay eden, sizinle oynayan biri, size alkis tutuyor gorunur.
Ovulmenizi degil de size ogut verilmesini sevin.
Bir dalkavuk hayranligini hemen haykiracak bir sey arar:
Isittigi her dize diz cokturur ona.
Her sey cana yakin, kutsaldir: hicbir sozcuk
Rahatsiz etmez onu; sevincten tepinir, sefkatten aglar
Her yerde sizi satafatli ovgulere bogar:
Gercekligin hic de boyle buyurgan bir havasi yoktur oysa.
https://2.bp.blogspot.com/-KMjhizoW0...as_Boileau.PNG
Soyez-vous à vous-même un sévère critique.
L’ignorance toujours est prête à s’admirer.
Faites-vous des amis prompts à vous censurer ;
Qu’ils soient de vos écrits les confidents sincères,
Et de tous vos défauts les zélés adversaires.
Mais sachez de l’ami discerner le flatteur :
Tel vous semble applaudir, qui vous raille et vous joue.
Aimez qu’on vous conseille, et non pas qu’on vous loue.
Un flatteur aussitôt cherche à se récrier
Chaque vers qu’il entend le fait extasier.
Tout est charmant, divin, aucun mot ne le blesse ;
Il trépigne de joie, il pleure de tendresse ;
Il vous comble partout d’éloges fastueux…
La vérité n’a point cet air impétueux
-
Ingiltere, Italya ve Hindistan’da eserler uretmis Alman neo-klasik ressam Johann Zoffany'nin dogum yildonumu (13 Mart 1733)
La Tribuna degli Uffizi (The Tribuna of the Uffizi, 1772-1778) Royal Collection, Windsor
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
Colonel Mordaunt’s Cock Match c.1784 – 1786
https://www.tate.org.uk/art/images/w.../T06856_10.jpg
-
Fransiz ressam Pierre-Narcisse Guérin’in dogum yildonumu (13 Mart 1774)
Jeune fille en büste,1794
https://upload.wikimedia.org/wikiped...e_en_buste.jpg
Le Retour de Marcus Sextus (1799), Paris, Musée du Louvre
https://upload.wikimedia.org/wikiped...u%C3%A9rin.jpg
-
Prusyali mimar, sehir plancisi ve ressam Karl Friedrich Schinkel'in dogum yildonumu (13 Mart 1781)
Castello dal fiume (Schloß am Strom - Castle by the River, 1820)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
Schinkel in Neapel (Alte Nationalgalerie), 1824
https://upload.wikimedia.org/wikiped...erie%29FXD.jpg
-
Yunan tiyatro yazari Euripides'in Medae trajedisi ile Fransiz Pierre Corneille'in 'Médé' oyunundan, Francois-Benoît Hoffmann tarafindan uyarlanarak Fransizca yazilan ve Italyan besteci Luigi Cherubini'nin besteledigi Medea operasi ilk kez 13 Mart 1797'de Paris, Théâtre Feydeau'da sahnelendi.
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._titelblad.jpg
-
Ingiliz ressam ve mimar Thomas Allom’in dogum yildonumu (13 Mart 1804)
Avignon boat scene, 1840
https://upload.wikimedia.org/wikiped...cene_c1840.jpg
West gate of Ching-Keang-Foo, 21 July 1842
https://upload.wikimedia.org/wikiped...g-Foo_1842.jpg
-
Fransiz ressam Gabriel François Doyen’in olum yildonumu (13 Mart 1806)
Le sacrifice d'Iphigénie 1749 Collection Motais de Narbonne
https://upload.wikimedia.org/wikiped...7ois_Doyen.jpg
Louis XVI Chevaliers du Saint-Esprit, circa 1775-1776
https://upload.wikimedia.org/wikiped...int-Esprit.jpg