-
Letonyali unlu ressam Janis Rozentāls'in dogum yildonumu (18 Mart 1866)
Women and the Spirits of Nature, 1907
https://upload.wikimedia.org/wikiped...dabas_gari.jpg
Porch in the Capri, 1912
https://upload.wikimedia.org/wikiped...anda_Kapri.jpg
Daughters of Sun, 1912
https://upload.wikimedia.org/wikiped...les_meitas.jpg
-
Cagdas Rus filozof Nikolay Berdyayev'in dogum yildonumu (18 Mart 1874)
"Uc tur etik vardir: yasa etigi, kurtulus etigi ve yaraticilik etigi. Terimin en derin anlamiyla etik bilincin degil insan ruhunun, normlarin ve yasalarin degil yaratici spirituel gucun uyanisindan soz etmelidir."
https://images.gr-assets.com/books/1...1l/5327620.jpg
"There exist three types of ethics — the ethics of law, of redemption and of creativeness. Ethics in the profound sense of the term must teach of the awakening of the human spirit and not of consciousness, of creative spiritual power and not of laws and norms."
-
Italyan ressam (Giuseppe Ciardi) Beppe Ciardi'nin dogum yildonumu (18 Mart 1875)
Settembre a Venezia (1900-1910 circa), Collezioni d'arte della Fondazione Cariplo
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._a_Venezia.jpg
La preparazione alla festa del Redentore (1910-1915 circa), Collezioni d'arte della Fondazione Cariplo
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Redentore.jpg
-
Alman sair ve cevirmen Ferdinand Freiligrath'in olum yildonumu (18 Mart 1876)
Koca keseri sallayan
Hasada duran bugday tarlasinda,
Bicen batak cayiri
Akintiya karsi kurek ceken,
Bitkin dusen dokuma tezgahinda,
Dokuyan pamugu, kitigi, keteni
Buyusun diye lepiska sacli yavrusu.
Saygi o insana, ovun o isciyi!
Saygi nasirli ele!
Saygi dusen her damla tere
Degirmende, dokumhanede!
Saygi terleyen her alna
Sabanin ardinda!
Ve akliyla, emegiyle
Sabani suren
Hic unutulmasin!
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Wer den wucht’gen Hammer schwingt;
wer im Felde mäht die Ähren;
wer ins Mark der Erde dringt,
Weib und Kinder zu ernähren;
wer stroman den Nachen zieht;
wer bei Woll’ und Werg und Flachse
hinterm Webestuhl sich müht,
daß sein blonder Junge wachse: –
Jedem Ehre, jedem Preis!
Ehre jeder Hand voll Schwielen!
Ehre jedem Tropfen Schweiß,
der in Hütten fällt und Mühlen!
Ehre jeder nassen Stirn
hinterm Pfluge! Doch auch dessen,
der mit Schädel und mit Hirn
hungernd pflügt, sei nicht vergessen!
-
Italyan ressam Venanzio Zolla'nin dogum yildonumu (18 Mart 1880)
Figure in giardino, 1940s
https://www.santagostinoaste.it/Foto...20PX/55591.jpg
Strada con figure, 1940s
https://www.santagostinoaste.it/Foto...20PX/54771.jpg
-
Ingiliz sair Wilfred Edward Salter Owen’in dogum yildonumu (18 Mart 1893)
https://knowingchristie.files.wordpr...cf427bd467.jpg
Iki buklum, cuval giymis yasli dilenciler gibi,
Carpik bacakli, acuzeler gibi oksurerek, kufurlerle gectik icinden camurun
Basimiza musallat olan roketlere sirtimiza cevirene kadar
Ve uzaktaki cadirlarimiza dogru yurumeye basladik yorgun.
Adamlar yururken uyukluyordu. Bircogu botlarini kaybetmis
Ama topallamaya devam ettiler, kan-nalli. Hepsi sakatlandi; hepsi kor;
Yorgunluktan sarhos; arkalarinda patlayan yorgun, kendilerinden ustun cikmis
mermi kovanlarinin ugultularina bile sagir.
GAZ! Gaz! Acele edin, cocuklar! – El yordamiyla o sakar gaz maskelerini
Takmanin mutlulugu tam zamaninda;
Ama hala bagirip tokezliyordu biri,
Atesin ya da kirecin icinde bocalayan bir adam gibi bosuna…
Icinden los, dumanli camlarin ve yesil isigin,
Yesil bir denizin dibindeymisim gibi, gordum onu bogulurken.
Butun ruyalarimda, onunde caresiz bakislarimin,
Bana dogru atiliyor, oluk-oluk, tikaniyor, boguluyor.
Bazi duman-alti ruyalarda, yuruyebilseydiniz siz de
Onu icine firlattigimiz vagonun arkasindan,
Ve izleyebilseydiniz debelenen beyaz gozlerini yuzunde,
Sarkmis suratini, sanki bikmis bir seytan gunahlardan;
Duyabilseydiniz, her sarsilisinda, oluk oluk gelen kani
Kopukle tahrip edilmis cigerlerinden,
Kanser gibi mustehcen, gevisi kadar aci
Masum dillerdeki hakir, dermansiz yaralarin,
Dostum, bunca keyifle soyleyemezdiniz,
Umutsuz bir zafere heves eden cocuklara
O eski yalani: “Tatli ve Sereflidir
Olmek Vatanin Icin.”
(Dulce et Decorum est Pro Patria Mori)
-
Italyan ressam Carlo Domenici'nin dogum yildonumu (18 Mart 1897)
En Plein Air, unknown date
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Plein_Air.jpg
Contadina nell'aia, unknown date
https://www.farsettiarte.it/photos/a...arge/80000.jpg
-
Amerikali ressam William Henry Johnson'in dogum yildonumu (18 Mart 1901)
Street Musicians, 1939–1940
https://upload.wikimedia.org/wikiped...H._Johnson.jpg
Sowing, 1940
https://upload.wikimedia.org/wikiped...H._Johnson.jpg
-
Kanada dogumlu Amerikali filozof, yazar, ogretim gorevlisi, astrolog ve mistik Manly Palmer Hall'in dogum yildonumu (18 Mart 1901)
"Hayatin sebebinden bihaber, hayatin amacindan bihaber, olum sirrinin ardinda ne yattigindan bihaber, fakat kendine gore butun bu sorularin cevabini bilen insan, icindeki ve disindaki butun iyi ve guzel seyleri dunyevi hirsin kanli sunaginda kurban etmeyi ister. Bilgelerin kardeslik baglariyla bir arada vakit gecirdigi o guzel dusunce bahcesi felsefi dunya, giderek solar. Onun yerini tastan, celikten, dumandan ve nefretten bir imparatorluk, insan olma potansiyeline sahip milyonlarca yaratigin hem var olmak hem kendi elleriyle dikmis olduklari ve onlari guclu bir canavar gibi bilinmeyen bir sona dogru kukreyerek surukleyen dev mekanizmayi korumak icin, telasla oraya buraya kosusturduklari bir dunya alir. Insanin gokyuzunun kralliklarini gececegini soyleyen bos inanciyla dikmis oldugu bu fiziksel imparatorlukta her sey taslasmistir. Kazancin piriltisiyla buyulenmis olan insan, tamahin Medusa benzeri yuzune bakar ve kalbi tasa keser."
https://kbimages1-a.akamaihd.net/Ima...alse/image.jpg
“Ignorant of the cause of life, ignorant of the purpose of life, ignorant of what lies beyond the mystery of death, yet possessing within himself the answer to it all, man is willing to sacrifice the beautiful, the true, and the good within and without upon the blood-stained altar of worldly ambition. The world of philosophy–that beautiful garden of thought wherein the sages dwell in the bond of fraternity–fades from view. In its place rises an empire of stone, steel, smoke, and hate-a world in which millions of creatures potentially human scurry to and fro in the desperate effort to exist and at the same time maintain the vast institution which they have erected and which, like some mighty, juggernaut, is rumbling inevitably towards an unknown end. In this physical empire, which man erects in the vain belief that he can outshine the kingdom of the celestials, everything is changed to stone. Fascinated by the glitter of gain, man gazes at the Medusa-like face of greed and stands petrified.
"Butun insanlar ne istediklerini bilirler, fakat neye ihtiyaclari oldugunu bilmezler. Pisagor ogrencilerini kendiniz icin dua etmeyin, diye uyarirdi. Tanrilardan ricada bulunduklarinda kendileri icin bir sey istememeliydiler, cunku hicbir insan kendi icin neyin iyi oldugunu bilmez; dolayisiyla elde edildiginde zarar verecek bir seyi istemek dogru degildir."
https://images.penguinrandomhouse.co.../9781585422500
"All men know what they want, but few know what they need. Pythagoras warned his disciples that when they prayed they should not pray for themselves; that when they asked things of the gods they should not ask things for themselves, because no man knows what is good for him and it is for this reason undesirable to ask for things which, if obtained, would only prove to be injurious."
-
Avusturya-- Macaristanli Besteci Arnold Schoenberg’in yayli calgilar icin besteledigi en buyuk eseri Degisen Gece (Verklärte Nacht - Transfigured Night) ilk performansini 18 Mart 1902’de Wiener Musikverein’da gerceklestirdi.
https://img.cdandlp.com/2013/01/imgL/115814095.jpg
-
Hollandali ressam Jan Kelderman'in dogum yildonumu (18 Mart 1914)
Un tipico scenario impressionistico,unknown date
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._landscape.jpg
View of the ancient village of Oosthuizen, unknown date
https://assets.catawiki.nl/assets/20...ee48a0f8ab.jpg
-
Amerikali siyasal roman yazari Richard Condon'in dogum yildonumu (18 Mart 1915)
“Ustelik siradan teroristler degil, muhalif uluslarin gizli ittifaklarindan gelecek. Hepsi de bu tek dunyaci Jordan'dan cesaret aliyor. Insanlarin ozde iyi olduguna ve bizim gucumuzun utanc verici ya da seytani olduguna veya asla kullanilmamasi gerektigine inanan Jordan'dan. Sakin yanilmayin, Amerikan halki dehset icinde. Onlar felaketin yaklastigini biliyor. Hissediyorlar! Ya onlara ayni palavralari yutturmaya calisiriz ya da onlari silahlandiririz. Genc, enerjik bir baskan yardimcisiyla silahlandirabiliriz. Onlara cosku, enerji, yurekli bir savas kahramani verebiliriz! O yurek ki, col karanliginda dusman atesinde dovulmus, Amerikalilarin yasamlari tehlike icindeyken!”
https://mysteriouseats.files.wordpre...ondon-cov_.gif
“And it's not from random terrorists, but from covert alliances of disaffected nations who've all been made bold by this kind of Jordan one-worlder who believes that human beings are essentially good and that our powers are somehow, I don't know, shameful or evil and never to be used. Make no mistake. The American people are terrified. They know something's coming. They can feel it. And we can either shovel them the same old shit and call it sugar or we can arm them. We can arm them with a young, vibrant Vice President. We can give them heat, energy! Give them a war hero with heart, forged by enemy fire in the desert! In the dark! When American lives hung in the balance!”
-
-
Iskoc ressam Edward Arthur Walton'in olum yildonumu (18 Mart 1922)
A Daydream, 1885, (National Gallery of Scotland)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...885%2C_NGS.JPG
John George Bartholomew (cartographer), 1911
https://upload.wikimedia.org/wikiped...lomew_1911.jpg
-
Italyan ressam (Marius Pictor) Mario de Maria'nin olum yildonumu (18 Mart 1924)
La danza dei pavoni o Eliana, c. 1886 – 1890
https://upload.wikimedia.org/wikiped...anzaPavoni.jpg
Bremen, 1904
https://upload.wikimedia.org/wikiped...a_-_Bremen.jpg
-
Amerikali sinema ve tv aktoru (Peter Duesler Arness) Peter Graves'in dogum yildonumu (18 Mart 1926)
"Senin gorevin Jim, eger kabul edersen. / Your mission, Jim, should you decide to accept it. / Buongiorno signor Hunt. La sua missione, se dovesse accettarla" (Gorevimiz Tehlike, 1966-1973)
https://pbs.twimg.com/media/D18cfqhXQAAyhsR.jpg
https://i.giphy.com/media/l4FAXX1Hb7cIZo73q/giphy.webp
-
Alman roman, deneme ve senaryo yazari, edebiyat elestirmen Christa Wolf’un dogum yildonumu (18 Mart 1929)
“Bu Roket ve bombalar, icinde yasadigimiz medeniyetin tesadufen urettigi urunler degildir.Kendi sonunu bu denli titizlikle planlayan ve bunun icin gerekli zemini hazirlayan bir medeniyet hastadir, buyuk bir ihtimalle beyninden rahatsizdir, belki de olumcul derecede hastadir.“ Kassandra
http://www.suhrkamp.de/cover/640/18921.jpg
“Diese Raketen, diese Bomben sind kein Zufallsprodukt dieser Zivilisation.Wenn diese Zivilisation imstande war, ihren eigenen Untergang derartig zu planen und vorzubereiten, sich die Mittel dafür zu beschaffen unter solch furchtbaren Opfern, dann ist sie krank, wahrscheinlich geisteskrank, vielleicht todkrank.”
"Yalnizca, ozenilmemis bir varolus taslagi oldugumuzun bilincine varabilmek-kim bilir, belki de firlatilip atilmak ya da yeniden ele alinmak icin. Hicbir payimiz yok bu olguda. Ve insanliga yakisan buna gulup gecmektir. Bir yara gibi acik ve ortada kalan bir yapita baglanip kalmak.
Neler soyluyorsunuz hala, yoksa dusunmeyi mi surduruyorsunuz?
Biz cok sey biliyoruz. Kacik diyecekler bizim icin. Insanin, kendini gelistirmesi icin yaratildigina inanmak; yuzyillar boyu silip atamadigimiz bu dusunce ruhlarimizi boguyor."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Begreifen, daß wir ein Entwurf sind – vielleicht, um verworfen, vielleicht, um wieder aufgegriffen zu werden. Das zu belachen ist menschenwürdig. Gezeichnet zeichnend. Auf ein Werk verwiesen, das offen bleibt, offen wie eine Wunde.
Was reden sie noch, was denken sie?
Wir wissen zuviel. Man wird uns für rasend halten. Unser unausrottbarer Glaube, der Mensch sei bestimmt, sich zu vervollkommen, der dem Geist aller Zeit strikt zuwiderläuft."
-
Amerikali roman ve oyku yazari, sair, sanat ve edebiyat elestirmeni John Hoyer Updike’in dogum yildonumu (18 Mart 1932)
“Guzel bir gundu. Gunesli. Butun Haziran ayi boyunca parlak gunes Maple’larin dramiyla dalga gecmisti sanki –isiktan gozleri kamasmis konusmalari, gunes isinlarinin dalga dalga aydinlattigi yesil tonlari ustunde kivrilarak ilerlemisti; miriltilarla cevrelenmis uzgun benlikleri Doga’daki yegane lekeler gibiydi. Genellikle yilin bu zamanlarinda coktan bronzlasmis olurlardi, ama bir yil Ingiltere’de kalan kizlarini havaalanindan almaya gittiklerinde neredeyse onun kadar solgundu yuzleri, ama Judith, kendini anavataninin zengin isigina kaptirdigindan bunu fark etmedi. Her seyi anlatarak eve donus sevincini kizlarinin kursaginda birakmak istemediler. Kapali pencerelerinin ardinda dunya onlardan habersiz her yil oldugu gibi kendini yenilerken, onlar kahve, alkollu kokteyller ya da Cointreau esliginde yaptiklari gri sohbetlerinin akisi icinde birkac gun beklemeyi, kizlarinin yol yorgunlugunu ustunden atmasina firsat vermeyi kararlastirmislardi. Richard Paskalya tatilinde evden ayrilmayi dusunmustu; Joan ise en azindan dort cocuklarinin da gelmesini beklemeleri gerektiginde israr etmisti. Cocuklar tum sinavlarini gecmis olacakti; bunu ailece kutlarlardi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1I9e3bLYsL.jpg
“The day was fair. Brilliant. All that June the weather had mocked the Maples’ internal misery with solid sunlight – golden shafts and cascades of green in which their conversations had wormed unseeing, their sad murmuring selves the only stain in Nature. Usually by this time of the year they had acquired tans; but when they met their elder daughter’s plane on her return from a year in England they were almost as pale as she, though Judith was too dazzled by the sunny opulent jumble of her native land to notice. They did not spoil her homecoming by telling her immediately. Wait a few days, let her recover from jet lag, had been one of their formulations, in that string of gray dialogues - over coffee, over cocktails, over Cointreau – that had shaped the strategy of their dissolution, while the earth performed its annual stunt of renewal unnoticed beyond their closed windows. Richard had thought to leave at Easter; Joan had insisted they wait until the four children were at last assembled, with all exams passed and ceremonies attended.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...-30-1-0197.jpg
“Eger bir insan cocuklarla gecinemezse, insan olmaktan cikar, tum gayesi yemek ve para kazanmak olan bir makineye donusur.”
-
Meksikali yazar, tercuman ve diplomat Sergio Pitol Deméneghi'nin dogum yildonumu (18 Mart 1933)
"Bir seyleri paylasmayi o kadar cok isterdim ki... cocuklugumuzda, genclgimizde yapamadik, kor olasi yoksulluk firsat tanimadi bize.. Karamazov Kardesler'i, Donusum'u, Avingon'lu Genc Kizlar'i, unlu Picasso'yu paylasabilseydik keske!" Evlilik
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"¡Cómo me gustaría que nosotras comenzáramos a departir… no pudimos hacerlo cuando éramos más óvenes, la maldita miseria nos robó esa oportunidad… sobre Los Karamazov, La metamorfosis, o Las señoritas de Avignon, del célebre Picasso!"
-
-
Ingiliz ressam Philip Wilson Steer'nin olum yildonumu (18 Mart 1942)
Bridgnorth, 1910
https://upload.wikimedia.org/wikiped...d/Steer_21.jpg
Dover Harbour from the Parade, 1918
https://upload.wikimedia.org/wikiped...IWMART1648.jpg
-
Kanadali roman yazari Joy Fielding’in dogum gunu (18 Mart 1945)
“Kendimi yeniden tam anlamiyla normal hissetmemin ne kadar surecegine, bir daha normal hissedip hissetmeyecegime, bir erkegin dokunusundan haz almaya baslamamin, diger insanlara guven duymamin ne kadar surecegine dair hicbir fikrim yok. Katetmem gereken uzun bir yol oldugunu biliyorum. Elizabeth Gordon ve ben bunun uzerinde calismaya devam edecegiz.”
https://vorablesen.s3-eu-west-1.amaz...f5dca61ef4.jpg
“I have no idea how long it will be before I feel truly normal again, if ever, before I'll be able to experience pleasure at a man's touch, to trust others. I know I have a long way to go. Elizabeth Gordon and I will keep working on it.”
“Ruyamda gozlerden uzakta cicek acmis fundalarla cevrili zumrut yesili bir goletin icinde ciplak yuzuyordum. Basimi arkaya dogru kaldirmistim, gunesin sicakligini yuzumde hissediyordum, temiz su boynuma soguk soguk vuruyordu.”
https://images.gr-assets.com/books/1...l/22694047.jpg
“In my dream, I'm skinny-dipping in a secluded emerald green pond surrounded by flowering shrubs.I put my head back, feel the sun warm on my face, the fresh water cold against my neck.”
-
Avusturya dogumlu Amerikali sair Franz Wright'in dogum yildonumu (18 Mart 1953)
https://www.poeticous.com/system/poe...jpg?1462550174
https://66.media.tumblr.com/0ec63854...u8jto1_500.png
Otobustesin yine
Ilerliyorsun oyuk acarak yolun karanligina
Yegane yolcu
Tepe isigi acik
Ve seninleyim ben de.
Goremedigin bitmez tukenmez tarlalarim ben,
Uzaktaki sonuk isigim
(icinde yasadigimiz odalardan birinde)
Ve yagmurum ben.
Tum digerleri
Cevreleyen seni; taptigin o yalnizlik
Ve evren ki belki ozellikle seven seni
Felaket habercisi safak,
Teninde surunen nikotin
Ve basladiginda oksurmeye
Yuzumu ortmeyecegim
Kusarsan bu kez sarilacagim sana:
Her sey iyi olacak
Fisildayacagim,
Her zaman boyle olmayacak.
Ve sandvic alacagim sana.
-
Amerikali yazar Louis Bromfield’in olum yildonumu (18 Mart 1956)
https://bloximages.newyork1.vip.town...ize=1200%2C623
“Mutluluk garip bir seydir. Onu hicbir zaman tatmamis olan insanlar, belki gercekten mutsuz degildirler. / Happiness is an odd thing. Perhaps people who have never known it are not really unhappy.”
-
Howard Hawks’in yonettigi, John Wayne, Dean Martin ve Ricky Nelson’in rol aldigi Kahramanlar Sehri/ Korkusuz Serifler (Rio Bravo) 18 Mart 1959’da New York’ta gosterime girdi.
https://78.media.tumblr.com/10432560...04g0o1_400.gif
-
Fransiz yonetmen, senarist ve yapimci Luc Paul Maurice Besson’un dogum gunu (18 Mart 1959)
https://cdn1.thr.com/sites/default/f...n_-_h_2017.jpg
https://media.giphy.com/media/8y26gD4QNavbq/giphy.gif
"Propaganda yapmak icin burada degilim, sadece anlatacak hikayem oldugu icin buradayim. / I'm not here for propaganda, I'm here to tell a story."
https://media.giphy.com/media/TxWi8VAoy1k4w/giphy.gif
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...0,1000_AL_.jpg
-
Arjantinli ressam Ceferino Carnacini'nin olum yildonumu (18 Mart 1964)
Bruma en el retiro, 1940
https://pbs.twimg.com/media/DGEHgjKX...jpg&name=small
La Boca del Riachuelo, 1946
http://mat.gob.ar/wp-content/uploads...2-cm.-1946.jpg
-
Sam Peckinpah'in yonettigi, Jason Robards, Stella Stevens ve David Warner'in basrollerini paylastigi romantik komedi Col Seytani (The Ballad of Cable Hogue), 18 Mart 1970 tarihinde Amerika'da vizyona girdi.
https://media.giphy.com/media/13er9Xvmi2kJNK/giphy.gif
https://media1.giphy.com/media/iLxhOw0VnIhwc/source.gif
https://media.giphy.com/media/WljE8tfNm7YEo/giphy.gif
-
Venezuelali ressam Tito Salas'in olum yildonumu (18 Mart 1974)
Matrimonio de Simón Bolívar, 1921
https://upload.wikimedia.org/wikiped...as%2C_1921.jpg
1816. Expedicion de Los Cayos, al abordaje del Bargantin Intrepido, 1928
https://upload.wikimedia.org/wikiped...os_frailes.JPG
-
Polonyali Art Deco ressam Tamara de Lempicka’nin olum yildonumu (18 Mart 1980)
https://pbs.twimg.com/media/Cb0lKvrW8AA3Rz9.jpg
(Beverly Hills'teki evinin bahcesinde resim yapiyor,1930'lar.)
https://www.youtube.com/watch?v=hXY4uKm5lZs
-
Almanya dogumlu Amerikali psikanalist, sosyolog ve filozof Erich Fromm'un olum yildonumu (18 Mart 1980)
"Bir insan baska birine ne verir? Kendisinden verir; sahip oldugu en degerli seyden, yasamindan verir. Bu, o kisinin yasamini diger insan icin feda ettigi anlamina gelmez aksine kendi icinde yasattiklarindan veriyordur; Sevinclerinden, ilgi duydugu seylerden, anlayisindan, bilgisinden, mizahindan, uzuntusunden- icinde canli olan her seyden.Ve bazen bir seyler vermek icin bir bakis bile yetebilir." Sevme Sanati
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Was gibt ein Mensch dem anderen? Er gibt etwas von sich selbst, vom Kostbarsten, was er besitzt, er gibt etwas von seinem Leben. Das bedeutet nicht unbedingt, dass er sein Leben für den Anderen opfert, sondern dass er ihm etwas von dem gibt, was in ihm lebendig ist. Er gibt ihm etwas von seiner Freude, von seinem Interesse, von seinem Verständnis, von seinem Wissen, von seinem Humor, von seiner Traurigkeit – von allem, was in ihm lebendig ist."
"Hic bir sey bilmeyen, hic bir seyi sevemez. Hic bir sey yapamayan, hic bir sey anlamaz, Hic bir sey anlamayan, degersizdir. Oysa anlayan kisi ayni zamanda sever farkina varir, gorur... Bir seyin aslinda, ne kadar bilgi varsa daha fazla sevgi vardir... Tum yemislerin bogurtlenlerle ayni zamanda olgunlastigini dusleyen kisi, uzumlere iliskin bir sey bilmiyor demektir."
https://pictures.abebooks.com/isbn/9783548364148-uk.jpg
"Wer nichts weiß, liebt nichts. Wer nichts tun kann, versteht nichts. Wer nichts versteht, ist nichts wert. Aber wer versteht, der liebt, bemerkt und sieht auch …Je mehr Erkenntnis einem Ding innewohnt, desto größer ist die Liebe … Wer meint, alle Früchte würden gleichzeitig mit den Erdbeeren reif, versteht nichts von den Trauben."
https://www.azquotes.com/picture-quo...m-65-24-09.jpg
"Birisini sevmek yalniz guclu bir duyguya kapilmak degildir; bir karardir, bir yargidir, bir soz vermedir. / Jemanden zu lieben, ist nicht nur ein starkes Gefühl, es ist auch eine Entscheidung, ein Urteil, ein Versprechen. / Amare qualcuno non è solo un forte sentimento, è una scelta, una promessa, un impegno."
-
Turk sinema ve tiyatro oyuncusu. Turk sinemasinin ilk kadin film yonetmeni ve ilk kadin yildizi (Cahide Serap) Cahide Sonku'nun olum yildonumu (18 Mart 1981)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...hide_sonku.jpg
https://www.siyasetcafe.com/d/other/cahide-sonku.jpg
-
Amerikali roman ve kisa oyku yazari Bernard Malamud’un olum yildonumu (18 Mart 1986)
“Gece sona ermis olmasina karsin Kasim ayinin ilk gunlerindeki cadde karanlikti; ote yandan ruzgar, bakkali sasirtan bir bicimde pencesini sallamaya baslamisti bile. Adam kaldirim kenarindaki iki sut kasasina egilirken ruzgar onlugunu yuzune ucurdu. Morris Bober nefes nefese bir halde agir kutulari kapiya dogru surukledi. Esikte sert kabuklu ekmeklerle dolu buyuk, kahverengi bir kesekagidi duruyordu, yaninda da bir tane ekmek isteyen eksi suratli, kir sacli Poilisheh (Yiddis dilinde Polonyali) buzulmustu.
‘Niye bu kadar gec kaldin?’
‘Altiyi on geciyor,’ dedi bakkal.
Kadin, ‘Soguk,’ diye sikayet etti.
Bakkal anahtari kilitte dondurerek kadini iceri aldi.Genellikle once sutu iceri tasir ve gazli radyatorleri yakardi ama Polonyali kadin sabirsizdi. Morris ekmek torbasini tezgahtaki tel sepete bosaltti, kadina susamsiz bir tane buldu. Ikiye kesip beyaz dukkan kagidina sardi. Kadin ekmegi pazar filesine koyup tezgaha uc peni birakti.Bakkal, satisi eski, gurultucu yazarkasaya isledi, ekmeklerin geldigi kesekagidini duzleyip kaldirdi, sutu iceri alma isini halletti, siseleri buzdolabinin alt katina dizdi. Dukkanin onundeki gazli radyatoru yakti, arkadakini de yakmak uzere arka tarafa gitti.
Kararmis emaye demlikte kahve kaynatti, yudumlayarak icti, bir yandan da ekmeklerden birini tadini almadan kemiriyordu. Ortaligi temizledikten sonra bekledi; ust kattaki kiraciyi, mahalledeki bir oto tamirhanesinde calisan genc tamirci Nick Fuso'yu bekliyordu. Nick her sabah yedi civarinda yirmi sentlik jambonla bir somun ekmek almaya gelirdi.”
https://booksyo.files.wordpress.com/...7893.jpg?w=306
“The early November street was dark though night had ended, but the wind, to the grocer's surprise, already clawed. It flung his apron into his face as he bent for the two milk cases at the curb. Morris Bober dragged the heavy boxes to the door, panting. A large brown bag of hard rolls stood in the doorway along with the sour-faced, gray-haired Poilisheh huddled there, who wanted one.
‘What's the matter so late?’
‘Ten after six,’ said the grocer.
‘Is cold,’ she complained.
Turning the key in the lock he let her in. Usually he lugged in the milk and lit the gas radiators, but the Polish woman was impatient. Morris poured the bag of rolls into a wire basket on the counter and found an unseeded one for her. Slicing it in halves, he wrapped it in white store paper. She tucked the roll into her cord market bag and left three pennies on the counter. He rang up the sale on an old noisy cash register, smoothed and put away the bag the rolls had come in, finished pulling in the milk, and stored the bottles at the bottom of the refrigerator. He lit the gas radiator at the front of the store and went into the back to light the one there.
He boiled up coffee in a blackened enamel pot and sippedit, chewing on a roll, not tasting what he was eating. After he had cleaned up he waited; he waited for Nick Fuso, the upstairs tenant, a young mechanic who worked in a garage in the neighborhood. Nick came in every morning around seven for twenty cents' worth of ham and a loaf of bread.”
-
Ingiliz asilli Amerikali aktris Lily Jane Collins'in dogum gunu (18 Mart 1989)
https://i.pinimg.com/originals/e9/e5...2dcb17e1ba.jpg
https://www.azquotes.com/picture-quo...s-92-81-64.jpg
"Konusmadan once dusun. Yargilamadan once dusun. Dusundugun bir insanin oldugunu dusunmeden once dusun."
-
Leslie Nielsen, Priscilla Presley, George Kennedy'nin rol aldigi komedi Ciplak Silah 33 1/3: Son Hakaret (Naked Gun 33 1/3: The Final Insult)18 Mart 1994'de Amerika'da vizyona girdi.
https://pbs.twimg.com/media/D18mdSCXQAA21tQ.jpg
https://images.amcnetworks.com/ifc.c...04-800x400.jpg
https://coubsecure-s.akamaihd.net/ge...4737_image.jpg
-
-
Yunan sair Odisseus Elitis’in olum yildonumu (18 Mart 1996)
Firtina tadi var dudaklarinda, peki nerelerde dolandin?
Kaya ve deniz duslerinde gun boyu.
Hasin bi ruzgar soydu tepeleri,
Soydu, mahrum birakti seni ozleminden
Ve gozbebeklerinde belirdi kuruntular,
Kopukten bir iz anilar!
Nerede o kisa Eylul‘un her zamanki bayiri,
Ustunde oynadigin kirmizi topraklarda
Bakarken tepeden sira sira dizili oteki kizlara,
Arkadaslarinin kucak dolusu biberiye birakigi koseler.
Peki nerelerde dolandin?
Kaya ve deniz duslerinde gece boyu
Saymani soylemistim sana
Duru suda yansiyan aydinlik gunleri,
Sirtustu uzanip sevinc bulman icin gunlerin safaginda,
Yada gezinmen icin tekrar sari cayirlarda,
gogsunde siir tanrican- isiktan bir yonca.
Firtina tadi var dudaklarinda,
Ve ustunde kan kirmizi bir elbise, koyu,
Yazin altin sariliginin icerisinde,
http://www.poemsearcher.com/images/p...89642359d.jpeg
You have a taste of tempest on the lips -But where have you been?
All day long on the tough reverie of stone and sea
An eagle carrying wind uncased the hills
Uncased your desire to the bone
And the pupils of your eyes took the baton of Chimera
Quivering the memory with foam!
Where is the usual acclivity of short September
On the red soil you played gazing down
the deep broad bean fields of the other girls
The corners where your friends laid armfuls of rosemaries
-But where have you been?
All night long the tough reverie of stone and sea
I told you in the naked water to count up its radiant days
Laying supinely to take delight in the aurora of things
Or then again, to stroll on yellow plains
With a clover of light on your chest, an iambus heroine.
You have a taste of tempest on the lips
And a dress red as blood
Deep in the gold of the summer
-
"Her yerde kan gibi. Bakmayan gozler, konusmayan agizlar. Bicimsiz bedenler. Goge dogru yukselmis, uzak mezarlarda birbirlerinden ayri kalmis, yeniden dirilmis, suclulari affetmis, uzgun melek sabriyla. Ve biz, hala sozcuklerin aci tadini ozluyoruz. Tum basimiza gelenler karsisinda yine de suskun." Christa Wolf, Hicbir Yerde
https://pbs.twimg.com/media/D169vxqXgAEouZx.jpg
"Blut im Schuh. Blicke aus keinem Auge,Worte aus keinem Mund. Gestalten, körperlos. Niederge-fahren gen Himmel, getrennt in entfernten Gräbern, wie-derauferstanden von den Toten, immer noch vergebendunsern Schuldigern, traurige Engelsgeduld.Und wir, immer noch gierig auf den Aschegeschmack derWorte. Immer noch nicht, was uns anstünde, stumm." Christa Wolf, Kein Ort. Nirgends
https://images-na.ssl-images-amazon...._QL70_ML2_.jpg
"Sangue nella scarpa. Sguardi senza occhi, parole senza bocca. Forme, prive di corpo. Discesi al cielo, dispersi in tombe lontane, resuscitati dai morti, ancora, sempre rimettendo ai nostri debitori, triste pazienza d'angeli. E noi, ancora, sempre avidi del sapore di cenere delle parole. Non ancora, come dovremmo, muti."
-
Amazon, The Office ve Parks and Recreation gibi sevilen dizilerin yaraticilari arasinda yer alan Greg Daniels’in yeni dizisi Upload’dan fragman yayinladi.
https://youtu.be/TdBNyYqHwFs
-
Dark Sky Film, gerilim filmi 1BR'in fragmaninin yayinladi.
https://youtu.be/TQYWKOlVtGk